18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 EK M 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 durmadık. Cumhuriyet kuruluşundan günümüze yaratılabilmiş üretim potansiyelimizin çürütülmesinden, yağmalanıp ucuza satışından, işsizlik patlamasından, büyük gelir dağılımı çarpıtılmasından, yoksullaşma, yoksunlaşmadan, sosyal devletten sadaka düzenine geçişten dersler çıkarmadık... Kirli, sanal bir dünyanın piyasalar düzeninden gelen, en çok korkulması, kaygı duyulması gereken sıcak para akışı ile kurduğumuz saadet dünyası, kökleri olmayan büyüme durunca, henüz olumsuz sonuçlarını bile yaşamadan ağzımız açık bakakaldık. Ekonomi bilgisi sosyal politikalara, insan yaşamına duyduğu gazetecilik ilişkisi ile sınırlı biri olarak, kara senaryolar yazmak benim haddim değil; içinde yaşayan, sevdikleri, ülkesinin insanları ile birlikte paylaşacağını, asıl ağır bedeli ödeyeceğini bilen biri olarak ise kına yakabileceğim bir tablo hiç değil... Erdoğan iktidarlarının aklı varsa, için için gülümsenen, kötü hallerinden hak edilmemiş böbürlenme payları çıkardıkları zengin kuzey dünyasının can, temel parçası AB ülkelerinin başlarına gelenlerden dersler çıkarırlar... Başbakan Erdoğan’ın kankası Berlusconi’ye dün daha fazla direnmeden iktidarı terk etmesi uyarısı yapılıyordu. İtalya’daki krizin İspanya’dan çok daha derin, içinden çıkılmaz olduğu ekonomistlerin o buz gibi diliyle anlatılmaya çalışılıyordu... Yani gülüp geçilen, Yunanlıların ağustosböceği halleri benzetmesinden çok daha farklı bir tablo var ortada... Türkiye’nin insan, üretim eksenli güvenceleri ise 2002 yılının çok gerisinde... Dolaylı verginin de bir sınırı var, artık yeter! TÜS AD Başkanı Ümit Boyner: Dolaylı vergiler kolay toplanan vergilerdir, ancak her vergi kaynağının bir sınırı vardır ve o sınıra yaklaşıyoruz. Hem düşük gelirli grupların refahı, hem vergi geliri dağılımındaki çarpıklığın giderilmesi için yeni ve kapsamlı bir vergi reformu artık çok elzem. PROGRAMIN D KKATL B R TAK PÇ S OLACAĞIZ TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Türkiye’nin üç yılını planlamasının olumlu olduğunu belirtirken şunları kaydetti:  Zamların tüketici fiyatları üzerinde oluşturacağı baskı program için tehlike.  Cari açık konusundaki hassasiyete hepimiz katılıyoruz, paylaşıyoruz. Cari açık konusu önemini koruyor. Ama bununla birlikte acil olarak alınan önlemlerin orta vadeli programın bütünlüğünü bozmamasının önemine de dikkat çekmek istiyoruz.  Bu sebeplerden ötürü, ekonomimizin gelecek üç yılına şekil vermeye yönelik bu çabayı içtenlikle desteklerken, programı doğrusu ve eğrisiyle kapsamlı bir şekilde değerlendireceğiz ve dikkatli bir takipçisi olacağız.  Böyle bir süreçte ülkemiz kredi derecelendirmesinin de yatırım yapılabilir seviyeye çıkmasını beklemek doğru olur diye düşünüyorum. Yani yeni bir not artışı Türkiye’nin hakkı olacaktır. olumsuz etkilenmesine, üstelik vergi tabanının darlığının gözden uzak kalmasına neden olmakta.  Dolaylı vergiler kolay toplanan vergilerdir, ancak her vergi kaynağının bir sınırı vardır ve o sınıra yaklaşıyoruz.  Kayıt altında olmasının ve anında ulaşmanın verdiği kolaylıkla toplanan vergi gelirleri sürdürülebilir değildir.  Orta Vadeli Program’da kayıt dışı ile mücadele ana amaçlardan bir tanesi. Hem düşük gelirli grupların refahı, hem vergi geliri dağılımındaki çarpıklığın giderilmesi için yeni ve kapsamlı bir vergi reformu artık çok elzem. Ekonomi Servisi Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner, dolaylı vergilerin kolay toplanan vergiler olduğunu belirterek, “Ancak her vergi kaynağının bir sınırı vardır ve o sınıra yaklaşıyoruz” dedi ve kapsamlı vergi reformu önerdi. Boyner, İstanbul Sanayici ve İş Adamları Dernekleri Federasyonu’nun (İSİFED), TÜRKONFED’e katılım töreni öncesi düzenlenen toplantıda, orta ve uzun vadeli öngörülere da yalı vizyon geliştirmenin hem iş dünyası temsilcileri hem de ülke için bir zorunluluk olduğunu belirtti. Ümit Boyner, “Bu nedenle, hükümetimizin dün açıkladığı Orta Vadeli Programı, Türkiye’nin orta vadede diğer gelişmekte olan ülkelere göre fark yaratması açısından çok önemli buluyoruz” dedi. Önceki gün açıklanan vergi oranlarının bu çerçevede bir değerlendirmesini yapmak istediğini ifade eden Boyner, konuşmasını şöyle sürdürdü:  Dolaylı vergilerin, gelirin büyük bir bölümünü oluşturması, özellikle düşük gelir gruplarının zarar görmesine, vergi adaletinin Ekonomiye çok farklı bakış açıları olan ekonomistler, yaygınlığı, kitlelere etkisi açısından yüzyılın en büyük ekonomik krizi ile yüz yüze olduğumuz olgusunda birleşiyorlar. Türkiye’nin bu krizden en az zarar görecek ülkeler arasında olduğu tezi de giderek ağza alınmaz oluyor. Dahası Türkiye’nin göreceli şanslı olduğu vurgulamasını yapanlar da hemen arkasından lehine ve aleyhine olan koşulları sıralarken altı çizilen olumsuzluklar gün gün artıyor... Örneğin, Türkiye’nin daha önce yaşamış olduğu kriz sayesinde bankacılık sisteminin güçlü olduğu efsanesi artık dile getirilmiyor. Büyük risk olmasa da krizden sıyrılma güvencelerinin, rezervlerinin sanıldığı kadar sağlam olmadığı itirafları geliyor... Bizim için çok ağır, can yakıcı olan, Bakan Şimşek’in “Yapılan zam değil, güncelleme” dediği, cebimizden alınacak 5.5 milyarlık özel tüketim vergilerinin krizi önlemedeki değeri, anlamı için ekonomistlerin değerlendirmeleri “günü kurtarma”, “ağrı kesici ile ağrıyı geçici olarak dindirme...” Krizden kaçabilmek, kaçışı yok ya, en az zararla çıkabilmek için çok ciddi yeni yapısal önlemlerin zorunlu olduğu vurgulanıyor... Sözün özü Yunanistan üzerinden, sorumsuz, hodbin soğuk şakalar yaptığımız günler çok çabuk geride kaldı. Daha düne kadar en “hızlı büyüyen ülkeler arasındayız” şeklinde böbürlenirken şimdi ne kadar küçülebileceğimiz, öngörülerin gerisine düşebileceğimiz üzerine hesaplar yapılır oldu. Uyarılara karşın hep hafife alınan cari açık, şimdilerde risk kamburu, korku, kaygıları besleyen odakların başında... Yüzyılın Krizi Dünyadaki büyük ekonomik, sosyal, siyasal değişim dalgalarında gerçekten şans rüzgârlarını, dalgalarını yakalamış, çok anlamlı, nerede ise atılmış hiçbir adım, proje yokken aslında kendi konumunda olan ülkelerden daha az, ama sonuçta piyasalar düzeni içinde işlerin tıkırında gittiği varsayılan Türkiye’de pembe tablolar çizdirebilecek rüzgârlar yok... Erdoğan hükümetleri ilk kez gerçek bir sınavla yüz yüze geliyorlar. Kızılcahamam toplantılarında bu gerçeği görecek ve de halkımızın çıkarlarından yana önlem arayışlarını öne çıkaracaklarını umalım... Aksi, kendilerine iktidarda büyüme şansını yakalatan, gemiyi arkadan hızla yürüten şans rüzgârlarının durması sonrası, ilk gerçek ekonomik krizden çıkış sınavında, kendilerinin sınıfta kalmalarının çok ötesinde, hepimizin yaşamını çok daha ağır olumsuz etkileyecek, çarpacak bir tablo olur... Sahibinin sesi medyanın da bizi gerçeklerden koparması sayesinde, piyasalar düzeninin sanal düşlerine, işlerin çok iyi gittiği masallarına öylesine inandırıldık ki... 2002’den bu yana olumsuz giden çok önemli gelişmeleri görmezlikten gelmesek de hafife aldık... İnsan eksenli ekonomiden, üretimden, karnımızı doyurma güvencemiz tarımdan vazgeçmenin anlamı üzerinde bile C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle