Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 7 AĞUSTOS 2009 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Seçenek ve Gelecek
Üstüne...
Gazetemizin pazartesi günü yayımlanan başyazı-
ları, her zaman toparlayıcıdır ve pencereleri gelece-
ğe açar.
Bu haftaki de öyle oldu.
Ve dört konunun üstünde duruyordu: Kürt soru-
nu, Ermeni konusu, Ergenekon davası ve ekonomik
bunalım. Onlara bakarak, Türkiye’nin bugün bir dö-
nüm noktasında bulunduğu anlaşılıyor ve ülke büyük
bir karar arifesinde yaşıyor.
Ne var ki, Kürt sorunu, Ermeni konusu ve Erge-
nekon davasının üstünde, AKP’nin yetersizliği ve pro-
pagandasının gölgesi vardır ve kamuoyuna öyle su-
nuluyor.
Bunun acısını asıl çeken de başta ekonomik bu-
nalımdır: İktidardaki partinin yetersizliği ve propaganda
çarpıtmaları, ekonomideki bunalımın üstüne bir şal
örtmektedir. Türkiye ekonomisi küçülmekte ve ge-
leceği tehlikeye sokmaktadır.
Bütün bunlar, yeni bir iktidar ve bir seçenek ara-
nışına da götürmüştür: AKP yetersizlikler içindedir ve
bu iktidarın ömrü tükenmiştir. Ülkeyi çıkmazlardan
kurtaracak seçenek AKP olamayacağına göre, baş-
ka bir iktidardır.
Bu seçenek ise henüz somutlaşmamıştır.
Toplumdaki umutsuzluk da bundan geliyor.
Türkiye, bunu aşıp bu seçeneği yaratmalıdır...
AKP’nin son yanlışlarından birinin üstünde dura-
rak, gelecekteki iktidara şimdiden hatırlatmada bu-
lunacağız.
İmam-hatip buluşu, Cumhuriyeti kuranlarındır. Onu
alıp, Cumhuriyetin temeline dinamit olarak sokanlar,
demokratik dönemin iktidarları olmuşlardır: İmam-ha-
tipliği “lise”nin karşısına dikip ikinci bir eğitim yolu ha-
line getirenler ve kızlara kadar yayanlar onlar olmuştur.
AKP de, imam-hatiplere, üniversitenin kapılarını da
ardına değin açmıştır.
Korkunç bir yanlış yapmıştır ve yürüyemeye-
cektir.
Gelecekteki iktidarın ilk yapacaklarından biri şu
olmalıdır: İmam-hatip liselerini, -kızlar da dahil- ka-
patmak. Onarmak değil, kapatmak! Cami hiz-
metleri için ihtiyaç varsa, ilahiyat fakültelerinden
alınabilir.
Bir de zırt-pırt ve olmadık yerlere cami dikmeye son
vermelidir. Bu kutsal yerleri açmak, itin-köpeğin ka-
zanç kaynağı olmaktan çıkarılmalıdır.
Ayrıca, Kuran kursları açıkça yasaklanmalıdır. On-
ları “Diyanet’in gözetimi” altında yürütmenin hiç-
bir yararı olmamıştır. Kuran kursları açmak, ağır ce-
zalar konusu olmalıdır. Böylesi sert davranmamı-
zın nedeni de şudur: Kuran, içerik olarak yetişkinlere
seslenir, çocuklara -bilinçlerini saptırmak dışında-
vereceği hiçbir şeyi yoktur. Üstelik, Arapça bir met-
nin çetinliklerini de dayatmak, olsa olsa çocukla-
ra bir zulümdür...
Gelecekteki seçenek iktidara gelince...
Beklediğimiz, demokratik merkez, sosyal demo-
krat, olursa sosyalist bir partinin iktidarıdır.
“Demokratik merkez” derken, hatırlatmalı: De-
mokratik sağ’ın, merkez sağ’ın ya da demokratik mer-
kezin önündeki en büyük engel, demokrasi ile hiç-
bir ilişkisi olmayan tarikat ve cemaatlerdir. Bunların
yol açtığı yıkıntıların örneği, Demokrat Parti’den
başlayarak görüldü ve acılar çekildi.
Necmettin Erbakan’ın ülkenin başına bela ettiği
“milli” partiler böyledir.
Ondan türeyen, AKP de son bir örnektir: İlk gün-
den açıkça “dinci/İslamcı” kisvesi ile dolaşmıştır ve
Cumhuriyet Devrimi’nin bütün ilke ve kurumlarına düş-
mandır. Fırsat bulduğu ilk anda faşizmi ilan edecektir.
Şimdiden homurdanıp duruyor da...
Okurlarımıza, Özdemir İnce’nin -Cumhuriyet Ki-
tapları’nda çıkan- şu üç eserini de öğütlemiş olalım:
Cumhuriyetsiz Demokrasi; Demokrasisiz De-
mokrasi ve Yedi Canlı Cumhuriyet.
Gelecekteki seçenek iktidar olarak, CHP’ye se-
lamımız bakidir; partiye sosyal demokrat bir par-
ti niteliğini -eksiksiz- kazandırmak da Baykal’ın
ödevidir.
Bağımsız Cumhuriyet Partisi’ne ve programına dik-
kat etmeliyiz. Önemlidir.
Yeni kurulmuş olan Demokrat Parti’ye, başında-
ki Cindoruk’a bakarak güveniyoruz ve inanıyoruz ki
tarihsel bir misyon yüklenmiştir...
* Nezihe Araz’ın, arkasından Demirtaş Ceyhun’un
vedaı, büyük bir boşluk yaratmıştır kültürümüzde. Rah-
metler diliyoruz...
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Güneydoğu karanlık
bir kuyu!.. Şiddetin ege-
men kılınmaya çalışıldığı
bu coğrafyada bazen kan
davası bazen töre kav-
gası ve bazen de namus
meselesi yüzünden öyle
olaylar yaşanır ki, bunla-
ra vahşet demek bile ha-
fif kalır!..
Orada şiddet
yalnızca kan da-
vası nedeniyle
genç fidanları
vurmaz!.. Töre
uğruna silaha sa-
rılanlar ise salt kadınları
hedef almaz! Bazen öy-
le cinayetler işlenir ki bu
coğrafyada, merhamet
bile ağlamak zorunda
kalır!.. Bedeni Kalaşni-
koftan bile küçük canla-
ra; bebeklerin ağzındaki
dişlerden fazla mermi sı-
kılır!..
İşte böylesine bir vah-
şet daha yaşandı Gü-
neydoğu’da!..
Siirt’in Baykan ilçesine
bağlı Oynaklı mezrasında
koyun otlatan 10 yaşın-
daki Hakan Umaç, kim-
liği belirsiz kişi ya da ki-
şiler tarafından 3 kur-
şunla öldürüldü! Küçük
çobanı başından ve kar-
nından vuranlar, otlattığı
küçükbaş hayvanlara da
mermi yağdırdı!..
Şırnak’ta 15 gün önce
DTP yandaşı Necmi Öl-
mez ve Ferhat Ediş’in
vahşice öldü-
rülmesinin üze-
rindeki giz per-
desi aralana-
mazken, küçük
bir çocuğun
kurşunlanması yöre in-
sanını ürküttü!
Ailesi, kimseyle düş-
manlıklarının olmadığını
söyledi! O halde Hakan
bir çatışmanın ortasın-
da mı kaldı?.. Yoksa av-
cı kurşunlarına mı hedef
oldu?..
Ya da bu vahşi cina-
yetin siyasi boyutu olabilir
miydi? Bunlar şimdilik
bilinmiyor... Bilinen tek
gerçek, küçük çobanın
DTP Şırnak İl Başkanı
Sıdık Taş’ın yeğeni ol-
duğu!..
On Yaşında Kurşunlanmak!..
17 Ocak 2000’de polisin Bey-
koz’da yaptığı operasyon, Türk Hiz-
bullahı’nın çöküşünü başlattı. Ope-
rasyonda örgüt lideri Hüseyin Veli-
oğlu öldürüldü. Hizbullah’ın camiler
sorumlusu Edip Gümüş ile üniver-
siteler sorumlusu Cemal Tutar ya-
kalandı.
Örgütteki erozyon bunlarla da kal-
madı. Polisin iki ay boyunca yurt ge-
nelinde sürdürdüğü ope-
rasyonlarda 52 kentte 4
binden fazla militan yaka-
landı. Örgütün eylem tim-
leri, tetikçileri, propaganda
birimleri, hücre yöneticile-
ri yakalandı, onlarca ka-
rargâhı deşifre edildi ve 10
civarında cephaneliği de
ortaya çıkarıldı. Bu cepha-
neliklerde binlerce silah ve
yüz binlerce mermi ele geçirildi.
1984-2000 yılları arasında yüz-
lerce cinayet işleyen örgüt iki ay gi-
bi kısa sürede önemli oranda çö-
kertildi. Ancak Hizbullah’a yönelik
darbeler durmadı. Örgütün başına
geçen Mehmet Sudan da polise ya-
kalandı. Şimdi cezaevinde. Örgüt 24
Ocak 2001’de Diyarbakır Emniyet
Müdürü Ali Gaffar Okkan ve 5 ko-
rumasını şehit edince polis Hizbul-
lah’ın lider kadrosuna yönelik ikinci
büyük operasyonu başlattı.
Dinci militanların başında İsa Alt-
soy’un olduğu saptandı. Ancak Alt-
soy deşifre olunca yurtdışına kaçtı.
Örgüt şûrasının başa getirdiği Hacı
Bayancık ise Adana’nın Pozantı il-
çesinde düzenlenen operasyonda
yakalandı. Hücre evindeki diğer yö-
netici Sülhattin Ülük ise polisle gir-
diği çatışmada öldürüldü.
Hizbullah’ın 46 öldürme
eyleminde talimat verdiği
ileri sürülen ve “eyalet so-
rumlusu” olduğu belirtilen
M. Salih Kölge ise 2002 yı-
lının ortalarında Gazian-
tep’te yakalandı.
Hüseyin Velioğlu, Cemal
Tutar, Edip Gümüş, Meh-
met Sudan, Hacı Bayancık,
M. Salih Kölge ve Sülhattin
Ülük gibi üst düzey yöneticiler etki-
siz hale getirilince örgütün Türki-
ye’deki sorumluluğuna Mehmet Fa-
tih Anal getirildi.
Aslında Anal, 1999’da İstanbul’da
10 Kalaşnikofla yakalanınca deşifre
olmuştu. O dönemde silahları PKK
tehdidi nedeniyle bulundurduğunu
öne süren Anal’ın sorgusunda Hiz-
bullah bağlantısı da ortaya çıkarıl-
mıştı. Bir yıl tutuklu kaldıktan sonra
afla serbest bırakılan Anal, Diyarba-
kır-Urfa arasındaki Karacadağ’da
bir medrese kurarak çevresine yüz-
lerce mürit topladı. Bölgede “Şeyh
Fatih” olarak tanınan Anal’ın şöhre-
ti artınca Hizbullah içindeki konumu
da güçlendi.
Anal, örgütün üst düzey yönetici-
lerinden bazılarının yakalanması ve
birkaçının da öldürülmesi üzerine
2002 sonlarında yurtdışına kaçtı.
Güvenlik birimleri, Anal’ın Alman-
ya’da İsa Altsoy’la buluşarak örgü-
tü yeniden canlandırmaya çalıştığı-
nı hatta yurtiçinde askeri yetkililere
yönelik suikast hazırlığı yaptığını öne
sürdü.
İnterpol’ün Kırmızı Bülten’le aradığı
57 yaşındaki Şeyh Fatih önceki gün
İsviçre’de yakalandı. Hizbullah adı-
na işlenen yüzlerce cinayette parmağı
olduğu ileri sürülen Anal’ın Türkiye’ye
iadesi için çalışmalar devam ediyor.
Polis şimdi örgütün “istişare he-
yeti”ni oluşturan İsa Altsoy, Musta-
fa Durgun, Ali Demir ve Ali Duyar’ın
peşinde.
Peki, polisin 9 yıldır yüzlerce ope-
rasyonla tamamen çökertmeye ça-
lıştığı Hizbullah, Anal’ın yakalanma-
sıyla başsız mı kaldı?.. Sorunun ya-
nıtını, yeni jenerasyon Hizbullahçılarla
görüş ayrılığı yaşayan “Darulilim”
yani mollalar kurulu verecek!
Lidersiz Hizbullah!..
PKK’nin ana karargâhının bu-
lunduğu Kandil Dağı’nda geçen
haftalarda yoğun bir hareketlilik
vardı. İran, Irak, Türkiye ve Suri-
ye’den gelen PKK “delege”leri
Kongra-Gel’in 7. genel kurulu için
toplandılar. PKK’liler, Öcalan’ın
15 Ağustos’ta açıklayacağı “çözüm
için yol haritası raporu”ndan önce
bir araya gelerek “muhatabı” ve is-
teklerini belirlediler.
Kandil’deki büyük bir
mağarada 21-27 Temmuz
arasında yapılan toplantıya
300 kişinin katıldığı ileri
sürüldü. Avrupa’da bulu-
nan Kongra-Gel Başkanı
Zübeyir Aydar’ın mesajının
okunmasının ardından tar-
tışmalar günlerce devam
etti. Bu dönemde TSK’ye
bağlı uçaklar bölgedeki te-
rör kamplarına bomba yağdırdı.
Kandil’deki toplantının son gü-
nünde “Koma Ciwaken Kürdistan”
(KCK) yani “Kürdistan Topluluklar
Birliği”nin 30 kişilik yürütme kuru-
lu oluşturuldu. KCK’nin başına
Öcalan’ın hemşerisi olan Murat
Karayılan yeniden seçildi.
Kongrenin ardından basın top-
lantısı düzenleyen Karayılan, “Şid-
det yöntemleri ile Kürt sorununun
çözümünün gerçekleşmeyeceğini
tespit ettiklerini” vurguladı! Karayı-
lan, “Tek çözümün Kürt halkının ira-
desinin tanınarak, varlığının kabul
edilmesi, kimlik, kültürel ve siyasal
haklarıyla birlikte toplumsal bir uz-
laşma projesinin geliştirilmesi ol-
duğunu” söyledi.
Karayılan konuşmasının sonun-
da, Kürt sorununun çözümü ko-
nusundaki yöntem ve
muhatapla ilgili tartışma-
lara da son noktayı koy-
du. Açıkça, “Sorunun çö-
zümünde esas ve önce-
likli muhatap Öcalan’dır”
dedi. Hatta Karayılan,
PKK liderinin daha önce
açıkladığı “uzlaşma ko-
misyonu” önerisini bir kez
daha gündeme getirerek
yurtiçindeki PKK hayran-
larıyla Avrupa ülkelerindeki lobile-
ri Öcalan’ın yol haritasına destek
vermeye çağırdı.
Adını “Kongra-Gel” diye değişti-
ren PKK’nin Kandil’deki son top-
lantısında alınan radikal kararlar
Güneydoğu’yla ilgili çözüm süre-
cinin hayli zorlu geçeceğini bir kez
daha kanıtladı. İmralı’nın muhatap
gösterildiği bir süreç sonuca gide-
mez!
Kandil Muhatabı Açıkladı!..
İsa Altsoy. Murat
Karayılan.
İkinci Ergenekon davasõnda sanõklar bir an önce sorgularõnõn yapõlmasõnõ istediler
‘Adaleti mumla arıyoruz’
HATİCE TUNCER
İkinci Ergenekon dava-
sõnõn ikinci duruşmasõnda
sanõklar ve avukatlarõ bir an
önce yargõlamaya geçilerek
kendilerine yöneltilen suç-
lamalarõ yanõtlamak iste-
diklerini belirttiler. Gaze-
temiz Ankara Temsilcisi
Mustafa Balbay, duruş-
mada söz alarak Cumhuri-
yet gazetesine haftada 2
gün cezaevi koşullarõnda
yazõ yazdõğõnõ, savunmasõ-
nõ hazõrlamaya çalõştõğõnõ
anlatarak “Ama 28 Tem-
muz’dan bu yana elek-
trikler kesik. Adaleti
mumla arıyoruz” dedi.
Birinci ve ikinci Ergenekon
davalarõnõn birleştirilme-
sine karar veren mahkeme
heyeti, önceki kararlarõnõ
da anõmsatarak henüz ke-
sinleşmiş hüküm bulun-
madõğõndan, “Ergenekon
terör örgütü yerine”, “id-
dia olunan Ergenekon örgütü” ifa-
desinin kullanõlmasõ için ilgili yer-
leri yazõ yazõlarak gerekli hassasi-
yetin gösterilmesinin istenmesini ka-
rarlaştõrdõ.
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahke-
mesi tarafõndan Silivri Cezaevi ya-
nõndaki duruşma salonundaki du-
ruşma, 20 Temmuz’da eksik kalan
kimlik tespitlerinin tamamlanma-
sõyla başladõ. Duruşmanõn talepler
bölümünde söz alan Mustafa Balbay,
tutuklu bulunduğu Silivri Ceza-
evi’nde hõzla savun-
masõnõ hazõrlamaya ça-
lõştõğõnõ ifade ederek
şöyle konuştu: “Ama
tabiri caizse adaleti
mumla arıyoruz. 28
Temmuz’dan bu yana
cezaevinde elektrik
kesik. Bu dava hem
Silivri’de hem med-
yada devam ediyor.
Medyada devam kıs-
mını göremiyoruz.
Kesintiden dolayı akşamları je-
neratör aracılığı ile sadece bir
saat televizyon izleyebiliyoruz.
Cezaevi koşullarında haftada 2
gün gazeteye köşe yazısı yazıyo-
rum. Bu yazıları haftada bir gün
mektupla göndererek gazetedeki
yazılarımı sürdürebiliyorum. ‘Te-
rör örgütü’ denilmemesi, ‘iddia
edilen terör örgütü’ denilmesi yö-
nünde kararınız var. Buna rağ-
men medyada kesinleşmiş bir ka-
rar gibi terör örgütü denilmekte-
dir. Bir gazeteci olarak medyaya
kesinlikle sansür konmasını iste-
miyorum. Ancak önceden hüküm
kurulmuş gibi ifadelerin yer al-
ması bizi çok üzüyor ve yaralı-
yor.”
“Adaletin olabildiğince hızlı
ilerlemesini istiyorum” diyen Mus-
tafa Balbay, “Bir an önce hak-
kımdaki iddialara yanıt vermek is-
tiyorum. Birbirinden farklı da-
vaların aynı potaya getirilmesi
bilgi kirliliği yaratıyor. Talebim
bir an önce sorguya başlanmalı ve
bu iddialara yanıt verme orta-
mının oluşturulmasıdır” dedi.
‘Ben Tuncay Güney değilim’
Tutuklu sanõk Tuncay Özkan
ise “Benim adım Ahmet Tuncay
Özkan” diye sözlerine başlayarak 20
Temmuz günlü tutanaklarda adõnõn
“Tuncay Güney” olarak yazõlma-
sõna tepki gösterdi.
Eski İstanbul Organize
Suçlar Şube Müdürü Adil
Serdar Saçan, “Ben bu
yargılamaya dayanak
olan operasyonu başla-
tan kişiyim. Terör ör-
gütü suçlusu olarak 11
aydır buradayım. Si-
hirbaz David Copperfield
olsa beni buraya koya-
mazdı” dedi. Tahliye ta-
lep etmediğini söyleyen
Saçan, “Fethullahçı şube müdür-
leri hakkımda sahte tutanaklar
düzenlediler. Bunları ispatlaya-
cağım, beni burada 1 saat bile tu-
tamayacaksınız. Sizinle iddialaşı-
yorum” dedi.
‘Bilgisayar kullanmayı
bilmem’
Eski Esenyurt Belediyesi
Başkanõ Gürbüz Çapan ise
bilgisayar kullanmayõ bilme-
diğini belirtti. Çapan, evinde
yapõlan aramada bir komiserin
kendisine bilgisayarõ sordu-
ğunu anlatarak “Bende bilgi-
sayar olmadığını söyledim.
Herkese CD koydular, bana
da silah yakışır diye silah
koydular. Daha önce tehdit
edildiğim için silah almak istedim.
Örgüt üyeliğinden yargılandığım
için alamadım. Emniyet müdürü
bir arkadaşım silah ve
mermi getirmişti. Ruh-
satı alamayınca silahı al-
dı, ancak mermileri unut-
tu. Daha sonra dilekçe
yazarak mermilerin ken-
disine ait olduğunu söy-
ledi.” diye konuştu.Çapan,
“Dev-Yol davasında yar-
gılandım. Beni öldürme-
ye teşebbüs edenlerle, ba-
şıma bin türlü bela geti-
renlerle aynı örgütteyim.
Bu nasıl iş?” dedi.
20 Temmuz’daki otu-
rumda Cumhuriyet Savcõsõ
Mehmet Ali Pekgüzel’in
tutuklanmasõnõ talep ettiği
ATO Başkanõ Sinan Ay-
gün, “Tahliye edildiğim-
den bu yana pasaportum
cebimde dolaşıyorum.
Ama hiçbir zaman kaçma
düşüncesine sahip olma-
dım” dedi.
Tutuklu sanõk emekli Al-
bay Hasan Atilla Uğur,
Abdullah Öcalan’õ Tür-
kiye’ye getiren ve İmralõ’da sorgu-
layan ekipte yer aldõğõnõ belirterek
“Benim gibi adamı PKK’li olarak
nitelendirmek, benden sonraki
arkadaşlarımın azmini kıracak-
tır. Buna hiç kimsenin hakkı
yok” dedi.
Davalar birleştirildi
2. duruşmasõnda mahkeme heyeti
yaklaşõk 5 saatlik arada talepleri de-
ğerlendirdi. Heyet, birinci ve ikin-
ci Ergenekon davalarõnõn birleşti-
rilmesine ve 7 Eylül’de duruşmaya
devam edilmesine karar verirken,
emekli orgeneraller Şener Eruygur
ve Hurşit Tolon’un sağlõk durum-
larõnõn yeniden incelenmesi yö-
nündeki talebin reddine karar ver-
di. Ankara Ticaret Odasõ Başkanõ Si-
nan Aygün ve eski İstanbul Ülkü
Ocaklarõ Başkanõ Levent Temiz’in
tutuklanma talebini reddeden mah-
keme Eruygur, emekli Tuğgeneral
Levent Ersöz ve emekli Albay
Arif Doğan’õn sağlõk durumlarõ
elverişli olduğu takdirde duruşma-
da hazõr edilmeleri için yazõ yazõl-
masõnõ kararlaştõrdõ.
Heyet, önceki kararlarõnõ da anõm-
satarak “Ergenekon terör örgütü
yerine”, “iddia olunan Ergenekon
örgütü” ifadesinin kullanõlmasõ
için ilgili yerleri
yazõ yazõlarak ge-
rekli hassasiyetin
gösterilmesinin is-
tenmesini karar-
laştõrdõ. Levent
Ersöz’ün avukatõ
Ali Rıza Diz-
dar’õn duruşma-
da bir sanõğõn giz-
li tanõk olduğunu
iddiasõ ve ifadele-
rine ilişkin “he-
def gösterdiği”
gerekçesiyle Silivri Cumhuriyet
Savcõlõğõ’na suç duyurusunda bu-
lunulmasõnõ kararlaştõrdõ.
İstanbul Haber Servisi - İddiana-
mede 3 numaralõ şüpheli olarak yer alan
gazetemiz yazarõ Prof. Dr. Erol Ma-
nisalı’nõn, Jandarma Genel Komu-
tanlõğõ bünyesinde Ergenekon üyele-
rince kurulduğu savunulan Cumhuri-
yet Çalõşma Grubu’nun sivil kana-
dõnda faaliyet yürüttüğü öne sürüldü.
Manisalõ’nõn bu gruba, belirlediği stra-
tejilerle ileriye dönük yapõlacak ey-
lemleri konusunda yön verdiği iddia
edildi. İddianamede, Manisalõ’nõn ka-
tõlacağõ konferanslar için aldõğõ notlar,
gazetemiz imtiyaz sahibi İlhan Selçuk
ve Ankara temsilcimiz Mustafa Bal-
bay ile çekilen fotoğraflar delil olarak
gösterildi.
Manisalõ’nõn, Cumhuriyetçi Çalõşma
Grubu içinde faaliyet gösteren TSK
mensuplarõna, medyada hangi şahõs ve
kurumlarõ ne ölçüde kullanõlabilecek-
lerini söyleyerek yol gösterdiği, Ma-
nisalõ’nõn medya alanõnda otorite kabul
edildiği savunuldu. Manisalõ’nõn örgüt
içinde strateji-teori-tasarõm
dairesi içinde görevli oldu-
ğu iddia edilerek konfe-
renslar için aldõğõ notlar,
Cumhuriyet Çalõşma Grubu
tarafõndan hazõrlandõğõ öne
sürülen Yakamoz, Ayõşõğõ,
Sarõkõz, Eldiven darbe plan-
larõnõ uygulamaya yönelik
faaliyetler olarak nitelendi.
Manisalõ’nõn evinde bu-
lunan “Cumhuriyet Gaze-
tesi İçin Yeniden Yapılan-
dırma Raporu”nun 6 ay kadar önce
kendisine gönderildiğini, içeriğini me-
rak etmediğinden okumadõğõnõ, gaze-
tede yazar olduğunu, mali işlere bak-
madõğõnõ söylediği kaydedildi. İddia-
namede, içeriğine de yer verilen ve ga-
zetenin mali durumuna ilişkin verile-
rin, önerilerin bulunduğu rapor, örgütsel
içerikli doküman olarak nitelendi. Ga-
zetenin tarihçesinin, yayõn ilkelerinin,
mali durumunu güçlendirmek için
alõnmasõ planlanan önlemlerin sõra-
landõğõ raporun Manisalõ tarafõndan ka-
leme alõndõğõ ifade edildi. Manisa-
lõ’nõn ulusal medyanõn merkez üssü ko-
numundaki Cumhuriyet gazetesinin
yeniden yapõlandõrõlmasõna ilişkin bu
raporu, Ergenekon silahlõ terör örgü-
tünce önceden alõnmõş kararlar doğ-
rultusunda kendisine verilen talimatlarla
yazdõğõ öne sürüldü.
Darbenin toplumsal boyutu
araştırılmış
İddianamede, Cumhuriyet Çalõşma
Grubu’nun faaliyetlerinin askeri ol-
madõğõ, üniversitelerde görevli strate-
ji uzmanlarõ tarafõndan darbe strateji-
sinin temel şartlarõnõn, toplumsal ol-
gularõnõn araştõrõldõğõ savunuldu. Erol
Manisalõ’nõn da burada yapõlan çalõş-
malarõ yönlendirdiği ve altyapõ çalõş-
malarõnda dikkat edilecek hususlarõ gö-
rüştüğü askeri kişilere anlattõğõ, bu
kişilerin de söz konusu anlatõmlarõ ra-
por haline getirip üst komutanlarõna
slayt şeklinde arz ettikleri öne sürüldü.
Manisalı gizlice
kayda alınmış
İddianamede, Hurşit Tolon ve Şe-
ner Eruygur’da bulunan “Cumhuri-
yet Çalışma Grubu Devre Raporu
2”de Manisalõ ile ilgili görüşmelerin so-
nuçlarõnõn detaylõ bir şekilde anlatõldõğõ
belirtilerek gizlice kayda alõnan gö-
rüşmenin içeriği şöyle aktarõldõ: “12
Şubat 2004 günü saat 12.00’de Har-
biye Orduevi lobisinde buluşulmuş-
tur. Restoranda öğle yemeğini mü-
teakip 1007 No’lu odada
görüşülmeye başlanmış-
tır. Bütün görüşme sü-
resince kendisinden ha-
bersiz ses kaydı yapıl-
mıştır. Konuları dikkat,
ilgi ve takdirle dinlemiş,
her konu ile ilgili görüş-
lerini açıklamıştır.”
8 yıldan 20 yıla
kadar hapsi
istendi
Manisalõ’nõn sorgusunda Eruygur’un
ADD Genel başkanõ iken kendisini ay-
nõ derneğin danõşma kurulu üyesi ol-
masõ nedeniyle aradõğõnõ, Ankara’da ge-
nel merkeze gidemediği için Harbiye
Orduevi’nde buluştuklarõnõ belirttiği
kaydedildi. İddianamede, Manisalõ’nõn
bahsedildiği gibi bir odaya çõkmadõk-
larõnõ, sadece öğle yemeği yediklerini,
yemekte ADD Genel Başkan Yar-
dõmcõsõ Ali Ercan’õn kendisine karşõ tu-
tumunu eleştirdiğini söylediği ifade
edildi. Manisalõ’nõn tarih ve içerik
olarak raporda bahsi geçen konularõn
tamamõnõn yalan olduğunu beyan etti-
ği anlatõldõ.
İddianamede, Manisalõ hakkõnda
“TBMM’yi ortadan kaldırmaya ve-
ya görevini yapmasını engellemeye
teşebbüs etme, hükümeti ortadan
kaldırmaya teşebbüs etme, silahlı te-
rör örgütüne üye olma, hukuka ay-
kırı olarak kişisel verileri kaydetme”
suçlamalarõyla iki kez ağõrlaştõrõlmõş
müebbet, 8 yõldan 20 yõla kadar hapis
cezalarõ istendi.
Notlar örgütsel
doküman oldu
E R O L M A N İ S A L I
MustafaBalbay
Tuncay Özkan
Gürbüz Çapan.