18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 OCAK 2011 PERŞEMBE KÜLTÜR CUMHURİYET SAYFA [email protected] 17 Özel ödül TEKEL işçilerine, Atatürkçülük ödülü Yılmaz Büyükerşen’e... ESİNTİLER ZEYNEP ORAL ‘Büyük Ödül’ü de Troya kazandı 1 “Vefa, büyüklerimize ve emeğe saygı duygusunu hiç yitirmeden; ustaçırak geleneğiyle, sürekli üreterek geliştik, büyüdük. 2 Köy Enstitülüler gibi çalıştık, çalışıyoruz… Ülkemizin, kültürel, sosyal gelişimine 1 Ödül alanlar ve Troya Halkoyuncuları. 2 Derneğin de simgesi olan Troya atı ve kız folklor ekibi katkı sağlamak için sürekli ter döküyoruz… Kurucularımızın ve derneğimizin bi rakların Yetiştirdiği Adamlar”dı. kını ve adaleti savunma” dersi veren “TEze öğrettiği en önemli şey, yokluklar içinÇağlar boyu Anadolu aydınlanmasına kat KEL İşçileri”nindi... de dahi, bahane bulmadan üretmek, ya kı koyan aydınlarımızın anıldığı görsel suDemokrasi ve insan hakları tarihine geçen ratmak ve ilerlemek oldu.” numu türkülerin ve halkoyunlarının eşliğin mücadelelerini halkın desteğiyle sürdürmüş Bu sözler, Troya Folklor Araştırmaları de düzenlenen kültür şöleni izledi. olmalarının en önemli ulusal kazanım olduDerneği’nin başkanlığını, emektar başkan İlk ödülün “Atatürkçülük” dalında Eski ğunu belirten sendika başkanı Yunus Duru İlhan Gülek’ten devralan Halil Kazankaya’a şehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. özetle dedi ki: “Aynı desteğin artarak sürait. Yılmaz Büyükerşen’e sunulması, dakikalarca mesi, sadece bizim değil, tüm halkımızın geSadece Anadolu’nun değil, Balkanlar’dan alkışlanan gerekçesiyle birlikte çok anlamKafkaslar’a uzanan coğrafyada tüm kültür ve lıydı.. Ülkedeki plansız ve çirkin kentleşme leceğe yönelik umutlu bakışımızı güçlenuygarlık değerlerimizi “Cumhuriyet bilin sürecinde, Anadolu’nun ortasında “planlı dirmiştir. Ödülü, işte buna katkısı olan herci” ile sahiplenerek yaşatmanın örneğini ya ve özgün” bir örneği, ancak “içten” ve “dev kes adına alıyoruz.” ratmak üzere 1992 yılında kurulan derneğin rimci” bir Atatürkçü yaratabilirdi… Nitekim UDURNU VE BORATAV en anlamlı etkinliklerinden biri de bu yıl 18’in “Hoca”nın ödülünü veren Prof. Dr. Erol MaTörene rahatsızlığı yüzünden gelemeyen ci kez düzenlenen “Troya Kültür ve Sanat nisalı da özetle diyordu ki: “Atatürk, döÖdülleri...” nemin başkenti İstanbul’a rağmen Ana Muammer Sun’un Çağdaş Halk Müziği dadolu’da bağımsızlık devrimini gerçekleş lındaki ödülünü oğlu İlteriş Sun alırken TATÜRKÇÜLÜK... tirmişti. Büyükerşen de Ankara’ya rağmen “Pertev Naili Boratav Halk Bilimi Ödülü”nü kazanan “Mudurnu Kültür Derneği” Bahçeşehir Üniversitesi’nin ev sahipliğin kent devrimini yaşama geçirdi.” yönetimi ile Belediye Başkanı Mehmet İnede 16 Ocak’ta Gülsen Tuncer ve Ender Yigöl’ün sahnede yaşadıkları heyecan, tüm sağit’in sundukları “2010 ödülleri” töreni, EKEL İŞÇİLERİ geçen seneki “Bu Toprakların Yetiştirdiği Troya 2010 Kültür ve Sanat Ödülleri’nde lonu sarmalamıştı. Türk Halk Bilimi’nin öncü ismi Prof. BoKadınlar” temasını tamamlayan “Bu Top “Özel Ödül” ise tüm ülkeye “emeğin hakratav (19081998), 1948’de İÜ Edebiyat Fakültesi’nde “Halk Edebiyatı Kürsüsü”ne başkan olunca, dönemin hükümeti “komünizm propagandası yapılıyor” gerekçesiyle kürsüyü kapatmıştı! İlkokulu Mudurnu’da okuyan Boratav, araştırmalarının büyük bölümünü de Mudurnu’da yaşayarak derlemişti... Belediye ve dernek yönetimi, ilçenin tarihi konaklarından birini önceki yıl “Pertev Naili Boratav Kültür Evi Kütüphanesi” olarak düzenleyerek unutulmaz halk bilimcimizin anılarını yaşattıkları için geleneksel TROYA ödüllerinden birini aldı. URTSEVER ÖDÜLLER İşte böylesi “yurtsever” bir seçki anlayışı içinde edebiyat dalında, şairyazar ve yayıncı Eray Canberk; fotoğrafta, İFSAK emektarlarından Nusret Nurdan Eren; halk müziğinde, bağlamayı hem yapan hem çalan Kemal Eroğlu; halkoyunlarında, hem “öğretmen”, hem derlemeci İsmail Özboyacı; tiyatroda eleştirmen ve yazar Üstün Akmen; plastik sanatlarda, Cumhuriyet gazetesinin zarif çizeri Semih Poroy; şiirde, sayısız ödül alan ve şiiri erkeklerin tekelinden kurtaran Melisa Gürpınar ile belgesel sinemacılığın emektarı, öğretmeni, ustası Hilmi Etikan ayakta alkışlarla ödüllerini aldılar... O gece Bahçeşehir Üniversitesi’nin “kentin kalbine yerleştik” dediği Beşiktaş yerleşkesinden ayrıldığımdan beri düşünüyorum; 18 yıldır işte böylesine “yurtsever” ödül tercihleriyle hepimizin kalbine yerleşen TROYA Folklor Araştırmaları Derneği’ne, “Anadolu Kültürlerine Bağlı Cumhuriyet Büyük Ödülü”nü acaba kim verecek? Uğur Mumcu’yla… 24 Ocak’lar asla geride kalmıyor… 24 Ocak yani Uğur Mumcu… Yani Gaffar Okkan… Yani varlıklıyı daha varlıklı, yoksulu daha yoksul kılan 24 Ocak kararları… “Liberal Çiftlik” kitabının sunusunda şöyle diyordu Uğur Mumcu: “Ekonomimiz alaturka, liberalizmimiz arabesk, sermayemiz nazlı, işadamlarımız narindir. Ekonomide serbest, siyasette grekoromen güreşiriz. Uçan kuşa borcumuz var, uçmayana hıncımız… Devrim yasak, evrim sakıncalı, döneklik yararlıdır azgelişmiş demokrasimizde… Şimdiye kadar kızarak yazdım anlamadılar; şimdi gülerek yazıyorum, belki anlarlar!” Anlamazlar Sevgili Uğur Mumcu, anlamazlar! Tıpkı 18 yıldır senin ve aynı yolda öldürülen nice değerin, faili hiç de meçhul olmayan katillerini ve de gerisindeki güçleri ortaya çıkarmadıkları gibi bu söylediklerini de anlamazlar! Neden anlamak istemedikleri bir sır falan değil. Senin yazdığın “Rabıta”, “Ağca Dosyası”, “PapaMafyaAğca”, “Silah Kaçakçılığı ve Terör”, “TarikatSiyasetTicaret” kitaplarını okuyanlar nedenini biliyor zaten. Ailen suç duyurusunda bulundu. “Faillerin bulunması ve olayı sürüncemede bırakan YETKİLİLERİN YARGILANMASI için…” Ne acı ki, ülkemdeki adalete ben artık güvenmiyorum. Ama yine de işi, hakkı gözetmek ve yerine getirmek olanlar dilerim önce senin bu kitaplarını okurlar! Y M Zeynep Altıok’un sesi 24 Ocak Akşamı Toplumsal Bellek Platformu’ndan konuşanlardan biri de Zeynep Akatlı Altıok’tu… AKP Hükümeti araştırma komisyonu kurulmasını engellerken onun sesini hepiniz duyasınız istedim. (Kısaltarak alıyorum) Şöyle diyordu Zeynep: “…Onca yalnızlık, yalnız bırakılmışlık, adaletsizlik, açılamayan dosyalar, yakalanamayan katiller, yüzümüze gülen vahşiler, sahip çıkmayan sözde aydınlar, özensizce yapılan yayınlar, onca üzüntü, onca kırgınlık, onca yılgınlık… 17 yıl boyunca aynı şeyi istedim ben. Adaletin yerini bulmasını ve daha çok da unutulmamayı… Söyleyecek yeni bir sözüm olduğunda da aynı tekrara mahkumdum. Çünkü iyiye, ileriye bir adım atamayıp daha kötüye, geriye bir değil birkaç adım atıyordum. Benim ortaçağ karanlığımın yakalanamayan sanıkları, kalabalıktan toplanan sanıkların bir bir tahliyesi, dün örgütsüzüz diyen sanıkların işine geldiğinde eve dönüş yasasından yararlanmak için aslında örgütlüydük demesi, sanıkların avukatlığını üstlenen bir adalet bakanı, sansür, ‘yeter artık Sivas’ı ısıtıp ısıtıp gündeme getirmeyin’ diyen / diyebilen gazeteciler ve son olarak da zamanaşımı tehlikesi yeniydi belki. Ama tüm bunları duyurun, tepki gösterin, unutmayın, unutturmayın demem hep aynıydı. Tekrarım tekrarsız değildi bir başka deyişle… Hepimiz tek tek benzeri süreçlerle aynı acılardan geçtik. Hepimiz ayrı ayrı detaylarda hep aynı şeyleri istedik, aynı şeyleri tekrar ettik. Biz 27 aile şimdi daha büyük bir tekrarı yaşıyoruz. Faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması için meclis komisyonu kurulması isteğimizi tekrar ediyoruz. Bu cinayetlerin ‘insanlık suçu olduğunu’ haykırıyoruz. İnsanlık suçunda zamanaşımı olmaz diyoruz. Adalet istiyoruz. Bizi duyun diyoruz. Biz hiç yeni bir şey söyleyemiyoruz. Sadece tekrarın soğuk ve sevimsiz yüzünü paylaşıyoruz. Bugün hepimiz Uğur Mumcu’nun oğulları kızları olarak buradayız ve onunla birlikte tekrar etmek için geldik: A T BİR USTA BİR DÜNYA: METİN AND ‘Muzip, aşçı, sihirbaz...’ Kültür Servisi Geleneksel Türk tiyatrosu, tasvir sanatları, illüzyon ve halkbilimi üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Metin And’ın yaşamından kesitler “Bir Usta Bir Dünya: Metin And Daima Oyun, Her Daim Oyuncu” sergisinde. Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde sanat ve edebiyatta derin izler bırakmış isimler için açılan “Bir Usta Bir Dünya” dizisi kapsamında önceki gün Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi’nde açılan sergide Metin And’ın kitapları, dostlarının onun hakkında yazdığı yazılar, özel eşya ve belgeleri, kendi albümünden fotoğrafları ve illüzyon aletleri yer alıyor. Metin And’ın kızı Esra And, babası için “O dünyanın en muzip adamı, bir aşçı, bir sihirbaz, James Bond sever, ko “Bir Usta Bir Dünya: Metin And Daima Oyun, Her Daim Oyuncu” sergisinde Metin And’ın ‘Kuklalar’ı da yer alıyor. Welles’in ‘Rüzgârın Diğer Yüzü’ tamamlanıyor Kültür Servisi 1972’de çekilen ve tamamlanamayan bir Orson Welles başyapıtı, “The Other Side Of The Wind” (Rüzgârın Diğer Yüzü), gösterime girmeye neredeyse hazır. Yaklaşık 40 yıl öncesine ait filmde, bir sinema yönetmeninin son saatleri konu alınıyor. Film bugüne kadar çok tartışılmış ancak “hak sahibi” konusu filme ilişkin planları baltalamıştı, filmin son aşamasına gelmesinde ise oyuncu ve yönetmen Peter Bogdanovich’in katkısı var. Welles’in, oyuncu John Huston’a, “Bu film pislik bir yönetmeni anlatıyor. Kendisiyle dolu, insanları bozup yeniden yaratan bir adam...” dediği öğrenildi. Yayıncı Ramazan Gökalp Arkın öldü Kültür Servisi Arkın Kitabevi kurucusu ve Türkiye Yayıncılar Birliği üyesi yayıncı Ramazan Gökalp Arkın (97) dün yaşamını yitirdi. 1949’da bir yayınevinde yayımcılığa başlayan Arkın, 1957’de Arkın Kitabevi’ni, 1961’de Arkın Ofset Basımevi’ni kurdu. Çocuk ve okul kitapları, ansiklopedi, sözlük, atlas ve çocuk edebiyatıyla ilgili yapıtların yayımına ağırlık verdi. Arkın’ın cenazesi bugün Teşvikiye Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından toprağa verilecek. leksiyoner, sadık bir Galatasaraylı... Babamı anlatmak hem çok zor, hem çok kolay. Zor çünkü bir koltukta o kadar çok karpuz taşıyor ki, onun aklındakilere, bilgi birikimine erişmek imkânsıza yakın bir durum” diyor. Sergiyle eşzamanlı olarak 26 Şubat’ta saat 18.30’da Sermet Çifter Salonu’nda bir de sergi söyleşisi gerçekleştirilecek. Söyleşiye Esra And, tiyatro sanatçısı ve araştırmacı Ayşe Selen, Şehsüvar Aktaş, illüzyon sanatçısı ve uzmanı Selim Başarır ve Metin And’ın Yapı Kredi Yayınları’ndaki kitaplarının editörü M. Sabri Koz katılıyor. Sergi 25 Şubat’a dek açık. 10. yaşını kutlayan !f İstanbul 17 Şubat’ta İstanbul, 2 Mart’ta Ankara’da Mahalleye !f İstanbul geliyor Kültür Servisi 10. yılına giren Türkiye’nin biricik bağımsız film etkinliği “!f İstanbul AFM Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali” 17 27 Şubat tarihleri arasında İstanbul, 2 6 Mart’ta Ankara’daki gösterimler, partiler ve atölyelerle “mahalleye iniyor.” “!f 10 yıldır mahallede” sloganıyla 10. yılını kutlayan festivalde, bu yıl aralarında gösterime girmesi heyecanla beklenen “Siyah Kuğu” (Black Swan), “İki Kadın Bir Erkek” (The Kids are Alright), “İz Peşinde” (True Grit), “Akbaba” (Carancho) ve “Gerçeğin Parçaları” (Winter’s Bone) gibi Oscar adaylarının da bulunduğu yaklaşık 80 film yer alıyor. “Hit Filmler”, “Ne Kadar Gerçek O Kadar Kurgu”, “Fantastik Filmler”, “Gökkuşağı Filmler”, “Açılıma Devam” festivalin öne çıkan bölümlerinden bazıları. 10. yıldaki ilkler arasında ise Robert Redford’un kurduğu Sundance Enstitüsü ile birlikte “Film Forward: Kültürel Diyaloğu Geliştirmek” projesinin ortaklarından biri olan !f İstanbul, Türkiyeli senarist ve yönetmenlerin yetiştirilmesine yönelik bir atölye çalışması yer alıyor. Bu yıl ayrıca, izleyiciler ilk defa “canlı sinema” konsepti ile tanışacak. Bu konsepti ilk uygulayanlardan yönetmen Sam Green, “Utopia in 4 Movements” adlı belgeselini izleyicilerin önünde, müzisyenler eşliğinde imgelerle ve performansla bir hikâye anlatacak. Geçen yıl başlayan ve dünyada bir ilk olan “!f ²: İstanbul’dan Canlı” projesinde de festivalin en çok konuşulan beş filmi, İstanbul ile eşzamanlı Anadolu’da ve komşu coğrafyalarda da izlenebilecek. Şili asıllı efsanevi yönetmen Alejandro Jodorowsky bu yıl restore edilen 1989 yapımı filmi “Santa Sangre”nin gösterimi için İstanbul’a geliyor. The Hall’de kurulacak festival merkezinde ise izleyiciler, yönetmenlerle buluşabilecek. Festivalin indirimli ön satış tarihleri İstanbul için 5 – 7 Şubat, Ankara için 25 – 27 Şubat. (www.ifistanbul.com) Nâzım’ın sesi: Nâzım ‘Tekrardaki mucize gülüm, tekrarın tekrarsızlığıdır’ diyor. ‘örülen örgüdeki tekrar, yıldızlı gökyüzündeki tekrar ve bütün dillerde ‘seviyorum’un tekrarı ve yapraklarda ağacın tekrarı. ve her ölüm döşeğinde acısı tez biten yaşamanın. (…) yürümek iyiye, haklıya, doğruya dövüşmek yolunda iyinin, haklının, doğrunun zapt etmek iyiyi, haklıyı, doğruyu. (…) tekrardaki mucize gülüm, tekrarın tekrarsızlığı!’ Bizler sırf susturulmak için öldürülen, dövülen, yakılan, işkence edilen pırıl pırıl yürekli insanların çocuklarıyız. Bizler onların sesiyiz. Susmayacağız. Tüm yaşadıklarımıza rağmen umudumuzu yitirmedik. İyiyi, haklıyı, doğruyu özleyen vicdan sahibi herkesin bizimle tekrar edeceğine inanmak istiyoruz. Mucizeye inanıyoruz ve tekrarın tekrarsızlığı için sizlere sesleniyoruz: Vurulduk ey halkım, hatırlat bizi” [email protected] Warhol’un otoportresi satışta Kültür Servisi 1974’ten bu yana kamuoyunun hiç görmediği Andy Warhol’un otoportresi, Londra’daki Christies’ Müzayede Evi’nde 16 ve 17 Şubat’ta düzenleneck müzayedede satışa çıkacak. Kırmızı ve beyaz renklerin kullanıldığı portreye 3 milyon sterlin (yaklaşık 6 milyon TL) ila 5 milyon sterlin (yaklaşık 10 milyon TL) arası fiyat biçiliyor. Müzayedede, Warhol’un otoportresinin yanı sıra, yine Warhol’a ait “Ladies and Gentelman” (Bayanlar ve Baylar) tablosu ile rock yıldızı Mick Jagger portresi satışa çıkacak. C MY B C MY B 30 Ocak Pazar 19.00 13 Şubat Pazar 19.00 Bakırköy Büyülü Sahne (0212 572 0 444) 11 Şubat Cuma 20.30 Kadıköy Halk Eğitim Merkezi (0216 336 29 07) 12 Şubat Cumartesi 20.30 Kozyatağı Kültür Merkezi (0216 658 00 15) Sinema Tiyatro Galeri Yayınevi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle