Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 17 EYLÜL 2009 PERŞEMBE
6 HABERLER
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Özgürlükçü Başbakan!
“Ergenekon” davasının nasıl keyfi ve hukuksuz bir
zemin üzerinde yürütüldüğünün tipik bir örneği da-
ha, dava dosyasından çıktı. Savcılar, ikinci dava dos-
yasına eklenmek üzere 17 klasör daha gönderiyor-
lar; içlerinde, gazetemizin santralından yapılan “ha-
ber görüşmeleri”nin tutanakları var.
İlginç olan, önce dinleme kararını veren yargıçla-
rın, arkasından da savcıların hukuk konusunda per-
vasızlığı… Yargıçlar ve savcılar, en çok hukuka ve ku-
rallarına uyması zorunlu kesim olması gerekirken, gö-
revlerini yaparken hukuka boşvermişliklerini nasıl açık-
layabiliriz?
Şöyle mi düşünüyorlar:
a) Bu dava siyasi bir davadır, siyasi bir şemsiye-
si vardır ki Başbakan koruyuculuğunu üstlenmiştir;
bu nedenle hukuk arka plandadır. Zaten hukuki de-
lil ve dayanakları zayıftır. Bazı kişiler için “suç” ola-
bilecek bir durum olsa bile… Önemli olan, uzun za-
mana yayılan süresi içinde, davanın siyasi hizmeti-
ni sürdürmesi, görevini yerine getirmesidir. AKP ik-
tidarını güçlendirmesidir…
b) Buradan yapabileceğimiz bir çıkarsama şudur:
Hukuki delil ve dayanaklarının zayıf olması nedeniyle,
dava zaten yüzde 95 gibi büyük çoğunluk için çö-
kecek ve beraatla sonuçlanacaktır. Dosya içinde hu-
kuki olmayan “delillerin” varlığı önemli değildir. Şu aşa-
mada bu “deliller” siyasi propagandaya hizmet et-
tikleri sürece, dosyada bulunmaları iyidir…
Benim bu hukuk çiğnemelerine bulduğum yorum
budur.
Kendini “Ergenekon” davasının hamisi olarak
açıklayan Başbakan, bu hukuksuz durumun arka pla-
nında siyasi sorumluluğu da üstlenmiş oluyor.
Siyasi iktidarın gazetemize karşı bu hukuksuzlu-
ğa, susarak arka çıkması, iktidarın basın özgürlüğü
ile ilişkisinin bir sonucudur.
Başbakan’ın basın özgürlüğünden, “beni övmü-
yorsan, beni eleştirme”yi anladığını, iktidara geldi-
ğinden beri izlediği “medya pratiği”, biliyoruz.
Doğan medyaya 3.7 milyar liralık ceza ve atılacak
10 kadar yazarın listesinin hazırlanması, medyaya kar-
şı iktidar pervasızlığının doruk noktası oldu.
Başbakan, önceki gün demiş ki, “İfade özgürlüğüne
bu kadar önem veren bu iktidarın basını susturmak,
engellemek, sıkıştırmak, üzerinde siyasi baskı kurmak
gibi bir niyeti olamaz.”
İktidar başı eklemiş, “hakaret ve iftiraya karşıyız.”
Hakarete, iftiraya mahkemelerin yolu açıktır, bu-
nu biliyor. Ve bu yolu kullanıyor. Hiçbir fırsatı da ka-
çırmıyor. MHP liderini bile mahkemeye veriyor!
Yazarlar görüşlerini dile getiriyor, iktidar icraatla-
rını eleştiriyorlarsa ve gazeteler haber veriyorlarsa…
ve Başbakan da bunları dava edemiyorsa... Demek
ki bunlar iftira ve hakarete girmiyor medyanın yayı-
nı..
İşte, basın özgürlüğünün tam başladığı yer de bu
hassas noktadır! Dava edemediğin görüş ve ha-
berler, basın özgürlüğünün başladığı noktadır. Eğer
bundan şikâyet ediyorsan, özgür basına karşısın de-
mektir. “Devletin diğer uygulamaları ile bizi karıştır-
mayın” demenin zerre kadar gerçeklerle ilişkisi yok-
tur. Başbakan geçerliliği olmayan lafların ardında ken-
dini saklıyor.
Nitekim bir yandaş yazarı, “Türkiye’de ‘idare’, yü-
rütmeden bağımsız olarak ‘hukukun gereği olarak bir
işlem’ gerçekleştirmez. Bunu en iyi Başbakan bilir.”
sözleriyle yanıt veriyor.
Ancak, yandaşlık öyle bir şey ki, bu Doğan med-
ya yazarı da, bir çuval dolusu laf geveledikten son-
ra, olayın özünü karartma görevini de hakkıyla ye-
rine getiriyor: “bununla birlikte… ‘basın üzerinde açık
bir saldırı’ hükmüne katılmıyorum” diyor ve “… ya-
pılan ve insaf ve iz’an ölçülerini aşan uygulamanın ar-
dındaki asıl amacın, ‘basın özgürlüğü’ diye tanımla-
nan bir hakkı ortadan kaldırmakla değil, ellerindeki bü-
yük gücü ‘iktidar mücadelesi’ için kullanmış olanla-
ra karşı yürütülen ‘iktidar mücadelesi’ ile ilgili oldu-
ğu kanısındayım..”
Bunca laf salatası içinden çıkmanıza yardımcı ola-
yım: Doğan medya hükümete karşı bir iktidar mü-
cadelesi sürdürüyor, ceza bunadır!
Medyanın haber verme, görüş bildirme, eleştirme
özgürlüğüne yeni bir tanım getiriyor: İktidar müca-
delesi! O halde, iktidara muhalif herkesin sesinin ke-
silmesi, ipe çekilmesi de doğaldır, çünkü iktidar mü-
cadelesi bunu gerektirir..
Doğan’ın yazarı, iktidar tarafının sopasını biraz in-
safsız buluyor... 3.7 millyar lira değil de şöyle yarısı,
2 milyar lira falan olsaydı, hak edecekti!
İnsanın haykırası geliyor: Beyim 27 Şubat’ta se-
sinizin kesilmek istenmesi de “iktidar mücadelesi” de-
ğil miydi!
O zaman basın özgürlüğü nedir?
AGİT’ten çoğulcu
basın vurgusu
Dış Haberler Servisi - Avrupa Güvenlik ve
İşbirliği Teşkilatõ (AGİT) Basõn Özgürlüğü
Temsilcisi Miklos Haraszti, Doğan Gru-
bu’na verilen vergi cezasõ konusunda Dõşiş-
leri Bakanõ Ahmet Davutoğlu’na bir mek-
tup gönderdi. Haraszti mektubunda, “Bu ce-
zaların tümünü ödemesi halinde grubun
iflas edeceği iddia ediliyor. Bu Türkiye’de
medya çoğulculuğunu önemli ölçüde za-
yıflatabilir” diye yazdõ. AGİT’ten yapõlan
açõklamaya göre Haraszti mektupta, “ AGİT
hükümetlerin çoğulcu bir basın için ge-
rekli koşulları sağlamasını özellikle de
medyadan gelen muhalif seslere karşı,
devletin yasal gücünü kullanırken kendi
kendini sınırlamasını bekler” dedi. Avru-
pa Birliği Komisyonu Sözcüsü Amadeu A.
Tardio da cezayla ilgili olarak Türkiye’de
basõn özgürlüğünün tehlikede olduğunu söy-
ledi. CNN International’õn elektronik postay-
la sorduğu soruyu yanõtlayan Tardio, “Mü-
eyyideler, bu olayda olduğu gibi bir basın
grubunun tamamının varlığını bu şekilde
tehdit eder büyüklükte ise basın özgürlü-
ğü tehlike altında demektir” dedi.
Haber Merkezi - Cumhuriyet ga-
zetesi Ergenekon soruşturmasõ kap-
samõnda Ankara bürosunun santral
numaralarõ üzerinden usulsüz, hu-
kuksuz ve yasadõşõ
olarak dinlendi-
ğinin ortaya çõk-
masõ üzerine so-
rumlular hakkõn-
da soruşturma
açõlmasõ için
Adalet Bakanlõ-
ğõ’na başvurdu. Başvuru dilekçesin-
de, “Usulsüz ve yasaya aykırı bir şe-
kilde iletişimin dinlenmesi ve kay-
da alınması yönünde yargı kararı
alınması yönündeki işlemler nede-
niyle sorumlular hakkında soruş-
turma başlatılması” talep edildi.
Gazetemizi yayõmlayan Yeni Gün
Haber Ajansõ Basõn ve Yayõncõlõk AŞ
dün Adalet Bakanlõğõ’na iki sayfalõk
dilekçeyle başvurarak Ergenekon so-
ruşturmasõnõ yürüten savcõlarõn ikin-
ci dava dosyasõna ekledikleri eklerle
gazetemiz çalõşanlarõnõn yasadõşõ uy-
gulamayla dinlendiğinin belgelen-
mesi üzerine söz konusu yasadõşõ
uygulamaya zemin hazõrlayan ve ta-
lepte bulunan cumhuriyet savcõlarõ ile
teknik takip ka-
rarlarõnõ veren
yargõçlar hakkõn-
da, yasaya ve hu-
kuka açõkça ay-
kõrõ eylem ve iş-
lemleri nedeniyle
soruşturma açõl-
masõnõ talep etti.
Adalet Bakanlõ-
ğõ ile birlikte bilgi için Hâkimler ve
Savcõlar Yüksek Kurulu’na da gön-
derilen dilekçede özetle şu noktalara
dikkat çekildi:
Anõlan soruşturma sonucunda
bugüne kadar üç ayrõ dava açõlmõş
olup, İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah-
kemesi’nde açõlan ve 2009/85 sayõlõ
dosya ile görülmekte olan ikinci da-
vada, mahkemece, sanõklar hakkõn-
daki iletişimin tespitine yönelik tüm
teknik takip kararlarõnõn mahkemeye
gönderilmesi istenmiştir. Bu karar
üzerine, soruşturma aşamasõnda ve-
rilmiş bulunan teknik takibe ilişkin ka-
rar örnekleri mahkemeye gönderil-
miştir.
Savcõlõk tarafõndan mahkemeye
kovuşturma aşamasõnda gönderilen ek
delil klasörleri arasõnda yer alan (258
No’lu ek klasör), iletişimin tespitine
yönelik kararlar arasõnda, sanõklardan
aynõ zamanda gazetemiz Ankara
temsilcisi olan Mustafa Ali Balbay
hakkõnda verilmiş bulunan teknik
takip kararlarõ da bulunmaktadõr.
Mustafa Ali Balbay hakkõnda veril-
miş teknik takip kararlarõ incelendi-
ğinde, yasaya ve hukuka açõkça ay-
kõrõ bir şekilde, gazetemiz Ankara bü-
rosunun santral numarasõnõn da san-
ki Mustafa Ali Balbay’õn şahsi tele-
fonu imişçesine dinlenilmesine ve
kayda alõnmasõna karar verildiği gö-
rülmektedir.
Gazetemizin hukuksuz ve yasadõşõ olarak dinlendiğinin ortaya çõkmasõ üzerine sorumlular hakkõnda soruşturma açõlmasõ istendi
Usulsüz dinlemeye başvuru
Gazetemizin Ankara bü-
rosunun santral numarasõ ol-
duğu açõkça bilinen ve her gün
yayõmlanan gazetemizin kün-
yesinde de gazetemizin irtibat
telefonu olarak açõkça yazõlõ
bulunan (kaldõ ki teknik takip
kararõnda dahi numaranõn ga-
zeteyi yayõnlayan Yeni Gün
Haber Ajansõ AŞ adõna kayõtlõ
olduğu belirtilmektedir) te-
lefondan yapõlan tüm görüş-
melerin içeriklerinin dinle-
nilmesine ve kayda alõnmasõ-
na karar verilmesi, suçla ve
suçlamayla herhangi bir şe-
kilde ilgisi ve irtibatõ bulun-
mayan herkesin dinlenilmesi
sonucunu doğurmuştur.
Bu karar sonucunda, ga-
zetemizin ve Ankara büro-
muzda çalõşan gazetecilerin ve
çalõşanlarõn tamamõnõn gö-
rüşmeleri dinlenilmiş ve kay-
da alõnmõştõr.
Bu durum açõkça yasanõn
ihlalidir. Bilindiği gibi iletişi-
min tespitini düzenleyen Ce-
za Muhakemesi Kanunu’nun
135 ve devamõ maddelerinde,
iletişimin tespiti ve kayda
alõnmasõnõn hangi durumda,
koşullarda ve kimler için
mümkün olduğu belirlenmiş-
tir.
Buna göre, yalnõzca suç iş-
lendiğine ilişkin hakkõnda
kuvvetli şüphe sebeplerinin
varlõğõ halinde şüpheli veya
sanõklarõn iletişiminin tespiti
yönünde karar verilebilecek-
tir.
Oysa, anõlan soruşturma
kapsamõnda gazetemiz An-
kara bürosunda çalõşan onlarca
kişiden yalnõzca birisi “şüp-
heli” konumunda olmasõna
karşõn, onun üzerinden bir
gazetenin tüm iletişimlerinin
tespiti ve kayda alõnmasõna ne-
den olacak bir uygulama ger-
çekleştirilmiştir. Böylelikle,
soruşturma kapsamõnda şüp-
heli gösterilen bir çalõşan üze-
rinden, gazetemizin tüm ile-
tişimleri yasaya aykõrõ ola-
rak dinlenilmiş ve kayda alõn-
mõştõr.
Üstelik, bu yasadõşõ din-
leme ve kayda alma işlemi o
derece pervasõzca yapõlmõştõr
ki suçla ve suçlamayla hiçbir
ilgisi ve ilintisi olmadõğõ açõk
ve kuşkusuz bulunmasõna rağ-
men, gazetemiz Ankara bü-
rosunda muhabir olarak çalõ-
şan iki gazetecinin, iki ayrõ ka-
mu görevlisi ile yaptõklarõ ga-
zetecilik bağlamõndaki gö-
rüşme içerikleri de tümüyle
dava dosyasõna konularak,
açõkça özel yaşamõn gizliliği-
ne ve haberleşme özgürlük-
lerine müdahale edilmiştir.
Nasõl ki bakanlõkta çalõ-
şan bir kamu görevlisinin
hakkõnda yürütülen bir so-
ruşturma nedeniyle bakanlõğõn
santral numarasõndan bakan
dahil bütün bakanlõk çalõşan-
larõnõn iletişiminin tespiti ya-
põlamazsa ya da örneğin Yar-
gõtay’da çalõşan bir yargõç
hakkõndaki soruşturma nede-
niyle Yargõtay’õn santral num-
arasõndan bütün yargõçlarõn
telefonu dinlenemezse, aynõ
şekilde bir gazetede çalõşan bir
kişi hakkõndaki soruşturma
gerekçe gösterilerek o gaze-
tede çalõşan herkesin iletişi-
minin tespiti ve kayda alõn-
masõ da yasaya ve hukuka uy-
gun olamaz.
Soruşturmayõ yürüten
cumhuriyet savcõlarõnõn ga-
zetemiz santral numarasõnõn
dinlenilmesi ve kayda alõn-
masõ yönündeki talepleri de,
bu taleplere dayalõ olarak ka-
rar veren iki yargõcõn kararla-
rõ da doğrudan basõn özgür-
lüğüne yönelik haksõz ve hu-
kuka aykõrõ bir müdahaledir.
Gazetemiz çalõşanlarõnõn yasadõşõ dinlenmesine tepki gösteren CHP’li Kõlõçdaroğlu
‘Hukukçuların hukuksuzluğu’
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Ergenekon soruşturmasõ
kapsamõnda gazetemiz çalõşanlarõnõn
yasadõşõ dinlenmeleri çerçevesinde,
muhabirimizle yaptõğõ telefon görüş-
mesi deşifre edilen CHP Grup Baş-
kanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, sav-
cõlarõ, Hâkimler ve Savcõlar Yüksek
Kurulu’na (HSYK) şikâyet etti. Ada-
let Bakanlõğõ ise hakkõnda dinleme ka-
rarõ olmayan muhabirimizle Kõlõçda-
roğlu görüşmesinin dinlendiğini kabul
ederken bir suçlama yöneltilmediği ge-
rekçesiyle savcõlarõn soruşturulmasõ
istemini işleme koymadõ. Prof. Ülkü
Azrak, yasadõşõ dinlemenin Meclis’te
araştõrõlmasõ gerektiğini vurguladõ.
Muhabirimizle telefon görüşmesi,
soruşturma dosyasõna tüm içeriğiyle
konulan CHP Grup Başkanvekili Ke-
mal Kõlõçdaroğlu, Ergenekon soruş-
turmasõnõ yürüten savcõlarõ, HSYK’ye
şikâyet etti. Şikâyet dilekçesinde,
“Hakkında adli tahkikat olmayan İl-
han Taşcõ ile yaptığım telefon ko-
nuşmasının dinlenerek tespit tuta-
nağı düzenlenip, kamuoyunda Er-
genekon olarak bilinen soruşturma
kapsamında açılan ceza davasının
dosyasına iddianame ekinde suç
kanıtı olarak ibraz eden, cumhuri-
yet savcıları Ercan Şafak, Mehmet Ali
Pekgüzel, Fik-ret Seçen, Mehmet Mu-
rat Yönder, Zekeriya Öz ve Nihat
Taşkõn haklarında dispilin soruştu-
rulması yapılması gerekmektedir”
denildi.
İletişimin tespitinin tesadüfen elde
edildiği ileri sürülse bile yasadõşõ ol-
duğunun Yargõtay Ceza Genel Kuru-
lu kararõyla sabit görüldüğü anõmsatõ-
lan dilekçede, savcõlarca yapõlan bu iş-
lemin disiplin cezasõ gerektiren bir du-
rum olduğunu kaydedildi. Dilekçede
şöyle denildi: “Ana muhalefet partisi
grup başkanvekili olan şahsımla il-
gili iletişim tespitinin suç kanıtı ola-
rak dava dosyasına ibraz edilmesi,
demokratik toplum gerekleri ile
bağdaşmayan hukuk devleti ilkesi-
ni zedeleyen ve Ergenekon soruş-
turmasında görev yapan adı geçen
savcıların görevlerini doğru ve ta-
rafsız yapmayacakları kanısını
uyandıran bir durumdur.”
Savcılar hakkındaki
şikâyet işleme konulmadı
Adalet Bakanlõğõ Ceza İşleri Genel
Müdürlüğü ise Kõlõçdaroğlu’nun sav-
cõlar hakkõndaki şikâyetini işleme
koymadõ. Bakanlõk Kõlõçdaroğlu’na
yanõt verirken, ilginç bir savunma
geliştirdi: “Hakkında dinleme kararı
bulunan telefondan müşteki ve İl-
han Taşcı’nın da görüştükleri, bu
görüşme nedeniyle şikâyetçi ve İl-
han Taşcı’ya herhangi bir suçlama
yapılmadığı, iddianamede de bah-
si geçen telefon görüşmesine yer ve-
rilmediği, esasen öne sürülen hu-
susun savcının delil toplama ve de-
ğerlendirme yetkisi kapsamında
kaldığı, şikâyet olunan savcıların bu
yetkilerini herhangi bir şekilde kö-
tüye kullandıklarına dair delil gös-
terilmediği anlaşıldığından, şikâ-
yetinizin işleme konulmadığını, di-
lediğinizde bu işleme karşı yazımı-
zın tebliğinden itibaren 60 gün içe-
risinde Ankara İdare Mahkeme-
si’nde dava açma hakkınızın bu-
lunduğu hususlarında bilgi edinil-
mesini rica ederim.”
Bakanlõk görüşme içeriğinin iddia-
nameye konulmadõğõnõ savunmasõna
karşõn ikinci Ergenekon iddianamesi-
nin 70 numaralõ deliller klasöründe gö-
rüşmenin tam metni yer aldõ. Bakan-
lõğõn, haklarõnda hiçbir adli soruştur-
ma bulunmayan muhabirimiz ve Kõ-
lõçdaroğlu’na, deşifre edilen telefon gö-
rüşmesi nedeniyle suçlama yapõlma-
masõnõ, savcõlarõn suçsuzluğu şeklin-
de yorumlamasõ dikkat çekti.
Kõlõçdaroğlu, yasadõşõ bir dinleme ol-
duğunu belirterek, “Daha da vahimi
dinlemenin kamuoyuna açık hale ge-
tirilmesidir. Hukuk sadece sırtı ka-
lınlar için hukuk olmaz ki. Bunu ya-
pan eğer bir hukuk adamı kimliği
taşıyorsa o olayın daha da vahim ol-
duğunu gösterir. Hukuka uyması ge-
reken, hukuka uymayanları soruş-
turan kişinin kendisi hukuka uy-
mazsa kaos ortamına toplumu da-
vet eder. O zaman da herkes kendi
hukukunu oluşturur” diye konuştu.
Kõlõçdaroğlu, Adalet Bakanlõğõ’nõn
savcõlar hakkõndaki şikâyetini işleme
koymamasõnõn bakanõn koltuğunu tar-
tõşmalõ hale getirdiğini söyledi. Kõlõç-
daroğlu, deşifre edilen görüşmeye
ilişkin “Görüşmede biraz espri ve bir
gazetecinin titizliğini görmek müm-
kün. Sayıştay’ın yapmış olduğu bir
faaliyetin ne kadar önemli olduğu
sorgulanıyor. Bundan daha doğal ne
olabilir. Gazetecinin haber yaparken
gösterdiği, haberi doğru aktarayım
çabası” değerlendirmesini yaptõ.
Prof. Dr. Ülkü Azrak ise yapõlan din-
lemenin anayasadaki iletişim özgür-
lüğü ilkesine aykõrõ olduğunu ve bu öz-
gürlüğün çiğnendiğine dikkat çekti.
Prof. Dr. Azrak, “Bu öyle tesadüfen
bilinmeden yanlışlıkla yapılmış bir
davranış değil. Bilinerek dinlen-
miş. Mahkemenin vermesi gereken
kararı idare veriyor. İdareden kas-
tım emniyet makamları. Bir de ile-
tişim kurumu var. Kurum da bun-
lara alet oluyor. Hepsi hakkında da-
va açılabilir” dedi.
CHP Kõrklareli Milletvekili Turgut Di-
bek, Ergenekon soruşturmasõ kapsamõn-
da gazetemizin Ankara Bürosu telefon-
larõnõn dinlenmesi ve muhabirlerin haber
kaynaklarõyla görüşmelerinin deşifre edil-
mesini Meclis gündemine taşõdõ. Dibek,
Adalet Bakanõ Sadullah Ergin’in yanõt-
lamasõ istemiyle verdiği soru önergesin-
de, şu sorularõ yöneltti:
Cumhuriyet Gazetesi muhabirleri Fı-
rat Kozok ve İlhan Taşcõ için mahkeme
tarafõndan çõkarõlmõş bir iletişimin din-
lenmesi kararõ var mõdõr?
Cumhuriyet Gazetesi muhabirleri
adõna bir iletişimin dinlenmesi kararõ
yoksa ikinci Ergenekon davasõ dosyasõ
ekinde yer alan bu telefon konuşma ka-
yõtlarõ hukuka aykõrõ değil midir?
Söz konusu kişilerin soruşturma ve
davayla hiçbir ilgisi olmamasõna, görüş-
me içeriklerinin de yine soruşturma ko-
nusu ile herhangi bir ilintisinin bulun-
mamasõna karşõn, bu görüşmelerin de-
şifresi hangi amaçla ve niçin dava dos-
yasõna konulmuştur?
Yapõlan bu işlemle ilgili olarak ba-
kanlõğõnõzõn bir soruşturma girişimi olmuş
mudur? Bugüne kadar konu ile ilgili ba-
kanlõğõnõzõn bir soruşturma girişimi ol-
mamõşsa bundan sonra olacak mõdõr?
OLAY MECLİS GÜNDEMİNE TAŞINDI
MustafaBalbay
İstanbul Haber Servisi -
Gazetemizin Ankara Büro-
su’nun telefonlarõnõn Ergene-
kon davasõ kapsamõnda din-
lenmesi ve muhabirlerin haber
kaynaklarõyla yaptõklarõ gö-
rüşmelerinde dava dosyasõna
konulmasõ hukukçularõ ve
meslek örgütlerini ayağa kal-
dõrdõ. İstanbul Barosu Başka-
nõ Muammer Aydın, eski İs-
tanbul Barosu Başkanõ Turgut
Kazan, Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti Başkanõ Orhan
Erinç ve Türkiye Gazetecile-
ri Sendikasõ (TGS) Genel Baş-
kan Yardõmcõsõ Yıldırım Bo-
ran basõn özgürlüğünün ayak-
lar altõna alõndõğõnõ belirtti.
Ergenekon soruşturmasõnõ
yürüten savcõlarõn, ikinci dava dos-
yasõna eklenmek üzere gönderdiği
belgeler arasõnda Ankara Büro mu-
habirlerimizin telefon görüşmelerinin
de delil olarak yer almasõna hukuk-
çular ve meslek örgütleri sert tepki
gösterdi. Dinlemenin yapõlabilmesi
için CMK’nin 135. maddesinin açõk
hükümler taşõdõğõnõ belirten İstanbul
Baro Başkanõ Muammer Aydõn,
“Dinleme kararı alınabilmesi için
başka türlü delil elde edilmesine
olanak bulunmaması gerekli.
Önemli olan bir diğer nokta da din-
leme, tek başına delil olmaz. Baş-
ka türlü delil elde etme imkânı olup
olmadığı araştırılmadan, doğrudan
mahkeme tarafından dinleme ka-
rarı verilemez. Dinleme kararları
bunlara uygun verilmemişse, hu-
kuka aykırıdır” diye konuştu.
‘İddianame savcının
hatıra defteri değildir’
Eski İstanbul Barosu Başkanõ Avu-
kat Turgut Kazan, yasalara aykõrõ
olarak yapõlan telefon dinlemelerinin
Türkiye’de uzun yõllar tartõşõldõğõnõ
ancak ihlallere “seyirci” kalõndõğõnõ
söyledi. Özellikle Ergenekon soruş-
turmasõ kapsamõnda hukuk ihlalle-
rinde artõş yaşandõğõnõ dile getiren Ka-
zan, “İddianamede ne şüphelinin
adı veriliyor, ne başka bir şey.
Kural falan tanımıyorlar. Öze-
lilkle Ergenekon soruşturmasında
çok tartışıldı bu konu. CMK’nin
170. maddesi bir iddianamenin
nasıl hazırlanması gerektiğini açık-
ça gösteriyor. Ama Ergenekon so-
ruşturmasının ididanamesi bu
maddede yer alan duyarlılıkla ha-
zırlanmamıştır” dedi. “İddiana-
me savcının hatıra defteri değildir”
ifadesini kullan
TGC Başkanõ Orhan Erinç, tele-
fon dinlemelerinin gazete santralla-
rõnõ da kapsõyor biçimde uygulanõyor
olmasõnõn, basõn ve ifade özgürlü-
ğünün yok sayõlmasõ anlamõna gel-
diğini söyledi. Erinç,Türkiye’nin hu-
kuk devleti olduğu görüşünün kâğõt
üzerinde kaldõğõna yönelik tartõşma-
larõn son uygulamalarla kanun dev-
leti olma niteliğini de kapsar hale dön-
üştüğünü belirtti. Herhangi bir suç so-
ruşturmasõ nedeniyle kişilerin tele-
fonlarõnõn dinlenmesinin hukuk yo-
luyla ve yasalara uygunluk halinde
mümkün olabileceğine işaret etti.
Türkiye Gazeteciler Sendikasõ
(TGS) Genel Başkan Yardõmcõsõ
Yıldırım Boran, “Bir gazetecinin
telefonlarının dinlenmesi, gazete
santralını kapsaması açıkça kişinin
haberleşme özgürlüğüne yönelik
anayasa ihlali ve doğrudan saldı-
rıdır” dedi. Uygulamanõn özel ya-
şama müdahele olduğunu vurgulayan
Boran, “Bu dinleme olayı, Türki-
ye’de haberleşme özgürlüğünün
ne boyutta olduğunu somut bir
göstergesidir. Daha önce çeşitli
gazete yönetimlerine, bazı yazar-
larına yazı yazdırmaması, işlerine
son verilmesi yönündeki uyarılar
sonucu bazı yazarlar görevlerinden
ayrılmak zorunda kalmışlardır.
Kamuoyu siyasi iktidarın basına
yaklaşımını son uygulamalarıyla
yakından izlemekte, bunların ba-
sın özgürlüğüne yönelik ciddi temel
insan hak ve özgürlüklerine yöne-
lik olduğunu görmektedir” dedi.
Turgut Dibek.
obursali@cumhuriyet.com.tr
‘BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ GASP EDİLİYOR’
HUKUK SKANDALI - CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal, Ergenekon soruş-
turması kapsamında gazetemiz Ankara bü-
rosunda çalışan muhabirlerin görüşmele-
rinin yasadışı olarak kayda alınarak dava
dosyasına konulmasını, “bir hukuk skan-
dalı” olarak nitelendirdi. Dün toplanan CHP
MYK toplantısında gazetemizin telefonlarının
dinlenmesini de değerlendiren CHP lideri
Baykal, “Davada şüpheli ve sanık konumunda
olmayan insanların konuşmalarının tutanakları-
nın dosyaya konulması bir hukuk skandalıdır. İki
kişi her zaman konuşabilir. Gazetecinin gör-
evi bilgi toplamak soru sormak, politikacı-
nın görevi de sorulara yanıt vermek. Bu
bizim her gün yaptığımız iş. Bu kabul edi-
lebilir bir şey değil” diye konuştu.
DOĞAN GRUBU’NA VERİLEN CEZA