18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 EKİM 2011 SALI KÜLTÜR CUMHURİYET SAYFA [email protected] 15 İstanbul Devlet Opera ve Balesi, sezonun ilk yeni eseri olarak ‘Aşk İksiri’ operasını sahneliyor mı, Fotoğraf: İNCİ ÖZBAŞ mı? Kanayan Ülke Çukurca’da yirmi dört gencecik askere haince kıyıldığı haberini Edebiyat Günleri için gittiğim Söke’de aldım. “Sekiz merkeze aynı anda, ağır silahlarla” yapılabilen böyle bir saldırı, Ortadoğu haritalarını yeniden çizmek isteyenlerin nicedir planladığı savaşın başlatılma çabası gibi görünüyor bana. Askerimiz Irak’a girdi, yarın Suriye cephesi de gündeme gelebilir. Ne olacağını zaman gösterecek ama tehlikeli bir dönemece, kaynayan bir bölgeye itildiğimiz ortada. Bu hafta Söke etkinliğinden söz edecektim, olmadı. Ne yana baksam sessiz bir isyan, hüzün vardı. Söke’nin bereketli toprakları, yollar boyu bayraklar asılmış pencereler, ağaçlar, kırlar yalnız ve üzgündü. Kuşadası’nın, Bafa Gölü’nün, Heraklia’nın günbatımları kanıyordu. Şiirler, sözler, söylenen her şey boştu, avuntu, kaçıştı. Adına düşük yoğunluklu savaş denilen ve her şeyin önüne geçen bir iç çatışmanın getirdiği siyasi, ekonomik, insani yıkımlar ve tükenmez acılarla Türkiye kırk yıldır, yalnızca halkının masum çocuklarını değil her gününü, her saatini kaybediyor ama sorunu gerçekçi ve doğru politikalarla çözmeyi bir türlü başaramıyordu. Kaderleri birbirine ve aynı coğrafyaya bağlanmış, biri olmadan öteki de huzur bulamayacak Türkler ve Kürtlerin gönüllü kurdukları devlet, bu irade, inkârcı politikalar, sonu gelmez coğrafi tehdit algılamaları ve resmi görüş dışında her türlü düşünceyi yasak saymalarla zorlandı. Demokrasi arayışlarının ikide bir kesintiye uğratılması, dışa bağımlı, teslimiyetçi siyaset ve ekonomiler, yoksulluk ve yolsuzluklar, vahşi hak ve özgürlük ihlalleri ile denge bozuldu. İçten, dıştan destek bulan, maşa olarak kullanılan ve sivilleri de hedef alan kör bir terör ülkeyi kanlı bir batağa sürükledi. Birbirini tetikleyen milliyetçilik, akıl ve ahlak dışı gizli yapılanmalar ve kirli bir savaş ekonomisiyle sürüp giden kaos ortamı bölge egemenliğine oynayanların gizli açık elleri ile büsbütün çözümsüz hale geldi. İç içe, kalp kalbe yaşadığımız, toprağını aynı şiddetle sevdiğimiz insanlarla düşman olamayız. Silahların ölüm kustuğu yerde konuşmak ise çok zor. Kendimizi iki arada, yaralı ve aciz hissediyoruz. Söylemler dayatmacı, romantik, nefret dolu, savaşçı ya da barışçı ne olursa olsun, tekrarlardan, tehditlerden öteye geçemiyor. Oysa uzun bir karşılıklı dışlama ve indirgeme sürecinden geçerek sürdürülemez bir kavganın en kritik son noktasına varmış bulunuyoruz. Kin gütmek, intikam yeminleri etmek, kışkırtmalara kapılmak yerine kanı durdurmak, yaraları sarmak ve incinmişlikleri aşmak için barışa giden yolu aramalıyız. Yasımızı sonra tutarız. Şimdi güçlü bir siyasi irade, gerçek demokrasi ve adalet temelinde gereken her ne ise acilen yapılmalı. Yeter ki barış iyi planlanıp yönetilsin. Bu yapılabilirse, konuşmanın sakıncalı, sözlerimizin örtük ve ölçülü olduğu bir iç dramın sonuna geleceğiz. O zaman, bu acı deneyimden dersler çıkarmak ve edebiyatın birleştirici gücünden yararlanmak için yaşananları en vurucu, en seçilmiş sözcüklerle dile getirme ve olgunlukla paylaşma imkânı bulacağız. Edebiyat dünyanın bütün dillerinde insanı kardeş kılar, araya kan girse de birbirini anlamak için en önemli araçtır. Çünkü tarihin ikiyüzlülüğüne karşı çıkar ve geçmişi insanlık vicdanının ve artık bizim olmayan bir zamanın ışığıyla aydınlatır. SİBEL ÇORBACIOĞLU akir ama gururlu genç adam, güzel ve zengin kadına âşık olur. Kadının aklı zengin bir erkektedir. Bu hikâyeyi hepimiz bilir, Yeşilçam’ın “biz ayrı dünyaların insanlarıyız” repliğini hatırlarız. Peki hikâyenin sonunda kim kazanır? Aşk mı, para mı? Ünlü besteci Gaetano Donizetti’nin “Aşk İksiri” operası işte tam da bu hikâyeyi anlatıyor. İlk kez 1832 yılında Milano’da seyirci karşısına çıkan, librettosu Felice Romani’ye ait olan ve komik opera türünün en iyi örneklerinden kabul edilen “Aşk İksiri”, Yekta Kara’nın çağdaş yorumuyla Kadıköy Süreyya Operası Sahnesi’nde sahneleniyor. Kara, romantik bir komedi olarak nitelendirdiği “Aşk İksiri”ni, günümüzle çok iyi örtüşeceğine inandığı ve izleyicilerin keyifli vakit geçirmesini sağlayacağını düşündüğü için tercih ettiğini söylüyor. Ülke olarak çok zor zamanlar geçirdiğimizin altını çizen Kara, “İnsanlar birkaç saatliğine de olsa sorunlardan uzaklaşıp keyifli bir eser seyretsinler istedim” diyor. Eseri, yazıldığı tarih olan 1800’lü yıllardan 1944’e, bölge olarak ise Toscana kırsalından Napoli şehrine taşıyan Kara, orijinalinde sıradan bir köylü olan Nemorino karakterini garson, varlıklı Adina’yı ise kafe sahibesi olarak yorumluyor. Operanın geçmişe ait bir sanat dalı olarak kabul edilmesinin ve eskiden ne yapılıyorsa bugün de aynı şeyin sahnelendiği düşüncesinin çok yanlış olduğunu söyleyen Kara, son 40 yılda opera sanatının çok yenilendiğinin altını çiziyor. Kara’nın yorumunda, II. Dünya Savaşı bitimiyle İtalya’ya çıkan Amerikalıların kendi kültürlerini yayması ve İtalya’daki ilk etkileri de ele alınıyor. Dekor için kullanılan limonatacı, geleneksel İtalyan kültürünü simgelerken, ABD’nin kültür emperyalizmi “Sam Amca”ya dönüşmüş Dulcamara karakteriyle hayat buluyor. Opera tarihinin unutulmaz aryalarından “Bir Damla Gözyaşı”nı (Una Furtiva Lagrima) da içeren eserde Adina’yı Ayten Telek/Sevim Zerenaoğlu; Nemorino’yu Caner Akın/Ahmet Baykara; Belcore’yi Önay Günay/Caner Akgün, Dulcamara’yı ise Ali İhsan Onat/Kevork Tavityan canlandırıyorlar. Raoul Grüneis’in orkestra şefliğinde sahnelenen eserin dekorları Efter Tunç, kostümleri Şanda Zıpçı, ışık tasarımı Bülent Darcan imzası taşıyor. Gökçen Koray’ın yönettiği koro, Kara’nın deyimiyle “bir garnitür gibi” kullanılmıyor. Korodaki her karakterin bir hikâyesi olduğunu söyleyen Kara, böylece eserin enerjisinin yükseldiğini belirtiyor. Geçen cumartesi günü prömiyeri yapılan “Aşk İksiri”, bugün, yarın ve perşembe günü saat 20.00’de orijinal dili İtalyanca ve Türkçe üst yazıyla Kadıköy Süreyya Operası Sahnesi’nde izlenebilir. Bilet için : 0 216 346 15 31 – 120/121 www.dobgm.gov.tr Yekta Kara F Ünlü besteci Gaetano Donizetti’nin ‘Aşk İksiri’ operasını sahneye koyan Yekta Kara, bu eserle zor günler geçiren ülkemizin gündeminden kısa bir süre de olsa uzaklaşarak sanat molası vereceklerini işaret etti. İş Sanat kapılarını açıyor Kültür Servisi İş Sanat 20112012 sezonunu, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO) konseri ile açıyor. Bugün saat 20.00’de İş Sanat Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek ilk konserde Sascha Goetzel yönetimindeki BİFO’nun performansına eşlik edecek isim ise ünü Türkiye sınırlarını aşan genç virtüöz Efe Baltacıgil. Dünyaca ünlü Martha Graham Dans Topluluğu ise 27 ve 28 Ekim’de saat 20.00’de ilk kez İş Sanat’ın konuğu olacak. Topluluk, Amerika’nın en eski ve köklü dans topluluğu olma özelliğini de taşıyor. İş Sanat bu sezonki “Cazın Ustaları” serisini ise Grammy ödüllü Amerikalı tenor saksafoncu Sonny Rollins ve üçlüsüyle açıyor. Sonny Rollins konseri, 2 Kasım’da saat 20.00’de İş Sanat Kültür Merkezi’nde. Öte yandan kuşağının en iyi flüt virtüözü sayılan Emmanuel Pahud, bu sezon Virtuoso serisinin ilk konuğu oluyor. 8 Aralık’ta saat 20.00’de gerçekleşecek konserde Pahud’ye eşlik edecek isim günümüzün en yetenekli virtüöz piyanistlerinden Yefim Bronfman. İş Sanat’ın gelenekselleşen “Yeni Yıl Konserleri” bu yıl “Yılbaşı Konseri” olarak gerçekleşiyor. Viyana’nın köklü ve seçkin senfonik topluluğu Strauss Festival Orchestra Vienna, bu sezon yeniden İş Sanat’a konuk oluyor. 13 ve 14 Aralık’ta saat 20.00’de gerçekleşecek konser, şef Peter Guth, soprano Mara Mastalir ve tenor DaniSascha Goetzel el Serafin ve dansçı iki çiftin katılımıyla renklenecek. Antalya’da mimarlık bienali başlıyor Kültür Servisi Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nce “Kesişmeler” temasıyla düzenlenen “IABA Uluslararası Antalya Mimarlık Bienali” yarın başlıyor. Dünyaca ünlü turizm kentlerinde düzenlenen mimarlık bienallerinin bir örneğinin, 2023 yılındaki Dünya Mimarlık Kongresi’ne hazırlık olarak iki yılda bir Antalya’da gerçekleştirilmesi planlanıyor. Dört günlük bienalin açılış oturumunun konuşmacıları ise İsmail Ünal, Oktay Ekinci, Prof. Dr. Reha Günay, Prof. Dr. Rahmi Aksungur ve Mehmet Aksoy. Ulusal ve uluslararası olmak üzere çok sayıda serginin sunulacağı bienalde film gösterimleri de yapılacak. Etkinlik, 29 Ekim’e kadar sürecek. Kültür dünyasında iptal ve ertelemeler... Kültür Servisi Ülke genelinde üst üste yaşanan üzüntü verici olaylar nedeniyle kültür sanat dünyasından erteleme ve iptal haberleri geldi. 23 Eylül’den itibaren 15 ilde 17 konserin verildiği Efes Pilsen Blues Festival 22’nin tüm konserleri iptal edildi. Bu durumda 25 Ekim Edirne, 26 Ekim Çanakkale ve 28 29 Ekim İzmir konserleri yapılmayacak. Ayrıca Tiyatro... Tiyatro... Dergisi’nin düzenlediği “Tiyatro Ödüller 2011” ödül töreni ertelendi. Bu yıl Behçet Çelik’e değer görülen ve dün yapılması planlanan Haldun Taner Öykü Ödülü töreni ise 24 askerin Hakkâri’de şehit olması nedeniyle ertelendi. Ünlü komedyen Cem Yılmaz ise tüm gösterilerini iptal etti. Bugün galası yapılması planlanan “Anadolu Kartalları” filminin galası da iptal edildi. BAŞSAĞLIĞI Baromuzun 19211 sicil sayısında kayıtlı AVUKAT ŞÜKRÜ SELAHADDİN DABAKOĞLU vefat etmiştir. Cenazesi 23/10/2011 Pazar günü kaldırılan meslektaşımıza Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına ve Baromuz mensuplarına başsağlığı dileriz. İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle