Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 3 AĞUSTOS 2009 PAZARTESİ
10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr
Honduras krizinin ABD’nin arabuluculuk girişimiyle çözüleceğini beklemek çok fazla iyimserlik olurdu
Latin Amerika ipleri eline almalõ
MARK WEISBROT
ABD Dõşişleri Bakanõ Hillary Clinton’õn,
Honduras Devlet Başkanõ Mel
Zelaya’nõn bir aydan daha fazla
süre önce askeri bir darbeyle
devrilmesiyle başlayan krizi çözmek
için giriştiği arabuluculuk çabasõ
başarõsõz oldu. Artõk Latin Amerika
devletlerinin kendi özgün rollerini
oynamasõnõn vakti geldi de geçti
bile.
Amerika Devletleri Örgütü (ADÖ),
Zelaya’nõn makamõna “derhal ve
kayıtsız şartsız dönmesi” yönünde
oybirliğiyle manda kararõ almasõ
için gereken adõmlarõ atmalõlar. Bu ise Obama
yönetiminin yardõmõ olsun veya olmasõn
gerçekleşebilir. Bölgedeki son iki siyasi krizin
Washington’õn herhangi belirgin bir katkõsõ
olmadan çözüldüğünü not etmek önemli. İlki,
geçen yõl mart ayõnda Kolombiya’nõn FARC
gerillalarõnõ hedef aldõğõ bir operasyonda
Ekvador topraklarõnõ bombalayõp işgal
etmesiyle başladõ. Latin Amerika,
Ekvador’un egemenliğinin ihlal
edilmesini kõnayarak birleşik bir
tavõr aldõ.
Kriz, 7 Mart’ta yapõlan Rio Grubu
toplantõsõnda Kolombiya Devlet
Başkanõ Alvaro Uribe’nin özür dileyip
herhangi bir ülkenin egemenliğini ihlal
etmeyeceği taahhüdünde bulunmasõyla
çözüldü. Geçen yaz, Bolivya Devlet Başkanõ
Evo Morales’e muhalefet eden sağ kanat, iç
savaşõ hortlatacak bir dizi şiddetli eyleme
girişti. Güney Amerika Uluslarõ Birliği
(UNASUR) devlet başkanlarõ Santiago’da bir
araya geldi ve oybirliğiyle Morales
hükümetine desteklerini bildirdi. Bu birleşik
bölgesel karşõlõk ve sonrasõnda UNASUR’un,
sağ kanadõn uyguladõğõ şiddete karşõ başlattõğõ
soruşturmalar, Bolivya sağõnõn isyan
umudunun söndürülmesine yardõmcõ oldu.
Washington’daki çıkar hesapları
Honduras krizinin Hillary Clinton’õn başlattõğõ
arabuluculuk girişimiyle çözüleceğini ummak
çok fazla iyimserlik olurdu. ABD’nin,
bölgenin geri kalanõnõn isteyip ihtiyaç
duyduklarõyla çelişen çok fazla çõkarõ var.
Birincisi, Honduras’taki ABD askeri üssü var
ki bu Orta Amerika’daki tek örnek. Zelaya’nõn
yürürlüğe koymak istediği anayasa reformu,
seçmenlerin topraklarõnda yabancõ askerlerin
bulunmasõnõ reddetmesine yol açabilirdi. Her
ne kadar siyasi sistem olarak demokrasiyi
tercih etse de, demokrasi ile askeri üs arasõnda
bir seçim yapõlmasõ gerektiği durumlarda
Washington’õn geçmişi iyi değil. Brezilya
Dõşişleri Bakanõ Celso Amorim, Clinton’a
şikâyetinde arabuluculuk sürecinin ADÖ kararõ
çerçevesinde olmasõ gerektiğini, yani
Zelaya’nõn dönmesi için herhangi bir şart
içeremeyeceğini, özellikle de onu devirenlerle
bir koalisyon hükümeti kurmasõnõn
istenemeyeceğini belirtti. Bu, Clinton’õn
arabuluculuğa atadõğõ Kosta Rika Devlet
Başkanõ Oscar Arias’õn öne sürdüğü
şartlardan biriydi. Amorim ayrõca darbe
hazõrlayõcõlarõnõ ödüllendirici gibi
gözükebilecek herhangi bir pazarlõğõn diğer
ülkelerde askeri darbe tehditlerini arttõracağõnõ
kaydetti. Bu kaygõlar Latin Amerika’nõn
tümünün, darbenin geriye itilmesi yönündeki
güçlü ve açõk çõkarõnõ sergiliyor. Çünkü
başarõsõz olmalarõ durumunda bunun
ABD’nin, bölgenin geri kalanõnõn isteyip ihtiyaç duyduklarõyla çelişen çok
fazla çõkarõ var. Birincisi, Honduras’ta ABD askeri üssü var ki bu Orta
Amerika’daki tek örnek. Zelaya’nõn yürürlüğe koymak istediği anayasa
reformu, seçmenlerin topraklarõnda yabancõ askerlerin bulunmasõnõ
reddetmesine yol açabilirdi. Her ne kadar siyasi sistem olarak
demokrasiyi tercih etse de, demokrasi ile askeri üs arasõnda bir seçim
yapõlmasõ gerektiği durumlarda Washington’õn geçmişi iyi değil.
DENISE GRADY
Yõlda 26 bin ölümle sonuçlanan
sağlõk standartlarõna karşõ
çõkõyor. Herkes Peştun Azfar’õ
istiyor. Kendi hükümeti,
Amerikalõ yardõm kuruluşlarõ,
Afganistan’daki ebeler, iş
arkadaşlarõ, hepsi onun kendileri
için çalõşmasõnõ, onlarõ
yönlendirmesini, savaşõn
parçalarõndan yepyeni bir sağlõk
sistemi ortaya çõkarmasõnõ istiyor.
51 yaşõndaki Azfar, elinden geleni
yapõyor. Gündüzleri Afganistan’õn
Sağlõk Bilimleri Enstitüsü’nü
yönetiyor. Geceleri çocuk ve kadõn
sağlõğõ konusuna odaklanmõş Johns
Hopkins Üniversitesi’nden gönüllü
bir grupla çalõşõyor. Ve nasõl
olabiliyorsa Afgan Ebeler
Derneği’nin başkanõ olarak da
hizmet vermeyi başarõyor. Azfar,
Kâbil’den ABD’ye yaptõğõ ziyaret
sõrasõnda, ABD
Kongresi’ndeki“Afganistan’da
Ana Sağlığı; Kadın Hayatını
Nasıl Kurtarabiliriz?” konulu
oturumun yõldõzõ oldu.
Afganistan, dünyada hamilelik ve
doğum sõrasõnda ölümlerin en fazla
yaşandõğõ ikinci ülke. (Bir tek
Sierra Leone’nin durumu daha
kötü.) Ülkede her yüz bin
doğumda, 1600 anne hayatõnõ
kaybediyor. Zengin ülkelerde bu
rakam 1- 12 arasõnda değişiyor.
Tõp dergisi Lancet’in 2005
raporuna göre, kuzeydoğuda uzak
bir bölgede bulunan Badakshan’da
ise doğum yapan 100 bin anneden
6 bin 507’si yaşamõnõ yitiriyor.
Sonuç olarak her yõl toplam 26 bin
Afgan kadõn hamilelik veya doğum
sõrasõnda ölüyor. Bu ölümlerin
başlõca nedenleri kanama ve
sezaryenin gerektiği durumlarda
sezaryen yapõlamamasõ. Sezaryen
gerektiği halde yapõlamadõğõ
zaman anne yaşasa bile genellikle
bebek hayatõnõ kaybediyor. Lancet
raporuna göre, aslõnda ölümlerin
yüzde 78’i önlenebilir. Bu iç
karartan sonuçlara karşõn, Azfar,
Washington’daki dinleyicilerine
“Sizinle paylaşmak istediğim
bazı başarılar da var”
diyor. Kõsa gri saçlõ bu
güçlü kadõn çok az
gülümseyen biri.
Daha yapılacak
çok iş var
Azfar, son zamanlarda
ülkedeki ebelerin,
eğitimin, “eğitimli
yardımcıların/ebelerin”
desteği ile doğum yapan
kadõnlarõn sayõsõnõn hatõrõ
sayõlõr ölçüde arttõğõnõ
gösteren istatistiklerin
üstünden geçiyor. ABD,
Dünya Bankasõ, Avrupa
Komisyonu, UNICEF ve
diğer bağõşçõlar durumun
iyileşmesi için
Afganistan Sağlõk
Bakanlõğõ’na yardõmda
bulunmuşlar. Ama daha gidilecek
çok yol var. Afganistan’da
kadõnlarõn çoğu, yüzde 80’i hâlâ
uzman olmayanlarõn yardõmõyla
doğum yapõyor ve yalnõzca üçte biri
hamilelik sõrasõnda herhangi bir
tõbbi destek alõyor. Afganistan’õn
sorunlarõ birçok yoksul ülkeninkini
de ayna gibi yansõtõyor; personel,
malzeme eksikliği, özellikle uzak
ve yõlõn altõ ayõ karla kaplõ dağlõk
bölgelerden klinik ve hastanelere
ulaşõm sorunu. Daha derin
sorunlarõn kültürel bir boyutu var,
kadõnõn aşağõ sayõlan konumu ve
doğum sõrasõnda ölümlerin
kaçõnõlmaz olduğunu kabul eden
yanlõş algõ, kadõnõn hayatta
hissesine düşen bölüm.
Washington’daki konuşmasõ
sõrasõnda Azfar, Mõsõrlõ doktor ve
kadõn sağlõğõ savunucusu Dr.
Mahmud Fathalla’dan alõntõ
yapõyor: “Kadınlar bizim tedavi
edemediğimiz hastalıklar
yüzünden ölmüyorlar.
Toplumlarımız hâlâ onların
hayatlarının kurtarılmaya değer
olup olmadığına karar
veremediği için ölüyorlar.”
Azfar haftada 7 gün, günde 12 saat
çalõşõyor. İşi nedeniyle kaçõrdõğõ
düğünler ve aile toplantõlarõ
yüzünden yakõnlarõnõ usandõrmõş.
Konuşmasõndan sonra kendisiyle
yapõlan mülakatta “Çocuklarım
mutlu değil” diyor.
10 çocuğunu da
yardımsız doğurdu
Azfar, Kâbil’e bir saatlik
mesafedeki bir köyde büyümüş.
“O zamanlar kızlar her
yerde okula giderdi”
diyor. “Taliban’dan önce
kadın hakları Batı
ülkelerindeki gibiydi.
Kadınların oy verme
hakkı vardı.”
Annesinin on çocuğu
varmõş. İkisi ölmüş. Hep
kapalõ bir kapõnõn
ardõnda tek başõna
yapmõş doğumlarõnõ.
Azfar, 9 yaşõndayken
kapõnõn dõşõnda bekler,
yeni doğmuş bebeği alõr
yõkar, kundaklarmõş.
Ebelik eğitimi almaya
başladõğõ 16 yaşõna
kadar doğum görmemiş.
Annesinin ne kadar
cesur bir kadõn olduğunu
ancak o zaman anlamõş.
Azfar, üç yõllõk sõkõ bir
programõ sõnõfõn birincisi olarak
tamamlamõş. “Ebelik ülkemde
çok saygın bir meslekti. Ama
onyıllardır süren savaş ebelik
mesleğine çok zarar verdi.
Profesyoneller ülkeden kaçtı.”
“Bir gün Kâbil’e tam 100 roket
atıldı” diyor Azfar.
O ve doktor olan kocasõ dört
çocuklarõnõ da alõp 1992’den
2003’e kadar yaşadõklarõ
Pakistan’a taşõnmõşlar. Orada
beşinci çocuğunu dünyaya
getirmiş. Afganistan’a geri dönene
kadar geçen sürede ebelik
kurumunun harap olduğunu
anlatõyor. Profesyonellerin
yetiştiği her tür okulda, notlarõ iyi
olan çocuklarõn yerine siyasi
bağlantõlarõ olanlar yerleştirilmiş.
Geride bõrakõlmõş ebeler sürekli
bir eğitimden mahrum kalmõşlar.
“Bir savaş kültürü hüküm
sürüyordu” diyor Azfar.
“Doğuma gelen bir anneye, tıbbi
müdaheleye layık olan veya
buna gereksinimi olan biriymiş
gibi davranılmıyordu. Hiçbir
duygusal destek verilmiyordu.”
Ebelik mesleğinde yaklaşõm
önemlidir. Ebeler ve diğer sağlõk
çalõşanlarõ kayõtsõz veya saygõsõz
davrandõklarõnda kadõnlar
kliniklerden uzak duruyorlar ve
acilen gereksinim duyduklarõ
yardõmdan mahrum oluyorlar.
Azfar, yaklaşõmõ değiştirmenin ne
kadar güç olduğunu biliyor. Ama
õsrarla, meslek içi eğitim ve
mesleğe başlamak için
öğrencilerin geçmek zorunda
olduklarõ sõnavlar yoluyla ilerleme
sağlanabileceğini söylüyor.
Bu konular Afganistan’da 2004’te
müfredata alõnmõş. Azfar
gelişmeye dair işaretler gördüğünü
söylüyor ve ekliyor: “Bu
mesleğin yeniden inşasına
başlayalı sadece beş yıl oldu. Bu
ebeler, hepsi birer şampiyon.
Hepsini çok seviyorum. Onlar
benim kalbim.”
İngilizceden çeviren: Çimen
Turunç Baturalp (International
Herald Tribune, 30 Temmuz 2009)
sonuçlarõna katlanmak zorunda kalacaklar.
Washington’da ise tam tersine arapsaçõna
dönmüş çelişik çõkarlar yumağõ var: Clinton’a
yakõn olan ve darbeci hükümetin stratejisine
liderlik eden Lanny Davis ve Bennett Ratcliff
gibi güçlü lobiciler, açõkça darbeyi destekleyen
Kongre üyeleri dahil Cumhuriyetçi Parti, sağõ
ve Zelaya’yõ Venezüella Devlet Başkanõ Hugo
Chavez ve diğer solcu hükümetlerle işbirliği
nedeniyle tehdit olarak gören; Kongre,
Dõşişleri Bakanlõğõ ve Beyaz Saray’daki, her
iki partiden Soğuk Savaşçõlar... Washington’õn
darbeye karşõ böyle karõşõk sinyaller vermesine
şaşmamalõ. Beyaz Saray’õn ilk açõklamasõnda
darbeye eleştiri bile getirilmedi. Dõşişleri
Bakanlõğõ ise hâlâ olayõ resmen darbe olarak
nitelendirmiyor. Clinton da tekrar tekrar
Honduras’ta demokratik düzenin yeniden
tesisinin Zelaya’nõn görevine iade edilmesiyle
olacağõnõ söylemekten imtina etti. Bunun
kayõtsõz şartsõz olmasõ gerekliliği bir yana,
ABD yönetiminin mali yardõmõ kesme
tehdidinde bulunmasõ üç haftayõ buldu ve
Washington halen büyükelçisini görevde tutan
tek ülke. Latin Amerika, Honduras’ta
demokrasiyi yeniden tesis amacõyla seçkinleri
üzerindeki etkisini kullanmasõ için
Washington’a bir şans verdi. Ama bu işe
yaramadõ. Şimdi sõra Latin Amerika’nõn
dizginleri eline almasõnda. Washington’õn
onlarõ takip edeceğini umalõm.
İngilizceden çeviren: Engin Esen (Guardian,
İngiltere, 30 Temmuz 2009)
Afganistan’da hayat kurtarmaya
çalışan bir ebenin mücadelesi
Afgan ebe Azfar, Mõsõrlõ doktor
Fathalla’dan alõntõ yapõyor: “Kadõnlar
tedavi edemediğimiz hastalõklar yüzünden
ölmüyorlar. Toplumlarõmõz hâlâ onlarõn
hayatlarõnõn kurtarõlmaya değer olup olmadõğõna
karar veremediği için ölüyorlar.”
Dünyada hamilelik ve doğum sõrasõnda
ölümlerin en fazla yaşandõğõ ikinci ülke olan
Afganistan’da her yüz bin doğumda 1600
anne hayatõnõ kaybediyor. Zengin ülkelerde
bu rakam 1-12 arasõnda değişiyor.
DEĞİŞEN DÜNYADAN
HÜSEYİN BAŞ
Elektronik Birader
Evimizde!
George Orwell’in 1948’de, 1984 için öngör-
düğü insanlığın üzerine çökmesi beklenen tota-
liter kâbusu betimleyen ünlü romanı ‘Bin Dokuz
Yüz Seksen Dört’ adını taşıyor. Ne var ki Orwell’in
çoğunca kehanet olarak görülen romanında söy-
ledikleri tam olarak gerçekleştiği söylenemese de
günümüzde, özellikle şimdiden etiyle kemiğiyle
gerçeğe dönüşmüş görünüyor.
Daha çok gizli servisler tarafından kullanılan ca-
sus bilgisayarlar, çeşitli telefon dinleme ve izle-
me teknikleri, elektronik iletişimin baş döndürü-
cü gelişmesiyle yaşamın her alanını kapsayacak
ölçüde yayılıyor, yasal kılıflara sokularak salt
resmi kuruluşlar tarafından değil özel kişiler ta-
rafından da fütursuzca insanların özel yaşamla-
rına girilerek, elde edilen kişisel verilerin, sahip-
lerinden habersiz, diledikleri amaca yönelik olmak
üzere kullanılması sağlanıyor. Bireyin özel yaşa-
mını koruyan yasalara karşın dinleme ve izleme-
ler, hukuken kanıt sayılmasa da yandaş basına sız-
dırılarak insanlara gözdağı verilmesinde, yöneti-
me karşı çıkanların sindirilmesinde, dahası yalancı
tanıklığa zorlanmasında kullanıldıkları da kimse için
sır değil. Bireylerin özel yaşamlarıyla ilgili verile-
rin yasadışı ya da yasal kılıflı olarak gizlice din-
lenmesiyle elde edilen verilerin zamanı geldiğin-
de kullanılmak üzere kayıt altına alınması, arşiv-
lenmesi günümüzde o denli yaygınlaşmıştır ki, ge-
leneksel olarak kimsenin kimseyi dinlemediği
ülkemizde herkesin herkesi ‘dinlediği’ aşaması-
na gelinmiştir. Sayın İlhan Selçuk Cumhuri-
yet’teki köşesinde işin özünü yeterli açıklıkla or-
taya koymaktadır. (31 Temmuz 09): “F polisi bü-
tün bu işlerde gizil açık AKP’nin emrinde... Her-
kes korkuyor... Korku devleti olduk... Teknolojik
olanaklar da F polisi marifetiyle devreye sokulu-
yor....... Ergenekon davasında yüz binlerce say-
fa kişilerin özel telefon görüşmeleriyle dolup ta-
şıyor... Peki, devlet adına bu işleri kimler yapıyor?
Günün sorusu bu...
Poliste gizli bir kadro mu oluştu?.. Dünya ça-
pında örgütlenen Feto’nun Türkiye’deki teşkilatı
mı bu işleri çeviriyor?” diye sormadan da ede-
miyor.
Gerçek şu ki, yüz binlerce sayfalık özel haber-
leşme verileri, yönetimin amaçlarına uygun ola-
rak yorumlanıyor, kopyalanıyor, şantaj ve tehdit-
le insanlar yalancı tanıklığa zorlanması için bas-
kı aracı olarak kullanılıyor, yasadışı yöntemlerle el-
de edilen veriler, hukuken kanıt sayılmasa da, ya-
sal kılıf giydirilerek kamuoyunu etkilemek için yan-
daş medyaya servis edilmesinin yanı sıra dava
dosyalarında da boy gösteriyor. Bütün bunlar kim-
senin saklısı değil.
Bireylerin sözde yasal güvence altında olan özel
yaşamlarına saldırılar salt bu sayıp dökülenlerle
sınırlı değil. ‘Büyük Birader’ yeni yöntemlerle
çok yakın bir gelecekte bireylerin özel yaşamla-
rını ve haberleşme özgürlüğünü son ve öldürücü
darbeyle tarihe gömmenin hazırlığında. Fran-
sa’da yıl sonunda ulusal meclise gelecek bir ya-
sa tasarısı dinlenme ve izlenmeye son noktayı koy-
mayı hedefliyor. Dinlenme ve izlenmenin onca
güncel olduğu ülkemizde Fransa’da en ciddi ga-
zetelerde manşet ve başyazılara konu olan bu ge-
lişmelerden medyamızın habersiz olmasını, kuş-
kusuz, yadırgımamak elde değil.
Ciddi Le Monde gazetesi manşetten verdiği
kapsamlı haber ve konuyla ilgili ‘Elektronik Bira-
der’ adıyla kaleme alınan başyazısında (25 Tem-
muz 09) “Bu yıl sonunda mecliste tartışılmaya baş-
lanması beklenen ve polise organize suçların
önlenmesinde bireylerin ve kamunun, internet ka-
feler dahil bilgisayarlarındaki haberleşme verileri-
ni, yargıç denetiminde gizlice izleme, toplama, ka-
yıt altına alma ve ilgili birimlere aktarma yetkisi ve-
recek yasa tasarısı”, bu tasarıyla Fransızlar özel
yaşamlarına girilmesinin sınırları konusunda uya-
rılmış bulunuyor: “Büyük Birader burada, çok ya-
kınımızda” denilerek eleştirilmektedir.
Eleştiriler kuşkusuz salt bunlarla sınırlı değil. Ulu-
sal Haberleşme ve Özgürlükler Komisyonu (CNIL)
bu konuda güvence talep ederken, tasarı şimdi-
den şiddetli eleştirilerin hedefi halindedir. Tasa-
rının özel yaşam ve haberleşme özgürlüğü ko-
nusunda son derece duyarlı olan Fransız halkı ta-
rafından büyük bir dirençle karşılanacağından kuş-
ku yok. Korkumuz, Fransa’nın ardından benzer ya-
saların bu konulara hevesli AKP yönetimi tara-
fından benimsenmesi ve hayata geçirilmesi. Bi-
reysel bilgisayarlara girilmesi, daha önce de be-
lirtildiği gibi haberleşme özgürlüğünün sonunu ge-
tireceğinden kuşku yok. Ama yine de insanlar öz-
gürce haberleşmenin yolunu bulacak, gerekirse
Kızılderililerin dumanla haberleşmeleri, özel ulak-
la haberleşme gibi daha güvenli yöntemler ara-
cılığıyla ya da yine teknolojinin yardımıyla özgür-
ce ve güvenle haberleşmenin yolunu bulacaklardır.
TC YERKÖY İCRA
DAİRESİ’NDEN
TAŞINIRIN AÇIK ARTTIRMA
İLANI
Dosya No: 2008/629 TAL
Bir borçtan dolayõ hacizli ve aşağõda cins, miktar ve
değerleri yazõlõ mallar satõşa çõkarõlmõş olup:
Birinci artõrmanõn 20.08.2009 GÜNÜ SAAT 14.00-
14.10’da BÖLGE TRAFİK AMİRLİĞİ, YERKÖY’de
yapõlacağõ ve o gün kõymetlerinin % 60’õna istekli bu-
lunmadõğõ takdirde 25.08.2009 günü aynõ yer ve saatte
2. artõrmanõn yapõlarak satõlacağõ; şu kadar ki, artõrma
bedelinin malõn tahmin edilen değerinin %40’õnõ bul-
masõnõn ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan ala-
caklarõn toplamõndan fazla olmasõnõn ve bundan başka
paraya çevirme ve paylarõn paylaştõrma giderlerini geç-
mesinin şart olduğu; mahcuzun satõş bedeli üzerinden
KDV’nin alõcõya ait olacağõ ve satõş şartnamesinin icra
dosyasõnda görülebileceği; gideri verildiği takdirde şart-
namenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla
bilgi almak isteyenlerin yukarõda yazõlõ dosya numara-
sõyla dairemize başvurmalarõ ilan olunur. 20.07.2009
Takdir Edilen Değeri Lira Krş.: 45.000,00 YTL
Adedi: 1 Adet Cinsi Niteliği ve Önemli Özellikleri:
06 BE 6393 PLAKA SAYILI, MARKASI ERKUNT
MODELİ 2007, CİNSİ TRAKTÖR, TİPİ NİMET 70 T
4WD, KABİNLİ, KIRMIZI, MOTOR NO:
D681470U060853N, ŞASİ NO: E500497, NET AĞIR-
LIĞI 3230, MOTOR GÜCÜ 68, SİNDİRİM HACMİ
3300, ARAÇTA GÖRÜNÜRDE HERHANGİ BİR KI-
RIK DÖKÜK YOK
(İİK m.114/1,114/3) Basõn: 42736
Zelaya
Peştun Azfar