Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Saat 08.00’i izleyen dakikalarda da sevgili ko-
ğuş arkadaşım Hamdi Gökhan Ecevit ile birlik-
te, gazete manşetlerinden günün fotoğrafını çek-
meye çalışıyoruz. İlerleyen saatlerde gündem de-
ğişse bile sabah görünümünü netleştirmek şart.
Arada Ecevit’e sesleniyorum:
“Bugün yazı yazacak olsam, şu başlığı kullanır-
dım...”
Gülüşüyoruz... Ardından ince bir sızı...
Yazıları mektupla gönderince en erken 4-5 gün
sonra sayfaya gireceği için konuları ona göre seç-
mek, yorumları ona göre yapmak gerekiyor.
Saat 11.00 gibi günlük gazeteler geliyor. Man-
şetleri zaten biliyoruz ama, iç sayfalarda kaybo-
lup kendimizi buluyoruz! Malum davayla, iddia-
namelerle ilgili her haber ayrıca dikkatimizi çeki-
yor.
24 Ağustos Pazartesi günü aynı tempoda ga-
zeteleri okurken ilk turu tamamladım. İkinci tur-
da “bu kez haber sayfalarından çok röportaj say-
falarına ağırlık vereyim” dedim. Oradan spor
sayfalarına da atlarım derken Habertürk’te Kut-
lu Esendemir’in Hasan Şaş’la yaptığı röportaj dik-
katimi çekti.
Sayfanın tepesindeki üst başlık şöyle:
“Dünyada en çok tanınan Türk futbolcusu ola-
rak bilinen Hasan Şaş 68 kuşağının hayranı.”
Ana başlık da onu tamamlıyor:
“Oğluma adını, Deniz Gezmiş ve Yusuf As-
lan’dan verdim.”
Hasan Şaş, sorulara ilginç, son derece bilinçli
karşılıklar vermiş diye düşünürken, bir baktım Kut-
lu Esendemir son soruyu şöyle sormuş:
- Yine Türkiye’de Ergenekon davası, her gün ko-
nuşulan, tartışılan konu.
Hasan Şaş’ın yanıtını aynen aktarıyorum:
“Vallahi artık Türkiye’de iyi şeyler de görmek is-
tiyoruz. Bilim adamları, kamuoyunda ileri gelen ga-
zeteciler bir şekilde tutuklanıp içeri atılıyor ama ne-
den atılıyor? Bunun içeriğini bilmiyoruz. Gerçek-
ten suçu var mı, yok mu? Bunları bilmiyoruz. E ta-
bii, ülke insanını ister istemez huzursuzluğa itiyor
bu, olaylar. Bir an önce bunların çözümlenmesi la-
zım. İnsanlara sağlıklı bilgi verilmesi gerekir.”
Ardından Sabah gazetesinde Orhan Gence-
bay’ın Savaş Ay’ın sorularına verdiği yanıtlar dik-
katimi çekti. Savaş Ay’ın “Yeni çalışma var mı” so-
rusuna “Orhan Baba” şu yanıtı veriyor:
“Süper bir kaset geliyor. Notalarını yazıyorum.
Bir enstrümantal parçam var. 7 dakika senfonik
bağlama 3 senedir uğraşıyorum. İsmini Ergene-
kon koydum.”
Savaş Ay doğal olarak soruyor:
- Ergenekon ismi niye?
Yanıt:
“Ergenekon destanını hatırlatıyor. Şimdi bu Er-
genekon davası patladı. Reklam yapıyor derler di-
ye belki değiştirir ‘Diriliş’ koyarım adını kasetin.”
Aynı gün, farklı gazetelerde, farklı sayfalarda
farklı kişilerin, aynı konu üzerindeki değişik yak-
laşımları böyle.
Hasan Şaş, konuyu tam 90’a oturtmuş dersem
sanırım abartmış olmam.
Orhan Gencebay’ı endişelendiren de “reklam ya-
pıyor” diyenlerin olması!
Bu tablo elbette Türkiye’nin bütünü değil. An-
cak hiç de küçümsenmemesi gereken bir kesit.
Olayın aynı zamanda salt hukuksal boyutunun ol-
madığını, hatta tümüyle toplumsallaştığını ortaya
koyuyor.
İçinde Ergenekon sözcüğünün geçmediği ha-
berler ararken karşıma yukarıdaki sayfalar çıktı.
Yeri geldikçe vurguluyorum; bu dava 2 yerde bir-
den sürüyor, Silivri’de ve medyada...
Öyle anlaşılıyor ki bir yerde daha devam ediyor:
Halkın vicdanında!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Diyarbakır Belediye Başkanı, kurnazlığı kendinden
menkul Osman Baydemir ise “Askere sıkılan kur-
şun bana sıkılmış bir kurşundur” diyor.
Medyamızın görsel ayakları sadece bu cümleyi
canlı vererek Baydemir’e mi yoksa askere mi yağ çe-
kiyorlar, anlaşılır gibi değil.
Lakin adam arkadan başka bir cümle söylüyor:
“Onlar da gerillaya (PKK’ye) sıkılan kurşun bana sı-
kılan kurşun desinler” diyor…
Hangi akla hizmet ise? Medyamızın görsel ayak-
ları sadece ilk cümleyi allayıp pullayıp halka duyu-
rurken tamamlayıcı ikinci cümleyi es geçti!
Zaten TV ana haber bültenleri, hele sunucuları bir
süredir -deyim yerinde ise- Allahlık!
TV’lerle ilgili yazılacak pek çok şey var ama ne ko-
numuz ne de uğraşımız.
Atlantik ötesinden başlayıp Avrupa’ya uğradıktan
sonra hükümetimizin üstün dış politikasına yön ve-
ren örneğin Ermenistan açılımına gelelim.
Başbakan, Dışişleri Bakanı “Bölgeye nizam geti-
riyoruz” diyecekler, diyorlar.
İçeride Kürt açılımı, dışarıda Ermenistan’la dost-
luk, Kıbrıs’ta mutlaka çözüm… Yani? İçeride “barış
ve kardeşlik”! Dışarıda “komşularla sıfır sorun!”
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ne diyor: “Sı-
nırlarımızda patlamaya hazır sorunlar var.” Eee... Tür-
kiye gibi bir dünya ülkesi, bu sorunları çözmekle gö-
revli değil mi?
Bu halisane duygulara, açıklamalara ve çabalara
burun kıvırmak ha?
Nankörlük!
Amerika’da kotarılan Kürt ve Ermenistan sorun-
larına çözüm yollarını bir bir sıralayan raporlara
RTE’nin önderliğindeki hükümet kaptırmış kendini…
Diyorsunuz, diyorlar ha? Ayıp ediyorlar. Bak kar-
deşim; Türkiye Kürt açılımına ve Ermeni sorununa ne
zaman el attı? 2009 ve 2008’lerde!
Oysa ABD’de devlet görevlerinde bulunan David
Phillips namındaki adam; Kürt-PKK-Ermenistan
sorunlarını çözecek yöntemleri, önerileri raporların-
da ne zaman açıkladı: 2003-2004-2007’lerde.
Zaman uyuşmazlığı ortada.
Geçen yıl ve bu yıl aynı yönde ve içerikte başla-
tılan diplomatik girişimlerimizle ne ilgisi var bu ra-
porların?
Ermenistan’la paraf edilen iki raporun içinde şu var-
mış bu yokmuş.
Geçen nisan ayında bu protokollerin içeriği açık-
lanıp Erivan’a Karabağ sorununun çözümünü şart
koşmadan sınır kapısını açacağımız yazılınca kopan
küçük kıyamette...
Azeri kardeşlerimizi yatıştırmak için bir koşu Ba-
kû’ya giden...
Vallahi billahi Karabağ sorunu sonuçlanmadan ka-
pıyı açmayacağız diyen Başbakan’la...
Altı hafta içinde kapıyı açmayı protokole yazdıran
ve Karabağ sorununu dışlayan bugünkü Başbakan
aynı insan değil mi?
O dündü, bugün ise bugün!
Ha bir de durup durup Başkan Obama’nın 6 Ni-
san 2009’da TBMM’de yaptığı konuşma tazeleniyor.
Yüreği, kafası beyaz, yüzü siyah Başkan Obama;
o konuşmasında “Kürtlere daha çok kültürel haklar
sağlayın. Irak Kürt yönetimi ile iyi ilişkiler kurun… Er-
menistan sınır kapısını açın ve Erivan’la ikili ilişkileri
geliştirin” dedi.
Hükümet; Obama’nın nisan ayı dayatmalarını
temmuz-ağustos aylarında gerçekleştirmeye giriş-
ti.
Üstelik Obama neden dayatmasın? Amerikalı Er-
menilere söz vermiş, Kürtlerle oynaşıyor ve o, kos-
koca ABD Başkanı ve karşısında buyurduğu öneri-
leri pekâlâ sindirmeye hazır bir iktidar!
Bu uydu politikası ne uğruna? Soru abes. Elbet-
te komşularla sıfır politika ve ABD kuyruğunda dış
politika uğruna!
RTE hükümetinin uydu doğasından kaynaklanan
özverileri tarihsel değil mi?
ABD’ye ve AB’ye bu kadar bağımlı bir hükümet,
Nobel’e layık değil mi?
ankcum@cumhuriyet.com.tr
İstanbul PB 28
Edirne PB 32
Kocaeli PB 29
Çanakkale PB 30
İzmir B 30
Manisa B 32
Aydın B 35
Denizli B 34
Zonguldak B 23
Sinop Y 26
Samsun Y 24
Trabzon Y 27
Giresun Y 26
Ankara PB 29
Eskişehir B 28
Konya B 29
Sıvas PB 27
Antalya B 33
Adana PB 35
Mersin B 32
Diyarbakır A 36
Şanlıurfa A 37
Mardin A 34
Siirt A 35
Hakkâri PB 27
Van B 26
Kars B 26
Oslo Y 17
Helsinki Y 19
Stockholm Y 21
Londra Y 19
Amsterdam Y 19
Brüksel Y 19
Paris Y 20
Bonn Y 20
Münih Y 26
Berlin Y 22
Budapeşte Y 33
Madrid B 35
Viyana Y 24
Belgrad Y 32
Sofya PB 30
Roma B 29
Atina PB 29
Zürih Y 24
Moskova B 24
Aşkabat B 35
Astana Y 21
Taşkent A 34
Bakû Y 28
Bişkek A 25
Tiflis Y 31
Kahire A 31
Şam A 36
Ülkemizin kuzey kesim-
leri parçalı çok bulutlu,
Orta ve Doğu Karadeniz
kıyıları ile sabah saatle-
rinde Sinop ve İnebolu
çevreleri sağanak yağ-
murlu, diğer yerler az
bulutlu ve açık geçe-
cek. Hava sıcaklığı ül-
kemizin kuzeydoğu ke-
simlerinde artacak, di-
ğer yerlerde önemli bir
değişiklik olmayacak.
SAYFA CUMHURİYET 3 EYLÜL 2009 PERŞEMBE
8 HABERLER
Bilge köyü katliamõ davasõnda sanõklar dehşet dolu ifadelerle suçu kabul etti
Dışarı çıkanı vurun!
SEYFETTİN METE
ÇORUM - Mardin’in Mazõ-
dağõ ilçesine bağlõ Bilge köyün-
de 44 kişinin öldürüldüğü katli-
am davasõna Çorum Ağõr Ceza
Mahkemesi’nde başlandõ. Daha
önce suçlamalarõ reddeden 3 sa-
nõk katliamõ gerçekleştirdikleri-
ni itiraf ederek katliamõ “namus
meselesi” nedeniyle gerçekleş-
tirdiklerini savundular.
Güvenlik gerekçesiyle Ço-
rum’a alõnan dava nedeniyle po-
lis ve jandarma adliye sarayõ
çevresinde geniş güvenlik ön-
lemleri aldõ. Güvenlik güçleri ad-
liye çevresinde etten duvar örer-
ken hareketlerinden şüphelenilen
bir kişi polis tarafõndan gözaltõ-
na alõndõ. Zanlõlardan birinin ce-
zaevi aracõndan inerken gülme-
si dikkat çekti.
‘Namus meselesi’
Duruşma’da 11’i tutuklu 13 sa-
nõk ile Bilge köyünden 20 tanõk
ve sanõk yakõnõ katõldõ. Mahke-
me Başkanõ Hüseyin Turgut
Bayraktar, 18 yaşõndan küçük
sanõk bulunmasõ nedeniyle du-
ruşmalarõn basõna kapalõ yapõl-
masõna karar verdi. Duruşmada
11 sanõk dinlendi. Daha önce po-
lis ve savcõlõkta verdikleri ifa-
delerde katliamõ gerçekleştir-
dikleri iddialarõnõ reddeden 11 sa-
nõktan M.Ç, M.Ş.Ç. ve A.Ç,
mahkemede ifade değiştirdi. Kat-
liamõ gerçekleştirdiklerini ka-
bul eden sanõklar, “Cinayetleri
biz işledik, katliamı biz yaptık.
Diğer 8 sanık olay yerinde de-
ğildir” dediler.
M.Ç. katliamõn namus mese-
lesi yüzünden olduğunu, karõsõ
F.Ç. ile öldürülen Fesih Çelebi
arasõndaki ilişkiden kaynaklan-
dõğõnõ ileri sürdü. M.Ç., katliamõ
önceden planladõğõnõ belirterek
“Karımla ilişkisini duydum.
Bu cinayetleri işlemeye karar
verdim. Oğlum M.Ş.Ç. ve kar-
deşim A.Ç. ile birlikte olayı biz
yaptık. Nişanevine gittik. Er-
keklerin olduğu tarafı ben ta-
radım. Bir ara kurşunum bit-
ti. Geri kalan 2 kişiyi de oğlum
vurdu. A.Ç’yi de kadınların ta-
rafına gönderdim. Orayı da ta-
rattırdım. ‘Erkeklerin tarafõndan
da çõkan olursa onlarõ da vur’ de-
dim” diye konuştu.
Diğer 8 sanõk katliama katõl-
dõklarõ iddialarõnõ yeniden red-
detti. Daha sonra da tanõklarõn
ifadeleri alõndõ. Katliamda ya-
kõnlarõnõ kaybettiği belirtilen bir
kadõn adliye koridorunda sa-
nõklara, “Bu cinayeti işlediniz,
erkek gibi kabul edin” diye ba-
ğõrdõ.
44 kez ağırlaştırılmış
müebbet isteniyor
İddianamede tutuklu 9 sanõk
hakkõnda, TCY’nin “tasarla-
yarak ve canavarca hisle adam
öldürme” suçundan 36’şar kez,
7 çocuğun öldürülmesi suçundan
7’şer kez ve gebe olduğu bilinen
kadõnõ öldürmek suçundan da
1’er kez olmak üzere 44’er kez
ağõrlaştõrõlmõş müebbet hapis
cezasõ istendi. Tutuklu 9 sanõğõn,
4’ü çocuk 10 kişiyi de “kasten
öldürmeye kalkışma” suçun-
dan 200’er yõla kadar hapis ce-
zasõyla cezalandõrõlmalarõ talep
edildi. Sanõklardan 18 yaşõndan
küçük olan M.Ş.Ç. ile ilgili so-
ruşturmanõn ayrõ yürütüldüğü
kaydedilen iddianamede, evinde
6 adet el bombasõ bulunan Ah-
met Çelebi hakkõnda da 17 yõ-
la kadar hapis cezasõ istendi. İd-
dianamede, “maktuller ve ai-
leleri ile şüpheliler ve aileleri
arasında suçun işlenmesi açı-
sından bir husumetin bulun-
madığı” belirtildi.
Sõvas Madõmak Oteli’nde yakõnõnõ kaybedenler, katliamõn firari sanõğõ
Cafer Erçakmak’õn devletten 5 yõl boyunca maaş almasõnõ kõnadõlar
‘Acımız katlanarak artıyor’
SELDA GÜNEYSU
ANKARA - Sõvas Madõmak Oteli’nde 2
Temmuz 1993’te yakõnlarõnõ kaybeden
Serdar Doğan ve Mehmet Gündüz, kat-
liamõn firari sanõğõ eski Sõvas Belediye Mec-
lis Üyesi Cafer Erçakmak’õn devletten 5
yõl boyunca maaş aldõğõnõn ortaya çõkma-
sõnõn ardõndan tepkilerini dile getirdiler.
Üniversite son sõnõf öğrencisiyken, 22 ya-
şõnda, olaylar sõrasõnda yaşamõnõ yitiren Mu-
rat Gündüz’ün babasõ Mehmet Gündüz,
oğlunun acõsõnõn asla sönmeyeceğini belir-
terek “Biz bu acıyla yaşarken ve olaydan
sorumlu olan kişilerin yargılanmaları ge-
rektiğini dile getirirken, ortaya çıkanla-
ra bakın. Devlet Cafer Erçakmak’ı hi-
maye ediyor. Adım gibi eminim ki, bu
adamın oralarda bir yerlerde olduğunu
biliyorlardı. Başka biri olsaydı, açıkça
söylüyorum ki, solcular olsaydı, hemen
yargı önüne çıkarırlardı. Böyle bir olay,
dünyanın neresinde görülmüştür?” diye
sordu. Gündüz, şöyle devam etti:
“Kendi evlatlarını kaybetselerdi acaba
böyle mi düşünürlerdi? Hiç suçu olma-
yan insanları, Ergenekon davası diye bir
dava çıkarıp, içeriye attılar. Mustafa Bal-
bay, Erol Manisalõ gibi değerleri bu dava
kapsamında yargılıyorlar. 16 yıldır Ca-
fer Erçakmak’ı neden yargılayamıyorlar?
Biz de bu vatan için şehitler verdik. Ben
de bir şehit torunuyum. Ama demek ki
bizler bu ülkenin vatandaşları değiliz, on-
lar vatandaş. Böyle bir durumu Ata-
türk’ün kurduğu Cumhuriyete yakıştı-
ramıyorum. Utanıyorum. Biz yandık, Al-
lah da onları yaksın.”
‘Hamamböceği gibi saklanıyor’
Sõvas olaylarõnõn tanõğõ ve o olaylar sõ-
rasõnda kardeşi Serkan Doğan’õ yitiren,
kendisi de ağõr yaralõ olarak kurtulan Ser-
dar Doğan, “ Bu ülkede polis, devlet yok
mu? Devlet kime hizmet ediyor, bunun
sorgulanması gerek. Cafer Erçakmak’a
da sormak gerek: 16 yıldır neden bir ‘ha-
mamböceği’ gibi saklanıyor? Bu yaşa-
nan, bizim 16 yıldır taşıdığımız ‘devletin
de bu katliamõn içinde olduğu’ inancını
destekliyor” diye konuştu.
MEB’den ekonomi dersi: Ne kadar çok tüketirsen o kadar mutlusun
Sosyaldevletyerinepiyasamantõğõ
MAHMUT LICALI
ANKARA - Milli Eğitim Ba-
kanlõğõ’nõn (MEB) 2009-2010
eğitim-öğretim yõlõnda ortaöğre-
tim öğrencilerine seçmeli olarak
verilecek “Ekonomi”, “İşlet-
me” ve “Girişimcilik” dersleri-
nin programlarõna göre öğrenci-
ler ekonomiyi piyasacõ bir man-
tõkla öğrenecek. Programlara gö-
re öğrencilere insanlarõn ne kadar
çok tüketirlerse o kadar kendile-
rini mutlu hissedecekleri belirti-
lecek, piyasa araştõrmasõ yapma-
larõ istenecek.
MEB’in yeni eğitim-öğretim
yõlõnda ortaöğretim öğrencilerine
yönelik hazõrladõğõ “Ekonomi”,
“İşletme” ve “Girişimcilik” ad-
lõ derslerin programlarõ belli oldu.
Programlara göre öğrencilere eko-
nomi piyasacõ ve kapitalist bir ba-
kõş açõsõyla anlatõlõrken sosyal
devlet ve devletçilik üzerinde ne-
redeyse hiç durulmuyor. Ekono-
mi dersinin programõnda ekono-
mi sistemleri arasõnda yer alan
sosyalizm hakkõnda hiçbir bilgi-
ye de yer verilmiyor.
Ekonomi dersinin programõna
göre, “Ekonomi Nedir” adlõ üni-
te kapsamõnda öğrencilere “Ül-
kelerin daha çok kapitalist sis-
temi benimsemelerinin temel
nedenlerini açıklayınız” sorusu
yöneltilecek.
“Piyasa Mekanizması: Ta-
lep, Arz ve Fiyat Oluşumu”
adlõ ünitede ise öğrenciler gözlem
gezisi düzenleyerek aynõ malõn
farklõ alõşveriş merkezleri ve
farklõ semtlerde neden farklõ fi-
yatlarda satõldõğõnõ araştõrarak, fi-
yatõ etkileyen faktörleri bula-
cak. Ünite kapsamõnda öğrenci-
ler çevrelerindeki piyasalarõ araş-
tõracak ve piyasalarõn hangi özel-
liklere sahip olduklarõnõ görme-
leri sağlanacak.
‘Grev hizmeti aksatır’
Ünitede etkinlik örneği olarak
sabit telefon hizmetinin Türki-
ye’de yalnõzca Türk Telekom AŞ
tarafõndan verildiği anlatõlacak
ve çalõşanlarõ greve gittiğinde bu
hizmetin aksadõğõndan bahsedi-
lecek. Ünitede çalõşanlarõn neden
grev yaptõğõ konusunda hiçbir
bilgi verilmemesi ve grevin bir
hak olduğunun belirtilmemesi de
dikkat çekiyor.
Bankaları gezecekler
Programa göre, “Para, Ban-
kacılık ve Enflasyon” adlõ üni-
tede öğrencilere “Parasız bir
hayat olabilir mi” sorusu soru-
larak bu konu hakkõnda tartõşma-
larõ istenecek. Ünite etkinliği çer-
çevesinde öğrenciler çevrelerin-
deki bankalarõ gezerek buralarda
verilen hizmeti yerinde inceleye-
cek. “Türkiye’nin Genel Eko-
nomik Sorunları” başlõklõ üni-
tede de öğrenciler işsizlik konu-
sunda tartõşarak var olan durum ve
çözüm yollarõnõn neler olabileceği
görüşlerini ortaya koyacak.
İstanbul’da gürültü kirliliğini azaltmak
amacıyla E5 Karayolu’nda başlatılan “sessiz
asfalt” uygulaması kapsamında önceki gece
Zincirlikuyu-Avcılar arasına gürültüyü yarı
yarıya azaltan asfalt dökümü yapıldı. Ekim
ayı içinde tamamlanması beklenen 36 kilo-
metrelik asfalt döküm çalışması, 20 milyon
TL’ye mal olacak. İBB Başkanı Kadir Top-
baş, 3 kat olarak dökülen asfaltın Formula
1 pistindekinden daha güçlü olduğunu söyledi.
Zincirlikuyu-Avcõlar arasõna sessiz asfalt
DÜZENLEME YAPILMASINI İSTEDİLER
Engellilerden
metrobüs için dava
İstanbul Haber Servisi - Toplumsal Haklar ve
Araştõrmalar Derneği (TOHAD), metrobüs hattõ
duraklarõnõn engelli yurttaşlarõn kullanõmõna uy-
gun olmadõğõ gerekçesiyle İstanbul Büyükşehir
Belediyesi (İBB) hakkõnda dava açtõ. Dernek,
İBB’den, engellilerin kullanõmõna uygun olmayan
duraklara, rampa ve özürlü asansörü ile görme en-
gellilere uygun taban sistemlerinin yapõlmasõnõ is-
tedi. TOHAD Başkanõ Süleyman Akbulut,
İBB’nin engellilerin uyarõlarõnõ dikkate almadõğõnõ
belirterek “Düzenleme yapmazlarsa, ayrımcılık
yaptıkları için ceza davası da açacağız” dedi.
DİZİLER MERCEK ALTINDA
RTÜK’ten ‘ateşli
sevişme’ cezası
İstanbul Haber Servisi - Radyo Televizyon
Üst Kurumu (RTÜK), “Bir Bulut Olsam” adlõ
dizideki sevişme sahnesi nedeniyle, Kanal D’yi
cezalandõrdõ. Diziye, Mustafa adlõ karakterin, ba-
basõnõn sevgilisiyle olan sevişme sahnesinin erken
saatte yayõmlanarak “çocuk ve gençlerin, zihin-
sel ve ahlaki gelişimini zedelediği” gerekçesiyle
uyarõ cezasõ verildi. RTÜK, daha önce de Aşk-õ
Memnu adlõ dizideki benzer bir sahne nedeniyle
Kanal D’nin uyarõlmasõnõ kararlaştõrmõştõ.
OECD’DEN ÇARPICI VERİLER
‘Türk çocukları
okulu seviyor’
ANKARA (ANKA) - İşbirliği ve Kalkõnma
Teşkilatõ (OECD) tarafõndan hazõrlanan “Çocuk-
lar İçin Daha İyisini Yapmak” başlõklõ raporda
Türkiye, eğitim koşullarõ ve kötü muamele açõsõn-
dan teşkilat üyesi 30 ülke arasõnda Meksika ile
birlikte en altta yer aldõ. Raporda, “onca yoksun-
luk, fakirlik ve dayağa karşın gittikleri okulu
en fazla seven çocukların Türk çocukları oldu-
ğu” belirtildi.
“Türkiye ve Meksika kıyaslandıkları bütün
alanlarda en altta yer almışlardır?” görüşüne
yer verilen OECD’nin raporunda, Türk çocuklarõ-
nõn durumu konusunda çarpõcõ verilere yer verildi.
Çocuklarõn “maddi refahı”, “sağlık ve güvenlik”
alanlarõnda yapõlan karşõlaştõrmalarda da Avrupa
ülkeleri ilk sõralarda yer alõrken Türkiye yine so-
nuncu oldu.Türkiye, kõyaslamada en iyi derecesi-
ni “Okul hayatının kalitesi” bölümünde elde
ederek 12. sõrada yer aldõ.
‘Şiddetle karşılaşmaları muhtemel’
Raporda “Çocukların en fazla şiddetle karşı-
laşmaları muhtemel iki ülke Türkiye ve Yuna-
nistan’dır” denildi. Türkiye’de çocuklarõn yüzde
57.4’ünün okullarõnõ sevdiklerini ortaya koyduğu
vurgulanan raporda, “Sonuçlar, şiddetle en çok
karşılaşan ve kavga edenler onlar olsa da Türk
çocuklarının okullarını en çok sevenler olduğu-
nu göstermektedir” denildi.