20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 17 EYLÜL 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] Tüketici Güven Endeksi, ağustos ayõnda bir önceki aya göre yüzde 1.29 oranõnda azalarak 81.30 oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile Merkez Ban- kasõ tarafõndan her ay ortaklaşa düzenlenen ve tüke- ticilerin harcama, davranõş ve beklentilerinin değer- lendirildiği, “Aylõk Tüketici Eğilim Anketi”nin 2009 Ağustos ayõ sonuçlarõ açõklandõ. Endeksin alt kalemleri ve değişim oranlarõna bakõldõğõnda, mevcut dönem- de satõn alma gücü endeksi temmuz ayõna göre 73.32’den 74.29’a yükseldi, gelecek dönem satõn al- ma gücü endeksi ise 78.56’dan 77.48’e geriledi. TÜRK ŞİRKETLERİ ROMANYA’DA İŞ KUYRUĞUNDA Dõş Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanõ Za- fer Çağlayan’õn Türk işadamlarõnõ götür- düğü Romanya, özellikle altyapõ, müteah- hitlik ve inşaat sektörlerini yakõndan ilgi- lendiren büyük projeleri gerçekleştirmeye hazõrlanõyor. Dün başlayan ve Türkiye’den 45 şirketin katõldõğõ gezi öncesinde DEİK Türk-Romen İş Konseyi’nden yapõlan açõk- lamaya göre Romen hükümeti aralarõnda 4 koridorlu otoban, Bükreş Tuna Kanalõ, de- miryollarõnõn modernizasyonu, Bükreş met- rosu, tarõm ve maden projelerinin arala- rõnda olduğu büyük projelere hazõrlanõyor. Yeni teknoparklar ile konut işleri de bulunan Romanya’da büyük bir fõrsat olduğunu belirten DE- İK/Türk-Romen İş Konseyi Başkanõ Fatih Karamancõ, Eli boş dönmeyeceğimizi düşünüyorum” dedi. POINT HOTEL BARBAROS’A 60 MİLYON AVRO Özbek Turizm’in, Nippon Hotel ve Point Hotel Tak- sim’den sonra üçüncü oteli olan Point Hotel Barba- ros, Esentepe’de açõldõ. Point Hotel Barbaros’ta çağdaş sanat ve iç mimari ile en son teknolojik yeni- likler bir araya getirildi. Bünyesinde “İstanbul Kü- tüphanesi”ni barõndõran otel, şehirle ilgili daha faz- la bilgi edinmek isteyenlere de açõk. 60 milyon Avro yatõrõm yapõlan otelin teknolojik altyapõsõ ise Micro- soft, Sony, Nintendo işbirliği ile gerçekleştirildi. Tüketici güveni azalõyor MAKİNECİLERİN UMUDU 2010 FIRSATLARINDA Ertelenen yatõrõmlarõn yeniden gündeme alõn- masõyla iş makinelerine olan talepte artõş hõz- landõ. Türkiye İş makineleri Dis- tribütörleri ve İmalatçõlarõ Birli- ği (İMDER) ‘Krizler fõrsatlar do- ğurur’ sloganõyla sektörün kayõplarõ- nõ azalt- mak ve ge- rilemeyi telafi etmek için Sanayi ve Ticaret Bakanlõğõ ile ortaklaşa ‘Makine Stratejik Eylem Planõ’ hazõr- lõyor. Bu eylem planõnõn da devreye girmesiyle 2010 yõlõ için yüzde 25 büyüme hedefleniyor. İM- DER Başkanõ Rõzanur Meral, sektörün 2009 yõ- lõnda küresel kriz nedeniyle yüzde 48 daraldõğõ- na dikkat çekerek “Krizin etkilerinin zayõflama- sõ hükümetin de destekleriyle yeniden küresel oyun- cu olacağõz. 2010 yõlõnda bir önceki yõla göre yüz- de 15–25 büyüme hedefliyoruz” dedi. İNDİRİM SÜRSÜN Mobilya sektörü de KDV avantajõ istiyor Ekonomi Servisi - KDV indiriminin uzatõlmasõnõ isteyen sektör temsilcile- rinin verdiği bilgiye göre, kriz döne- minde aşõrõ stok birikmesiyle üretime ara veren mobilya sektörü yüzde 10’luk KDV indirimiyle toparlanmaya başla- dõ. KDV indiriminin ilk döneminde 1.5 milyar dolarlõk stokunu eriterek üreti- me yeniden başlayan sektörde satõşlar, ikinci üç aylõk indirim dönemiyle bir- likte 5 milyar dolara ulaştõ. Son beş ay- da işine yeniden kavuşan çalõşan sayõ- sõ ise 15 bin olarak belirlendi. KDV indiriminin yõl sonuna kadar sürdürülmesi durumunda sektör yüzde 10’luk büyümeyle 8 milyar dolarõ aş- mayõ hedefliyor. Türkiye Mobilya Sa- nayicileri Derneği (MOSDER) Başka- nõ Nazif Türkoğlu, KDV’nin yüzde 8 olarak sürmesi halinde işini kaybeden 25 bin kişinin yõl sonuna kadar işine ye- niden dönebileceğini, kapasite kullanõ- mõnõn iyileşeceğini belirtti. TOBB Mo- bilya Sektör Kurulu Başkanõ Davut Do- ğan, KDV oranõnõn, tekstil sektöründeki gibi kalõcõ olmasõnõ istediklerini, 250 bin kişiye istihdam sağlayan sektörde hak- sõz rekabetin ve kayõt dõşõlõğõn önüne ge- çilmesi gerektiğini söyledi. Ülker, tem- muz ayında yaptıkları sa- ha ziyaretle- rinde satış ya- pamamaktan yakınan nok- taların, artık kasiyerlerinin dolu olduğu- nu, sepet bü- yüklüğünün de arttığını dile getirdi. Piyasada para dönmeye başladı Yõldõz Holding Ülker Grubu Başkanõ Ali Ülker: Kasalar yüklü, tüketim geri döndü İSTANBUL (AA) - Yõldõz Holding Yönetim Kurulu Üye- si ve Ülker Grubu (Bisküvi, Çi- kolata, Şekerleme) Başkanõ Ali Ülker, yaz mevsiminde çiko- latanõn meşrubat ve dondurma gibi farklõ alternatifleri olmasõna karşõn tüketimdeki azalmanõn yüzde 20’de kaldõğõnõ belirtti. Temmuz ayõnda yaptõklarõ sa- ha ziyaretlerinde satõş noktala- rõnõn, satõş yapamamaktan, dü- şük cirolardan şikâyetçi oldu- ğunu dile getiren Ülker, bu- günlerde yaptõklarõ saha ziya- retlerinde ise kasiyerlerin dolu olduğunu kaydetti. Ali Ülker, sepet büyüklüğü- nün arttõğõnõ ve tüketimin geri döndüğünü gördüklerini anla- tarak bunun yõl sonuna kadar da devam edeceğini ümit ettiklerini söyledi. Kriz döneminde in- sanlarõn parasõnõn daha da “kıy- metlendiğini” belirten Ülker, “Parayı çarçur etmek yerine tanıdıkları, bildikleri, güven- dikleri markalara yöneldi- ler. Belki de bizim çikolatada büyümemizin etmenlerinden bir tanesi budur. Ucuza kaç- mak günümüzde krize pek çare değil. Belli bir gelir se- viyesini devam ettiren kitle bildiği, tanıdığı, güvendiği markalara yöneldi. Ancak çok zor durumda olan, işini kaybetmiş insanlar da tasar- ruf etmek adına toplu indirim mağazalarına yöneldiler” şek- linde konuştu. Ali Ülker, yeni bir alana gir- me hedefleri bulunup bulun- madõğõna ilişkin bir soruya da “Ülker’in şu an için böyle bir planı yok. Finansal imkânı olanlar için bu dönemde fır- satlar var. Ancak rekabetin çok arttığı bu dönemde arzu edilen büyümeleri yakala- mak, yeni bir ürünle piyasa- ya girmek ve yeni bir marka oluşturabilmek kolay değil” karşõlõğõnõ verdi. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Devlet Bakanõ ve Başbakan Yardõmcõsõ Ali Babacan, mayõs sonunda açõklanmasõ gereken 2010- 2012 Orta Vadeli Ekonomik Prog- ramõ dün açõkladõ. Programa göre 2009’da daralma yüzde 3.6’dan yüzde 6’ya revize edildi. Yõl so- nunda Merkezi Yönetim Bütçe Açõ- ğõ 66 milyar liraya çõkacak. Faiz dõ- şõ denge de 21 milyar lira açõk ve- recek. Piyasa iç borç çevirme ora- nõ yüzde 78’den yüzde 112’ye çõ- karõlõrken, işsizlik yüzde 14.8 se- viyesinde kalacak. Babacan, “IMF ile anlaşma yapılırsa bu program üzerinden yapılacağını” söyledi. Programõn kaynak ihtiyacõ için “vergi artışı yapılmayacağını” belirten Babacan, elektriğe gelecek zamlarõn devam edeceği mesajõ ve- rirken, Çalõşma ve Sosyal Güvenlik Bakanõ Ömer Dinçer hastalardan 2 TL olarak alõnan tedavi katkõ payla- rõnõn bazõ kademelerde arttõrõlacağõnõ, özel hastane farkõnõn yüzde 30’dan yüzde 70’e yükseltileceğini, sigorta- nõn ödediği ilaç paylarõnõn da orijinal ilaçlarda yüzde 100’den; eşdeğer ilaç- larda da yüzde 80’den yüzde 60’a çe- kileceğini söyledi. Babacan, yeni Başbakanlõk bina- sõnda düzenlediği basõn toplantõ- sõnda, 2009 yõlõnda gayri safi yur- tiçi hasõlanan (GSYİH) yõllõk orta- lamada, toplamda yüzde 6 civarõn- da gerileyeceğini beklediklerini ifa- de ederek, “Dönemler itibarıyla baktığımızda 2009 yılının ilk çey- reği biliyorsunuz açıklandı. Da- ralma yüzde 14.3, ikinci çeyrek yüzde 7 oldu. Son çeyrekte pozi- tif büyüme rakamı olası görülü- yor. Ancak buna ‘garanti’ diye- miyoruz” diye konuştu. İşsizlikte hedef yüzde 14.8 Ekonomideki bu daralmanõn Tür- kiye’de istihdamõn azalmasõna ve iş- sizliğin artmasõna yol açtõğõna dik- kati çeken Babacan, “Türkiye’de de işsizlik oranları geçen yıl or- talamada yüzde 11 iken, bu yılın ortalamasına baktığımızda yüzde 14.8’lik bir işsizlik rakamı bekli- yoruz” dedi. Babacan, 2009 yõl sonu enflasyon tahminlerinin de yüzde 5.9 olduğunu söyledi. Yurttaşõn yükü daha da artacak. Faiz dõşõ denge 21 milyar lira açõk verecek. İşsizlik yüzde 15’lere yaklaşacak [email protected] Su altında kalmış yerleşim merkezlerinin havadan görüntüleri, hayal gücünüzle gerçeği algılamaya ça- lışmıyorsanız, estetik bile sayılabilir. Şimdilerde sular çekilip çamurla kaplı evlere, fabrikalara, sokaklara ka- meralar zum yaptığında, selin verdiği zararlar insan- ların anlatımlarıyla dillendirildiğinde, gördüklerimiz, duy- duklarımız bizi çok daha fazla rahatsız ediyor... Dünün medya gündeminde aslını ararsak, selin bo- yutlarını yeni yeni kavradığımız insana, üretime, eko- nomiye dönük sonuçları, belediyeler, siyasi iktidar baş- ta yönetim erkinin sorumsuzlukları, doğal afeti katla- yan insan kusurları, yağma düzeninin sonuçları gün- demin alt sırasına düşmüştü. Genel ekonomik gidi- şattaki olumsuzlukları ortalığa saçan güncel ekono- mik gelişmeler ağır basmıştı... Galiba IMF ile zorunlu anlaşmaya hiç bu kadar yak- laşılmamıştı. Resmi anlaşma olsun olmasın, açıklan- sın açıklanmasın; fiili IMF eksenli kararların hükümet kararları olarak gündeme taşınması söz konusuydu. Ekonomiye dönük hangi veriye bakılırsa bakılsın, sel sularının yarattığı felaketin görünmezliğinin ardından, balçık gibi çamurla kaplı alanlarda ortaya çıkan ger- çekler, felaketlerin gözümüze gözümüze sokulur halleri gibiler... Türkiye tarihinde hiç yaşanmamış bir bütçe soru- nu ile yüz yüzeyiz; selden çok önce, Başbakan Er- doğan’ın dünya ekonomik krizinin teğet geçtiğini id- dia ettiği aylara ait bütçeler, denk düşürülemediği, işin içinden çıkılamadığı için yasalar ayaklar altına alına- rak düzenlenemiyor, açıklanamıyor... Seçim kazan- maya dönük, sadaka düzeni içerikli ya da kimi sermaye gruplarını kurtarmaya yönelik hükümetin ekonomik ka- rarlarında öylesine çuvallanmıştı ki.. Sonuç verilerden en iktidar yanlısı ekonomi yorumcuları bile, olumlu cüm- lecikler türetemiyor, krizi hafifletmeye yönelik anlamlı kararın olamadığını itiraf etmek zorunda kalıyorlar... Dahası kriz destekleri ile kıpırtatılmış tüketim, to- parlanmaya çalışılan üretim verileri beklenenden çok olumsuz sonuçlar içeriyor. Yaz aylarının tarım, turizm istihdamı ile işin doğası gereği tırmandırılabilmiş iş ka- pasitesi bile işsizlik verilerini toparlamadı. Gerçek is- tihdam yaratmaya ilişkin veri yok. İşsizliğin kronik ar- tışını ortaya koyan yeni veriler dudak uçuklatıyor... Eksi büyüme verilerinde geçen aylara ilişkin ra- kamlarda olumsuz düzeltmeler yapma zorunluluğu bir yana, gelecek aylar, yılların hedeflerinde de olumsuz düzeltmeler zorunlu. Türkiye, geçmiş krizinden bağı- şıklı, en az zararla atlatması gereken dünya ekonomik krizinden, hükümetin yanlış ekonomik kararları ya da karsızlıkları sayesinde, en çok zarar gören, geleceğe dönük de en ağır bedeller ödeyecek ülkelerin başını çekecek konuma geldi. Ecevit’in koalisyon hükümetinin tüm partilerine ağır seçim kayıpları olarak geri dönen, Türkiye krizinin ar- dından, bedelini geçmiş iktidarlar ödemiş olarak ya- kalanan avantaj; (çöküşün ardından otomatik topar- lanma süreci) gerçeği bir yana. Erdoğan hükümetle- ri Ortadoğu halklarına çok pahalıya mal olan, mil- yonlarca Iraklının öldüğü ABD, emperyalizmin Irak iş- galinin ürünü, kanlı petrolün getirisinin, piyasaların ön- lenemez yükselişinin rüzgârlarını yakalamışlardı. Ece- vit hükümetinden miras ekonomik paketler üzerine bir şey eklemeden, bu rüzgârın yönlendirmesinde yelken kullanmak yetmişti... Erdoğanizm piyasalar düzeninde, Türk parasının ya- pay değerinde gelen sıcak para, Japon-Yunan emek- li kadınının, Ayşe teyzesinin gelirinin katlanması, ho- vardaca üretmeden tüketme, ihraç edilen ürünlerin bi- le ortalama yüzde 65’lerini ithal etme gibi çarpık bir düzenin yanında.. sosyal devletten vazgeçme, sadaka düzeni politikalarıyla insanımıza ödetilen ağır bedel- ler bir güzel saklandı, geleceğe yönelik kalıcı hale ge- tirildi... Dünyada çok az örneği görülebilecek biçimde, Tür- kiye ekonomik verilerle ortalama yüzde 7’lerde bü- yürken kanlı petrolün getirisiyle bile olsa, parlak pembe tablolar çizilirken, emeğin hakkı üzerindeki damping, yıkım görülmedi. Çalışanların gerçek ücretleri; ekonomi büyürken, birileri vurgun düzeninde, piyasalar ekseninde bu büyümeden çok büyük paylar alırken, gerçek işçi ücretleri yerinde saydı. Türkiye’nin büyük krizinde düştüğü 2001 yılındaki değerinde kaldı. Er- doğan iktidarlarında 2007 yılındaki gerçek değerinden söz ediyorum, yeni dünya krizinin Türkiye’yi vurma- sının ardından geldiği bugünkü çok daha gerilerdeki değerleri henüz bilmiyoruz. Erdoğanizmin sahte yapay piyasalar düzeni yük- selişlerinde, işsizlik de büyüme ile ters orantılı olarak küçülmedi. Şimdi yeni krizle birlikte işsizlikte dudak uçuklatan hızda patlama yaşanıyor. Bir yanda siya- sal İslamın sivil darbesiyle yaratılmış iktidarın yan- daşlarına yaşamın her alanında türetilmiş zenginlik- ler, pervasız sunulurken; iktidar erkini yakalamışla- rın saadet zinciri içinde çevrelerine halkalar olarak uza- nan vurgun yağma düzeni katlanırken... Diğer yanda yoksullaşan, yoksunlaşan, gelirlerini kaybeden, işsiz kalanlarda milyonlarla sayılan büyük patlama... He- sabı sorulmayacak mı?.. İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Sel Gider Çamuru Kalır Ali Ülker, çikolatada yõlõn 7 ayõnda yüz- de 18’lik büyüme kaydettiklerini, 2009’u yüzde 20 büyüme ile kapatma he- defleri bulunduğunu bildirdi. Ülker, çikolata ve şekerin yüzde 15’inin bayramlarda sa- tõldõğõnõ hatõrlatarak, Türkiye’de yõlda 14 bin 500 ton şeker satõşõ yapõldõğõnõ bildirdi. İk- ramlõk çikolatada tonaj pazar paylarõnõn yüz- de 33, ciro pazar paylarõnõn yüzde 35, top- lam çikolata pazarõnda yüzde 60 olduğunu bildiren Ülker, “Bayram dönemlerinde sa- tışlarımız 3 kat artıyor. Satılan üç çikola- ta kutusundan biri de Ülker... Ciromuz 100 milyon TL’ye ulaşıyor. Bu yıl da büyüme bekliyoruz” dedi. Ülker, Godiva’nõn da büyüdüğünü belir- terek, “Yeni pazarlara açılımla büyüyor. İk- ramlık üzerine yoğunlaşan bir şirket. Ora- dan, ikramlık pazarı Türkiye’de nasıl bü- yütürüz diye bizim de alacağımız dersler var. Dersimizi çalışıyoruz. Godiva daha Türki- ye’ye gelmedi. Çalışıyoruz” diye konuştu. Godiva’yõ Türkiye’ye getireceğiz Yüzde 6’lõk daralma programõ  Buna karşõlõk Babacan, programõn kaynağõna ilişkin soruyu “Elektrik KİT’lerinden beklediğimiz, zarar etmesinler” diye yanõtlayarak elektrik fiyatlarõna yapõlan zamlarõn devam edeceği mesajõnõ verdi.  Orta vadeli program sonunda açõklandõ. IMF ile anlaşma yapõlõrsa bu program üzerinden yapõlacağõnõ söyleyen Başbakan Yardõmcõsõ Ali Babacan, hedefleri gerçekleştirmek için vergi artõşõna gidilmeyeceği taahhüdünde bulundu.  Çalõşma ve Sosyal Güvenlik Bakanõ Ömer Dinçer de sağlõk sisteminde vatandaşa binen yükün artacağõ konusunda açõklamalarda bulundu. Hastalardan alõnan tedavi katkõ paylarõ arttõrõlacak sigortanõn ödediği ilaç paylarõ ise azaltõlacak. Devlet Bakanõ Babacan, belli bir süreden beri IMF ile görüşmelerin farklõ şekillerde devam ettiğini, gelinen noktada orta vadeli program temelinde bir tur daha görüşeceklerini, mutabakata ulaşmalarõ halinde stand- by düzenlemesi yapacaklarõnõ söyledi. Türkiye’nin şu anda IMF’ye 7-8 milyar dolar civarõnda borcu bulunduğunu ve bu borca yõllõk yüzde 2.1 oranõnda faiz ödendiğini anõmsatan Babacan, IMF kaynaklarõnõn piyasa şartlarõndan daha uygun olduğunu, bu açõdan ülke ekonomisine katkõda bulunacağõnõ kaydetti. “Programa baktõğõnõzda göreceksiniz ki IMF finansmanõ olmazsa olmaz değildir” diyen Babacan şöyle devam etti: “Hazõrlõklarõmõzõ yaparken şöyle bir varsayõmda bulunduk; eğer IMF ile bir anlaşma yaparsak kullandõrõlacak kaynaklar doğrudan piyasaya kullanõma sunulacak. Bizim iç borçlanma ihtiyacõmõz IMF’den sağlanacak kaynakla azalacak. Dolayõsõyla içerden borçlanacağõmõz rakam kadar gideceğiz, dõşardan borçlanacağõz ve bu kaynak Türk bankacõlõk sektörünün özel tüketim ve yatõrõm için kullandõrabileceği kaynak haline gelecek. Şunu söyleyebilirim ki, IMF ile görüşmelerimiz olumlu yönde seyrediyor. Orta Vadeli Program ile IMF teknisyenlerinin Türkiye’ye ve dünyaya bakõşõ önemli ölçüde birbirine yaklaşmõştõr, 3-4 ay önce böyle değildi.” IMF ile devam sinyali verdiler Bu yıl bütçede açık 66 milyar lirayı bulacak Orta Vadeli Programõ açõklayan Devlet Bakanõ Babacan, bütçeyle ilgili de şunlarõ söyledi: “2009 yılı başında yaklaşık 10 milyar lira olarak görünen 2009 yılı merkezi yönetim büt- çe açığının yıl sonu itibarıyla yaklaşık olarak 63 milyar liraya ulaşmasını bekliyoruz. Ki bu GSYİH’ye oran olarak baktığımızda 2008 için 1.8 olan bu oranın 2009’da yüzde 6.6’ya yükseleceğini görüyoruz. Yine faiz dışı den- ge açısından baktığımızda ise yılbaşında büt- çemizde yaklaşık 30 milyar lira civarında faz- la vermesi öngörülen program tanımlı faiz dı- şı dengenin yıl sonu itibarıyla 21 milyar lira açık vermesini bekliyoruz. Bunun da GSYİH’ye oranına baktığımızda yüzde 2.1’e tekabül ediyor. Yani yıl sonu itibarıyla bek- lentimiz merkezi yönetimin bütçe açığı yüz- de 6.6 oranında gelişmesi, toplam kamu faiz dışı dengesinin de eksi 2.1 oranında gerçek- leşmesi...” Bütçe dengesindeki bu gelişme ve ekonomik daralmanõn son 7 yõl boyunca sürekli azalmak- ta olan AB tanõmlõ genel yönetim nominal borç stoğunun GSYİH’ye oranõnõn da artmasõna yol açtõğõnõ belirten Babacan, 2008 yõlõ sonunda yüz- de 39.5’a düşmüş olan bu oranõn 2009’da yüz- de 47.3’e yükseleceğini öngördüklerini kaydet- ti. Babacan 2006-2007-2008 döneminde yüzde 80 civarõnda seyreden piyasa iç borç çevirme ora- nõnõn Ocak-Eylül döneminde yüzde 112’ye yükseldiğini vurguladõ. Cari işlemler dengesinin geçen yõl 41.5 milyar dolardan bu yõl temmuz sonu itibarõyla 16.2 mil- yar dolara indiğini ifade eden Babacan yõlõn tü- mü için “yaklaşık 11 milyar dolar civarında” açõk öngördüklerini belirtti. Yargõya çatmayõ unutmadõ Orta Vadeli Programı rötarlı olarak açıklayan Devlet Bakanı Babacan, yargıya çatmayı da unutmadı. Baba- can, Türkiye ekonomisinin önünü açmak için yargı sisteminde refor- mun yapılmasının zorunlu olduğu- nu ileri sürerek “Öngörülebilir bir yargı sistemi, öngörülebilir sonuçlar ve evrensel hukuk uygulamaları ile daha dengeli hale getirilmesi, Adalet Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı yar- gı reformu süreci çok önemli” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle