19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 ARALIK 2011 CUMA 4 HABERLER Barış İçin Sanat Girişimi’nin bildirisine imza atan çok sayıda sanatçı İçişleri Bakanı Şahin’i istifaya davet etti: Siniyor Ama İşlemiyor TBMM Başkanı Cemil Çiçek yeni anayasa çalışmalarına karşı ilgisizlikten yakınıyor. Kimi köşe yazarı arkadaşımız da bu görüşe katılıp yeni bir anayasa hazırlanırken toplumda heyecan dalgası oluşmamış olmasını anlayamadıklarını dile getiriyorlar. Melih Aşık, dünkü “Açık Penceresi”nin baş köşesini “Anayasa Komedisi” başlığı altında bu konuya ayırmıştı. Yazıda Cemil Çiçek’in çeşitli sivil toplum kuruluşlarında hep aynı soruyla karşılaştığı belirtiliyordu. Konuşanların çoğu Cemil Çiçek’e sormuşlar: Görüşlerimizi açıklarsak acaba başımıza bir iş gelir mi? Çiçek’in görüştüğü KESK yöneticileri daha da ileri giderek kestirip atmışlar: Söylediğimiz sözlerden dolayı yarın gözaltına alınmayacağımızın garantisi olmayan yerde, fikrimizi özgürce açıklamamız mümkün değil. Şimdi bu açıklamaya da biz bir ekleme yapalım: İnsanların görüşlerini özgürce açıklayamadıkları yerde sivil demokratik anayasa yapılamaz. Okurlar arasında abarttığımı ve insanların korkusunun haksız olduğunu söyleyen var mı, bilmiyorum. ??? Bir ülkede hapishanedeki gazeteci sayısı 99’u bulmuşsa, o ülkede korkunun kol gezdiğini söyleyenlerin abarttıklarını ileri sürmek insafsızlıktan da ötededir. Bir ülkede, hapishanelerdeki tutuklu sayısı, hükümlüden fazlaysa, o ülkede insanlar tutuklulukla infaz edilmekten korkmakta hiç mi hiç haksız değillerdir. Fazla bir şey yapmaya gerek yok. Herhangi bir yakınınızı, mesai arkadaşınızı, meslektaşınızı ya da astınızı hapishanede ziyaret etmiş olmak bile hakkınızda soruşturma açılması için yeterli sebeptir. Nitekim eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner, eski Kara Kuvvetleri Komutanı Erdal Ceylanoğlu, eski Hava Kuvvetleri Komutanı Hasan Aksay ve eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit hakkında “terör örgütüne yardım ve yataklık ve görevi kötüye kullanmak” suçundan soruşturma açılmış bulunmaktadır. Soruşturmanın nedeni, adı sayılan komutanların Balyoz Davası nedeniyle Hasdal Cezaevi’ne giderek 24’ü general ve amiral olan 102 subayı ziyaret etmiş olmalarıdır. Cezaevi ziyareti suç mudur? Dört komutan, salt bir ziyaret yüzünden nasıl olur da terör suçlusu sayılabilirler? Generallerin emirleri altındaki kişileri sırf ziyaret ettiler diye başlarına bunlar gelirse, alelade insan, sendikacı, sivil toplum örgütü üyesi nasıl korkmaz? Artık bir sendikanın üyeliğinin bile suç sayılmayacağının güvencesini kim verebilir? Evet insanlar anayasa çalışmalarına destek vermiyorlar. Çünkü korkup sinmişler. ??? Gelelim diğer noktaya: Yürürlükte olan anayasanın, 16.10.2007 tarih ve 59697 sayılı kanunla değiştirilen ve 21.10.2007 tarihinde yapılan halkoylaması sonucunda kabul edilen Cumhurbaşkanı başlıklı 101. maddesinde açıkça belirttiğine göre, cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Anayasanın cumhurbaşkanının seçimi ve süresi ile ilgili maddesi halkoyuna sunulmuş, yani halka, “Cumhurbaşkanı nasıl ve süreyle seçilsin?” diye sorulmuş ondan alınan cevaba göre de sürenin 5 yıl olması tescil edilmiş. Ama sonra ne olmuş? Olan şu: Bugün hâlâ cumhurbaşkanının görev süresi soruluyor ve Başbakan 7 yıl istediği için 7 yıl oluyor. Şimdi 2007’de oyuna başvurulan insanlar, haklı olarak isyan etmezler mi? Siz bizi işletiyor musunuz beyler, demezler mi? Halk korkuyor, sinmiş, anayasa için görüş açıklamıyor. Görüşü iktidarınkine ters düşmeyenler ise daha önce işletildiklerini düşündüklerinden bir kez daha işletilmek istemiyorlar. Evet, insanlar korkmuş, sinmiş ama artık işlemiyorlar! Gaf değil, zihniyet bu ? Bakan Şahin’in tuvalden, şiirden terörist üretme çabasına tepki gösteren sanatçılar tarafından kaleme alınan bildiride, “Sanatçılara yönelik tehdit, baskı ve hedef gösterme girişimi olarak okunması gereken bu yaklaşım, ‘devlet’ten farklı düşünen herkesi ‘terörist’ olarak yaftalamaktadır’’ denildi. MELTEM YILMAZ LGBTT ÖRGÜTLERİ: Eşcinselliği teröristlikle eş tutuyor ÇHD: Polis devleti ilan edildi Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şube Sekreteri Gülşen Uzuner, “Özel yargılama terörünün, hiçbir boşluk bırakmayacak şekilde, sisteme muhalefet eden, demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren kişi ve kurumlara saldırdığını” ileri sürdü. Uzuner, dün adliye önünde toplanan ÇHD üyeleri adına yaptığı basın açıklamasında, “Artık hukuk devleti şekli olarak da ortadan kalkmış, polis devleti varlığını açıkça ilan etmiştir” dedi. “KCK operasyonu adı altında 38 avukatın mesleki faaliyetleri nedeniyle geçen günlerde gözaltına alındığını” ifade eden Uzuner, “Bazı basın görevlilerine yönelik son operasyonlarda görev yapan avukatların da fiziksel saldırı ve tehdide uğradıklarını” savundu. ÇHD yöneticisi bir avukatın, bir ajansta yapılan arama sırasında polis tarafından “Siz de göreceksiniz” denilerek, tehdit edildiğini savunan Uzuner, bazı dernek yöneticilerinin görev yaptığı İstanbul’daki bir hukuk bürosunda dinleme ve kamera kayıt cihazı bulunduğunu söyledi. (Fotoğraf: AABARIŞ KILIÇ) İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in, “Birileri de ciddi halde saptırma yaparak, kendine göre gerekçeler uydurarak makulleştirerek, teröre destek veriyor. Resim yaparak, tuvale yansıtarak, şiir yazarak, şiire yansıtıyor, günlük makale yazarak” diyerek terörü besleyen arka bahçenin sanatçılar olduğunu ima ettiği konuşmasına tepkiler sürüyor. Çok sayıda ve çeşitli alanlardan sanatçının katılımıyla oluşan “Barış İçin Sanat Girişimi”, dün Beyoğlu’ndaki Maya Sahnesi’nde bir araya gelerek Bakan Şahin’in söylemini kınadı, İçişleri Bakanı’nı istifaya davet etti. Toplantı, girişimin hazırladığı bildiriyi, Kardeş Türküler’den Fehmiye Çelik’in okumasıyla başladı. “İçişleri Bakanı’nın açıklamaları birçok çevrede ‘gaf’ olarak nitelense de bu yaklaşımın gayet ciddi, planlı ve hesaplı olduğunu düşünüyoruz. Sanatçılara yönelik tehdit, baskı ve hedef gösterme girişimi olarak okunması gereken bu yaklaşım, ‘devlet’ten farklı düşünen herkesi ‘terörist’ olarak yaftalamaktadır” ifadelerinin yer aldığı bildiriye şöyle devam edildi: “Devletten beklentimiz bulundukları her yerde terörist düşünür ve terörist sanatçı araya caklarına savaş politikalarını gözden geçirmeleri ve barış isteyen kesimleri tehdit etmeyi bırakmalarıdır. Sanatçılara yönelik yapılacak operasyonlarda ‘ele geçecek’ sahne, perde, bendir, gitar, tuval, fırça, boya, kalem gibi ‘suç aletlerini’ toparlamak için oldukça çok çalışmaları gerekecek. Ve tabii kitaplar, defterler ve en önemlisi sanatçıların imgeleri, hayalleri… Bizler barış çizen, barış yazan, barış oynayan, barış söyleyenleriz. Ortaçağ karanlıklarından itibaren, sanatçı ve düşünürleri suçlu sayıp suçlu ilan eden anlayışların bugünkü tezahürü olan İçişleri Bakanı’nın açıklamalarını kınıyor ve iktidar sahiplerini akıl tutulmasından kurtulmaya davet ediyoruz.” ‘Hitler dönemi gibi’ Ardından toplantıya katılan sanatçılardan bazıları söz alarak konuya yaklaşımlarını dile getirdiler. Sanat eleştirmeni, küratör Beral Madra, “Bakanın söylemleri Hitler’in 1938’deki modern sanatı yok etmek üzere kullandığı cümlelerin bire bir aynısı. Bu, çok be lirgin bir dil. Bu söylemler sanata vurulan darbelerin büyüyeceğini gösterir” derken sinema oyuncusu Yusuf Çetin, “Bir araya gelemediğimiz sürece karşı tarafın elini güçlendiriyoruz. Bizler illa ki sanatçı söz konusu olduğunda ayağa kalkmakla yetinmemeliyiz, herkes için mücadele etmeliyiz” diye konuştu. Halk müziği sanatçısı Pınar Sağ ise “Bu ülkede ne yazık ki zihniyet değişmiyor. Bugün AKP, geçmişte de başkalarıydı. Bizim düşmanımızın adı faşizmdir, üzerimizde çok büyük bir baskı var” ifadelerini kullandı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in “terör örgütünün domuz etinden Zerdüştlüğe, eşcinselliğe kadar her türlü namussuzluk ve ahlaksızlığının olduğu bir ortam” olduğu biçimindeki sözlerine tepki yağdı. LGBTT (lezbiyen, gey, biseksüel, transeksüel, travesti) dernekleri ile cinsel yönelim ayrımcılığına karşı faaliyet gösteren kurumların oluşturduğu “Ayrımcılığa Karşı Gökkuşağı Koalisyonu”, yayımladığı bildiriyle Bakan Şahin’in istifasını istedi, hükümeti ise özür dilemeye davet etti. Koalisyonun yayımladığı bildiride, Şahin’in ifadelerinin bilinçli bir şekilde toplumsal dışlama ve hak ihlalini meşrulaştırma amacı güttüğü ve nefret söylemi içerdiği belirtildi. Bildiride, “Bakan Şahin’in açıklaması sonrası anlıyoruz ki hükümet ‘ahlaksız, namussuz ve gayri insani’ bulduğu LGBT bireyleri bilerek ve isteyerek hedef almaktadır ve LGBT bireylere yönelik ihlallere seyirci kalmaktadır” ifadeleri yer aldı. Bildiriye LGBTT kuruluşlarının yanı sıra Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi de imza koydu. İmzacı kuruluşlardan Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği Genel Sekreteri Kemal Ördek ise konu hakkında Cumhuriyet’e açıklamalarda bulundu. Ördek, Şahin’in eşcinselliği terörle eş tuttuğunu belirtirken kolluk kuvvetlerinin en tepesindeki kişiden gelen bu açıklamaların hem kaygı uyandırıcı olduğunu hem de hükümetin şimdiye kadarki söylemleriyle çeliştiğini söyledi. ‘Bakan hedef gösteriyor’ YASA HAZIRLIĞI DEVLET BAHÇELİ: Yargıinfaz sistemi değişecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanlığı, 2012’de yasal düzenlemeler ve yargıinfaz sisteminde değişiklikler yapmaya hazırlanıyor. 2012’de tutuklu ve hükümlüler mahkemelere online bağlanarak uzaktan ifade verebilecek. Yeni kurulan İnsan Hakları Daire Başkanlığı, AİHM nezdinde Türkiye aleyhine açılan davalardan oluşan sorunların aşılması için yasal düzenlemeler hazırlayacak. Çocuk suçluların rehabilitasyonu için çocuklar için özel infaz önlemlerinin alındığı kapalı kurumlar ve eğitim evleri yaygınlaştırılacak. Yeni yılda infaz sisteminde de önemli adımların atılması planlanırken uluslararası standartlara uymayan ceza infaz kurumlarının kapatılıp yerlerine yenilerinin inşa edilmesi hedefleniyor. Hükümlü ve tutukluların yasal haklarının genişletilmesi için yasal düzenleme hazırlığı da başlatılırken halihazırda 99 bin 781 kişinin yararlandığı denetimli serbestlik uygulamasının sınırları daha da genişletilecek. Basit suçlardan dolayı kişilerin cezaevine girmesi yerine topluma yararlı işlerde çalıştırılması yönünde mevzuat hazırlanacak. AKP ile BDP arasında rol paylaşımı var AYŞE SAYIN ÇELİK’TEN KÖŞK YORUMU: Süreyi kısaltmak azil anlamına gelir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, partisinin MKYK toplantısının ardından yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresiyle ilgili tartışmaya değindi. Çelik, “Takdir Sayın Cumhurbaşkanı’na aittir. Kendisini her zaman sevdik, seviyoruz, sevmeye devam edeceğiz. Cumhurbaşkanı’nın söylediklerden ben şunu okuyorum dönerim de dememiştir, dönemem de dememiştir” dedi. Gül’ün 7 yıllığına cumhurbaşkanı seçildiğini anımsatan Çelik, “Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve sürenin 5 artı 5 şeklinde düzenlemesiyle ilgili yapılan anayasa değişikliği ve bunun referandumda kabul edilmesi Sayın Cumhurbaşkanımızın seçilmesinden sonradır. 7 yıllık süresini bana göre doldurması gerekiyor. Eğer TBMM toplanıp 12 Haziran seçimlerine karar almamış olsaydı, YSK seçime gitmemiz için bizi zorlayamazdı. Zorlamaya da hakkı olmazdı. Anayasamıza göre TBMM şu anda görevde bulunan cumhurbaşkanının süresini kısaltamaz, bu Cumhurbaşkanı’nın azli manasına gelir.” ANKARA MHP lideri Devlet Bahçeli, Tarsus gezisi dönüşünde güncel siyasi gelişmelere ilişkin bir grup gazeteciyle sohbet etti. M i l le t v e k i l l e ri ni n emekli aylıklarına yapılan zam konusunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den “veto” beklentisini dile getiren Bahçeli, sosyal paylaşım sitesi twitter’da zammı savunarak “geçinemiyoruz” diye mesaj yazan partisinin Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ’ı uyarıp uyarmayacağı yönündeki soru üzerine, gülerek “Ona Ankara’ya dönüşümde biraz daha tasarruflu davranmasını tavsiye edeceğim” yanıtını verdi. Bahçeli’nin sorulara verdiği yanıtlar ana başlıklarıyla şöyle: Gül’ün süresi: Cumhurbaşkanı, anayasa 5+5 diyor ise bu metne sadık kalmalıdır. Beklentimiz, Cumhurbaşkanı’nın net bir şekilde 5+5’i, görev süresi olarak kabul edip 29 Ağustos’ta süresinin dolacağını söylemesi, ama tekrar aday olup olmamayı şimdi söylemesine gerek yok. Zaman kazanmaya yönelik: AKP’nin Türkiye’de bir rejim değişikliğine gitme arzusu çok net gözüküyor. Özellikle de başkanlık sistemine dönüşümü düşündükleri görünüyor. Dev let başkanı sıfatıyla 2023 yılını, cumhuriyetin 100’üncü yıldönümünü acaba Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la özdeşleşerek mi kutlamayı arzuluyorlar. Leyla Zana’nın açıklamaları: Bu açıklamaların birinci derece muhatabı Sayın Bülent Arınç’tır. İkinci derece muhatabı da açılımdan sorumlu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’dır. Bakalım ne diyecekler? Leyla Zana Hanımefendi yıllardır etnik temelli bir bölücülük faaliyetiyle, Türkiye’den kopmuş bir devletçiği savunan bir kişi. Bu mücadelenin önünü açan talihsiz konuşma bütçe görüşmeleri sırasında oldu. Buradaki değerlendirmeyi Bülent Arınç Bey’in şahsi görüşü olarak nitelendirmek mümkün değil. BDP’de görüş ayrılığı mı var?: Onlarda bir görüş ayrılığı yok. Bu seçimler döneminde bağımsız adaylar şekliyle PKK’nin siyasal sürecinin dışında daha geniş kapsamlı oluşturulan bir blok var. Leyla Zana’nın bu görüşlerini nasıl kabullenecekler? Bunu ileriki günlerde göreceğiz. Ama hükümet adına konuşmayı yapan Arınç, konuşmalarında samimi bir üslup taşıdığı iddiasını taşıyorsa o zaman BDP ile AKP arasında çok iyi planlanmış bir rol paylaşımı olduğu anlaşılıyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle