Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 OCAK 2011 PERŞEMBE 6 Başına gaz bombası saplanan çocuk HABERLER Alzheimer hastası mahkum af bekliyor BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Mahsun ‘öldürmeyen bir silahla’ ölmüş DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır’da 2006’daki olaylarda kafasına gaz bombası saplanan Mahsun Mızrak’ın ölümüne ilişkin davada, Adli Tıp Kurumu’nun gönderMızrak’ın diği rapor şaşırttı. Raporda annesi. Mızrak’ın başına gelen gaz bombasının öldürme ve yaralama amacıyla üretilmediği için öldürmeyeceği belirtilerek gaz bombasının ölüme sebebiyet verdiğinin “literatürde mevcut olmadığı” ileri sürüldü. Raporda “Söz konusu mühimmat öldürücü veya yaralama amaçlı üretilmiş bir ürün değil” denildi. Terör örgütü üyesi 14 kişinin 2006’da Muş’ta öldürülmesi üzerine Diyarbakır’da düzenlenen eylemler sırasında Mahsun Mızrak adlı çocuk, başına isabet eden gaz bombası nedeniyle ölmüştü. Ailenin şikâyeti üzerine Mızrak’ın vurulduğu yerde görev yapan ve gaz bombasını kullanan H.A, N.Ö. ve B.Ö. adlı polisler hakkında kasten adam öldürmek iddiasıyla dava açılmıştı. Mızrak ailesinin avukatı Barış Yavuz, Adli Tıp Kurumu’ndan rapor istenmesini talep etmişti. Rapor üzerine savcı da polislerin beraatını talep etti. Yavuz, “Adli Tıp Kurumu görevini yerine getirmemiştir. Suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz. Bu kadar yakın mesafeden ateş edilmemesi halinde kimsenin ölmeyeceğini Adli Tıp Kurumu da bilmektedir. Bu silahla kimsenin ölmeyeceği söylenmektedir. Ancak ortada bir ölü vardır” dedi. Unuttuğu suçun cezasını çekiyor İstanbul Haber Servisi Emekli Edebiyat Öğretmeni, yazar Hasan Basri Aydın (79), 10 yıl önce ölüm orucundaki sağlık durumu bozulan eylemcilerin tedavilerine izin verilmemesini protesto etmek için Hasan Adalet Bakanlığı’na gönderdiği Basri dilekçelerde “Cumhurbaşkanı Aydın ve TBMM’ye hakaret” ettiği gerekçesiyle tutuklanarak Metris Cezaevi’ne gönderildi. Hakkında açılan dava sonunda 3 yıl 4 ay hapis cezası alan ve 2002’de cezaevine giren Aydın’ı kurtarmak için ailesi, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e mektup yazarak yardım istedi. Cumhurbaşkanlığı Aydın’ı affetti ancak Aydın, cezaevinden çıktıktan sonra yetkililere mektup yazmayı sürdürdü. Dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek ile davalık olan Aydın, yazdığı 2 ayrı mektup yüzünden 2 yıl 2 ay hapis cezası aldı. Aydın geçen pazar günü cezaevine gönderildi. Aydın’ın kızı Elanur Aydın, sürekli hastalık ve kocama hali olduğu saptanan Aydın’ın Alzheimer hastası olduğunu belirterek “Hakkında açılan davaları da unuttu. Unuttuğu için takip edemedi ve doktor raporlarını mahkemeye sunmadı. Raporlar sunulsa ceza ehliyeti olmadığı anlaşılacaktı. Cumhurbaşkanı’ndan babamı affetmesini istiyoruz” dedi. Türkiye İnsan Hakları Vakfı Genel Sekreteri Metin Bakkalcı da Türkiye’de hukuk sisteminin hasta tutuklu ve hükümlülere yönelik düzenlemelerin yeterli olmadığını belirterek “Ceza Kanunu’nda bile ‘Hayati tehlike varsa infaz durdurulur’ denilmesine karşın, Türkiye’de bu ‘ölmeden önce salınır’ diye algılanıyor” dedi. 15 Ölüm ve Kaderci Siyaseti Değiştirmek Siyaset iyi hoş da bugün önem verdiğim toplumsal bir sorunu, önerilerle birlikte gündeme getireceğim. Daha önceki bir yazımda bu konuya değinmiş ve “alkol mü ülkemizin önemli sorunu yoksa trafik kazalarından ölüm mü” diye sormuştum... Bu konuya geri dönüyorum: Dün en az 15 kişi trafik kazalarında öldü! Minibüs TIR’a bindirdi 11 Mardinli işçi öldü, Adana’da yine akıl almaz bir kaza ile durakta bekleyen yayalar öldü... Durakta beklerken ölenlerde tırmanış var! Direksiyon başında oturanlar birer gözükara cinayet sürücüleri rolünü üstlenmiş durumda! Ha ellerinde satır veya testere ile adam kesmişler veya tabanca/tüfekle insan öldürmüşler, ha arabayla.. Doğan Kuban’ın belirttiği gibi arabalar birer cinayet aracına dönüşmüş durumda! Hükümet, insanların daha çok sayıda ölmesine durmadan davetiye çıkartan kararlar alıyor; insanımızın davranış biçimini/kültürünü/bilgililiğini bilmiyormuş gibi yollarda hız limitlerini yükseltiyor, silahlanmayı teşvik ediyor! Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’de yayımladığımız bir yazıya göre (sayı 1126), Türkiye 100 bin araca düşen ölüm sayısı bakımından, Avrupa ülkeleri arasında birinci: 38... 2006 yılı sonucu: (polisjandarma kaza yeri tutanaklarına göre), trafik kaza sayısı 728.775; ölü 4633; yaralı 169.080. Yazıda, hastaneye kaldırılan ve daha sonra ölen yaralıların eklenmesiyle, gerçek ölümlerin yüzde 30 artışla en az 6 bin ölüm olarak hesaplanması gerektiği belirtiliyor. Özetle, Türkiye trafik güvenliği bakımından en tehlikeli ülkelerden biri... Çalışmalar yapılmıyor mu, yapılıyor. Raporlar hazırlanıyor, güvenlik önlemleri alınıyor ama Türkiye’den insanların daha güvenli bir trafik içinde yaşamaları sağlanamıyor. Şüphesiz, kazalarda bir nolu sorumlu insan, yani sürücüler! Yüksek hız (kazalarda yüzde 13 sorumlu), hatalı sollama, dikkatsizlik, yorgunluk, uyku... Aşırı kendine güven, telefon kullanma, alkol, emniyet kemeri kullanmama... Tabii en önemli bir nokta da kaderci insan yapımız! Şüphesiz insanın suçluluğunun yanı sıra karayollarında ve kavşak yerlerinde de kazaları teşvik eden önemli mühendislik hataları da sıralanıyor. Nedenler ne olursa olsun, ortadaki sonuç ve olgu, Türkiye’nin bir trafik ölüm makinesi içinde olduğudur.. Yılda 6 bin kişi ölüyorsa, geçen 10 yıl içinde 60 bin, 30 yılda 180 bin (en az 150 bin) kişi trafik kazasında ölüyor demektir! Analar ağlamasın diye kampanyalar yapılıyor! Oysa trafikte ağlayan anaların arasına her yıl 5 bin ana katılıyor! Sakat kalanlar ve büyük mal kayıpları bunların içinde değil... Özetle trafik bir meydan savaşı alanı, bir kişi öldürülünce kıyamet kopartan bir toplum, yılda 5 bin kişinin ölümü karşısında kayıtsız ve seyirci... Diyorum ki: Trafik güvenliği sorunu, tıpkı pek çok “piyasa düzenleyici kurum” gibi ele alınmalı. Bir konudaki olağanüstülük, alışıldık düzenle normalize edilemiyorsa, yöntem değiştireceksiniz.. Trafik alanındaki sorumluluk, pek çok bakanlık ve yerel yönetim arasında bin parça. Tüm sorumluluklar bir “Trafik Düzenleyici Kurum”a verilmeli. Trafik polisi de karayolları da belediyeler de bu kurumun düzenleyici yasalarına tabi olmalı. Kurum, her şeyi, trafik güvenliği açısından, kaza ve ölümleri azaltma perspektifi ile yeniden düzenlemeli. Alkol ve sigara konusundakı sıkılığın ve direncin yarısı trafik güvenliği konusunda gösterilse, kazaları her yıl aşağılara çekmek mümkün. Ama trafik kaza ve ölümlerinin “dinsel bir yanı” yok ki! Burada en önemli nokta, a) trafik konusunu, trafik güvenliği yönetme bilincini ve b) sürücü bilincini bir “Bilgi Toplumu İnsanı ve Yönetimi” düzeyine yükseltebilmektir! “Trafik canavarı olma” kampanyalarının sonucu, tam bir sıfırdır! O halde başka yöntemlere ve uygulamalara geçilmeli. Partilerin bu konudaki vurdumduymazlığı çok ilginçtir! CHP dahil hepsi kaderci karakterde gibidir! Oysa “analar”, bu kaderin değiştirilmesini bekliyor! http://orhanbursali.blogspot.com obursali@cumhuriyet.com.tr Mahkeme, yargılanan 5 gencin ‘demokratik haklarını kullandığına’ karar verdi Yumurta ‘aklandı’ Demirtaş: Boykot da haktır 55 bin kişiye AİHM çağrısı DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde anayasa referandumunda BDP’nin boykot kararına uyarak sandığa gitmedikleri için 55 bin kişiye para cezası kesilmesine tepki gösteren Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın doğum yeri olan Rize ve Güneysu’da sandık başına gitmeyen binlerce yurttaş olduğuna dikkat çekerek “ayrımcılık yapıldığını” söyledi. Demirtaş, Yüksekovalı yurttaşlara AİHM’ye başvurma çağrısında bulundu. Demirtaş, “Referandumda evet ve hayır demek ne kadar demokratik bir haksa boykot da eşit derecede demokratik bir haktır” dedi. Şevval Sam silikozis hastaları yararına sahneye çıktı. Mahkemeden Akman kararı: Ağır eleştiriye katlanabilmeli ERDEM GÜL ANKARA Deniz Feneri e.V. davası nedeniyle hâkim karşısına çıkıp çıkmayacağı konusunda belirsizlik süren RTÜK üyesi Zahid Akman için yargıdan ilginç bir karar çıktı. Yargı, Deniz Feneri e.V. iddialarıyla ilgili Akman hakkındaki, “İslami kesimin pislikleri” sözünü suç saymadı. Akman’ın açtığı davada eski milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nu beraat ettiren mahkeme, Akman’ın “İslami kesimin pislikleri” sözüne “katlanmak durumunda olduğuna” karar verdi. Dava, Akman tarafından Bekaroğlu’nun Deniz Feneri iddialarıyla aynı dönemde gündemde olan küçük yaştaki kız çocuğuna tecavüz olayı nedeniyle Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez’i de birlikte kastederek yaptığı, “Asıl tartışılması gereken İslami kesimin bu pislikleri nasıl barındırdığı ve buraya kadar nasıl taşıdığıdır” açıklaması üzerine açılmıştı. Kotlar ağarıyor yaşamlar kararıyor Silikozis hastası kot kumlama işçileriyle dayanışma amacıyla ünlü sanatçı ve grupların katılımıyla konser düzenlendi. Kot Kumlama İşçileri Dayanışma Komitesi’nce, İstanbul Akatlar’daki Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde organize edilen “Sesimiz Nefesiniz2” başlıklı konserde sahneye çıkan sanatçı Şevval Sam, silikozis hastalarıyla empati kurabildiğini söyledi. Gecede, Leman Sam, Mor ve Ötesi, Kardeş Türküler, Hüseyin Turan, Yasemin Göksu, Pınar Sağ, İlkay Akkaya, Cristiane Azem, Aynur Doğan, Erdal Bayrakoğlu, Nilüfer Açıkalın, Mercan Erzincan, Mısırlı AhmetGalata Ritimhanesi, Marsis, Tolga Sağ, Bayar Şahin, Gülçin Santırcıoğlu, Şebnem Sönmez, Özlem Taner, Arto Tunçboyacıyan ve Metin Üstündağ gibi isimler sahneye çıktı. Konserin tüm geliri, silikozis hastası kot kumlama işçilerinin sağlık ve hukuki giderlerine harcanacak. (AA) ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TEKEL işçilerine destek amacıyla geçen yıl düzenlenen bir eylem sırasında polise yumurta attığı gerekçesiyle yargılanan 5 genç beraat etti. Mahkeme gerekçeli kararında, “Güvenlik güçlerine yumurta atma eylemlerinin sabit olduğu kabul edilse bile, sanıkların davranışı tümüyle demokratik bir hakkın kullanılmasına yöneliktir” görüşünü kaydetti. Sezgin Çalışkan, Mehmet Bahçıvan, Ozan Sürer, Erdem Tetik ve Duygu Öztürk adlı gençler, 3 Nisan 2010’da, TEKEL işçilerine destek için Ankara’da düzenlenen eyleme katıldı. Bu kişiler hakkında, eylem sırasında “güvenlik güçlerine karşı zor kullandıkları ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na aykırı davrandıkları” iddiasıyla kamu davası açılırken iddianamede, olay günü “eylemci grubun içerisinde bulunan sanıkların, barikat oluşturan güvenlik güçlerine yumurta attığı” da öne sürüldü. Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanan sanıklar, 16 Aralık 2010’daki duruşmada beraat etti. pis istemiyle dava açıldı. Davanın ilk duruşması gelecek ay içinde yapılacak. Mahkemenin gerekçeli kararında, tüm sanıkların savunmalarında, TEKEL işçilerinin eylemine destek amacıyla basın açıklaması yapmak üzere toplandıklarını, açıklama sonrasında yürüyüş yaptıklarını, polise direnmediklerini ve suç işlemediklerini ifade ettiği belirtildi. Cumhuriyet savcısının da “sanıkların demokratik bir hakkı kullandığını, suçun unsurlarının oluşmadığını” kaydederek, sanıkların beraatını istediği bildirildi. Öğrenciler okuldan uzaklaştırıldı ALİ AÇAR İstanbul Üniversitesi’nde (İÜ) 19 Mart 2010’da düzenlenen “2. Ulusal Çalışma Ekonomisi ve Yönetim Kongresi” çıkışında Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ü yumurta atarak protesto eden Öğrenci Kolektifi üyesi öğrenciler hakkında rektörlük tarafından 1’er ay okuldan uzaklaştırıldı. Cezayı hukuksuzluk olarak niteleyen öğrenciler “Tekel işçilerinin eyleminde atılan yumurta mahkemece protesto hakkı olarak tanınmıştı. Mahkemeler ceza vermezken rektörlüğün tutumu diktanın başlangıcı” dediler. Uzaklaştırma cezası alan öğrencilerden Eren Can, TEKEL eyleminde polise yumurta atan 5 öğrenci hakkında Ankara 6. Asliye Mahkemesi’nin eylemi “Demokratik Hak” olarak nitelediğini anımsatarak, “AKP üniversiteleri teslim almaya çalışırken muhalif bütün öğrencileri de susturmaya çalışıyor. Ancak ne AKP ne de onun yandaşları üniversiteleri teslim alamayacaklar” dedi. Davalar etkilenecek Mahkemenin bu kararı, diğer yumurtalı eylemlere ilişkin açılan soruşturma ve davaları da etkilemesi bekleniyor. Yumurtalı protesto, en son Ankara Üniversitesi’nde TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ve Devlet Bakanı Egemen Bağış’a yönelik gerçekleşmişti. Kuzu’ya yönelik eylemle ilgili şu an Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir soruşturma yürütülüyor. Egemen Bağış’a yumurtayı attığı öne sürülen Nihal Çarıkçı adındaki öğrenci hakkında ise 2 yıl 4 aya kadar ha Beypazarı Belediye Başkanı’nın MHP’den AKP’ye geçişiyle ilgili çarpıcı iddia Iğdır’da 9 kişi gözaltına alındı Yurt Haberler Servisi Ağrı’da önceki gün evlere yapılan baskınların ardından dün de Iğdır’da yaklaşık 10 eve ve Azadiya Welat gazetesi bürosu ile BDP’nin gençlik yapılanması olan Demokratik Yurtsever Gençlik Meclisi bürosuna yapılan baskında 9 kişi gözaltına alındı. Azadiya Welat bürosunda bulunan bilgisayar, kamera ve fotoğraf makinelerine de el konuldu. Alman mahkemesi: Türkler 3 ay vizesiz kalabilir Haber Merkezi Hannover Sulh Mahkemesi, Almanya’ya vizesiz girdiği için sınır dışı edilmek üzere tutuklanan bir Türk vatandaşını serbest bıraktı. Mahkeme turist olarak Almanya’ya gelen Türk vatandaşlarının vize almadan 3 ay boyunca ülkede kalabileceği yönünde Avrupa Adalet Divanı’nın daha önce almış olduğu kararı onayladı. Akdeniz Üniversitesi Vizesiz Avrupa Araştırma Grubu Başkanı Harun Gümrükçü, mahkeme kararını olumlu karşıladığını belirterek, “Alman mahkemesi tezlerimizi doğruladı. Türkler 3 aya kadar AB üyesi ülkelere vizesiz girebilir, bu suç sayılmaz. Almanya’daki politikacılar ‘Soysal kararının’ uygulamaya konulmasını sağlamalı. Karar hizmet alımı ve hizmet sunumu arasında fark olmadığı yönünde” dedi. ‘Özalp’i tehdit ettiler’ OMBUDSMANA ‘ASKER’ RÖTUŞU ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kamuyounda “ombudsman” olarak bilinen Kamu Denetçiliği Kurumu tasarısı dün TBMM Anayasa Komisyonu’nda kabul edilirken yapılan bir “son dakika” değişikliğiyle kurumun Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili başvurulara bakamayacağı hükme bağlandı. Buna göre; TSK’nin “sırf askeri nitelikli faaliyetleri” kurumun görev alanı dışında olacak. Tasarıyla gerçek ve tüzelkişilerin idarenin işleyişi ile ilgili şikâyetlerini, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını, incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmak üzere Kamu Denetçiliği Kurumu oluşturulması öngörülüyor. Tasarıda “Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler ile resen imzaladığı kararlar ve emirler”, “yasama yetkisinin kullanılmasına ilişkin işlemler” ve “yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin işlemler” kurumun görev alanı dışında bırakılırken AKP’li İsmail Bilen’in önergesiyle silahlı kuvvetler ile ilgili başvurular da tasarıdan çıkarıldı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’nin tüm uğraşlarına karşın yerel seçimleri kazanamadığı Beypazarı’nda MHP’li Belediye Başkanı Cengiz Özalp’in AKP’ye geçmesi tartışma yarattı. MHP Beypazarı İlçe Başkanı Ahmet Uzunoğlu, Özalp’in AKP’ye geçmeden bir gün önce belediye meclis üyeleriyle yaptığı toplantıda “İçişleri Bakanı Beşir Atalay, bu gece beni sabah saat 04.00’e kadar İçişleri Bakanlığı’nın üç kat altında tutarak, üniversite yıllarımdan bugüne geçmişimle ilgili önüme birtakım belgeler koydu. Aile hayatımın biteceğini düşünerek bana bir kâğıt imzalattılar” dediğini öne sürdü. Özalp’in iki meclis üyesinin yanında bulunduğunu ve onlara da söz vererek çocuklarının üzerine yemin ettiğini ifade eden Uzunoğlu, “Bunlara rağmen yaklaşık 78 saat sonra nedenini bilmediğimiz bir şekilde AKP’ye katılmıştır. Bu durum kendisinin her zaman arkasında olmuş olan milliyetçi camiayı üzmüş, mağdur durumuna düşürmüştür” dedi. İçişleri Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği’nden yapılan açıklamada iddialar yalanlandı. Malatya’da El Kaide operasyonu MALATYA (Cumhuriyet) Malatya’da bazı adreslere yapılan baskınlar sonucu 4 kişi El Kaide üyesi oldukları iddiasıyla gözaltına alındı. Şüphelilerden 1’i örgüt yöneticisi olduğu iddiasıyla tutuklanırken 3’ü serbest bırakıldı. Zekeriya Öz’ü tehdit davası İstanbul Haber Servisi Bir terör örgütü mensubunun yönlendirmesi ile savcı Zekeriya Öz’ü tehdit ettiği iddiasıyla yargılanan Özkan Kurt yargıç karşısına çıktı. Kurt, duruşmada daha önce verdiği ifadeyi değiştirerek tehdit içeren mektubu evinde bilgisayarda yazdığını anlattı. İstanbul Haber Servisi İmar Bankası davasında aralarında Cem Uzan’ın da bulunduğu 33 sanığın yargılanmasına devam edildi. Mahkeme sanıklar Kemal Uzan, Yavuz Uzan, Murat Hakan Uzan ve Yeşim Öztürk için tekrar gıyabi tutuklama müzekkeresi çıkarılmasını kararlaştırdı. Cengiz Özalp C MY B C MY B Cem Uzan davası