25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 EKİM 2011 PAZARTESİ [email protected] 10 EKONOMİ Tekstilden otomotive, elektroniğe kadar Uzakdoğu’dan yapılan ithalat farklı bir boyut kazandı Çin malı muhasebeci ? İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan: Daha çok kâr elde etmek için Türk şirketlerinin değerli evrakları, vergi kayıtları ve önemli finansal verileri güvenliği tartışmalı ellere bırakılmamalı. Bu girişim içeriden bilgi ticareti sorunu yaratabileceği gibi, kayıtlı ekonomi peşindeki ekonomi yönetiminin hedefinde büyük bir karadelik açmaya da aday olabilir. Ekonomi Sevrisi İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) Başkanı Yahya Arıkan, Türkiye’de faaliyet gösteren bazı firmaların, muhasebe departmanlarını kapatarak, Uzakdoğu ve Avrupa ülkelerine kaydırdıklarının gözlendiğini belirterek, “Hükümet acilen bu girişimlere dur demeli, daha çok kâr elde etmek için Türk şirketlerinin değerli evrakları, vergi kayıtları ve önemli finansal verileri güvenliği tartışmalı ellere bırakılmamalı” dedi. Arıkan, ekonomi yönetimi ve siyasi iktidara çağrıda bulunarak, bazı büyük ölçekli yerliyabancı firmaların “daha çok kazanç” için muhasebe meslek camiası ve Türkiye’nin aleyhine girişimlerde bulunduğunu kaydetti. Arıkan, siyasi otoriteyi de tanımayarak “ithal muhasebeci” döneminin başlatılmak istendiğini vurgulayarak, “Bu şirketler değerli kâğıt konumundaki fatura ve makbuzları yurtdışındaki birimlerine aktararak muhasebe kaydı tutturmaya başladı. Camiamız bu konuda yetkilileri harekete çağırıyor. Kimi dev firmaların daha çok kazanç sağlamaları için yaptıkları bu girişimin hukuksal dayanağı bile tartışmalı. Bu girişim içeriden bilgi ticareti sorunu yaratabileceği gibi, kayıtlı ekonomi peşindeki ekonomi yönetiminin hedefinde büyük bir karadelik açmaya da aday olabilir” değerlendirmesini yaptı. Türkiye’de iş dünyasının vergilerini ödeyebilmek için yılda 254 saat mesai harcadığını ve önemli rolün muhasebecilerde olduğunu kaydeden Arıkan, “Resmi ücret tarifesi açık, kimin ne kazandığı belli. Ama görülüyor ki, üçbeş şirketin kâr hırsı bunların önüne geçmiş” ifadesini kullandı. Kavanoz Dipli Dünyada 7 Milyarı Bulduk Yaşlı dünyamızın nüfus saatinin gongu, bugün 7 milyara ulaştığımızı haber verdi. Böyle nüfus kaynakları var: Anbean dünyaya kaç kişinin geldiğini, kaç kişinin bu dünyadan göçtüğünü bildiriyorlar(*). Düşünün, 1650’de dünya nüfusu henüz 500 milyondu, 1804’te 1 milyar ile tanıştı, 1927’de 2 milyarı buldu. 200 küsur irili ufaklı devletin bulunduğu bu kavanoz dipli dünyada, nüfus da aslında 20 büyük ülkede yoğunlaşıyor. Bunlardan Türkiye, yüzde 1’lik payıyla dünyanın en kalabalık 18’inci ülkesi. En yüksek nüfusa sahip olanlar açık arayla Çin ve Hindistan. Bunlar, bilindiği gibi, 5’inci kalabalık Brezilya ve nüfusu artık artmasa da Rusya ile bir araya gelip yüzde 42’lik dünya nüfusuna sahip BRIC’yi oluşturdular ve ABD’nin karşısına dikildiler. KISA... KISA... Koç’a göre devlet desteği olmadan yerli bir marka üretip bunu dünyaya satmak çok da kolay bir iş değil DÜNYA NÜFUSUNDA İLK 20 ÜLKE Ülkeler Dünya 1.Çin 2.Hindistan 3.ABD 4.Endonezya 5.Brezilya 6.Pakistan 7.Nijerya 8.Bangladeş 9.Rusya F. 10.Japonya 11.Meksika 12.Filipinler 13.Vietnam 14.Etiyopya 15.Almanya 16.Mısır 17.İran 18.Türkiye 19.Tayland 20.Kongo İlk 20 ülke 2001 6.156.949 1.271.850 1.032.473 285.082 216.203 176.877 147.558 126.705 131.945 145.950 127.149 101.330 78.964 78.621 67.304 82.333 68.888 66.314 64.545 63.899 50.989 4.384.978 2010 6.840.507 1.338.300 1.170.938 309.051 239.871 194.946 173.593 158.423 148.692 141.750 127.450 113.423 93.261 86.936 82.950 81.702 81.121 73.974 72.752 69.122 65.966 4.824.222 2010 Artış.% Payı % 11.1 100 Turkcell ödüllendirildi Turkcell Teknoloji, CepT Cüzdan ile ‘En İyi Temassız Mobil İşlem (NFC)’ kategorisinde SIMagine Ödülü kazandı. Turkcell ‘En inovatif’ ve ‘heyecan verici’ temassız teknolojilerin, uygulamaların ve servislerin değerlendirildiği kategoride ödül kazanan kazandı. Yerli otoda püf noktası ‘ölçek’ Abdi İbrahim gayrimenkulde de öne çıkmaya başladı. Ataşehir’de ofis binaları inşaatı sürerken bir yandan da Antakya’da AVM yapacak. ? Yerli oto konusunu uzun süredir incelediklerini belirten Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç, “Bir problemimiz yok. Ama dünya örneklerini de göz önünde bulundurursak, bayi teşkilatıyla, servisleriyle sıfırdan 12 milyon otomobili üretip dünyaya satmak ancak devlet sübvansiyonuyla mümkün” dedi. HASAN ERİŞ 5.2 19.6 13.4 17.1 8.4 10.9 10.2 17.6 25.0 12.7 2.9 0.2 11.9 18.1 10.6 23.2 0.8 17.8 11.6 12.7 8.2 29.4 4.5 3.5 2.8 2.5 2.3 2.2 2.1 1.9 1.7 1.4 1.3 1.2 1.2 1.2 1.1 1.1 1.0 1.0 Kişiye özel sesli yanıt Avea, sesli yanıt sisteminde tercihe göre özel bir menü oluşturulabilmesine olanak tanıyan Avea Esnek Sesli Yanıt Sistemini kullanıma sundu. Artık Avealılar, çağrı merkezlerinde, ilgileri dışında kalan menüleri dinlemeden ihtiyaç duydukları hizmeti daha hızlı alabilecek. Candan Karabağlı Nezih Barut Türkiye ilaçta üs olabilir Ekonomi Servisi Türk ilaç sektörünün önde gelen üreticilerinden Abdi İbrahim bir yandan yurtdışına ihracat için yeni pazarlara yönelirken bir yandan da Türkiye’nin ilaçta dünyanın önemli üslerinden biri hale gelmesi için projeler geliştiriyor. Frankfurt’ta düzenlenen Uluslararası İlaç Endüstrisi Fuarı’na (CPhl) katılan Abdi İbrahim’in Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut “Önemli ilaçların patentleri önümüzdeki yıllarda bitiyor. Bu ilaç endüstrisi için önemli bir değişim olacak. Dünyanın 14. büyük ilaç pazarı olan Türkiye’nin gerek nitelikli insan gücü gerekse gelişmiş modern tesisleri ile küresel ilaç endüstrisinin önemli üretim ulusal egemenliği giderek zayıflıyordu... Perşembe günü açıklanan kurtarma paketinin içeriğini üç başlık altında özetleyebiliriz. (1) Yunanistan’dan alacağı olan bankalar, bu alacaklarının yüzde 50’sini gönüllü olarak silecekler. Böylece Yunanistan’ın borçlarının GSMH’ye oranı 2020 yılına kadar yüzde 160’tan yüzde 120’ye (Mali İstikrar Paktı’nın koyduğu yüzde 60 sınırının iki katı) inecek. (2) Avrupa Finansal İstikrar Fonu (EFSF) 440 milyar Avro’dan, 1 triyon Avro’ya yükselecek. Bu, miktar konuyu yakından izleyen yorumcuların gerekli gördüğü büyüklüğün ancak yarısına ulaşıyor (The Times, Le Monde, 28/10/011). (3) Bankalar Haziran 2012’ye kadar sermaye tabanlarını güçlendirmek için toplam 106 milyar Avro yeni kaynak bulacak, rezerv oranlarını yüzde 9’a yükseltecekler. Paketle ilgili ilk sorun bu “gönüllü” kavramından kaynaklanıyor. Bu kavram Yunanistan’ın iflas ettiğini gizleyerek CDS denen kredi sigorta sorumlulukları zincirinin devreye girmesini önlemeyi amaçlıyor. Ancak CDS’leri kullanmak bazı bankalar için daha avantajlı olabiliyor. Bankaları gönüllü olarak borç silmeye Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) ikna edecek. Ne kadar başarılı olacağı henüz belli değil. Diğer taraftan, bankaların bu borç silme operasyonunu gerçekleştirmeden önce, sermaye tabanlarını güçlendirmek için gereken 106 milyar doları nereden bulacakları da henüz belli değil. EFSF’nin 440 milyar Avro’dan 1 Vodafone’dan bayram fırsatı Vodafone, Kurban Bayramı’nda da abonelerine dünyanın her yerinde ‘özgür iletişim fırsatı’ sunduğunu duyurdu. Vodafone aboneleri, Kırmızı Pasaport seçeneği ile 21 ülkede ayda 3.99 liraya Türkiye fiyatlarıyla konuşabilecek. üslerinden biri hale gelmesi mümkün” dedi. Barut şirket olarak Vizyon 2021 stratejilerini oluşturduklarını ve bölgesel oyuncu olma hedefiyle Rusya, İran, Irak, Kazakistan, Suudi Arabistan ve Cezayir’de ya ortaklık ya da yatırımlar yaparak büyüyeceklerini söyledi. Abdi İbrahim Genel Müdürü Candan Karabağlı da 3.500 kişiye istihdam sağlayan şirketin dünyanın önemli jenerik ilaç üreticilerinden biri olmaya başladığını belirtti. Karabağlı ilaç fiyatlarında yapılması planlanan indirime dikkat çekerek “Sürekli düşen fiyatlarla yeni yatırım yapamayız. İlaç sanayii ölür, her şey ithal olur, fiyatlar tırmanmaya başlar” diye konuştu. NEW YORK Yerli oto üretiminin uzun süredir gündemde olduğunu hatırlatan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç, bu işin püf noktasının “ölçek sorunu” olduğunu söyledi. Mustafa V. Koç, New York’taki Metropolitan Müzesi’nde Koç Ailesi’nin adını taşıyan iki galerinin açılışının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Koç şunları söyledi: “Yerli otomobili birçok açıdan inceliyoruz. Bu önemli bir yatırım kararı ve birden fazla tarafın işin içine girmesi lazım. Bir marka üretip bunu dünyaya satmak çok kolay değil. Burada püf noktası ölçek. Ölçeği oluşturamadığınız sürece, bunun sübvansiyon olmadan gerçekleşme ihtimali düşük. 12 milyon otomobili üretip dünyaya satma konusunu düşünürsek; servis teşkilatı, bayi teşkilatını göz önünde bulundurmak zorundayız. Elbette Türkiye’de bu teşkilatlar var. Yerli otomobili iyi tanımlamak, irdelemek gerek. Bu konuda Otomotiv Sanayicileri Derneği SD çalışma yapıyor. Çalışmanın ardından Başbakanımıza gidip ne gerektiğini kendisine elimizden geldiğince anlatacağız.” nicredit ile ortaklığa devam Unicredit’nin Yapı Kredi’deki hisselerini satmak istediği yönünde özellikle İtalya kaynaklı söylentilere de değinen Mustafa V. Koç, ortalıkta dolaşan spekülasyonlara karşın “hiçbir somut gelişme olmadığını” özellikle vurguladı. Mustafa V. Koç, “Unicredit CEO’su Federico Ghizzoni kadim dostumdur. Böyle bir şey olacağı zaman ilk Mustafa bizim Koç haberim i z olur” dedi. U 10.0 70.5 Kaynak: Dünya Bankası ve BM veritabanı Son 10 yılda 1 milyar çoğaldık. Allah’tan önümüzdeki yıllarda biraz yavaşlayacak çoğalma ve 2050’de 10 milyar olacak dünya nüfusu. Bugün için, özellikle Güney dünyasında kapitalistleşmenin yavaşlığı nedeniyle, nüfusun henüz yarısı kentlerde. Ancak 2050’de kent nüfusunun yüzde 65’e ulaşması söz konusu. Dünya kapitalizminin tekleyerek, krizlere girerek ayak sürüdüğü dünyamızda, artan nüfusa aşiş bulmak da güçleşiyor. Eşitsizlik, adaletsizlik de küresel. Merkez, gelişmiş ülkeler dünyasında kişi başına gelir 35 bin dolarlarda seyrederken, Güney dünyasında 34 bin dolarlarda sürünüyor. KuzeyGüney arasında 1’e 8 eşitsizlik var. Gelirdeki eşitsizlik, dünyadaki misafirlik süresini de belirliyor tabii ki. Varlıklı ülke yurttaşları, mesela AB’liler, şu gök kubbenin altında ortalama 79 yıl yaşarken, gariban yoksul ülke dünyalıları 58 yılda el sallıyorlar yalan dünyaya… Dile kolay, 21 yıl fark var arada… Kâr ve sermaye birikiminin hükümranlığındaki dünyada nüfus çoğalıyor, yaşama süresi iyikötü uzuyor uzamasına ama bir yandan da bu kadar nüfusa gıda, su, barınma, sağlık, iş nasıl yetişecek? Şimdiden gıda güvenliği, enerji güvenliği gibi sorunlarla uğraşıyor ülkeler. Dünya kapitalizmine hükmeden başta ABD olmak üzere merkez ülkeler, hammadde, enerji kaynakları, su kaynakları üstünde hükümranlıklarını pekiştirip artan ve kentleşen dünya nüfusunun talebine kıtlaşan bu kaynakları metalaştırıp, buradan kâr ve sermaye birikimini sürdürmenin derdindeler. Kimileri, büyüyen dünya sorunlarına nüfus artışını sebep gösterir ama asıl sorun, dünya kaynaklarını, doğayı kâr ve sermaye birikimi odaklı yönlendirmeyle ilgilidir. Kâr yerine ihtiyaçlara göre kullanılan bir dünyada açlık, kuraklık sorun olmaz, dünya nimetleri her dünyalıya yeter aslında. Tam da Nâzım’ın, “Taranta Babu’ya Beşinci Mektup”ta dediği gibi: “…dünya öyle büyük,/ öyle güzel/ öyle sonsuz ki deniz kıyıları/ her gece hepimiz/ yan yana uzanıp yaldızlı kumlara/ yıldızlı suların/ türküsünü dinleyebiliriz...” (*) www.census.gov/main/www/popclock.html www.worldometers.info/worldpopulation/ Avrupa Birliği liderleri, perşembe günü sabah 04.00’te, Yunanistan’ın iflasını, Avro’nun çöküşünü, küresel bir mali krizi önleyecek yeni bir kurtarma paketi üzerinde anlaştıklarını açıkladılar. O gün mali piyasalar uzun zamandır görülmeyen bir hevesle ileri atıldılar. Ancak, ihtiyatlı bir Wall Street Journal başyazısının işaret ettiği gibi, piyasalar, Brüksel’den sabaha karşı gelen haberlere daha önce de böyle heyecanlı tepkiler vermemişler miydi? Gerçekten de cuma günü, Wolfgan Müncahu Financial Times’da, “Belki bir gün AB liderleri krizi aşacak bir paketle gelecekler, ama bugün o gün değil” yorumunu yaparken, piyasalar, kurtarma paketinin ilk anda sandıkları kadar parlak olmayabileceğinin ayırdına vararak hız kesiyorlardı. Pakete ilişkin kaygıları kabaca iki başlık altında toplamak olanaklıydı. Birincisi, paketin sonuç alabilmesi için, halk deyişiyle bir “olsayla bulsa bir araya gelse” durumu söz konusuydu. İkincisi, tüm bu “olsalar ve bulsalar” sonunda “bir araya gelseler” bile paket mali krizin aşılması için gerekli temel koşulu, ekonomik büyümeyi teşvik edecek gibi görünmüyordu. Bu ekonomik kaygıların yanı sıra bir de süreci iyice zorlaştıracak gibi görünen bir kaygı daha giderek öne çıkıyordu. La Stampa’da Enrico Rusconi’nin perşembe günü vurguladığı gibi, bu kaygı “ulusal egemenlik” konusuyla ilgiliydi: Mali krize müdahale süreci ilerledikçe Almanya’nın egemenliği ve AB üzerindeki hegemonyası güçlenirken, yalnızca Yunanistan, Portekiz gibi görece küçük ülkelerin değil, AB’nin üçüncü büyük ekonomisi İtalya’nın bile ‘Olsayla bulsa...’ güvenmiyor” derken, Financial Times’a göre “piyasalar artık İtalya’ya güvenmiyordu.” La Reppublica da “krizin İtalya ve İspanya’ya bulaşma olasılığının IMF’yi alarma geçirdiğini” bildiriyordu. Kurtarma Paketi Alman Tankları triyon Avro’ya yükseltilmesine gelirsek... Birincisi, halen Fon’da yalnızca 220 milyar Avro var. Bunu trilyona yükseltmek için gerekli kaynak, AB üye ülkeleri “vergi mükelleflerine” yeni yük getirilmeyeceği ısrarla vurgulandığına göre, esas olarak başta Çin olmak üzere kimi rezervleri kuvvetli ülkelerin devlet fonlarından sağlanacak. Bunun ışık tuttuğu jeopolitik görüntü bir yana, bu ülkelerin bu yatırım karşılığında dayatacakları ekonomik, özellikle de siyasi koşulların AB için kabul edilir olmasına bağlı (Spiegel, 28/10/011). Paketin bu aşaması da başarıyla tamamlansa, Yunanistan’ın borcunun yarısı silinse bile geride kalan miktar, sürdürülebilirliği sağlamak, daha uygun koşullarla da olsa yeni borçlanmaları gerektirecek. Borçların büyümeye devam etmemesi için Yunanistan ekonomisinin kaynak yaratması; diğer bir deyişle büyümeye başlaması gerekiyor. Yunanistan hükümeti, harcamaları keser, işten çıkarmalara devam eder, varlıklarını satarken toplumsal muhalefet meydanlarla genel grevler arasında gidip gelirken, bu büyüme nasıl sağlanacak? Cumartesi günü Berlusconi “Avro’ya kimse vrupa’da egemenlik kimde?’ ‘A Açıklanan kurtarma paketinin ayrıntılarını, özellikle de bu paketin içeriğinin hazırlanma koşullarını düşünürken, tartışmalar aniden adeta başa, Avro’nun ilk yaratıldığı sırada gündemde olan, “Arkasında siyasi bir egemenlik olmayan bir para yaşayabilir mi” sorusuna geri döndü. Bu soruya geri dönen tartışmaların en ilgincine İtalyan gazetesi La Stampa’da rastladım. Enrico Rusconi, yorumunda, sorunu çok berrak bir biçimde koyuyordu: “Bugün Avrupa’da egemenlik nerede bulunuyor?” Rusconi, olası cevapların sonuçları üzerinde düşünmeye devam ederken muhafazakâr Alman hukuk ve siyaset teorisyeni Carl Schmitt’in “egemen olan, olağanüstü koşulun (sıkıyönetim anlamına da geliyorE.Y) uygulanması konusunda karar alabilendir” tanımına başvuruyor. Bugün Avrupa’da bir “olağanüstü koşullar” uygulaması var. Bu ortamda Berlin ve Roma’nın durumlarını karşılaştırırsak diye devam ediyor... Alman parlamentosu Bundestag, Merkel’in raporunu dikkatle dinliyor; Merkel’i, Avro’yu koruma, işin gerekenleri yapmak konusunda yetkilendiren kararı alıyor. Merkel bu kararı uygulamaya başladığında “diğer üye ülkelerin hükümetlerine bu karar doğrultusunda yeniden şekillenmek düşüyor”. Rusconi’ye göre bu olgu, “egemenliğin Bundestag’da olduğunu”, diğer, “parlamentosu felç olmuş, siyasetinde iktidarsızlık yaşayan İtalya gibi AB ülkelerinin bir egemenlik kaybı yaşadığını gösteriyor”. Bu yoruma Fransa’nın muhafazakâr gazetesi Le Figaro da katılıyordu. Le Figaro, “Merkel ile Berlusconi arasında seçim yaparken tereddüt edecek değiliz” dedikten sonra ekiyordu: “Almanya’nın egemenliği doğmakta olan mimarinin bir unsurudur. Bu Avrupa projesini yeniden Almanya ile el ele inşa etme konusunda bizi motive etmelidir”(Le Figaro, 26/10/011). Yunan gazetelerine kısaca bir göz atınca, bu “yeniden inşaya” katılma bağlamında motive olmayan tek ülkenin İtalya olmadığını görüyoruz. Örneğin, Eleftherotypia paketin açıklandığı gün “İçi Alman tanklarıyla dolu” başlığıyla çıkarken, yazarlarından Moses Lychees cumartesi günü, “Bankaların saçı biraz kesilse ne olur? Biz Yunanlılar, Portekizliler, İspanyollar, İtalyanlar... çalışma ve toplumsal haklarımız söz konusu olduğunda koyun gibi kırkıldık” diye yazıyordu. Prof. Nikou Kotza, “Avrupa’da borçlandırma yoluyla bir imparatorluk kurulduğundan”... “otoriter demokrasiye doğru ilerlendiğinden” söz ediyordu. Kathimerini gazetesine bir yorumuyla katılan Handelsblatt (Almanya’nın finans gazetesi) editörü Steingart, dayatılan ekonomi politikasını, Rusya’da uygulanan “şok terapiye” benzetiyor. “Dr. Şok demokrasinin düşmanıdır”... “Ben Yunanistan’da yaşıyor olsam bir gözüm ordunun üzerinde olurdu” diyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle