20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 28 EYLÜL 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 - AKP’nin “demokratik açılım” hamlesi Kürt sorununa çözüm olabilir mi? Ruşen Özmen: Öncelikle açõlõma dair kamuoyunda yeterli bilginin olmadõğõ kanaatindeyiz. Maalesef, Başbakan bilgilendirmeye önce ABD’den başladõ. ABD’de bir üniversitede yaptõğõ konuşma, Amerikan kamuoyunu bilgilendirme ve de gecikme konusunda ikna etme tutumunun sergilenmesidir. “Hesap veriyor” izlenimi uyandõran bu açõklamalar, bu projenin yerli bir proje olmadõğõ kanõsõnõ pekiştirmektedir. AKP’nin samimi olmadõğõ ve açõlõmõn AKP’nin beklemediği bir anda kucağõna konulduğu, bu boyutuyla da açõlõm iradesinin olmadõğõ, olmayan bir iradenin de açõlõm yapmaya yetmeyeceği kanaatindeyiz. AKP’nin açõlõmõ, takõntõlõ bir görüntü sunuyor. Sorunun merkezine inmiyor; asli olan toplumsal boyut dõşlanmõş görünüyor. Kürt sorunu aslõnda ağõrlõğõ “toplumsallık” merkezinde yõğõşmõş bir “Türkiye sorunu”dur. Bu yönün ihmal edilmesi, sorunun bitmeyeceği ve daha da büyüyeceği anlamõna gelecektir. Toplumsal boyutun çözümünde ise hükümetin istekli olmayacağõnõ düşünüyoruz. Çünkü toplumsal çözümün oklarõ aydõnlanmayõ ve bireyleşmeyi işaret eder, bunlarsa AKP’nin karşõ olduğu değerlerdir. - Siyasetin sağında ve solunda birçok aydının “açõlõm Türkiye’yi böler” kaygısı gerçekçi midir? Açõlõm bu bakõş açõsõna kilitlenecekse yarar beklemek hayaldir. Öncelikle ABD ve PKK blokunun dar ve egoist perspektifinden arõndõrõlmasõ gerekiyor. ABD’nin kendi toplumunda uyguladõğõ “melting pot” ideolojisi, gelişkin kapitalist coğrafya dõşõnda “böl ve ayrıştır”a dönüşmüştür. Ulus devletin tasfiyesi, küresel hegemonyanõn yapõlacaklar listesinin ilk sõrasõndadõr. Toefler, aile, kilise ve devlet gibi kurumlarõn fõrtõnalõ denizde sallanan filikalara döneceğini ilan etmiştir. Küresel güç, Türkiye’de, ulus devleti ve modern aileyi kendine göre õslah ettiği dinci siyaset ile vurma tercihine yönelmiştir. Açõlõmõn Türkiye gerçeklerine uygun biçimde, eşitlik, aydõnlanma ve kalkõnma temeline oturmasõ sağlanmalõdõr. Sosyolojik planda bir ortaçağ yaşayan bu coğrafyada atõlacak siyasi adõmlar, çõplak bir insana takõlmõş apoletlerden öte anlam ifade etmeyecektir. Burdurlu işçiyle Şõrnaklõ köylünün sosyolojik planda ciddi aynõlõklar barõndõrdõğõ kavranmalõdõr. Aç insanlarõn karşõsõna ekmekten başka bir kõlõkta çõkamazsõnõz. Zihinsel aydõnlanma yaşamamõş insanlardan mutlu bireyler yaratõlamaz. Böylesi bir açõlõm, mutsuzluklarõ gidermez. Türkiye, tüm kurumlarõnõ aydõnlanma ve eşitlik temelinde yeniden inşa etmelidir. Farklõlaşma, bütünleşmeye tercih edilmemelidir. ABD gibi toplumsal dinamiğini bir örnekleşmeye odaklamõş bir hegemonyal gücün, demokrasi fatihi rolüne soyunmasõ sahte peygamberliktir. Bu güçten demokrasi medetini ummak, baştan ölü doğacak adõmlar demektir. ‘PKK’nin tavrı mikro milliyetçi’ - PKK’nin de sürece ilişkin tavrını değerlendirir misiniz? - PKK, sürece mikro milliyetçi bir darlõktan bakmaktadõr. İstekleri bile net değildir. 30 yõl süren bir şiddet sürecini üreten tarafõn çelişkili bir talepsizlik içinde olmasõ ilginçtir. “Devletimin emrindeyim” diyen bir lider ve tüm eylemselliğini devletle çatõşma devamlõlõğõna odaklamõş bir örgüt. Kendinizi biraz uzağa çekip baktõğõnõzda, PKK’nin lümpen bir ideoloji salgõladõğõnõ, tutarlõ düşünsellikten uzak olduğunu görürsünüz. Neden sorusunu sorduğunuzda ise karşõnõza bir yanõt çõkar. PKK, ipini tutan ne isterse o olan bir çelişki yumağõdõr. Sözcüklerin PKK’ce anlamlarõ vardõr: Mesela barõş, PKK’nin isteklerinin gerçekleştiği egoist bir ortamõ ifade eder. Kardeşlik, tek yönlüdür; öldürdüğü insanlarõn yakõnlarõnõn dahi onlara kõzma hakkõ yoktur. Özgürlük, amentüsü belli bir sistematiğe biat etmektir, etmeyenler infaz edilir. Çelişkili diğer yönü ise etnik-dar milliyetçiliğini sol kuramdaki “ezilen ulus milliyetçiliği” temelinde anlamlandõrmaya çalõşmasõdõr. Solun bu tanõmõ doğrudan emperyalizm çağõna aittir; bu çağ sonlanmõştõr. Bugün Hindistan’da Britanya yönetimi yoktur ama Britanyalõ gibi yaşayan bir kültür vardõr. Emperyalizm artõk “dolaylı” biçimlerle yaşõyor. PKK’nin gelgite açõk bu yapõsõ onu lümpen bir şizofreninin odağõ yapmõştõr, bu yöndeki temelsizliği, yapay ve marjinal kalmasõna yol açmõştõr. Taraftarlarõnõn olmasõ, şoven bir romantizmin etkisiyle destek bulmasõ, onun entelektüel vicdanda aklanmasõnõ sağlamaz. Sürece ABD ile aynõ yaklaşmasõ şaşõrtõcõ değildir. DTP’nin PKK ipoteğinden arõnmasõ, yere basan siyasalarõ savunmasõ gerekmektedir. Abdullah Öcalan’õ sürecin muhatabõ kõlmak, süreci başlamadan bitirecektir. PKK, kendi çözümü dõşõnda hiçbir çözümü istemez; çünkü varlõğõ, “sürdürülebilir bir çözümsüzlüğün” yaşanmasõna bağlõdõr. Aynõ saptamanõn içine, Türk etnik milliyetçilerini de almak mümkündür. Etnik milliyetçilik, “ötekileştirici, dışlayıcı” boyutuyla hastalõklõ bir eski zaman ideolojisi olarak tarihin kadrine terk edilmelidir. Yeni Parti Genel Başkanvekili Ruşen Özmen, ‘demokratik açõlõm’õn ABD tarafõndan projelendirildiğini söyledi - Yeni Parti Kürt sorununu nasıl tanımlıyor ve çözüm önerileri nelerdir? - Kürt sorunu, Türkiye sorununun bir parçasõdõr. Türkiye’de her şeyden önce eşitlik ve aydõnlanma sorunu vardõr. Anadolu aydõnlanmasõ kõrõlmõştõr. Türkiye, moderniteyi sindirebilmiş bir ülke olamamõştõr. AKP’nin Türkiye’yi götüreceği yer modernizasyondur. Bu da içsel değil dõşşal etkilidir, esasta değil, görünende değişiklik yaratõr. Beyinler ampullerle aydõnlatõlamaz. AKP, bir boyutuyla Ahrar Partisi’ni andõrmaktadõr. Ahrar da dõş destekli yol bulmalar önermiştir; ondaki müdahaleseverlik bugün AKP’de tecelli etmektedir. Yeni Parti, çözümün kâbesinin bu topraklarda olduğunu savunur. “Eşit yurttaşlık bilinci” bu sorunun anahtarõdõr, bütünleşme ancak bu bilinçle sağlanabilir. Demokratik ve kültürel haklar, bireyin etnik kazanõmõ değil; anayasal hakkõ olmalõdõr. 101 maddelik çözüm önerimiz hazõrdõr. Bu ülkenin toplumsal sözleşmesinde “resmi dil” sorunu yoktur. Resmi dilin Türkçe olmasõ, çokuluslu bir imparatorluk anayasasõ olan ve meşruiyetini 40’õn üzerinde etnisitenin imzasõndan alan Kanun-i Esasi’nin işidir. Milliyetçi akõmlarõn henüz gün yüzüne çõkmadõğõ bir dönemde, ümmetçi ve Osmanlõcõ bir anayasa Türkçeyi resmi dil saymõştõr. - Çözüme yönelik “yol haritasõ”nın İmralı’dan gelmesi, süreci baltalar mı? Öcalan sürecin neresinde yer almalı? Sürece etkin olarak dahil mi edilmeli, yoksa tamamiyle dışında mı tutulmalı? Öcalan’õn sürecin içine dahil edilmesi bir şiddet sürecinin meşrulaştõrõlmasõ anlamõna gelecektir. Bunu beklemek insafsõzlõktõr. Şiddetin meşrulaşmasõ çağõ artõk bitmiştir. Türkiye’de bir “ezilen ulus” sorunu yoktur. PKK ve DTP’nin “etnik milliyetçi” tutumunun olasõ bir iyileşmeyi tõkadõğõ açõktõr. Genel kabullenimi düşük merkezlerin yol haritalarõ ile yürümek, sürekli zaaf üretir, toplumsal kabullenim yaralõ olma durumunu kaldõrmaz, bir arada yaşama kültürü yara alõr. Şimdilerde bir Türk karşõ açõlõmdan dahi söz edilmeye başlanmõştõr. Öcalan, sürecin en iyi yerinde durmaktadõr; bir mahkûmdur, suçu bellidir, cezasõ ve ikamet yeri bellidir. PKK’ye bu süreçte rol verilmesi, sürecin tõkandõğõ, yorulduğu her anda şiddet kartõnõn sahneye konulmasõ gibi yõkõcõ bir döngüyü önceden kabullenmek anlamõna gelecektir. ‘Çözümün yolu dõş destekten değil,butopraklardangeçiyor’ ‘Açõlõmdan yarar beklemek hayal’ R u ş e n Özmen. B İ T T İ MAHMUT LICALI ANKARA - Milli Eğitim Bakanlõğõ (MEB) tarafõndan yeni eğitim öğretim yõlõnda öğrencilere ücretsiz dağõtõlan ders kitaplarõnda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramõ’nõn tarihi yanlõş yazõlõrken, 30 Ağustos Zafer Bayramõ ise ulusal bayramlar arasõnda sayõlmadõ. Kitaplardaki hatalar, aynõ zamanda bedava dağõtabilmek için ucuza mal edilen kitaplarda kalitenin düştüğünü gözler önüne serdi. 2009-2010 eğitim öğretim yõlõnõn başlamasõyla birlikte MEB’in Türkiye genelindeki okullara dağõttõğõ ders kitaplarõnõn bazõlarõnda ulusal bayramlara ilişkin olarak ciddi hatalarõn olduğu belirlendi. İlköğretim 2. sõnõf Türkçe ders kitabõnda yer alan “Değerlerimiz” adlõ ünitedeki “Bayramlarımız” başlõklõ okuma parçasõnda, dini ve ulusal bayramlar anlatõlõrken 30 Ağustos Zafer Bayramõ hakkõnda hiçbir bilgi verilmedi. Okuma parçasõnda Ramazan ve Kurban bayramlarõ hakkõnda açõklamalar yapõldõktan sonra ulusal bayramlar sõralandõ. Ayşin Bumin tarafõndan yazõlan okuma parçasõnda, Türkiye’nin ulusal bayramlarõnõn 29 Ekim Cumhuriyet Bayramõ, 19 Mayõs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramõ, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramõ olduğu belirtilirken, 30 Ağustos Zafer Bayramõ unutuldu. Okuma parçasõnda, ulusal bayramlar hakkõnda bilgiler verilirken 30 Ağustos Zafer Bayramõ hakkõnda tek bir ifade yer almadõ. Okuma parçasõnda ulusal bayramlarla ilgili olarak şunlar kaydedildi: “Milli bayramlarımız; Cumhuriyet Bayramı, Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’dır. Atatürk 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkarak Kurtuluş Savaşı’nı başlattı. Türk ulusuna ve Türk gençliğine güven duydu. (…) Cumhuriyet Bayramı ulusumuzun en büyük bayramıdır. Atatürk, Türk halkı için en iyi yönetim şeklinin cumhuriyet olduğuna karar verdi. Cumhuriyet, insana eşitlik ve özgürlük tanır. Atatürk’ün bize armağan ettiği cumhuriyeti, her 29 Ekim’de coşkuyla kutlarız. 23 Nisan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı gündür. Atatürk bu özel günü tüm çocuklara bayram olarak armağan etmiştir. Bu günü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlarız. Milli ve dini bayramlarımız ortak değerlerimizdir. Onları her yıl coşkuyla kutlarız.” 23 Nisan’ı 29 Nisan yaptılar İlköğretim 1. sõnõf Hayat Bilgisi ders kitabõnõn 124. sayfasõnda yer alan temsili takvimde ise 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramõ’nõn tarihi karõştõrõldõ. Nisan 2005 tarihini gösteren takvimde 23 Nisan günü kõrmõzõ renkle vurgulanarak bayram olarak gösterilmedi. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramõ’nõn kutlandõğõ 23 Nisan günü yerine, “29 Nisan günü” kõrmõzõ renkle gösterilerek 23 Nisan yerine 29 Nisan tarihi bayram olarak belirtildi. Takvimin üstünde biri kõz, biri erkek olan iki öğrencinin ellerinde Atatürk portresiyle 23 Nisan’õ kutlarken gösterilmesine karşõn bayramõn tarihi karõştõrõldõ. M E B ’ D E N U L U S L A R A R A S I İ L İ Ş K İ L E R D E R S İ ‘Silahlanma olmasaydõ askeri bütçelerle neler yapõlõrdõ?’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Eğitim Bakan- lõğõ’nõn (MEB) ortaöğretim okullarõnda seçmeli ders olarak okutulacak uluslararasõ ilişkiler ders programõnda öğrenciler kendilerini Başbakan ve Dõşiş- leri Bakanõ yerine koyarak dõş politika konusunda ne yapõl- masõ gerektiğini tartõşacak. Öğrenciler dünya haritasõ üze- rinde çatõşma bölgelerini belir- leyecek, uluslararasõ örgütlerin temsilcileriyle söyleşi yapacak. Öğrencilere derste Samuel Huntington’un “Medeniyet- ler Çatışması” tezi öğretile- cek. Yeni eğitim öğretim yõlõnda ortaöğretim okullarõnda 2 saat seçmeli ders olarak okutulacak uluslararasõ ilişkiler adlõ dersin programõ Talim Terbiye Kuru- lu tarafõndan yayõmlandõ. “Uluslararası İlişkilere Gi- riş” adlõ ünitede etkinlik örne- ği olarak öğrenciler üniversite- lerin uluslararasõ ilişkiler bölü- müne gezi düzenleyecek. Aynõ ünite kapsamõnda öğ- renciler Thomas Hobbes’un “İnsan insanın kurdudur” fik- rinin uluslararasõ ilişkilere yan- sõmasõnõ tartõşacak. ‘Yenidünya düzeni’ öğretilecek Programa göre, “Uluslar- arası İlişkilerin Tarihsel Ge- lişimi” adlõ ünite kapsamõnda öğrencilere 2. Dünya Savaşõ’nõ anlatan filmler izlettirilecek ve öğrenciler savaşõn uluslararasõ ilişkileri nasõl etkilediği konu- sunda fikir yürütecek. Öğren- ciler “yenidünya düzeni”, “kü- reselleşme”, “perestroyka (ye- niden yapılanma)”, “glasnost (açıklık politikası)” gibi kav- ramlarõ araştõrarak ilişkilere yaptõğõ etkiyi tartõşacak. Programa göre “Dış Politika” adlõ ünitede “Ne Yapardınız?” başlõklõ etkinlik örneğinde öğ- renciler sõnõfta ikişer kişiden oluşan iki grup oluşturarak ken- dilerini Başbakan ve Dõşişleri Bakanõ yerine koyacaklar. “Uluslararası Sorunlar” ad- lõ ünitede öğrenciler dünyada en çok silah üreten, satan ve alan ülkeleri araştõrarak “Dünyada silahlanma olmasaydı, askeri bütçeler hangi alanlarda kul- lanılabilirdi?” sorusunu tartõ- şacak. Aynõ ünitedeki “Terör ve Sonuçları” adlõ etkinlik örne- ğinde öğrenciler 1960’lardan itibaren dünya genelinde yapõ- lan terörist saldõrõlarõ ve önem- li şahsiyetlere düzenlenen sui- kastlarõ araştõracak. Kıbrıs sorunu da tartışılacak “Uluslararası Sorunlar” başlõklõ ünite kapsamõnda öğ- renciler Samuel Hungtington’un Doğu - Batõ medeniyetleri ara- sõndaki çatõşma olacağõ temel düşüncesiyle ortaya attõğõ “Me- deniyetler Çatışması” adlõ te- zini öğrenecek. Öğrenciler, Me- deniyetler Çatõşmasõ tezinin bölgesel sorunlarõn çözümünde etkili olup olmadõğõnõ tartõşacak. “Türkiye’nin Dış Politikası” adlõ ünitede kapsamõnda ise öğ- renciler TRT yapõmõ Kõbrõs bel- geselini izleyerek Kõbrõs soru- nunun çõkõş sebepleri ve Türki- ye ABD ilişkilerine etkilerini ir- deleyecek. Öğrenciler ABD’nin Irak’õ işgali ile Körfez savaşla- rõnõn Türkiye’nin dõş politikasõna etkilerini irdeleyecek. Ücretsiz kitaplarda, 30 Ağustos Zafer Bayramõ unutuldu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramõ’nõn tarihinde yanlõşlõk yapõldõ Ders kitapları hatalarla dolu Kitapta ‘Bugün ha- va nasıl’ konusunun işlendiği sayfadaki takvim görselinde Türkçe olarak aylardan ‘Nisan’, yıl olarak ‘2005’ gös- terilirken, 2005’in altında İngilizce ve Almanca olarak ‘Ekim’ yazması da dikkat çekiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle