19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHUR YET 27 EYLÜL 2010 PAZARTES 6 KÜLTÜR SÖYLEŞİLERİ BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI ‘Batı Ekseni’ Sona Ererken Şöyle bir düşünün; dünyanın hangi ülkesi için, acaba dış politik ilişkilerinde şimdi nereye yönelecek, hangi ülkeler ve bloklarla ittifak yapacak, biçiminde bir tartışma var? Evet akla tek ülke geliyor: Türkiye... Moda deyiş: Eksen. “Eksen kaydı, eksen değiştirdi...” Eksen veya yörünge, yön... Ülkenin “doğru” yönünü Atatürk çizmişti: Çağdaşlaşma. Sonra bu yön 1946’dan sonra “Batı, Batılılaşma” olarak uygulandı. Çağdaşlaşma, Batı’daydı... Demokrasi, insan hak ve özgürlükleri; bilim, teknoloji, düşünce, kültür ve sanat orada gelişiyordu. Ve bütün bunlar üzerinde yükselen ekonomi ve dünya piyasaları üzerindeki “mutlak” egemenlik, Batı’yı 200 yıl boyunca dünyanın merkezi, odağı yaptı. Bilim orada patlama yaptı, teknoloji ekonomiye ve zenginliğe dönüştü. Dolayısıyla dünyadaki hemen hemen bütün referansları Batı belirledi... Bir noktaya daha değinelim: Bütün dünyanın yönü Batı idi, Batı’nın yönü de bütün dünya! Dünya neredeyse (Rusya’nın çöküşünden sonra hele, tek) Batı eksenli iken, Batı ise çok eksenliydi... German Marshall Fund (GMF) yazdı ki Türkiye eksen değiştiriyor. ABD’deki pek çok düşünce kuruluşu da benzer görüşlere yer veriyor. AB telaşlı! Almanya öyle... Diyorlar ki, Türkiye AB’den dışlanınca, kendine yeni müttefikler arayışına girdi. Beyaz Saray, “suçlu” gördüğü AB’ye yüklendi! Batı’nın karar merkezleri telaşlı, ne olacak bu Türkiye’nin hali, hikâyesi! Bu olgular karşısında hem yakın tarihe ilişkin hem günümüze ilişkin bazı saptamalar yapmalıyız. 1) Türkiye, kuruluşundan itibaren, Atatürk’ün çağdaşlaşma hedefine yöneldi! Batı’yı Batı yapan kurumları oluşturdu. Üniversiteler, bilim ve araştırma altyapısını oluşturma, gelişmenin merkezine oturtuldu. Öğrenciler gönderildi, profesörler getirtildi, mühendisler yetiştirildi, araştırma kurumları kuruldu, Türkiye sıtma ve salgın hastalıklar yurdu olmaktan çıkartıldı, fabrikalar kuruldu... Üst yapı kurumları oluşturulmaya çalışıldı. Türkiye, Batı ile ittifaka girmeden, Batı’yı Batı yapan yoldan gitmeye başladı. İkinci Dünya Savaşı sonrasının özel koşulları, Türkiye, Batı’ya jandarmalık hizmeti sunmaya başladı, 1990/2000’lere kadar süren bu hizmet, Türkiye’yi “çağdaşlaşma” yolundan epey alıkoydu, hatta kopardı bile diyebiliriz. Türkiye, savaş odaklı büyük stratejik planların piyonu oldu! Siyasetin ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bilincini, siyasi yapılanmasını, siyasetini bu stratejik planlar belirledi. Geldiğimiz nokta, askeri stratejik güvenlik politikasının güdülediği bir ülke yapısı oldu. Üstelik, ittifaka girinceye kadar girilen çağdaşlaşma politikaları da kesintiye uğradı ve tamamlanamadı! Ekonomisi, demokrasisi, hukuk devleti, insan hak ve özgürlükleri, çağımızın temel yapılanması bilim ve teknoloji üretimi (çok) eksik bir ülke!.. Sonuç çıkartırsak: Batı ittifakı bizim gibi Batılı olmayan ülkeler için kötü; ama çağdaşlaşma düşüncesi iyi... 1980’den itibaren taşları döşenen ve Sovyetler’in sosyalist blogu yıkıldıktan sonra hızlanan bugünkü küreselleşme, aslında Batı’yı da (Avrupa ve ABD) dünyanın tek yönü/merkezi/odağı olmaktan çıkarmaya başladı. Çünkü çağdaşlaşmayı belirleyen ana temalar Batı’nın tekelinden kurtuldu, dünyanın malı olmaya başladı. Tek eksenli, tek yönlü bir dünyadan, çok eksenli/çok yönlü bir dünyaya dönüştük/dönüşüyoruz. Küreselleşme, zaten kavramsal olarak da bunu dile getirir: Bin bir yönlü/eksenli bir dünya! Yarın, tek eksenliliği bitiren olgulara yakından bakacağız ve Türkiye’nin eksenini değerlendireceğiz. SEDA SARI “Önünde bir kavşak belirdiyse hayatın de- ğişecek demektir”. Filmin senaryosunu okurken başrol oyuncusu Güven Kıraç tarafõndan söy- lenen bir cümle. Selim Demirdelen’in de röportaj sõrasõnda söz ettiği gibi, filmi özetleyen bir cümle aslõnda. Hepimiz yaşantõmõz boyunca tür- lü değişikliklerle karşõlaşõr, kimi zaman bazõ ger- çeklerle yüz yüze geliriz. Zaman zaman hepi- mizin önünde kavşaklar belirir ve yaşantõmõzõ de- ğiştirir. İşte “Kavşak” da böyle bir film. 17. Altõn Koza Film Festivali’nde ‘En İyi Yö- netmen’, ‘En İyi Kadın Oyuncu’, ‘Umut Ve- ren Erkek Oyuncu’ ve ‘En İyi Müzik’ dalla- rõnda olmak üzere 4 ödül sahibi olan ve başrol- lerini Güven Kõraç ve Sezin Akbaşoğulları’nõn paylaştõğõ, Umut Kurt, Cengiz Bozkurt, Yü- cel Erten, Nihal Kolbaş, Mete Horozoğlu ve Dolunay Soysert gibi profesyonel oyuncularõn yer aldõğõ, yapõmcõlõğõnõ Türker Korkmaz’õn üst- lendiği filmin başarõlõ yönet- meni, senaristi, aynõ zaman da müzisyen, fotoğraf sanatçõsõ ve bundan sonra adõnõ epeyce söz ettirecek olan Selim De- mirdelen ile ilk uzun metraj- lõ filmi “Kavşak”õ konuştuk. KES ŞEN HAYATLAR - Hepimiz “kavşak” keli- mesinin anlamını biliyoruz ama filmin yönetmeni ve se- naristi olarak filmdeki “kav- şağı” nasıl tanımlarsınız? - Filmdeki karakterlerin ha- yatlarõnõn kesişmesini simge- liyor aslõnda. İnsanlarõn ha- yatlarõnõn, birbirine teğet ge- çerek birbirini nasõl etkiledi- ği ve nasõl değiştirdiğiyle ilgili uygun bir isim olduğunu dü- şündük. - Sürprizli bir hikâyesi var aynı zamanda.. - Evet, ama çok da ipucu ver- mek istemiyorum. Genel ola- rak bir yüzleşme, bir kabullenme filmi di- yebiliriz “Kavşak” için. Aynõ zamanda bir büyük şehir filmi. Köşeye sõkõşmõş ka- rakterlerin hikâyeleri. Güven adõnda bir ana karakterimiz var. Onun üzerinden yü- rüyor hikâye. Diğer karakterlerle haya- tõ kesişiyor ve onun hayatõnõ tamamen al- tüst edip değiştiriyorlar. Finali bakõ- mõndan da umut içeren bir film aslõnda. MUTLU B R A LE BABASI! - Konusundan biraz söz edecek olursak… - Güven, bir muhasebe şirketinde şef olarak çalõşõyor. Şirkette herkes onu mutlu bir aile babasõ olarak tanõyor ve ça- lõşanlara kõzõnõn başarõlarõnõ anlatõp ak- şamlarõ evine koşarak gidiyor. Ama as- lõnda onu evde bekleyen kimse yok. Gü- ven’in hayatõ, yeni bölüm şefi Arzu’nun odasõna taşõnmasõyla sarsõlmaya başlõyor. Kendi hayatõyla ilgili verdiği bir açõkla ve Arzu’nun önlenemeyen merakõyla olaylar çözülmeye başlõyor diyebiliriz. - Nasıl bir süreç yaşandı film orta- ya çıkana kadar? - Filmi dijital kamerayla üç haftada çektik. Çekimlerin tamamõ İstanbul’da gerçek me- kânlarda oldu. Yani dekor kurulmadõ. Film sõkõşõk karakterleri anlattõğõ için mekânõn da sõkõşõk ve küçük olmasõna özen gösterdik. Çekimler sõrasõnda herhangi bir sorun yaşa- madõk. Güven Kõraç’õn böbrek taşõ düşürmesi dõ- şõnda tabii. Ama acõlar içinde de olsa, sağ olsun, çalõşmaya devam etti. Bir de şubat ayõnda çek- tiğimiz için hava bizi biraz zorladõ. Bizim bek- lentimiz, tutarlõ karlõ bir İstanbul ya da tutarlõ yağ- murlu bir İstanbul’du. Ama biz çekerken dört mevsimi birden yaşadõk. Güneşli bir çekim ya- parken ertesi gün kalktõğõmõzda kar yağmõş ol- duğunu da gördük. - Filmin afişinde çok güzel bir cümle yer alı- yor: “Eğer önünde bir kavşak belirdiyse ha- yatın değişecek demektir.” Etkileyici bir cümle… - O cümle Güven Kõraç’a ait. Senaryoyu okuduğunda, filmin ismi orta- ya çõktõğõnda onun aklõna gel- di. Filmi de çok güzel özetle- diğini düşünerek afişte kullan- dõk o cümleyi. FARKINA VARILMA- YAN KAVŞAKLAR - Sizin de hayatınızı değiş- tiren bir kavşak var mı?.. - Bir sürü var. Hayatõmõn akõ- şõnõ değiştiren olaylar, rastlan- tõlar, insanlar var. Bunlardan et- kilenmiş olabilirim filmin hi- kâyesini oluştururken. Bu tür kavşaklarõn önemli olduğunu düşünüyorum. Sadece bazõla- rõnõ gözden kaçõrõyoruz, farkõ- na varamõyoruz. Ama yaşa- dõklarõmõza daha dikkatli bak- tõğõmõz zaman bu tür olaylarõn hayatõmõzõ ne ka- dar önemli ölçüde değiştirdiğini zaten görüyo- ruz.. - Filmdeki ana karakterin adının Güven ve o karakteri canlandıran kişinin Güven Kıraç oluşu bir rastlantı olmasa gerek… - Öykü şekillendiğinde gözümün önüne gelen tek kişi Güven Kõraç’tõ. Ona fazlasõyla yakõştõr- dõm bu rolü. Güven ismi kendisinden yola çõkõ- larak kondu. Bu ismi karaktere de çok yakõştõ- rõyorum. Güven, fiziksel görünüm olarak da kafamdaydõ. Bir tek, kilo vermesi gerekiyordu biraz. O yüz- den projenin başõnda onu tehdit ettim! Kilo ver- mezsen oynatmam seni diye! Diğer oyuncular da kafamdaki karakterlere ya- kõştõrdõğõm kişilerdi. Hepsi de kõrmayõp filmde rol almayõ kabul ettiler. Dolayõsõyla istediğim oyuncularla çalõşabildim. Bu da benim için bü- yük bir şans tabii. - Bu film ile nasıl bir kitleye ulaşmayı he- defliyorsunuz? - Öyle bir hedef belirlemedik. Sinema filmi yapmak üzere yola çõktõk. Tek amacõmõz, sami- mi ve gerçek bir film yapmaktõ. Film kimlerle bu- luşacak: Bunu herhalde 1 Ekim’de gösterime gir- diğinde göreceğiz.. - Fragmandaki müzik de dikkat çekici… - Fragmandaki müzik aynõ zamanda filmin ana tema müziği ve bana ait. - Yurtdışındada birçok festivalde adını du- yurdu “Kavşak”. Bunlardan biri de Montreal Film Festivali’ydi… - Dört gösterim oldu orada. Biz gidemedik, do- layõsõyla oradaki tepkileri bilemiyoruz. Önü- müzdeki günlerde yazõlõp çizilecektir. Biz de me- rakla bekliyoruz açõkçasõ… - Ödül bekliyor musunuz peki? - Hem gişeyle ilgili hem de festival başarõsõyla ilgili beklentilerimi asgaride tutmaya çalõşõyo- rum… FEST VALLER ÖĞRET C - Sonuçta yıllardır bu işle uğraşıyorsunuz ve ilk uzun metrajlı filminizi çekip yurtdı- şındaki festivallere katılıyorsunuz. Bu bile as- lında arkasından ödüllerin geleceğini gös- termiyor mu? - Umarõm, tabii. Ama dediğim gibi benim için daha değerli olan, filmin seyredilip, beğenilip olumlu ya da olumsuz eleştirilmesi ki, bundan sonraki filmler için kendimi tartabileyim. Fes- tivallerin de eğitici bir süreç olduğunu düşü- nüyorum bu konuda. Ödüllerle ilgili bir şey di- yemeyeceğim… - Şu anda üstünde çalıştığınız bir proje var mı? - Çalõştõğõm iki proje var. Biri aşk, diğeri ise polisiye tarzõnda. O zaten bir roman uyarlamasõ. Ben biraz maymun iştahlõyõmdõr. İyi bir bi- limkurgu filmi izlediğimde canõm bu tarz bir film çekmek ister. Aşk filmi izlediğimde ise o tür- de bir film çekmek isterim. Keşke Stanley Kubrick gibi her türde başarõlõ örnekler vere- bilsek. Bunlarõn hepsi proje aşamasõnda tabii. Ger- çekleşmesi biraz da bu filmin başarõsõna bağlõ. Hem parasal açõdan hem de motivasyon açõsõn- dan. Ne yapacağõmõzõ, “Kavşak”õn gösterimin- den sonra belirleyeceğiz. Aslõnda bir de doğaçlama projem var. Ama de- diğim gibi, hepsi “Kavşak”õn gösteriminden son- ra belli olacak.. - Son olarak şöyle genel bir soru sormak is- tiyorum: 1969’da Stuttgart’ta başlayan ve şu anda İstanbul’da süregelen bir yaşam. Kırk bir yıllık bir yaşama sığdırılan birçok başa- rılı iş. Müzisyenlik, fotoğraf sanatçılığı, rek- lam, film, dizi yönetmenliği… Peki Selim Demirdelen’nin yaşamı bir film olsa, ismi ne olur? - “Kavşak”... ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet ve siyasi parti temsilcileri, 26 Ey- lül Türk Dil Bayramõ dolayõsõyla Türkçe- nin birlik ve beraberlikteki önemini vur- gulayan mesajlar yayõmladõ. Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, Dil Bayramõ dolayõsõyla yayõmladõğõ mesajõn- da Türkçenin söz varlõğõ ve kullanõm ala- nõyla dünyanõn en zengin dillerinden oldu- ğunu belirterek “Birlik ve beraberliğimi- zin temeli olan Türkçemiz, bizi birbiri- mize bağlayan, kültürümüzün kök sal- masına ve nesillere aktarılmasına hiz- met eden en önemli varlığımızdır” dedi. Gül, çağdaş bir eğitim, bilim ve kültür dili seviyesine ulaşma yolunda büyük mesafe kateden Türkçeyle dünyada ses getiren seçkin eserlerin üretilmesinin Türkçenin zenginliğini gösterdiğini ifade etti. TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şahin de mesajõnda bir milletin kültür ve gelişmiş- lik düzeyini gösteren en önemli olgunun dil olduğunu vurgulayarak “Tarih boyu sürekli gelişen Türkçemiz, zengin içeri- ğiyle dünyanın en köklü ve en konuşu- lan dilleri arasında yer almaktadır” de- di. Şahin, güçlü ve zengin bir toplum ola- rak geleceği yakalamak için Türkçenin korunmasõ ve zenginleştirilerek gelecek nesillere ulaştõrõlmasõ gerektiğini kaydetti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da yayõmladõğõ mesajda dilin millet olabil- menin en önemli dayanaklarõndan biri olduğunu belirterek “Bizi bir arada tu- tarak ortak değerler etrafında bütün- leşmemizi sağlayan da dilimizdir. Di- limizi geliştirerek muhafaza etmek, millet olarak geleceğimizi de muhafa- za etmektir” dedi. ‘M LLET N ÖZÜ D LD R’ CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçda- roğlu da mesajõnda bir kişinin soyunun, aşiretinin, õrkõnõn ve etnik kimliğinin fark- lõ olabileceğini ancak devletin resmi dili- ni, Türkçeyi herkese öğretmek, anlatmak ve gelişip güçlenmesine yardõmcõ olmak- la görevli olduğunu belirtti. Kõlõçdaroğlu, bunun hem Anadolu’daki birlik ve bera- berliğin özü ve temeli olduğu için hem de bir milletin kültür ve gelişmişlik dü- zeyini gösterdiği için önemli olduğunu ifade etti. Kõlõçdaroğlu, bugün Dil Der- neği’nin gerçekleştireceği “Dil Bayramı ve Ödül Töreni”ne katõlamayacak olma- sõ nedeniyle Sevgi Özel’e de bir mesaj gönderdi. 12 Eylül 1980’deki anlayõşõ 2010’larda yaşatan bugünkü iktidarõn farkõnda olmasa da Dil Bayramõ’nõn son- suza dek aynõ heyecan ile kutlanacağõnõ ifade eden Kõlõçdaroğlu, ayrõca onur ödü- lüne değer görülen aralarõnda gazetemiz yazarlarõ Işık Kansu ve Güray Öz’ün de bulunduğu isimleri kutladõ. Selim Demirdelen’in Altõn Koza’da 4 ödül alan ‘Kavşak’ filmi 1 Ekim’de gösterime giriyor Hayatõ değiştiren ‘kavşak’lar En yi Yönetmen: Selim Demirdelen En yi Kadın Oyuncu: Sezin Akbaşoğullarõ Umut Veren Erkek Oyuncu: Umut Kurt En yi Müzik: Selim Demirdelen 17. ALTIN KOZA F LM FEST VAL ’NDE ‘KAVŞAK’ ‘Kavşak’ta başrolü üstlenen Güven Kõraç’õn söylediği bir cümle filmi özetliyor: Önünde bir kavşak belirdiyse hayatõn değişecek demektir… Zaman zaman hepimizin önünde kavşaklar belirir ve yaşantõmõzõ değiştirir. İşte ‘Kavşak’ da böyle bir film. Filmin sürprizli bir hikâyesi var. Ama yönetmeni Selim Demirdelen fazla ipucu vermek istemiyor. Genel olarak bir ‘yüzleşme’ filmi olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Aynõ zamanda bir büyük şehir filmi. Köşeye sõkõşmõş karakterlerin hikâyeleri.” 1 969 yõlõnda Stuttgart- Alman- ya’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdi, ardõndan İstanbul Üniversite- si’nde iktisat okudu. New York Üniver- sitesi’nde kõsa dönem film eğitimi aldõk- tan sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde sinema/TV dalõnda yüksek lisans yaptõ. 1994 yõlõnda ilk çektiği kõsa filmler “Hasret” ve “Çevre” ile İFSAK kõsa film yarõşmasõnda ödül aldõ. 1998 yõlõn- da serbest reklam yönetmeni olarak ça- lõşmaya başladõ. 2002 yõlõnda ilk albümü “Beat Bazaar”õ çõkardõ. 2004 yõlõnda “Anlat İstanbul”un beş yönetmeninden biri oldu. 2006’da profesyonel müzik kayõt stüdyosu “Stüdyo 101”i kurdu. Aynõ yõl Serdar Akar’õn “Barda” adlõ filminin müziklerini yaptõ. 2007-2008 sezonunda Kanal D’de yayõmlanan “Bı- çak Sırtı” dizisini yönetti. 2008’de “36 Poz” adlõ ilk kişisel fotoğraf sergisini açtõ. Üçüncü albümü “Dut Ağacı” 2009 yõlõnda müzik marketlerde yerini aldõ. Sokak Çocukları (Reklam Filmi) 2003 Kristal Elma - En İyi Yönetmen Ödülü 2003 Epica - Finalist 2003 Adee - Finalist Cafe del Mondo (Reklam Filmi) 2004 New York Festivals - Finalist Anlat İstanbul 2005 İstanbul Film Festivali - En İyi Film 2005 Adana Altın Koza Film Festivali - En İyi Film 2005 Med Fest - Jüri Özel Ödülü 2006 Ankara Film Festivali – En İyi İkinci Film 2006 Bangkok Film Festival - Jüri Özel Ödülü Barda 2007 Boğazici Üniversitesi Radyosu - En İyi Film Müziği 2007 SİYAD En İyi Film Müziği - Fi- nalist 2007 Yeşilçam Ödülleri En İyi Film Müziği – Finalist Devlet ve siyasi parti temsilcileri, 26 Eylül Türk Dil Bayramõ dolayõsõyla Türkçenin birlik ve beraberlikteki önemini vurgulayan mesajlar yayõmladõ Dil Bayramı’nda birlik vurgusu... SEL M DEM RDELEN Filmde başrolleri Güven Kıraç ve Sezin Akbaşoğulları paylaşıyor. SelimDemirdelen Arkadaşımızın mutlu günü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gaze- temiz muhabirlerinden Sevil Arõnan dün Çankaya Belediyesi Vedat Dalokay Nikâh Salonu’nda törenle Tolga Toktaş ile yaşa- mõnõ birleştirdi. Nikâh törenine, Ankara Temsilcimiz Utku Çakõrözer, gazetemiz yazarlarõndan Özgen Acar, Ankara Haber Müdürümüz Emine Kaplan, çiftin aileleri, yakõnlarõ, sevenleri ile gazetemiz çalõşanla- rõ katõldõ. Arkadaşlarõmõz Sevil ve Tol- ga’ya ömür boyu mutluluklar dileriz. A’KM’yi yeniden inşa edeceğiz’ İstanbul Haber Servisi - Uluslararasõ 3. De- niz Festivali kapsamõnda, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Cağaloğlu’ndaki Loka- li’nde Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin üyeleriyle sohbet toplantõsõna katõlan Devlet Bakanõ Hayati Yazõcõ, İstanbul’un tanõtõldõğõ oranda dõşarõdaki değerinin daha çok arttõğõnõ söyledi. Yazõcõ, “Atatürk Kültür Merkezi (AKM) ile ilgili ne yapmayõ düşünüyorsu- nuz?” sorusu üzerine, “Taksim’de trafiği yer altõna alacağõz. Otopark alanõnõ da dahil ederek, Türkiye denince anõlacak bir mey- dan yapacağõz. 24 saat kültür sanat etkinlik- lerinin düzenlendiği bir Taksim hayalimiz. AKM’yi yeniden inşa edeceğiz” dedi. [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle