18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 OCAK 2011 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] DIŞ HABERLER 13 Türkiye’nin gücünün bedeli Amerikan özel istihbarat kuruluşu, gölge CIA olarak bilinen Stratfor’un raporuna göre, ABD Irak’tan çekilince İran’ın etkisini dengelemek için Türkiye devreye girebilir ELÇİN POYRAZLAR SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Bu da İran Hukuku “Hukukun katline örnek” mi istiyorsunuz? Gözlerinizi yanı başınızaki İran’a çevirin. Şirin Ebadi ile gündeme gelen İranlı insan hakları savunucusu Nesrin Sotude’nin “11 yıl hapis, yirmi yıl meslekten men” cezasına çarptırıldığına ilişkin haberler, bilmem dikkatinizi çekti mi? Ben de beğendiğim yönetmen Cafer Panahi benzer bir cezaya çarptırılmış olduğu için fark ettim. Panahi de hatırlarsınız daha yeni... “6 yıl hapis” cezası yanında “yirmi yıl meslekten men” almıştı... Bu kez Nesrin Sotude; Panahi gibi aynı suçtan “ulusal güvenliği tehdit ve rejim karşıtı propaganda” hüküm giymiş... ama “kadın olduğu için” erkekten nerdeyse iki katı hapis cezasına mahkum edilmiş. İran’da kadınlar demek yanlız mirastan yarım pay almakla kalmıyor, “rejim muhalifi” olmaları durumunda, cezaları erkeklere göre ikiye katlanıyor... Şeriatta böyle bir kayıt yok. Bunu da İranlılar uydurmuş… “Corriere della Sera”da (11 Ocak) bunu yeni okudum; “Nobel Barış Ödülü sahibi Ebadi’nin avukatı, Nesrin Sotude’nin başörtülü olmayan bir video görüntüsü tespit edildiği için cezası 5 yıl ağırlaştırılmış...” “Başörtüsüz görüntüye”, artı beş yıl hapis! Kamuda başörtüsüz görünmek, İran’da genelde “kırbaçla” cezalandırılıyor. Ama bu saçı uzun, aklı kısa kadın(!); bir de “insan hakları” niyetine rejim muhaliflerinin avukatlığını üstlenmek cüreti göstermiş. Üstelik Ahmedinejad’ın yaka silktiği “hemcinsi” Şirin Ebadi’nin avukatlığını almış. Hal böyle olunca... “Rejim düşmanlığına” “6”; “başörtüsü yasağı ihlaline” de ilaveten “5”; toplam “11 yıl” ceza yemiş! WASHINGTON ABD’deki özel istihbarat kuruluşu Stratfor, Türkiye’nin bölgede yükselen gücünün bir bedeli olduğunu ve ABD Irak’tan çekildikten sonra Türk ordusunun İran’ın etkisini dengeleme rolünü üstlenebileceği değerlendirmesini yaptı. Stratfor’un kurucusu ve üst düzey yöneticisi George Friedman tarafından kaleme alınan “İran müzakerelerinde Türkiye’nin rolü” başlıklı raporda Türkiye’nin kendisini hem İslam dünyasında bir lider hem de İslam dünyası ile Batı, özellikle de ABD arasında bir köprü olmak için yeniden konumlandırdığı ifade edildi. Raporda ayrıca Türkiye’nin bu rolünün ülkenin iç politika kültüründe önemli değişiklilere de yol açacağı ileri sürüldü. ABD, Irak’tan çekildiğinde İran’ın nükleer silahları olmasa da Basra Körfezi’nde en kuvvetli geleneksel güç olacağı öngörüsü yapılan raporda ABD’nin bugün İran ile 5+1 ülkeleri arasındaki müzakerelerde Türkiye’nin oynadığı rolden memnun olduğu kaydedildi. Ancak Türkiye’nin askeri güç bakımından tehlikeye girmeden Müslüman dünyasında baskın bir rol oyna mak istediğinin belirtildiği raporda “Türkiye’nin sorunu ABD ile İran’ı değil Suudi Arabistan ile İran’ı yakınlaştırmak olacak. Bu yalnızca dini nedenlerden değil İran’ın Suudi Arabistan’ın karşı çıktığı bölgede baskın bir güç olma arzusu nedeniyle de çok büyük bir zorluk” denildi. Türkiye’nin rolü Irak’ın geleceğinin belirsiz olduğu ve ABD çıktığında Irak’ın İran yanlısı bir ülke olacağı tahmininin yer aldığı raporda Türkiye’nin yapıcı bir rol oynaması için ABD’nin çekilmesini kolaylaştırması, Irak’taki İran etkisini sınırlaması ve bölgedeki çıkarlarını İran’ın tehdit etmeyeceğine yönelik Suudileri ikna etmesi gerektiği belirtildi. Raporda “Eğer ABD bölgeyi terk ederse tüm taraflara bu güvenceleri sağlamanın tek yolu Türk ordusunun örtülü ve açık bir biçimde Irak’ta İran’ın etkisini dengeleyecek aktif bir rol oynaması. Türkiye bölgede yükselen bir güç ve bu gücün bedelinin karşılanmasının zamanı geldi” denildi. Raporda şu ifadeler kullanıldı: “Türkler İran ile bir savaş hali istemiyor. Irak’ta karmaşa istemiyor. Araplar ve Farslar arasında seçim yapmak istemiyor. İran’ın bölgesel bir egemen olmasını istemiyor. Türklerin istemediği çok şey var. O zaman ne istiyorlar? Ve bunları almak için hangi risklere hazırlar?” Türkiye’nin ana riskinin İran’ın gücünü engellemek değil sınırlamak olacağının ifade edildiği raporda İran ve Araplar arasındaki dengenin Türkiye’nin ulusal çıkarlarına da uygun olduğu savunuldu. Raporda bu noktada “Bu Türkiye’nin iç politika kültüründe burkucu bir kaymaya neden olacak. Ama bu kayma kaçınılmaz, eğer şimdi olmazsa daha sonra” denildi. ALMANYA’DAN ERDOĞAN’A: Başbakan’ın tarih dersine ihtiyacı yok BERLİN (AA) Almanya Başbakanı Angela Merkel’in önceki gün Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ni ziyareti sırasında “Rum lideri Dimitris Hristofyas’ın çözüm konusunda iyi niyetle çalıştığı, ancak Türk tarafının olumlu adım atmadığı” sözlerine yönelik Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan gelen tepkiye, Alman hükümetinden dün yanıt geldi. Hükümet sözcüsü Steffen Seibert başkent Berlin’de yaptığı haftalık basın toplantısında, “Almanya Başbakanı’nın Annan Planı’nın Kıbrıslı Rumlar tarafından reddedildiğini bilmediği iddiası yanlış. Bunu çok iyi biliyor. Bu konuda Hristofyas ile de konuştu. Bu konuda tarih dersi almaya ihtiyacı yok” dedi. Erdoğan’ın Merkel’in açıklamasına cevaben “Sizin şansölyeliğinizden önceki dönemi şöyle bir araştırın, bakın o zaman neyin ne olduğunu göreceksiniz” açıklamasına yönelik Seibert, “Türkiye Başbakanı’nın açıklamaları, eksik bilgilendirilmiş olmasından kaynaklanıyor olabilir” şeklinde konuştu. Seibert, Erdoğan’a hangi bilgilerin eksik iletilmiş olabileceğinin sorulması üzerine ise “Türkiye Başbakanı’nın Başbakanımıza, Annan Planı’nı hangi tarafın kabul etmediği konusunda ders vermesi için bir neden olmadığını ifade etmeye çalıştım. Merkel, Kıbrıs sorununu her yönüyle ele aldı. Her iki tarafın da çözüm için cesaret göstermesini istiyoruz. Bu sorun sadece Kıbrıslılar taraMerkel’e ara bölgede BM yetkilileri fından çözülebitarafından brifing verildi. (AFP) lir” diye konuştu. (Fotoğraf: AFP) Tunus’ta ordu devrede Tunus’ta işsizliğin büyük sorun olduğu bir bölgede patlak veren gerginliğin tetiklediği ve başkente de sıçrayan protesto gösterilerine karşı ordu birlikleri kritik noktalara yerleştirildi. Üç gün önce başkent Tunus’ta güvenlik güçlerinin kalabalığın üzerine ateş açması sonucu ölenlerle birlikte son haftalarda can verenlerin sayısı 30’u aştı. Başbakan Muhammed Ganuçi, yeni bir içişleri bakanı atadı. Ganuçi ayrıca çeşitli merkezlerdeki gösterilerde gözaltına alınan çok sayıda protestocunun da serbest bırakılmasıyla sonuçlanan bir karar aldı. Nobel, Ebadi’nin laneti oldu Uzun süre tek başına hücrede alıkonan insan hakları savunucusu Nesrin Sotude için Ebadi; “Onu benimle çalıştığı için cezalandırıyorlar!” diyor... Rejimin 1 numaralı düşmanı sayılan Ebadi’nin kendisi bundan böyle yurtdışında yaşıyor ve “Yeşil İsyan” günlerinden bu yana İran’ a dönemiyor. İslam dünyasında “Nobel” kazanan tek kadın olarak bilinen Ebadi’nin mal varlığına “Nobel” para ödülü dahil! Ahmedinejad el koymuş. TV’lerde karısı aleyhinde beyanlarda bulunmaya zorlanan kocasıyla ünlü Nobel’in arası açılmış. İran basını, veryansın Ebadi’nin “Batılı güçlerin ajanı” olduğuna dair dedikodular yaymış... Halen İsviçre’de ikamet eden Ebadi bugün; ailesini, ülkesini, malvarlığını yitirmiş; yalnız ve perişan olmuş bir kadın. Konferanslara giderek yaşıyor ve “Yeşil Hareket’i” elinden geldiğince yurtdışından desteklemeye çalışıyor... Sotude; işte sürgündeki Ebadi’yi vatanında karşılaştığı bu haksızlıklar ve suçlamalara karşı savunmaya çalışırken, kendisini Tahran’ın dehşet saçan “Evin” Hapishanesi’nde buluyor... Davutoğlu: Sukutu hayale yol açtı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Kıbrıs sorunu ile ilgili son açıklamalarının kendilerinde ciddi bir sukutu hayale yol açtığını söyledi. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Suud el Faysal ile bir araya gelen Davutoğlu, düzenlenen ortak basın toplantısında şu ifadeleri kullandı: “Barış için, ‘evet’ demek için çaba gösterenlerle, barışa ‘hayır’ diyenleri aynı tablo içinde değerlendirirken adaletten bu kadar uzaklaşmayı, Almanya gibi güçlü bir ülkenin önemli bir liderine, Türkiye’nin bir dostuna doğrusu yakıştıramadık.” Son 2 yıl içinde tüm olumlu girişimlerin Türk tarafından geldiğini belirten Davutoğlu şöyle devam etti: “Sayın Merkel iki tarafı da dinlemiş olsaydı muhtemelen böylesine tek yanlı bir açıklamada bulunmazdı. Biz kendisine ve liderliğine çok güveniriz, ümit ederim ki önümüzdeki dönemde Kıbrıs Türk tarafını da dinler ve bu konuda daha adil ve objektif bir yaklaşım içinde olur.” KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ise Merkel’in açıklamasına tepki göstererek, “BM’nin gözetleme kulelerinin arkasından Kuzey’e bakarak yorum yapması çok yanlış” dedi. Roksana Saberi’nin öyküsü İran’ın “rejim kurbanı kadınlarından” söz açılmışken; “Evin”den zor kurtulan bir başka “siyasi mahkum” Roksana Saberi’nin “Between Two Worlds/İki Dünya Arasında” isimli kitabını yeni bitirdim... Türkiye’de yalnız reel politik “nükleer”boyutuyla gündeme gelen doğu komşumuzu; çeşitli dillere çevrilen bu kitap, “siyasi mahkumlar” penceresinden tanıtıyor... Roksana’nın “100 günlük Evin kâbusu” ardından, bu kitabı kaleme alabilmesinin tek nedeni, İran vatandaşlığı yanında ABD vatandaşlığının da olması. Baba tarafından ABD’deki İran diyasporasından gelen Roksana; “köklerini merak ettiği” için bir süreliğine gazeteci olarak çalışmak amacıyla İran’a gidiyor. Ve “ajan” suçlamasıyla tutuklanıyor. Roksana’nın tutuklanış biçimi tüyler ürpertici... “Postacı” kılığında bir adam bir sabah kapıda beliriyor ve ekip arkadaşlarıyla Roksana’yı dertop edip “Evin”e götürüyor! Gidiş o gidiş... Günler boyu ailesi/sevgilisi Roksana’dan haber alamıyor... Kadın ancak “yalan ifade” karşılığında telefona konuşması yapabiliyor ve muhataplarına ne söyleyeceği; kendisine dikte ediliyor. Roksana’ya “Ajan olduğunu kabul etmezssen, ya burada çürür ya ipe gidersin!” diyorlar... VEFAT Emekli Füze Albayı Nevzat Şanver (19.05.1919 11.01.2011) aramızdan ayrıldı. Tüm sevenlerinin başı sağolsun. ‘Kuş kafesi fark ettiği an!’ T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ ESAS NO: 2007/214 KARAR NO: 2008/773 Kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınan eşya hakkında hırsızlık suçundan sanık Turan ve Şerefnur oğlu 30.11.1968 Nazilli D.lu AKIN AKGÖK hakkında mahkememizde yapılan yargılama sonunda 10.10.2008 tarih 2007/214 esas,2008/773 sayılı karar ile 5237 sayılı TCK’nin 142/1b, 143, 35/2 53/123 maddeleri gereğince 2 YIL 9 AY 22 GÜN HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA karar verilmiş olup, gıyabında verilen karar sanığın gösterdiği adreslerde ve yapılan adres araştırmasında tebliğe yarar açık adresi bulunamadığından tebliğ edilememiş olup; 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun ilgili hükümleri dairesinde gazetede ilanen tebliğine, yayımlandığı tarihten itibaren 15 gün sonra hükmün tebliğ edilmiş sayılmasına, bu tarihten itibaren 7 gün içinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere ilan masrafının sanıktan tahsiline karar verildiği ilanen tebliğ olunur.17.12.2010 (Basın: 1811) TEŞEKKÜR Ailemizin değerli varlığı BESEY KIZILYÜCE’nin Rahatsızlığı süresince tedavisine çalışan Hastane Başhekimi Opr. Dr. CENGİZ TEKER’e, Dr. SEVİNÇ TUNÇBERG’e Dr. SONER OFLAZOĞLU’na, Servis hemşire ve hastabakıcılarına, Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktorlarından Dr. ERTUĞRUL OKUYAN’a Cenazesinde hizmetlerini gören Bağcılar Cemevi, yöneticileri, dedesi ve çalışanlarına; törene katılan, ziyaret ve telefonla başsağılığı dileyen dostlarımıza teşekkürlerimizi sunarız. KIZILYÜCE; KIZILKAYA; TUNÇ; KARABULUT ve CENGİZ AİLESİ BALIKESİR CUMOK, ÇYDD ETKİNLİĞİ NÂZIM 109 YAŞINDA Nâzım Hikmet Memleket Memleket Nâzım Hikmet Konuşmacı: Turgay Fişekçi, şair Sunucu : Fazlı Kamalı Müzik : Grup MİSYA Şiirler : Pınar ESEN, Merve KAMALI Seren KAHVECİ, Erbatur ATLI 15 Ocak 2011 saat 14.00 Salih Tozan Kültür Merkezi 239 13 46 Baskı altında Saberi sonunda; “Bay D.” adında masum biri adına casusluk yaptığını söylemeye mecbur bırakılıyor. Ancak hapisdeki “siyasi mahkumların” direncinden etkilenerek; “verdiği yalan ifadeyi” mahkemede geri alıyor. Göstermelik verilen, ağzını açmayan gariban bir avukatın yanında savunmasını kendi yapıyor. Ve siyasi konjonktürün kendinden menkul ABD baskısı! raconuyla serbest bırakılıyor. 8 yıllık mahkumiyet evvela 2 yıla indiriliyor; o da erteleniyor ve Roksana serbest kalıyor... “İki Dünya Arasında”da Roksana; “Hâlâ beni hangi nedenle tevkif etmiş olduklarını ve hangi gerekçeyle serbest bıraktıklarını bilmiyorum!” diyor... Tebrizi’nin 17. yüzyılda yazdığı “Kuş kafesten farkını anladığı an, özgürdür!” satırlarıyla başlayan “İki Dünya Arasında” soluk soluğa okunan bir kitap. 32 yaşındaki genç kadın gazeteci Saberi; kitapta yanlız İran rejiminin kullandığı takıyye ve manipülasyon yöntemlerini faş etmekle kalmıyor, aynı zamanda kadınlar koğuşunda tanıdığı Nergis, Azer, Feride, Rüya, Mehveş... yoluyla İran toplumunun içine ayna tutuyor. Adları bile adlarımızı çağrıştıran bu kadınları merak etmiyor musunuz? [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle