19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
MUSTAFA ÇAKIR ANKARA - Hak-İş, anayasa referandumuna ilişkin 25 ilde afişli “evet” kampanyasõ baş- lattõ. Hak-İş bunun için Ankara’daki merkezi noktalarda ve ana cad- delerde bulunan ve pahalõ olduğu bilinen billbord- larõ da kiraladõ. “Hak-İş, daha önce 25 ilde böy- le bir kampanya yaptı mı acaba?” diye soran DİSK Başkanõ Süley- man Çelebi, “Bu bir ihaledir. Bu ‘evet’ iha- helesinde Hak-İş’in katkısı istenmiştir. Hak-İş de buna soyun- muştur” dedi. Hak-İş, anayasa deği- şikliği referandumuna ilişkin olarak Ankara ve İstanbul başta olmak üze- re 25 ilde billbordlara, Hak-İş ve bağlõ sendika genel merkezleri ile şu- belelerine afişler astõrdõ. İstanbul ve Ankara’daki işlek caddelerde yer alan billbordlarda, “Darbe- lerin karanlığından, de- mokrasinin aydınlığı- na evet” sloganlarõnõn bulunduğu ilanlar yer al- dõ. Anayasa değişikliği paketindeki toplu söz- leşme ile ilgili düzenle- menin çalõşanlarõn lehine olmamasõna karşõn Hak- İş’in afişli kampanya başlatmasõ dikkat çekti. DİSK Başkanõ Süley- man Çelebi, Hak-İş’in böyle bir görev ve mis- yon üstlendiğine işaret ederek, “‘Bir siyasi par- tinin yan unsuru’ mis- yonunu bu şekilde bir yaklaşımla ortaya ko- yuyorlar” dedi. 25 ilde billbordlarõn çok pahalõ olduğunun da bilindiğini dile getiren Çelebi, şöy- le devam etti: “Daha önce Hak-İş örneğin işçi haklarıyla ilgili, yaşanan sendikal hak ihlalleri konusunda 25 ilde bu kapsamda, bu ağırlıkta, bugüne kadar hiç kampanya yaptı mı acaba? Önem- li olan budur. Bu bir ihaledir. Bu ‘evet’ iha- helesinde Hak-İş’in katkısı istenmiştir. Hak-İş de buna soyun- muştur. Şu anda işini gücünü bırakmıştır. 12 Eylül sürecine kadar bununla ilgili her yerde, her zeminde, çalışmalar yürütecektir.” Vahşi kapitalizmin güler yüzü “küresel ekonomi” neyi getirir? Köle düzenini! Laik, demokratik sosyal hukuk devletinde neredeyse 300 bin öğretmenin işsiz güçsüz dolaştığını, kimilerinin pazarcılık yaptığını biliyor musunuz? Spor akademilerinden mezun gençlerin “beden eğitimi öğretmeni” açığı olmadığı için masörlük yaptığını duydunuz mu hiç? Peki, “sözleşmeli öğretmen” ne demektir? Vahşi kapitalizmin çarkları arasında ezilen, horlanan, boğaz tokluğuna çalıştırılan, evinden, yurdundan, eşinden, çocuklarından, sevgililerinden koparılan “eğitim köleleri” onlar. Sonsuzluğun içinde yürüyen işsizleri, yoksulları, talanı, soygunu görüp yazmak, yurtseverliğin, ulusalcılığın “millicilik” olduğunu, “ulus” kavramının ırkçılık olmadığını kimilerine anlatmak da çok zor artık. Köle düzenine alkış tutanlar, demokrasi ve özgürlüklerin simgesi oldu Türkiye’de... Sisler ve ölü suların soğukluğu var... Anaların, babaların yasıyla büyüyen gençler; TEKEL işçilerine Ankara’da destek verdikleri için okuldan atılan çocuklar var... Badem bıyıklı okul müdürleri, yardımcıları.. Ellerinde 99’luk tespihle dolaşanlar... Darmadağın olmuş bir eğitim sistemi. Sözleşmeli köleler! Şirketler, işyerleri, koca koca fabrikalar... Sigortasız, merdiven altlarında çalışan emekçiler var. Yaz tutku mudur, özlem midir, aşk mıdır, yaşam mıdır? Durduk yerde aklıma gelir bu sorular... Kaybolan yılları düşünürsünüz, nice kıyımları, ölümleri. Abdullah Akçay’ı tanır mıydınız, adını duymuş muydunuz hiç! 14 yaşında cezaevine girmiş, orada kansere yakalanmış ve üç gün önce 18 yaşına girdiğinde Okmeydanı Hastanesi’nin “mahkûm koğuşu”nda yaşamını yitirmişti. İnsan hakları savunucuları, ailesi, Abdullah’ın ölümcül hastalığa yakalanmasından sonra başvurmadık yer bırakmadılar. Adli Tıp direndi. Abdullah’ın cezaevi revirinde tedavi olması yolunda rapor verdi... 15 Temmuz günü durumu ağırlaştı Abdullah’ın... Adli Tıp bu kez cezasının ertelenmesini istedi. Savcılık da cezasını üç ay erteledi... Yaşamı bürokrasi engeline takılmıştı Abdullah’ın. Yargıtay kararı beklenirken o yaşama veda etti... Bu bir yazgı mıdır? Değildir! 14 yaşında bir çocuk hapse atılır, orada kanser hastalığına yakalanır. Benim laik demokratik hukuk devletimin gözü kapalıdır. Soyguncuyu, talancıyı, ihaleye fesat karıştıranı baştacı eder, 14 yaşındaki çocuğu ise 108 yıl ağır hapis cezasıyla yargılar, dört yıl zindanda tutar, ölümcül hastalığa yakalanmasına karşın salıvermez. Ben bu yazıyı yazarken içim acıyor... Abdullah, 24 Ağustos 2009’da hastaneye kaldırıldı, 2009 Şubatı’nda Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Sonra ne oldu? Adli Tıp Kurumu 21 Mayıs 2009’da şu raporu düzenledi: “Tedavisine cezaevinde devam edilmesinde bir sakınca yoktur.” Niye kıyımlar, ölümler, acılar... Kimimizi gece yarısı pusu kurup öldürdüler, kimimizin hastane odalarında ayaklarımıza pranga vurarak “mahkûmlar koğuşu”nda ölmemize göz yumdular. Acıları da gördük hıyanetleri de... Gözlerimizi bağladılar, öldüresiye dövdüler, kan akan ayaklarımızın tabanına tuz bastılar... Şimdi 12 Eylül’de anayasa için halkoylaması var... Köle düzeni bitmedi, faili meçhul cinayetler aydınlatılmadı, Silivri’de yatan emekli generale, Kürt işadamları Savaş Buldan ve Behçet Cantürk’ün ve diğerlerinin “katilleri kim” diye sorulmadı. AKP iktidarı, 12 Eylül’ü yapan Kenan Evren ve arkadaşlarından değil, ABD desteğiyle 18 Şubat “postmodern” örtülü darbesini yapanlardan hesap sorabiliyor mu? Haydi ondan da vazgeçtim... 27 Nisan e-muhtırası veren emekli paşadan... ANAP 12 Eylül’ün ürünüydü, AKP 28 Şubat’ın. 12 Eylül’ün salt anayasası yok, sendikalar, siyasi partiler ve seçim yasaları da var... Ey benim yurdumun insanı... Emekçiler, gençler, üreticiler... Bir torba kömüre, bir paket nohuda, şekere, çaya karşı satmayın oyunuzu... Boğazlanmış bir yaşamı rüzgâr alır götürür külleriyle yıldızlara... Yağmuru aydınlatan gün, belki size “köle düzeni”ni unutturur. Şöyle açın gözlerinizi, bakın ufuk çizgisine... Orada acı var, hüzün var... Orada yoksulluk, orada soygun ve talan var! Kanmayın söylenenlere, o aldatmacaları dün de gördük bugün de görüyoruz. 12 Eylül faşist askeri darbesinin yasalarına sırtlarını yaslayanlara inanmayın... CMYB C M Y B 24 TEMMUZ 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Düşünce Ormanına Bakarken... [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 Valilerin izinleri durduruldu ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - İçişleri Bakanlõğõ, anayasa deği- şikliği referandumuna ka- dar vali ve kaymakamla- rõn izinlerini durdurdu. Buna göre, anayasa deği- şikliğinin halkõn oylama- sõna sunulacağõ tarih olan 12 Eylül 2010’a kadar va- li ve kaymakamlar zorun- lu olmadõğõ sürece izin kullanamayacak. ‘İdam yasaları’ için öneri ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - CHP’li Ali Rõza Öztürk, 12 Ey- lül darbesinden sonra si- yasi mahkûmlar hakkõn- da verilen idam kararlarõ- nõn yerine getirilmesine ilişkin yasalarõn yürürlük- ten kaldõrõlmasõ için ha- zõrladõğõ yasa önerisini TBMM Başkanlõğõ’na sundu. Öztürk, “12 Ey- lül’ün mağduru olmayan- larõn 12 Eylül üzerinden siyaset yaptõklarõ görül- mektedir. Bu kanunlarõn kaldõrõlmasõ halinde dev- let geçmişteki yanlõşõnõ düzeltmiş olacaktõr” dedi. Üniversiteliler ‘hayır’ dedi İZMİR (Cumhuri- yet Ege Bürosu) - Ege Üniversitesi İletişim Fa- kültesi’ne bağlõ Ege Ajans’õn, 65 üniversite- liyle yaptõğõ mini ankette gençlerin yüzde 90, refe- randumda “hayõr” oyu kullanacağõnõ bildirdi. Gençler, birden fazla iç- eriğin tek maddede oylan- masõnõ doğru bulmadõkla- rõnõ da vurguladõ. Ankete katõlan öğrencilerin yüzde 90.77’si referandumda “hayõr” oyu kullanacağõ- nõ, binde 7’si ise “evet” diyeceğini bildirdi. Emniyet amiri Zeren serbest ANKARA (AA) - İhaleye fesat karõştõrma iddiasõyla tutuklanan eski Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir’in gözal- tõna alõnan Özel Kalem Amiri Ömer Zeren, nö- betçi hâkim tarafõndan serbest bõrakõldõ. Zeren, söz konusu soruşturmayõ yürüten Ankara Cumhu- riyet Savcõsõ Cemil Tuğ- tekin tarafõndan “adil yar- gõlamayõ etkilemek” id- diasõyla sorgulandõ. 25 ilde afişli ‘evet’ kampanyasõ başlatmasõ tepki çekti Hak-İş ‘görev’ edindi Baykal ve Sarõgül’ün buluşmasõ CHP’de yankõ buldu ANKARA/İSTANBUL (Cum- huriyet) - Eski CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal ile Şişli Belediye Başkanõ Mustafa Sarıgül’ün bu- luşmasõyla ilgili dün art arda açõk- lamalar geldi. Baykal “Kapımız düşmanlık kapısı değil, kapımız herkese açık” derken; Sarõgül zi- yareti “nezaket” olarak değerlen- dirdi. CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçdaroğlu görüşmenin kendisini mutlu ettiğini belirtti. CHP Genel Sekreteri Önder Sav ise Baykal ile Sarõgül’ün buluşmasõnõ “anlamlı bulduğunu” bildirdi. Malatya’ya gidişinde Esenboğa Havalimanõ’nda gazetecilerin so- rularõ üzerine Kõlõçdaroğlu, “Sayın Sarıgül ile Sayın Baykal’ın gö- rüşmesi beni memnun etti. İnsani olarak geçmişte bir siyasal tar- tışma yaşanmıştı kendi arala- rında ve bir kopukluk vardı. Öy- le anlaşılıyor ki bu kopukluk giderildi” diye konuştu. CHP’li Sav ise genel merkezde konuya ilişkin sorular üzerine “Ge- ride bıraktığımız dalgalı siyaset günlerinden sonra bir araya gel- melerini anlamlı buluyorum” dedi. Bir gazetecinin “Yeni yöne- time karşı bir muhalif hareket oluşturabilirler mi” sorusu üze- rine de Sav, “Yeni yönetim diye bir şey söz konusu değil. Yöne- timin sürekliliği asıldır. Ben o sü- rekliliği simgeleyen isimlerden bi- risiyim” açõklamasõnõ yaptõ. ‘Planlı bir görüşme değil’ Sarõgül ise yaptõğõ yazõlõ açõk- lamada, Baykal ile görüşmesinin “planlı” olmadõğõnõ açõkladõ. Sa- rõgül, “Bu tamamen nezaket zi- yaretidir. Sayın Baykal’a karşı geçmişte siyasi mücadele verdik ancak kimseyle kişisel bir mü- cadelemiz ve husumetimiz ola- maz. Yetiştiğimiz siyasi gelenek ve aldığımız siyasi kültür bize bunu öğretmiştir. Bu ziyaret sı- rasında hiçbir siyasi konuşma ve değerlendirme yapılmamıştır” ifadelerine yer verdi. ‘Siyaset konuşulmadõ’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle