19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Tophane Olayı Üzerine Beyoğlu ilçesinin bir semti olan Tophane bütününü ya da bir bölümünü içine aldığı altı mahalleden oluşuyor: Hacımimi Mah, Müeyyetzade Mah, Tomtom Mah, Şahkulu Mah, Kılıç Ali Paşa Mah. ve Firuzağa Mah. Bu mahallelerin tümü adlarını camilerden almışlar. Bunlardan en eskisi, 1491 yılında II. Beyazid’in hazinebaşı Firuz Ağa tarafından yaptırılmış. Kılıç Ali Paşa’nın yaptırdığı caminin yapım tarihi 1580, Tomtom Mehmet Kaptan’ın yaptırdığı caminin ise 1592. El Hac Mehmet Çelebi’nin (Hacımimi) camisi ile Müeyyetzade Yazıcı Mehmet Efendi camisi 16. yüzyılda yapılmış. Yine aynı yüzyılda III. Mehmet’in nedimlerinden Mehmet Çelebi tarafından yaptırılan cami ise burada imamlık yapan ve kabri caminin avlusunda bulunan Şahkulu Mehmet Efendi’nin adını taşıyor. Kılıç Ali Paşa Camisi dışındaki camilerin boyutları oldukça küçük, bu da o tarihlerde bölgedeki Müslüman nüfusun azlığını gösteriyor. Buna karşılık bölgede çok sayıda Katolik ve Ortodoks kiliseleri ile Yahudi cemaatin sinagogları var. Bunlar büyük ve gösterişli yapılar. 15, 16. yüzyıllara kadar gitmeye gerek yok, bu bölgede 1950’li yılların ortalarına kadar Hıristiyan, Ortodoks ve Yahudi nüfusun neredeyse Müslüman-Türk nüfusa yaklaştığı biliniyor. Tophane’ye komşu bir semt olan Cihangir’de dünyaya geldiğimden çocukluk yıllarımda semtin kozmopolitliğini bire bir yaşadım. Sonradan İstanbullu, özellikle de Cihangirli, Galatalı olan kimi köşe yazarları bölgedeki Romanların sonradan geldiklerini yazıyorlar. Bu, doğru değildir; onlar Tophane’nin en eski sakinlerindendiler. Tophane’yi herhalde Hacıhüsrev’le karıştırıyorlar. Bölgenin nüfus yapısındaki değişiklik ilkin, önce 6-7 Eylül 1955 olayları, sonra da 1964 tarihinde Yunan uyruklu Rumlara zorunlu göç uygulanması nedeniyle boşalan Rum evlerine çoğunlukla Bitlis ve Siirt’ten gelen Güneydoğulu göçerlerin yerleşmesiyle başladı. 1950’li yılların sonlarına doğru Ermeni esnaf bölgeyi terk etti; Yahudi nüfus Nişantaşı, Şişli gibi semtlerde yükselen daha modern, daha konforlu apartmanlara taşındı. Boşalan evler, işyerleri düşük bedellerle kırsal kesim göçerlerinin eline geçti. Güneydoğulu Müslüman nüfus zamanla mülk sahibi ya da kiracı olarak bölgeye egemen oldu. Tophane, on on beş yıldır orta kesim kentsoyluların çekim merkezidir. Özellikle yazarlar, gazeteciler, sanatçılar semti mesken tutmaktadırlar. Açılan küçük oteller, lokantalar, kafeler, barlar, atölyeler ve galerilerle semte yeni bir “hava” gelmiştir. Bu havayla birlikte emlak fiyatları, kira bedelleri hızla artmaya başlamış, hayat pahalılanmış, semtin göçerlikten yerleşikliğe geçiş sürecini henüz tamamlamamış görece yoksul kesimi semtte “var olma kaygısına” kapılmıştır. Son galeri baskınları bu kaygının sokağa yansımasıdır. Farklı bir sosyokültürel ortam karşısında içe kapanma/gettolaşma göçerlerin doğal korunma refleksidir. Tophane nüfusunun bugün çoğunluğunu oluşturan “yeni Tophaneliler” de içlerine dönük, “muhafazakâr” bir yaşam sürmekte, bu yaşamın merkezinde de “din” birleştirici/ortak “temel öğe” olarak yer almaktadır. Bu tür sosyokültürel yapılarda temel öğenin yerine göre savunma ya da saldırı “silah”ı olarak kullanılması olağanüstü bir davranış değildir. Hele bizim gibi şiddete eğilimli bir toplumda bunun hiçbir şaşırtıcı yanı yoktur. İçki bir simgedir. Çeşitli kentlerde uygulanan “kentsel dönüşüm projeleri” insan odaklı olarak gerçekleştirildiği koşullarda desteklenmeli, fakat insanların yerlerinden yurtlarından edilmesi yoluyla belli sermaye güçlerine yeni rantlar sağlamak biçiminde uygulanıyorsa mutlaka karşı çıkılmalıdır. Tophanelilerde haklı olarak bu korku uyanmış, kendilerini ifade etmenin birçok yolu varken, Başbakan’ın “Dünyayı şişenin içinden görenler,” tuzağına düşmüşlerdir. Tophane olayı bir kez daha göstermiştir ki dinsel duyguları kaşıyarak siyaset yapmak çok tehlikeli bir oyundur. Kimseye, hele ülkeye hiçbir şey kazandırmaz. Başbakan’ın söylediğinin tam tersine Tophane olayı çok önemlidir, medya bu konuda iyi bir sınav vermiştir, üzerinde daha da çok konuşulmalı, tartışılmalı ve mutlaka dersler çıkartılmalıdır. [email protected] www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com CMYB C M Y B SAYFA CUMHUR YET 27 EYLÜL 2010 PAZARTES 14 ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Toplumun ‘Ruh Sağlığı’... (1) Bir toplumun hasta olup olmadõğõnõ anlamak için toplumun nabzõ olan “basını” gözden geçirmek gerekir. Basõn, ister “taraf”, ister “bitaraf”, ister “bertaraf” olsun, bazõ haberler, toplumun aynasõdõr. Toplumda, cinayetler, taciz, tecavüz, hõrsõzlõk, yolsuzluk, işsizlik ve yoksulluk giderek artõş gösteriyorsa o toplumun “ruh sağlığı” da giderek bozuluyor demektir. Haberleri okuduğumda bu izlenimi ediniyorum. Haber (1) : “Bursa’da, “İrem” takma adını kullanan 29 yaşındaki travesti boğazından karın boşluğuna kadar kesilerek öldürülmüş olarak bulundu. Okan’ın vücudunda 20’ye yakın bıçak darbesi saptandı ” (Cumhuriyet - 22 Eylül ) Haber (2) “Türkiye’nin üç ayrı bölgesinden aynı gün içinde yansıyan görüntüler yürek sızlattı. Uşak’ta bir otomobilin ön koltuğunda oturan bir kişinin tasmasından tuttuğu yavru köpeği çekerek götürmek istemesi tepki çekti. Benzer bir durum Şanlıurfa’da da yaşandı. Motosikletle gezen iki genç, bir köpeği arkalarından çekerek koşturdu. Köpeğin ayaklarının kan içinde kaldığı görüldü. Konya’da ise ağzı ve ayakları koli bandıyla bağlanarak ölüme terk edilen bir köpek son anda kurtarıldı.” (Cumhuriyet - 22 Eylül ) Haber (3 ) “10 gündür kayıp olan Ö. (11) ölü bulundu. Küçük kızı kaçırıp tecavüz ettikten sonra öldüren zanlı, öz kızının ihbarı sonucu yakalandı. Çeşitli suçlardan sabıkası bulunan zanlının öz kızına tecavüz ettiği gerekçesiyle cezaevinde yattığı ortaya çıktı.” (Cumhuriyet 15 Eylül ) Haber (4) “Ağrı merkeze bağlı Otlubayır köyünde muhtar V.A. ile akrabası olan korucu N.A. arasında “içme suyu” konusunda çıkan tartışma kavgaya dönüştü. Korucu olan A, muhtar ve yakınlarına Kalaşnikof tüfekle kurşun yağdırdı. A. ile birlikte 5 kişi olay yerinde öldü.” (Cumhuriyet) Haber (5) : “Tekirdağ’da ağabeyinin 13 yaşındaki kızına tecavüz ettiği gerekçesiyle 5.5 yıl hapis yatan 39 yaşındaki maden işçisi Z.K, 16 yaşındaki öz kızı M.K’ye tecavüz ve 42 yaşındaki baldızı A.A’yı da taciz ettiği gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine konuldu.” (Cumhuriyet 16 Eylül ) Haber (6) “Sokaklarda yaşayan ve çalışan çocukların sayısı, Türkiye’de işsizlik ve yoksullukla birlikte artmaya devam ediyor. Kimsesiz sanılan sokak çocukları, kent sakinlerinin gözünde potansiyel “tehlike” olarak görülürken büyük kentlerde yaşayanların yüzde 67.1’i Güneydoğu’daki terör ve yoksulluğun sokak çocuklarının sayısını arttırdığını düşünüyor.(…) Sokağa düşen çocukların mutlak suça itileceği saptamasının öne çıktığı araştırmaya katılanların yüzde 63.8’i bu çocukların belli süre sonra madde bağımlısı olduğunu da belirtiyor. (…)” (Cumhuriyet – 21 Eylül ) Ben, işsizliğin, yoksulluğun, yolsuzluğun en büyük nedenini, “aşırı nüfus artışında”görüyorum. Ve aşağõya aldõğõm haberi de bunun kanõtõ olarak aktarõyorum. Haber (7) : “Yaklaşık 16 milyon öğrenci 3 ay süren yaz tatilinin ardından dün çalan ders ziliyle yeni eğitim-öğretim yılına başladı. (…). İlköğretime bu yıl 1 milyon 226 bin çocuk kayıt yaptırdı.” (Cumhuriyet- 20 Eylül) Yaşananlara karşõ toplumun ilgisizliğini de Orhan Veli (Kanık),“Cımbızlı Şiir” ile noktalasõn: Ne atom bombasõ, Ne Londra konferansõ; Bir elinde cõmbõz, Bir elinde ayna; Umurunda mõ dünya! Yaşantımıza sızacak olanlar Dert yanıp duruyoruz, Anayasa Mahkemesi, HSYK değişecek, yargı dönüşecek diye. Ama, olayın somut olarak topluma nasıl yansıyacağını tam olarak dile getiren hiç yok gibi... Genç hukukçu dostumuz Ersan Barkın, AKP’nin son anayasa değişikliğinin toplumun doğrudan günlük yaşantısına nasıl sızacağını yalın bir dille, halkçı bir dille anlattı. Herkes ders çıkarsın diye paylaşmakta yarar var: “12 Eylül 2010 tarihinde gerçekleşen anayasa değişikliklerinin Anayasa Mahkemesi ve HSYK’ye ilişkin olanların yargı erkini yürütmenin güdümüne sokmak olduğu yineleniyor. Ancak vatandaş, kendi evinin kapısından içeri girene kadar bu tür tehdit söylemlerini umursamıyor. O zaman şöyle söylemek gerek: Anayasanın 159. maddesi ve HSYK Kanunu adli ve idari hâkimlerin tümünü atama yetkisini HSYK’ye veriyor. Yani Şebinkarahisar Sulh Hukuk Mahkemesi hâkimini de, Burdur/Tefenni Asliye Ceza hâkimini de, Van İdare Mahkemesi hâkimini de... Bu mahkemeler, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay’dan öte, evimizin içine kadar giren mahkemeler. Babanız öldüğünde veraset ilamını veren, kardeşinizle miras anlaşmazlığını çözen, eşinizle boşanma davanızı gören, üst komşuyla kavga ettiğinizde kapısını çaldığınız mahkemeler... İdare mahkemelerinde 1990’ların sonlarındaki egemen siyasal görüşler doğrultusunda atanan hâkimlerin Danıştay’ın yerleşmiş içtihatlarına karşın hükümetin hukuka aykırı adımları yanında gösterdikleri direncin, ülke geneline yayılması anlamına gelir bu. Siyasal görüşlerini artık gümüş yüzükleriyle de dışa vurabilen hâkimlerin, başı açık bir kadının ya da cumhuriyetçi bir avukatın davasını görürken hakkaniyetle karar vermeyebileceği konusunda sayısız partizan savcı/hâkim uygulamasıyla dolu son birkaç yılımız. O zaman; bir müridin taraflardan birini oluşturduğu davaları karara bağlayacaklar, cemaat yüklü zihinlerinden kurtulabilmelerinin olanaksız olduğunu gözümüze sokan onlarca yeni örnekle karşılaşmak şaşırtıcı olmayacak. Bana ne demeyin hemen! Çalıştığınız kurumdan sözleşmeniz görülen lüzum üzerine feshedildiğinde, işçi olarak çalıştığınız kurumunuzda, üç kuruş kıdem tazminatı riskini ortadan kaldırmak için sözleşmeli/geçici personel statüsüne olurunuz alınmaksızın sokulduğunuzda, dava yoluyla kurumunuza dönmenizi, parasal haklarınızın iadesini sağlayacak bir yargı organı arayamayacaksınız. O zaman, siyasal iktidarın devletin dönüşümü yolunda gerçekleştirdiği yasal değişikliklerin farkına varacaksınız. Öyle ya, referandumda verdiğimiz ‘evet’ler, Danıştay’ı hükümetin ayağına bağ olmaktan kurtaracak ama bu kez o bağ bizim gırtlağımıza dolanacak... ‘Evet’ kampanyasının körükçüsü yazar/çizer zevatın yazıları nedeniyle iktidar temsilcileriyle karşı karşıya kalmasını hiç önermem. Körükledikleri ‘demokratik’ süreç sayesinde bir miktar tazminat ödemeye mahkûm edilecekler, haberleri olsun... Çok abarttığımı düşünenler, SHP döneminde kadrolaşmalardan dert yanan AKP iktidarının ikinci yılından itibaren, yeni kurulan mahkemeler ve mevcut kadrolara her yıl ortalama 500 hâkim/savcının atandığını, yaklaşık 7 yıllık süreçte yapılan atamaların 3000 dolayında olduğunu, bu sayının mevcut hâkim kadrolarının dörtte birine karşılık geldiğini de bilmeliler...” Kim? Tezgâh Adana’nın yurtsever Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul, ülkeyi kana bulayan tezgâhı ortaya çıkarma görevini sürdürürken 28 Eylül 1979’da öldürülmüştü. 31 yıl geçmiş üstünden. O gün kurulan tezgâh bugün işportada. Hem de bağıra çağıra, göstere göstere kuruluyor... Yani, Cevat Yurdakul öldürülmeye devam ediyor. İşadamlarının medyasında son görüntü: Habertürk’ün patronu da, genel yayın yönetmeni de Bekir Coşkun’un gazeteden ayrılmasını hiç istememiş, ama Bekir Coşkun gazeteden atılmış. Peki, kim attı? Yanıt yok. AKP sözcülerine bakarsanız, onlar da attırmamış, ama Bekir Coşkun gazeteden atılmış. Peki, kim attırdı? Yanıt yok. Anlaşılan, Bekir Coşkun kim vurduya gitmiştir. Bekir Coşkun’un atılışı faili meçhuldür. Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bektaş Açıkgöz’ün önerisi üzerine bu yıl üniversite maden işçisi Sertan Adıyaman’ın konuşması ile açılacak. Sertan Adıyaman ile görüştük. Daha önce Çaycuma SEKA Kâğıt Fabrikası’nda çalışmış. Orası özelleştirilince, maden işçiliğine başlamış. Günde 12 saat yerin yaklaşık 200 metre altında kazmacı olarak çalışıyor. 31 yaşında. Dedesi de, babası da ocak işçisiymiş. Endüstri meslek lisesinden sonra yoksulluk çalışmaya zorlamış onu, üniversiteye gidememiş. Ama şimdi üniversitenin açılışında konuşma yapacak. Çok heyecanlı, diyor ki: “Bu olay, benim için çok büyük bir onur.” Konuşmasında ne söyleyeceğini soruyoruz. “Kömürü, hayat şartlarını ve ekmeği” diyor. İşçi ile açılan üniversite KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] HARBİ SEMİH POROY OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ [email protected] UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] Tamamdır Polis ÖSYM’nin hazırladığı sınavlardaki kopya çetesini altı aydır izliyor, ama altı aydır kopya çekilmeye devam ediliyor. Soruşturmada verilen ifadelere, kopyanın altına bakıyorsunuz cemaat çıkıyor. ÖSYM Başkanı istifaya zorlanıyor ve istifa ediyor. Yerine badem bıyıklı bir profesör atanıyor. Telsiz anonsunu duyar gibiyiz: “Merkez, operasyon tamamdır.” BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Sağõm ücreti yerine verilen süt, yağ, peynir gibi şeyler. 2/ Artvin ilinde bir yayla... Çekirdek. 3/ Ta- rih öncesine da- yanan efsane... Çam ağacõndan yapõlmõş su testi- si. 4/ Karşõlõk beklenilmeden yapõlan yardõm... Bir nota. 5/ Bir spor da- lõ... Ruh. 6/ Bir dileğin gerçekleşmesi amacõyla kurban kesip yoksullara dağõtmak ya da kutsal bir güce yönelik bir ni- yette bulunmak. 7/ Ka- lõn bükülmüş sicim... Sivas’õn Şarkõşla ilçe- sinde bir kaplõca. 8/ Bir tür erkek deve... Uzun tüylü bir süs köpeği. 9/ “Lahos” da denilen eti lezzet- li bir balõk... Şarkõ, türkü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Burdur, Isparta ve Mersin yöresine özgü şaraplõk bir üzüm cinsi. 2/ Musluk teknesi... Süs için yapõlmõş giy- si kõvrõmõ. 3/ Gözün ağ-tabakasõ... Çit, perde. 4/ Bir gõ- da maddesi... Çipura balõğõnõn gençlerine verilen ad. 5/ Tropikal bölgelerde yetişen ve yapraklarõndan değerli bir tekstil elyafõ elde edilen bitki. 6/ Yanağõn alt kõsmõ... Sõvacõ aracõ. 7/ Gece... Cehennem. 8/ “İki elin kanda ol- sa gel diyor telgrafõn / Nasõl unuturum seni / --- yârim” (Orhan Veli). 9/ Eski Türklerde bir babanõn taşõnmaz mal- larõnõn mirasçõsõ olan en küçük oğul... Kutsal õşõk. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K A R A Y E M İ Ş A R A S T O K A L A F T A P A N A K H İ L E K A R A B O D U R E R E N L A S A V A T Ş A P A Z İ Z S E M E K A R A Ç U V A L 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle