Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara B Y B B B B B B B Y Y Y B 20 22 20 21 23 24 24 21 19 23 20 20 19 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B Y PB PB PB Y PB PB Y Y Y Y 19 19 17 24 27 26 24 26 23 23 18 17 16 HABERLERİN DEVAMI Oslo B Helsinki Y Stockholm B Londra Y AmsterdamB Brüksel B Paris Y Bonn B Münih Y Berlin B Budapeşte B Madrid A Viyana Y 7 8 9 18 12 14 17 12 16 11 15 31 10 Belgrad Y 17 Sofya Y 15 Roma Y 25 Atina B 25 Zürih Y 15 Moskova Y 7 Aşkabat A 30 Taşkent B 24 Baku Y 22 Bişkek PB 22 Tiflis Y 20 Kahire B 28 Şam A 27 Ülkenin genelinin parçalı çok bulutlu, Orta Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu, Güneydoğu Anadolu’nun doğusu, Osmaniye, Hatay ile akşam saatlerinden sonra Edirne, Kırıklareli, Tekirdağ ve gece saatlerinden itibaren İstanbul, Çanakkale sağanak ve gök gürültülü sağanak geçeceği tahmin ediliyor. 14 EK M 2011 CUMA TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 14 Ekim GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Olaylarla ilgili yaygın neden; koca dayağından, eziyetten bıkan, usanan kadının boşanma davası açması. Erkek bir türlü ayrılmak isteyen kadının kendini terk etmesini sindiremiyor. Çoğu yerde kullanılan sözle özetlersek olayları; kadının kendini terk etmesini koca; “erkekliğine” yediremiyor! Gazeteler yazıyor. İlgili bakanlık çare arıyor. Şu güne dek bir araba laf üretildi. Çare? Yok ortada! Bir ara kadına dayak atan erkeğin ayağına kelepçe vuralım denildi. Yok hayır, hadım edelim içeriğinde yasa önerisi hazırlandı. Öne sürülen çarelerin uygulanabilir nitelik içeremediği anlaşılınca tornistan edildi. Bu tür çareler rafa kaldırıldı. Sığınmaevleri ön plana çıktı. Hah, işte çare, dedik. Bu sıra bir gazetemizde sığınmaevlerindeki içler acısı yaşamı sergileyen fotoğraflı bir uzun haber çıkmaz mı? O gün bugündür kadın sığınmaevlerini çoğaltmayı öngören görüşler, söylemler, hatta resmi açıklamaları herhangi bir yetkilinin dilinde, bir yayın organında ya da kadın haklarını koruyan derneklerin açıklamalarında… ara ki bulasın! Kamuoyunda giderek yoğunlaşan duyarlılığı bir süre uyutmak amacındaki morfin haberlere bir yenisi eklendi. Dün bir gazetedeki (Akşam) manşet duyuruyor. Ey ahali! Duyduk duymadık demeyin. Peş peşe gelen cinayetlerden sonra polis alarmda. Şiddet gören kadınları zamanında kurtarabilmek için şehri ablukaya alıyor. 39 ilçede kadın koruma timleri oluşturuyor! Kadın cinayetleri, kadına kocanın uyguladığı eziyet daha çok Anadolumuzun çeşitli illerinde. Yalnız ve sanki İstanbul’da imiş gibi lokal bir önlem. Tabii uygulanabilirse... Kocasından eziyet gören, cinayete kurban giden kadın sorununu yasalarla, koruma timleriyle çözümlemeye girişmek demek; sorunun temelinde yatan ana öğeler görmezden geliniyor, demektir. İslam dininden kaynaklanan öyle katı öğeler var ki bir türlü tartışmaya ve olumsuz etkilerini saptamaya oy kaygısıyla ne siyaset, toplumsal tepki korkusuyla ne medya ne de işini bilen aydın çevreler; bu konulara değil girmek, yanaşamıyor bile... Kadınerkek ayrımını yüzyıllardır bu topluma aşılayan ve uygulayan kimi dini kurallar tartışmaya açılmıyor. Dini konular irdelenmekten korkuluyor. Oysa, İslam dininin kuralları kadını toplumdaki ve erkek indindeki ikinci sınıf olarak belirliyor. Erbabı daha iyi bilir elbette. Ama kitaplarda okuduğumuz; “Allah’ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü, erkekler kadınlar üzerinde hâkimdirler. (KuranNisâ Suresi, ayet 34)”… veya “Erkeklerin (kadınlardan) üstün dereceleri vardır. (KuranBakara Suresi, ayet 228)” gibi örnekler, hâlâ toplumun bilinçaltındaki yerini muhafaza ediyor. Erkeğin kadına üstünlüğünü emreden örnekler çoğaltılabilir. Kadının yüceliğini irdeleyen yazı ve açıklamalar bizde Cumhuriyet’le, Mustafa Kemal Atatürk’ün kadına seçme, seçilme, toplumda erkekle eşit haklar tanıyan devrimleriyle başladı ve… …ne ki AKP döneminde her alanda din kurallarına dönüş başladı. Ama çağdaş dünyanın zorlamasıyla AKP; birden kadının değerine, toplumdaki yerine yeniden değer kazandırmak zorunda kaldı. Fakat, kabul görmeyen bir gerçek var: Yüzyıllardır erkeğin bilinçaltındaki kadını ikinci sınıf gören yargı; kadın cinayetlerini, dayak olaylarını kışkırtıyor ve… erkek, evlendiği, birlikte yaşadığı kadını cinsel iştihasını doyurmak, yemek yapmak, çocuğa bakmakla sınırlı görüyor. Şu söz; “Kadının yeri, evidir” sözü, Türk (tabii Müslüman) bir erkeğin kadına bakışını özetlemiyor mu? Kadın milletvekilinin etek yerine tercih ettiği pantolon ile parlamentoya girmelerini sağlayacak içtüzük değişikliği sorununu çözemeyen Türkiye Büyük Millet Meclisi… …kadına şiddete, kadın cinayetlerine çare bulacak diyorsanız eğer... ...o gün herhalde balık kavağa çıkmış olacak! CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Deniz Feneri’ soruşturmasında dönemin İçişleri Bakanı olan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’a yönelik ‘köstebek’ suçlamasına diğer muhalefet partileri MHP ve BDP nasıl bakıyor? biliyorlarsa, ellerinde ne varsa kamuoyuna açıklamalıdırlar” dedi. TATB KATIN D B NDE MHP: Atalay ayrılmalı başı’ ‘Çorap söküğünün BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, dünkü görüşmemizde önce ‘bunlar buzdağının görünen kısmı’ yorumunu yaptıktan sonra şu değerlendirmeyi yaptı: “Neyse dönen pislikler ortaya çıkmalı. Bu çok büyük skandaldır. Konuşulanlar buzdağının görünen kısmıdır sadece. Bunun gibi Avrupa’da inanılmaz para toplayan örgütler var. Milli Görüş döneminden bu yana hep vardı. AKP’nin yaptığı, bunları kurumsallaştırmak oldu. Buradan çok büyük mali destek elde etti. Büyük sermaye, şirketler, medya kurdular. Tüm kaynak işte o tür yerlerden geldi. Fakat bugüne kadar hiçbiri ispatlanamadı. İşte, Deniz Feneri meselesi bu çorap söküğünün başıdır.” MHP ve BDP’den Kılıçdaroğlu’na tam destek anda savcılar görevden alındı? Ya tümden kapatıp örtecekler nitekim savcıların tamamını görevden alarak bunu bir defada yapmaya çalıştılar ya da bu iş patladığında hükümeti götürebilecek kadar büyük bir rezalet ortaya çıkacak. Bunu basit bir mesele gibi göstermeye çalışıyorlar ama ben konunun büyüyeceğini sanıyorum” diye devam etti. düşüncesiyle Meclis’te verilen tüm araştırma önergelerini desteklendiğini anımsatan Demirtaş, bu taleplerin AKP’nin oylarıyla reddedilmesi nedeniyle Meclis mekanizmalarının çalıştırılamadığına dikkat çekti. Konuyla ilgisi olan herkese görev düştüğünü, bildiklerini kamuoyuna açıklamaları gerektiğini belirten Demirtaş, özellikle de görevden alınan üç savcıya çağrıda bulundu. BDP lideri, “Bu savcılar bu işin ne olduğunu biliyor. Gerekirse istifayı göze alarak ne ‘Savcılar konuşmalı’ BDP’nin, Deniz Feneri dosyasının üzerine gidilmesi CHP’de Abant sonrası strateji CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun milletvekilleriyle Abant kampı sonrasındaki ilk grup toplantısında yeni anayasa tartışmasına girmemesini, gündemin AKP tarafından belirlemesini önleme yönündeki yeni stratejinin ilk işareti olarak değerlendirmiştik bu köşede. Ankara büromuzu ziyaret eden CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın da bu gözlemi doğrulayarak “CHP tabii ki sivil anayasa yapımına katkı sunacak. Ancak vatandaşın öncelikleri ilk sırada olacaktır. Türkiye’nin birinci meselesi terördür. İkincisi işsizlik. Üçüncüsü zamlar ve ekonomideki kötü gidiş. Biz de bu sorunların çözümü için siyaset yapacağız. Terörün bitmesi için gerekirse iktidarla işbirilği de yapacağız. Zamlara karşı da çok etkin muhalefet edeceğiz” dedi. götürür’ ‘Patlarsa hükümeti Deniz Feneri davasının başına ne büyük dert açabileceğini AKP’nin de çok iyi bildiğini vurgulayan Demirtaş, “O yüzden telaşlılar, o yüzden çok ciddi riskleri göze almış durumdalar. Üç yıldır bir şey olmamışken ne oldu da tutuklamalar başlayınca bir CHP ve MHP, AKP’ye karşı mücadelelerinde öteden beri farklı politikalar izler. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı seçiminde, anayasa değişikliği sürecinde ve son olarak tutuklu vekillerin durumunun kamuoyunun gündemine getirilmesinde bu görüntü yaşanmıştı. Acaba mesele Deniz Feneri olunca, bu görüş ayrılığı sürüyor mu? MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır’dan aldığım izlenim tam tersi yönde. MHP’nin bu konudaki tutumunun ‘net’ olduğunu belirten Şandır, Kılıçdaroğlu’na şu sözleriyle tam destek verdi: “Bu hükme bağlanmış bir yolsuzluk dosyası. Tüm iddia ve ithamlar da doğrudan hükümeti gösteriyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun iddiaları ciddiye alınmalı. Sayın Beşir Atalay’ın çevresindeki insanların kendisinden habersiz böyle bir gayret içine girmeleri mümkün değil. Girmişlerse de ayrı problem. Sayın Atalay hem soruşturmanın selameti hem de topluma saygının gereği görevinden ayrılmalıdır. Bir yandan ‘delil karartacağı’ gerekçesiyle insanları üçdört yıl içeride tutarken diğer yandan delil karatılmasını talep eden bir Bakan’ın Türkiye’yi yönetme hakkı yoktur.” Karakola saldırı: 1 polis şehit AKIN BODUR ‘Sıra bürokratlarda’ LHAN TAŞCI Deniz Feneri’ne bilgi sızdıranın Atalay olduğunu açıklayan Kılıçdaroğlu İSKENDERUN İskenderun’un Amanos Dağı eteklerindeki Denizciler beldesinde Kâzım Şengül Polis Karakolu’na saldırı girişiminde bulunan biri canlı bomba 3 kişilik PKK grubu ile polisler arasında çatışma çıktı. Çatışmada 1 polis şehit oldu, 2 polis ile 1 sivil memur da yaralandı. Canlı bomba ise vurularak öldürüldü. Edinilen bilgiye göre olay dün saat 16.45 sularında meydana geldi. Görgü tanıklarına göre, 06 plakalı gri bir kamyonetle, Kâzım Şengül Polis Karakolu’nun önüne gelen PKK grubundan iki kişi araçtan indi ve karakola baskın düzenlemek istedi. Polisin silahlı grubu fark etmesi üzerine ateş edip, bir PKK’liyi vurduğu ve çatışma çıktığı öğrenildi. Araçtan inen öteki teröristin ise karakol içerisine girip, uzun namlulu silahla etrafı taradığı ve ardından tekrar geldikleri araçla kaçtığı belirtildi. Çatışmada polis Kadir Alcıoğlu şehit oldu, aynı çatışmada Ali Zeytin ve Hasan Yılmaz ile sivil memur Halil Kaya da yaralandı. Ölen PKK’linin beline sarılı bomba bulunduğu öğrenildi. Saldırı, Yıldırım 2011Seferberlik Askeri Tatbikatı’nın yapıldığı İskenderun 39. Tugay Komutanlığı Şehit Ahmet Tor Kışlası’na 700 metrelik mesafede bulunuyor. Öte yandan teröristler, Diyarbakır’daki Çınar İlçe Jandarma Komutanlığı’na uzun namlulu silahlarla saldırı düzenledi. Saldırıda 3 asker yaralandı. Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde Kato Dağı eteklerindeki askeri üs bölgesine de 20.10 saldırı düzenlendi. Ölen ya da yaralanan olmadı. Deniz Som’u anıyoruz stanbul Haber Servisi Cumhuriyet yazarı Deniz Som, aramızdan ayrılışının birinci yıldönümünde yarın saat 13.00’te Kuzguncuk Nakkaştepe’deki mezarı başında anılacak. 57 yaşında yaşamını yitiren Deniz Som gazetecilik yaşamına 1973’te Cumhuriyet’te başlamıştı. Çok yönlü üretken, dile, mizaha egemen bir gazetecilik anlayışına sahipti. Som 1987’den itibaren Söz, Hürriyet, Güneş, Nokta dergilerinde çalışmış, 1993’te Cumhuriyet’e dönmüştü. Vaziyet adlı köşesinin yanında gazetenin çok sayıda ekinin hazırlanmasında da görev almıştı. Deniz Som’un çok sayıda kitabı da bulunuyor. ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri’nde yapılacak baskınları önceden şüphelilere aktaran Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz’ın bunu kendi adına kayıtlı telefon yerine başkasına ait telefonla yaptığını açıkladı. Kılıçdaroğlu, bunun “Olası bir dinlemeyi perdeleme” amacı taşıdığını söyledi. Kendisinin “köstebeğin siyasi yüzünü” ortaya koyduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, “Sırada bürokrat köstebekler var” dedi. Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri soruşturmasındaki “köstebek” olayına ilişkin yeni bilgileri Cumhuriyet’le paylaştı. Kendisinin grup konuşmasındaki açıklamalarının ardından Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın değişik televizyon kanallarındaki konuşmalarının tamamını irdelediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Yaptığı açıklamalar acizliğinin kanıtı. Tutup SSK Genel Müdürlüğü dönemimle ilgili değerlendirme yapıyor. Devletin tüm imkânları ellerinde, istediklerini araştırsınlar” dedi. Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz’ı Atalay’ın özel kalem müdürünün değil koruma müdürünün aradığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Eğer belediye başkanına iletilmek istenen bir konu varsa bunu koruma değil, özel kalem müdürü iletir. Koruma müdürü, özel kalem müdürünün yapacağı işleri mi yapar” diye sordu. Kılıçdaroğlu, Beşir Atalay’ın koruma müdürü Ali Karabağ’ın, Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz’ı resmi cep telefonundan aradığını anımsattı. CHP lideri, buna karşın Korkmaz’ın ise Deniz Feneri’nin “asıl faili” olarak nitelendirilen Mustafa Çelik’e baskın haberini belediyeye ve kendi üzerine kayıtlı olmayan bir telefonu kullanarak ilettiğini açıkladı, bu duruma ilişkin “Olası bir dinlemeyi perdelemek için belediyeyle hiç ilgisi olmayan başka bir telefon kullanıyor” yorumunu yaptı. ‘Söylediklerim külliyen doğru’ Açıklamalarıyla ilgili Beşir Atalay’ın “külliyen yalan” sözüne ilişkin ise Kılıçdaroğlu, “Açıkladıklarımızda neyin yalan olduğunu söylemiyor. Telefon konuşmaları mı, ifadeler mi yalan? Bizim söylediklerimiz külliyen doğru” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, soruşturma kapsamında aramaya katılan polislerin “masum” olduğuna inandığını söyledi. Kılıçdaroğlu, dün bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada da çişleri Bakanı Beşir Atalay’ın toplu iğne kadar ahlakı varsa istifa etmesi gerektiğini belirterek “Atalay dava açacağını söylemiş, memnun olurum, böylece dosyayı mahkemede görmüş olacağız” dedi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’yla buluşan Iraklı meslektaşı Zebari, teröre karşı Türkiye’den destek istedi. Zebari ayrı telden çaldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, Başbakan Nuri el Maliki’nin PKK ve PJAK militanlarının varlığına son vermek için kuzeye asker gönderilebileceğine ilişkin sözlerini havada bıraktı. Zebari, Irak ordusunun tek başına PKK ile mücadele edemeyeceğini ifade etti. Zebari resmi bir ziyaret için geldiği Ankara’da dün Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile bir araya geldi. Heyetler arası görüşme sonrasında bir gazetecinin El Maliki’nin Irak’ın kuzeyine asker gönderilmesi ile ilgili önerisine ilişkin sorusu üzerine Davutoğlu, “Irak tek taraflı olarak kendi topraklarını kontrol etme gücü, kapasitesini gösterirse böyle bir problem ortadan kalkar. Bu tek taraflı olarak mümkün olmazsa birlikte her türlü yolu işleterek tedbir alacağız” dedi. Zebari ise aynı soruyu, “Ulusal güvenliğe karşı bu tehditlerin bertaraf edilmesi için ikili anlaşmalar çerçevesinde çözüme ulaşılmalıdır” diye yanıtladı. Bu konunun, Irak hükümetinin toprakları üzerinde anayasasını uygulamasına ilişkin olduğunu belirten Zebari, “Bundan dolayı da herhangi bir grubun sınırı aşan eylemleri ve terörist girişimlerde bulunması hiçbir şekilde kabul edilemez. Irak hükümetinin gerçekten bütün Irak topraklarında sınırları kontrol etme gücü var mı, yok mu? Bilindiği gibi Irak bir geçiş sürecinden geçmektedir” dedi. Görüşmelerin ardından yapılan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısında, başbakanların başkanlığındaki toplantıların ikincisinin 2011 yılı sonuna kadar İstanbul’da yapılması kararlaştırıldı. Atalay’ın koruma müdürünün Veli Korkmaz’ı aradığını gösteren belge. ‘BAKAN SUÇUSTÜ YAKALANDI’ CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da Atalay’ı istifaya çağırdı. Tanrıkulu, gazetecilerin sorularını yanıtlarken “Sayın bakan suçüstü yakalanmıştır. Dolayısıyla siyasal, hukuki ve cezai sorumluluğu vardır. şi daha fazla uzatmaması, görevinden çekilmesi lazım” dedi. Tanrıkulu, “3 yıllık bir dönem içerisinde sayın bakanın yakın koruma müdürü ve özel kalem müdürünün yaptığı görüşmeler var. Koruma müdürü Kırıkkale belediye başkanıyla nasılsın, iyi misin falan filan konuşmamış. Soruşturmaya ilişkin bir konuyu görüşmüşler. Kimin bilgisi dahilinde, elbette çişleri bakanının bilgisi dahilinde görüşmüşlerdir. Eğer çişleri bakanı buna ilişkin olarak 3 yıl koruma müdürüyle ilgili olarak bir işlem yapmamışsa, kendi özel kalemiyle ilgili bir işlem yapmamışsa ve o görüşmeden sonrada çok özel görüşmeler yapılmışsa ve bazı deliller ortadan kaldırılmışsa bunun sorumlusu kimdir?” dedi. fadede büyük çelişki ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın Koruma Müdürü Ali Karabağ’ın savcılıkta verdiği ifadede, “Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz’ı Bakan Bey’in ertesi günü Kırıkkale’ye gideceğini bildirmek için aradım” dediği öğrenildi. Buna karşın Atalay’ın bu konuşmadan bir gün sonra Kırıkkale’ye değil Başbakan Tayyip Erdoğan ile Irak’a gittiği anlaşıldı. 14 Ekim 2009 günü saat “22.19.33”te İçişleri Bakanlığı’nın Özel Kalem Müdürlüğü adına kayıtlı telefonla Kırıkkale Belediye Başkanı Korkmaz ile ne konuştuğunun sorulması üzerine Karabağ, “Ben Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz’a Bakan Bey’in ertesi günü Kırıkkale’ye gideceğini bildirmek için telefon ettim” yanıtını verdiği bildirildi. Ancak Atalay’ın 15 Ekim 2009’da Kırıkkale’ye gitmediği anlaşıldı. Koruma müdürünün ifadesinin aksine Atalay’ın, Kırıkkale’ye değil Irak’a gittiği ortaya çıktı. C MY B C MY B