19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 18 EYLÜL 2009 CUMA 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN ‘12 Eylül Döneminde Ne Yapıyordun Baba?’ 29’uncu yıldönümünde, “12 Eylül” gazetelerde, te- levizyonlarda epeyce tartışıldı. Ne yazık ki, bu tartışmaların pek azında, bir aske- ri darbe ile başlayıp sivil darbe ile süren Türkiye’nin geçmişinden, cumhuriyetinden, onun kurucu felse- fesinden geri dönülmeyecek biçimde koparılışı süre- cinin devam etmekte olduğu vurgulandı. Yine çok az konuşmada, 24 Ocak kararlarının 12 Ey- lül’ün ana nedenlerinden biri olduğunun altı çizildi; çi- zildiği zaman ise, Demirel iktidarı sırasında alınan 24 Ocak kararlarıyla, onun mimarı ve yürütücüsü Özal’ın 12 Eylül’ün ekonomiden sorumlu kişisi olduğu, ayrı- ca, 12 Eylül döneminin hemen ardından Özal iktida- rının geldiği ve zincirin halkalarının birbirine eklendi- ği dile getirildi. Kısacası 12 Eylül dünyadaki, bölgedeki ve Türki- ye’deki gelişmelerden soyutlanarak, bir grup askerin kafalarına estiği için, iktidar tutkuları yüzünden yapıl- mış bir darbe ve girişilmiş bir zulüm hareketi olarak su- nuldu, bir anlamda içeriğinden, amacından soyutla- narak yorumlandı. 12 Eylül 1980 günü radyo ve televizyonlardan yükselen Kenan Evren’in sesinin, o zaman pek kim- senin bilip tanımadığı Tayyip Erdoğan’ın devri ikti- darının habercisi olduğu artık kolaylıkla görülebiliyor. Ama nedense bundan çok az kişi söz etti. Evet, ne yazık ki, 12 Eylül ile ilgili yorumlar, adeta 12 Eylül’ün gerçek mimarlarını gizlemeye ve aklamaya yönelik oldular. 12 Eylül’ü yorumlayanların çoğu, Türkiye’de iyi iş- leyen kâmil bir sivil demokrasi ile ona yönelik olan, “mil- liyetçi, Atatürkçü, Batıcı, laikçi!” postal kokan askeri darbe çelişkisi tablosu oluşturmaya çalıştılar. Kimse değilse bile büyük çoğunluk,12 Eylül’ün bi- ze öğretmesi gereken asıl çelişkinin, toprağın insan- larının çıkarlarını savunan ulusalcılar ile Washington’ın çıkarlarını öne çıkaran kompradorlar çatışması oldu- ğuna dokunmadı. Dinci kisvesi altında Amerikancılık yapılabileceği, ki- milerinin Davos’ta herkesin önünde, çatar göründükleri siyonist çıkarlara, kapalı kapılar ardında hizmet su- nabilecekleri, bunların da, şoven milliyetçi görünürken, Türk çıkarlarını Yunan çıkarlarına, Atina’nın NA- TO’nun askeri kanadına dönüşü olayında olduğu gi- bi feda edebilen orgeneral rütbeli işbirlikçilerin molla ardıçları oldukları hep gözden kaçırıldı. 12 Eylül’ün o sıradaki genelkurmay başkanı olma- sı hasebiyle lideri ve sorumlusu konumunda görünen, aslında Türkiye’ye karşı işlenen cinayetin planlayıcı- sı ve azmettiricisi değil de, ancak tetikçisi konumun- da olan Kenan Evren’e atıldı tutuldu, yargılanması is- teği dile getirildi. Oysa asıl sorgulanması gereken, Osman Köksal’a yazdığı mektuplarda, kendi kafa yapısı hakkında açık itiraflarda bulunan, vasat hatta keferelerin tabi- riyle “mediocre” bir adamın nasıl kendisini fersah fer- sah aşan bir planın farkında olmadan yürütücüsü ha- line getirildiği ve onu bu hale getirilen mekanizmay- dı. Ama bununla ilgilenilmedi, yalnızca 12 Eylülcülerin önde görünenlerinin yargılanmaları için ısrar edildi. Bunun asıl failleri görmeyip, tetikçilere odaklanmak olduğu anlaşılmak istenmedi. İşin daha da ilginci, askeri darbelere karşı atıp tu- tan, 12 Eylül’ün yargılanmasını isteyenlerin bir bölü- münün o dönemde görev yapmış, darbeyi şu ya da bu şekilde desteklemiş olmaları, en azından dillerini yutmaları, 12 Eylülcülerle aynı sofraları paylaşmala- rı, onların karşısındaki yazılara sansür koymuş olma- larıydı. O günlerde suskun, sinmiş, pısmış ya da yönlen- dirilmiş veya darbecilerle kucak kucağa olan bugünün arslan demokratlarını görünce kahkahadan kırılıyorum. Sanırım bu durumda olanlara karşı evlatlarının ya- pacakları en hayırlı iş şu soruyu sormalarıdır: - Sahi sen 12 Eylül döneminde ne yapıyordun ba- ba?.. Bunların her yanıta kanmayıp, arşivlere göz atma- larında da sayısız yarar var tabii ki... [email protected] ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Barolar Birliği (TBB) Baş- kanõ Özdemir Özok, artõk Ergenekon soruşturmasõna ilişkin hukuki değer- lendirme yapamadõğõnõ belirterek ya- põlan dinlemelerin hiçbirisinin yasal dayanağõnõn bulunmadõğõnõ söyledi. “Kendilerine muhalif savcılar, yar- gıçlar, hukukçular, gazeteciler din- leniyor” diyen Özok, “Türkiye, hu- kuk anlamında zavallı duruma dü- şürüldü. Hukuku herkes kendine yontuyor. Ne yorumu yapacağız? Yorum sağlıklı işleyen hukuk dev- letinde yapılır. Ceza Muhakemele- ri Kanunu (CMK) yazıyor, dinle- menin koşulları belli. Artık at izi it izi birbirine karıştı. Bizim derdimiz hukuk. Ama sokak dedikodusu al- mış başını gitmiş. Bunun adına da hukuk devleti deniyor, hadi canım sen de...” değerlendirmesini yaptõ. ‘Böyle uygulama olmaz’ CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü, 33 yõllõk meslek yaşamõnda böyle bir olaya tanõk olmadõğõnõ vur- gulayarak “Kemal Kõlõçdaroğlu, Ada- let Bakanlığı’na başvurmuş. Sayın Bakan, muhteşem hukuk kültü- rüyle değerlendirme yaparak demiş ki ‘Dinlemeler suçlama yaratmadõğõ için yapõlacak işlem yoktur’. Sayın Bakan’ın hukuk kültürü, hukuk fakültesinde ikinci sınıfa geçmeye müsait değil. Böyle bir gerekçeyle kanunun açık hükmünün ihlal edil- mesi halinde eylemsiz kalabiliyorsa hukuka göre, eylemsizlik de bir ey- lemdir prensibinden hareketle Yü- ce Divan’da yargılanması gerekir” değerlendirmesini yaptõ. Haklarõnda en ufak soruşturma ve kuşku bulun- mayan kişilerin telefonlarõnõ dinleyip bunu da iddianame ekine koymanõn hak ihlali olduğuna işaret eden Men- gü, şunlarõ söyledi: “Birincisi kişilik haklarına saldırı teşkil eder. İki, o iddianameyi içinden çıkılmaz bir ha- le getirerek, adil yargılanma hak- kının açıkça çiğnenmesidir. Nasıl ki, Türkiye’de adı darbeye karışanla- rın yargılanması gerekiyorsa, bu- lundukları makamı, aldıkları tali- mata göre yerine getiren, hukuku çiğneyen savcıların da, bunların hukuka aykırı talepleriyle tutukla- maya karar veren hâkimlerin de yargı önüne çıkarılması gerekir. Gümrük kapılarındaki memurları şimdiden uyarıyorum, bu savcıların yurtdışına çıkışına izin verirlerse so- rumlu olurlar, hesap verirler. Ha- tırlayacaksınız bunlara benzer bir savcı (Şemdinli savcısı) yurtdışına gitti. Bu savcıların kaçmasına izin veren kolluktan hesap sorulur.” ‘Dinleme teröre dönüştü’ TBMM İnsan Haklarõnõ İnceleme Komisyonu Üyesi Ahmet Ersin Tür- kiye’de dinleme olayõnõn artõk “terö- re” dönüştüğünü söyledi. Savcõnõn, so- ruşturmayla ilgisi olmayan kişilerin te- lefon görüşmelerini iddianameye koy- masõnõn, bir anlamda “suç isnadı” an- lamõna geldiğini belirten Ersin, şunlarõ söyledi: “İlgisiz kişilerin konuşma- sının iddianameye konulması bir suç isnadı değil midir? Çünkü, o id- dianamede adı geçen herkes zan al- tında bırakılmış oluyor. Soruştur- mayla ilgisi olmayan kişilerin tele- fon görüşmelerinin de iddianamede yer alması bir suç isnadı, bir suç arayışıdır. Dolayısıyla Ergenekon soruşturması sözde terör örgütünü çökertmeye yönelik başlatıldı ama soruşturma başlı başına kendisi te- rör yaratıyor. İnsanların özel ya- şamları, iş yaşamları kontrol al- tında tutuluyor ve iddianamede yer alıyor. Bu olay karşısında şikâyete de gerek yok, savcıların kendili- ğinden harekete geçmesi gereki- yor. Çünkü bu demokrasi ve insan hakları suçu.” İstanbul Haber Servisi - Gazete- mizin Ankara Temsilciliği’nin tele- fonlarõnõn Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda dinlenmesi ve muha- birlerin haber kaynaklarõyla yaptõklarõ görüşmelerin dava dosyasõna konul- masõ hukukçularõn tepkisine neden ol- du. Hakkõnda şüphe iddiasõ bulunan kişiye ilişkin yapõlan dinlemelerin bü- tün bir kurumu kapsayamayacağõna dikkat çeken hukukçular, “hâkim ka- rarı”na dayanmayan tüm dinleme- lerin delil niteliği bulunmadõğõnõ ve dava dosyasõndan çõkarõlmasõ gerek- tiğinin altõnõ çizdiler. Hukukçular, hâ- kim kararõna dayanmayan dinleme- lerin dava dosyasõna konulmasõ du- rumunda ise yargõçlar üzerinde “bas- kı” oluşturabileceği uyarõ- sõnda bulundular. İdare hukukçusu Prof. Dr. Ülkü Azrak, anayasa- nõn 22’nci maddesinin ki- şilerin haberleşme özgür- lüklerini düzenlediğini be- lirterek “Bu madde ‘Her- kes haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastõr’ diyor. Bu maddenin istisnasının uy- gulanması için ‘milli gü- venlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel ahlak ve sağlõğõn ko- runmasõ veya başkalarõnõn hak ve özgürlüklerinin ko- runmasõ’ gibi sebepler et- kili olmalıdır ve dinleme kesinlikle ‘hâkim kara- rõ’na bağlanmalıdır” uya- rõsõnda bulundu. Gazeteci- lerin günlük işleri nede- niyle yaptõklarõ konuşma- larõnõn dinlenmesinde “acil durum” hükmünün uy- gulanamayacağõnõ da be- lirten Azrak, hâkim kararõ olmadan yapõlan dinleme- lerin dava dosyasõna ko- nulmasõ halinde hâkimler üzerinde “kanaat baskısı” yaratabileceğinin altõnõ çiz- di. Azrak, “Emniyet yet- kililerinin hâkim kararı olmadan yaptığı dinle- me kayıtlarını savcılar mahkemeye sunmama- lıdır. Mahkeme heyeti bu dinlemeleri delil ola- rak kabul edip karara esas kabul etmez. Ancak hâkimlerin son kararla- rında bu dinleme kayıt- ları etkili olabilir. Bu da yargılamanın sağlıklı so- nuçlanmasını engeller. Hâkim kararı olmadan yapılan tüm dinlemeler dava dosyasından çıka- rılmalıdır” diye konuştu. Özel hayatın ihlali Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Köksal Bayraktar ise söz konusu telefon dinle- melerinin hukuka aykõrõ olduğunu vurgulayarak “CMK’ye göre suç işle- diği yönünde kuvvetli şüpheler olan kişiler dinlenir. Bu şekilde bir gazetenin çalışanlarının dinlen- mesi ve soruşturma ile ilgisi olma- yan dinlemelerin iddianameye kon- ması kabul edilemez. Telefonu din- lenen kişilerin görüşmelerinin ulu- orta gösterilmesi, iddianamede yer alması özel hayatın ihlal edilmesi- dir. Ayrıca bu durum insanın ça- lışma hürriyetini de etkileyebilir. Bir gazetede çalışan 10’dan, 20’den fazla kişinin dinlenmesi ne de- mektir. Böyle bir şey olamaz. Şim- di benim yaptığım bu telefon gö- rüşmesini de ileride birinin iddia- nameye koyma gibi bir hakkı ola- bilir mi? Bunun hukuki olduğunu kimse iddia edemez” diye konuştu. ‘Millete korku salamazsınız’ İstanbul Üniversitesi (İÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi Hukuk Bilimleri Anabilim Dalõ Başkanõ Prof. Dr. Er- san Şen, Ceza Muhakemeleri Kanu- nu (CMK) 135’inci maddesine göre suç şüphesi bulunan kişiye dinleme kaydõnõn ancak başka yollarla delillere ulaşõlamadõğõ durumlarda uygula- nabileceğine dikkat çekti. Şen, “Bir şüphelinin ‘cep telefonu kullanmõyor’ diye çalıştığı kurumdaki tüm tele- fonları dinleyemezsiniz. O kişinin hangi telefonu kullandığını tespit et- mek zorundasınız. Başka kişilerin konuşmalarının kayda alınması, dinlenmesi ve sinyal bilgilerinin tespit edilmesi kanunen mümkün değildir” diye konuştu. Yargıtay’ın kararı dikkate alınmalı Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ümit Kocasakal, telefon dinlemele- rinin kişilerin özel hayatlarõ ile ilgili ol- duğunu ve bu durumla ilgili düzenle- melerin yasalarda belirtildiğine dikkat çekti. Doç. Dr. Kocasakal,“CMK’nin 135.maddesinebaktığınızzamante- lefon dinlemelerinin hangi durum- larda, hangi koşullarda yapılabile- ceğinin açık olarak ifade edildiğini görürsünüz” dedi. Türkiye’de son dö- nemlerde kamuoyunu meş- guledentelefondinlemeleri ile Yargõtay 8. Dairesi’nin verdiği kararlarõ anõmsa- tan Doç. Dr. Kocasakal, “Yargıtay hukuka uygun olsa bile başka delillerle desteklenmiyorsa telefon dinlemelerinin tek başına delil olamayacağını söy- lüyor” değerlendirmesini yaptõ. ‘Basın demokrasinin vazgeçilmezi’ İstanbul Barosu’nca ya- põlan yazõlõ açõklamada ise “son günlerde yaşanan iki olayın basın özgürlü- ğünün ülkemizde ne den- li sınırlandırıldığının ve tehdit edildiğinin göster- gesi” olduğu belirtilerek “Basın, demokratik yö- netimlerde yasama, yü- rütme ve yargıdan sonra gelir ve demokrasinin vazgeçilmezlerindendir. Demokrasinin olmazsa olmaz koşullarındandır” denildi. Baronun açõkla- masõnda şu görüşlere yer verildi: “Siyasi iktidarın yaratmak istediği ‘yan- daş basõn’ sisteminin de- mokratik düzende yeri yoktur. Ancak siyasi ik- tidar, her geçen gün biraz daha etkili ve biraz daha kararlı olmak üzere basın özgürlüğünün üzerine gi- derek ‘yandaş basõn’ ya- ratma hedefine yaklaş- maktadır. Son günlerde Doğan Medya Grubu’na yasa ve usul hükümleri bir tarafa bırakılarak sa- lınanyüksekmiktarlıver- ginin hiçbir hukuksal alt- yapısı bulunmamaktadır. Ayrıca Cumhuriyet ga- zetesinin santral telefon- larının dinlemeye alın- ması ve tüm gazetecilik faaliyetlerinin denetlen- mesi de demokrasilerde asla eşine rastlanamaya- cak bir durumdur.” İstanbul Haber Ser- visi - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başka- nõ Orhan Erinç, gazete- mizin Ankara Büro- su’nun telefon dinleme- lerinin, gazete santralla- rõnõ da kapsõyor biçimde uygulanõyor olmasõnõn, basõn ve ifade özgürlü- ğünün yok sayõlmasõ an- lamõna geldiğini belirtti. TGC Başkanõ Başkan Orhan Erinç yaptõğõ yazõ- lõ açõklamada, şun- larõ kaydetti: “Herhangi bir suç soruşturma- sı nedeniyle kişi- lerin telefonları- nın dinlenmesi ancak hukuk yoluyla ve yasa- lara uygunluk halinde mümkün olabilir. Din- lemenin nasıl yapılaca- ğı yasalarda yazılıdır. Tüm Türkiye’nin din- lenmesi veya insanla- rın telefonlarının din- lenmesi nedeniyle en- dişeye kapılmaları, te- dirgin olmaları ve gü- vensizlik ortamına itil- meleri temel insan hak- larına aykırıdır. Bu ay- kırılığı Türkiye’de ola- ğanlaştıran ve normal sayan sistem açıkça in- san haklarının ihlali- dir. Bu ihlal hukuk yo- luyla açıklanamaz. Herkesin gerçekleri öğ- renme hakkı ve bilgi edinme hakkını ihlal eden ‘gazete din- lenmesi’ aslında Türkiye’de ya- şayan herkesin ifade özgürlüğü hakkının gaspı- dır. Özgürlük- lerin hiçe sayıl- dığı son nokta; basın özgürlüğünün yok edildiği ve hiçe sa- yıldığı noktadır. Basın özgürlüğü ve herkesin ifade özgürlüğü hukuk yoluyla korunur. Bu yüzden basın özgürlü- ğünü gizli dinleme ile ortadan kaldıran zihni- yetin hâkim olduğu bir toplumda hiç kimse gü- vende sayılamaz.” TGC BAŞKANI ORHAN ERİNÇ: Dinleme insan haklarõihlalidir Basõn Konseyi Genel Sekreteri Oktay Huduti yaptõğõ açõklamada, basõn kuruluşlarõna yönelik dinleme- lerin demokratik hukuk devleti ilke- siyle çeliştiğine dikkat çekerek tüm yargõ organlarõnõ ve yetkilileri hare- kete geçmeye çağõrdõ. Açõklamada, “Demokrasinin vazgeçilmez un- surlarından olan iletişim özgürlü- ğünün mahkemelerce ve ne derece hukuki olduğu tartışılır biçimde sı- nırlandırılması, demokratik hu- kuk devletinin ruhuyla çelişmek- tedir. Kamuoyunun haber alma hakkına hizmet eden kuruluşların iletişiminin denetlenmesi, gerek ifade özgürlüğünü, gerekse de hal- kın haber alma hakkını derinden yaralamaktadır” denildi. ‘Özgürlüğe darbe’ İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Yönetim Kurulu Başkanõ Atilla Ser- tel, uygulamanõn “basın özgürlü- ğüne darbe” olduğunu vurgulayarak şunlarõ kaydetti: “Türkiye’nin en köklü gazetesi Cumhuriyet’in ya- salar hiçe sayılarak tüm telefonla- rı dinleniyor. Haber yapan muha- birlerin telefon konuşmaları dava dosyalarına konuluyor. Gazetecinin halk adına haber alma özgürlüğü ayaklar altına alınıyor.” ‘Hukukuzavallõdurumadüşürdüler’ Ergenekonsoruşturmasõkapsamõndagazetemizinsantralõnõndadinlenmesinetepkilerartarakdevamediyor CHP milletvekili Osman Coşkunoğlu, Başbakan Tay- yip Erdoğan’õn yanõtlamasõ istemiyle verdiği soru önergesinde, “Sizin kamuoyu önünde ‘okumayõn bu ga- zeteleri’ dediğiniz gazetelere tarihte görülmemiş bo- yutlarda vergi yüklenmesi ya da yasadışı dinlemeler uygulanması tesadüf müdür, yoksa sizin bu yönde tel- kinleriniz var mıdır” diye sordu. Başbakan’õn “Ben Er- genekon savcısıyım” dediğini anõmsatan Coşkunoğlu, önergesinde şu sorularõ yöneltti: “Diğer savcıların ya- sadışı dinlemenin metinlerini suçlama yapılmadan ka- muoyuna açıklamasından siz de sorumlu olmuyor mu- sunuz? Cumhuriyet gazetesinin yasadışı dinlenme- si ve bu dinlemelerin dava dosyasına konması kar- şısında nasıl bir girişiminiz olacak? Yoksa, sadece ‘Gi- din idare mahkemesine’ demekle mi yetineceksiniz?” CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol da Adalet Ba- kanõ Sadullah Ergin’in yanõtlamasõ istemiyle verdiği so- ru önergesinde, şu sorularõ yöneltti: İlhan Taşcı ve Fırat Kozok’un soruşturma ve da- vayla ilgisi olmamasõna, görüşme içeriklerinin de yine soruşturma konusu ile ilintisinin bulunmamasõna karşõn, bu görüşmelerin deşifresinin dosyaya girmiş olmasõndan sorumlu olan savcõlar hakkõnda işlem yapmayõ düşünü- yor musunuz? Savcõlar hakkõnda soruşturma açõlacak mõ? Mustafa Balbay’õ teknik takibe almak adõ altõnda, gazete bürosundaki tüm çalõşanlarõn konuşmalarõnõn kay- da alõnmasõnõ meşru kõlacak yasa var mõdõr? Dosyayla ilgisi olup olmadõğõna bakõlmaksõzõn, sav- cõlõk tarafõndan bu görüşmelerin içeriklerinin dava dos- yasõna delil olarak konulmasõnõn nedeni nedir? YASADIŞI DİNLEME MECLİS GÜNDEMİNDE Kuzu: Gayri resmi AKP İstanbul Milletvekili, Anaya- sa Komisyonu Başkanõ Burhan Ku- zu, telefon dinlemeleri için hâkim ka- rarõnõn şart olduğunu, aksi takdirde de- lil olarak kullanõlamayacağõnõ söyle- di. Gazetemiz santralõnõn dinlenme- siyle ilgili olarak “Biraz zor bir du- rum, o ayrımı yapmak zor. Konu- nun etik boyutu konuşulur ama sa- dece dinleme kararı alınan kişinin konuşmaları dikkate alınır, diğer konuşmaların dışarı çıkmaması ge- rekir. Diğer kişilerin dinlenmesi gayri resmi bir dinlemedir çün- kü” diyen Kuzu, bir kişiyi dinlemek için tüm santral dinlense bile diğer ki- şilerin konuşmalarõnõn hiçbir şekilde kullanõlmamasõ gerektiğini söyledi. Kuzu, “O zaman özel hayatın gizliliği diye bir şey kalmaz, farklı bir noktaya gelir. Telefon dinle- melerinde uygulamayı çok dikkat- li yapmak gerekiyor. Başka hakla- rın ihlali bakımından bunları dik- kate almak lazım” dedi. Gazetemiz muhabiri ile CHP Grup Başkanveki- li Kemal Kõlõçdaroğlu’nun yaptõğõ görüşmenin iddianamenin eklerine konulduğunun anõmsatõlmasõ üzerine Kuzu, “Manası yok, olacak bir şey değil. Bunların hukuki değeri ol- maz. Yanlış tabii bunlar. Hâkim ka- rarının çerçevesinin dışına çıkma- mak lazım” diye konuştu. ‘Hukukla bağdaşmıyor’ AKP Grup Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı, süren bir davayla ilgili bir değerlendirme yapõlmasõnõ doğru bulmadõğõnõ, ancak hukuk dõşõ bazõ ge- lişmeler olduğu zaman da susulma- masõ gerektiğini söyledi. Bahçekapõ- lõ, bir mahkeme kararõ olsa bile bütün bir santralõn dinlenerek insanlarõn ki- şilik haklarõnõn zedelenmesini hukuk anlayõşõ ile bağdaştõramadõğõnõ belirtti. Hukukçular, yasadõşõ dinleme kayõtlarõnõn dava dosyasõna konulmasõ halinde yargõçlar üzerinde ‘kanaat baskõsõ’ oluşturabileceği uyarõsõnda bulundular ‘Kayıtlar dosyadan çıkarılmalıdır’ İstanbul Haber Servisi - Gazetemiz Ankara Bürosu’nun telefonlarõnõn Ergenekon soruş- turmasõ kapsamõnda dinlenmesi yazõlõ basõn- da bir iki gazete dõşõnda değer bulmadõ. Milliyet gazetesi konuyu birinci sayfasõna ta- şõrken Habertürk gazetesi ise dinlemelerle il- gili sorunu ceza hukukçularõ, eski Yargõtay sav- cõlarõ ve gazetecilerle kapsamlõ bir biçimde tar- tõştõ. Habertürk’te eski Adalet Bakanõ Hikmet Sami Türk, dinlemeleri “Basın özgürlüğü- ne doğrudan müdahale” olarak nitelendirir- ken Star gazetesinin Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar, “Dinlemelerin hukuk dışı olmadı- ğını” iddia etti. Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda Ankara büromuzun santral numaralarõnõn dinlenmesi, “Basın özgürlüğüne karşı doğrudan müdahale” ol- masõna karşõn çok sayõda gazetede haber olarak yer almadõ. Milliyet gazetesi konuyla ilgili haberi bi- rinci sayfadan, “Cumhu- riyet’teki herkes din- lenmiş” başlõğõyla birin- ci sayfadan verirken Hürriyet gazetesi ko- nuyla ilgili herhangi bir habere yer vermedi. Ancak Hürriyet gaze- tesi yazarõ Mehmet Y. Yılmaz konuyu köşesine taşõdõ. Söz konusu telefon kayõt- larõnõn haberleşme öz- gürlüğünün korun- masõ konusunda savcõlarõn da, yargõçlarõn da hiç titizlenmediklerini, ilgili yasayõ bilseler bi- le uygulamakta gönülsüz olduklarõnõ ortaya koyduğunu belirten Yõlmaz, yasalarõn açõkça çiğnendiğini ifade etti. Habertürk dinlemeleri tartıştı Habertürk gazetesi ise dinlemeleri “pole- mik” adlõ sayfasõnda ele aldõ. “Cumhuriyet gazetesinin telefonlarının dinlenmesi basın özgürlüğüne aykırı mı” sorusunu ceza hu- kukçularõna, eski Yargõtay savcõlarõna ve ga- zetecilere yöneltti. Soru yöneltilen kişiler arasõnda yer alan AKP, TBMM Anayasa Ko- misyonu Başkanõ Burhan Kuzu, “Mahke- menin kararı bu yöndeyse herkes dinlene- bilir. Kurum olarak da, kişi olarak da mümkündür. Bu dava Cumhuriyet gaze- tesini doğrudan ilgilendiren bir davadır ve hâkim kararı varsa bunda bir usulsüzlük yoktur. Ben burada hukuksuz bir şey gör- müyorum” derken eski Yargõtay Cumhuriyet Savcõsõ Ahmet Gündel de “Cumhuriyet savcılığı gerek görürse, mahkemeye baş- vurup dinleme kararı aldırıyor. ‘Gazeteler dinlenmez, gazeteciler dinlenmez’ diye ayrı bir hüküm yok. Herkes gibi gazeteci de her yer gibi gazetede dinlenebilir” görüşünü di- le getirdi. AKP’li TBMM Adalet Komisyonu Başkanõ Ahmet İyimaya da, gazetede çalõşan her muhabirin dinlenmesinin hukuki olmadõ- ğõnõ, gazetenin tümünün dinlenemeyeceğini söyledi. Eski Adalet Bakanõ Hikmet Sami Türk ise “Telefon bir gazetenin en önemli araç- larından biridir. Bunu dinlemekle ne elde ediliyor anlamakta güçlük çekiyorum. Doğ- rudan doğruya basın özgürlüğüne müda- hale olarak değerlendiriyorum. Böyle bir yo- la gidilmesi hukuk ihlalidir” dedi. Star gazetesinin Ankara temsilcisi Şamil Tayyar ise“Ergenekon 2. iddianamesinde ‘Ulusal Medya 2001’ isimli bir dosya yer alı- yor. Burada Cumhuriyet gazetesinin ulusal medyanın merkez üssü olması projesinden söz ediliyor. Dolayısıyla Cumhuriyet gaze- tesinin telefonlarının dinlenmesi hukuk dı- şı değildir. Ancak bu dinlemelerin sonu- cunda aynı telefonları kullanan ve sanık ola- mayan muhabirlerin, delil niteliği de taşı- mayan konuşmalarının imha edilmesi ge- rekirdi” yorumunu yaptõ. Radikal ve Vatan gazeteleri ile dinci Ana- dolu’da Vakit gazetesi, Yeni Şafak gazetesi, Zaman gazetesi ile AKP iktidarõna yakõnlõğõyla bilinen Star gazetesi ve Taraf gazetesi ise okur- larõna konuyla ilgili herhangi bir haber vermedi. MEDYA KULAKLARINI TIKADI Gazetemizin Ankara bürosunun telefonlarının dinlenmesine iliş- kin haberlere sadece Milliyet ve Habertürk gazeteleri yer verdi. ‘Yargı organları harekete geçsin’ BASIN KONSEYİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle