23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 KASIM  2010 PAZAR CUMHURİ YET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KULTUR 19 Senaryo YazarlarıDerneği'nin  "TadındaBırakalım. YerliDizi  Yersiz  Uzun"eylemiyann ESİ NTÎLER ZEYNEP  ORAL Dizilerde 'kölelik düzeni' AYŞEGUL OZBEK Bir yerli dizi için kaç saatimizi ayırıyor,  diziyi  izlerken bir yandan da kaç  reklam  izlemek  zorunda  kalıyoraz? Peki dizileri yazan, yöneten, üretenler  ne kadar  zaman harcıyor bir  bölüm  için?  90  dakikalık  dizi, dört, beş kuşak  yaklaşık 35 dakikareklamla birleşince iki, iki buçuk saatlik bir uzun metraj  fılm  halini alıyor. Bu  durum,  senaristinden  yönetmenine, kameramanmdan  ışıkçısma dizileri üretenler için büyük  bir sorun,   'kölelik'  düzeni olarak tanımlanıyor,  sigortasız,  uzun  çalışma saatleri,  uykusuz  çalışma  temposu durumun  yehametini  ölüme  kadar görürüyor. İ ki yıl önce set dönüşü kaza geçiren  Tülay Ergildi ve Zehra Sezgin'in yaşamını yitirmesini uzun ve yorucu çalışma koşullarıyla  ilişkilendiren  sektör  çalışanları  dizi sektörünün  bu  durumuna  dikkat çekmek amacıyla yarın saat  15.00'te G alatasaray'da  eylem  için hazırlamyorlar. Senaryo Yazarları  D erneği (SEN D ER)  çağrısıyla  yönetmenlerden, set işçilerine ve seyircilere kadar üreten ve tüketen herkes bu eyleme bekleniyor.  "90 Dakikaya Hayır" demek  için   "Tadında  Bırakalım. Yerli Dizi Yersiz Uzun" eylemi öncesi SENDER  Genel Sekreteri Sinan Biçici ile konuştuk.   90  dakikaya  neden  hayır  diyorsunuz? Televizyon kanallarımn reyting ve dolayısıyla  rant kavgası dizi süreleseyirciyi oyalıyoruz.  Bu sistem  yüzünden  bildiğimiz,  öğrendiğimiz her  şeyi  darmadağm  ediyor,  dramatik yapıyı bozuyoruz. Yabancı dizilerse  bir  buçuk  ayda yazılıyor  ve bir bölüm, bir buçuk ayda  çekiliyor.  RTÜK, televizyonlar ve yapım şirketleri  bu  sistemin  neresinde duruyor? Yapımcılar  artık taşeron gibi çalışıyor. Bu işte patron, kanallar. İ şi kanallar sipariş ediyor ve onlar müdahale ediyor. D iziler büyük  bir ticari  ürün artık.  Tekel  gibi  dizi  yayımlayan dört, beş kanal var. RTU K de  20 dakikada bir  8 dakika reklam kuralı getirdi. Kanalm daha çok 8 dakika, yani reklam için daha çok dizi süresine ihtiyacı var. Biz daha az yazalım  deyince  de  kanallar bizi  ödemeleri  yarıya  indirmekle  tehdit ediyorlar.  D evlet de burada tercih yapmış oluyor. Biz çok para kazanmak için çalışmıyoruz.  Biz  çok  çalışmak zorunda  bırakılıyoruz.  Bunun sebebi de amansız ticari rekabet ve  buna çanak tutan  devlet.  Sizin öneriniz nedir? Avrupa  Birliği'nin  1989'da kabul  ettiği  ve  dizi  süreleri, reklam gibi konuları düzenleyen "S ınır  Aşırı  Televizyon  Direktifî"  var.  Bu  düzenlemede  televizyon  dizilerinin süresi,  12 dakikası reklam olmak üzere en fazla  60 dakikadır  deniyor.  Türkiye  bunu AB'yeuyum çerçevesin de  1992'de kabul  etti, ama uygulayan  yok.  Bu uygulamamn hayata geçirilmesini istiyoruz. Çığlıkları Duymuyor musunuz? Başbakan ilk kez aylar önce kadınlarla yaptığı bir toplantıda kadın erkek eşitliğine  inanmadığını açıkladı. Ben o anda hem toplantı salonunda,  hem ertesi gün tüm medyada yer yerinden oynayacak anılmıştım. sanmıştım... Y Tek tük cılız karşı çıkış dışında ve kimilerinin "kadınlar daha üstündür"  demek istedi gibi "mazeretleri"  dışında pek bir tepki verilmedi... Tepkisizlik  bana çığlık attırmış, kadın hareketinde son 30 yılın da gerisine düştüğümüzü yazdırtmıştı. Sonra Başbakan bunu alışkanlık  haline getirdi. Her fırsatta bu inancını dillendirdi.  Kadın erkek eşitliğine inanmamasını,   "kadın  erkekyaradılış farkı"na bağlamaya başladı... Başbakan bu veciz düşüncelerini açıkladıkça, ülkemde daha çok, daha çok kadın öldürüldü. Daha çok, daha çok kadın, erkek şiddetinden nasibini aldı. Son 7 yılda ülkemde kadın cinayetleri yüzde 1400arttı! Bu artışı durdurmak için hükümetin ya da Başbakan'ın  gündeminde herhangi birönlem planı, vazgeçtim plan programdan, en ufak bir düşünce kırıntısı yok. Varsa yoksa türban... 'Eşit değilsiniz' dendikçe Önceki gün Uluslararası  İ stanbul  Kadın Buluşması vardı. İ stanbul Feminist Kolektifi'nden birkaç kadın Başbakanı protesto etti. Silah çekmediler, küfür etmediler, kafasına domates, yumurta, ayakkabı atmadılar.  Ellerindeki pankartları kaldırdılar. "Erkeklerin Sevgisi Her Gün 3 Kadını Öldürüyor" ve "Eşit Değilsiniz Dendikçe Daha Çok Öldürülüyoruz" yazıyordu sessiz  çığlıklarda... Sadece ve sadece demokratik haklarını  kullanan kadınlara karşı polis ve Başbakan'ın  korumaları anında harekete geçti. Pankartlar ele geçirildi, kadınlar dışarı çıkarıldı. Gazetecilerin  kadınlarla konuşmaları engellendi... Onlara resmen şiddet uygulandı. Belki de artık alışmış olmamız  gerek ama  insanın içini acıtan şu: Bunlar olurken, hemcinsleri yaka paça dışarı çıkarılırken  salondaki kimi kadınlar Başbakan'a "Türkiye seninle gurur duyuyor"  diye tempo tutuyor ve toplantı sanki hiçbir şey olmamış gibi devam ediyordu... Başbakan yine türban zulmü üzerine konuşuyordu... Ne sandınız,  son 7 yılda Türkiye'de  kadın cinayetlerinin yüzde 1400 artması üzerine konuşacak değildi ya! Her alanda toplumu ayrımcılığa  sürükleyen AKP'nin,  bugüne dek omuz omuza mücadele etmiş, dayanışma  içinde olan kadınları birbirine düşürme çabası, her gün biraz daha ivme kazanıyor.   "Ya bizdensin ya düşmansın"  zorlaması bakalım nereye varacak. (İ nternette "Kadın Cinayetlerine isyandayız"  diye ararsanız  ayrıntıları  görebilir, isyana siz de katılabilirsiniz...) "y^ v  izi senaristleri televizyon kanallarımn bashsıyla  daha çok reklam için 45 dakikada ğ  1 anlatabilecekleri şeyi 90 dakikaya yaymak zorunda  kalıyorlar. Bu  durumu *  S  "seyirciyi oyalamak"  diye tanımlayan Sinema Yazarları Derneği  Genel Sekreteri Sinan Biçici;  "Biz  çokpara  kazanmak için çalışmıyoruz, çok  çalışmakzorunda bırakılıyoruz. Bunun sebebi de amansız ticari rekabet ve buna çanak tutan devlet"  diyor. rini  inamlmaz  bir  noktaya  getirdi. Eskiden dizileri  standartlara uygun olarak 45 50 sayfa yazardık. Bu, zamanla  100  sayfaya  çıktı, diziler  de neredeyse  120 dakikaya  kadar uzadı. Biz  senaristler olarak  neredeyse 1  bölümü  1 haftada  yazmak  durumunda  kalıyoruz.  100  sayfalık  senaryoyu  sette insanlar  18 saatin üstünde çalışarak  çekmek zorunda kalıyorlar.  Ölümlere kadar varan kötü çalışma koşulları  söz konusu.  Oysa U luslararası Çalışma Örgütü,  '8  saat, rızaya göre de 3 saat mesai' diyor.  İ nsan hakları açısmdan önemli  ihlaller  var.  Senaryo  yazarları olarak bu duruma dur demek istedik.   Bir  yandan  da  işin  kalitesine dikkat  etmek  durumundasınız... Sürekli bir sonraki bölümü yetiştirme telaşı  içinde çalışıyoruz.  Yaratmak  böyle  zorla  olacak  bir  iş değil. 45 dakikada anlatabileceğimiz şeyi  90  dakikada  anlatarak resmen F Ü SU N  AKATLI  BU G Ü N  İ STAN BU L KlTAP F U ARI'N D A  AN ILIYOR   f İ STANBUL  KlTAP FUARI'NDA  BUCUN INTEREXPO  SALONU Saat: 12.00 13.00 Söyleşi:"Türk  Toplumunda  Anayasaların G eçirdiği  Evreler" Konuşmacılar: Alev Coşkun, Süheyl Batum D üzenleyen: Cumhuriyet Kitapları KARADENİ Z  SALONU Saat:11.00 11.45 Panel: "Köy Enstitüsü U ygulamasından N asıl Yararlanabiliriz?" Yöneten: Ömer Karabulut Konuşmacılar: Zeki Sarıhan, Adil Türkoğlu, G üler  Yalçın D üzenleyen: U lusal Eğitim D erneği Saat:  15.45 16.45 Panel: "H ayatın ve Aşkın Şairi: N âzım H ikmet" Konuşmacı: Mehmet Özer D üzenleyen: H ayal D ergisi  Yayınları Edebiyatta 40. yılında Akatlı Kültür Servisi   4 Temmuz 2010 günü yitirdiğimiz  yazar, eleştirmen ve felsefeci Füsun Akatlı,  bugün İ stanbul Kitap F uarı'nda TÜYAP tarafından düzenlenen bir söyleşiyle anılıyor.  Kınalıada  Salonu'nda saat 15.30 16.30 arasındagerçekleştirilecek  "Edebiyatta 40. Yılında Füsun Akatlı'yı Anıyoruz" başlıklı  söyleşiye konuşmacı olarak Hilmi  Yavuz,  Doğan  Hızlan,  Pınar Kür,  Zeynep Altıok Akatlı ve Murat Gülsoy  katılıyor. Öte  yandan,  Füsun  Akatlı'nın  edebiyatta  kırk  yılından  seçilmiş  kırk  yazısından oluşan  "Kırmızı Gagalı Pelikan   Kırk Yıldan Kırk Sesleniş" adlı kitap Kırmızı  Yayınları tarafından yayımlandı. Kitapta, Akatlı'nın  şiir, anlatı, düşünce ve dil üstüne yazıları  ile  "başıboş  denemeler"inden  bir  seçki  sunuluyor. Edebiyat  eleştirmeni  D oğan Hızlan,  "Kırmızı Gagalı Pelikan"  için  kaleme  aldığı önsözde,  Füsun  Akatlı  gibi yazılarında felsefenin  izdüşümüne de tanıklık ettiğimiz yazarların  zor  ve  az  yetiştiğini vurgulayarak,   "Bizim edebiyatımızda  edebiyat  dışı  disiplinlerden  gelen  eleştirmenlerin  azlığını  düşünürseniz, Füsun Akatlı'nın önemi  ortaya  çıkar.  Çünkü  o edebiyatçı olduğu kadar  felsefeciydi" dedi. H ızlan,  Akatlı'nın,  dünya görüşünü yazılarının içine sindirme ustalığını göstermiş aydın bir yazar olduğunu belirttikten  sonra,   "Düşünce  ile edebiyat arasındaki eleştirilerinde kurmuştu. Hiç  kuşkusuz, edebiyatı kavramada, dünya  görüşünün  rolü  de büyüktü. Çünkü o edebiyatı bir  kültür bütünlüğü içinde  algılardı" dedi. Tilbe'nin ve ağaçların çığlığı Bir çığlık da çok sevdiğim, saygı duyduğum tiyatro sanatçısı Tilbe Saran'dan geldi: "Bıktım bu hoyratlıktan"  başlığı altında şöyle sesleniyordu: "Uzun zamandır o taraftan yürümüyordum. Maçka Maden Fakültesi'nin önündeki çınarlı yola saptım. Çeşmenin yanından park boyunca pastırma yazının ilk güneşinde ısınmış o büyülü yol... Çeşmeyi geçer geçmez,  bir tuhaflık olduğunu sezdim. Çocukluğumun, ilkgeçliğimin,  orta yaşlarımın o ulu çınarları yerde yatıyordu.  32 dostum, gölgesinde büyüdüğüm, öpüştüğüm,  ağladığım, güldüğüm ulu ağaçlar,  istanbul Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü'nün sarı iş makinesi,  çoktan diplerinden kesilmiş 32 çınarın darmadağm olmuş gövdelerinden saçılan dalları ortadan kaldırıp katliamın izlerini hızla silmeye uğraşıyordu. Kalakaldım... Yolunsonunda  kalanson2  çınarın önünden utandım da geçemedim." İ yi bilirim oraları. Kitap fuarından döner dönmez soluğu oradaalacağım... e posta: zeynep@zeyneporal.com faks:0212. 257 05 57 2 9 .  İ STANBUL  KlTAP  FUARI'NDAN  NOTLAR lıade ozgürlugu, olumsuz bir  yazar ve bir ödül lışma koşullarının kötülüğü, iş güvenKültür Servisi   29. İ stanbul Kitap Fuarı son gününe girerken dün yine pek çok cesinin olmaması, sendikasızlık; ifade özgürlüğü ve editoryal bağımsızlık kosöyleşi ve  panele ev  sahipliği  yaptı. Kınularında  Türkiye'nin  herhangi  bir sa bir  süre  önce İ ş  Bankası  Kültür  Yayınları ile işbirliğiyle Rıfat Ilgaz'ın 100. ilerleme sağlayamamasına neden  oluyaşını,  bütün  eserlerini  yayımlayarak yor"  diyerek  muhabirlerin telif ücretiyle çalıştmhnasına Maliye  Bakanlığı'nın kutlayan  Çınar  Yayınları,  fuarda  "Doda uyarılara rağmen göz yumduğunu hağumunun  100. Yılına  Doğru Rıfat IItırlattı. Sedat Ergin ise Türkiye'de büyük gaz"  adlı bir de panel düzenledi. Erol Şadi Erdinç, Doğan Hızlan  ve çelişkiler  yaşandığına  dikkat  çekerek "Bir yandan demokrasinin ileri gittiğini Rıfat  Ilgaz'ın  oğlu   Aydın  Ilgaz'ın kogösteren adımlar atılıyor fanuşmacı  olduğu  panelde kat  öte yandan ifade özgürDoğan  Hızlan   "Rıfat  Il•   "İ fade lüğünün,  basının  alanı  gigaz'ın  anlattıkları,   yazderek  daralıyor.  Bu  ikisi Özgürlüğü dıkları  bir  mizah  edebiaynı  anda  oluyor"  dedi. yatının  da  tarihidir,  gerÖnündeki çekçi  şiirin  de  tarihidir" Engeller  "paneline Okay  G önensin de kendi deneyimlerinden  yola  çıkarak diyerek  Ilgaz'ın kaleminin katılan  gazetemiz Türkiye'de  gazeteci  ve  yakalıcılığına  vurgu yaptı. Ilimtiyaz  sahibi ymcılann birbirine sahip çıkgaz'ın arkadaşı Erol Şadi Ermadığım vurguladı.  Türkiye Orhan Erinç, dinç de Rıfat Ilgaz'ın mizah Yaymcılar  Birliği G enel Seanlayışından  bahsederek panelde  dünden kreteri Metin Celal ise  "İ faonun yapıtlarında "Durumbugüne  basının de  özgürlüğü  tehdit,  halar  kötü olsa bile bir  gün içinde  bulunduğu karet, yargıyı engellemeye gelecek,  her  şey  iyi  olakoşulları teşebbüs  gibi  birçok  gecak"  olgusu  olduğunun alrekçeyle baskı altındadır" değerlendirdi. tını  çizdi.  Aydın  Ilgaz  ise dedi. "Babam yazdıklarına  sahip  çıkamadı çünkü zamanın çoğu  ya Kitap  Fuarı  dün,   "Cevdet  Kudret hapishanede  ya  da  hastanede  geçti. Edebiyat  Ödülleri"  töreni  ve  yazarı Babamın sadece polislerle olan ilişkisini annnıa toplantısına da ev sahipliği yaptı. kitap haline getirsek epey kalın olur" Şiir,  roman,  öykü,  deneme incelemeyorumunda da bulundu. araştırma ve tiyatro dallarında her yıl döGerçek Sanat Yayınlan'nın düzenleyip nüşümlü olarak verilen  ödülün  "Oykü" dalında bu yılki  sahibi  olan  Kadri  ÖzMine Ergen'in yönettiği "İ fade Özgürlüğü Önündeki Engeller" paneline  ise topçu'ya ödülünü, yazar Nursel DuruOkay  Gönensin, Orhan  Erinç, Sedat el  verdi.  "Kuş  Oltası"  adlı  kitabıyla ödüle  değer  görülen  Öztopçu, törende Ergin ve Metin  Celal katıldı. "Çok  yönlü yazar kimliğiyle, dilimize Gazetemiz imtiyaz sahibi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, olan değerli katkılarıyla ve  en az  bunlar  kadar  olan  öğretmen  kimliğiyle dünden bugüne basının içinde bulundutanıdığımız Cevdet Kudret ödülünü alğu koşulları, istatistiklere dayanarak özetmaktan onur duyuyorum" dedi. lediği konuşmasında "Gazetecilerin ça BUGÜN  1 3 . 2 0 BEN AMAZ0NUM Sunuculuğunu ve içeriğini Doktorant Ebru Güzel ile  Prof.Dr.Ahmet Karacalar'ın  hazırladığı "Ben Amazonum"  un bugün ki rol model eni Y üzyıl Üniversitesi  kurucularından konuğu Müşerref Akay ve Y emekli Tümgeneral  Rıza  Küçükoğlu. SKY m Q TURIC C  M  ,  B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle