Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Emekçiler ‘Hak Verilmez
Alınır’ Derse...
G
azetemiz yazarõ Uğur Mumcu, katle-
dilmeden önce, Abdi İpekçi’nin vurul-
masõna ilişkin süreci araştõrarak, çok
önemli bilgileri kamuoyu ile paylaştõ. Mumcu,
“Ağca Dosyası” adlõ kitabõnda da İpekçi’yi öl-
düren Mehmet Ali Ağca ve Ağca’nõn ilişkili
olduğu isimler hakkõnda araştõrõlmasõ gereken
noktalarõ kaleme aldõ.
Uğur Mumcu, ilk baskõsõ 1982 yõlõ Şubat
ayõnda yapõlan kitabõnda, Ağca’nõn Oral Çe-
lik’le olan bağlantõsõnõ da çarpõcõ bir şekilde or-
taya koyuyor. Ağca’nõn cezaevinden çõktõktan
sonra Çelik’le buluştuğunu söyleyerek, “Ka-
çışını ve saklanmasını Oral Çelik sağlıyor. Ağ-
ca bir çeşit vurucu güç... Çelik perde arka-
sında” diyor.
Ağca’nõn İpekçi cinayetindeki suç ortağõnõn
Mehmet Şener olduğuna, Şener’in Ağca ya-
kalanõr yakalanmaz yurtdõşõna kaçtõğõna işaret
ederek “Oral Çelik, Mehmet Şener ve Ağ-
ca’nın Avrupa’da bir araya gelmeleri büyük
bir olasılık. Bu buluşmalarda Musa Serdar
Çelebi’nin bir katkısı var mı” diye soruyor.
Çelik, Ağca, Yavuz Çaylan ile Abuzer
Uğurlu’nun da Malatyalõ olduklarõna işaret
eden Mumcu, soruşturmalarda ve araştõrmalarda
Ağca’nõn Malatya ilişkilerinin pek yer alma-
dõğõna dikkat çekiyor. Mumcu, kitabõnõn bir baş-
ka bölümünde şu ifadelere yer veriyor: “Oral
Çelik Ağca’yı yönlendiren adam. İpekçi ci-
nayeti 1979 yılının 1 Şubat günü işleniyor.
Oral Çelik olay yerinde... Çelik’in felsefe öğ-
retmeni Nevzat Yõldõrõm’ı öldürdüğü gün-
lerde Ağcada Malatya’da. Büyük olasılıkla
beraberler. Ağca o günlerde ülkücülerin lo-
kallerinde seminerler veriyor. Ağca ile Çe-
lik’in çevreleri aynı. Çelik Ağca’ya göre da-
ha etkin... 1979 yılı Ağca’nın kendini ülkü-
cülere kanıtlama yılı. Kanıtlıyor. Çelik emir
veriyor. Ağca uyguluyor.”
Mumcu, Ağca’nõn zaman kazanmak için hep
şaşõrtõcõ ifadeler verdiğine de değinerek, “Bu
çabasında başarılı oluyor. Oral Çelik ve
Mehmet Şener gibi suç ortakları da kaza-
nılan bu zamanın içinde izlerini kaybettiri-
yorlar” diyor.
Mehmet Şener’in İsviçre’de yakalanalõ ay-
lar olmasõna karşõn Türkiye’ye iade edilmedi-
ğinin altõnõ çizen Mumcu, şu noktaya işaret edi-
yor: “Şener ile Abuzer Uğurlu tanışıyorlar
mı?.. Şener’in Ağca’ya verdiği silah Şener’e
kim tarafından verilmiş?.. Düğüm İpekçi ci-
nayetinde kullanılan silahın kim tarafından
Şener’e verildiği noktasındadır.”
Abdi İpekçi cinayetinin yeniden ele alõnmasõ
gerektiğini vurgulayan Mumcu, “Bunun için
atılacak ilk somut adım, Mehmet Şener’in
bir an önce yurda getirilip sorgulanması-
dır...” diyor.
‘İki kişi ateş etti’
Yapõlan ilk saptamalara göre olay yerinde 9
tane 9 mm’lik mermi kovanõ ile İpekçi’nin otur-
duğu ‘şoför mahalinde’ ayrõca iki tane kova-
nõn ve mermi çekirdeğinin bulunduğunu anõm-
satan Mumcu, şunlarõ yazõyor: “Bu durumda
İpekçi’ye en az iki kişinin ateş ettiği kesin-
lik kazanıyor... Ağca, Şener ve Çaylan’ın ci-
nayetten önce ve sonra gittikleri MHP Ak-
saray İlçe Başkanlığı ÜGD binası aranma-
mış. Yavuz Çaylan’ın evinde olayda kulla-
nılan 9 mm’lik mermilerden bulunmuş an-
cak soruşturulmamış.”
Abdullah Çatlı kilit isim
Uğur Mumcu kitabõnda “Silahlı sağ kesim
ile mafyanın ilişkileri Abdullah Çatlı adına
bağlanıyor. Çatlı’nın bütün ilişkileri yeni
baştan değerlendirilmeli. 1980 öncesi İs-
tanbul’da ticaret ile ilgilendiği söyleniyor. Ne
ticareti bu? Yardımcıları kim? Ortakları
kim?” diye soruyor.
Mumcu, şöyle devam ediyor: “Çatlı ÜGD
ikinci başkanı. Ağca’yı kaçırdıktan sonra
saklayanlardan biri de Çatlı. Çatlı’nın
ülkücü kesim ile mafya arasında köprü
görevi yaptığı söyleniyor. Çatlı, Gabriel Ak-
türk adlı bir kuyumcu ile ilişkili. İsviçre’de
yakalanıp, sonra serbest bırakılan Çatlı, hem
İpekçi olayının hem de Papa suikast girişi-
minin önemli kilit adamıdır.”
Ağca, Ağca’nõn arkadaşõ Ömer Bağcı, Meh-
met Şener ve Abdullah Çatlõ’nõn sahte pasa-
portlarõnõn Nevşehir Valiliği’nden verildiğine
dikkat çeken Mumcu, pasaportlarõn da nere-
deyse aynõ günlere denk geldiğine işaret edi-
yor. Ağca’ya “Faruk Özgün” adõna çõkarõlan
pasaportun Abdullah Çatlõ tarafõndan Bulga-
ristan’a ulaştõrõldõğõnõ ifade eden Mumcu “Çat-
lı, Abuzer Uğurlu ile beraber mi çalışıyor?
Çatlı İsviçre’de yakalandıktan sonra neden
serbest bırakıldı” diye soruyor.
Ağca’ya sahte pasaport sağlayan Ömer
Mersan’õn Münih’teki Vardar şirketinde ça-
lõştõğõnõ söyleyen Mumcu, Vardar şirketinin de
Abuzer Uğurlu’nun kaçakçõlõk ortağõ olduğu-
nu, Ağca’nõn ikinci ifadesinde Bekir Çelenk
ve Abuzer Uğurlu’dan yardõm gördüğünü söy-
lediğini anõmsatõyor.
İpekçi’nin “çıkarları sarsıcı yayınları”nõn
başõnda kaçakçõlarla ilgili olanlarõn geldiğini
anõmsatan Mumcu, ayrõntõlarõyla ele aldõğõ, içe-
risinde Türk mafyasõnõn önemli rol oynadõğõ ço-
kuluslu kaçakçõlõk örgütleriyle ilgili dosyala-
rõn açõlmasõ gerektiğini belirtiyor.
Silahtaki ayrıntı
Ağca’nõn Papa’ya suikastta kullandõğõ “76-
c- 23053” seri numaralõ “Browning” tabancanõn
olay yerinde ele geçtiğini belirten Mumcu, Bel-
çika’da yapõlan silahõn, çeşitli firmalara dev-
redilmesinin ardõndan Scherntein’de Grillma-
yer Horst firmasõndan Tinter Otto adlõ bir mü-
hendis tarafõndan satõn alõndõğõnõ anlatõyor.
Mumcu, silaha ilişkin çarpõcõ bir ayrõntõya da
kitabõnda yer veriyor: “Grillmayer eski bir Na-
zi. Bunu Avusturya polisi saptıyor. Grill-
mayer aynı zamanda silah kaçakçısı... Ağ-
ca pasaportunu kaçakçılardan sağlıyor. Si-
lah? Evet silahı da kaçakçılardan, Grill-
mayer’den. Silah kaçakçısı bir Nazi’den...
Papa suikastında kul-
lanılan silahla birlikte
21 silahla ilgili belgeler
kaybolmuştu. Daha
doğrusu yakılmıştı...
Grillmayer ortadan
kaybolmuştur. Fakat
bu arada ilginç bir bil-
gi de ele geçmiştir.
Grillmayer Türkçe bil-
mektedir ve daha önce
de Türkiye’de bulun-
muştur.”
Şener’e takipsizlik verildi
Suikast planõnda adõ geçen Mehmet Şener
hakkõnda, İstanbul Sõkõyönetim Komutanlõğõ
Askeri Savcõlõğõ’nca, 11 Temmuz 1979 tari-
hinde ‘Taammüden adam öldürmeye az-
mettirmek’ suçundan gõyabi tutuklama kara-
rõ çõkarõlmõştõ. İstanbul Cumhuriyet Savcõsõ
Ünal Canpolat, Şener hakkõnda 6 Ağustos
1999’da takipsizlik kararõ verdi.
SÜRECEK
“Ağca Dosyasõ” adlõ kitabõnda da İpekçi’yi öldüren Ağca’nõn ilişkili olduğu isimleri kaleme aldõ
Mumcu’nun işaret ettikleri
CHP’Lİ ŞAHİN MENGÜ:
‘Sindiremiyorum’
C
HP Manisa Milletvekili Şahin Mengü,
Ağca’nõn tahliye edilme süreciyle ilgili
olarak “Şimdi televizyonu izliyorum.
Halk kahramanı gibi anlatılıyor, içime sin-
diremiyorum. Hiçbir şekilde hiçbir konuda
kendisine taraf olmamış bir adamı öldürmüş
bir adamın o veya bu şekilde gerçekleşen tah-
liyesi söz konusu. Ne olduğunu an-
lamak mümkün değil” dedi.
Medyanõn tiraj uğruna yaptõğõ yayõnõ
etik bulmadõğõnõ vurgulayan Mengü,
“katilin göklere çıkarıldığını” dile
getirdi. İpekçi dosyasõnõn yeniden açõ-
lacağõnõ zannetmediğini ifade eden
Mengü, “Baksanıza medyanın ha-
line... Ağca ulusal kahraman hali-
ne getiriliyor. Bu nedenle hiçbir şey olmaz.
Gazetenin patronu tiraja, televizyonun pat-
ronu da reytinge bakarak karar veriyor” di-
ye konuştu. Ağca’nõn İpekçi ve iki gasp su-
çundan toplam 10 yõl hapis yattõğõna değinen
Mengü, toplumun adalet duygusuna olan so-
ğukluğun böyle başladõğõnõ ifade etti.
CHP’Lİ MALİK ECDER ÖZDEMİR:
‘İçburkangörüntü’
C
HP Sõvas Milletvekili TBMM İnsan
Haklarõ İnceleme Komisyonu üyesi Ma-
lik Ecder Özdemir, Ağca’nõn tahliye-
sini karmaşõk duygularla izlediğini ifade ederek
Ağca’nõn arkasõnda basõn ordusuyla GATA’ya
gittiğini, medya tarafõndan bu şekilde gün-
demde tutulacak olmasõna üzüldüğünü dile ge-
tirdi.
Ağca’nõn bir cinayet işlemiş, başka ci-
nayete teşebbüs etmiş birisi olduğunu
dile getiren Özdemir “Bu vasıfta bir
kişinin basın yoluyla Türkiye’nin
gündemini oluşturuyor olması, İs-
tanbul’da nerede basın toplantısı
düzenleyeceğinin merakla konu-
şulması bence ibret verici, iç bur-
kucu bir olay” dedi. Özdemir, Ağca’nõn yar-
gõlanmama koşuluyla iadesinin ve 10 yõl hapis
yatõp çõkmasõnõn, adaletin yerine getirilmesi nok-
tasõnda eksiklik olduğunu kaydetti. Özdemir, Ağ-
ca’nõn iadesi sõrasõnda hukuk devleti olan Tür-
kiye’nin çõkarlarõnõn neden düşünülmediğini,
kimlerin bu hakkõ, yetkiyi kullandõğõnõ sordu.
B D P İ S T A N B U L M İ L L E T V E K İ L İ U R A S :
‘Bu hepimizin utancõ’
B
DP İstanbul Milletvekili Ufuk
Uras toplumdaki Ağca algõ-
lamasõnõn şiddetin, siyasi ci-
nayetlerin toplumda kanõksandõğõnõn
göstergesi olduğunu kaydederek
“Ağca bildiğiniz, 80 darbesi önce-
si, toplumu istikrarsızlaştırmaya
yönelik kontrgerilla faali-
yetinin önemli elemanı” de-
di. İktisat fakültesinde öğ-
renci temsilcisiyken Ağca
ile aynõ sõnõfta olduğunu an-
latan Uras, Ağca’nõn cebin-
de parasõ bol olan biri oldu-
ğunu ve faşist hareketin için-
de yer aldõğõnõ söyledi.
Uras, “İpekçi ailesinin, sevenle-
rinin aslında yüzüne bakamayacak
durumdayız. Bu hepimizin utancı.
Mumcu, İpekçi ya da diğer cina-
yetlerin bir tanesinin üzerine gi-
dilseydi ne darbeler olurdu ne
böyle bir kaotik ortam içerisinde
olurduk” diye konuştu.
Katillerin bu kadar popülerleşti-
rilmesinin magazin konusu olmasõ-
nõn siyasi yozlaşma içerisinde olun-
duğunu gösterdiğini anlatan Uras
“Bir faşist katil, kontrgerilla ele-
manı. Beş para etmeyen bir adam.
Gençlere de negatif örnek-
ler, davranış modeli oluştu-
ruyor. Toplumun en değer-
li insanlarını öldüren beş
para etmez katiller. Münfe-
rit değil, bunların arkasında
faşist hareket var. Bütün
kontrgerilla elemanlarının
faşist hareket içerisinden
çıkması tesadüf müdür?”
Uras, aydõnlarõ öldüren bu şebe-
kenin ortaya çõkarõlmasõnõn iktidarõn
görevi olduğuna dikkat çekti. Uras, ar-
kadaki mekanizmanõn ortaya çõka-
rõlmasõnõn demokrasiyi kurumsal-
laştõracağõnõ vurguladõ.
‘Dikkat Ağca aramızda’
İstanbul Haber Servisi - Ezilenlerin
Sosyalist Partisi Girişimi (ESPG)
üyeleri, gazeteci yazar Abdi İpekçi
cinayeti ile iki ayrõ gasp suçundan
hüküm giyen Mehmet Ali Ağca’nõn
tahliye edilmesini protesto etti. Protesto
gösterisinde Ağca’yõ kullanan güçlerin
ortaya çõkartõlmasõ istendi. Galatasaray
Meydanõ’nda toplanan ESPG üyeleri,
“Kontrgerilla dağıtılsın”, “Dikkat
Ağca aramızda” dövizleri taşõyõp,
“Faşizme karşı tek yumruk, tek
barikat” sloganlarõ attõ. Grup adõna
açõklama yapan Havali Mengi,
“Ağca’lar böyle bir bir serbest
kalırken ya da hiç yakalanmadan
mutlu mesut yaşarken, emri verenler
yeni emirler vermeye devam ediyor.
Diğer yandan sanatçı, aydın ve
gazeteciler devlet güvenliğini tehdit
ettikleri gerekçesiyle tutuklanıyor.
Buradan sesleniyoruz, ucu nereye
dokunursa dokunsun kontrgerillanın
tüm örgütleri dağıtılsın” dedi.
Özelleştirme adı altında, adeta üç otuz
paraya iktidar yandaşlarına peşkeş çekilen
TEKEL kuruluşlarında çalışan 12 bin
emekçiyi, 657 sayılı yasanın 4C maddesi ile
uyutacağını düşünerek kapı dışarı
bırakmaya kalkıştığı için, Türk işçi
hareketi, Başbakan’a ne denli teşekkür
etse azdır.
Erdoğan’ın adını koymadan başlattığı bu
“Emekçi Açılımı” olmasaydı, o 12 bin aile,
“bıçak kemiğe tam olarak
dayanmayacağı için”, bu kış kıyamette
başkente gelme gereğini duymayacaklardı.
Oysa 36 gündür, gece gündüz demeden
seslerini duyurmak, sağır sultanlara vicdan
pencerelerini açtırmak amacı ile sadece
kendileri değil; eşleri ve çocukları ile de
Ankara sokaklarında, çoğumuzun
yabancısı olduğu bir eylemi yürütüyorlar.
El yordamı ile öğrenmek
Demokratik haklarımız 1946’da ve
faşizmin yenilgiye uğradığı İkinci Dünya
Savaşı’ndan sonra tek tek verilirken “Hak
verilmez, alınır” ilkesine de
yabancıydık.Çok partili yaşamın gereklerini
olduğu kadar, emeğin en büyük değer
olduğunu da, el yordamı ile; yani yaşayarak
öğrendik. Bu yüzden, devletin her alanda
olduğu gibi, çalışma dünyasında da
yurttaşlarına sağladıkları ile yetindik.
Özellikle o dünyanın kuruluşunda
Çalışma Bakanı olan merhum Bülent
Ecevit’in grevli, lokavtlı toplusözleşme
düzeni için sürdürdüğü çabaların 12 Mart
ve 12 Eylül darbeleri ile nasıl yüz geri
edildiğinin bile farkına, ancak yıllar sonra
vardık.
Ecevit, 11 Eylül’de işçileri tribünlerden
alanlara çağırdığı zaman uyanabilseydik, 12
Eylül’ü planlayanların düğmeye basmasını
belki de önleyebilecektik.
Ne ki, Türk sendikacılığı tam büyürken,
15-16 Haziran eylemlerine yöneltilen
acımasız müdahalelerin yanı sıra, kendi
içerisinde de yozlaştığı için kolu kanadı
kırılmış bir halde yakalanmıştı 12 Eylül
darbesine.
Darbe sonrasında ara rejimin önce
başbakanlığını, daha sonra da
cumhurbaşkanlığını üstlenen Turgut Özal,
emeğin en büyük değer olduğu ilkesini yok
edeceğini, 12 Eylül’den aylarca önce 25
Ocak 1980 kararları ile bildirdiği için, ara
rejimin sivil yaşamdaki temsilcisi yapıldı.
Şükran Soner, başkent Ankara’daki
TEKEL işçileri mitingini anlatan dünkü
yazısında, başlatılan başkaldırının, maden
işçilerinin Zonguldak’tan Ankara’ya
yürüyüşlerini anımsattığını söylüyordu.
Sevgili Şükran’ı okurken, dudaklarımda
merhum Özal için direnişçilerin söylediği o
“Çankaya’nın şişmanı. İşçi düşmanı”
nakaratını mırıldanmışım.
Komşusu aç yatıyor ama...
O başkaldırı, Erdoğan iktidarının emeğe
yönelik planlarının altüst edilmesi için,
bugün ve sonrasındaki iki tam günde 12
bin ailenin çoluk çocuk yapacakları açlık
grevi ile sürecek. Başbakan hâlâ
“Komşusu aç yatarken kendisi tok
olarak uyuyanlar bizden değildir” yaveleri
ile oyalanmayı sürdürmekte ısrar ederse,
belki de Sıhhıye Meydanı’ndaki direnişçiler
arasından -Tanrı korusun ama- yaşamlarını
yitireceklerin cenaze namazlarına tanık
olacağız.
Sosyal devletin ne olduğunu hâlâ
öğrenemeyen, slogan ezberciliği ile vaziyeti
idareye çalışan bir iktidarın yanı sıra,
sendikacılığı yozlaştıran kulakları duymayan
kimi sendika ağaları da genel grev çağrısı
yapan TEKEL işçilerinin haykırışlarını
duymalıdırlar.
70 milyon insanın yaşadığı bir ülkede
sendikaya kayıtlı olanların sayıları 400 bine
indiği için, bu inişi otomasyona dayanan
üretimin doğal gereği sayanlar varsa, onlar
da yaklaşan tehlikenin farkına varmalıdırlar.
Ankara’daki direniş, nasıl sonuçlanırsa
sonuçlansın. O direnişi omuzlayanlar ya da
onların aile bireyleri veya direnişe destek
olmak amacıyla başkent yolculuğu
yapanlar arasından sendikacılığı,
kendilerine vaat edilen parlamenterlik için
köprü yapmayı içlerine sindiremeyen,
dolayısıyla sapına kadar onun
sorumluluğunu üstlenenler çıkacaktır.
Başbakan ve ekibi, farkında olmadan cini
şişeden çıkarttıkları içindir ki Ankara
eylemini başlatan işçilerden teşekkür
almayı bence hak etmiştir. Beraberinde
şöyle 4C’li bir plaket mi olur? Yoksa emek
düşmanlığı üstüne yazılmış yeni şarkılardan
oluşan bir CD mi?
Kimi işletiyorlar?
Bir anket kuruluşumuzun bir gazete için
yaptığı ankette “En beğenilen lider”ler
Tayyip Erdoğan, Sarıgül, Baykal ve
Bahçeli olarak sıralanmış.
Ankete katılan 1533 kişiden yüzde
40.1’inin oyu Başbakan’ın. 28.4’ü de
Sarıgül’ü seçmiş. CHP Genel Başkanı
ankete katılanlardan yüzde 18.1’inin,
Bahçeli de yüzde 17.3’ünün tercihi.
Dostum Uluç Gürkan uyardı.
Lütfen bu sayıları alt alta yazarak
toplarsanız, anketleri ters yüz eden bir
sonuca ulaştığınızı görürsünüz diye:
40.1+28.4+18.1+17.3= 103.9
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
Uğur Mumcu kitabın-
da, Abdi İpekçi ile ilgili
önemli bilgiler veriyor.
19 OCAK 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7