18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 OCAK 2011 PERŞEMBE HABERLER CUMHURİYET SAYFA 3 Gümrükte 5 tutuklama İstanbul Haber Servisi İstanbul gümrüklerine yönelik geçen hafta gerçekleştirilen operasyonda gözaltına alınan 47 kişiden 2’si serbest bırakılırken İstanbul Gümrük ve Muhafaza Başmüdürü Lütfi Ekinci, gümrük memuru İhsan Durmazer, muayene memuru Erkan Uzunalioğlu, Atatürk Havalimanı Kargo Gümrük Müdürü Hayrettin Eker ve Nadir Coşkuner “rüşvet almak, vermek” ve “Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet” iddiasıyla tutuklandı. Tutuklular Paşakapısı Cezaevi’ne gönderildi. 8 milyon 400 bin kişi evde hapis İSTANBUL (AA) Türkiye’deki 8.5 milyon engellinin 100 bininin sokağa çıkabildiğini savunan Altınokta Körler Derneği İstanbul Şube Başkanı Murat Demirok, İstanbul’da 40 bin görme engelli insanın yaşadığını, bunlardan 38 bininin evden dışarı çıkamadığını söyledi. Demirok, “8 milyon 400 bin engelli evde hapis. Bu rakam küçümsenebilir mi? Bu kabul edilebilir bir rakam değil. Bunlar da zor şartlarda çalışıyor. Bu insanlara eğitim, istihdam, yaşam olanakları verilmeli” dedi. İstanbul’daki belediyelerin de engelli insanlara destek vermeleri ve duyarlı olmaları gerektiğini aktaran Demirok, “Yatırımlar yapılırken bizleri de düşünsünler. İstanbul’da 40 bin civarında görme engelli yaşıyor. Sokağa çıkabilen görme engelli sayısı ise 2 bin civarında. 38 bini evinden dışarı çıkamıyor” diye konuştu. AYDINLANMA Nefret Söylemi “Nefret söylemi” şiddetin, zulmün en büyük kaynaklarından biridir… Bu söylem adeta yaşayan bir organizma gibidir: Hem zalimler tarafından kullanılır… Hem de zalimleri kullanır! İster Amerika’da olsun, ister Avrupa’da, ister Ortadoğu’da, isterse Türkiye’de… Öldürücü bir virüs gibi… Her yerde insanları böler, düşmanlıklar oluşturur, trajik olaylara, cinayetlere yol açar… Onu iyi tanımadan zulmü ortadan kaldırmak pek olanaklı değildir. “Nefret söylemi” belli grupların duyarlılıklarını kullanır… Mukaddes değerleri istismar eder. Bir insana… Ya da bir gruba karşı: Dinsel, mezhepsel… Etnik, milliyetçi… Siyasal, ideolojik… Ahlaki, cinsiyetçi… Bir “nefret” ifade eder. Bu nefreti önce yaratır… Sonra körükler… Daha sonra da onu somut hedeflere yöneltir. “Nefret söylemi” bazı homojen gruplarda, alt kültürlerde oluşur… Siyaset tarafından kullanılır… Medya ile beslenir, büyütülür… Sonunda tüm toplumu pençesine alır. Nasıl sevgi, sevgiyi çoğaltırsa… “Nefret söylemi” de başka “nefret söylemlerini” teşvik eder ve çoğaltır. Böylece toplumlar bir yandan birbirinden nefret eden gruplara bölünürken, öte yandan herkes bu nefretten nasibini alır: Günlük yaşam… Normal etkileşim… İnsani iletişim… Aile… Okul… Arkadaş grupları… Medya… Kamu hizmetleri… Siyaset… Ve sonuç olarak tüm toplum zarar görür! Türkiye’yi 1980 askeri darbesine götüren şiddet olayları böyle “nefret söylemlerinin” bir sonucuydu: “Komünizmden nefret”, “komünistlerden nefrete” dönüştürülmüş… “Faşizmden nefret”, “faşistlerden nefrete” dönüştürülmüş… Belli gruplar ve belli bireyler üzerinde somutlaştırılmış… Günde yaklaşık on kişinin öldürülmesine yol açmış… Ve sonunda ülkeyi askeri müdahalenin kucağına atmıştı. “Nefret söylemi” ne yazık ki evrensel bir olgu: Örneğin 2011 yılının ilk günlerinde Amerika Birleşik Devletleri’nde Arizona eyaletinde Kongre üyesi Gabrielle Giffords bir silahlı saldırıya uğradı. Biri 9 yaşında bir kız çocuğu olmak üzere 6 kişi öldü. Bölgenin emniyet görevlisi, bu eylemin bir “zehirli bir siyaset ortamından kaynaklandığını” belirtti. “Nefret söyleminin” Amerikan siyasetini de zehirlediği pek çok yorumcu tarafından dile getirildi. Cumhuriyetçi Parti’nin 2008’deki Başkan Yardımcısı adayı, eski Alaska Valisi, muhafazakârlığın radikal görüntüsüyle bir halk hareketi olarak ortaya çıkan “Çay Partisi” grubunun lideri konumundaki Sarah Palin’in, Giffords’un ismi üzerine hedef sembolü koyup “Nişan al” diye yazdığı biliniyor. Palin tarafından hedef gösterilenler arasında yer alan Giffords’a saldıran kişinin meczup olduğu söyleniyor. Bu olay ve yorum, bana bir dinci gazetenin zaman zaman birinci sayfadan resmini basarak hedef gösterdiği Ahmet Taner Kışlalı, Ali Günday, Mustafa Yücel Özbilgin gibi kişilerin öldürüldüğünü anımsattı. “Nefret söylemini” toplumsal ve kültürel yaşamımızdan, özellikle de siyasetten ve medyadan söküp atamadığımız sürece, zulmü ve cinayetleri durdurmak, yeni zalimlerin ve katillerin oluşumunu engellemek olanaksızdır. EMRE KONGAR Gece ağladığı için 6 aylık kızının önce ayağını ısırdı sonra da biberonla öldürdü Babanın biberon vahşeti Cumhuriyet ve Selçuk’a ödül Lisesi KabataşlıKabataş Erkeköğrenci,veöğretmen ve lar Derneği mezunlarınca gerçekleştirilen, “8. Kabataşlılara Göre 2010’un En İyileri Anketi”nin sonuçlarına göre Cumhuriyet gazetesi “En İyi Gazete” seçildi. Geçen yıl yaşamını yitiren gazetemiz karikatüristi Turhan Selçuk ise Kabataşlılar Derneği Yönetim Kurulu’nca verilen “Nehar Tüblek Karikatür Onur Ödülü”ne değer görüldü. Selçuk’un ödülünü eşi Ruhan Selçuk aldı. Törende “Ahmet Taner Gazetemiz adına ödülü KabataşKışlalı Aydın Adam Onur Ödülü” lılar Derneği eski başkanı Taner Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kıral’dan alan Yazıişleri Müdürümüz Güray Öz, 2010’un Cum Kanadoğlu’na, Kışlalı’nın eşi Nilüfer Kışlalı tarafından verildi. Törende huriyet için zor bir yıl olduğunu “Süleyman Seba Spor Adamı Onur belirtti. Öz, “Son yıllarda çok Ödülü” Özhan Canaydın’a, “Adnan sayıda arkadaşımızı yitirdik. Bir diğer zorluk da gerçekleri yazan Kahveci Devlet Adamı Onur Ödülü” Eskişehir Belediye Büyükşehir Beleların yalnızlaşmasıdır. Bu ödül diye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’e ile Cumhuriyet olarak yalnızlığıverildi. (SİBEL BAHÇETEPE) mızı azaltıyorsunuz” dedi. Gazetemiz çizeri Turhan Selçuk’un ödülünü alan eşi Ruhan Selçuk, “Turhan Selçuk, sözün bittiği yerde, çizgilerinde yaşıyor. Yaşamı anlamlandıran değerlerde ve beyin hücrelerimizin temel yapı taşlarında hep varolacaktır. Bu ödülü Turhan Selçuk’un çok sevdiği siz gençlerin ona teşekkürü olarak duyumsuyor, ben de onun adına sizlere teşekkür ve sevgilerimi iletiyorum” diye konuştu. İstanbul Haber Servisi Bağcılar’da bir kişi, 6 aylık kız çocuğunu gece ağladığı için darbederek öldürdüğü iddiasıyla tutuklandı. Polisi arayan Hatice K, eşi H.K’nin kız çocuğunu darbederek öldürdüğünü söyleyerek ihbarda bulundu. A.K’nin ifadesinde, bebeğini öldürdüğünü itiraf ettiği öğrenildi. A.K’nin ifadesinde, çocuğunun gece çok ağladığını ve susturmaya çalıştığını belirterek, “Susmaması üzerine ayağından ısırdığı ve şişe biberonla kafasına vurduğu kızını, hareketsiz kalması üzerine tekrar yatağına bıraktığını ve sabah da işe gittiğini” söylediği öğrenildi. Sabah uyandığında bebeğinin öldüğünü gören anne Hatice K’nin ise polise, çocuğunu hareketsiz gördüğünde eşine haber verdiğini, eşinin de kendisini kimseye bir şey anlatmaması konusunda uyardıktan sonra işe gittiğini, eşinin evden ayrılmasından sonra hemen polisi aradığını anlattığı ifade edildi. Bebeğin ayaklarında bir sorun olduğu ve ailenin maddi olanaksızlıklar yüzünden tedavisini yaptıramadıkları ileri sürüldü. [email protected]; www.kongar.org C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle