16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 17 KASIM 2010 ÇARŞAMBA 6 HABERLER MHP’nin baraja takılıp Meclis dışında kalmasını avantaj olarak görenlerin yanında bunu tehlikeli bulanlar var AVRUPA GÜRAY ÖZ AKP’de MHP senaryoları ERDEM GÜL Haklarımız Allah’a Emanet Ekonomik kriz zamanlarında ilk korumaya alınması gerekenler, gelir dağılımı makasında alta düşmüş olanlar olmalıdır, diye düşünüyorsanız... Biliyorum düşünmüyorsunuz. Ekonomik kriz zamanlarında en fazla düşünülmesi gerekenler, sanayi gelişsin, memleket büyüsün, kriz Allah’ın izniyle teğet geçsin diyen memleketin patronlarıdır. Böyle yapılır ve sonunda hepimiz büyüme rakamlarına teslim oluruz. Gelir dağılımı arkaya, büyüme öne. Açıklaması da basittir. Büyüyelim ki pasta da büyüsün, sonra, pastanın paylaşımı sırasında bakarız artık. Bu paylaşımın nasıl olduğunu da yarım yüzyıldır gözlerimizle görüyor, acıyla seyrediyoruz. Öğrendiğimiz şudur: Paylaşıma katılabilmek için siyaset ve mücadele etmeyi bilen sendika dünyasında azıcık gücün olacak. Şimdi işler başkadır. Şimdi sendikalar örgütlenemediği, yasalar ve siyaset önlerini tıkadığı için ve artık “tüketim toplumu” olduğumuz için, onların yerini tüketici dernekleri almaya çalışıyor. Eh! Bu da bir şeydir. Yalnız orada da işler kesat anladığım kadarıyla. Tüketici Dernekleri Federasyonu Başkanı Ali Çetin, “TÜDEF, tüketicilerin korunmasının Tanrı’ya havale edilmesini değil, insanlar eliyle yaratılan sorunların yine insanlar tarafından yasa ve yönetmeliklerle ve demokratik kurallara uygun biçimde çözülmesinden yanadır. Din her alanı biçimlendirir oldu” demiş. Her yıl nisan ayında toplanan Tüketici Konseyi de bu yıl kasım ayında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın hazırladığı gündemle toplanabilmiş. Gündemde ne var? “Tüketicinin korunmasında dini değerlerin rolü.” Tüketici kimdir? Markasını, lüksünü bir yana bırakın, tüketici dediklerimiz hayatı sürekli kılanlardır. Bu insanlara tüketici demek işin aslını biraz çarpıtmaktır. Bunlar üretenlerdir, emekçidirler. Onlar üretmese tüketmek olmaz. O nedenle de tüketici hakları iyi hoş da, asıl olan üreticinin, emekçinin haklarıdır. İşe oradan başlamak işin doğrusudur. Peki, artık her durumun, her mekânın, her çatışma, tartışma alanının dinle belirlenmesine, biçimlendirilmesine ne diyorsunuz? Bir şey demiyoruz, “Allah” diyoruz. “Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir” diyoruz. Görünen odur ki Türkiye, Kürt sorununu çözecektir. Uluslar, ulusal sorunlarını birlikte yaşayarak, kavga ederek, ayrılarak, iç içe geçerek bir şekilde çözerler. Tarihin ve gecikmiş şekilde zamanımızın önümüze koyduğu din sorunları ise karmaşık, tüm zamanlara yayılmış ve kokusu hiç geçmeyen, çözümü zor sorunlardır. Üstelik, zorbalığın hayatın her alanına sızdığı zamanlarda büyüyüp genişleyen ve insanı esir alan bir hal alır dinsel bağnazlık ve onun hizmetine koşan fırsatçılık. Öyle bir fırsatçılık ki Fouche’ye taş çıkartır. Elimde heyecanla, büyük tat alarak okuduğum bir kitap var. “Shakespeare Olmak”. Can Yayınları’ndan çıktı. Shakespeare’in hayatını yorumlayan ve dönemin İngilteresi’ni anlatan bu kitabı okurken, gittikçe genişleyen, yayılan bağnazlığın ortasında Shakespeare olabilmenin çok önemli olduğunu anladım. Shakespeare, metafiziğe hiç teslim olmamış, hayata karşı ukalalık etmemiş, Katoliklerle Protestanların tüm Avrupa’yı kana bulayan savaşlarının ortasında kendine ve izleyenlerine, hayatın tüm renkleriyle kendini ortaya koyduğu oyunlardan oluşan büyük ve zengin bir vaha yaratmıştı. Entrikalarla örülmüş entelektüel ve şatafatlı dünyasından koparılarak sürgüne gönderildiği köyde, sokağa duyduğu tiksintiyle yazdığı mektuplarda, sıradan insanları sevmediğini, onların hayatından nefret ettiğini dile getiren Machiavelli ile Shakespeare arasındaki fark da buydu işte. eposta: [email protected] ANKARA AKP’de seçim sonrasında gerçekleştirilmesi hedeflenen Kürt sorununa çözüm MHP üzerinden birbiriyle çelişen iki hesap üzerinden yapılıyor. AKP içinde bir görüş, “MHP’nin baraja takılıp Meclis dışı kaldığı koşullarda anayasal ve yasal çözümün daha rahat gerçekleşeceğini” savunurken “Sokaktaki MHP çözüm için en büyük tehlike” yaklaşımı da seslendiriliyor. Kürt sorununa ilişkin AKP içinde yapılan değerlendirmelerde, “Bayram sonrasıyla haziran ayındaki seçimlere kadar olan sürecin en kritik dönem olduğu” görüşü öne çıktı. Kürt sorununda sonuç alınacak somut adımların tamamı seçim sonrasına bırakılırken, seçime AKP’de, MHP faktörünün seçim sonrası Kürt sorununun çözümü konusunda belirleyici nitelik taşıyacak önemine vurgu yapılıyor, AKP içinde bir görüş, MHP’nin baraja takılıp Meclis dışı kaldığı koşullarda anayasal ve yasal çözümün daha rahat gerçekleşeceğini” savunurken “Sokaktaki MHP çözüm için en büyük tehlike” yaklaşımı da seslendiriliyor. kadar olan dönemin “Sürecin en iyi şekilde yönetimi” şeklinde ele alınması benimsendi. Kürt sorununda gelinen noktanın olumsuz bir gelişme olmaması durumunda seçime kadar taşınmasının önemine vurgu yapılan AKP’de, MHP faktörünün seçim sonrası çözüm konusunda belirleyici nitelik taşıyacak önemine vurgu yapılıyor. Partinin referandum sonrası yaptırdığı anketlerde yüzde 1012 bandında bulunduğu, bu nedenle baraj sorunu yaşadığı tespitiyle AKP içinde çözümle MHP’nin durumu arasında iki farklı görüş çatışıyor. Çözümün seçim sonrası gerçekleştirilecek olası adımları açısından belirleyici niteliğine vurgu yapılan ve hem parti yöneticileri hem de partinin Kürt kökenli isimleri arasında tartışılan MHP senaryoları şöyle: MHP’siz Meclis: CHP’deki liderlik değişimi ve PKK’nin eylemsizlik süreciyle birlikte anketlerde MHP sürekli düşüşte. Bu şekilde bir gidişle MHP’nin baraja takılıp Meclis dışında kalması sürpriz olmayacak. MHP’nin olmadığı bir Meclis’te de Kürt sorunuyla ilgili bir uzlaşma daha kolay hale gelir. Kürt sorununa mutlaka Meclis’te bir uzlaşmayla çözüm bulunmak zorunda. Bunun en üst noktası da yapılacak yeni anayasaya ilişkin olacak. Kürt sorununa da çözüm bulunacak yeni anayasa Meclis içinde ‘bölünme, vatan hainliği, satış’ gibi slogansal ve hamasi bir muhalefetin olmadığı koşullarda daha da rahat gerçekleşebilir. Seçime kadar kazasız belasız bu sürecin yönetilmesi MHP’yi baraj altına iter ve MHP’siz bir Meclis gerçekleşirse çözümün yolu açılacaktır. Sokaktaki MHP: MHP’nin bir baraj sorunu yaşaması mümkün görünüyor. Ancak baraj altında ka lacak bir MHP, Kürt sorununun çözümünde bugünkünden daha fazla imkân sunmayacaktır. Ne kadar şiddetle muhalefet ederse etsin, Türkiye’nin belki de en önemli sorununun çözümü sırasında MHP’nin Meclis’te olması avantaj olacaktır. Çünkü sokaktaki MHP daha tehlikelidir. Meclis’teki MHP, olayların sokağa taşmasını önlemektedir. Ancak sorun Meclis’te çözülürken MHP Meclis’te olmazsa, sokağın önüne geçmenin imkânı daha da azalacaktır. Ayrıca Meclis kürsüsünden yapacağı şiddetli muhalefet de, konunun halkın gözünden kaçırılmadığının önemli göstergesi olacaktır. O yüzden az sayıda da olsa Kürt sorunu gibi tarihi bir çözüm döneminde, olayların toplumsal çatışmaya varmaması için MHP’nin Meclis’te olması daha olumludur. Atalay, polisler için askerlik uygulamasında değişikliğe TSK’nin karşı olmadığını, süre üzerinde çalışıldığını söyledi Polise ‘formül’ aranıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uzun Kurban Bayramı’nda siyasi liderler de Ankara’yı boşaltırken sadece MHP lideri Devlet Bahçeli, bayramı başkentte karşıladı. Eski CHP lideri Deniz Baykal, İçişleri Bakanı Beşir Atalay da bayramı Ankara’da karşılayan siyasiler arasında yer aldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bayram namazını Köşk’te kıldı. Gül, kendi adına Ankara’nın kesim alanlarından birinde koyun kestirdi. MHP lideri Bahçeli, parti yöneticileri ile birlikte Gazi Merkez Camisi’nde bayram namazını kıldı. Cami çıkışında yurttaşların büyük ilgisi ile karşılanan Bahçeli, birçok yurttaşla tek tek tokalaşarak bayramlaştı. Bahçeli ve beraberindekiler daha sonra MHP kurucusu ve eski Genel Başkan Alpaslan Türkeş’in Atatürk Orman ÇiftliğiEmek Kavşağı’ndaki mezarını ziyaret etti. Türkeş’in mezarına kırmızıbeyaz karanfiller koyan Bahçeli, çiçekleri de suladı. Türkeş’in mezarını koruyanların kullandığı kulübede bir süre dinlenen Bahçeli, daha sonra buradan ayrıldı. ANKARA VE ERZURUM Büyükelçiler ocakta buluşacak BAHADIR SELİM DİLEK Baykal’dan bayram dileği CHP Antalya Milletvekili Baykal ise bayram namazın Ümitköy Nazmi Beğen Camisi’nde kıldı. Torunu Alican, CHP Antalya Milletvekili Osman Kaptan bazı arkadaşları ile camiye gelen Baykal, namazın ardından yurttaşlarla bayramlaştı. Gazetecilerin bayram mesajını sorması üzerine Baykal, “Bu bayramın hem milletimize hem Müslüman dünyasına hem de bütün insanlığa iyi duygularla güzellikler getirmesini diliyorum. İnşallah, yaşanan acılar, çekilen sıkıntılar bir an önce sona erer. Barış, huzur ve mutluluk içinde yeni bir dönem açılır” dileğinde bulundu. İçişleri Bakanı Beşir Atalay ise bayram namazını Kocatepe Camisi’nde kıldıktan sonra yurttaşlarla bayramlaştı. Atalay, “Özellikle İçişleri Bakanlığı görevinin başındadır. En üst makamlarımız bütün mülki idare, valilerimiz, kaymakamlarımız, bütün güvenlik görevlilerimiz görev yapıyorlar. Özellikle, bugün görevi başında olan güvenlik görevlilerimizin bayramını tebrik ediyorum” dedi. Erdoğan Süleymaniye’deydi Başbakan Tayyip Erdoğan, sabah ve bayram namazını, 3 yıl süren restorasyon çalışmaları tamamlanarak ibadete açılan Süleymaniye Camisi’nde kıldı. Erdoğan’a, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanvekili Ahmet Selamet, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir eşlik etti. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, bayram namazını kıldırdı. Süleymaniye Camisi’nde yaşanan yoğunluk nedeniyle camiye giremeyen çok sayıda kişi, namazını caminin avlusunda ve dışında kıldı. Süleymaniye Camisi’nin içinde ve dışında çok sıkı güvenlik önlemleri alındı. Caminin şerefelerinde ve karşısındaki yapıların üzerinde keskin nişancılar konuşlandırıldı. Bayram namazını Sultanahmet Camisi’nde kılan Halkın Sesi Partisi (HAS Parti) Genel Başkanı Numan Kurtulmuş da Türkiye’nin Füze Kalkanı Projesi’ne girmesinin kabul edilemeyeceğini belirterek bu konuda referanduma gidilmesi gerektiğini söyledi. (AA) ANKARA Geleneksel hale gelen ‘Dışişleri Bakanlığı Büyükelçiler Konferansı’ 39 Ocak tarihleri arasında Ankara ve Erzurum’da yapılacak. Konferansa Türkiye’nin tüm dünyada görev yapan büyükelçileri katılacak. Türkiye’nin dış politikasının ve kriz bölgelere ilişkin çözüm yollarının masaya yatırılacağı konferansta bir yıllık değerlendirme yapılmış olacak. Konferans Türk diplomasisinin kurum içi istişare ve eşgüdüm kapasitesini geliştirmek için ilk kez 2008 yılında düzenlenmişti. Daha sonra geleneksel hale getirilen büyükelçiler konferansı 2010 yılında Ankara ve Mardin’de toplanmıştı. Büyükelçiler Mardin’de toplantıların yanı sıra halkın arasına karışmış, tavla oynayıp nargile içerek “monşer” benzetmelerinin gerçeği yansıtmadığını göstermek istemişlerdi. 2011 toplantısının ise ocak ayının hemen başında gerçekleştirilecek olması dikkat çekti. ABDİran sıkıntısı, füze kalkanı ve Kıbrıs gibi konular nedeniyle, takvimin öne alındığı belirtildi. Büyükelçiler konferansının ardından bir sonuç bildirisinin yayımlanması bekleniyor. Edinilen bilgilere göre konferansta AB ile sürdürülen müzakere süresi de masaya yatırılacak. AB başkentlerinde görev yapan büyükelçilerin kendi izlenimlerini merkezdeki ve diğer büyükelçilerle paylaşması sağlanacak. İran’ın nükleer dosyası Konferansta İran’ın nükleer dosyası da diğer önemli gündemi oluşturacak. Batı ile İran arasındaki durum ve Türkiye’ye olası etkileri gözden geçirilecek. İran’ın nükleer faaliyetleri ve İsrail’le yaşanan Mavi Marmara krizi ile ilişkiler nedeniyle bir dönem soğuk rüzgârların estiği ABD ile ilişkiler de konferansta değerlendirilecek konular arasında olacak. ABD’de yapılan seçimle yenilenen Kongre’nin Türkiye’ye yansımaları da ele alınacak. Konferansta ayrıca Ege’deki son durum, Yunanistan, Kıbrıs, Rusya ve Afrika ile ilişkilere yönelik de görüş alışverişinde bulunulması planlanıyor. Yılbaşına yetişebilir Açıklamanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Atalay, bir gazetecinin “polislerin askerlikten muaf tutulmalarına askerin sıcak bakmadığına” ilişkin sorusu üzerine şunları söyledi: “Kimsenin sıcak bakmaması söz konusu değil. Polislerimiz emekli olana kadar güvenlik görevi yapıyorlar. Askerliğinde farklılık olmalı, bunu herkes kabul ediyor. Ama süreleriyle ilgili çalışmamız sürüyor.” Atalay, bir soru üzerine, düzenlemenin yılbaşına yetişmesini umduğunu ifade etti. PİSAPİA, YÜZDE 45 OY ALDI Öcalan’ın avukatı Milano’ya aday ASLI KAYABAL İsrail IDEF’te 2011’de de olmayacak Gazze Operasyonu, One Minute ve Büyükelçi krizlerinin ardından Mavi Marmara operasyonu nedeniyle ilişkilerin kopma noktasına geldiği İsrail mayıs ayında yapılacak fuarda yer almayacak BARKIN ŞIK Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün, fuar için İsrail’e davet gönderip göndermeyeceği merak konusu. ANKARA Türkiye’nin ev sahipliğinde 2009 yılında yapılan Uluslararası Güvenlik ve Savunma Fuarı’na (IDEF) katılmayan İsrail’in, Mayıs 2011’de yapılacak fuarda da yer almayacağı öğrenildi. Gazze Operasyonu, One Minute ve Büyükelçi krizlerinin ardından Mavi Marmara gemisine düzenlenen askeri operasyon nedeniyle Türk İsrail ilişkileri kopma noktasına gelmişti. Uluslararası savunma sanayii alanında önemli bir paya sahip olan İsrail, geçen yıl nisan ayında düzenlenen savunma fuarına da katılmamıştı. Bölgesindeki en büyük, dünyada ise ilk beş fuar arasında yer alan IDEF 2011, 10 13 Mayıs tarihleri arasında İstanbul Büyükçekmece’deki TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek. 122 ülkenin savunma bakanlarının davet edildiği toplantıya, 50’ye yakın ülkeden yerli yabancı 500 firmanın ka tılması bekleniyor. Ancak bu fuara, 2009 yılında olduğu gibi İsrail’in katılması beklenmiyor. İsrail geçen 27 30 Nisan 2009 tarihleri arasında gerçekleşen fuara, “IDEF resmi tatil günümüze rastlıyor” gerekçesiyle katılmamıştı. Milli gün kutlamalarını tüm dünyada 17 Nisan’da yapan İsrail, bağımsızlık gününü İbrani takvimine göre 29 Nisan’a rastlayan günde, “Yom HaAtzma’ut” adıyla kutluyor. 29 Nisan tarihi IDEF’in 3. günü ne denk gelmişti. 2009 IDEF’te 4 milyon 500 bin dolar gelir elde eden Türkiye, 2011 IDEF’ten de en az 4 milyon 250 bin dolar gelir elde edilmesini planlıyor. Gelecek yıl düzenlenecek fuara 12 ülke ilk kez katılacak. IDEF 2009’a milli bayramlarını gerekçe göstererek hiçbir silah şirketini göndermeyen İsrail’in Savunma Bakanı Ehud Barak da fuar için İstanbul’a gelmemişti. Barak, gönderilen özel daveti geri çevirmişti. MİLANO Milano’da belediye başkan adayını seçmek için yapılan önseçimde Komünist Yeniden Yapılanma partisinin adayı eski parlamenter Giuliano Pisapia yüzde 45 oy alarak Demokrat Parti’nin adayı Stefano Boeri’yi geride bıraktı. PKK lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlığını yapan Pisapia, Milano Belediyesi’nin başkan adayı oldu. Pisapia’nın geçen pazar günü yapılan oylamada yüzde 45 oranında oy alması ve Boeri’yi geçmesi Berlusconi hükümetine muhalefet yapamamakla eleştirilen Demokrat Parti’nin yenilgisi olarak yorumlandı. Pisapia, Başbakan Silvio Berlusconi’nin adayı olan ve ikinci kez Milano Belediyesi için adaylığını koyan Letizia Moratti’nin karşısında güçlü bir rakip olarak görülüyor. Mayıs 2011’de yapılacak Milano Belediye Başkanlığı seçimleri sağın adayı Moratti ile solun adayı Pisapia arasında çetin bir mücadeleye sahne olacak görünüyor. Öcalan’ın İtalya’da olduğu dönemde siyasi iltica talebini resmen Massimo d’Alema’nın başbakan olduğu hükümete ileten Pisapia, halen Öcalan’ın avukatlığını yapıyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle