25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 13 ŞUBAT 2010 CUMARTESİ 14 HABERLER Aydõn Genç Girişimciler Kurulu’nun Sun Ekspres Hava Yollarõ ile Aydõn incirinin ta- nõtõmõ üzerine imzalanan protokolden sonra Kadõn Girişimciler Kurulu’ndan da yeni bir fikir ortaya atõldõ. Aydõn Kadõn Girişimciler Kurulu Başkanõ Belgin İlker “Bugüne ka- dar Aydın’da hep incirin tanıtımı konuşul- du ama icraata geçen olmadı. Biz kadın gi- rişimciler olarak incirin tanıtımı ile birlikte tüketimini teşvik edecek çalışma yapılması fikrinde birleştik. Genç Girişimciler Kuru- lu’nun incirin tanıtımında attığı bu adımın arkasından biz de tüketimini arttırmak için değişik projeler üzerinde çalışmaya başladık. Örneğin Sun Ekspres’in 36 bin yolcusuna dağıtacağı incir paketlerinin ar- ka yüzünde incir ile yapılan çeşitli pasta ve kek tarifleri yazılabilir. Bunun dışında ha- zırlanacak küçük broşürler üzerinde bu ta- riflere yer verebiliriz. Bu broşürleri de Ay- dın’a giriş çıkış yapan otobüs firmaları ile paylaşıp yolcularına ulaştırmaları konu- sunda yardım isteyebiliriz.” Dünyanõn incir ihtiyacõnõn yüzde yetmişinin Türkiye’den kar- şõlandõğõnõ anõmsatan TOBB Kadõn Giri- şimciler Kurulu Aydõn Şube Başkanõ İlker, “Yapılan araştırmalarda, incirin hasta- lıklardan sonraki iyileşme sürecinde vü- cut direncini koruduğu birçok uzman tarafından ortaya konuldu. Biz kadınla- rın da en çok dikkat ettiği diyet konusunda incirin büyük faydaları var. İncir hemen hemen her özel diyetin parçası olabilir: İn- cir doğal olarak yağ, sodyum ve kolesterol içermediği ve yüksek lif oranına sahip ol- duğu için, kilo vermeye çalışan kişiler için uygun bir besindir. Aynı zamanda incir, bilinen tüm meyvelere göre en yüksek mi- neral içeriğine sahip” diye konuştu. Tetra Pak Türkiye Çevre Mü- dürü ve ÇEVKO Yürütme Kuru- lu Başkanõ Ferit Ekmekçioğlu Türkiye’de içecek kartonunda ge- ri dönüşüm oranõnõn 2009 yõlõ so- nu itibarõyla yüzde 49.9’a ulaştõ- ğõnõ, 17 bin ton içecek kutusu ge- ri dönüşümü yapõlõrken bu yolla ekonomiye 7 milyon 100 bin TL katkõ sağlandõğõnõ söyledi. “Aslında Türkiye’nin ambalaj atıklarının geri dönüşümünde Batı ile rahatlıkla karşılaştırıla- bilecek bir kapasite bulunuyor. Ancak özellikle kâğıt ve plastik- te kayıt dışılığın fazla olması geri dönüşümün önündeki en büyük engellerden biri” diyen Ekmekçioğlu, ÇEVKO’nun yaptõğõ çalõşmalarla kaynağõnda ayrõ top- lama çalõşmalarõ kapsamõnda 7 milyon kişi bulunduğunu belirte- rek “bu sayı arttıkça gerek geri dönüşüm oranları gerekse kali- tesi yükselecektir” değerlendir- mesini yaptõ. Ekmekçioğlu ile hem ambalaj atõklarõnõn geri dönüşümünü hem de Tetra Pak’õn Türkiye’deki faa- liyetlerini konuştuk. 1978 yõlõnda İzmir Kemalpaşa’da faaliyetine başlayan Tetra Pak’õn 2008 yõlõnda dünyadaki 43 Tetra Pak fabrika- sõ arasõndan, içecek kutusunun geri dönüşümü konusunda 6., enerji verimliliği konusunda ise 1. sõrada yer aldõğõnõ kaydeden Ek- mekçioğlu, şirketin dünyada 11 bölge halinde örgütlendiğini, Bü- yük Ortadoğu Kümesi olarak ta- nõmlanan grupta yer alan Türki- ye’nin diğer ülkelere liderlik yap- tõğõnõ söyledi. - Ambalaj üreticisi bir firma olarak Tetra Pak’ın sorumlulu- ğunun “geri dönüşüm kapasite- sini arttırmak” olduğunu söylü- yorsunuz? Bu bağlamda neler yaptınız? Kısaca özetler misiniz? Türkiye’de içecek kartonlarõnõn geri dönüşümü 1995 senesinde Tetra Pak Türkiye’nin desteği ile kurulan YEKAŞ Yeniden Kaza- nõm AŞ ile başladõ. İçecek kar- tonlarõndan YEKPAN (yeni- den kazanõlmõş panel) adõ verilen plakalar üreten YEKAŞ 2004 yõlõnda İzmir Kemalpaşa’da- ki yeni tesisine taşõ- narak YEKASAN adõ ile üretimine ar- tarak devam ediyor. 1999 yõlõnda yine Tetra Pak Türkiye’nin desteği ile Ankara’da kurulu AN- KAŞ Ankara Kâğõt İmalat Sanayi ve Ticaret AŞ firmasõ da Türkiye’de ilk olarak içecek kartonlarõnõn kâğõt olarak ge- ri kazanõmõnõ başlattõ. ANKAŞ 2004 yõlõnda içecek kartonlarõn kâğõt dõşõ plastik ve alümin- yumdan oluşan kâğõt geri dö- nüşümü artõklarõnõ da yine Tetra Pak Türkiye’nin desteği ile değerlendirme çalõşmalarõna baş- ladõ ve 2007 yõlõnda ticari üretime geçti. Tüm bu çalõşmalarõn sonucunda 2000’lerin başõnda yüzde 20 civa- rõnda olan içecek kartonu geri dö- nüşüm oranõ 2099 yõlõ sonu itiba- rõyla yüzde 49.9 seviyesine geldi. - Tetra Pak ambalajlarının diğer ambalajlardan farkı ne? Tetra Pak içecek kartonlarõ ağõr- lõğõnõn kâğõt olmasõ nedeni ile çok önemli oranda yenilenebilir kay- naklardan üretiliyor. Tetra Pak içecek kartonlarõnõn ana ham- maddesi kâğõt. Kâğõtlar hasadõ ya- põlan ağaçlarõn yerine yenilerinin gel- diği devam- lõ olarak büyüyen orman- lardan gelmektedir. Biliyoruz ki, yenilenebilir kaynaklarõn iklim üzerindeki etkileri çok azdõr ve iyi yönetildiklerinde asla tükenmezler. Sadece bu bile Tetra Pak içecek kartonlarõnõ diğer ambalajlardan ayrõ bir yere koyuyor. 43 üretim fabrikasõ için kâğõt alõmlarõnõ sayõlõ kâğõt üreticisinden yapan Tetra Pak, ambalajlarõnõn üretimde kul- lanõlan kâğõdõ satõn alõrken bu kâ- ğõdõn yenilenebilir kaynaklardan üretildiğini garanti altõna almak için bağõmsõz kurumlarca belgelenme- sini istiyor. Bu belgelemeyi WWF’nin bir yan kuruluşu olan FSC (Forest Stewardship Counsel – Orman Yönetim Konseyi) yapõ- yor. Diğer taraftan Tetra Pak içecek kartonlarõ kâğõt, polietilen ve alü- minyumdan oluşan kompozit bir malzeme olmasõna rağmen Tetra Pak’õn desteklediği teknolojiler sayesinde tümüyle geri dönüştü- rülebilmekteler. - SEKA özelleştirildiğinden beri Türkiye’de odundan kâğıt hamurunun üretilmediğini, do- layısıyla ambalaj hammaddele- rinden biri olan kâğıdın da yurt- dışından geldiğini söylediniz? Nereden geliyor? Bu bağlamda Tetra Pak orman ofisi ve ticari orman kavramını biraz açabilir miyiz? Tetra Pak SEKA özelleştiril- meden önce de içecek kartonlarõ- nõ üretmek için kullandõğõ kâğõdõ yurtdõşõndan ithal etmekteydi. Çün- kü ne yazõk ki o dönemlerde de içecek kartonlarõnda kulla- nõlabilecek kalitede kâğõt üretilmemekteydi ülke- mizde. Daha çok İsveç ve Finlandiya’daki üreticilerden kâğõt alõyoruz. Tetra Pak, bir orman işletmesi ya da bir kâğõt üreti- cisi olmama- sõna rağmen bir orman ofi- si kurdu. Bu or- man ofisinin görevi 43 üretim tesisine giden kâ- ğõdõn yenilebilir kaynaklar- dan temin edildiğini garanti altõna almak. - Kriz Tetra Pak’ı nasıl etkiledi? Tetra Pak Türkiye krizden yüzde 3 büyüyerek çõktõ. Benzer bir durum bundan önceki krizde de olmuş ve o dönemde de büyümüştük. Diğer taraftan meyve suyu kate- gorisinde bir küçülme oldu. Kriz ne- deni ile tüketiciler meyve suyu kul- lanõmõnõ azalttõlar. Ancak buna rağ- men süt kategorisindeki büyüme devam etti ve 2009 yõlõnõ yüzde 3 bü- yüme ile kapattõk. S A T I R A R A S I HİLMİ DEVELİ hilmideveli@hotmail.com YAHYA ARIKAN malicozum@ismmmo.org.tr YAŞAMDA MALİ ÇÖZÜM Ticaret Sicil Harçlarõnõ Öderiz Ama Bize 3 Ay Vermelisiniz! “Yargıç temele sormuş: Davacıya borcunu bir türlü ödemiyorsun. Neden? Temel boynunu büker: Vereceğum vermesine de bana üç ay mühlet ver diyorum, vermiyor. Üç yıldır beni oyalıyor...” Yakında ticaret sicil harçlarını ödeyemediğimiz için olası davalarda, bunun gibi savunma yapsak yeridir! Ticaret sicil harçları, ilgili kanunda öngörüldüğü gibi ticaret odalarına bağlı ticaret sicil memurluklarınca, esnaf ve sanatkâr odalarındaki harçlar ise bünyelerindeki veznelerde tahsil ediliyordu. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı ise 1 Şubat’tan itibaren, ödemeleri Ziraat Bankası, Vakıflar ve Halk Bankası şubeleriyle sınırlandırdı. Buna göre ticaret sicil işlemlerine ait harçlar, ilgili oda ve hizmet birimlerinden alınan tahakkukla, sadece yetki verilen banka şubelerine ödenecek. Ticaret sicillerinde harç gerektiren, örneğin; “anonim, limited şirketlerin kuruluş, değişiklik tasfiyeye giriş, tasfiyenin sona erdirilmesi, genel kurul kararları, imza sirküleri, nakil, açılış, kapanış, yetkilendirme, alacaklılara çağrı gibi onlarca tescil işlemleri aynı birimde” yapılabilmekteydi. Uygulama sorunsuz işliyordu. Şimdi sadece kamu bankalarının şubeleriyle sınırlandırmak, işlemleri takip edenler açısından büyük bir zaman kaybına yol açacak. Bürokratik işleyişi hızlandırmak üzere önlem alınması gerekirken bu işlemleri yapacaklara; “önce ticaret sicili müdürlüklerine veya irtibat bürolarına git, oradan tahakkuk fişlerini al, bu tahakkuk fişleriyle kendine yakın bir banka şubesi bul, o şubede sıranı bekle, sıran gelirse ödersin” deniyor. Bu sıkıntı, Türkiye genelinde iş yapmaya çalışan herkesi olumsuz etkileyecek. İstanbul gibi trafikle boğuşan büyük kentlerde yaşayanlar için ise zaman kaybı daha da büyük olacak. Diğer Harçlarda 25, Ticaret Sicilinde 3 Banka Yetkili 1 Şubat 2010 tarihinden itibaren Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı talimatı ile sadece üç kamu bankasına ödenmesi istenmesi, bakanlığın kendi uygulamalarında da çelişki yaratıyor. Çünkü, ticaret sicil dışındaki vergi ve harçların ödenmesinde Türkiye’de faaliyette bulunan 25 banka ve katılım bankaları yetkili. Ticaret sicil harçları için neden sadece üç kamu bankası yetkili olsun? Ayrıca Harçlar Kanunu’na göre bazı harçların tahsili vergi daireleri veya bankalar dışında kurumlara da yapılabiliyor. Örneğin; yargı harçları; harca konu olan işlemleri yapan mahkeme ya da dairelerde bulunan sayman mutemetlere, noter harçları; Maliye’nin vergi tahsilatına yetkili kıldığı banka ve finans kurumları yanı sıra noterlere, tapu kadastro harçları; bankalara, konsolosluk harçları; konsolosluklara, pasaport, ikamet tezkeresi, vize gibi işlem harçları; Vergi Dairesi Müdürlüğü yanı sıra emniyet müdürlüklerine, gemi ve liman harçları; liman başkanlıklarına, trafik harçları; Vergi Dairesi müdürlükleri yanı sıra ilgili trafik şube ve bürolarında bulunan veznelere ödenebiliyor. Listeyi uzatmak mümkün. Bu yanlışından en kısa sürede döneceğine inandığım Maliye Bakanlığı’na soruyorum: Herkesin zamanla yarıştığı bir dönemde yeni bir bürokratik engel yaratmak niye? Ticaret sicil harçlarını ödeyebilmemiz için sizden 3 ay süre mi istemeliyiz? Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bir uygulaması var ki, insanı hayrete düşürüyor. SGK, sigortalılara yemek parası adı altında yapılan ödemelerin, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmemesi şartıyla, fiilen çalışılan gün sayısı dikkate alınarak günlük asgari ücretin yüzde 6’sını aşan kısmından sigorta primi istiyor.Yani, işverenler işçilere ödedikleri yemek parasından bir de SGK primi kesecek. Yemek parası adı altında yapılan ödemelerden prime esas kazanca dahil edilecek tutar, SGK primi kesilmeyecek tutar (24,30.-TL X 0,06 =) 1.46.-TL’dir. Sigortalılar artık 1 lira 46 kuruşa simit ve çayı ancak alır. Sosyal Güvenlik Kurumu, işverenlerin çalışanlarına ödedikleri yemek parasından istisna tutarını aşan kısımdan prim istiyor. İşveren işçisinin yemek parasını artırsa vergisi, SGK primi derken yüzü astarından pahalıya gelecek, yemek parasını az ödese bu sefer de vicdan azabından uyuyamayacak. Buradan SGK yönetimine bir çağrıda bulunalım, gelin işverenleri de işçileri de yemek parası zulmünden kurtarın. Yemek parası istisnasını mevcut tutarı en azından 10.-TL’ye çıkartıp işçileri açlığa mahkûm etmeyin. SGK 1 Lira 46 Kuruşa Yemek Yenebileceğinde Israrlı Aydın’ın incirini kadınlar tanıtacak 13.01.2004 tarihinden itibaren özel bir şirkette çalışıyorum. 2009 yılından itibaren maaşlar bankaya yatıyor. 4 aydır maaşlar en az 28-41 gün arası geç yatırılıyor, 5. ay hâlâ yatırılmadı. Tazminatı, noter kanalıyla ihtarı çektiğim an dava açılmadan vermek zorundalar mı? Eğer vermek zorundularsa ihtarla birlikte SGK’den herhangi bir kâğıt alacak mıyım? Çalışma Bakanlığı’na dilekçe yazdığım halde mektup kanalıyla hiçbir yanıt gelmedi, neden hiçbir inceleme yapılmıyor? Yemek şirketten, yol da servis kanalıyla karşılanıyor, kıdem hesaplanırken yemek ve yol da verilmek zorunda mıdır? Bora Adar Ücretinizin en geç tahakkuk tarihinden itibaren 20 gün içinde ödenmesi gerekir. İzleyen ayın 20’sine kadar ödenmediği takdirde işçinin noterden ihtarname göndermek suretiyle kıdem tazminatı ile diğer işçilik haklarını talep etmesi mümkün olabilmektedir. Ödenmediğinden dava açılmalıdır. Konunun özel uzmanlık gerektirmesinden dolayı, iş hukuku konusunda uzman bir kişiden teknik yardım almanızı öneririz. Ben Emekli Sandığı emeklisi bir okurunuzum. Oğlum Çankaya Üniversitesi son sınıfında okuyor. Sağlık güvencesi bana bağlı ancak Haziran 2010’da sona erecek. Bir arkadaşı avukatlık stajı süresince sağlık güvencesinin de- vam edeceğini söylemiş. Bu husus doğru mudur, bu konuda beni aydın- latırsanız çok memnun olacağım. Nusret Pınarbaşı Avukatlık stajı yapanlar bir işyerinde SSK primi öde- yerek çalışamazlar ve avukatlık staj döneminde SGK’de sağlık güvencesi yoktur. Dolayısıyla okulun bitmesi ne- deniyle de sağlık açısından sizden de yararlanamaya- caktır. Sorularınız için malicozum ism mmo.org.tr ad- resine mail ata- bilirsiniz. Tüm sorular e-posta ile tek tek ce- vaplanacaktır. Ücretler En Geç 20 Gün İçerisinde Ödenmeli Avukatlık Stajı Süresince SSK Primi Ödenmez SORU-CEVAP Türkiye’de içecek kartonunda geri dönüşüm oranõ 2009 sonu itibarõ ile yüzde 49.9’a ulaştõ. 17 bin ton içecek kutusu geri dönüşümü yapõldõ. Bu yolla ekonomiye 7 milyon 100 bin TL katkõ sağlandõ. Ekmekçioğlu, Tetra Pak’õn 11 bölge halinde örgütlendiğini, Türkiye’nin Ortadoğu kümesine liderlik yaptõğõnõ anlattõ. 7 milyon insan çöp topluyor ÇEVKO’ya göre ekonomik kriz çöp toplayanların sayısını arttırdı. İçecek kartonunda geri dönüşüm yüzde 49’a ulaştı Bölgesel gelişmişlik farklarını azalt- mak, rekabet gücünü arttırmak, tek- noloji ve Ar-Ge içeriği yüksek olan büyük ölçekli yatırımları özellikle desteklemek, sektörel kümelenme- yi desteklemek amacıyla 2009 Ha- ziran ayında Başbakan tarafından ka- muoyuna açıklanan yeni teşvik sis- temi temmuz ayında uygulamaya konulmuştu. Devlet Bakanı ve Başbakan Yar- dımcısı Ali Babacan 2009 yılı Tem- muz ayından Aralık ayına kadar olan sürede yeni teşvik sistemi uygula- malarına ilişkin bilgileri kamuoyuna açıkladı. Açıklama özetle şöyle: “1.523 adet teşvik belgesi düzenlendi, bu teşvik belgeleri kapsamında ön- görülen sabit yatırım tutarı 22.5 mil- yar TL. Verilen 1523 belgenin 511 adedi yani yüzde 34’ü birinci bölge- de, 264’ü (yüzde 17) ikinci bölgede, 467’si (yüzde 31) üçüncü bölgede, 28’i (yüzde 18) dördüncü bölgede ya- pılacak yatırımlardan oluşuyor.” Yatırım tutarı açısından bakıldı- ğında ise yüzde 45’inin birinci böl- gede, yüzde 20’sinin ikinci bölgede, yüzde 26’sının 3. bölgede, yüzde 10’unun 4. bölgede olduğu görülü- yor. Yeni teşvik sistemine göre de as- lan payını yine gelişmiş yörelerimiz al- mış... Doğu ve Güneydoğu bölgeleri- mizdeki illerimiz yeni yatırımlardan an- cak yüzde 10’luk pay alabilmişler... Diyarbakır’da yatırımı olan bir işa- damı arkadaşım bakın teşvikler ve bölge ekonomisi ve toplumsal ya- şamla ilgili konularda neler söylüyor. “Yıllardır uygulanan yanlış teşvik politikalarıyla, her sektörü ve her ya- tırım projesini desteklemek yerine teşvik politikalarının tasarlanması ve uygulanması doğru stratejiler çer- çevesinde yürütülmüş olsaydı, ya- şanan sorunların bazıları baştan ön- leneceği gibi daha sağlıklı bir üretim kapasitesi ve daha sağlam bir eko- nomik yapı oluşturulabilirdi. Yanlış uygulamalarla Güneydoğu’nun en önemli merkezlerinden Diyarbakır’ın sanayisi son 25 yılda geriye gitti. Çe- şitli iktidarlarca bölgeye yönelik ha- zırlanan ‘ekonomik paketler’ de çözüm olamadı. Terör ve şiddet olayları sebebiyle çok büyük göç alan kentte yatırım yapan şirketler bura- yı terk etti. Kentteki göç oranı yüz- de elliye yakın, yaklaşık her iki kişi- den birinin ya buradan gitmesi ya da buraya göç etmesi anlamına geliyor. Terör sebebiyle köyden göçenleri is- tihdam edecek müteşebbislerin, işa- damlarının gitmesi, ekonomik so- runları içinden çıkılmaz hale getirdi. Güneydoğu terörü konuşmaktan bıktı, işsizliğe çözüm bekliyor. Gü- neydoğu’da terör sebebiyle köy- den kente göçün yanı sıra hızlı nü- fus artışı da işsizliği körüklüyor. Ba- kın bugün Diyarbakır’da işsizlik ora- nı çok fazla. 1 milyon 600 bin nüfuslu kentte aktif iş gücü 600 bin civarın- da. Bunun yüzde 50’ye yakını işsiz. 590 bin yeşil kartlı var. 150 bin kişi- nin de hiçbir sosyal güvencesi bu- lunmuyor. Bu da her iki kişiden bi- rinin sosyal güvenlik kapsamı dışın- da kaldığını gösteriyor. Diyarba- kır’da nüfusun üçte biri 18 yaşın al- tında. İşsizlerin çoğunluğunu genç- ler oluşturuyor. İşletmemde kadın iş- çileri tercih ediyorum. Temel ama- cım ise kadınlarımızın ekonomik ba- ğımsızlığa sahip olması ve aile büt- çesine katkıda bulunması. Bir de genç kızlarımızın, yuvalarını kurarken daha özgür olabilmeleri. Diyarbakır böyle de Siirt, Van gibi illerimiz bu- radan daha mı iyi? Siirt’in nüfusu 265 bin civarında, kentte 165 bin yeşil kartlının bulunması, aş ve iş soru- nunun ne denli ağır olduğunu gös- teren bir gösterge... Bölgedeki işa- damlarına göre istihdamın oluştu- rulabilmesi için teşvik politikalarının gözden geçirilmesi gerekiyor. Bu şartlarda bir yatırımcının Ağrı’ya, Urfa’ya, Mardin’e, Siirt’e, Van’a, Muş’a, Hakkâri’ye ve de Diyarbakır’a gelip yatırım yapması beklenme- meli.” Sayın Babacan’ın verdiği bilgilere ve bölge işadamlarının ve meslek odalarının ve sivil toplum kuruluşla- rının değerlendirmelerine göre yeni teşvik politikalarından da bölge um- duğu, beklediği yatırımları alamadı... Ortak dilek, zaman yitirmeden 4. Bölge’deki illeri kapsayan teşvik sis- teminde yeni düzenlemelere gitmek. Demokratik açılımlar bölge ve ül- ke açısından elbette çok önemli, ancak aş ve işe çözüm getirecek ekonomik açılımları da daha gerçekçi ve sonuç alıcı bir yapıya kavuşturmak gerekiyor. Teşviki Batı Aldı, Doğu Yine Seyretti
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle