25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 4 EK M 2011 SALI 4 HABERLER Erdoğan, Alman vakıflarıyla ilgili sözlerinin medya tarafından farklı yansıtıldığını iddia etti Neden Yapamaz? 4 11 Eylül 1919 tarihleri arasında toplanmış olan Sivas Kongresi’nde ele alınan konulardan biri de o heyetin yeni bir anayasa yapıp yapamayacağı konusuydu. Kimi delegeler, heyetlerinde bir “assamblee constituante” (bu sözcükler kullanıldığı için, böyle yazıyorum) niteliği olduğunu söylemişler, yeni anayasadan yana tavır koymuşlardır. Hatta delege’lerden Ahmet Rüstem, Mustafa Kemal Paşa‘ya hitaben şunları dile getirmiştir: Paşa şimdi siz her şeyi yapabilirsiniz. Unutmayınız ki, burada Cemiyetler Kanunu’na göre teşekkül etmiş bir heyet değiliz. Bizim bir ihtilal heyetinden başka bir hüviyetimiz yoktur. Mahiyetimizin bize verdiği cüretle her şeyi yapabiliriz. Mustafa Kemal bu görüşe katılmayacak, yeni bir anayasa için TBMM’yi ve 1921 yılını beklemek gerekecekti. 83 yıl sonra yeni anayasa için partilerin uzlaşma komisyonunda anlaşmalarıyla, yeni bir sivil anayasa yapma konusu bir kez güncelleşti. Burada bir noktayı özellikle vurgulamak gerek. Yeni anayasanın bariz vasfı sivilliğinden çok demokratikliği olmalıdır. Bakınız 12 Eylül Anayasası’nın, 12 Eylül 2010 referandumuyla tadil edilmiş sivil hali, yargı bağımsızlığı konusunda, askerin izi olan düzenlemeden daha antidemokratiktir. Herhalde amaç, böyle bir anayasa yapmak değildir ve olmamalıdır da... Yeni anayasa konusunun bir kez daha güncelleşmesi üzerine kimileri itiraz ettiler: Bu Meclis anayasa yapamaz. İtirazda bulunanlar iki sava dayanmaktaydılar. Birincisi geçen Meclis’te de ileri sürülmüş olan iktidarın, laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğunun mahkeme kararıyla sabit olmuş olması. Bu savı geçerli olarak kabul edersek, yeni anayasayı bir süre rafa kaldırmamız gerekecektir. Çünkü aynı iktidar, bir sonraki Meclis’e daha çok oy alarak gelmiştir ve bu seçmen eğilimiyle, durum bir süre daha değişecek gibi görünmemektedir. Bu durumda yeni anayasa girişimini rafa kaldırmamız gerekecektir ki kamuoyunun isteği aksi yöndedir. İkinci sav ise bu Meclis’in milli iradenin yansımasını engelleyen, antidemokratik, “yüzde 10 seçim barajı” sistemiyle seçilmiş olmasıdır. Seçim barajının demokrasiye aykırı olduğu doğru. Ama BDP şemsiyesi altında seçilenlerin katkısıyla, seçim barajının yarattığı sakıncanın aşıldığı da bir gerçek. Başka bir deyişle baraja rağmen bu Meclis temsil niteliği düşük bir heyet değil. Bu nedenle, görüşmeler başlamadan, “bu Meclis anayasa yapamaz” demek yanlış. Yeni anayasanın oluşma sürecine katkı vermek, bunu yaparken de anayasanın hangi ölçütlere uygun olması, hangi güvenceleri mutlaka barındırması (çünkü bir anayasa aslında vatandaşın özgürlük güvencelerinin senedi demektir) gerektiğinin her parti tarafından açıklanması gerekmektedir. Bu yapılmadan yalnızca “istemezük” tavrı içinde görünmek, zararlı oluyor. Örneğin, CHP’nin 12 Mart 2010 referandumu sırasında, AKP tarafından önerilen ve kabul edilen yargı ile ilgili düzenlemelere karşı çıkışı haklıydı. Ama öte yandan yargının reforme edilmesi zorunluluğu da ortadaydı. Bu durumda CHP yargıdaki reform konusunda kendi görüşlerini bir bütün olarak ortaya koymalıydı, bunu yerine getirmeyerek yanlış yaptı. Şimdi de aynı yanlışa düşmemek gerek. Burada bir yanlış anlamanın önüne geçmek isterim. Ben bu Meclis bu çoğunlukla çağdaş bir anayasa yapar iddiasında değilim. Ama yapabilip yapamayacağının yaşayarak görülmesi için sürecin başlatılması gerektiğini, yoksa baştan “istemezük” tavrının zararlı olacağını belirtmek isterim. ‘Sözlerimi cımbızladılar’ İstanbul Haber Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan, Alman vakıflarının PKK’ye ve bazı CHP’li belediyelere yardım ettiğine ilişkin sözlerinin medya tarafından aynen yansıtılmadığını, bazı cımbızlamalar yapıldığını belirterek “Bu söylenen vakıflar benim konuşmamla da gündeme gelmedi. Aslında Türkiye’de bu konu daha önce, medya vasıtasıyla gündeme gelmiş konulardır. Alman vakıflarının, uzun zamandır Türkiye’de ne yazık ki buna benzer bazı girişimleri olmuştur. Ana muhalefet partisi lideri, kendi belediyelerini bir araştırsın. Bunlar ufak belde belediyesi de değil, ilçe belediyesi de değil, ben bu kadarını kenara koyuyorum” dedi. Erdoğan, Güney Afrika gezisi öncesi Atatürk Havalimanı’nda basın toplantısı düzenledi. Erdoğan, “cımbızlandığını” söylediği konuşmasının teyp kaydının çözümünü okudu. Erdoğan açıklamalarına ilişkin okuduğu metinde şunları kaydetti: “... Alman vakıfları nelerdir diye sorduklarında, ‘Ben isim vermeyece Diplomatik kriz yaşanmıştı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın CHP’nin Almanya’daki bir vakıftan bağış aldığı ve bu paraların PKK’ye gittiği yönündeki iddiaları 2 yıl önce de gündeme gelmiş ve dönemin Alman Büyükelçisi Eckart Kuntz bu iddiaların yalan olduğunu açıklamıştı. Almanya bunun resmi açıklamayla Türk kamuoyuna duyurulması için Türk Dışişleri Bakanlığı’na başvuruda bulunmuş ancak Dışişleri Bakanlığı bu iddiaların yalan olduğunu Türk kamuoyuna duyurmayınca, iki ülke arasında diplomatik kriz yaşanmıştı. Öte yandan Türkiye’nin eski Bonn ve Berlin büyükelçileri, görev yaptıkları süre içinde Erdoğan’ın ortaya attığı iddialarına ilişkin bir duyumlarının olmadığını dile getirdiler. Eski Bonn Büyükelçisi Onur Öymen, “Hiç böyle bir şey söz konusu değil. Bildiğim hiç böyle bir şey söz konusu olmadığı gibi, benim partide görev yaptığım sırada vakıflardan en küçük bir katkı aldığımız söz konusu olmadığı gibi, bu vakıfların CHP ile ilişkisi yok denecek kadar azdı” diye konuştu. ğim siz arar bulursunuz’ dedim. Kendilerine bu vakıf altında fon bunlarınki yani bu vakıfların kendi fonları var. Bu tür yatırımlar için dünyada krediler veriyor, bazı yerlere hibeler yapıyor. Bu kredi nedir, borçlandırmadır. Hibe tabii ki borç değil. Türkiye’de de bazı CHP belediyeleri ki kredidir ve bu kredi ile ilişkilerde Hazine teminatı gerektiği için bunlar Hazine’ye de müracaat etmişlerdir. Hazine henüz bunlara teminat verdi mi vermedi mi şu andaki süreç devam ediyor, ayrı bir konu. Ama dediğim diğer BDP’li belediyeler noktasında aldıkları krediler vardır ve bu kredilerin yatırımları devam ediyor. Bir gazeteci arkadaşımız ‘PKK’ye para gön deriyorlar’ ifadesini kullanıyor. Ben ne diyorum: ‘Para değil. Belediye ile kredi sözleşmesi yapıyor.’ Orada diyelim ki su kanalizasyon işi ama şu müteahhit firmaya verilecek deniyor. Sözleşme o şekilde yapılıyor. ‘O müteahhit firma da şüpheli bir firma değil mi efendim’ diyor gazeteci arkadaşımız. Benim de onlara ‘Onlar işi o şekilde bağlıyorlar, yani işlere yasalar şeyinde uygun düşecek şekilde muvazaalı olarak yapılıyor. Tabii bunlar yakalanınca işte teknik takip vs.’ diyorum. Konunun aslı çerçevesi bu.” Erdoğan, “Ana muhalefet partisi lideri, ‘Sizin hanginiz Alman vakıflarından herhangi biriyle bir kredi görüşmesi içinde’ diye bir sorsun. Bunlar ufak belde belediyesi de değil. Çalışma zeminini daha da daralttım. Ama, özel bir konuda bir bilgi isterse lütfederler, kendisiyle bunu da ayrıca görüşürüz. Onu da medya aracılığıyla yapmamıza gerek yok. Kapıya koyup koyulmaması; o, kendi bileceği bir iştir” diye konuştu. KILIÇDAROĞLU’NDAN YANIT ‘Deniz Feneri rahatsızlığı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Alman vakıflarının CHP ve BDP’li belediyeler üzerinden PKK’ye yardım yaptığı iddiasıyla ilgili “Deniz Feneri dosyasının geldiği aşamadan rahatsız oldukları için Başbakan kamuoyunun dikkatini başka yöne çekmek, gündemi yönlendirmek istiyor” dedi. Başbakan’ın bu şekilde şikâyet dile getirmesinin ülkeyi yönetemediğinin, aciz kaldığının bir başka kanıtı olduğuhu savunan Kılıçdaroğlu, “Sen iktidarsın; istihbarat, güvenlik, polis senin elinde. Herkesin telefonun dinliyorsun. Yurtdışından belediyelere gelen fonların hepsi merkezi hükümetin denetimine tabidir. Hodri meydan. Konuşacağına, bu iddialarını kanıtlayıp yapanları da yakalayıp adalete teslim etsin de görelim. Kendisine ‘ispat et’ çağrısı yapıyorum” diye konuştu. CHP lideri, Başbakan’ın suçlayan açıklamalarının ardında “gündem değiştirme” kaygısı yattığını belirterek “Deniz Feneri soruşturmasıyla ilgili Kanal 7’ye bilgi sızan köstebeğin kendi içlerinden olduğunu biliyorlar ve bu yüzden Başbakan kamuoyunun dikkatini başka yöne çekmek, gündemi yönlendirmek istiyor” dedi. Başbakan’ın açıklamalarında belediyelere yönelik teknik takipten bahsettiğine de dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Konuştuklarından anlaşılıyor ki tüm soruşturmaları o yönetiyor. Gizlilik kuralı sözkonusu değil” diye konuştu. Öte yandan Kılıçdaroğlu, Star TV’de Uğur Dündar’ın sunduğu Arena’da da Deniz Feneri soruşturmasında Kanal 7’nin aranacağı bilgisinin şüphelilere iletilmesiyle ilgili açıklamalar yaptı. Kılıçdaroğlu, “Köstebek bakanlardan birisi. Yeri ve zamanı gelince açıklarız” dedi. Güney Afrika’ya gitti Başbakan Erdoğan, Güney Afrika gezisi öncesi Atatürk Havalimanı’nda basın toplantısı düzenledi. CHP’yle ilgili sözlerine ilişkin açıklamalarda bulunan Erdoğan, ABD Savunma Bakanı Leon Panetta’nın srail’in bölgede yalnızlaştığı yönündeki sözlerini ise “isabetli bir açıklama” olarak niteledi. Erdoğan NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen’in artan PKK saldırıları karşısında ittifakın istihbarat paylaşımı alanında Türkiye’ye destek vermesinin gündemde olduğu yönündeki sözlerini de “NATO’nun tavrı bu olmalıdır” diye yorumladı. (AA) ‘Zamanı gelince açıklarız’ ‘Biz finansman sağlamadık’ Konrad Adenauer Vakfı yetkilileri iddialar karşısında şaşkın olduklarını belirttiler Haber Merkezi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP ve BDP’ye para verdiğini ima ettiği Alman Konrad Adenauer Vakfı, “Biz CHP’ye ya da BDP’ye tek kuruş finansman sağlamadık, onlara tek kuruş para vermedik, herhangi bir projelerine parasal katkı sağlamadık. Kredi de vermedik” açıklamasını yaptı. Konrad Adenauer Vakfı yetkilileri Gazeteport’a yaptıkları açıklamada Erdoğan’ın bu açıklamaları neye dayanarak yaptığını anlayamadıklarını “şaşkın” olduklarnı belirtti. Vakıf yetkililerinden yapılan açıklamada şunlar kaydedildi: “Biz CHP ya da BDP’ye tek kuruş para yardımı yapmadık, hiçbir projelerini finanse etmedik. Zaten de CHP ve BDP ile hiçbir ilişkimiz olmadı. Başbakan Erdoğan’ın açıklamasında verilen kredilerden söz ediliyor. Bir kimseye kredi de vermedik. Kimseye kredi verme gibi bir yetkimiz de yok zaten. Biz İçişleri Bakanlığı’nın Dernekler Kurulu’na bağlıyız. Onlar tarafından sürekli denetleniyoruz. Müfettişler geliyor. Böyle bir şey olsaydı onlar da görürdü zaten. Çok şaşkınız, bu sözlerin nereden çıktığını anlamadık.” ‘ERDOĞAN PKK LE MÜZAKERELER SEÇ M KAZANMAK Ç N KULLANDI’ bakan ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Baş için T Müsteşarı Hakan Fidan Erdoğan, M m. Ken“ nandığım, güvendiğim bir arkadaşı im” ben gönderd disini özel temsilci olarak dademişti. Bu sözleri değerlendiren Kılıç ığınan bu konuşmalar ilk çıkt roğlu, “Başbak Bu da ‘Ben değil devlet görüştü’ demişti. f etmiştir ki o gösözlerle net biçimde itira il, hükürüşmeler devletle PKK arasında değ , Erdoğan ile PKK arasında yapılmet ile PKK şbamıştır” diye konuştu. CHP lideri, “Ba Bir gönderirim’ diyor. kan, ‘Gerekirse yine olursa eksiği var sözlerinin. Sadece seçim el amacı gönderir. O görüşmelerin de tem r olayı da seçim sürecinde herhangi bir terö üç sıdır. Seçim süresince ortaya çıkmama oturkez ateşkes olması, Fidan’ın ‘ masaya deş birliğin ması, ‘Öcalan ile yüzde 95 görü dedi. yiz’ demesi bu kanıyı güçlendiriyor” Fener’de kısmi mal iadesi AL CAN ULUDAĞ ‘Kayseri’ye de verdik’ Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Pohl, tüm kredilerden AKP hükümetinin bilgisi olduğunu ve kredilerin sadece Diyarbakır’a verilmediğini söyledi BAHADIR SEL M D LEK CHP HUKUK YOLUNA G D YOR ANKARA Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi, Deniz Feneri e.V. soruşturmasının yeni savcılarının talebi üzerine, suç tarihi olarak derneğin kurulduğu 27 Şubat 1999’u esas alarak, Zekeriya Karaman ve Zahid Akman’ın da aralarında bulunduğu 19 şüphelinin bu tarihten önceki mallarındaki tedbir kararını kaldırdı. Görevden el çektirilen üç savcının yerine getirilen savcılar Veli Dalgalı ve Hakan Pektaş, Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurarak, “şüphelilerin suç tarihinden önce ve sonra edinim şekli suçla ilgili olmayan mallar üzerindeki el koyma kararının kaldırılmasını” talep etmişti. Mahkeme ise talebi reddetmişti. Bunun üzerine savcılar, üst mahkemeye itirazda bulundu. Mahkeme istemi yerinde bularak, 1999’dan önce edindiği varlıklara uygulanan tedbir kararının kaldırılmasına, şirket ve şirket mallarındaki tedbirin ise devamına karar verdi. ERDOĞAN’A ‘TARTIŞALIM’ ÇAĞRISI Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de resepsiyonda gazetecilerin sorularını yanıtlarken, “Sayın Başbakan BDP’li belediye başkanlarını cezaevine koymanın yeni bir operasyonunu başlatıyor kanaatindeyim” dedi. Başbakan’ı iddialarını kanıtlamaya çağıran Baydemir “ lgili bakanla birlikte herhangi bir ulusal televizyon kanalında medeni bir şekilde bunu tartışalım. Sayın Başbakan’a çağrıda bulunuyorum. Gelsinler bunu tartışalım” diye konuştu. ‘Baskıyı açıklayın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Sadullah Ergin, görevden alınan Deniz Feneri savcılarının “soruşturmada baskılarla karşılaştıkları” yönündeki sözlerine, “Baskıyla karşılaştığını düşünen arkadaşımızın bunu somutlaştırması lazım” dedi. Ergin, “Soyut birtakım değerlendirmelerle olmaz. Somut bir tespiti varsa paylaşabilirler” diye konuştu. Pohl, “ halelerin hep aynı şirketlere gittiği“ yönündeki ifadelere ilişkin “Her proje için uluslararası düzeyde duyuru yapılmakta ve uluslararası standartlara uyulmaktadır” dedi. ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Alman vakıflarının CHP’li ve BDP’li belediyelere para verdiği yönündeki iddialarına Almanya’nın Ankara Büyükelçiliği’nden yanıt geldi. Büyükelçi Eberhard Pohl, Alman Kalkınma Bankası KfW ile Uluslararası İşbirliği Kurumu’nun (GIZ) Alman Federal Hükümeti adına yaptığı bütün yardımların AKP hükümetinin bilgisi dahilinde olduğunu açıkladı. Pohl, kredilerin sadece Diyarbakır belediyesine değil, AKP’li Kayseri Belediyesi’ne de verildiğini söyledi. Pohl, Almanya’nın ulusal günü nedeniyle verilen resepsiyonda, Erdoğan’ın Alman vakıflarına ilişkin iddialarına yanıt verdi. Pohl, Alman KfW ve GIZ’nin Türkiye’deki projelerinin iki hükümet arasındaki anlaşmaların çerçevesinde gerçekleştiğini belirterek, sadece Diyarbakır’da değil Kayseri’de de proje yapıldığını vurguladı. Pohl, Almanya’da bir inceleme, soruşturmanın açılması için bir nedeninin olmadığını da söyledi. KfW ve GIZ’nin aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Başbakan’ın iddiasına dava ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Ana muhalefet partisi lideri belediyelerini bir araştırsın. ‘Sizin hanginiz Alman vakıflarından herhangi biriyle bir kredi görüşmesi içinde’ diye bir sorsun” sözlerine “Bu ne yaman bir iftiradır. Sözleşme daha imzalanmamışken, sözleşmeden daha bir para aktarılmamışken nasıl olur da ‘Bu para geldi de şuraya, buraya aktarıldı’ diye iftira edersiniz ” dedi. Günaydın, düzenlediği basın toplantısında “Sayın Başbakan, Sayın Başbakan, ben pazar günü büyükşehir belediye başkanlarımızla ve il belediye başkanlarımızla bizzat görüştüm. CHP kimseyle bir kredi sözleşmesi almadı. Aldığı kredi sözleşmesinde edindiği parayı da yasadışı kullanmadı. Senin iftiran buydu, geri adım atma. Çünkü biz bu iftira üzerinden dava açıyoruz” ifadelerini kullandı. dünyadaki birçok devletle nasıl bir mali ve teknik işbirliğini yaptığını anlatan büyükelçi, Türkiye’nin hemen her bölgesinde bu projelerin gerçekleştiğini dile getirdi. Büyükelçi, “Bu projeler artık çok köklü bir işbirliği haline geldi ve basında söylendiği gibi sadece bazı bölgelerle sınırlı değil. Diyarbakır’dan söz ediliyordu. Örneğin Kayseri’de de bir atık su arıtma projesi gerçekleştirildi” dedi. Projeler için başvurunun Hazine tarafından yapıldığını uygun bulmaları halinde Hazine ile kredi anlaşması imzalandığına ve Hazine’nin finansmanı projeyi yürüten yerel yönetime aktardığına dikkat çeken Pohl, her proje için iki hükümet arasında bir anlaşmanın imzalandığını vurguladı. Alman Kalkınma Bankası’nın Ankara Ofisi Direktörü Haller da “Türk hükümetinden bize iletilmiş bir sıkıntı yok. İddialara şaşırdım” ifadelerini kullandı. Pohl’ün konuşmasının yanı sıra büyükelçilik basına üç paragraflık bir bilgi notu da dağıttı. Bilgi notunda, “KfW ve GIZ, tüm 120’den fazla ülkede mali ve teknik işbirliği projeleri gerçekleştiren en önemli kuruluşlar arasındadır. Proje başvuruları ve projelerin uygulama aşamaları DPT, Hazine Müsteşarlığı, Çevre ve Dışişleribakanlıklarının bilgileri dahilinde gerçekleşmektedir” denildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle