18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 OCAK 2011 PERŞEMBE 4 HABERLER Anayasa Mahkemesi’nin çalışma yasa tasarısı, davalarda başbakanın da görüş bildirebilmesinin yolunu açıyor DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Allah Müstahakını Verdi M. Aksoy’un heykeli ile igili tartışmayı büyük bir merakla izliyorum. Her kafadan bir ses çıkıyor. Şimdi yoldan birini çevirip şu soruyu sorun: Tartışmanın sebebi ne? Alacağınız yanıt bellidir. Kars’a bir heykel dikiyorlarmış da o işte. Oysa, bence tartışmanın nedeni heykel değil, Başbakan’ın kafa yapısı. Şaşırmayın! Öyle ya! Tartışmanın konusu heykel olsaydı, oraya kondurulmasıyla birlikte başlardı. Oysa öyle olmadı, tartışma Başbakan’ın Kars’a gidip heykeli görmesiyle başladı. Görüyorsunuz, neden açıkça ortada. Olayı en iyi kavramış olan da Kültür Bakanı Ertuğrul Günay. Meselenin özünü kavramış, heykeli değil, Başbakan’ın sözlerini tevil etmeye çalışıyor. Bu tevil götürmezi tevil çabası dolayısıyla bazıları da, Bakanı muaheze ediyorlar. Ne yapsındı yani Ertuğrul Günay?.. Ben kültürün değil, Tayyip Erdoğan’ın bakanıyım dese, ne yanıt verirsiniz?.. Çok erken yaşlarımda öğrendiğim bir gerçek var: Bir konuda saçmalık egemen olmaya başladı mı? Araya girip akılla müdahale etmeye kalkışanların da saçmalamaları büyük olasılıktır. Nitekim heykel konusunda da öyle oldu. Tepkileri okuyor ve şaşırıyorum. Biri, yabancı bir meslektaşına olayı anlatmakta zorlandığını ileri sürüyor ve ekliyor: Batılı mantığı neden Kars’taki heykelin böylesi tartışmaların merkezine oturtulduğunu anlayamıyor... Batılı mantığı bu tartışmaları neden anlamasın? Orada da, siyasilerin de karıştığı, nice bu tür tartışma olmuştur, bilmeyen var mı? Açın empresyonistler ile ilgili kitapları nasıl kendi ana vatanlarında bile tartışıldıklarını, saldırıların hedefi haline getirildiklerini görürsünüz. Hatta ünlü 1900 sergisinde, bir meraklı kimi eserleri göstererek, Cumhurbaşkanı Emile Loubet’den şu ricada bulunmuştu: Fransa’nın yüksek çıkarları için Sayın Cumhurbaşkanım bunları yasaklayınız! Diyeceğim o ki bağnazlık, geri kafalılık, dangalaklık gibi aşamalardan Batılı da geçti, sadece onlar sınırları biraz daha iyi ve erken çizdiler. Bir başka çok değerli, gazeteci, yazar, araştırmacı, politikacıların, başbakanların, heykelleri, sanat eserlerini kaldırma hakları olmadığını, bu yetkinin halkta olduğunu söylüyordu. Ciddi olarak düşünülüp tartışılması gereken bir görüş doğrusu. Sanat eseri üzerinde fikir beyan etmek herkesin hakkı; ister aylak takımından olsun, ister başbakan, herkesin böyle bir hakkı var. Tartışılan yaptırımdır. Doğrusunu isterseniz, şahsen, halkın önemli bir bölümü beğenmedi diye bir yapıtın kaldırılmasını fazla popülist bulurum. Halkın genel sanat beğenisinin jüri yerine kaim olmasını istemek de, bana zorlama bir demokrasi yorumu gibi gelir. Hem halka bu hakkı tanırsak, onun seçtiği başbakanına neden tanımayalım ki mademki, halk bir sanat eserinin yasaklanmasına veya kaldırılmasına karar verebiliyor, vekili neden veremesin ki?.. Neyse ki halkımız bu tartışmalara itibar etmiyor fazla. O tavrını belirlemiş, beğenmediği heykelleri kırıyor. Ve genelde halkımız da pek heykel sevmiyor, onun için konusu ne olursa olsun, oraya buraya dikilen heykelleri indiriveriyor aşağıya. İster askeri, ister sivil dikta dönemlerinin egemenleri olsun, heykel ve resim yasaklatırken aslında halkın bu genel eğitimini yansıtıyorlar. O açıdan Başbakan’ın tutumuna bakarak şunu söyleyebiliriz. Allah bu konuda toplumun müstahakını verdi! Şimdi öfkeyle, sorabilirsiniz: Ben de buna müstahak mıyım? Bunun yanıtı canınızı sıksa da aynen şöyledir: Evet efendim, “demokratik!” bir toplumda çoğunluğun müstahak olduğuna ne yazık ki herkes müstahak addedilir. Yargıya tavsiye dönemi İLHAN TAŞCI ANKARA Yeniden şekillenen Anayasa Mahkemesi’nin çalışma usulüne ilişkin tasarıya göre, yüksek mahkemenin görüştüğü iptal davasında TBMM Başkanlığı ve Başbakanlık, “görüş” bildirebilecek. Oysa Anayasa’nın 138. maddesinde “Hiçbir organ, makam, merci veya kişi”nin tavsiye ve telkinde bulunamayacağı hüküm altına alınıyor. 12 Eylül referandumuyla değişen anayasa uyarınca yapısı ve üye sayısı değişen Anayasa Mahkemesi’nin çalışma usulünün düzenlendiği yasa tasarısında dikkat çeken ve tartışmalı kimi düzenlemeler şöyle: Hesaplar partide incelenecek: Anayasa Mahkemesi, siyasi partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerini yasaya uygunluğunun denetimini yapıyordu. Tasarıyla hesap denetimini Anayasa Mahkemesi’nin kendisi dışında “yaptırabilmesinin” de yolu açı Anayasa Mahkemesi’nin çalışma usulüne ilişkin tasarıya göre, iptal davalarında TBMM Başkanlığı ve Başbakanlık’ın görüşleri de dikkate alınacak. Anayasa Mahkemesi Başkanı’na olağanüstü yetkiler veren tasarıyla yüksek mahkemenin Yargıtay ve Danıştay kararlarını da iptal edebilmesinin önü açılacak. lıyor. Sayıştay, hesap incelemesinde mahkemeye yardımcı olacak. Sayıştay gerektiğinde hesap incelemesini partide de yapabilecek. Anayasa Mahkemesi’nin bu denetimi kime yaptıracağı ise belirsiz. Üyelere sıkı denetim: Anayasa Mahkemesi heyetinin müzakerelerdeki oylamanın gizliliğini korumaları da yükümlülükler arasına alınarak, mahkeme üyeleri sıkı denetime alınıyor. Örneğin bir müzakerede kimlerin ne oy kullandığını açıklayamayacaklar. Üyelere telekulak yolu: Başkan ve üyeler hakkında “hâkimlik mesleğinin vakar ve şerefi ile bağdaşmayan” hal ve hareketleri nedeniyle disiplin soruşturması yapılabilecek. Burada dikkat çeken ise disiplin soruşturması için CMK’de savcıya tanınan yetkiler kullanılabilecek. Örneğin bir üyenin davranışının meslek vakarıyla örtüşmediği gerekçesiyle başlatılacak soruşturmada, hakkında telefon dinleme kararı çıkartılabilecek. MİT de bilgi verecek: Kamu idareleri, görevlileri, gerçek ve bankalar dahil tüzel kişiler soruşturma kurulunun sorularına cevap vermek ve talepleri karşılamak zorunda olacaklar. Mahkemenin yürüttüğü bir soruşturma gerekçesiyle tüm kurumlardan bilgi alabilecek. Başkan ne derse o: Anayasa Mahkemesi Başkanı’na geniş yetkiler tanınırken; üyelerin hangi bölümlerde çalışacağını da başkan tek başına belirleyecek. Anayasa değişikliğiyle oluşturulan HSYK’de daire başkanlıkları ve üye likler seçimle belirlenmişti. Yabancılar da çalışacak: Anayasa Mahkemesi Başkanı, ihtiyaç duyduğu alanlarda projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisi ve ihtisasını gerektiren işlerde hizmet alımı yoluyla yerli ve yabancı uzman çalıştırmaya yetkili olacak. Tavsiye ve telkin gibi düzenleme: Tasarıya göre, iptal davalarında mahkemece esasın incelenmesine karar verilmesi halinde dava dilekçesi ile ekleri TBMM Başkanlığı ile Başbakanlık’a gönderilebilecek. TBMM Başkanlığı ve Başbakanlık, iptal davasıyla ilgili yazılı görüşlerini değerlendirilmek üzere mahkemeye bildirebilecek. Mahkeme kararlarını iptal edebilecek: Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay da dahil olmak üzere mahkeme kararlarını kaldırabilecek. Yargıtay Başkanı uyardı ÜMİT BOYNER ETNİK KİMLİKLER TOPLANTISINA SELAHATTİN DEMİRTAŞ NEVRUZ’U DAVET ETTİ TÜSİAD Başkanı Boyner ve beraberindeki yönetim kurulu üyelerinin dün BDP yöneticileri ile görüştü. TBMM’de gerçekleşen ve yaklaşık yarım saat süren görüşmeye BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Eşbaşkan Gültan Kışanak, grup başkanvekili Bengi Yıldız ve İstanbul Milletvekili Ufuk Uras katıldı. Boyner ve beraberindeki heyet daha sonra 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i ziyaret etti. Demirel, TÜSİAD’ın 40 yıldır çok önemli görevler üstlendiğini belirterek “Kalkınmanın reçetesi dünya ekonomisine entegre olmak” dedi. (AA) Gerçeker: Sistem altüst olur UTKU ÇAKIRÖZER TÜSİAD’dan ‘baraj’ desteği AYŞE SAYIN [email protected] ANKARA TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, “40. yıl faaliyetleri” kapsamında ziyaret ettiği BDP’ye “yüzde 10’luk seçim barajının düşürülmesi” konusunda destek verdi. Boyner ve beraberindeki yönetim kurulu üyelerinin siyasi partiler ziyaretinin ilk durağı BDP oldu. TBMM’de gerçekleşen ve yaklaşık yarım saat süren görüşmeye BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Eşbaşkan Gültan Kışanak, grup başkanvekili Bengi Yıldız ve İstanbul Milletvkili Ufuk Uras katıldı. Edinilen bilgiye göre görüşmede BDP’liler, yüzde 10’luk seçim barajından yakındı. TÜSİAD heyeti de “temsilde adalet”in sağlanabilmesi için barajın düşürülmesini baştan beri savunduklarını ifade ettiler. Görüşme sırasında BDP’nin “demokratik özerklik ve anadil hakkı” konularındaki talepleri gündeme geldi. TÜSİAD heyeti üyesi Volkan Vural, Demokratik Toplum Kongresi’nin kamuoyuna yansıyan özerklik taslağı ile ilgili bir revizyona gidilip gidilmediğini sordu. Bunun üzerine Demirtaş, özerkliğin bir hak olduğunu, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik şartında da yeri olduğunu belirtti. Bunun üzerine heyet üyelerine BDP’nin 2008 tarihinde TBMM’ye gönderdiği “Demokratik Özerklik” kitapçığı armağan edildi. Görüşmede Boyner, 40. yıl faaliyetleri kapsamında yapacakları “Yeni Anayasa ve etnik kimlikler” konulu toplantıya BDP’lileri de davet etti. Bunun üzerine Demirtaş, “21 Mart programınız boş görünüyor” diyerek, TÜSİAD heyetini Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarına davet etti. Görüşmenin ardından açıklama yapan Boyner, ziyaretlerinin nedeninin TÜSİAD’ın 40. yıl faaliyetleri hakkında siyasi partilere bilgi vermek ve etkinliklere davet etmek olduğunu bildirdi. Boyner, daha sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu parti genel merkezinde ziyaret etti. Ziyaretin ardından soruları yanıtlayan Boyner, genel seçimlere ilişkin beklentilerinin ne olduğunun sorulması üzerine, kendileri için esas olan iki noktanın, Türkiye’deki demokratikleşme sürecinin devam etmesi ve dünyanın değişen ekonomik düzeni içinde ülkenin daha fazla verimlilik üreten bir konuma kavuşturulması olduğunu belirtti. Boyner, yargıyla ilgili tartışmaları nasıl yorumladığı ve görüşmede gündeme gelip gelmediği sorusunu “Türkiye’de yargının gerçekten, sadece yargıya bakış, tarafsızlık ve bağımsızlık değil, aynı zamanda kapasitesiyle, yapısıyla bir reformdan geçmesi gerekiyor” diye yanıtladı. Beraberindeki heyetle AKP ve MHP genel merkezlerini de ziyaret eden Boyner, Ümit ediyoruz ki güzel, seviyeli tartışmalarla geçen bir seçim dönemi yaşarız” dedi. Sarıyer Belediyesi’nde 5 kişi gözaltına alındı İstanbul Haber Servisi Sarıyer Belediye Başkan Yardımcısı Recep Yel’in de aralarında bulunduğu 5 belediye çalışanı, jandarma tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında gözaltına alındı. Jandarma ekipleri, belediye başkan yardımcısı Yel ve 4 belediye çalışanını, bir soruşturma kapsamında gözaltına aldı. Sarıyer Belediyesi’nden konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, bugün jandarma tarafından bazı belediye personeliyle ilgili bir araştırma ve inceleme başlatıldığı belirtilerek soruşturmanın devam ettiği kaydedildi. Açıklamada, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’in, konu soruşturma safhasında olduğu için bir yorum yapmayacağı, somut bir gelişme olduğunda kamuoyuna açıklanacağı ifade edildi. Hukuk Muhakemeleri Usul Tasarısı yasalaştı CHP’li Tanrıkulu’ndan kurum yasasına tepki Haberal düzenlemesi ‘İnsan hakları devlete Meclis’ten geçirildi emanet edilemez’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda, siyasi parti gruplarının vardığı uzlaşma nedeniyle 547 maddelik Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu (HMUK) kabul edildi. Ekim ayında yürürlüğe girecek yasa ile Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın kendisini yargılayan hâkimler aleyhine açtığı tazminat davasını kazanmasının ardından tartışma konusu olan, hâkimlere kişisel tazminat davası yolunu kapatan düzenleme de yasalaşmış oldu. Buna göre, yasa yürürlüğe girdikten sonra hâkimler hakkında görevleriyle ilgili iş ve eylemleri nedeniyle tazminat davası açılamayacak, mağdurlar ancak “devlet aleyhine” dava açabilecek. Yasayla getirilen bazı düzenlemeler şöyle: Mağdura tazminat: Hâkim hakkında açılacak dava esastan reddedilirse davacı, 500 liradan 5 bin liraya kadar disiplin para cezasına mahkum edilecek. Düşmanlık varsa reddi hâkim: Hâkimin tarafsızlığını şüp KIVANÇ EL ANKARA 2004 yılından bu yana hükümetin gündeminde olan, ancak halen çıkarılamayan Türkiye İnsan Hakları Kurumu’nun kurulmasına ilişkin yasa tasarısında kurumun hükümete bağlı olmasına CHP’den tepki geldi. Cumhuriyet’e tasarıyı değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, “Hükümete, devlete bağlı İnsan Hakları Kurumu olmaz. Bu uluslararası sözleşmelere de aykırı. ‘Bir hak varsa onu da ben veririm’ anlayışının bir göstergesidir” dedi. 2004 yılından beri İnsan Hakları Kurumu’nun kurulmadığını hatırlatan Tanrıkulu, “hükümetin bir türlü insan haklarını içselleştiremediğini” söyledi. Tasarıda kurumun siyasi iktidara bağlı kurulduğunu vurgulayan Tanrıkulu, “Sorun da tam burada başlıyor. Bu kurum, devlet kuruluşlarından ve siyasi iktidardan uzak olmalıdır. İnsan hakları ihlalcileri devlet ve hükümetlerdir, bu işin mantığında devletten bağımsız, özerk olması gerekiyor” dedi. 2005 yılından bu yana BM İşkenceyle Mücadele Sözleşmesi’nin Meclis’te beklediğini ifade eden Tanrıkulu, “Bir taraftan işkenceyle mücadele deniliyor, bir taraftan mekanizmayı oluşturmamış. Hükümetin işkence yaklaşımı da sözde kalıyor” dedi. Eski Seyhan Belediye Başkanı Yağ öldürüldü ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Seyhan Belediye Başkanı ve Adana Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Ahmet Cevdet Yağ (54), bir yakınının cenaze töreninde, aile yakınlarıyla birlikte taziyeleri kabul ettiği sırada vurularak öldürüldü. Yağ’ın yanına yaklaşan Coşkun Özçakmak, tabancayla Yağ’a ateş etmeye başladı. Coşkun’un tabancasından çıkan 12 kurşunun vücudunun çeşitli yerlerine isabet ettiği Yağ’ın olay anında yaşamını yitirdiği belirtildi. Yakalanan katil zanlısı Coşkun Özçakmak’ın Yağ’ın teyzesinin oğlu olduğu ve sabıkasının bulunduğu belirtildi. heyi gerektiren önemli bir nedenin bulunması halinde, taraflardan biri hâkimi reddedebileceği gibi, hâkim de davadan çekilebilecek. Elektronik dava: Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla, avukat ve vatandaşlar adliyeye gitmeden elektronik ortamda, güvenli elektronik imza kullanarak dava açabilecek. Yemin değişti: Mahkemelerde, “Allahım ve namusum üzerine yemin ediyorum” diye yapılan yemin, “Namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum” şeklinde değiştirildi. Telekonferansla katılım: Duruşmaya gelemeyenlerin, internet ve telekonferans gibi yöntemlerle bulundukları yerden duruşmaya katılabilmelerine de olanak sağlanacak. ANKARA Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Anayasa Mahkemesi’yle ilgili uyum yasa tasarısının “vahim” düzenlemeler içerdiğini belirterek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde bile olmayan yetkilerin Anayasa Mahkemesi’ne verildiğini söyledi. Gerçeker, tasarıyla yeni bir yüksek mahkeme ihdas edildiğini belirterek, “Bu kaos doğurur, sistemi alt üst eder” dedi. Yargıtay Başkanlar Kurulu’nu toplayarak bir değerlendirme yapacaklarını kaydeden Gerçeker, tasarıyla ilgili olarak kendilerinin görüşünün alınmadığına dikkat çekti. Yargıtay Başkanı Gerçeker, tartışma yaratan tasarıyla ilgili olarak Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulundu. Gerçeker’in açıklamaları şöyle. Yargıtay ve Danıştay kararlarını iptal yetkisi: En vahimi bu düzenleme. Bu kabul edilebilecek bir şey değil. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde bile böyle bir yetki yok. AİHM, sadece ihlal varsa ya tazminat ya da mevzuatını değiştir diye ilgili ülkeyi uyarır. Tasarıyla yapılan yeni bir temyiz merci oluşturmak, yeni bir yüksek mahkeme ihdas edilmektedir. Adli yargı ile idari yargı Anayasa Mahkemesi’nin altında. Tamamen adli mekanizma da idari mekanizma da Anayasa Mahkemesi’ne bağlanmış oluyor. Tasarının 50. maddesinin 2. fıkrası “İhlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa ihlale konu kararın iptaline karar verilir” deniyor. Sadece bizim için değil idare için de tehlikeli. Kaos çıkar: Yerel mahkeme karar verecek, Yargıtay ve Danıştay da bir karar verecek, kesinleşecek. Ondan sonra Anayasa Mahkemesi, bir üst yargı mercii olarak inceleyerek kaldırıyor olması. Bu sistemi altüst eder. Kaos yaratır. Davaların da uzamasına neden olacak. Bölge adliye mahkemeleri de kurulduğu zaman 45 kademeli sistem ortaya çıkacak. Böyle yasalaşırsa korkunç bir kargaşa çıkar. Kaos yaratır. Üyelere tanınan mali haklar: Anayasa Mahkemesi üyelerine tanınan ek maddi imkânlar oldukça büyük meblağlarda. Bireysel başvuru ile ilgili tazminat veriliyor. Halbuki bu onların asli görevi. Asli göreve ek tazminat. Anayasa Mahkemesi üyeleriyle bizler arasına fark geliyor. 23 bin lira civarında, daha fazla da olabilir. Biz para pul peşinde değiliz. Anlayamadığımız bir sistem oluşacak. Biz sesimizi çıkartmadık ama zaten bizim maaşımız eşit değil. Şimdi bir de kendi içinde farklılık yaratılmış olacak. Mademki asli görev zaten maaşını veriyor, ayrıca ek ödeneğe gerek yok ki. Bu statüler hiyerarşik sistemi altüst eder, kaos doğar. Bize sorulmadı: Tasarı bize sorulmadan Meclis’e gönderilmiş. Anlamıyorum, nereden örnek aldılar bunu. Televizyonlardan öğrendik, tasarıyı getirttik. Uyarmak görevimiz: Belki Başkanlar Kurulu’nu toplayıp değerlendireceğiz. Yanlış olduğunu, çelişkileri, ikilik çıkaracağını, hiyerarşik sistemi altüst edeceğini… Yasama organı üstüne çıkma yetkimiz yok ama onları uyarmak hem hakkımız hem de görevimiz. Ben zaten emekli oluyorum. Ama bundan sonraki gelecek arkadaşlarımızın sıkıntısı olacak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle