19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 14 EYLÜL 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Yeni Adalet Yılı’nın açılışına yandaş yargı kaygısı ve uyarısı damgasını vurdu. Korkuyu yaratan, hükümetin hazırla- makta olduğu yargı reformu adı altında yapmak istedikleridir. Hükümetin yaklaşı- mı, yargı çevrelerinin ağır ancak çok dü- zeyli eleştirilerine konu oldu. Yargıtay ve Türkiye Barolar Birliği başkanları yaptıkları konuşmalarda, yandaş yargı yaratılma- sından doğacak karanlığa ve yıkıma vur- gu yaptılar. Hükümet, HSYK (Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) üyelerinin seçiminde TBMM’nin de söz sahibi olmasını istiyor. Yargı dünyası, böyle bir HSYK oluşumu- na yargıyı “daha fazla” siyasallaştıracağı ve hükümete bağımlı kılacağı gerekçesiyle karşı çıkıyor. Yargıtay Başkanı’nın şu sözleri, karşı çı- kışın nedenini de çok somut olarak açık- lıyor: “Türkiye, parlamenter sistemin bütün ku- rallarıyla işlediği ülkelerden farklıdır. Ülke- mizde, parlamentonun oluşumunda siya- si parti genel başkanları söz sahibidir.” Türkiye demokrasisinin kırıldığı nokta bu- dur. Siyasi partilerin yeni üye yazımından baş- layarak yapılanması ve baştan sona işle- yişi, tümüyle “tepeden” biçimleniyor. Ma- hallelerde üyelerin katılımıyla yapılan de- lege seçimlerinden, il ve ilçe kongreleri ve buralardan üst organlara gönderilecek delegelerin seçimine kadar tüm parti içi se- çimler, parti yönetimlerince yaptırılıyor. Par- ti içi seçimler yargı gözetiminde yapılmaz. Parti içi işleyiş, seçimleriyle, aday sap- tamalarıyla ve diğer çalışmalarıyla, genel başkanın bir sonraki genel kurul ya da ku- rultayda yeniden seçilmesine göre biçim- leniyor. Parti içi seçimler ise sadece “ge- nel başkanı yeniden seçmek” amacına da- yanıyor. Genel başkan, özellikle kendisini seçecek olan kurulun üyelerini, yani dele- geleri, tek tek belirliyor; “seçmenlerini” biz- zat kendisi seçiyor. Genel başkan, kendi partisinin üyesinin doğru “delege seçe- meyeceği” anlayışını taşıyor. Üyesini hiçe sayan parti yapıları halkı hiçe sayıyor. Bir kurulun üyeleri, o kurulun seçtiği üst yönetim birimlerine aday olabilir. Bu temel bir hukuk kuralıdır. Türkiye siyasi partileri bu ilkeye uymuyor; genel başkan adayı ol- mak için, seçmenlerin en az yüzde 20’si- nin imzalı başvurusu gerekiyor. Genel başkan adayları, “imza toplanarak” açık- ça saptanıyor. Böylelikle, seçimlerin temel ilkesi olan “gizli oy” uygulaması tamamıy- la bir yana bırakılıyor. Aday için imza işi yüzde 20 ile sınırlı kal- mıyor; bu sayı aşıldığında da imza atıl- masına devam ediliyor. Delegelerin ta- mamına yakını imza verdikten sonra, do- ğal olarak seçimin sonucu da belli oluyor. Yine de tam bir “gülmece” olacak bir tu- tumla, genel başkan için “gizli” oylama ya- pılıyor. Parti içi seçimlerde genel başkanın adamlarına, hele hele kendisine oy ver- meyenler, dışlanıyor; siyaseten yok edili- yor; siliniyor. Ne çalışkanlık ve üretkenlik, ne devamlılık ve parti emeği, ne de uz- manlık... Genel başkana “mutlak bağımlı- lık”, parti içi yükselmelerde ve milletvekil- liğine aday olmada kesinkes “tek ölçü” olu- yor. Buradan kaynaklanan birikimli yıkım, par- ti içi seçim süreci ve bunun işleyişi, de- mokrasiyi, yalnız parti içinde değil, asıl ül- kede katlediyor. Parti içinde demokrasi ol- mayınca ülkede demokrasi oluşturulamı- yor. Yasama organı TBMM, yalnız parti ge- nel başkanlarının iradesini yansıtıyor. Bu nedenle TBMM’nin HSYK’ye üye seç- mesinin yargıyı daha da siyasallaştıraca- ğı, yandaş ya da bağımlı kılacağı kaygısı- nı doğuruyor. Gerçekte, burada “zincirleme çözüm- süzlüğün” çok ilginç bir örneği görülüyor. Yargı, yıllardır bu demokrasi cinayetle- rini “Parti içi sorundur, biz karışmayız” ge- rekçesiyle görmezlikten geldi. Parti içi iş- leyişlerin demokrasiden uzak olmasına ya da uzaklaşmasına mahkemelerce göz yumuldu. Türkiye, yargısıyla, medyasıyla, üniver- sitesiyle, bu demokrasi cinayetini, hemen her partide aşağı yukarı aynı uygulamalar geçerli olduğuna göre, “cinayetlerini” sa- dece seyrediyor. Parti içi demokrasi ol- mayınca, ülkede siyaset tümüyle bir “kör dövüşüne” dönüşüyor, demokratikleşme yönünde adım atılmıyor. Hükümet, reform adı altında, bugünler- de otuz yaşına basan 12 Eylül faşist reji- minin siyasallaştırdığı, “yandaşlaştırdığı” yargıyı daha da siyasallaştırma yoluna giriyor. Ülke kamuoyu hiç olmazsa buna izin vermemelidir. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Kırık Demokrasi = ‘Yandaş Yargı’ [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle