19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP lideri Deniz Baykal, eğer bir ül- kede bir parlamento çoğunluğunun, ya- sama, yürütme, basõn, televizyonlar, şirketler ve holdingleri vesayet altõna almasõ için bir lidere teslim etmişse du- varlarda “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazmasõnõn bir anlam taşõmayacağõnõ söyledi. Baykal, “Böy- le bir tablo karşısında, bir de ana- yasayı bir partinin iç işi gibi ele ala- rak tek başına değiştirip yüksek yargı kurumları da siyasi vesayet al- tına alınacak olursa, bu durumun, artık bir parlamento çoğunluğu- nun göz yumması ile mi yoksa hu- kuk dışı bir askeri darbe ile mi gerçekleştirildiğinin de bir önemi kalmaz” dedi. Baykal, Meclis’te yaptõğõ konuş- mada, “Geleceğimizi etnik ayrımcı- lık ve terör tehdidinin gölgelemesi- ne izin vermemeliyiz. Aynı şekilde din temelinde ayrışmaların, cema- atleşmelerin, eğitimi, hukuku, yar- gıyı, emniyeti yönlendirmeye baş- laması, böyle bir sürece göz yu- mulması gaflet olacaktır. Demok- rasinin sağladığı olanakları cum- huriyetin ve devletin milli ve laik kimliğini ortadan kaldırmak için kullanmak tam bir aymazlıktır” dedi. Baykal, “Milli irade tek başına demokrasi demek değildir” derken, şu sözlerle iktidarõ hedef aldõ: “Milli egemenliğin demokrasiye dönüşe- bilmesi için, gerçekten bağımsız güçlü bir yargıya ve hukukun üs- tünlüğü anlayışına ihtiyaç vardır. Yoksa milli egemenlik ve milli ira- de anlayışı kolayca bir parlamento egemenliğine, parlamento egemen- liği de bir parti çoğunluğunun dik- tasına, parti çoğunluğu da bir lide- rin siyasi vesayetine dönüşebilir. Böyle bir durumda da memleketin dürüst, namuslu insanları, vatan- sever aydınları, sabaha karşı evleri basılıp ne ile suçlandıklarını bile bil- meden aylarca tutuklanabilirler... Gerçek demokrasi, siyaset hukuku kullanırsa değil, hukuk siyaseti de- netlerse sağlanır.” CMYB C M Y B 24 NİSAN 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Silivri’de Kara Mizah... Sütbeyaz sabahları severim. Ağaçların çiçeğe durduğu, kuşların çatılara konduğu güneşli sabahları... Çocuklar okulun bahçesinde oyunlar oynuyordu. Televizyonda İstanbul’da doğup büyüyen, hiç ama hiç vapura binmeyen, denizi görmeyen çocukların öyküsünü izledim... Zamanın iziyle oynar gibiydim. Ağaçların dallarına baktım. Elimin gölgesinde kırlangıçları havalandırdım. Eski günlerden kalan sabah türkülerini anımsadım. Türkiye’de siyasal kavgaları, vurgun düzenini, talanı, soygunu unutmak istiyordum. Kara Afrika’daki yoksul insanları, o cılız çocukları yazmak geçti içimden... Savaşları, kıyımları! Irak’ın, Afganistan’ın yoksul halkını! Canım evden çıkmak istemiyordu... Bebek’e inip kahveye oturarak denizi seyretmek istedi canım... Özgürdüm! O anda aklıma Silivri’de tutuklu Mustafa Balbay, Doğu Perinçek, Tuncay Özkan, Hikmet Çiçek, Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, Deniz Yıldırım, Ufuk Akkaya geldi. Sabahın sekiziydi ve onlar çoktan uyanmışlardı... Belki o saatte televizyon izleyip günlük gazeteleri okuyorlardı... Onlar benim gibi özgür değillerdi! Özgürlüğün ne olduğunu ancak hapis yatanlar bilir... İçimden bir şeyler koptu! 12 Eylül darbesi, İzmir Narlıdere’deki askeri cezaevinin o büyük koğuşu gözlerimin önündeydi. 12 Eylül’de demokrasi yoktu! İnsan hakları açıkça çiğneniyor, tutuklulara hapishanelerde işkence yapılıyordu. Peki günümüz Türkiyesi’nde neler oluyordu? Sivil darbe hukuk belgesi olarak tutukluların karşısına çıkarılıyor, karmaşa, ciddiyetsizlik, suçun kanıtlanması yerine sanığın kendi suçsuzluğunu kanıtlaması halleri kara mizaha dönüşüyordu. Hem Mustafa hem de Tuncay aylardır soruyorlardı: “Bizim suçumuz nedir?” Darbeyi silahlı gücü elinde bulunduranlar yapar, gazeteciler, bilim insanları değil... Gazeteci çağının tanığı değil midir? Doğan günün aydınlığında yine düşünceler ormanında dolaşıyordum... Prof. Dr. Mehmet Haberal kaç aydır hastane köşelerinde yatıyordu? Böyle saygın bir bilim insanı nasıl darbe yapardı? Onlarca karaciğer hastası Haberal’ı beklemiyor muydu? Hele bir yıla yakın tutukluluktan sonra en az sekiz ay daha sorgu sırasının kendisine gelmeyeceğini söyleyen 21 yaşındaki teğmenin şu sözleri vicdanları sızlatmaz mı: “Ben Güneydoğu’da çatışmada yaralandım. Erlerimi yalnız bırakmamak için yedi gün sonra ameliyat oldum. Bu iddianameye göre besbelli ben önemli bir teröristim. Her ne kadar hangi eylemlerden ötürü sorgulandığımı bilmesem de Apo’dan daha önemli bir terörist olmalıyım ki, benim insan haklarıma yönelik bir duyarlılık gösterilmiyor.” Ben genç teğmenleri Silivri’deki duruşmalarda görmüştüm. O genç teğmenler darbe iddialarının yoğunlaştığı 2002-2003 yıllarında belki askeri liselere ya yeni girmişler ya da girmemişlerdi. Teğmenler içerdeydi ama darbe günlüklerini yazan emekli Oramiral Özden Örnek nedense dışarıdaydı. Balbay’ın günlükleri suç öğesi oluşturuyordu, Örnek’in günlükleri ise oluşturmuyordu. Adalette eşitlik kavramı gücü yetene işliyordu. Bugüne değin yapılan suçlamalar belge olmasa da yandaş medyada sayfa sayfa yayımlanıyor, özel yaşama giriliyor, ortam dinlemeleri internete düşüyordu. Yine medya tutuklu insanların savunmalarını geniş biçimde vermiyor, verse bile iç sayfalarda kısa veriyordu. Hukukun üstünlüğü ilkesinin çiğnendiği bir ülkede demokrasicilik oynayanlar, temel hak ve özgürlüklerden söz edenler gözlerini yummuştu. İşte benim içim bu yüzden acıyor... Sütbeyaz bir sabahın içinde umutlarım uçup gitti! Yüreğim sis ve pus altındaydı... Bebek’te kahve içmekten vazgeçip gazeteye doğru yöneldim. Karmakarışık duygular içindeydim... Sesin, aydınlığın, rengin, hareketin ahenginde kendi kendimi dinlemek istedim... [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com CHP lideri Baykal, ‘Egemenlik kayõtsõz şartsõz milletindir’ deyişinin lafta kalmaya başladõğõnõ söyledi Lidervesayetivediktauyarõsõ“Milli irade tek başõna demokrasi demek değildir” diyen Baykal, milli egemenliğin demokrasiye dönüşebilmesi için, gerçekten bağõmsõz güçlü bir yargõya ve hukukun üstünlüğü anlayõşõna ihtiyaç olduğunu vurguladõ. Baykal, aksi halde iktidarõn bir liderin siyasi vesayeti altõnda kalacağõnõ söyledi. ERDOĞAN CHP’YE TEPKİ GÖSTERDİ Meclis’invemilletin iradesiinkârediliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurulu’nda 23 Nisan özel oturumunda “Milletin Meclisini ana- yasa ve yasa yapmak konusunda aciz, yetersiz ve yetkisiz görenler, TBMM ile birlikte milleti ve millet iradesini inkâr ettiklerini görmek ve anlamak zorundadırlar” dedi. Erdoğan, “90 yıl boyunca milli iradenin zaman zaman tartışma konusu yapıldığına, hatta kimi zamanlar müdahaleler yoluyla kesintiye uğratıl- dığına, vesayet altına alınmak istendiğine şahit olduklarının” altõnõ çizdi. Erdoğan, “Millet irade- si ne zaman zayıflatıldıysa, milletin Meclisi ne zaman vesayet altında bırakıldıysa, demokrasi ne zaman zayıflatıldıysa, Türkiye Cumhuriyeti de geriye gitti, zayıfladı, güç kaybetti” dedi. Bahçeli: Çözülmeye sürükleniliyor MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, Türki- ye’nin hõzla “çok dilli, çok ortaklı bir federal devlet yapılanmasına ve çözülmeye doğru sü- rüklendiği” uyarõsõnda bulundu. BDP Eşbaşkanõ Gültan Kışanak ise 23 Nisan’õn kapsamlõ eleştiri ve özeleştiri yapmak için fõrsat olarak değerlendi- rilmesini istedi. Kõşanak, “Renkli elbiselerle, cıvıl cıvıl halleriyle neşe içerisinde bayram kutlayan çocuklar da bizimdir, cezaevi hücrelerinin so- ğuk demirlerinden bizlere seslenen TMY mağ- duru çocuklar da bizimdir” dedi. ‘Yumrukla çözüm olmaz’ TBMM BAŞKANI: ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şa- hin, son günlerde yaşanan yumruklu saldõrõlarla ilgili olarak “Siyaset görevini yerine getiren değerli in- sanlara karşı son gün- lerde yönelen yumruk- lar ya da kaba kuvvet, asla sorunların çözüm yöntemi olamaz” dedi. Şahin, Ermeni soykõrõm savlarõyla ilgili olarak ba- zõ parlamentolarda alõnan kararlara da dikkat çeke- rek, şu açõklamalarõ yaptõ: “Bizden soykırım iddia- larını kabul etmemizi bekleyenler, bu Meclis’i ve onun temsil ettiği hal- kını yeterince tanımı- yorlar. Bağımsızlık mü- cadelemizin sembolü ol- muş Yüce Meclisimiz, si- yasi baskılarla, alınan taraflı kararlarla mille- timizin işlemediği bir suçu asla etmeyecektir.” Bahçeli’den ‘af’ çıkışı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, “TBMM’nin 90. yılında çocuklara af” önerisinde bulunurken “Çocuk ço- cuktur, taş atanı da atmayanı da ne kadar çocuk varsa çocuklarımızı suçlu olmaktan ve suçluluk içerisinde ezilip daha kötü yollara sapmadan kurtarmak lazım” dedi. TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şahin’in 23 Nisan resepsiyonuna; Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan, MHP lideri Bahçeli, DSP Genel Başkanõ Masum Türker katõldõ. Genel Kurul’da özel oturuma katõlmayan askerler gece re- sepsiyona da gelmedi. CHP lideri Deniz Baykal da resepsiyona katõlmazken CHP sözcüsü Mustafa Özyürek ve Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay partilerini temsil etti. BDP’den az sayõda milletve- kilinin katõlmasõ dikkati çekti. Cumhurbaşkanõ Gül, tören salonunda CHP’li Öz- yürek ve Okay’la ayaküstü sohbet etti. Bu arada BDP’li Ufuk Uras Gül’e yol açmaya çalõşan koru- malara tepki gösterdi. Uras, “Burada eziliyoruz. Kimi kimden koruyorsunuz? Koruma ordusu var” diye yakõnõrken, Gül “Dikkate alacağız” dedi. Meclis Başkanõ Şahin de “Danıştay saldırısı” ve bu saldõrõyla ilgili kamera kayõtlarõnõn silinmesine ilişkin raporun sorulmasõ üzerine, bunun açõğa çõk- masõnõn kamu vicdanõnõ da rahatlatacağõnõ kaydetti. Şahin, “Kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan hiç kimseyi veya kimseleri suçlu ilan edemeyiz ama ben TÜBİTAK’ın raporunun çok önemli oldu- ğunu düşünüyorum” değerlendirmesini yaptõ. Resepsiyonda en uzun süre kalan lider olan MHP lideri Bahçeli, hükümete “çocuk affı”nõ düşünme- sini önerdi. Bahçeli, “Çocuk çocuktur. Çocuk suçlusu bu tabirle ifade ediliyorsa, taş atanı da atmayanı da başka türlüsü de ne kadar çocuk varsa onları dikkate alarak üçüncü bir yaklaşım içerisinde çocuklarımızı suçlu olmaktan ve suç- luluk içerisinde ezilip daha kötü yollara sapma- dan kurtarmak lazım. 90. yıla bir anlam kazan- dırılacaksa bunun yapılması lazım yoksa asar mısın keser misinle bu işler olmaz” dedi. 23 Nisan resepsiyonunda Başbakan Erdoğan ile MHP lideri Bahçeli sohbet etti. (NECATİ SAVAŞ) Askerden yine boykot ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Ge- nel Kurulu’nda, 23 Nisan özel oturumunda “askerlere” ayrõlan loca yine boş kaldõ. TBMM’de düzenlenen etkinlikleri boykot eden TSK komuta kademesi, bu tavrõnõ sürdürdü. Genelkurmay Başkanõ ve kuvvet komutanlarõ sadece ABD Başkanõ Obama geldiğinde TBMM’ye gelip locadaki yerlerini almõştõ. Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül salona girdi- ğinde AKP ve BDP’li milletvekilleri kendisini alkõşladõ. MHP’liler sadece ayağa kalktõ. CHP’liler ise ayağa kalkmadõ. CHP lideri Deniz Baykal’õn “demokrasinin askıya alındığı dönemleri” eleştirmesi üzeri- ne AKP sõralarõndan da alkõşlar yükseldi. TBMM’de düzenlenen törene, BDP’li Akın Birdal, Hasip Kaplan ve Nuri Yaman katõl- dõ. Gazetecilerin törenin sonlarõna doğru gel- melerine ilişkin sorusu üzerine Yaman, “Genel merkezde Adana’dan gelen taş atan çocuk- lar vardı. Öncelikle onların bayramını kut- lamayı daha anlamlı bulduk” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle