Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUM HURİ YET 4 KASIM 2010 PERŞEM BE OLA Y LA R VE GORUŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL 'Kitlelerin Ayaklanması' Demokrasi fikir alışverişine açık olan bir toplumsal yapıda yeşerir. Demokrasi yalnızca bireyi desteklemez. Çağdaş demokrasi "vatandaşlığa" en toparlayıcı sosyal bir bağ olarak değer verir. Tartışmaya açık olmayan, kendi doğrularmı topluma dayatmaya çalışan ve yaratıcılığı, akılcığı anlamaya çalışmayan rejimler sürekliliklerini yitirirler. Unutmamak gerekir ki, demokratik düzen içinde çoğunluğun tek başma bir "hakkı" tanımlamak "hakkı" yoktur. ONUNCU KOY BEKİ R COŞKUN Seçmen 0 Haritaları Görmeli! "Geç bile kaldılar." HSY K üyelerinin çoğu görevlerini bıraktı. Başbakan çok memnun oldu. Nasıl olsa teker teker gideceklerdi. Y erlerine başkaları gelecekti ve geldiler!.. Şimdi kolaylaştı bu iş! Sıra öteki olanlarda, Tayyip Bey'in sevmedikleri, beğenmedikleri değiştirilecek, yerlerine yenileri gelecek! Türkiye'de demokrasi böyle kurulacak... "Ergenekon savcısı benim" diyen kimdi? Şimdi onun istedikleri bir bir gerçekleşme üzde 58 oyla, büyük bir zafer yolunda... Y kazandığına inanmış, haziranda ya da temmuzda yapılacak genel seçimde bir kez daha yüzde 40'lara ulaşacağı inancında mı, bilmem... Prof. D r. Suna Kİ Lİ T • •• Sekiz yılda çok şey değişti. Seçmenin kafasına, düşüncesinde bir uyanma olmadı mı? Bakın emeklilere verilen paraya, yeni yılda altmış lira... Ertesi gün hemen yeni bir haber, ekmeğe zam yapılıyor. Önce ekmek, ardından her şey, tüm yiyecekler, içecekler, giyecekler... Onlar için değil, size bize, yani halk dediğimiz ulasa!.. Emeğiyle geçinmeye çalışanlara, bir de yıllar yılı devlete millete hizmet edip emekli olmuş yaşlı başlı yurttaşlara, kadınlara, erkelere... Gerçekten, seçim bahar aylarında yapılacak mı? Dün dediğini bir gün sonra unutan bir Başbakan'ın sözüne ne kadar inanabilirsiniz? Bakarsınız vazgeçer, seçimler daha uzak bir tarihe bırakılır. Sizler, bizler de ah bir yani seçim olsa da, AKP'nin sekiz yıllık, egemenliğinden kurtulsak diye seviniriz! Oy verecek yurttaş önce kendi durumunu gözden geçirmemeli mi? Sekiz yıl önceki arınki seçimde yine yaşamını, geçimini!.. Y AKP kazançlı çıkar da bir dört ya da beş yıl daha iktidarda istediği gibi at oynatırsa, bu ülkenin durumu ne olur diye! ürkiye İ ş Bankası Kültür Yaymlan Ağustos 2010 tarihinde, Hasan Âli Yücel Klasikler D izisi içinde ünlü İ spanyol düşünür Jose Ortega Y G assett'in Kitlelerin Ayaklanması başlıklı kitabım yayımladı. Bu kitap 20. yüzyılm ilk yansmda yayımlanmış olmasma karşm birçok nedenle hâlâ güncelliğini korumaktadır. Yüzeysel olarak okunduğunda bu kitabı kolaylıkla elitist, seçkinci bir görüşün savunması olarak değerlendirmek mümkündür. Ancak derinliğine incelendiğinde kitabm 20. yüzyılda Batı uygarlığmı tehdit eden görüşleri ve rejimleri ele aldığım, bu görüşlerin hâlâ geçerliliğini koruduğunu, AB düzeninin sığlığınm nedenlerini bize açıkladığım gözlemleyebiliriz. Kitabm ele aldığı konular ve eleştiriler bugünkü Türk siyasal yaşamma da ışık tutmaktadır. "Kitlelerin Ayaklanması" 20. yüzyılm en çok tartışdan kitapları arasmdadır ve 20. yüzyılm İ spanyolca yazılmış belki de en ünlü yapıtıdır. 'Kitle adamının' kimliği Jose Ortega Gassett'in yaşadığı dönemde faşizm Avrupa'da yükseliş dönemine geçmiştir. Stalinist Rusya da M arksizm'i yozlaştıran, aşın toplumcu bir süreçten geçmektedir. Avrupa halkı da, genelde tüm bu gelişmelere duyarsızdır. Faşizm ve Rusya'da uygulanan komünist rejimi kitlelerin ayaklanması olarak değerlendiren G assett, Batı uygarlığmdaki yozlaşmayı "kitle adamının" kimliğini açıklayarak belirtiyor ve diyorki: Kitle adamının bir programı, bir yönü, bağlı olduğu değerler yoktur. Kendinden mutludur. G örüşlerini topluma dayatır. Kendi görüşlerinin doğruluğuna inanır ve görüşlerinin sürekliliğini ister. Yaratıcı insanlann yarattıklarmı anlamaz. Başvurduğu bir değerler platformu yoktur. Ben haklıyım, sen haksızsm yaklaşımı egemendir çünkü görüşlerini tartacak bir değerler plat formundan yoksundur. Oysa böyle bir değerler platformu uygarlık ve onun sürekliliği için gereklidir. Uygarlığın ön şartı Akılcı yaklaşım uygarlığın önşartıdır. Oysa kitle adamının aklı bu tür yaklaşıma kapalıdır. U ygarlık ancak aklm egemen olduğu ve gerçeğe ulaşabilmek için fikir alışverişine açık bir ortamda gelişir. Oysa kitle adamı bu tür yaklaşımı bilmez ve bir nevi hermit, münzevi, yalnız, topluluktan kaçan bir kişiliğe bürünür. Tartışmaya açık değildir çünkü yalnızca kendi doğruları vardır. Uygarlığın yaratıcı özelliklerini kullamr; ancak, onları anlamaya çalışmaz. Bir nevi şımarık bir çocuk gibidir. Yaratıcıları anlamaz ve onları da aşağıya çekmeye çalışır. Bu bir tür entelektüel ve ahlaksal yalnızhktır. Kitle adamı azmlıkta olan yaratıcı aydm grubunu anlamaz. Aslmda bu yaratıcı seçkinler ilhamlarım toplumdan almaktadırlar. Onlar toplumun ürünüdürler. Ve yaratıcılıkları ile toplumu geliştirir, uygarlığa yön verirler. G assett'e göre, özellikle 1. Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan rejimler "kitlelerin ayaklanması" olarak tammlanabilir. Bu dönemde Avrupa uygarlığı yozlaşmıştır. Kitleler Batı uygarlığmı özümsememişlerdir. Örneğin Weimar Cumhuriyeti döneminde Almanya kültürel yozlaşma içindedir, amaçsız bir toplum haline dönüşmüştür ve en keskin bir biçimde yabancılaşma olgusunu yaşamaktadır. O dönemde sosyal demokrat partilerin sürdürdüğü yanlış politikalar Alman halkınm faşist ve komünist partiler arasmda faşist bir partiyi seçmesine neden olmuştur. Halk adamı bir yerde Hitler'de kendini görmüştür. Batı uygarlığmm aydmlatıcı yönünü göz ardı etmiştir. G assett "kitle adamı" tammlamasmda "işçi"yi anlatmamaktadır. Daha çok o dönemin burjuvazisini ve özellikle küçük burjuvazisini ta mmlamaktadır. H itler rejiminin yükselişinde bu iki grubun azımsanmayacak rolleri olmuştur. Aydm'ı dışlayan, amaçsız toplum, yavanlaşmış kültür yaşamı "kitle adamının" desteğindeki rejimlerin önemli bir özelliğini oluşturmuştur. Avrupa tarihinin yazgısı, belirttiğimiz özellikleri taşıyan sıradan halk adammma bırakılmıştır. Kitabı İ spanyolcadan dilimize duru bir Türkçe ile çeviren Neyyire Gül Işık'ı hem çevirisi ve hem de aydmlatıcı Sunuş'undan dolayı kutlamak gerekir. Işık diyor ki: Ortega'nm amaçladığı, tarih felsefesi ve etik felsefe temelli bir kültürle donatılmış, sorumlu, dolayısıyla seçkin, seçkinleşmiş insandı. Oysa diktalarm sokağa döktüğü kitleleriyle II. Dünya Savaşı'na adım adım ilerleyen Avrupa'ydı. Ortega o dönemdeki şu olguyu vurguluyor: O dönemde kitleler her türlü muhalif grubu ezmekte, yok etmekte, kendisinden olmayan, kendisine benzemeyen başka birisiyle yaşamak istememektedir. Işık'm belirttiği gibi, Ortega'ya göre "kitle" okullaşma sayesinde bazı teknik bilgilerle donatılmış olsa da, sonuçta eğitilmemiş, eğitilememiş insan yığınıdır. Bu yönüyle Ortega'nın "kültür ve felsefe temelli, etiğe dayalı Avrupa düşü" geçersiz kılımyor, aydm dışlamyordu. AB topluluğu kısırlaşıyor Öte yandan, bugünkü Batı, G assett'in açıkladığı ve Batı uygarlığmm gerilemesine neden olan "kitle adamı" yaklaşımmdan, kendi görüşlerini dayatıcı yaklaşımdan uzaklaşmamıştır. Batı kendinden farklı olana, onun değerlerini tartışmaya açık değildir. Bu tür yaklaşım AB topluluğunu kısırlaştırmaktadır. Şu aşamada Batı hâlâ bir Etik, Ahlaki Kod'dan ve Ortega'nın bağlı olduğu Aydmlanma İ deali'nden yoksundur. Irak'ta, G azze'de, Afganistan'da olanlar Batı'mn Aydmlanma idealinden ne denli uzaklaştığının birer kamtıdır. Demokrasi fikir alışverişine açık olan bir toplumsal yapıda yeşerir. Demokrasi yalnızca bireyi desteklemez. Çağdaş demokrasi "vatandaşlığa" en toparlayıcı sosyal bir bağ olarak değer verir. Tartışmaya açık olmayan, kendi doğrularmı topluma dayatmaya çalışan ve yaratıcılığı, akılcığı anlamaya çalışmayan rejimler sürekliliklerini yitirirler. Unutmamak gerekir ki, demokratik düzen içinde çoğunluğun tek başma bir "hakkı" tanımlamak "hakkı" yoktur. Başın Öne Eğilmesin Gözünde boncuk boncuk yaşlar vardı. Birbirimizi hiç görmemiştik. Ben onun adını, işini, gücünü, yerini yurdunu, kimliğini bilmiyordum. Sadece karşımdaydı; orta yaşın biraz üzerinde, saçları tek tük ağarmış, yüzünde o yaşlardaki kadınlara özgü güzel alımlı çizgiler, belki bir zamanlar mutlu gülüşlerinin derinleştirdiği gamzeleri... Ve güzel gözleri ıslaktı... Aslında ben onu nerede görsem tanırdım: O Cumhuriyet kızı... Y ine o umutlarımızı yitirdiğimiz, birbirimizin yüzüne bakmaktan kaçındığımız, uygarlığımızdan ve çağdaşlığımızdan utanıp da başımızı öne eğdiğimiz ve benim "bertaraf" edildiğim eylül ortalarıydı. Önümde durdu, titreyen dudaklarıyla ancak bu kadarını söyleyebildi: "Başın öne eğilmesin..." Ve dönüp gözlerini sile sile gitti... • Y azı yazamadığım için o günlerde, içimde kaldı, işte şimdi söylüyorum: Yüzde 42, yüzde 58'den daha büyüktür usta... 42'nin içinde soran ve sorgulayanlar vardı; eğitimliler, aydınlar, doktorlar, mühendisler, bilgisayar programcıları, akademisyenler, avukatlar, şairler, edebiyatçılar, ekonomistler, işadamları, üniversiteliler, öğretmenler... Soran ve sorgulayan; bankacı, esnaf, çiftçi, işçi, polis, hemşire, memur... Ama yüzde 42'nin içinde, referandum öncesi "evet" diye yırtınan, referandumdan sonra olanları görünce oturup "pişmanlık yazısı" yazan o ahmak yoktu... Göbeğini kaşıyan adam da yoktu yüzde 42'nin içinde... Nohut torbası için "Evet" diyen de... • • •• Dış politika bir çıkmazda zaten. BOP'un Başkan Yardımcısı Tayyip Bey bilmem o haritaları gördü mü? Türkiye'yi parçalara ayıran, ABD'nin, AB'nin, İ srail'in hazırladığı, Türkiye'den beş altı ayrı devlet çıkarma hesapları... Boşuna mı yapıyorlar o haritaları! Alın Sevr Antlaşması'ndaki Osmanlı'yı paramparça eden haritaları; yalnız haritaları değil, eloğlunun kafasındaki niyetleri... Bir de günümüzdekilerü... Seçimde oyunuzu verirken bu haritalar gözünüzün önünde olsun!.. Yüzde 42, yüzde 58'den daha büyüktür... Olmaz mı?... Niye, işine geldiğinde "Bir Türk dünyaya bedeldir" diyorsun ya!.. • Türkiye'de Ulusal Sayımlarda 'Etnisite'sizlik "Etn isite" bilgisi siyasetin bir parçasıdır. İ nsanlar kendilerini tanımladıkları için bir etnik kategorinin üyeleri olarak davranırlar ve başkaları tarafından bu etnik kategorilerle tanımlanabilirler. Ekonomik ve politik amaçlar da gerçekleştirildikleri ölçüde etnisitenin gelişmesini etkilerler. Yrd. DOÇ. D r. Yaprak Cİ VE LE K Yedüepe Üniversitesi erçekte etnisite kavram olarak dünyam n her yerinde sayım ve araştırmalarda tammlamaya, yaklaşıma, algıya, anlamaya ve veriyi işlemeye yönelik çelişkiler taşımaktadır. Etnisite, "benimsedikleri soy, dil, din ve sahip oldukları kültür itibarıyla diğer gruplardan farklı olan grupların etnik olarak değerlendirilmesi"dir ve "kendine bakış" ve "etniklik" olgusunun kültür ortammdaki değişime bağlı olarak değişebilirliğini öne süren görüşe bağlılık esastır(l). İ lksellik ve durumculuk unsurlarım içine alan yere konduğunda ve etnik grupların kültürelliğinden ziyade sıduğu anlamma gelmediği gibi, anadil olarak Türkçe konuşuyor olması da başka bir etnik kimliğe sahip olmadığı anlamma gelmemektedir. D evlet, sayımlarda vatandaşlarmm kendilerini etnik olarak nasıl tammladıklarım doğrudan kimseye sormadı. "Aşağıdakilerden hangisi etnik kökeninizi tanımlamaktadır?" Çekinceler dünyamn her yerinde aynıdır: l)H erhangi bir "etnisite" bilgisi vermekten hoşlanmamak, 2) Şıklardan hangisinin kendisine uygun olduğundan emin olamamak, 3) Devletin neden kendisine "etnik kökenini" sorduğunu merak etmek. Türkiye de bu kategoriler için gerekli sosyopolitik ortama sahiptir. Fakat gerçek etniklik düzeyini sayımla açıklamak gerekmektedir. Ayrıca "kendini tanımlama" ilkesine odaklı bir sayım sorusu kullamlır ise, Türkiye'de belli kesimlerin savunduğu kadar yüksek, "etnik mozaik" teşkil edecek bir nüfusun ortaya çıkmayacağı da sosyal bilimcilerin öngörüsüdür. Türkiye'de kişinin kendi beyanma bağlı olarak "etnik köken" bilgisinin almdığı araştırmalardan biri KONDA Araştırması'dır. İ stanbul'un etnik yapısım belirlemek için 1993 yılmda yapılmıştır. Ü lke nüfusunun beşte birinin yaşadığı İ stan bul'da, kendini "Türklük" dışmda tammlayan "etnik nüfus" yüzde 5.6'dır. Başkent Ü niversitesi'nin 2009 yılmda yaptığı araştırmaya göre Kürt olduğunu söyleyen 10 kişiden 7'si eşleriyle Türkçe konuşmaktadır. Çocuklarla Türkçe konuşma oranı ise yüzde 87'dir. Yani gündelik konuşma dili aile içerisinde Türkçedir. Ayrıca bu araştırma "Kürt sorunu" olarak yaklaşılan sorunun gerçekte ne kadar "marjinal kimlikli bir sorun olduğunu ve etnik kimlik arayışı olmadığını", durumun sosyoekonomik nedenlerle açıklanabileceğini göstermektedir. "Etnisite" bilgisi siyasetin bir parçasıdır. insanlar kendilerini tanımladıkları için bir etnik kategorinin üyeleri olarak davranırlar ve başkaları tarafından bu etnik kategorilerle tanımlanabilirler. Ekonomik ve politik amaçlar da gerçekleştirildikleri ölçüde etnisitenin gelişmesini etkilerler(3). Kişi, kendini kabul ettiği gibi bir sosyal aktördür. Seçimleri, eylemleri, sosyal ihtiyaçları ve beklentileri ona göredir. Beyana bağlı olarak etnik kimlik bilgisi almanın ve sahada bu yönteme izin vermenin yegâne sonucu vatandaşlanm tammaktır. İ htiyaçlarım ve sorunlarını bilmektir. İ deal olan da, istenilen de bu değil midir? Kaynakça: l.Tayyar, ÖnderAli, 2010, Türkiye'nin Etnik Yapısı: Halkımızın Kökenleri ve Gerçekler, Kripto Yayınları, 50. Baskı. Ankara. 2. Barth F, 1969, Ethnic Groups and Boundaries, London: Allen and Unvvin. 3. Cohen A, 1969, Introduction. UrbanEthnicity (ed.) A. Cohen, London: Tavistock. Ama en önemlisi, yüzde 42'nin büyüklüğü, içinde Cumhuriyet sevdası taşıyanların olmasındandır... Bu toprakları dünya güçlerinin elinden alan, onun üzerinde devlet kuran, ona "Cumhuriyet" adını veren ve şimdi Cumhuriyetinin üzerine titreyen sevda vardır yüzde 42'nin içinde... Nohutçular yok... Kendi çıkarını ülkesinden daha çok sevenler, biat edenler, korkanlar, sinenler, susanlar olmaz orada... Onun için yüzde 42, yüzde 58'den büyüktür... • Burnumu çeke çeke bakmıştım arkasından... O başı dik, mağrur, ama gözleri ıslak dönüp gitti... Kendime ve yanımdaki karıma, "Bir gün yine köşem olursa, ilk yazılarımdan birisinde okurlarıma ulaştırırım" sözü vererek, işte bir emanet gibi özenle sakladım o tek cümleyi: "Başın öne eğilmesin..." bcoskun@cumhuriyet.com.tr TÜM Kİ TAPÇI G O tvitapıarı SAL0N:3 STANT:301 f 30 EKİ M 7 KASIM 2010 BEYLİ KDÜZÜ TÜYAP MUCİ ZE ÖZÜNAL 5 KASIM CUMA İ MZA: 14.30 15.30 GÖKÇE İ SPİ TU 5 KASIM CUMA İ MZA: 14.30 15.30 ZEHRA UNUVAR 5 KASIM CUMA İ MZA: 14.30 15.3' RASİ M Dİ RSEHAN ÖRS 5 KASIM CUMA İ MZA: 14.30 15.3 www.kitap.cumhuriyeti.com.tr J j nırlann önemi göz önüne almdığmda, etnisitenin sımrsal bileşeni, toplum ve kültür değişirken sabit kalır. Değişen şartlar karşısmda sımrları aşan bireyler kendileri için kullanılabilir etnik kimlikleri seçerler(2). Bireyin kimliği edinme yoluna odaklamlırken yöntemsel bireyselcilik yaklaşımınm sımrlılığı da açıktır: G enellikle sosyal yapılar insanlarm seçimlerini yansıtır ve insanlarm kimlik seçimlerini yaparken karşılaştıkları sıkmtılar, baskılar yeterince analiz edilebilir değildir. Temel yaklaşım, insanlarm kendilerini tammlamalarma izin vermektir. F akat Türkiye'de sayımlarda "et nisite"ye dair bilgi analizinin temel değişkeni "anadil"di(r). "Anadil" soruları, yarattığı algı farklılaşabilen sorulardır. Vatandaşlarımızca "annenin konuştuğu dil", "evde konuşulan dil", "çevrede konuşulan dil" gibi farklı algılarla beyan edilmektedir. Bu kadar dolaylılıkla "etnisite" anlaşılmaya çalışılırken, Türkiye'de 1985 N üfus Sayımı sonrasmda dil soruları sayım soru kâğıtlarmdan kaldırılmıştır. Var olan toplam etnik nüfusun üzerinde bir nüfus değeri elde edilmektedir. Türkiye'de Türkçe dışmda bir dil konuşuluyor olması konuşanm mutlaka başka bir etnik kimliğe sahip ol 7 Bölge'den 7 Tepe'ye Gösterileri Shaman DansTiyatrosu'nun, koreografileri Boğaz, Kapalıçarşı, Martılar, Kız Kulesi, Topkapı, Selimiye ve Galata gibi mekan temalarından yola çıkılarak hazırlanan "7EDİ " isimli gösterisi, istanbul'un tarihinden kesitler sergiliyor... Şemeş Karmiel Dans Takımı dansçılarıyla birlikte gerçekleştirdiği "Sürgün" gösterisi ise Sefarad Yahudilerinin İ spanya'dan istanbul'a zorunlu göçünü; Sefarad şarkıları, oyunları ve Anadolu'nun etnik danslarından ömeklerle anlatıyor. İ stanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı katkılarıyla, birlikte yaşamın getirdiği güzellikleri dans dilinde anlatan b u özel gösterileri kaçırmayın. Geleneksel Danslar Shaman Dans Tiyatrosu "7 EDİ " M uhsin Ertuğrul Sahnesi 3 , 4 , 5 , 6 Kasım, Saat 2 0 :3 0 Geleneksel Danslar Shaman Dans Tiyatrosu & Büyükçekmece Belediyesi Barış M anço Kültür M erkezi "Doğudan Batıya'Büyükfekmece Belediyesi Atatürk Kültür M erkezi 1 3 , 1 4 Kasım, Saat 2 0 :3 0 Geleneksel Danslar Shaman Dans Tiyatrosu & Şemeş Karmiel Dans Takımı "Sürgün" CRR 2 2 Kasım, Saat 2 0 :3 0 Geleneksel Danslar Shaman Dans Tiyatrosu & Bahçelievler Belediyesi THM Halk Korosu "Türküden Dansa" Bahçelievler Belediyesi Kültür M üdürlüğü Yeni Sahne Konser Salonu 2 7 2 8 Kasım, Saat 2 0 :0 0 MUSTAFA BALBAY Mustafa Balbay, ikinci yılına yaklaşan tutukluluâunun isyanıyla, düzmece bir iadianamenin yarattığı trajediyi yazdı! Ailesinden, mesleğinden ve yaşamından çalınan süreci tüm ayrıntılarıyla anlattı. Bu zulmün nesabı artık sorulsun diye... AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ m ^ ^ Q O f ^^ Cumhuriyet Kit a p la r ı Bİ Lİ YORUZ BILIY ORUZ Kİ TAP OKUDUĞUNUZU www.kitap.cumhuriyeti.com.tr J J C M , B