19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 KASIM 2011 SALI 6 HABERLER Yarım asırlık avukat Turgut Kazan’ın, bugün meslekten men istemiyle yargılanmasına başlanacak. Türkiye’nin her yerinden avukatlar Kazan’ın avukatı olarak duruşmaya katılacak Barış İçinde Bir Arada Yaşama Siz sahiden anayasa görüşmelerinden bir sonuç çıkacağına, partilerin topluca uzlaşmasıyla, toplumun değişik kesimlerinin anlaşmasıyla yepyeni bir anayasa yapılacağına inanıyor musunuz? Partilerin kırmızı çizgileri olmuş, olmamış önemli mi? Hükümet, muhalefetin nelere takacağını, hangi konularda uzlaşma olmayacağını bilmiyor mu? Liderlerin törenlerde bile el sıkışmadığı, terör ve deprem olaylarının ardından bile siyasette yumuşamanın olmadığı, tutuklamaların devam ettiği bir ortamda “uzlaşma içinde anayasa” nasıl yapılacak? Doğrusu bu durumda pek inandırıcı görünmüyor. ??? Kentsel dönüşümden tutun terör sorununa kadar iktidar ve muhalefetin anlaştığı tek bir konu yok. Aksine birbiri ardına daha ağır açıklamalar geliyor. İpler giderek geriliyor. İktidar ve ana muhalefet bir yana, muhalefet partileri arasında da bir anlaşma, uzlaşma, sorunların çözümü için öneri oluşturma çabası yok. Bu durumda hükümeti zorlayacak bir şey de görünmüyor. Anayasayı beklemeden yapılabilecek pek çok şey yapıldı mı? Örneğin geçenlerde Bülent Arınç’ın da dile getirdiği uzun tutukluluk sürelerinin ortadan kaldırılması için anayasayı beklemek gerekmez. Ama bu konuda da bir girişim yok. ??? Sivil toplum örgütleri, üniversiteler deseniz oradan gelecek öneriler az çok biliniyor. Çoğu kuruluş anayasa konusunda raporlarını yıllardır açıklıyor zaten. Ama bunların da pek etkili olacağını sanmıyorum. Her gün yeni bir olayla, yeni bir sarsıntıyla yeni şehit haberleriyle gündem sürekli değişirken sakin kafayla toplumsal barışın nasıl yeniden kurulacağını düşünmek kolay değil. Bu ülkede, “birbirinin kuyusunu kazma” kültürü yerine “barış içinde bir arada yaşama” kültürünü yerleştiremezsek korkarım on anayasa da değiştirsek bir şeye yaramayacak. Artık her şey bitmiştir İLHAN TAŞCI Yeni Anayasa, Amaç Ne? Yurtdışında siyasetle yakından ilgili Türkler “Yeni Anayasa”yı soruyor. Acaba Meclis gerçekten yeni bir anayasa hazırlayabilir mi, içeriği nasıl olur, iktidar ne yapmak istiyor, CHP Anayasa Komisyonu’na neden katıldı? İktidarın nasıl bir anayasa istediğini bilmiyoruz. Bildiğimiz 3 şey var: İlki, 12 Eylül referandumuyla aslında istedikleri anayasal değişiklikleri gerçekleştirdikleridir. Hukuku, yargıyı AKP’leştirmek amacına, iktidara epey eklemlenmiş yetmez ama evetçi grupları çok iyi kullanarak ulaştılar. (Bugün bu siyasi embesiller ne düşünüyor, bilmiyorum!) İkincisi, Başbakan’ın, referandumla kabul edilen 20 madde üzerinde değişiklik yapılmayacağını söylemesidir! Bu da, aslında iktidar açısından söz konusu olanın, yeni bir anayasa değil en çok bazı değişiklikler yapılmasıdır. Üçüncüsü, RTE’nin, Başkanlık sistemini öngören bir anayasa istediğidir. Erdoğan’ın Kuzu’su, Başkanlık Sistemi üzerine kitap bile yazdı ve durmadan bu sistemin faziletlerini övüyor! RTE’nin, Başkanlık rejimi değişikliği olmazsa, yeni anayasa ile ilgisi yoktur ve komisyondan bir şey çıkmaz. CHP, BDP ve MHP ile uzlaşarak bir anayasa yapması ise imkânsıza yakındır. AKP bugünkü anayasa ile istediği her şeyi yapabiliyor: Hak, hukuk, özgürlükler üzerinde baskıları daha da yoğunlaştırması, dinsel muhafazakârlığı arttırması, işverenin ve basın patronlarının RTE önünde el pençe divan durdurması... Her türlü muhalefeti ezip kodeslere tıkmasının önünde, bu anayasa engel mi? AKP, kendisine bir şey kazandırmayacak bir anayasa değişikliği veya yeni anayasa yapması için bir neden yoksa, bu anayasa komisyonunu neden kurdu? ??? İki amaçla: a) Yeni anayasa sözü, AKP’nin diline yapışmıştır. İktidara geldiğinden beri beklenti yarattı. Bu, oy aldığı büyük kitlenin beklentisi değil. Seçmeni, vay anayasa sözü verdin hiçbir şey yapmadın, sana zırnık oy yok, demez; bu umurunda olmaz. Beklenti, işbirliği içinde olduğu liberal çevrededir. Bunlar durmadan kendi anayasalarını hazırlıyor, kamuya açıklıyor, tartışıyor ve AKP’yi sıkıştırıyor. Bu nedenle iktidarın bir şeyler yapması gerekmekte. b) Yeni anayasa özellikle ve en çok Kürt meselesi ile birlikte gündemdedir. Liberal çevrenin (ve patronlar dünyasının) yeni anayasa isteklerinin özünde, Kürt meselesine buradan bir çözüm üretme düşüncesi yatar. Kürt hareketinin ve ona yakın liberal çevrenin, yeni anayasada federal yapı, özerklik, Türk adının çıkartılması vb. gibi çözüm istekleri var. AKP bunları biliyor ama susuyor. Cumhurbaşkanı Gül de devrededir, eğer AKP ile birlikte toplumun “gazını alma” projesinin içinde değilse, ideolojisiz bir anayasa isteği ile AP’den bağımsız mı hareket ediyor? İdeolojisiz, ne demekse! Kimliksiz bir ülke ve yurt! Dünyanın neresinde varsa böyle bir yer! Eh, bir ilki başarır belki ve madalya alırlar! ??? AKP, Kürt Meselesi’ne anayasal çözüm arayışına girer mi, bilmiyoruz. Ancak Erdoğan’ın, seçimlerde MHP’nin defterini dürmek için geliştirdiği “Tek millet, tek vatan, tek devlet” sloganını terk etmesi ve ümmetçiliğe dönmesi gerek. Biliyorsunuz, ana seçim stratejisi, MHP’yi Meclis dışı bırakarak 387 üzerinde bir çoğunlukla, tek başına anayasa yapmaktı. Bu tutmadı (seçim yenilgisidir bu!) Şimdilik AKP’nin Anayasa Komisyonu, Kürt Meselesi’ne anayasal çözümü oyalama ve zamana yayma amacına yarıyor gibi. Gelişmelere göre, iktidar bu konuyla oynar durur. Peki, Kürtlerle Meclis’te “ver başkanlık sistemini, al Kürt meselesine anayasal çözümü” ittifakı doğar mı? Bakıyoruz, 326+35=361 milletvekili, kısa kalıyor bu çözüm için. Referanduma gider, derseniz, ııhh! Başkanlık sistemini öngören bir anayasa değişikliğini de bu milletvekili sayısıyla dayatamayacağına göre, AKP neden yeni anayasa yapsın? Gün ola harman ola, yanı başımızda Suriye ve Kürt Meselesi’nin içeride ve dışarıda içine gireceği sürece göre, Yeni Anayasa konusu, şekilde yekile girebilir.. Kervanı yolda düzecekler.. ANKARA Yarım asırdır avukatlık yapan Turgut Kazan, savunmanlığını üstlendiği eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in lehinde yazılan bir mektup hakkında savcılığın işlem yapmamasını eleştirmesi nedeniyle “3 yıl hapis ve meslekten men” cezası istemiyle bugün yargılanmaya başlanacak. 12 Mart ve 12 Eylül’de de avukatlık yaptığına işaret eden Kazan, “Onların bile aklına gelmemişti. Boyun eğen, hukuk ihlallerine sessiz avukat istiyorlar. Dolayısıyla beni değil savunma mesleğini yargılıyorlar. İlk kez savunma terör sayıldı” değerlendirmesini yaptı. Dört dönem İstanbul Barosu Başkanlığı da yapan, 49 yıllık avukat Turgut Kazan, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bu kez avukat kürsüsünde değil, “sanık” kürsüsünde mahkemeye çıkacak. Kazan’ın bugün “yargılanmasına” dayanak gösterilen olay ise savunmasının “terör suçu” sayılması. Cemaatlere yönelik soruşturmaların ardından tutuklanan eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’e Buca Cezaevi’nden bir tutuklu mektup gönderdi. Mektupta, Risalei Nur Dershanesi toplantılarına katıldığı bir gün, Savcı Osman Şanal, bazı emniyet yetkilileri, iki profesör ve Erzurum’da cemaat liderliği yapan 34 kişinin gece saat 02.30’a kadar toplantı yaptığını anlatıp, toplantıya katılanların “Cihaner’in işi bitti” dediğini ile Avukat Turgut Kazan ri sürdü. Turgut Kazan da bu mektubu o dönemde mahkemeye sunarak bu iddialarla ilgili gerekli araştırmanın yapılmasını istedi. Ancak 2 ay boyunca hiçbir işlem yapılmaması üzerine duruşma sırasında Kazan, bu tutumu eleştirdi. Kazan’ın bu eleştirisi “terör eylemi sayılarak” Erzurum Özel Yetkili 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. İddianamede, Kazan’ın Terörle Mücadele Yasası kapsamında 3 yıla kadar hapisle cezalandırılması ve meslekten yasaklanması istendi. Bugün yapılacak ilk duruşmaya, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Coşar, İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Ko Savunma terör sayılıyor casakal, Ankara Barosu Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş başta olmak üzere diğer baro başkanları ve avukatlar katılacak. Avukat Turgut, “Demokrasimiz için büyük tehlike oluşturan özel yetkili mahkemeler önünde üstlendiğim tek davada, Terörle Mücadele Yasasını ihlal ettiğim iddiasıyla sanık oldum” derken AİHM kararlarını da hiçe sayan bu anlayışın savunma mesleğine açık bir saldırı olduğunu belirtti. Avukat Turgut Kazan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye’deki çok demokrat bazı çevreler yalnızca bazı olaylar üzerinde duruyorlar ki o olaylar da önemlidir. Ama ilk kez savunma görevi terör sayılıyor. Artık her şey bitmiştir. Oysa hukuk devleti değerlerinde aslolan silahların eşitliği ilkesidir. İnsanlar bunu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki hakkaniyetli yargılama kuralından çıkarmıştır. Ben şimdi savcıyı eleştirirken savcı benim aleyhime dava açıyor. Ve düşünebiliyor musunuz, meslekten yasaklanmam gerekiyor. Bunu ne 12 Mart, ne 12 Eylül düşündü. Böyle bir şey görmedim. Benim şeklen sanık olduğum bir dava gibi görülüyor ama aslında savunma mesleğini yargılıyorlar. Bütün avukatlara boyun eğdirmek, ihlallere sessiz kalan avukat istiyorlar. Korku salıp, ihlallere seyirci kalmamızı sağlamak için açılmış bir davadır.” Orgeneral Bilgin Balanlı ile görüştü olmayacağız’ Birinci Ergenekon davasında sanık avukatları, avukat Hasan Basri Özbey’in 16 duruşmadan men edilmesine ve talep konuşmalarının 15 dakika ile sınırlanmasına büyük tepki gösterdi HATİCE TUNCER Necdet Özel Hasdal’a gitti İstanbul Haber Servisi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in dün Hasdal Askeri Cezaevi’ne giderek bazı davalardan tutuklu subaylarla görüştüğü belirtildi. İstanbul’da olduğu belirtilen Orgeneral Özel’in dün akşam saatlerinde Hasdal Askeri Cezaevi’ne gittiği öğrenildi. Yaklaşık bir saat cezaevinde kaldığı belirtilen Özel’in, Balyoz davasının tutuklu sanığı Orgeneral Bilgin Balanlı ve bazı davalardan tutuklu subaylarla bir süre görüştüğü ifade edildi. Deniz Feneri ve Hizbullah davaları örnek olsun Odatv’de tahliye talebi İstanbul Haber Servisi Odatv’de yapılan aramalara ilişkin dava kapsamında tutuklu bulunan beş sanığın, Ankara’da yürütülen “Deniz Feneri e.V.” soruşturmasındaki şüpheliler ile İstanbul’daki “Hizbullah davası” kapsamındaki sanıkların tümünün serbest bırakılması emsal gösterilerek tahliyeleri istendi. Aynı kararlar örnek gösterilerek Balyoz ve Poyrazköy davasından tutuklu bulunan askerlerin de tahliyeleri talep edildi. Avukat Hüseyin Ersöz, İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verdiği dilekçede, “Kanun önünde herkes eşittir” prensibini anımsattı. Birinci Ergenekon davasında sanık avukatları, İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek’in avukatı ve İP Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey’e verilen “16 duruşmadan men edilme” kararının geri alınmasını istedi. Mahkemenin talepleri reddetmesi üzerine duruşma salonundan çıkan sanık avukatları yaptıkları açıklamada, “Meslektaşımız Özbey’in arkasındayız. ‘Silivri Tiyatrosu’nda figüran olmayacağız” dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi bitişiğindeki duruşma salonunda görülen davanın dünkü 197. duruşması, 9 Eylül tarihindeki duruşmadaki olaylar üzerine mahkemenin aldığı kararların tartışılmasıyla başladı. Başkan Hasan Hüseyin Özese, oturumu açtığında söz alan İşçi Partili sanıkların avukatı Mehmet Cengiz, mahkemenin 3 Ekim tarihinde duruşma dışı ara kararlarında “Avukat Hasan Basri Özbey’e 16 duruşmadan men cezası ve sanık ve avukatlarına talep ve beyanda bulunmaları için duruşmaların son gününde 15 dakikalık süre” verilmesine hükmettiğine dikkat çekti. Özbey’in 9 Eylül tarihli duruşmada salondan çıkarılmak istenmesi ‘Neden korkuyorsunuz?’ Duruşma salonundan çıkan sanık avukatları, Silivri Cezaevi önünde yaptıkları açıklamada, mahkemenin Avukat Özbey’e ilişkin kararındaki ısrarına tepkilerini dile getirdi. Avukat Mehmet Cengiz tarafından yapılan ortak basın açıklamasında; Özbey’in izleyicilerin dışarı çıkarılmasına itirazını açıklamak istemesi üzerine duruşmadan çıkarılmak istendiği, sonra da men cezası verildiği belirtilerek “Bu karar savunmadan duyulan korku ve rahatsızlığın ifadesidir. Kapıları kapatıp gizli yargılama yapmaya çalışacaksınız. Buna itiraz edene yaptırım uygulayacaksınız. Gizleyecek bir şeyiniz yoksa neden korkuyorsunuz?” Meslektaşımızın arkasındayız” denildi. gulanmıştır. 16 celse ülkemizin yargı pratiğinde davanın tamamına tekabül eder” dedi. Duruşmaya Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atılması dosyası sanığı Seyhun Zaim’in çapraz sorgusuyla devam edildi. Zaim’e, molotofkokteylini attığını kabul eden Bedirhan Şinal’e ilişkin sorular soruldu. Zaim, 2005 yılının sonlarına doğru Eyüp Ülkü Ocakları 2. Başkanlığı’nı yaptığı sırada Şinal’in ocağa geldiğini ve anneannesine ilaç yardımı yaptıklarını anlattı. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Şinal’in “Rober Hatemo, Orhan Pamuk ve geçen yıl yaşamını yitiren gazetemiz başyazarı İlhan Selçuk’u öldürme planları yaptıkları” iddialarına ilişkin sorular yöneltti. ober Hatemo’yu kafana takma’ Zaim, “Şinal, Rober Hatemo’nun İstiklal Marşı’nı efemine tavırlarla söylediğini ve bundan rahatsız olduğunu anlattı. Ben de bunlara kafasını takmamasını söyledim” diye konuştu. Bazı emniyet mensuplarını suçlayan Şinal ise “Bu olay aramızda konuşulmuş olsaydı Cumhuriyet gazetesine yaptığım gibi 23 çocuk gönderir, Rober Hatemo’yu da vurdururdum” dedi. ‘R üzerine buna itiraz ettiğini anımsatan avukat Mehmet Cengiz, “CMK’nin 203/3. maddesinde duruşmadan zorla çıkarılabilecek kişiler sayılırken ‘avukatlar hariç’ denilmiş ve avukata karşı zor kullanılamayacağı açıkça belirtilmiştir. Meslektaşımız Özbey’in duruşmadan üstüne 20’ye yakın asker sürülerek çıkarılmak istenmesi yasayı hiçe saymaktır” dedi. avanın tümünde savunmasız’ Avukat Cengiz, “Yasa sınırları aşılmış, ‘savunma yapılmasına engel olacak biçimde’ uy ‘D TC KADIKÖY İFLAS DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN SIRA CETVELİ İLANI Dosya No: 201079 İflas Müflisin Adı, Soyadı: ELİSA PAZARLAMA VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ. Müflis masasına kaydı yapılan 1 ila 14 kayıt sıra numaraları arasındaki alacak ve istihkak iddialarının tahkik ve tetkik işlemi bitmiş, İİK’nin 206. ve 207 maddeleri gereğince düzenlenen alacaklılar sıra cetveli incelenmek üzere daireye bırakılmıştır. Sıraya ait şikâyetin ilan tarihinden itibaren 7 gün içinde İcra Mahkemesi’ne, alacağın esasına ve miktarına ilişkin itirazların ise ilan tarihinden 15 gün içinde Asliye Ticaret Mahkemesi’ne İİK’nin 235. maddesine göre yapılması gerekir. Alacağı kısmen veya tamamen reddedilen alacaklıların 2. alacaklılar toplantısına katılabilmeleri için kayıt kabul davası açtıkları Asliye Ticaret Mahkemesi’nden toplantıya katılma kararını dosyaya, ibraz etmeleri gerekmektedir. İİK’nin 232. 234. ve 235. Maddeleri gereğince tebliğ ve ilan olunuır. 24.10/2011 (Basın: 67121) TC KADIKÖY İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN SIRA CETVELİ İLANI DOSYA NO: 2010/102 MÜFLİSİN ADI, SOYADI VE: TÜRKİM ENDÜSTRİYEL ÜRÜNLER SOĞUTMA SAN. VE TİC. A.Ş Adresi ÜMRANİYE YUKARI DUDULLU ORGANİZE SAN. BÖLGESİ 4. CADDE NO: 9 ÜMRANİYE/İSTANBUL Yukarıda Ticaret Adı, Soyadı ve dosya numarası yazılı müflis masasında masaya yazdırılan alacak istemleri ve istihkak iddiaları ile ilgili tahkik ve tetkik işlemleri ikmal edilmiş olup, İİK’nin 206. ve 207. maddeleri uyarınca iflas idaresince tanzim edilen sıra cetveli (16 DAHİL) incelenmek üzere iflas Dairesine bırakılmıştır. Sıraya dair şikâyetlerin ilan tarihinden itibaren (7) gün içinde icra Mahkemesi’ne, alacağın esasına ve miktarına dair itiraz ve şikâyetlerinde ilan tarihinden itibaren (15) gün içinde Ticaret Mahkemesi’ne yapılması İİK’nin 235. maddesi gereğidir. Alacağı kısmen veya tamamen reddedilen alacaklıların 2. Alacaklılar toplantısına katılabilmeleri için reddedilen miktar ile ilgili kayıt kabul davası açtıkları Asliye Ticaret Mahkemesi’nden toplantıya katılma kararını ibraz etmeleri gerekmektedir. İİK’nin 232, 234 ve 235. Maddeleri Gereğince tebliğ ve ilan olunur. (Basın: 67129) BUGÜN GAZETESİNE TEPKİ ‘İnsan olsunlar!’ MEHMET MENEKŞE Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Ayşenur Küçükselek Çelenk ve mutlu gün bağışlarınız için 21.YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) Tel: 0212 274 15 02 0212 213 74 02 Fax: 275 52 44 www.yekuv.org [email protected] Vakıflar Bankası: Osmanbey Şubesi 00158007287986476 1 Ekim 2011 tarihinde nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Tuğçe Kalkan C MY B C MY B AMASYA Bugün gazetesinin, “Cemevinde şok tören” başlığıyla, 30 Ekim Pazar günü çıkan sayısında yayımlanan habere Alevi örgütleri büyük tepki gösterdi. Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Genel Başkanı Ali Kenanoğlu, “Bugüne kadar PKK, Hizbullah veya Türkiye Cumhuriyeti’nin yasadışı terör örgütü olarak kabul ettiği başka örgüt militanlarının cenazeleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin Resmi İbadethanesi olan camilerde, “devlet memuru” olan din görevlilerince kalkmamış mıdır? Buralarda cenaze törenleri yapılmamış mıdır? O zaman bu haberi ve manşeti yapmayıp da bugün cemevi için bu haberi ve manşeti neden yaparsınız? Bu çelişkinin cevabını verebilecek ‘insan’lığa sahip misiniz?” diye tepki gösterdi. Ali Kenanoğlu yaptığı açıklamada, haberin içeriğine ve veriliş şekline tepki göstererek herkese sağduyulu olma çağrısı yaptı. Kenanoğlu, haberi yapan muhabire ve bunu manşetten yayımlayan gazete yöneticilerine ise “Bugün gazetesinin muhabirini ve genel yayın yönetmenini “insan” olmaya davet ediyoruz” diye seslendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle