Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
24 TEMMUZ 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
AKP’nin 12 Eylül’ü
AKP’nin 12 Eylül’ü, 2010 yılında yaşamakta
olduğumuz insan hakları ihlalleri ile
hesaplaşmadan, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin
insan hakları ihlalleri ile nasıl hesaplaşabiliriz?
Sandık, Meclis çoğunluğunu sivil darbe yapma
hakkı olarak görüp, yaşamın her alanına dönük
insan hakları ihlal suçları işlemeyi pervasız
sürdüren bir iktidardan hesap soracakken, gücüne
güç katma, önündeki, yargıdaki son engelleri
ortadan kaldırma operasyonuna hizmet,
demokrasinin önünü açmak olabilir mi?
Kimi eski solcuları, 12 Eylül 1980 mağdurlarını,
sözde demokrasinin önünü açma adına
söylediklerini dinlerken kulaklarıma
inanamıyorum... Gençliğinde solcu, hızlı devrimci,
yaşlanırken liberal çizgiye kaymanın mantıklı bir
açıklaması vardır; bedel ödeme yorgunluğunun
insani bir boyutu da... İtirazım insan hakları,
özgürlükler, demokrasi, hele de “12 Eylül 1980’le
hesaplaşma” adına, söylenen yalanlara...
Erdoğan hükümetlerini iktidara geldikleri yıllarda
desteklerlerken, hiç değilse liberal demokrasi
adına söylemlerinin kendi içinde inandırıcı, gerçek
olmasa da bir tutarlılığı vardı; eski Millli Görüş
hareketinden çıkmış yeni AKP kadroları,
değiştiklerini, siyasal İslamcı kabuklarından çıkıp,
liberal demokrasinin kurallarına yakınlık
duyduklarını söylüyorlardı. Kapitalist dünyanın
demokrasi kurallarına uyacaklarını, AB üyeliği için
çalışacaklarını, evrensel insan hakları, hukuk
ilkelerine ihanet etmeyeceklerini savunuyorlardı.
Zaten bizim eski solcuları Erdoğan hükümetlerini
desteklemeye iten güç odakları, ABD-AB eksenli
siyasal merkezlerin AKP iktidarı ile yaptıkları güçlü
çıkar ittifaklarıydı.
AKP, emperyal güç odaklarının dünya, ağırlıklı
Ortadoğu projelerinde Türkiye’den istediklerine
“evet” diyen liderlik kadrosu sayesinde gökten
zembille inercesine yaratılmış, kurulmuş, büyük bir
dış destekle de iktidar olmuştu. Sonrasında kimi
sorunlar yaşansa da bu temel ittifak değişmiyor.
Örneğin en son referanduma konu olan anayasa
değişikliği operasyonunda, AB’nin evrensel hukuk,
insan hakları standartlarına sadık kalmak zorunda
olan İnsan Hakları Mahkemesi, hukuk, yargı
kurumlarının tüm otoriteleri yargı bağımsızlığına
karşı operasyona, referandumun insan haklarının
özüne aykırı oylama konusu yapılmasına.. karşı
duruyorlar. AB siyasileri ise haksız, yüzsüz bir
şekilde kendi ülkelerinde söz konusu olamayacak
ihlalleri yok sayarak, çifte standartla, arka bahçe
saydıkları Türkiye’ye dönük halkımıza “evet” oyu
verilmesi çağrısını yapabiliyorlar.
Emperyal çıkar merkezlerinin çağdaş
sömürgecilik düzeninde, geri kalmasını istedikleri
ülkeler için 2. sınıf demokrasi öngörmelerinde çok
da şaşırtıcı bir yan yok. Kendilerine hâlâ solcu
demeyi sürdüren, geçmişte insan hakları, eşitlik,
sol adına bedel de ödemiş kimi aydınların ise
geçmişlerini reddetmenin ötesinde, kirlenebilme,
suç ortaklığında göze aldıkları boyut ürkütücü...
En sol söylemle en insan haklarına aykırı,
gerçekleri saptırmadaki sınır tanımazlık, kafaları
karıştırmada önemli işlev yapıyor...
12 Eylül ile hesaplaşmada inandırıcı olabilme,
referandumda 12 Eylül mağdurlarından oy çalma
adına kameralar karşısında 12 Eylül’ün iki idam
öyküsü üzerinden ağlayabilen Başbakan
Erdoğan, kendi 12 Eylül’ü sivil darbe iktidarı ile
ilgili pervasızlığında sınır tanımıyor. Birkaç gün
önceki bir açıklamasında, kendi iktidarında, kendi
özel yargısı eliyle yargısız infaz olarak tüm insan
hakları, sağlık hakkı da içinde olmak üzere alınmış
bilim insanı Prof. Haberal’a ilişkin, hukuk, insan
hakları ihlallerini saptayan üst yargıyı tehdit
etmekte bir sakınca görmüyor...
Güçlü, yetkin iktidar sorumluluğunu, haddini
bilerek, insan hakları, hukuk ihlallerini sürdüren
özel yargıya ilişkin sorgulamayı, soruşturmayı
gündeme getirecekken, Haberal’a karşı işlenen
hukuk, insan hakları suçlarının cezasız
kalamayacağı kararını veren yargıçları, üst yargıyı
kamuoyunda yargılamaya kalkışıyor. Elbette
iktidar gücünü her anlamda kötüye kullanarak, suç
işleyerek hakkı savunmaya çalışan üst yargıyı
halkın önünde mahkûm etmeye kalkışıyor...
Şimdi bizim sıkı sıkı sol, insan hakları,
demokrasi değerlerine sadık kaldıklarını söyleyen,
kimliklerini kirletmiş kimi aydınlarımıza dönersek;
AKP’nin gerçekten 12 Eylül ile hesaplaşmak,
gerçek demokratik düzeni getirme tezlerini artık
eski yüzsüzlükleri içinde savunamaz olunca,
söylem değiştirdiler... “Tamam, Erdoğan
hükümetlerine, 12 Eylül ile gerçekten
hesaplaşılacağına, Türkiye’de insan hakları,
demokrasinin önünün açılması için savaşım
verileceğine biz de inanmıyoruz. AKP’ye kefil
değiliz. Ama 12 Eylül’ün anayasasını değiştirdiği
için, en çok da askeri vesayete, demokratik
olmayan geçmişin, 27 Mayıs’ların da mirası üst
yargı da dahil kurumları yıkmak istediği için
yanındayız. Referandumda ‘evet’ diyeceğiz. Hele
bir önümüz açılsın, gerisine sonra bakarız” diyorlar.
Yeni suç ortaklıklarının gerekçeleri, sizce de daha
kirlenmiş değil mi?
soner@cumhuriyet.com.tr
Yalçõn Ayaydõn Türk markalarõnõn Batõ pazarõnda tutunma ve marka yaratma şansõnõn zayõf olduğunu söyledi
ŞEHRİBAN KIRAÇ
Türkiye’nin önde gelen kadõn giyim
markalarõndan İpekyol, Machka ve
Twist markalarõnõ bünyesinde barõn-
dõran Ayaydõn Miroglio Group, Yu-
nanistan’daki 8 mağazasõnõn kapõsõna
kilit vurdu. İlk yurtdõşõ açõlõmõnõ 4 yõl
önce komşu Yunanistan’a yapan grup
ülkede yaşanan kirize daha fazla da-
yanamadõ. Grubun Yunanistan’da
faaliyet gösteren firmasõ da yakõnda
kapanacak.
Ayaydõn Miroglio Group Yönetim
Kurulu Başkanõ Yalçın Ayaydın,
“Yunanistan’ın yaşadığı ağır eko-
nomik kriz nedeniyle işler dip yap-
ma noktasına geldi. Bu yüzden bir
gecede aldığımız kararla 8 mağa-
zanın tamamını da kapattık. Her
gün zarar edeceğine tek seferde
zarar etsin dedik. Orada kalmaya
devam etseydik şirketimiz batardı.
Yunanistan’da mağazalarda adam
bulamıyorsunuz. Sokaklar bom-
boş. Ciddi bir daralma var. Önü-
müzdeki 5 yılda da Yunanistan’dan
çok büyük bir beklentimiz olma-
yacak. Kriz öncesi Yunanistan’da 1
günde yaptığımız ciroyu hâlâ Tür-
kiye’de bile yapamıyoruz” değer-
lendirmesini yaptõ.
Batı defterini kapattık
Yurtdõşõnda markalaşmaya en çok
inanan markalardan biri olduklarõnõ ak-
taran Ayaydõn, bu amaçla İngiltere,
Romanya ve Kazakistan’da mağaza
açtõklarõnõ ifade etti.
Gelinen noktada Türk markalarõnõn
Batõ pazarõnda tutunma ve marka ya-
ratma şansõnõn zayõf olduğunu anlatan
Ayaydõn, “Biz Batı defterini şu an-
da net olarak kapattık. Bana göre
Türk markalarının Batı pazarına
yönelmemeleri lazım. Çünkü Ba-
tı’da hem çok ciddi bir doygunluk
olmuş hem de nüfus ortalaması
çok yükseldiği için ciddi bir tüketim
daralması var. Artık o nüfus için gi-
yim elzem bir ihtiyaç değil. Türk
markalarının markalaşma süreçle-
ri için mutlaka Balkanlar, Kafkas-
lar ve Doğu’ya yönelmeleri gereki-
yor. Türk markalarının markalaş-
mayı başlatmayan ülkelerde çok
daha başarılı olacaklarına inanıyo-
rum” dedi.
Tüketicinin güveni
kalmadı
2010’da tamamen iç pazara odak-
lanacaklarõnõ, bu yõl 20-25 yeni ma-
ğaza açacaklarõnõ belirten Ayaydõn,
Türkiye’deki toplam mağaza sayõsõnõ
120’ye yükselteceklerini söyledi.
Ayaydõn şu anda 1300 kişiyi istihdam
ettiklerini, bu yõl açacaklarõ mağaza-
larla 200 kişiye daha istihdam olana-
ğõ sunacaklarõnõ ifade etti.
Tekstil ve hazõrgi-
yim sektöründe indi-
rim dönemlerinin belli
bir tarihe bağlanmamasõnõ eleşti-
ren Ayaydõn’a göre indirim sezon-
larõnõ firmalarõn kendi aralarõnda
çözmesi mümkün değil: “Bunun için
mutlaka indirim yasasının çıkması
gerekiyor. 10 yıldır hükümete ses-
leniyoruz ama bizi duymuyor.
Hükümeti ve partileri ilgilendiren
bir yasa olduğunda sabahlara ka-
dar çalışıp çıkarıyorlar. Ama
maalesef sanayiciyi ilgilendiren
bu yasa bir türlü çıkmadı. Yasa
boşluğu nedeniyle sektör ciddi
yara alıyor. Firma sahibi, akşam
yatıyor sabah kalkıyor, mağazaya
talimat veriyor ve indirim yapı-
yor. Bunu yapma hakkı yasanın ol-
mayışından geliyor. Maalesef tü-
keticinin bize güveni kalmadı.”
İpekyol markasõnõn yaratõcõsõ Ayaydõn Miroglio Group, ekonomik kiriz ne-
deniyle Yunanistan’daki 8 mağazasõnõ kapattõ. Grup, Batõ’da markalaşma pla-
nõndan da vazgeçti. Ayaydõn bu yõl Türkiye’de 25 mağaza açarak mağaza sayõ-
sõnõ 120’ye çõkaracak ve 200 kişiye de iş imkânõ sağlayacak.
Komşudan ağzõ yandõ
KISA... KISA ..
Reis: Ramazanda
zam yok
Ramazan ayõnda fiyatla-
rõn artacağõ yönünde spe-
külasyonlar yapõldõğõnõ
belirten Reis Gõda Yöne-
tim Kurulu Başkanõ Meh-
met Reis, ürünlerine zam
yapmayacaklarõnõ ve ge-
nel olarak piyasada fiyat
artõşõ görülmediğini açõk-
ladõ. Reis, 1994’ten beri
sürdürdüğü fiyatlarõ don-
durma politikasõnõ sür-
dürdüğünü belirtirken Ra-
mazan ayõna özel alõşve-
riş gözlemlemediklerini
de aktardõ.
Macaristan
izlemede
Uluslararasõ kredi dere-
celendirme kuruluşu Mo-
ody’s, Macaristan’õn kre-
di notunu, olasõ indirim
için izlemeye aldõ. Kredi
notunun izlemeye alõnma-
sõna gerekçe olarak,
Uluslararasõ Para Fonu
(IMF) ve Avrupa Birliği
ile kesintiye uğrayan gö-
rüşmelerin, Macaristan
hükümetinin kamu finans-
manõnõ şekillendirme ka-
rarlõlõğõ ve ülkenin ekono-
mik büyümesinin görünü-
şü konusundaki belirsizli-
ği artõrmasõ gösterildi.
ÇEMAŞ, tam
kapasite çalışıyor
Geçtiğimiz hafta hisseleri
borsada satõş yöntemiyle
halkõ arzõ gerçekleştirilen
ve İMKB’de işlem görme-
ye başlayan Çemaş, hazi-
ran ayõnda artan iş talep-
lerini karşõlamak üzere ye-
ni çalõşma düzenine geçti.
Yapõlan açõklamaya göre
global ekonomik krizin et-
kisiyle 2009’da bir miktar
düşen müşteri siparişleri-
nin Haziran 2010 başõ iti-
barõyla hõzla artarak
2.000 ton/ay seviyelerine
gelmesi üzerine Çemaş
Döküm, artan talebi karşõ-
layabilmek amacõyla dört
kalõplama hattõnõn tama-
mõnõ üç vardiya halinde
devreye alarak tam kap-
asite çalõşmaya başladõ.
Kapanan şirket
sayısı arttı
Türkiye Odalar ve Borsa-
lar Birliği verilerine göre
haziranda kurulan şirket
sayõsõ, bir önceki aya gö-
re yüzde 6.08, kapanan
şirket sayõsõ da yüzde
35.84 arttõ. 2010’un ilk
altõ ayõnda ise geçen yõlõn
aynõ dönemine göre kuru-
lan şirket sayõsõ yüzde
21.94, kooperatif sayõsõ
yüzde 74.87, gerçek kişi-
ler tarafõndan kurulan ti-
cari işletme sayõsõ yüzde
19.28 oranõnda arttõ.
ÖMER ŞAN
RİZE - Çaykur’da yaklaşõk 3
yõldõr süren ‘yetki karmaşasına’
Rize İş Mahkemesi son noktayõ
koydu ve Çaykur’da Toplu İş Söz-
leşmesi yapma yetkisinin Tek Gõ-
da-İş Sendikasõ’nda olduğuna ka-
rar verdi.
Çaykur’da 50 yõlõ aşkõn bir sü-
redir örgütlü olan ve bölgedeki sos-
yal yaşama olan katkõlarõ ile yöre
halkõyla bütünleşen Tek Gõda-İş
Sendikasõ’nõn örgütlülüğünü yõk-
mak amacõyla yaklaşõk 4 yõl önce
Çaykur’da örgütlenme çalõşmala-
rõ başlatan Öz Gõda-İş Sendikasõ,
bu kez bir darbe de yargõdan yedi.
Çaykur işçilerinin fazla ilgi gös-
termediği sendika, çeşitli entrika-
larla kurumdaki üstünlüğü ele ge-
çirdiğini ileri sürse de, Bakanlõğõn
yaptõğõ ‘çoğunluk tespitini’ mah-
kemeye taşõyan Tek Gõda-İş Sen-
dikasõ, yargõ kararõ ile bu oyunla-
rõ bir kez daha ortaya çõkardõ.
Tek Gõda-İş Sendikasõ Rize Böl-
ge Şube yetkilileri, bu aşamadan
sonra adaletin yerini bulduğunu
söylediler.
Jan Nahum: New York’un taksi ihalesi sektörün de markalaşmasõ için önemli bir fõrsat
Karsan zorlu maratonda
Devlerle yarõşan Karsan, “Geleceğin
Taksisi” projesi kapsamõnda açõlan ihaleyi
kazanõrsa Hexagon Studio’da tasarlanarak
tesislerinde üretime geçmeyi planlõyor.
‘Geleceğin Taksisi’ hazõr
Toplantõda verilen bilgiye göre
Karsan, Kõraça ve Hexagon Grup
şirketlerinin ortak iştiraki olan
Hexagon Studio’nun tasarõm des-
teği ile New York şehri (NYC)
taksilerini tasarlamak ve üretmek
üzere TLC tarafõndan NYC’de
gerçekleştirilen “Geleceğin Tak-
sisi” projesi kapsamõnda açõlan
ihaleye katõldõ.
Şehrin toplam 13 bin 237 adet
taksisinin işletmesinden sorumlu
olan TLC, NYC taksi pazarõnõn
hâkimi olan Stretch Ford Crown
Victoria modelinin üretiminin
2011’de sona erecek olmasõndan
dolayõ 27 Mayõs’ta teklifleri top-
ladõ. Karsan; Hexagon Studio’nun
tasarõm desteği ile NYC’nin tak-
si pazarõ için araç tasarlayõp üret-
mek üzere açõlan ihaleye katõlarak,
şartnameyi yerine getirmeyi
taahhüt ederken, ihalenin ka-
zanõlmasõ durumunda Türk
mühendisleri tarafõndan
tasarlanan taksiler,
Karsan tesislerinde
üretilerek NYC’ye
ihraç edilecek.
İhaleyi kazanan
firma, münhasõr olarak 10 yõl bo-
yunca yõlda 2 bin 650 adet aracõ
NYC’nin taksi pazarõna satmakla
yükümlü. İlk aracõn NYC taksi pa-
zarõna satõldõğõ ay itibarõyla baş-
layacak olan 10 yõllõk zaman dili-
mi boyunca araçlarõn performans,
etkinlik ve güvenlik gibi özellik-
lerinin önemli ölçüde gelişim gös-
termesi ve taksi filosunun engel-
lilerin kullanõmõna uygun olarak
düzenlenmesi de gerekiyor.
Değerlendirmeler sonunda kont-
ratõn 2010’da imzalanmasõ, araç-
larõn da en geç 2013 sonundan ön-
ce teslim edilmeye başlanmasõ
beklenirken, NYC ve TLC 10
yõllõk sürenin ardõndan ihaleyi ka-
zanan firmanõn beş yõl boyunca sa-
tõlan araçlarla ilgili garanti, servis
ve teknik desteği vermesini de ta-
lep ediyor.
Yeni vizyonunu “Sınır-
sız Ulaştırma Çözümle-
ri” olarak belirleyen
Karsan, New York için
var olan bir çözüm yeri-
ne, yeni bir araç tasarla-
mayı uygun gördü. Asıl
amacı tek bir metropo-
lün değil sahip olduğu
esneklik sayesinde bütün
metropollerin ihtiyaçla-
rını karşılayabilecek bir
araç yaratmak olarak
belirleyen Karsan, mü-
kemmel dengeyi sembo-
lize eden Da Vinci’nin
“Vitruvious adamını”
yerleştirerek temel kon-
septi ortaya çıkardı.
Toplantıda Kıraç, Na-
hum ve Hexagon Studio
Genel Müdürü Tolga
Doğancıoğlu proje hak-
kında bilgi verdi.
Ekonomi Sevrisi - Vodafo-
ne, Türkiye, Almanya ve İn-
giltere pazarõndaki toparlan-
manõn etkisiyle resesyondan bu
yana ilk kez büyümeye döndü.
Vodafone Türkiye’nin abo-
ne sayõsõ 1 Nisan’dan 30 Ha-
ziran sonuna kadar olan dö-
nemde 319 bin adet artõşla
16.15 milyona yükselirken,
abone başõna ortalama geliri
16.1 liraya ulaştõ. Şirketin mo-
bil abonelerin yüzde 81.1’i ön
ödemeli abonelerden oluşuyor.
Türkiye’den elde edilen hizmet
gelirleri ara bağlantõ ücretlerindeki
yüzde 52 indirimin etkisiyle yüzde
23.7 artarak şirketin bir çeyrekte el-
de ettiği en yüksek gelir seviyesine
ulaştõ.
Vodafone Group’un açõklamasõnda,
güçlü performans gösteren Vodafo-
ne Türkiye’nin yeni strateji planõnõn
başarõlõ şekilde uygulanmasõ ve eko-
nomik ortamdaki iyileşmeden fayda
sağladõğõ belirtildi.
Vodafone 16.15 milyon
aboneye ulaştõ
Ekonomi Servisi - Karsan Murahhas Üyesi Jan Na-
hum, New York şehrinin taksi ihalesiyle Türk oto-
motiv sektörünün marka yaratma yolculuğuna çõk-
tõğõnõ ve markalaşmak için sektörün dünyada bu tür
boşluklarõ değerlendirmesi gerektiğini söyledi.
Karsan’õn bağlõ ortaklõğõ Karsan USA, Hexagon Stu-
dio’nun tasarõm desteğiyle ABD’nin New York
şehrinde açõlan taksi ihalesine katõlmõş ve ihaleyi
kazanmasõ durumunda 10 yõl boyunca yõllõk 2650
adet aracõ taksi pazarõna satmayõ taahhüt ettiğini
açõklamõştõ.
“Geleceğin Taksisi” projesi kapsamõnda açõlan
ihalenin kazanõlmasõ durumunda araçlarõn Hexa-
gon Studio’da tasarlanarak Karsan tesislerinde üre-
tilmesi planlanõyor.
“Geleceğin Taksisi” projesinin bilgilendirme top-
lantõsõnda bir konuşma yapan Nahum, New York
gibi bir kente bu aracõ verebilmenin New York ile
simgeleşmenin markalaşma açõsõndan had safha-
da önemli olduğunu belirtti. “İhale sonuna kadar
gidebilir, iptal de edilebilir, başkaları da kaza-
nabilir. Dünya devleriyle yarışıyoruz. New
York ihalesi markalaşma ihtiyacını ortaya çı-
karttı” diyen Nahum, şöyle devam etti:
“İstanbul da dünyanın 20-30 megakentinden bir
tanesi, New York’tan fazla taksi var. Dolayısıyla
New York olur olmaz; İstanbul için böyle bir
aracın olmasını çok isteriz. Dünyada böyle
boşluklar var. Türk otomotiv sanayiinin mar-
kalaşması için bu tür boşlukları bulup değer-
lendirmesi lazım.”
Karsan Yönetim Kurulu Başkanõ İnan Kıraç da Türk
otomotiv sektörünün kendi markasõna ihti-
yaç duyduğunu belirterek “Büyüklerimiz
ortaklı oldukları için onların bu şansı az.
Dolayısıyla yüzde 100 yerli ve bağımlı ol-
mayan yapıya ihtiyaç var. Karsan bu
mücadeleye girme kararı verdi” dedi.
New York taksi ihalesi için hazõrlanan ara-
ca ilişkin olarak Kõraç, New York olsa da
olmasa da ilk yerli isim olarak bir başlangõç
olduğunu belirterek “Ondan sonra yeni
müteşebbislerimiz bu inanca sahip ola-
caktır. Türk toplumunun buna sahip çıkma-
sı lazım, hükümetlerin buna sahip çıkması la-
zım” dedi.
Çaykur’da yetki Tek Gõda-İş’in