19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 EKİM 2011 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 Arka Bahçe Depremi İlerlemiş çocuklar umhuriyet KitaplaC rı’ndan arkadaşımız Hakan Şehirli’nin, Antalya Kitap Fuarı gözlemleri: Çocuklara sormuşlar: Okuma yazma biliyor musunuz? Aralarından biri “Eveeet biliyorum” demiş, “Elif, be, lâm, mim, nun.” Standa, bir ilkokul öğrencisi yaklaşmış: İlahi kitabı var mı? Ben dindarım da. Bir başka ufaklık da, ileride matematikçi olma isteğinden vazgeçmesinin gerekçesini açıklamış: Kaldığım yurtta hafız olmaya karar verdim. illi Eğitim Bakanlığı Din Öğretim Genel Müdürü İrfan Aycan, imam hatip lisesi müdürlüklerine birer yazı göndererek, “Değerler Eğitimi Merkezi” tarafından 2425 Aralık’ta yapılacak “İmam Hatip Liselerinde Arapça Öğretimi Sempozyumu”na katılımın sağlanması çağrısında bulundu: “Sempozyumun imam hatip ve Anadolu imam hatip liselerindeki Arapça öğretimine olumlu katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu nedenle, konunun okulunuzdaki meslek dersleri ve Arapça öğretmenlerine duyurulması konusunda gereğini rica ederim.” Sempozyumu düzenleyecek olan Değerler Eğitim Merkezi, Ensar Vakfı’nın kurduğu bir merkez. Geçen temmuz ayında ölen vakfın eski başkanı Ahmet Şişman’ın cenazesinde, tabutunu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan taşımışlardı. Ensar Vakfı’nın şu andaki başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu. Dilberoğlu, aynı zamanda İstanbul İl Genel Meclisi’nin AKP’li üyelerinden. Ensar Vakfı’nın başkan yardımcıları arasında Mehmet Sarımermer adına rastlıyoruz. Sarımermer, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün damadı. Bir GÖRÜŞ YÜKSEL PAZARKAYA M Kol kola lman Sosyal Demokrat A Partisi (SPD), Almanya ile Türkiye arası iş göçü anlaşmasının 50. yılında Bavyera Eyalet Parlamentosu’nda 24 Ekim’de bir kokteyl verdi. Kokteylin çağrısı aşağı yukarı şöyleydi: “SPD Parlamento Grubu, Türkiye Cumhuriyeti Münih Baskonsolosu Hidayet Eriş ve IDIZEM e.V. temsilcileri ile beraber, Türk kökenlilerin Bavyera refahına katkısını onurlandırmak istemektedir.” Çağrıda adı geçen IDIZEM, bildik cemaatin Bavyera’daki temsilciliğiydi ve sosyal demokratlar da onlarla kol kola girmişti! “Dünya değişiyor” diyorlar da, inanmıyorsunuz... diğer genel başkan yardımcısı Hasan Can, AKP’li Ümraniye Belediye Başkanı. Vakfın sekreteri İbrahim Bacacı, Gül’ün damadı Mehmet Sarımermer’in Fen Bilgi Teknolojileri Sanayi ve Ticaret Şirketi’nden ortağı. Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti üyeleri arasında AKP’li Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın, AKP İstanbul Milletvekili Feyzullah Kıyıklık da bulunuyor. Bir başka heyet üyesi de, AKP’li Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu’nun oğlu Ziya Develioğlu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ziya Develioğlu’nun düğününde, evlenen çiftten üç çocuk yapmalarını istemişti. Okurlarımız daha önceki yazılarımızdan biliyor, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer de Ensar Vakfı Kurucular Kurulu üyesi... Ömer Dinçer’in oğlu, Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın damadı Asım Dinçer de vakfın bugünkü mütevelli heyetinde üye. Anlayacağınız, Ensar Vakfı adeta AKP’nin bir aile kuruluşu... Böyle bir kuruluş ile işbirliğinin anlamı bellidir: Zil çalmış; AKP, arka bahçesini Milli Eğitim’de ön bahçeye teneffüse çıkarmıştır. Okullarda Cumhuriyet törenlerinin yasaklanmasının ardındaki asıl gerekçe de, iktidardakilerin benzer kadrolarla ülkemizde yarattığı depremdir! Sanal Truva Atı Bilgisayar ve belgesunar (internet) üzerinden, dolayısıyla toplumsal paylaşım sayfalarından iletişim olanakları, yalnız kişisel veriler açısından değil, hukuk açısından da yeni sorunlar doğuruyor. Sanallık tamam da sanal ortam korsanlık, casusluk, sahtecilik, dolandırıcılık vb somut sonuçlar doğurur oldu. Kişisel verilerin açıklanması yanında, iftiralar, suçlamalar, alay etmeler ve aşağılamalar, insan ilişkilerini zedeliyor, çiftleri birbirine, bireyleri bunalıma düşürüyor, giderek intihara dek sürüklüyor. Bunlara şimdi bir de keyfi telefon dinlemeleri gibi, kişilerin belgesunarına gizlice girilerek bütün özel ve mahrem yanları, iletişim ve ilişkileri izleniyor. Daha da ötesi, kişinin haberi ve bilgisi olmadan, bilgisayarına suç oluşturacak belgeler, dosyalar dışarıdan ekleniyor. Almanya’da şimdi ortaya çıkartılan skandalın adı da sanal Truva atı! Bilgisayar kurdu gençler, Almanya’da devletin, özel belgesunarlarda (internet) gizliden cirit attığını ortaya çıkardılar. Bavyera ve BadenWürttemberg eyaletlerinin içişleri bakanları, gizli bir casus yazılımıyla istedikleri kişilerin özel bilgisayarlarına girdiklerini itiraf ettiler. Kimlerle ne gibi yazışmalar var, hangi iletişim ağları içinde, bütün içerikler olduğu gibi izlenebiliyor. Yurttaşın özel, açık gizli bütün bilgilerine ulaşılıyor, her yaptığı, attığı her adım saptanıyor. İçişleri bakanları bunu suç işleyenleri, terör eylemlerini izlemek için yaptıklarını açıkladı. Ancak kullanılan yazılımın kapsamını bilmediklerini de itiraf ettiler. Çünkü, bu yazılımları özel firmalara ihale etmişler. Onlar da meslek sırrı olarak yazılımın gizli olduğunu savunuyorlarmış. Dolayısıyla izleme yasal sınırları aşıyor. Üstelik her izleme için gerekli hâkim kararı alınmıyor. Şimdiye dek telefon dinlemelerinden yakınanlar, bundan böyle hiç haberleri ve bilgileri olmadan konutlarının, işyerlerinin içinde belgesunar iletişimleri üzerinden gözaltında olacaklar. Telefon kayıtları da ayrı bir tuzak. Bir kişinin sesinden birkaç sözcükle, ona her şeyi konuşturmak ve bunu sanki o kişi gerçekten söylemiş gibi kaydetmek teknolojinin en kolay işlerinden bugün. Arabalarda kullanılan dijital yol tarifleri bu yöntemle yazımlanıyor. ??? Olayın ortaya çıkması üzerine, kişisel verilerin korunması konusunda tartışmalar başladı. Elbette mahkeme kararıyla bilgisayarların izlenmesi de belli sınırlar içinde olanaklı. Ancak, şimdi ortaya çıkarılan durumda, o bilgi sınırlarının aşıldığı görüldü. Sanal casusluk yazılımını kullanan gizli servis çalışanları, yazılımın bu kapsamı konusunda bilgilerinin olmadığını, yazılımı yapan özel şirketin bu konuyu gizli tuttuğunu söylüyor. Bu tür casusluk yazılımlarının devlet tarafından özel şirketlere ihale edilmesinin yanlışlığı ve yasal olamayacağı yetkililerce kabul edildi. Devletin kendi yazılımını yapıp kullanması gündeme geldi. Kısaca, her yurttaşın bilgisayarına sanal Truva atı ile girerek orada casusluk yapmak, büyük gözaltı gerçeğine yeni bir boyut getiriyor. Telefon konuşmalarının dinlenmesi, kentlerin kameralarla örülmesi yanında şimdi bilgisayar üzerinden de bütün özel veriler, atılan ve atılacak adımlar izlenme alanına giriyor. İzlemeden kötüsü, korsan verilerin, belgelerin, aynı sesten üretilen konuşmaların istenen bilgisayara yüklenebilmesi ve bu özellikle Türkiye’de son yıllarda yoğun olarak yapılıyor. Almanya gibi kamuoyu görece duyarlı olan bir ülkede bunun yasal sınırlanması sanırım yakın zamanda gerçekleşir. Ancak kamuoyu duyarlı olmayan, kamuoyunu zaten sindirmiş ülkelerin iktidar düzenlerinde böyle bir yasal uygulamayı ve sınırlamalayı beklemenin safdillik olacağı ortadadır. Bu bağlamda özel bilgisayarlara casus programlarla ya da Almanya’daki güncel adıyla sanal Truva atlarıyla korsan dosyalar ve belgeler de rahatlıkla yerleştirilebiliyor. Ortaya çıkartılan olaylar arasında, bazı kurum ve kişilerin özel bilgisayarlarına, sahibinin bilgisi dışında pornografik filmlerin yerleştirilmiş olasılığı da var. Bütün bu korsanlıklara karşı kesin bir güvenliğin olamayacağı ortada. İşin en ürkünç yanı bu güvenlik eksiğini, Almanya’da ortaya çıktığı gibi devletin gizli servislerinin kullanmalarıdır. Yurttaşın devletine güveni şimdi de sanal ortamda yara aldı. Bu gerçekler karşısında, bilgisayarlardan elde edilecek belgelerin, ses kayıtlarının hukuk açısından değeri sıfır. Gerçekten demokratik hukuk devletleri zaten bu tür belgeleri geçerli kanıt saymıyor. Ama bunları geçerli belge ve kanıt sayan toplumlarda yurttaşın durumu acıklı. Haftanın sözü Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’dan depremzedelere: “Ben size burada cillop gibi köy yapacağım.” uzey Irak’a giden bir arkadaşımız anlattı: “Bölgedeki evlerin hiçbirinde elektrik K saati yok. Türkiye’den gelen elektrik bedavaya tüketiliyor!” Irak’a yapılan elektrik dışsatımını uzmanlara sorduk, durumu şöyle özetlediler: TEİAŞ’ın raporuna göre, 2009’da Irak’a 1 milyar 215 milyon kilovat saat, 2010’da ise 1 milyar 288 milyon kilovat saat elektrik satılmış. Türkiye’nin toplam elektrik ihracatı Irak için güncelleniyoruz da zaten 2009 yılında 1 milyar 545 milyon kilovat saat, 2010’da ise 1 milyar 917 milyon kilovat saat. Yani elektrik ihracatının 2009’da yüzde 78.6’sı, 2010’da da yüzde 67.2’si Irak’a yapılmış. İhracatçılar Birliği verilerinden çıkan sonuca göre, Irak’a 1 kilovat saat elektrik ortalama olarak 2009’da 11.76 kuruşa, 2010’da 11.55 kuruşa satılmış görünüyor. Aynı dönemde, Enerji Piyasası Denetleme Kurumu’nun (EPDK) açıkladığı Türkiye ortalama toptan elektrik satış fiyatı 2009’da 13.32 kuruş, 2010 yılında 14.07 kuruş. EPDK’nin açıkladığı TETAŞ tarifesi de 2009’da 13.3 kuruş, 2010’da ise 15.28 kuruştur. Yani bu durumda HES’lerden nükleer santrala değin elektrik üretim yatırımları için birçok tartışmanın sürdüğü Türkiye, kendi ülkesindeki satış fiyatından daha ucuza Irak’a elektrik sağlıyor. Özetle, elektrik bize pahalı, onlara ucuza satıldığına göre, aradaki farkı Türk halkı “güncelleme” yoluyla karşılamış oluyor. Övünçle bağırabiliriz: Ne mutlu Türküm diyene! HARBİ SEMİH POROY 21. Yüzyılda Bir ‘İnsanlık Suçu’ Maymunun, iki ayağının üzerinde durmayı öğrenmesi için milyonlarca yıl geçmesi gerekmiş. Başvuru kaynaklarında, “ilk insansı varlık” nasıl ortaya çıkmış anlatılmakta: “Çağdaş insanın ve diğer insansı maymunların ilk ortak atası kabul edilen iki ayak üzerinde duran ve gözleri ileri bakan canlının bundan yaklaşık 6.5 milyon yıl önce Afrika’da ortaya çıktığı” varsayılmakta. Bu canlının ağaçlardan inip ayakta durmaya başlamasının nedeninin iklim değişikliğine bağlı kuraklık, yiyecek kıtlığı ve göç zorunluluğu olabileceği düşünülmekte... İnsanı oluşturmaya başlayan organik evrim (…) zamanımızdan yaklaşık 3.5 milyon yıl önce başlamış... Maymunun insan adını hak etmesi “Homo” cinsinin ortaya çıkması ile olmuş. Kaynaklara göre, “çağdaş insanın soyu tükenmemiş en yakın akrabaları sıradan şempanzeler ve cüce şempanze olarak biliniyor. Bu iki şempanze türü ve insanoğlu yaklaşık 6.5 milyon yıldır farklı bir evrim çizgisi izlemelerine rağmen tamamlanmış gen haritalarına göre” aralarındaki yakınlık fare ile sıçan arasındaki yakınlıktan on kat daha fazla, akraba olmayan iki insan arasındaki yakınlıktan da sadece 10 kat daha az. Bu iki şempanze türü ve insanın DNA’sının %98.4’ü tamamen aynı. “Homo” sözcüğünü ise sözlükler şöyle açıklıyor: “İnsan: Memeliler (Mammalia) sınıfının, insangiller (Hominidae) familyasından, iki ayağı üzerinde duran ve yürüyen, kolları kısa, vücudunun birçok yerlerinde tüyler azalmış, çeneleri belirli, beyinleri çok gelişmiş, kafatası yuvarlak ve yüz açısı yüksek, konuşabilen tek yaratık.” (TDKBilim ve Sanat Terimleri Ana Sözlüğü) İnsangillerden, insanoğlu Latincede “akıllı insan” ya da “bilen insan” anlamına gelen “Homo sapiens” olarak adlandırılmış. “Günümüz modern insanı da bilimsel kaynaklarda “Homo sapiens” olarak anılmakta. Homo sapiyens’in, gelişmiş bir beyine, soyut düşünme ve konuşma yeteneğine sahip, alet kullanma ve üretme becerisi olan, bir “primat” (maymun) türü olduğunu yine kaynaklar aktarmakta. Genlerinin yüzde 98.4’ünü (binde dokuz yüz seksen dört) “şempanzeden” alan insanoğlu, düşünmek, konuşmak, alet ve araç kullanmak becerisini kazanmış, zamanla da “nüfus kâğıdını, ehliyetini, diplomasını” da cebine koyarak 21. yüzyıla ulaşmıştır. İnsanoğlu 21. yüzyıla ulaşmış ama çoğunluk, insan olmanın gereklerini yerine getirip “insanlaşmak” becerisini henüz kazanabilmiş değil. Libya’da yaşanan ve televizyonlardan bütün dünyaya aktarılan Kaddafi’nin yargılanmak yerine “linç edilmesi” ile 21. yüzyılda bir insanlık suçu işlenmiş, bu suça karışan toplumlar da “insanlık sınavında” sınıfta kalmıştır. Bu “insanlık suçunu” basın belge olarak yarınlara aktarmıştır: (1) “İŞKENCE var, eğlence de. Ama Kaddafi’nin öldürülüşü için, bunların ötesinde, olaya daha uygun olarak ‘iğrence’ diye bir sözcük imal etmek gerekiyor. Başka türlüsü az kaçar insanı insanlığından utandıran öyle bir rezillik için.” (Mümtaz Soysal – Açı – Cumhuriyet, 24 Ekim 2011) (2) “Kaddafi’nin öldürülme tarzı III. ve IV. Cenevre Antlaşmaları’nın savaş esirlerine ilişkin kurallarını ihlal etmiştir; buna karşılık ABD başta olmak üzere Batılı liderler tarafından sevinçle hatta kahkahalarla karşılanmıştır. İkincisi, yeni Libya devletinin, şeriat kurallarına göre yönetileceği, birden fazla kadınla evlenmeye izin çıktığı açıklandı. Kısacası ‘Yeni Libya’da bireysel özgürlükler, kadın hakları konuları gündemde olamayacaklar. Bu koşullarda genel seçimlerin bir değeri olmayacağı açık.” (Ergin Yıldızoğlu – Global Politikültür Cumhuriyet, 26 Ekim 2011) HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ [email protected] UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 T.C. SİLİVRİ/İSTANBUL 2. İCRA DAİRESİ TAŞINIRIN AÇIK ARTTIRMA İLANI 2011/816 TLMT. Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın 25/11/2011 günü saat 14.00 14.10’da E5 Yediemin Otoparkı’nda Araptepe Mevki 3360 Sok Mehmet Akif Ersoy Cad. No: l Selimpaşa/Silivriİstanbul’da yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %60’ına istekli bulunmadığı takdirde 30/11/2011 Çarşamba günü aynı yer ve saatte 2. artırmanın yapılarak satılacağı; Şu kadar ki, arttırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %40’ını bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; mahcuzun satış bedeli üzerinden %18 oranında KDV’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla Dairemize başvurmaları ilan olunur. 21/10/2011 Takdir Edilen Değeri TL.: 80.000,00 Adedi: 1 Adet Cinsi (Mahiyeti ve önemli nitelikleri): 34 ZF 8580 PLAKALI 2006 MODEL OTOKAR SULTAN 145 S MARKA BEYAZ RENKLİ OTOBÜS, ARACIN ARKA TAMPONUNDA ÇATLAKLAR VAR, ARACIN MUHTELİF YERLERİNDE ÇİZİKLER MEVCUT, ARACIN ÖN CAMI ÇATLAK, ANAHTARI VAR, ARAÇ 27+1 KİŞİLİKTİR. (İİK.m. l14/1, 114/3) *: Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir. (Basın: Tashih) 1/ Gösterişsiz, sa 1 de bir yaşamı yeğleyen, alçakgönül 2 lü kimse. 2/ Kırık 3 kemikleri bir arada 4 tutmaya yarayan 5 nesne... Faiz. 3/ Lozan Antlaşma 6 sı’nın yapıldığı sa 7 rayın adı... Güney 8 Afrika Cumhuriyeti’nin plaka imi. 9 4/ Dil devriminin ilk yıl 1 2 3 4 5 6 7 8 9 larında “vali” anlamında 1 B Ö R T L EME K kullanılan sözcük. 5/ Aşı 2 ON U R K A B A rı olmama durumu, öl 3 Z EM T E R E K çülülük... Bir nota. 6/ 4U Z MA N A Uçurum... Bir kumaşın, 5K E S E E L EM alt kısmı üst kısmından A N A K S U daha geniş olan kıvrımı. 6 7 K E N İ Ş B E J 7/ Ağaçta ilk olgunlaşan 8 E F E S K O M İ meyve... “ çıkınca or9 Ç E M K İ R M E K taya mazi silinmeli” (Tevfik Fikret). 8/ İlgi eki... Mevki, makam. 9/ Mekik oyasına benzer bir tür dantel. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kalp hastalığı olan kimse. 2/ İskambilde koz... Arap abecesiyle yazılan bir yazı türü. 3/ Honduras’ın para birimi. 4/ Ağrı Dağı’nda bir yayla... Bir kimseyi dövmek amacıyla kullanılan kalın ve kısa değnek. 5/ Kuzey Amerika’da, dünyanın en tanınmış şelalelerinden biri. 6/ İki kişi arasındaki silahlı vuruşma... Öğütülmüş tahıl. 7/ Rütbesiz asker... Sığırın altı aylıktan bir yaşına kadar olan yavrusu. 8/ Toplumun duygularını inciten olay ya da durum. 9/ Bir tür halk türküsü... İtici neden, güdü. C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle