24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 İstanbul PB Edirne PB Kocaeli PB Çanakkale PB İzmir PB Manisa PB Denizli PB Zonguldak B Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y S Ankara 12 10 11 12 15 14 14 10 6 7 9 9 8 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars S S K PB B PB B B B B K K K 8 8 2 20 20 19 11 14 8 10 4 3 2 HABERLERİN DEVAMI Oslo B Helsinki Y Stockholm Y Londra B AmsterdamPB Brüksel B Paris B Bonn PB Münih A Berlin B Budapeşte B Madrid B Viyana B 6 8 10 12 11 8 8 7 3 5 8 16 5 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam B B A B B A Y Y K Y Y B A 6 7 18 17 7 2 7 10 3 6 7 21 17 Yapılan son değerlendirmelere göre; Orta ve Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu ile Kastamonu, Sinop ve Sivas çevrelerinin aralıklı yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların kıyılarda yağmur, iç kesimlerde ise karla karışık yağmur ve kar şeklinde olması bekleniyor. Marmara ile iç doğu kesimlerde yer yer sis bekleniyor. 25 KASIM 2011 CUMA TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 25 Kasım GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada bile ekrana çıkaran TV’lerde ana haber bültenlerini sunan anlı şanlı sunucuların, ertesi gün köşe yazarlarının (örneğin siyasete yön vermeye meraklı Aslı Aydıntaşbaş’ın) alkışlarına vesile olan bir çıkış yaptı RTE; “Eğer devlet adına özür gerekiyorsa özür dilerim” dedi. Özür RTE’nin devlet adamlığı gereği midir, yoksa özür dilemenin altında başka amaçlar mı yatıyor? Medyamızın artık bu ve buna benzer sorulara yanıt aramak gibi bir görevi yok. Öyle ki, yanlı yansız ama tümüyle yalakalığa sarılan medya; RTE’nin açıklamalarına siyaset adamlarının yanıtlarına bile yer vermiyor sayfalarında. Örneğin CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi’nin, “Başbakan’ın derdi Dersim isyanında yaşanan acılar değildir. Cumhuriyet’le hesaplaşmaktır ve sıra İstiklal Mahkemeleri’ne ve… Atatürk’e gelecektir” diye açıkladığı görüşleri, RTE’yi aynı gün yanıtlayan Kılıçdaroğlu’nun, Başbakan’ın “ülkeye kin, ayrımcılık tohumları ektiğini” vurgulayan kısa demecini gazetelerde ara ki bulasın! ??? Oysa, RTE’nin trajik Dersim olaylarında yaşanan gerçekleri ortaya çıkarmak değil amacı. Gerçek amacı, siyasal rant uğruna Dersim olaylarının sorumlusu diye CHP’yi suçlu ilan etmek! Bugün dönemin başbakanlarını, askerlerini, bakanlarını suçluyor. Yarın, şimdilik söylemiyor ama beklediği zaman gelince Atatürk’ü de suçlayacağından kuşkunuz olmasın. Bir başka amacı daha var: Çeşitli beyaz eşyayı, para ve gıda dağıtımı ile milletvekili çıkaramadığı Tunceli’nde, Dersim’i gündeme taşıyarak, özür dileyerek seçim kazanmanın peşinde. ??? Ama devirler dönüyor. Günümüzdeki suçlamaların aynısı bir de bakarsınız günün birinde burnu Kaf Dağı’nda, küçük dünyaları ben yarattım havasındaki siyasetçilerin başına geliverir. Örneğin RTE’nin… Gün gelir, beklenmeyen kimi gelişmeler olabilir. Devletin silahlı olanaklarını kullanarak K. Irak’ta, Cudi Dağı’nda, “özgürlük ve bağımsızlık savaşçıları” diye savunulan katiller şebekesi PKK’lileri katlettin diye, RTE’nin soykırım suçlusu ilan edilmeyeceğine kim güvence verebilir? O zaman, bugün Öcalan’la görüşmelerini savunurken söylediği gibi, “Dağdakileri kentlerdekileri devlet öldürdü. Hükümet olarak ben sorumlu değilim” der mi der! Neden demesin? Siyasal yaşamının belirgin özelliğidir işine geleni savunmak, gelmeyeni yalanlamak! Zira, CHP’nin Kayseri Belediyesi’ndeki yolsuzluk iddialarına savcının takipsizlik kararı vermesini yargının adaleti diye karşılayan… ama kendisi hakkındaki bir suç duyurusunu işleme alan savcının davranışını ideolojik diye yorumlayıp reddeden bir Başbakan’dır RTE! ??? Yılmaz Özdil’in, dün Hürriyet’te, Dersim’i tek yanlı anlatımlarla toplumun sindirmesine çalışanları kızdıracak köşe yazısından bir bölümü birlikte okuyalım: “Sene 1937… Mustafa Kemal, Başbakanı Celal Bayar’la birlikte Tunceli’ye gelip Murat Nehri üzerindeki Singeç Köprüsü’nün açılışını yapacaktı. Köprünün üzerinde karakol vardı. Basıldı. 33 asker şehit edildi. Peşinden… Telefon hatları kesildi, pusular kuruldu. Mazgirt Köprüsü havaya uçuruldu, jandarma taburu vuruldu. 56 asker daha şehit oldu... Film koptu… …Elebaşı Seyit Rıza’ydı. (İdamını anlatırken gözleri nemlenen) Başbakanımızın ‘hikâyesi yürek burkucudur’ dediği Seyit Rıza!” ??? Sorunu anlaşılmaz havalarda ve içerikte araştırmayanlara ve vurdumduymaz medyaya değerli bir örnek sunmakla yetinmedi... Bugün, tek taraflı açıklamalarla Dersim’i savunanlara, savunamayanlara ders çıkaracakları örnek bir olay sunmakla da kalmadı Yılmaz Özdil: Seyit Rıza’nın, İngiltere arşivlerinde bulunan, İngiltere Dışişleri Bakanı’ndan “Hükümetinizin yüksek manevi etkisinden Kürt halkını yararlandırmanızı istirham ediyorum” diye şefaat ve yardım dileyen mektubunu da yayımlayarak (medyada ender rastlanan), mesleğimizin yüz akı kimliğini bir kez daha kanıtladı. Eline sağlık!.. CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün demeciyle CHP içinde başlayan tartışmayı fırsat gibi gören Başbakan Tayyip Erdoğan, Dersim’de yaşananlar için ‘özür’ diledi. Cumhuriyet tarihinin tabu konularından biri olan Dersim’in bir anda böylesine tartışılır hale gelmesi ve arkasından hızla özür dilenmesi fazlasıyla dikkate değerdir. Dersim’e yapılan askeri operasyonun koşulları ve gerekçeleri sadece Türkiye’nin değil, yabancı ülkelerin arşivlerinden de biliniyor olmasına rağmen, olayların sorumluluğunu sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kadrosuna çıkararak özür dileyen Başbakan’ın, hâlâ CHP üzerinden siyasi tartışma sürdürme hevesinde olmasını anlamak güçtür. Sırada ‘Ermenilerden Özür’ Olmasın hükümet ne de önceki hükümetler döneminde Ermenilerin iddialarını dünyanın birçok başkentinde siyasi konjonktürü kullanarak kabul ettirmesini engelleyebildi. Ermeniler açısından davalarının en önemli hedefi ise Washington. ABD başkanları ve Kongre, ülkelerinin Türkiye ile stratejik çıkarları nedeniyle bugüne kadar bu iddiaları resmi olarak kabullenme durumunda olmadı. Ancak şimdi, 2012 başkanlık seçimlerinden galip çıkmak isteyen ABD Başkanı Barack Obama’yı özellikle Ermenilerin yoğun yaşadığı eyaletlerde zorlayacak konuların başında bu mesele gelecektir. Türkİsrail ilişkilerinin bugünkü durumu da dikkate alındığında, ABD’deki Musevi lobisinin de Ankara’ya en ufak bir bir katkı sağlaması beklenmemelidir. Hal böyle olunca, kısa dönemde 2012 seçimleri uzun dönemde ise 2015 öncesinde ‘soykırım’ iddiasının TürkAmerikan ilişkilerinin geleceğini etkiler hale gelmesi kaçınılmazdır. O yüzden de, bu günlerde ABD yönetiminin, bir süredir rafta duran TürkErmeni yakınlaşmasının yeniden ısıtılması için kapalı kapılar ardında özellikle Ankara’ya mesajlar vermeye başlamamış olması düşünülemez. sonuçları kabul edeceklerini açıklamış olsalar bile, komisyonun bulguları ortaya çıktığında Türkiye’nin nasıl bir hareket tarzı izleyeceği henüz bilinmemektedir. Böyle bir komisyondan çıkacak en iyimser sonuç, adına ‘soykırım’ denmese bile 1915 olaylarında dönemin Osmanlı idaresinin en ağır biçimde sorumlu tutulması olacaktır. Süreç o noktaya kadar işletilebilirse, AnkaraErivan ilişkilerinin düzelmesini isteyen güçler için en iyi formül Türkiye’nin, adına ‘soykırım’ demeden ve hukuki sorumluluğunu üstlenmeden 1915 olayları için ‘özür dilemesi’ olacaktır. ESKİ BAKAN ALİ COŞKUN ‘AKP lider partisi oluyor’ Haber Merkezi Eski Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, AKP’nin lider partisine dönüşme tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Coşkun, “AKP’yi kadro hareketi iktidar yaptı, partinin iktidardaki başarısının da kadro partisi olmasının önemi büyük. Biz bu partiyi lider partisi olarak kurmadık, kadro partisi olarak kurduk. Ancak AKP kadro partisinden lider partisine dönüşüyor. Türkiye’nin sıkıntısı bu” dedi. İktidarın 9 yılını haber portalı Gazeteport’a değerlendiren Coşkun, AKP iktidarının ilk 4 yıldan sonra önceliğini ekonomiden siyasete kaydırdığını ve iktidarmuhalefet arasındaki çekişmelerin istikrarı bozduğunu söyledi. Partilerin kendi ideolojilerini anayasaya monte etme çabasında oldukları yorumunda bulunan Coşkun, Türkiye’nin üç temel sorununa dikkat çekerek şu tespitlerde bulundu: “Sıkıntılardan birincisi bütçe açıkları. Şu anda dengeli gidiyor ama çok sağlıklı bulmuyorum. İkincisi sıcak para. Türkiye’de her an tehlike yaratabilir. Ama en büyük tehlike cari açık. 70 milyar doları aştı. Kritik bir durumuz yok ama çok dikkatli olmak gerekiyor.” ersim ‘psikolojik bariyer’ Türkiye önceki güne kadar, iç ve ya dış politikasında hiçbir konuda ‘özür’ dilememiş bir ülke konumundaydı. Başbakan Erdoğan’ın şimdilik Atatürk’ü sakınarak Cumhuriyet döneminde Dersim’de yaşananlar için dilediği özür ile bu psikolojik bariyer kırılmış ve yer yerinden de oynamamıştır. Toplum psikolojisini yakından bilenler, bundan sonra benzer bir özürü 1915 olayları nedeniyle Ermenilerden dilemenin çok da zor olmayacağı görüşümüzü teyit edeceklerdir. 2015 yaklaşırken Dersim tartışmasına bir de bu gözle bakılmasında yarar var. D üzüncü yıl baskısı kapıda Öte yandan, bu özrü sadece iktidar partisi AKP ve lideri Başbakan Erdoğan ile ana muhalefet partisi CHP ve onun Tunceli kökenli lideri Kemal Kılıçdaroğlu arasında sıradan bir ‘siyasi’ tartışma konusundan ibaret görmek de fazlasıyla naif kaçmaktadır. Bilindiği gibi Ermeniler, üç buçuk yıl sonra soykırım olduğunu iddia ettikleri 1915 olaylarının 100. yılını dünya çapında büyük etkinliklerle anacak. Türkiye ne bu Y arihçilerin sonucuna hazır mıyız? Yeniden gündeme gelmesi durumunda Türkiye ile Ermenistan arasındaki bu normalleşme sürecinin Ankara açısından vazgeçilmez yegâne unsuru, 1915 olaylarını da inceleyecek bir ‘ortak tarih komisyonu’ kurulması maddesidir. Başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere, yöneticilerimiz ‘hodri meydan’ diyerek T BAKAN AKDAĞ: 6 BİN 350 LİRA TBMM’ye seslenen AP Başkanı, basın özgürlüğü konusundaki endişelerini dile getirdi ‘Bağımsız basın’ vurgusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Jerzy Buzek, Türkiye’yi ifade ve basın özgürlükleri konusunda eleştirerek “İfade özgürlüğü ve çoğulcu basın bizim tüm değerlerimizin kalbinde yer almaktadır” dedi. Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Jerzy Buzek, dün akşam saatlerinde TBMM Genel Kurulu’na hitap etti. Buzek, yaptığı konuşmada, Türkiye’de önümüzde dönemde yapılması planlanan anayasa çalışmalarına da değindi. Buzek, “Türkiye’nin önünde anayasayı değiştirme gibi tarihi bir fırsat vardır. Bu bir çatışma zamanında yazılmayacak olan ilk Türk anayasası olacak. Ben bu anlamda hükümeti, muhalefeti ve sivil toplumu ile birlikte Türkiye’nin kapsayıcı bir süreç izleyerek, ki kapsayıcı süreç çok önemli, sivil bir anayasa hazırlama yönündeki çabalarını güçlü bir biçimde desteklemekteyim” dedi. Türkiye’de basın özgürlüğü konusuna da değinen Buzek, “İfade özgürlüğü ve çoğulcu basın bizim tüm değerlerimizin kalbinde yer almaktadır” ifadesini kullanarak “Bağımsız basın demokratik bir toplum açısından hayati bir önem taşımaktadır ve ifade özgürlüğü hepimizin üyesi olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadı uyarınca da teminat altındadır” diye konuştu. Buzek, Kürt sorununa ilişkin olarak ise “Kürt sorunu sadece bir terör sorunu değil aynı zamanda kültürel ve dilsel çeşitlilik alanında da derinliği olan bir konudur” dedi. Doktor maaşı tartışması MUSTAFA ÇAKIR Eşgüdüm olmalı Türkiye’nin AB üyeliğine değinen Buzek, “AB’nin Türkiye’ye, Türkiye’nin de AB’ye ihtiyacı var. Türkiye ile AB’nin birlikte çalışması esas önem taşımakta ki dış politikalarımızda daha iyi bir eşgüdüm var olabilsin. Özellikle bu zorlu zamanlarda beraber daha fazla çalışmalı ve stratejik düşünmeliyiz. Birlikte sadece daha güçlü olmakla kalmayıp aynı zamanda daha fazla güvenlik içinde de olacağız” ifadesini kullandı. ‘Artık bağımsız medya kalmadı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uluslararası gazeteci örgütlerinin temsilcileri, TBMM’de temaslarda bulundu. Eleştirilerin odağındaki AKP ise gazeteci örgütleriyle basına kapalı görüştü. Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun (GÖP) davetlisi olarak Türkiye’de bulunan heyet, TBMM’de BDP, MHP, CHP ve AKP grup başkanvekillerini ziyaret etti. Uluslararası gazeteci örgütlerinin sözcüsü Avrupa Gazeteciler Federasyonu Başkanı Arne König, tutuklu gazeteciler konusunda neler yapılabileceğine ilişkin grup başkanvekillerinden görüş istedi. BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, Türkiye’de muhalif kesimlere dönük “tutuklama furyasının başladığını” belirterek “Bir zamanlar Türkiye faili meçhuller ülkesiydi şimdi tutuklular ülkesi” diye konuştu. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce ise Türkiye’de artık bağımsız medyanın kalmadığını vurguladı. İnce, “Ne yazık ki Türkiye artık bir parti devletidir. Türkiye diktatörlüğe gidiyor. Bunu görmeyen Batılı dostlarımıza ise ya saf ya da art niyetliler. Türkiye’nin demokratikleştiği yalanına inanan Batılı dostlarımızı gerçekten yadırgıyorum” dedi. ANKARA Sağlık Bakanı Recep Akdağ bir uzman hekimin maaş ve ek ödemelerle birlikte 6 bin 563 lira ücret aldığını söyledi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Başkanı Eriş Bilaloğlu, kendisinin de uzman hekim olduğunu, ancak böyle bir ücret almadığını belirtirken ek ödemelerin emekliliğe yansımadığına da dikkat çekti. Sağlık Bakanı Akdağ, 2002 yılında maaş ve ek ödemelerle birlikte 2 bin 890 lira ücret alan klinik şefinin 2011 yılında 8 bin 291 lira aldığını söyledi. 2002’de 2 bin 819 lira alan şef yardımcısının ücretinin 2011’de 7 bin 12 liraya yükseldiğini belirten Akdağ, bir uzman hekimin de maaş ve ek ödemelerle birlikte 2002’de 2 bin 714 lira alırken, 2011’de 6 bin 563 lira aldığını bildirdi. Akdağ’ın verdiği rakamların doğru olmadığını belirten TTB Genel Başkanı Eriş Bilaloğlu, “Örnek olarak söylüyorum. Uzman hekimim. Sağlık Bakanlığı’nda çalışıyorum. 1’in 4’ü, yani son aşamada uzmanım, ancak böyle bir rakamı almıyorum” dedi. Bilaloğlu, 1’in 4’ündeki bir hekimin ek ödemelerle birlikte ortalama 4 bin4 bin 500 lira ücret aldığını söyledi. CHP’li Düzgün: Erdoğan’ın annesi yanlış tedavi kurbanı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sağlık Bakanlığı bütçesinin TBMM Plan Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmeleri sırasında konuşan CHP Milletvekili Orhan Düzgün, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın annesi Tenzile Erdoğan’ın ölümünü gündeme getirdi. Düzgün, “Sayın Başbakan’ın annesinin ölüm nedeni nedir? Otopsi yapılmış mıdır? Bugün Türkiye’deki sağlık politikaları sonucunda geldiğimiz yer, Sayın Başbakan’ın annesini tedavi edemeyeceğimiz durumdur” diye konuştu. UNICEF: Rapordaki görüşler bizim değil ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) UNICEF Türkiye Temsilcisi Dr. Ayman Abulaban, hazırladıkları “Çevirimiçi Genç Türkiye” adlı raporunda yer verilen ifadelerin kendilerinin değil akademisyenlerin görüşü olduğunu söyledi. Abulaban tarafından gazetemizde yer alan “TİB sansürü abarttı” başlıklı habere ilişkin açıklamada, “Makalenizde kullandığınız TİB ile ilgili bölüm de taslak raporda da belirtildiği gibi İngiliz kökenli bir şirket olan Business Monitor International Türkiye’de bilgi teknolojileri alanındaki ekonomik tahminleri içeren raporundan alınmıştır ve paragrafın sonunda da referans numarası yer almaktadır. UNICEF bulunduğu ülkelerde o ülkenin hükümeti, sivil toplum kuruluşları ve diğer ortakları ile geliştirilen çalışma planları doğrultusunda ve yine o ülke tarafından üretilen bilgiyi kullanır.” Devletlerin internet üzerindeki denetimi Viyana’da sorgulanıyor HRANT DİNK DAVASI Avrupa Adalet Divanı: ‘İnternet temel hak’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avusturya Dışişleri Bakanlığı ve Avrupa Konseyi işbirliğiyle, internet özgürlüklerini Viyana’da masaya yatırılıyor. Türkiye hükümetinin, kullanıcıları internetteki “zararlı içerikten” korumak için internet filtresi uygulamasını kullanıma soktuğu günlerde gerçekleştirilen “İnternetimiz, Haklarımız, Özgürlüklerimiz: 20122015 Avrupa Konseyi İnternet Yönetişim Stratejisi” başlıklı toplantıda, devletlerin internet üzerindeki denetimi de sorgulanıyor. İnternetin evrenselliğini ve erişilebilirliğini korumak, kullanıcıların hak ve özgürlüklerini arttırmak, bilgi güvenliğini ve kullanıcı gizliliğini güvence altına almak gibi hedeflerle düzenlenen toplantı, Avrupa Konseyi’nin 2015’e dek izleyeceği internet stratejisini de ortaya çıkartacak. Toplantıyla gündeme getirilen yeniliklerden biri de “internete erişim hakkı”. Toplantıda ele alınan 20122015 strateji belgesi taslağında, internetin evrensel bir yapı olduğu belirtiliyor ve internet erişiminin temel bir insan hakkı olarak kabul edilmesi gerekliliği vurgulanıyor. Avrupa Konseyi’nin hedefleri bununla da sınırlı değil; genç kullanıcılara internette nefret söyleminin önlenmesine yönelik eğitimler verilmesi ile devlet ve özel şirketlerin kullanıcıların veri güvenliğine yönelttiği tehditlerin engellenmesi de amaçlar arasında. Filtre insan hakkı ihlali Avrupa Adalet Divanı’ndan çıkan bir karar internette özgürlük yanlılarını sevindirdi. Brüksel’deki bir mahkemenin başvurusunu görüşen divan, internet filtresi uygulamasının, vatandaşların temel haklarını kısıtlar nitelikte olduğuna hükmetti. Belçika Besteciler Derneği ile Scarlet Extended arasındaki anlaşmazlıkta, Sabam repertuvarındaki müzik eserlerinin internette korsan olarak kullanıldığını belirtmiş, servis sağlayıcı şirketin ilgili içeriği filtrelemesini talep etmişti. TİB kayıtları gönderdi İstanbul Haber Servisi Gazeteci Hrant Dink cinayetindeki karanlık ilişkilerin aydınlatılmasında önemli bir rol oynayacak telefon kayıtları sonunda mahkemeye gönderildi. Dink ailesinin avukatlarının başvurusu üzerine davaya bakan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, yaklaşık bir yıl önce cinayet günü Agos önünde yapılan tüm telefon görüşmelerinin kaydının TİB’den istenmesine karar vermişti. Ancak TİB, özel hayatın gizliliğini gerekçesiyle kayıtları mahkemeye göndermemişti. Kayıtların, yasal olarak olaydan 5 yıl sonra yani 19 Ocak 2012’de silinecek olması nedeniyle de bir imza kampanyası başlatılmıştı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle