24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B K A M İ L M A S A R A C I K Ü L T Ü R Ç İ Z İ K [email protected] Ü ç yõl öncesinde, Ame- rikan bağõmsõz sine- masõnõn, umulmadõk bir seyirci ve gişe ilgisiyle kar- şõlanmõş, dokunaklõ bir aile ko- medisini şakõr şakõr anlatan, alçakgönüllü ve şirinlikte birinci filmi Little Miss Sunshine’õn yapõmcõlarõndan Marc Turtle- taub, Peter Saraf ve Jeb Brody’nin bu filmin başarõsõnõ tekrarlamak amacõyla yaşlõ bir büyük babayla iki yetişkin kõzõ ve küçük bir to- rundan oluşan bir başka Amerikan ailesi hikâ- yesine giriştikleri, yeni bir Sunshine çeşitlemesi niteliğindeki Günışığı Temizleme (Sunshine Cleaning) yeni ama kõsõr haftada, bugün gös- terime giren üç filmin en dişe dokunuru sayõla- bilir. (Haftanõn öteki iki filmiyse Mavi Fil ad- lõ Tayland yapõmõ bir bilgisayar animasyonuy- la, bu kez ölümün genç kurbanlarõnõ bekleyip bulduğu otomobil yarõşlarõna ilişkin, kanlõ hi- kâyesinden çok teknik özellikleriyle dikkati çek- meye aday, 3 boyutlu, çok ölümlü ve dehşet do- zu epeyce arttõrõlmõş, Final Destination serisinin şimdilik sonuncusu olan Son Durak 4.) İngiliz Saray Şairi Ted Hughes’la evliyken intihar etmiş, şair Sylvia Plath’in dramõnõ ak- taran Sylvia’yla (2003) adõnõ duyuran Yeni Ze- landalõ kadõn yönetmen Christine Jeffs’in, Megan Holley’in ilk senaryosundan çektiği, He- ather Persons’un montajõnõ yaptõğõ ve başlõca rollerini de kadõn oyuncularõn (Amy Adams, Emily Blunt, Mary Lynn Rajskub) üstlendi- ği, Albuquerque-New Mexico’da çekilmiş Sunshine Cleaning’de, doğal olarak belirgin bir kadõn duyarlõğõ ağõr basõyor. TAŞRALI BİR AİLE Hayatlarõnõ çoğu kez beklentilerinin yerini alan hayalkõrõklõklarõyla ancak umutlarõnõ da yitir- meden, biteviye sürdüren, sõradan bireylerden oluşan, küçük bir taşralõ ailenin değişimini ek- sen alan filmi, hoşlanmaksõzõn ama pek de yük- sünmeden temizlikçilik yaparak geçinmeye ça- lõşan büyük kõz Rose (kõrõlgan ve zarif oyuncu Amy Adams geçen yõl Oscar’a aday gösteril- miş yorumuyla filmin lokomotifi) sürüklüyor. Lisedeyken okulun en popüler amigo kõzõ olan Rose’un üstünden silindir gibi geçmiştir hayat, artõk 30’lu yaşlarõnda, maddi sõkõntõ çeken ve git- tiği her okulda aykõrõ davranõşlarõyla dõşlanan, sözgelişi yalama takõntõlõ, 8 yaşõndaki sorunlu oğlu Oscar’õ (Jason Spevack) daha pahalõ ve özel bir okula yazdõrma derdindeki, artõk ken- disiyle barõşõk, bekâr bir annedir o. Okuldayken flört ettiği ama bir başka kõzla evlenmiş sevgi- lisi, polis Mac’in (Steve Zahn) akõl vermesiy- le, her yana kan, parçalanmõş vücut kalõntõsõ ve sõvõsõ saçõlmõş, darmadağõn edilmiş, kötü kokan ve insanõn içini kaldõran, kirli ‘suç mahalli’ yer- leri temizleme işine girişiyor, emlakçõlõk yapmayõ kurarken. Karides işinde başarõlõ olamayan yaşlõ babasõyla (Yõllarõn Alan Arkin’i, tõpkõ Litt- le Miss Sunshine’daki gibi, Oscar ödülüne la- yõk görüldüğü o bildik aksi ama altõn yürekli ih- tiyar kompozisyonunu bir kez daha yineliyor) oturan, dalgacõ, sorumsuz kõz kardeşi Norah’yõ (Emily Blunt) da birlikte, ortak çalõşmaya ik- na ediyor üstelik. İKİ KIZ KARDEŞ İki kõzõnõn bir nevi hizmetçi gibi, polisin hat çektiği, girilmesi yasak, suç ve cinayet bölge- sinde temizlikçilik yapmasõndan hazzetmeyip evini satan baba Alan Arkin’in de maddi kat- kõsõyla değişerek işi aile adõnõ taşõyan bir mini- büs-şirkete dönüştüren bu 2 kõz kardeşin baş- langõçta hiç hoşlanmayõp epeyce zorlandõklarõ yeni hayatlarõnõ beyazperdeye taşõyan film, so- nunda babasõyla yeniden dayanõşma havasõna gi- ren Rose’un polis Mac’le süregelen, alõşkanlõ- ğa dönüşmüş, bayat ilişkisini noktalayõp küçük Oscar’la da çok iyi anlaşan, dükkânõnda temiz- lik maddeleri satan, adeta tek kollu melek di- yebileceğimiz Winston’a (Clifton Collins Jr.) meyletmesiyle en pembe tarafõndan mutlu bir so- na varõyor. İçerdiği -ancak boşa sarf edildiği söylenebi- lecek- kara mizah potansiyeliyle ortalama bir çiz- gi tutturmaktan pek öteye geçemeyen ve sine- matografisinden çok parlak oyuncu perfor- manslarõyla çekici kõlõnmõş Günışığı Temizle- me, sonuçta eli yüzü düzgün kotarõlmõş, orta ka- rar bir bağõmsõz filmin sõnõrlõ albenisine sahip, o çok bildik ve genelgeçer, yaşamak karmaka- rõşõk bir uğraştõr klişesiyle özetlenebilecek, ba- ğõmsõz işi, dramatik bir aile güldürüsü. Haftanõn en dişe dokunur filmi, başrollerini kadõn oyuncularõn paylaştõğõ ‘Günõşõğõ Temizleme’ B ugün gösterime giren film- lerden biri, eğlenceli bir can- landõrma. ‘Mavi Fil’ adlõ, Kompin Kemgumnird’in yö- netmeliğini yaptõğõ filmdeki ka- rakterleri Timuçin Esen, Ozan Güven ile Ezgi Mola seslendi- recekler. Senaryosunu Amra- porn Pandinthong ve Evan Spi- liotopoulos’un kaleme aldõğõ fil- min özgün versiyonunda seslen- dirmeleri Jeremy Redleaf, Carl Reiner, Thomas Sharkey, Mar- tin Short gibi dünya yõldõzlarõ yaptõ. Filmde olaylar, kahrama- nõmõz ‘Mavi Fil’ Khan Kluay’õn, kayõp babasõnõ bulmak için yol- culuğa çõkmasõyla başlõyor. Sevimlifil’inmaceralarõ K orku filmlerinin son dö- nem ses getiren örnekle- rinden ‘Son Durak 4’ de bugün gösterime giriyor. ‘Ölümü Atlatamazsın’ adlõ filmin devamõ olarak çekilen dizinin sonuncusu olan ya- põm, üç boyutlu gösterile- cek. David R. Ellis’in yö- netmenliğini yaptõğõ, senar- yosunu Eric Bress’in kaleme aldõğõ filmde başrolleri Bobby Campo, Shantel Vansanten, Nick Zano, Ha- ley Webb ve Mykelti Willi- amson paylaşõyorlar. Ölüm artõk çok yakõn Yazarlardaninsan haklarõantolojisi Kültür Servisi - İnsan Haklarõ Bil- dirgesi’nin 60. yõlõ, Uluslararasõ Af Örgütü’nce özel bir tasarõyla kutla- nõyor. ‘Özgürlük’ adõ verilen bu ta- sarõ için, dünyaca ünlü otuz yazar, İn- san Haklarõ Bildirgesi’nin otuz mad- desinden esinlendikleri birer yazõ ka- leme aldõ. Bu yazõlarõ bir araya ge- tiren ‘Özgürlük’ kitabõnõn dün Ma- instream Yayõnevi’nce Ulus- lararasõ Edinburgh Kitap Fuarõ’nda sunumu ya- põldõ. Tasarõya katõlan isimler arasõnda Joy- ce Carol Oates’dan Henning Man- kell’e, Paulo Co- elho ve Ariel Dorfman’dan David Mitchell’e birçok önde ge- len yazar yer alõ- yor. Ariel Dorfman, İnsan Haklarõ Bil- dirgesi’nin “Hiç kimse keyfi olarak tutuklanamaz, alı- konamaz ve sürgün edilemez” diyen do- kuzuncu maddesin- den esinlenerek yaz- dõğõ makaleyle bil- dirgenin 60. yõlõnõ kutlarken, Marina Lewycka, “Hiç kimse köleleştiri- lemez” diyen mad- deye dikkat çekiyor ve bu bağlamda yaz- dõğõ makaleyle tasarõ- ya katõlõyor. Bildirgenin “Herkes düşünce ve ifade özgür- lüğüne sahiptir” diyen 19. maddesinden yola çõkan ünlü Bre- zilyalõ yazar Paulo Coelho’nun öy- küsü, “Huzur Hapishanesinde” adõnõ taşõyor. İnsan haklarõ ihlalle- rinin yakõn tanõğõ olan Coelho ve Dorfman gibi yazarlar, tüm telif haklarõnõ Uluslararasõ Af Örgütü’ne devrettikleri öyküleri için hiçbir üc- ret almadõlar. Dorfman’õn “Masum Geçiş” adlõ öyküsü de yazarõn kişi- sel deneyimlerinden kaynaklanõyor. “Mesele sadece çekilen acı değil” diyen Dorfman, “İnsan hakları her ihlal edildiğinde, herhangi bir yerde, ‘daha iyi, daha güzeli bulmak için doğduğumuz düşü’ bozguna uğratılmış oluyor. Bir grup yazarın, yaratıcılıklarını, büyük bir hevesle ve tam bir kararlılıkla yara al- mış insanlığımızı yeni- den var etmek için bir araya getirmesinden daha doğal ne olabi- lir? Ve dünyada gü- zelliğin ve özgürlü- ğün sözünün geçece- ği inancını tazelemek için...” sözleriyle dü- şünce ve duygularõnõ dile getiriyor. Orange Ödülü sahibi Nijeryalõ yazar Chima- manda Ngozi Adichie de, bildirgenin 23. mad- desinden esinlenerek ‘Sola’ adlõ öyküyü yazdõ. Yazar, öyküsünde, ülkesinde meydana gelen adli bir olayõn haberini yaptõk- tan sonra ardõnda hiçbir iz bõrakmadan ortadan kay- bolan Gambiyalõ genç bir gazetecinin serüvenini an- latõyor. Yazar Andrew Moti- on’õn bir şiirle katõldõğõ ‘Öz- gürlük’ adlõ kitapta, James Meek, Kate Atkinson, Amit Chaudhuri, Alan Garner ve Ali Smith’in yazõ ve öyküleri de yer alõ- yor. Başpiskopos Desmond Tutu, kitap için yazdõğõ önsözde, “Biz yüce kavramlar ve özgürlük için yola çıktık. Umarız bu yazdıkla- rımız amacımıza ulaşmada yar- dımcı olur” diyor... İNSAN HAKLARI BİLDİRGESİ’NİN 60. YILINA KATKI MEHLİKA AKGÜN U ral Altay dil ailesine men- sup PEN üyeleri arasõnda iletişim başlatmak, Orta Asya’da edebiyat, dil ve ifade öz- gürlüğünün gelişmesi yönünde adõm- lar atmak amacõyla Uygur ve Kõrgõz PEN merkezlerinin düzenlediği “Ural Altay Dilleri PEN Merkez- leri Konferansı” bugün sona eriyor. Japonya’dan, Kazakistan’a dek PEN temsilcileri ile henüz PEN kulübü ol- mayan ülkelerden yazarlarõn da yer aldõğõ konferansõn amaçlarõ hakkõn- da Uygur PEN Başkanõ Kaiser Öz- Hun ve Uluslararasõ PEN Genel Sekreteri Eugene Schoulgin ile ko- nuştuk. Uygur PEN Başkanõ ÖzHun, Uluslararasõ PEN’e 2008 yõlõnda güçlü bir ses olarak girdiklerini be- lirterek, “Sesimiz duyulduktan son- ra kapılar açılmaya başladı. Bize anlatmak, konuşmak, öğrenmek ve öğretmek için bir şans doğdu. Biz şimdi yalnız Uygurların değil tüm insanlığın fikir özgürlüğünü savunuyoruz” dedi. 90’lardan son- ra Çin’in siyasetinde değişim ya- şandõğõna dikkat çeken ÖzHun, “Uy- gur Türkçesini okumamız lazım- dı ancak hiçbir okul Uygur Türk- çesinde eğitim veremedi. Türkçe konuşmak, okumak, yazmak ya- saklandı. Biz yazar olarak Türk- çe yazıyoruz ancak halk bunu an- lıyor mu? Hayır, anlamaları çok zor. Biz milletimizi anlatmak isti- yoruz ancak 1 milyarı aşkın Çin- liye karşı bir şey yapamıyoruz. Biz Çin’den barışı istiyoruz” diye ko- nuştu. Uygur Türkçesi ile yazõlan ki- taplarõn olduğuna ancak bu kitapla- rõn hükümetin istediği doğrultuda ya- zõldõğõna dikkat çeken ÖzHun, şöy- le devam etti: “Yoğun bir baskı var ve özgürlük yok. O kitaplardan çı- kan sesler bizim yüreğimizden çı- kan sesler değil. Bu bizim hakkı- mızdır, biz de bunu istiyoruz. Fik- rin, dilin ve edebiyatın özgür ol- masını istiyoruz, aynı alfabeyi kullanan bir toplumu amaçlıyoruz. Bu nedenle Ural Altay dil ailesin- den gelen PEN üyeleri olarak İs- tanbul’da toplandık. Barışa, fikir özgürlüğüne ve kalemin gücüne inanan PEN üyeleri burada. Ön- ce akrabalar barış ve birlik için- de olurlarsa o zaman da komşular da barış içinde olacak.” ‘Orta Asya’da ilk iletişim ağı’ Uluslararasõ PEN Genel Sekrete- ri Schoulgin ise konferansõn Orta As- ya’daki PEN merkezleri arasõnda ilk iletişim ağõ olma özelliğini taşõdõğõ- nõ vurguladõ. Ural Altay ile ‘İpek Yolu’ arasõndaki ilişkiye dikkat çe- ken Schoulgin, “İpek Yolu, nasıl malların bir yerden bir yere git- mesine yol açıyorsa, biz de dillerin, edebiyatların dolaşmasını savu- nuyoruz” diye konuştu. Siyasi ne- denlerle Orta Asya’daki ülkelerin uzun zamandõr birbirinden kopuk kaldõğõnõ ifade eden Schoulgin, ya- zarlarõn da birbirini tanõmadõğõnõ vurguladõ. Schoulgin şunlarõ söyle- di: “PEN siyasi olmayan bir ör- gütse de ve biz her ne kadar hiç- bir siyasi faaliyette bulunmuyor- sak da siyasal bir dünyada yaşı- yoruz. Dolayısıyla Uygurların uğ- radığı zulüm de bir bakıma bu konferans sürecine denk geldi ve bizim dayanışma duygumuzu güç- lendirdi.” ‘Ural Altay Dilleri PEN Merkezleri Konferansõ’ sona eriyor Türkiye’den Japonya’ya dek PEN temsilcileri ile henüz PEN kulübü olmayan ülkelerden yazarlarõn da yer aldõğõ “Ural Altay Dilleri PEN Merkezleri Konferansõ”nda Orta Asya’da edebiyat, dil ve ifade özgürlüğünün gelişmesi amaçlanõyor. Özgürlüğe çağrõ... SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 2009 CUMA 16 KÜLTÜR Kültür Servisi - Son yõllarda uluslararasõ alanda ba- şarõlar kazanan Türk Sinemasõ bu yõl da Avrupa’da çeşitli festivallerde görücüye çõkõyor. Mehmet Ba- hadır Er ve Maryna Gorbach’õn yönettiği ‘Ka- ra Köpekler Havlarken’ isimli filmi 24 Eylül-3 Ekim tarihleri arasõnda düzenlenen Almanya’nõn en önemli festivallerinden 17. Hamburg Film Festi- vali’nde yarõşacak. Filmde, yönetmen Er, on beş yõl boyunca bir parçasõ olarak yaşadõğõ mahalleyi, şe- hir göçebeliği, güvenlik, rant, tutunamama ve ya- şam mücadelesi kavramlarõnõ irdeliyor. Festivalin ‘Vibrant Metropolises’ uluslararasõ bölümünde ya- rõşacak olan film aynõ ay içerisinde Avrupa’da önemli üç festivalde daha yarõşacak. Hamburg Film Festivali’nde aynõ kategoride yarõşa- cak bir diğer Türk filmi ise Fatih Akın’a ait ‘So- ul Kitchen’ isimli yapõt. Akõn’õn bu filmi Vene- dik’te Altõn Aslan için de yarõşacak ve İsmail Nec- mi’nin sürrealist filmi ‘Bunu Gerçekten Yapmalı mıyım’ ile 10-19 Eylül’de gerçekleşecek 34. To- ronto Film Festivali’nde gösterilecek. Akõn’õn fil- mi ‘özel gösterim’, Necmi’ninki ‘Keşfedilenler’ programõnda yer alacak. Öte yandan, ünlü yönet- men Yeşim Ustaoğlu, Asya’nõn önemli festival- lerinden, 8-16 Ekim tarihleri arasõnda gerçekleşti- rilecek, Pusan Film Festivali’nde jüri üyeliği yap- maya hazõrlanõyor. Kültür Servisi - Aylõk edebiyat ve kültür dergisi Varlõk, bu ayki sayõsõnda hükümetindemokratik açõlõmõnõ masaya yatõrdõ. EnverErcan yönetimindeki dergi, “Kürt açõlõmõ gerekli mi? Türkiye’yi böler mi?” sorusunuAdnan Özyalçõner, İnci Aral, Ahmet Telli,Buket Uzuner, Murat Gülsoy, Akif Kurtuluş,Şükrü Erbaş, Süreyya Evren ve Sema Kaygusuz’a yöneltti. Derginin eylül sayõsõnda ayrõca,Süha Oğuzertem, Âlim Kahraman, Hilal Kaya,Süreyya Elif Aksoy ve Hülya Bulut’un yazõlarõndan oluşan ‘Eleştirinin Üst Boyutu:Karşõlaştõrmalõ Edebiyat’ dosyasõnõn yanõ sõraGayatri Chakravorty Spivak, Yõldõz Cõbõroğlu,Mehmet Rifat, Uğur Kökden, Öner Yağcõ veMustafa Şerif Onaran’õn yazõlarõna yer veriliyor. ‘Açılım’aedebiyatçıbakışıVarlık’ta Türk yönetmenler dünya yolcusu Türk yönetmenler dünya yolcusu Türk yönetmenler dünya yolcusu Türk yönetmenler dünya yolcusu REM’den yeni albüm Kültür Servisi - ABD’li alternatif rock müzik topluluğu REM, 2007 yõlõnõn Temmuz ayõnda gerçekleştirdikleri prova çalõşmalarõnõ albüm haline getiriyor. Dublin’deki Olympia Kulüp’te, 5 gün boyunca yaptõklarõ provalarda çalõnan 39 şarkõnõn yer alacağõ albüm 26 Ekim’de piyasaya çõkacak. Albümde bilinen parçalarõn dõşõnda, 2008 yõlõnda çõkan albümleri ‘Accelerate’deki şarkõlarõn ham halleri ve sadece provalarda çalõnmõş olan iki parça da yer alõyor. Slash’in ünlü konukları Kültür Servisi - Guns’n Roses ve Velvet Revolver topluluklarõnda efsaneleşen gitarist Slash, 2010 senesinde piyasaya süreceği Slash & Friends adlõ ilk solo albümüne birçok ünlü ismi de konuk etmeyi planlõyor. Billboard müzik dergisinin haberine göre Ozzy Osbourne, Alice Cooper, M. Shadows, Flea, Iggy Pop, Chris Cornell, Nick Oliveri, Adam Levine, Travis Barker, Fergie, Ronnie Wood ve Steven Adler gibi isimlerin konuk olacağõ albüm, hard rock ve heavy metal türünde olacak. McCartney: İddialar asılsız Kültür Servisi - Dünyanõn en önemli müzik dergilerinden Rolling Stone’un bu sayõsõnda kapak yaptõğõ ‘Beatles neden dağõldõ?’ başlõklõ haberinde Beatles’õn iç çekişmeden dağõldõğõnõ ve başta John Lennon olmak üzere topluluktaki herkesin Paul McCartney’den yaka silktiğini ileri sürmesinin üzerine McCartney, The Radio Times’a konuştu. İddialarõn asõlsõz olduğunu, kimseyle yansõtõldõğõ gibi rakip ve düşman olmadõğõnõ ve iddialarõn aksine, Lennon’la çok ortak noktasõ olduğunu belirten McCartney, sözlerini “John benim için ne kadar kötü söz söylerse söylesin, ardõndan gözlüklerini burnunun ucuna doğru indirip ‘Seni seviyorum’ derdi” diye bitirdi. Ellie Greenwich hayatını kaybetti Kültür Servisi- ABD’li şarkõ sözü yazarõ Ellie Greenwich 68 yaşõnda öldü. Greenwich, River Deep, Mountain High gibi birçok sevilen şarkõnõn sözlerini kaleme almõştõ. Türk yönetmenler dünya yolcusu Brezilyalı yazar Paulo Coelho “Huzur Hapishanesinde” adlı öyküsüyle tasarıya katılan yazarlar arasında.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle