Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
25 AĞUSTOS 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 5
Demokrasi adına Beyazıt
Camisi’nden çıkan topluluklar “Tek
Yol İslam” derken bakıp seyrettik.
İngiltere’den gelen Pakistan
uyruklu sözde “din adamları”
İstanbul’un varoşlarında “şeriat
provası” yaparken REFAHYOL
hükümeti olup bitenleri görmezden
gelerek ne diyordu:
“Onlar İngiliz yurttaşı
Müslümanlar!”
Tanrı’dan söz edip, varoşlarda
yaşayan saf Müslümanlara
sesleniyorlardı:
“Türkiye’de din elden gidiyor,
şeriatın gelmesi için gerekeni yapın,
din elden gidiyor, aklınızı başınıza
alın.”
Tarikat yurtları, kurslar, okullar...
Atatürk büstüne tüküren
tarikatçıların müritleri...
Kaçak Kuran kursları, devletin
dinlenme tesislerinde kurulan
tarikat şeyhinin yaz kampları...
Askeri liselere sahte sağlık
raporuyla sokulan öğrenciler...
Polis kolejleri sınavında önceden
alınan sorular...
Astsubay okullarına yerleştirilen
müritler...
Toplanan kurban derileri...
Beslenen finans kuruluşları...
Bu ülkenin gerçek aydınları,
yurtseverleri, Atatürkçüleri,
sosyalistleri olup bitenleri göz
yumarak izlemediler mi?
28 Şubat’a alkış tutanlar, tanklar
Sincan’dan geçerken alkışlayanlar,
Erbakan’ı devirip yerine Recep
Tayyip Erdoğan’ı değil Abdullah
Gül’ü getirmek istiyorlardı.
Gül, Erbakan’a karşı adaylığını
koyunca kaybetmişti...
ABD düğmeye bastı, 28 Şubat
süreci başladı... Zaten Kemal
Derviş ABD’den bu nedenle
Türkiye’ye gelmişti.
Görevi küreselleşme adıyla solu
iğdiş etmekti...
CHP’nin “A” takımından Derviş
nerede şimdi, ne iş yapıyor?
O dönem gözler yumuldu “din-
iman”, “demokrasi memokrasi”
yutturmacasını nasıl seyretmiştik
şimdilerde unuttuk...
O yıllar Türkiye kan gölüydü...
PKK’ye karşı Hizbullah’ı eğitenler
el üstünde tutuluyordu...
90’lı yılların başlarında öldürülen
gazeteciler, aydınlar... Turan
Dursun, Çetin Emeç, Muammer
Aksoy, Bahriye Üçok, Musa
Anter, Uğur Mumcu, Cem
Ersever, Behçet Cantürk, Savaş
Buldan faili meçhul cinayette
yaşamını yitiren yüzlerce
insanımız...
Şehit olan askerlerimiz.
Devlet içindeki silahlı güç,
çetelerle birlikte tarikatçı
yapılanma.
Unutup gittik!
Zaten “zoka”yı o yıllar yemiştik
ama farkında değildik...
Beş yıldızlı otellerde iftar
yemekleri, tarikat şeyhinin
masasında oturanları birer birer
yazsam ne olur?
O ünlü işadamlarını,
futbolcuları, mankenleri,
sinemacıları, yazarları...
Unuttunuz değil mi?
Demokrasi bir yaşam biçimiydi ve
Mustafa Kemal, Aydınlanma’nın
ışığını yakarken, demokrasi için
ilk adımı atıyordu.
Bazı kafalar 1930’lu yıllara
takıldığı için ikide bir “canım
30’ların kafası” derler... Dinciler,
tarikat şeyhleri de, üniter devlete
düşman olanlar da, özerkliği
savunanlar da...
Ne uygarlığı ne demokrasiyi
kavrayabildik!
1961 Anayasası temel hak ve
özgürlükleri getirmişti, 12 Mart’ın
ardından 12 Eylül... Gözaltılar,
işkenceler, zindanlar... Solcuların,
sosyalistlerin üzerinden silindir gibi
geçtiler... Tarikat şeyhlerine
dokunmadılar...
Susturulduk dostlar susturulduk!
Laik demokratik hukuk devletinin
altı oyuluyordu, biz ise bir türlü
gözlerimizi açmıyorduk.
Sermaye-emek çelişkisini,
sınıfsal mücadeleyi bir kenara
itmiştik. Sosyalistler leblebi taneleri
gibi ortalığa saçılmış, “Kürtçülük”
solculuk diye yutturulmaya
başlanmıştı.
Ulusalcılık “millicilik”ti.. kör
milliyetçilikle.. ırkçılıkla karıştırdık.
Tarikat şeyhleri “Kürt
milliyetçisi”ydi geçmişlerine göz
attığımızda... İşi ırkçılığa dek
götürdüler, “din baronu”nun
şemsiyesi altına girip, “tarikat-
ticaret-siyaset” üçgenini
oluşturdular.
Sınıfsal mücadeleyi dillendiren
Kürtler dışlandı, ölüm tehdidi aldı...
Siyaset PKK’nin çizdiği yolda
giderken “dinci faşistler”
muhafazakâr Güneydoğu’da bir
başka örgütlenme yolu seçip
ilerlemeye başladı.
Güneydoğu’da, dincilerin, eli
kanlı PKK’nin sayesinde sol ve
sosyalistlerle halkın arasına duvar
örüldü...
ABD ve AB zaten bunu istiyordu
Büyük Ortadoğu Projesi gereği.
12 Eylül halkoylamasında AKP
beklenildiğinin üzerinde “evet” oyu
alırsa hiç şaşırmayın!
Yaşananları dillendirenlere
“dinozor”, “demokrasi düşmanı”,
“Kızıl Elmacı” denildi...
Önce Özbekistan ardından
Rusya, tarikat şeyhlerinin ne
yapmak istediklerini anlayınca
onları sınır dışı etti...
Biz ise derin bir uykudaydık!
12 Eylül’de Kenan Evren’den
hesap soracaklarmış...
Haydi oradan!
Yarattığınız korku tüneli vız gelir
bize, bizlere...
Korkutamazsınız!
Santaj mı, komplo mu, ortam
dinlemesi mi, gizli, yasadışı
çekim mi?
Elinizde ne varsa çıkarın!
Bir avuç gazeteciyiz zaten
muhalefet eden!
Elinizdeki belgeleri o dinci
internet sitelerine servis edin!
Biz onurumuzu ve yüreğimizi
satanlardan değiliz... Ne
darbeciyiz, ne postalcı ne de
çete...
Gazeteciyiz gazeteci!
Dün neysek bugün de öyleyiz!
Gözdağı, şantaj, ortam
dinlemesi, komplo vız gelir vız...
Ölüm mü?
O da vız gelir vız!..
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Unutkan Bir Topluma Anımsatma...
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69
Anayasa değişikliğinde avantaj olarak gösterilen bazõ maddeler kazanõlmõş haklarõ da elden alõyor
Hükümetten ‘iyileştirme’ tuzağõ
MURAT KIŞLALI
ANKARA - AKP’nin getirdiği Ana-
yasa Değişikliği Paketi’nde işçi açõsõn-
dan avantaj gibi görünen bazõ maddeler,
sendikalar ve uzmanlar tarafõndan “gös-
termelik” olarak nitelendirildi. Grevdeki
maddi zararlardan sendikalarõ muaf tu-
tan madde, kapalõ olarak işçileri sorum-
lu hale getiriyor. Siyasi amaçlõ grev ya-
sağõyla ilgili fõkranõn kaldõrõlmasõna kar-
şõn, bir başka fõkra nedeniyle siyasi
amaçlõ grev yine de yapõlamayacak.
Mali ve sosyal haklara ilişkin hak veri-
lir gibi gösterilirken kazanõlmõş haklarõn
alõnmasõ söz konusu olabilecek. Hükü-
met, Ekonomik Sosyal Konseyi de ana-
yasaya ekliyor ama halen var olan bu ku-
rula 3 yõldõr başvurmadõ.
AKP tarafõndan hazõrlanan Anayasa
Değişiklik Paketi’ndeki çalõşma haya-
tõnda avantaj gibi gösterilip işçinin hak-
larõnõ elinden alan maddeler şöyle:
Anayasanın 54. maddesinin 3. fık-
rasındaki “Grev esnasõnda greve katõlan
işçilerin ve sendikanõn kasõtlõ veya ku-
surlu hareketleri sonucu, grev uygulanan
işyerinde sebep olduklarõ maddi zarardan
sendika sorumludur” hükmü yürür-
lükten kaldırılıyor.
Avukat Tuncay Alemdaroğlu:
Grevlerde sendikalarõn
bütün özenine rağ-
men işyerlerinde grev
sõrasõnda azda olsa ba-
zõ tahribatlar olabili-
yordu. Sendikalarda bu
zarardan sorumlu tutu-
luyordu. 3. fõkranõn kal-
dõrõlmasõ sendikalar le-
hine olmuştur. Ancak da-
ha sonra bu sorumluluk
işçilerin sorumlu olduğu yönünden iş ya-
salarõnda yer alõrsa, ki bunu önleyecek
anayasa hükmü de bulunmamaktadõr,
grev kõrõcõ sonuç doğurur.
Anayasanın 54. maddesinin 7. fık-
rasındaki “Siyasi amaçlõ grev ve lokavt,
dayanõşma grev ve lokavtõ, genel grev ve
lokavt, işyeri işgali, işi yavaşlatma, ve-
rim düşürme ve diğer direnişler yapõla-
maz” hükmü yürürlükten kaldırılıyor.
DİSK: Anayasadan çõkarõlan 7. fõk-
ranõn grev hakkõnõn sõnõrlarõnõ genişleti-
ci bir etkisi yoktur. Gerçek değişim an-
cak grev hakkõnõn sõnõrlarõnõ be-
lirleyen “Toplu iş sözleşme-
sinin yapılması sırasında,
uyuşmazlık çıkması halinde
işçiler grev hakkına sahip-
tirler” hükmündeki 1. fõk-
ranõn da değiştirilmesiyle
mümkün olabilir. Ayrõca
grev hakkõnõn özüne doku-
nan sõnõrlamalar da olduğu
gibi yürürlüktedir. Tam anlamõyla
göstermelik bir düzenlemedir.
Kazanılmış haklar
kaybedilecek
Anayasanın 128. maddesinin 2. fık-
rasına “Ancak, mali ve sosyal haklara
ilişkin toplusözleşme hükümleri saklõdõr.”
cümlesi ekleniyor.
Alemdaroğlu: Memurlarõn kazanõlmõş
haklarõnõn saklõ tutulduğunun yazõlma-
mõş olmasõ bilinçli yapõlmamõş ise bir ek-
sikliktir. Zira eklenecek toplusözleşme
hükümlerinin kazanõlmõş haklarõ ihlal et-
mesi de mümkün olabilir. Kamu görev-
lilerinin toplusözleşmesinde son karar
mercii Kamu Görevlileri Hakem Kuru-
lu olup bu kurul kararõ aleyhine yargõ yo-
luna gidilememektedir. Bu nedenle bir
hak kaybõ olabilir.
Hükümet ESK’yi
dikkate almıyor
Anayasanın 166. maddesine “Eko-
nomik ve sosyal politikalarõn oluşturul-
masõnda hükümete istişari nitelikte gö-
rüş bildirmek amacõyla Ekonomik ve
Sosyal Konsey kurulur. Ekonomik ve
Sosyal Konsey’in kuruluş ve işleyişi
kanunla düzenlenir” fıkrası ekleniyor.
Kamu-Sen: Kanuna göre her yõl top-
lanmasõ gereken Ekonomik ve Sosyal
Konsey yaklaşõk 3 yõl toplantõya çağõ-
rõlmamõş ve alõnan kararlarda sosyal ta-
raflarõn görüşlerine itibar edilmemiştir.
Kart, partinin Erdoğan-Büyükanõt görüşmesinin ardõndan kurumsal olarak dinlendiğini söyledi
‘CHP de dinleniyor’FIRAT KOZOK
ANKARA - CHP Konya Mil-
letvekili Atilla Kart, Eskişehir
Emniyet Müdürü Hanefi Av-
cı’nõn kitabõyla bir kez daha
gündeme gelen telefon dinle-
meleri konusunda tartõşma ya-
ratacak açõklamalarda bulundu.
Avcõ’nõn yasadõşõ dinleme-
ler konusunda kitabõnda yer
verdiği bilgileri kendilerinin
yõllardõr dile getirdiklerini an-
latan Kart, “Biz neyi anlatıyo-
ruz? Sayılarının 11-18 ara-
sında olduğu bilinen mobil
araçlardan söz ediyoruz. Bu
araçlar kayıt dışı bir şekilde
çalışıyor. Devlet istihbarat
yapar ama böyle kayıt dışı, ki-
min sorumluluğu altında ol-
duğu belirsiz araçlarla yap-
maz. Bunlar ancak polis, par-
ti devletinde olur” dedi.
Cemaatin bu yapõsõnõn İçişle-
ri, Adalet ve Başbakanlõk’taki
“İllegal karargâh tarafından
kullanıldığını” savunan Kart,
Başbakan Recep Tayyip Er-
doğan ile dönemin Genelkur-
may Başkanõ Orgeneral Yaşar
Büyükanıt arasõnda 4 Mayõs
2007’de gerçekleştirilen Dol-
mabahçe görüşmesiyle ilgili de
dikkat çekici açõklamalarda bu-
lundu. Kart, şöyle konuştu: “4
Mayıs 2007 Dolmabahçe gö-
rüşmesi yakın tarihin en
önemli hadisesidir. Başba-
kan’ın ifadesiyle sivil-asker
ilişkileri ve devlet görüşme-
sidir bu. Onun üzerine siya-
set şekillenmiştir. Haziran
2007’den itibaren de bu bel-
ki yeni bir bilgidir ama bu-
nun teyidini açıkçası yapa-
bilmiş değiliz, CHP’nin ku-
rumsal olarak dinlendiğini,
bu noktada Genelkurmay’ın
da hükümet tarafından kul-
lanıldığını ifade ediyorum.”
Kart, “Sözleriniz bir endişe-
den mi ibaret?” sorusu üzerine,
“Salt endişeden ibaret olma-
dığını özel olarak söylüyo-
rum” dedi. Kart, “Bu konuda
somut tespitleriniz var mı?”
sorusuna da “evet evet” de-
mekle yetindi. Kart, önümüz-
deki dönemde bu konuda yeni
bazõ bilgilerin kamuoyuna yan-
sõyabileceğini ifade etti.
Avcõ’nõn kitabõnõ görev ve
sorumluluk duygusuyla kaleme
aldõğõnõ vurgulayan Kart, şöyle
devam etti: “Bir taraftan dev-
lette 30 yıl görev yapmış bir
emniyet yetkilisi çıkıyor, adres
gösteriyor, bizim söyledikleri-
mizi doğruluyor. İstihbarat
Dairesi Başkanlığı ve İstanbul
İstihbarat Müdürlüğü’nde ka-
yıt dışı bir teknoloji var. Kayıt
dışı olduğu içindir ki, o dinle-
meleri, izlemeleri yapanları
denetlemek mümkün olmu-
yor. Ama hükümetin bilgisi
dahilinde bu. Nerede cumhu-
riyetin savcıları, niye oraya
gidip baskın yapmıyorlar? O
suç delillerini, suç ilişkilerini gi-
dip neden mahallinde tespit et-
miyorlar? Edemezler, çünkü
savcılar Adalet Bakanlığı’nın
baskısı altında. İmzasız ihbar
mektuplarını devreye sokan-
lar, onlar üzerinden toplum
mühendisliği yapanlar, bu ka-
dar açık bir suç ihbarını gör-
mezden geliyorlar.”
Ergenekon savcõlarõnõn da
Avcõ’nõn bilgisine başvurmalarõ
gerektiğini anlatan Kart, “An-
cak ben savcıların bu olayı
tahkik etmesini istemem,
çünkü orada hâkim olan ve
hükümet tarafından himaye
edilen belli birkaç savcı, za-
ten bu çekirdek yapının te-
mel unsurlarından birileri.
Bunların gerçeği ortaya çı-
karması mümkün değildir,
aksine delilleri karartacak-
lardır” diye konuştu.
AKP, ‘EVET’ YAZILI ARAÇLA 500 KOLİ DAĞITTI
‘Seçim rüşveti’ne suç duyurusu
EDİRNE (Cumhuriyet)- CHP
Edirne Merkez İlçe Başkanlõğõ,
AKP’nin ramazan ayõnda 500 koli
yardõm paketi dağõtarak referan-
dumda seçmeni etkilemeye çalõştõğõ
gerekçesiyle cumhuriyet savcõlõğõna
suç duyurusunda bulundu. CHP, ko-
nuyla ilgili Merkez İlçe Seçim Ku-
rulu’na da başvurdu.
AKP Genel Merkezi, Edirne’ye bir
kamyonla 500 kolilik gõda paketi yol-
ladõ. Paketler CHP Merkez İlçe Baş-
kanlõğõ üyesi Timur Yalçıntuğ tara-
fõndan görüntülendi. CHP Merkez İl-
çe Başkanõ Şükrü Atamgüç, Edirne
Adliyesi’ne giderek AKP İl Başkanõ
Müjdat Kahve, AKP Kadõn Kollarõ İl
Başkanõ Neşe Coşkun’un da arala-
rõnda bulunduğu AKP’liler hakkõnda
şikâyetçi oldu. Atamgüç “Açlığın
kol gezdiği bir ülkede tabii ki zen-
gin yoksula yardım etmelidir. Ama
iradesini satın almayı düşünme-
melidir. AKP suçüstü yakalanmış-
tır. Referandum sürecinde AKP’nin
‘evet’ yazılı araçları ile dağıttığı yar-
dım paketleri hayır işi değildir, se-
çim rüşvetidir” diye konuştu.
‘KILIÇDAROĞLU’NU DA 5 SAAT CANLI YAYINLADIK’
TRT’den CHP’li savunma
FIRAT KOZOK
ANKARA - Referandum süre-
cindeki taraflõ yayõnlarõ nedeniyle
eleştiri konusu olan TRT, CHP Ge-
nel Başkanõ Kemal Kılıçdaroğ-
lu’nun mitinglerini en fazla canlõ ya-
yõmlayan kanalõn CHP’nin yayõn
organõ Halk TV’nin ardõndan TRT
Haber olduğunu ileri sürdü.
CHP mitingleriyle ilgili haberlere iliş-
kin istatistikleri Cumhuriyet’e gön-
deren bir TRT yetkilisi, mitingleri en
fazla yayõmlayan televizyon kanalõnõn
Halk TV’nin ardõndan TRT Haber ol-
duğunu söyledi. Yetkili, “Kılıçdaroğ-
lu’nun lider seçildiğinden beri faali-
yetleri canlı verilmiştir. Seçildiği-
nin daha ikinci günü Zonguldak’tan
canlı yayın yapılmıştır” dedi. Aynõ
yetkili, “Aynı istatistik Sayın Başba-
kan için de çıkarıldı mı?” sorusuna da
“Bu çalışmayı CHP için çıkardık. Sa-
yın Başbakan’ın daha uzun süreyle
yayımlanması doğaldır, çünkü ken-
disi kamunun başıdır” yanõtõnõ verdi.
Kõlõçdaroğlu, demokratik özerlik tartõşmalarõnda yorum yapamamasõna dikkat çekti
Erdoğan neden suskun?
IŞIK KANSU
VAN - CHP Genel
Başkanõ Kemal Kılıçda-
roğlu, dün çõktõğõ Gü-
neydoğu gezisinde Van’a
giderken gazetecilerin
yazarlarõnõn sorularõnõ ya-
nõtladõ. Kõlõçdaroğlu’nun
konulara göre verdiği kar-
şõlõklar özetle şöyle:
Öcalan ile temaslar:
Devlet ile bürokrasi hü-
kümetten bağõmsõz de-
ğildir. Hükümet onlara
yetki verir, gider görüşür,
hükümete rapor verirler
ve o raporlar devletin ar-
şivine gider. Olay budur.
Ama bu ilişkileri iktidar-
da kalmanõn, anayasa re-
ferandumunda “evet” al-
manõn bir aracõ haline
getirmek yanlõştõr. Bizim
de eleştirdiğimiz yan bu-
dur. Biz temasa karşõ de-
ğiliz, ama bu temasõn kul-
lanõlmasõna karşõyõz.
“Demokratik özek-
lik” önerisi: Bir Başba-
kan böyle bir öneri kar-
şõsõnda suskun kalamaz.
Suskun kalmasõ, bu öne-
riyi benimsediği anla-
mõna gelir. CHP olarak
bölgenin sorunlarõna iliş-
kin bir komisyon kur-
duk. Arkadaşlarõmõz böl-
gede dolaşõyorlar ve bel-
ki seçime doğru bir rapor
açõklayacağõz. Demo-
kratik özerklik konu-
sunda bu rapor çõkmadan
bir şey diyemem.
Başbakan’ın “Benim
bertaraf dememden
kasıt, yok olsunlar de-
ğildir” sözleri üzerine:
Başbakan yanõnda Arap-
ça-Türkçe sözlük taşõ-
malõ. Dünyada bu ka-
dar hata yapan bir baş-
bakan yoktur herhalde.
Başbakan, hata yapma
olasõlõğõnõ azaltmak için
her iki yanõna promtõr
(üzerinden yazõ geçen
cam tabla) taktõrsõn öyle
konuşsun.
Başbakan’ın TV’de
tartışma önerisine “Üs-
tümden Kõlõçdaroğlu’na
prim yaptõrmam” sözü
üzerine: Demek ki, tar-
tõşma programõna çõkma
konusunda korkuyor.
Hanefi Avcı’nın kita-
bındaki savlar: İstihba-
rat ve kaçakçõlõk alanõnda
uzman bir Emniyet Mü-
dürü’nün bu iddialarõ
gündeme getirmesi
önemli. Daha da önemli-
si, kitapta yer alan iddia-
larla ilgili olarak Hanefi
Avcõ’nõn İçişleri Bakan-
lõğõ’na gönderdiği dilek-
çenin geri gönderilmesi.
Bu bir suçtur. Hanefi Av-
cõ’nõn iddialarõ konusun-
da harekete geçecek cesur
bir savcõ bekliyorum.
Öcalan’la görüşme konusunda ‘Devlet bu
tür temaslar yapabilir’ diyen Kõlõçdaroğlu
sorunun bu ilişkilerin siyasi malzeme
olarak kullanõlmasõ olduğunu söyledi.
Hanefi Avcõ’nõn gündeme getirdiği yasadõşõ dinlemeleri yõllardõr dile
getirdiğini belirten Atilla Kart, Dolmabahçe’de gerçekleştirilen Erdoğan -
Büyükanõt zirvesinden sonra Genelkurmay da kullanõlarak CHP’nin dinlendiğini
belirtti. Kart, Hanefi Avcõ’nõn kitabõyla ilgili olarak ‘İmzasõz mektuplarla toplum
mühendisliği yapanlar bu kadar açõk bir ihbarõ görmezden geliyorlar’ dedi.
‘Devlet intikamcı olmaz’
YUSUF ZİYA CANSEVER
VAN/BATMAN - CHP lideri
Kemal Kılıçdaroğlu Van ve Bat-
man mitinglerinde CHP’nin böl-
geyi yeterince ziyaret etmediği öze-
leştirisini yaparak “Şimdi ayağınıza
geldim, dertlerinizi dinliyorum.
Yeni bir sayfa açıyorum. Ben bu
toprakların çocuğuyum, bu top-
rakların sorununu sizin kardeşi-
niz memur Kemal çözer” dedi.
Van’da 2 Nisan’da partisinin il
kongresine katõlan eski CHP Genel
Başkanõ Deniz Baykal’õn taşlõ so-
palõ saldõrõya uğramasõnõn ardõndan
dün CHP’nin yeni genel başkanõ için
geniş güvenlik önlemleri alõndõ.
1500 polisin görev yaptõğõ alanda
adeta kuş uçurtulmadõ. Valilik binasõ
önünde toplanarak Kõlõçdaroğlu’nu
yuhalayan ve CHP aleyhine slogan
atan bir grup ise polisin müdahale-
siyle dağõldõ. Beşyol Meydanõ’ndaki
Defdardarlõk Caddesi’nde yakla-
şõk bin kişiye hitap eden Kõlõçda-
roğlu, Van’da CHP’nin oylarõnõn
düştüğünü, sorumluluğunun da ken-
dilerinde olduğunu söyledi. Kõlõç-
daroğlu, “Daha fazla gelebilirdik,
daha fazla dertleşebilirdik. Dert-
lerinizi daha iyi dinleyebilirdik ve
çözümleri beraber üretebilir-
dik. Şimdi geldik beraberiz. Çö-
zümleri beraber üreteciğiz” dedi.
Van’daki sõnõr ticaretinin açõl-
masõnõ isteyen Kõlõçdaroğlu,
AKP’lilerin yoksulluğu sürekli kõl-
mak için buna yanaşmadõğõnõ söy-
ledi. İktidara geldiklerinde akan ka-
nõ durdurma sözü veren Kõlõçda-
roğlu, şöyle devam etti: “30 yıldır
kimler iktidar, 30 yıldır kim bu
akan kanı durduramadı, dönüp
de bir kendilerine baksınlar. 30
yıldır ne yaptı bunlar? Size söz
veriyorum, biz şiddeti engelle-
yeceğiz, akan kanı durduracağız.
Barışı ve hoşgörüyü, kardeşliği,
bu toplumu egemen kılacağız.
Yerine göre Recep Bey der ki,
‘Ya sev ya terk et’ biz öyle bir şey
söyledik mi? Onlar, ‘89’da bir ra-
por vardõ, 89 raporunun arkasõnda
dur’ diyorlar. Van’da söylüyo-
rum. Son satırına kadar o rapo-
run arkasındayız biz.”
Kılıçdaroğlu, Batman’daki mitingde yaptığı konuşmada, “İnsanların etnik
kimliklerini oy deposu olarak görüyorlar. Biz insanların etnik kimliklerine
saygılıyız. Sizin sorununuzu çözecek olan CHP’dir’’ dedi. (Fotoğraf:AA)