18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 27 AĞUSTOS 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EMEK [email protected] İşsizlik Sigortası Fonu’ndan bütçeye kaynak aktarılmasını öngören 5921 sa- yılı yasa, Cumhurbaşkanı tarafından da onaylanarak yürürlüğe girdi. Yasa, anayasanın sosyal devletle ilgili 2 mad- desi ile Çalışma Hakkı ve Ödevini dü- zenleyen 49. maddesine aykırı gözü- küyor. Türk-İş, DİSK ve Hak-İş, bu yasanın veto edilmesi için Cumhurbaşkanlığı’na yaptığı başvuruda, anayasanın 49. mad- desine göre devletin işsizliği önlemek için gerekli tedbirleri almakla yükümlü bulunduğunu hatırlatarak İşsizlik Fo- nu’nun bir yatırım fonu olmayıp sigorta tekniğine göre işçi ücretlerinden yapı- lan kesintiler ile işveren payı ve devlet katkısından oluşan ve işsizlik amacına dönük bir fon olduğunu vurguladı. Yaklaşık 42 milyar lirası bulunan fon, gerçek işsiz sayısı 6 milyon olan Türki- ye’de halen sadece 293 bin kişiye işsizlik ödeneği vermektedir. Ödenek süresi en fazla 10 ay olup, en fazla miktar da brüt asgari ücretin yüzde 80’i olan 554 liradır. Bu koşullarda fondan daha faz- la işsizin yararlanması ve ödenek süre- si ile miktarının artırılması gerekirken büt- çeye kaynak aktarma gündeme gel- mektedir. Veto gerçekleşmeyince sendikalar CHP’ye çağrıda bulunarak yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne gidilmesi- ni talep ettiler. CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, başta anayasanın 2 ve 60. maddeleri olmak üzere yasanın anayasaya aykırılığı üzerinde çalışma ya- pıldığını ve ekim ayı ortalarında Yüksek Mahkeme’ye başvuracaklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, sosyal devlet anlayışının ta- mamen tasfiye edilmek istendiğini be- lirterek SSK hastanelerinin devri sonra- sında da bir ödeme yapılmadığını, bu ya- sayla AKP’nin bütçeye aktardığı parayı da ödemeyeceğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, “Sendikalar konuyu CHP’ye havale diyorlar. Esas sahibi kendileridir. Sosyal güvenlik yasası sı- rasında seyirci kaldılar. Şimdi daha ak- tif davranıp işçileri bilinçlendirmeleri, or- tak hareket etmeleri gerekir” dedi. Gerçekten SSK hastaneleri elden çı- karken, iş kanunu esnek hale getirilirken, sosyal güvenlik hakları ortadan kaldırı- lırken sendikaların ciddi muhalefet yap- tığı söylenemez. Toplumu aydınlatmak, işçi sınıfını harekete geçirmek, kamuo- yu oluşturmak son derece önemlidir. 15- 16 Haziran 1970 olaylarına yol açan ve sendikal örgütlenmeyi engelleyen 1317 sayılı yasaya karşı mücadele eden işçi sınıfı, o kadar etkili oldu ki Anayasa Mah- kemesi 12 Mart dönemi koşullarında 19 Ekim 1972’de ilgili yasayı iptal etti. O ne- denle sendikaların bu iki aylık süre içe- risinde ortak toplantılar düzenleyip top- lumu ve işçi sınıfını bilinçlendirerek ge- rekirse ortak eylemler yapabilmesi an- lamlı gözüküyor. (*) Dr. Maltepe Üniversitesi [email protected] GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Gel de Yazma... Evet, gel de yazma. Kaçıncı kez yazıyorum bi- lemem, ama siyasetçilerin önce konuşup sonra düşünme geleneğinin örneklerini, açılım projesi ne- deniyle yeniden yaşıyoruz. Açılım projesi, siyasal iktidarın bir anlamda ken- di dünyalarını da kendi anlayışları kadar mo- dernleştirme girişimlerinin ipuçlarını veriyor. Türkiye, Avrupa Birliği’ne üye olacak ya. De- mokratikleşme bu nedenle zorunlu. Ecevit’in koalisyon hükümeti de aynı zorunlu köprüden geçmiş, bu kapsamda da idam ceza- sını kaldırmıştı. Ancak idam cezasının kaldırılması girişimine koa- lisyonun ortaklarından biri olan Milliyetçi Hareket Partisi öneri düzeyinde imza vermesine karşın, de- ğişikliğin TBMM Genel Kurulu’nda oylanma sı- rasında ret oyu kullanmıştı. İçinden AKP’nin çıktığı Refah Partisi’nden kimi milletvekilleri ise kabul oyu vermişlerdi. Açılım tartışmasının vardığı düzeyin yarattığı si- nir gerginliği sonunda açılım tartışması, idam ce- zasının kaldırılması tartışmasına indirgendi. İktidar partisi sözcüleri, açıklamaları ile kendi- lerinin olağanüstü kızdırdığı anlaşılan MHP lide- rini topa tuttular. Öyle laflar ettiler ki sadece “Biz olsaydık asar- dık. İdam cezasını geri getirmeyi bile düşünüyo- ruz” demedikleri kaldı. Hem dünyaya ayak uydurmaya çalıştıklarını söy- leyip, hem de akla pek de uygun düşmeyen eleş- tirileri gündeme getirmek, kafa karışıklığının ye- ni bir göstergesini oluşturdu. Kızgınlığın vardığı boyutların son örneği, ha- yırsever işadamlarının katkısı ile yapılan ve Zey- nep Mutlu’nun adını taşıyan okul binalarının, sa- bah sabah düzenlenen bir baskınla yıkılmasıydı. Laik eğitimin dibine darı ekmek için yapılan yö- netmelik oyunları yetmezmiş gibi, öğretim yılının açılmasına sayılı günler kala, okul yıkılmasına ka- dar vardırılan kızgınlık Türkiye’de ilk kez somut- landırılmış oldu. Gerekçesi, insanı en kızgın döneminde bile gül- dürecek cinstendi. Su toplama havzasında yapılmışmış. Binlerce metrekare orman ve su toplama alanını üçüncü köprü için feda etmeye niyetlenenlerin üç, beş dö- nümlük alana karşı çıkmalarını anlamanın olana- ğı ne yazık ki yok. Haydar Kazgan Hoca’yı dün sonsuzluğa uğur- ladık. Türkiye’nin kabuğunu yeni yeni kırmaya ça- lıştığı 1960’lı yıllar, gazetelerde ekonomi servis- lerinin değil varlığından söz edilmesinin hayalinin bile kurulamadığı dönem. Ekonomi muhabirliği de istihbarat servislerinin kapsamındaki gazetecilik dallarından biri. Değişiklikleri anlayabilmek ve izleyebilmek için bir bilen gerekli. İmdadımıza koşan da önce doçent, ardından da çiçeği burnunda profesör olan Haydar Kazgan Ho- ca. Mesaiden çıkar gibi bizlerle Pembe Ko- nak’tan çıkıp arkalardan Eminönü’ne giden, Ka- dıköy vapurundan indikten sonra Moda’daki evi- nin yolunu tutan Haydar Hoca’ya çok şey borç- luyuz. İTÜ’deki uğurlama törenine katılarak bor- cumuzu ödeyebildiğimizi de sanmıyorum. Gülten Kazgan Hoca’nın, öğrencilerinin ve eko- nomi dünyasının başı sağ olsun. CİHAN ORUÇOĞLU AKP iktidarõnõn 7 yõllõk görev sü- resi boyunca üye sayõlarõ yaklaşõk yüzde 800 oranõnda büyüyen ve her dönem, baskõ ve zorla işçileri etki- lediği öne sürülen Hak-İş Konfede- rasyonu ve Memur-Sen’e yönelik tepkiler sürüyor. DİSK Genel Baş- kanõ Süleyman Çelebi, işçilerin zor- la üye yaptõrõlmasõnõ eleştirerek “Sendikalar Yasası’nda yapıla- cak düzenleme ile bu duruma cid- di cezalar getirilmelidir” dedi. KESK Genel Başkanõ Sami Ev- ren, Türkiye’de çalõşma yaşamõnõn demokratik olmadõğõnõ ifade ede- rek “Devlet otoritesi yasalarla bir- likte işçiler üzerine baskı kurdu. İktidara biat eden bir anlayış or- taya çıktı. Sonuçta da emek hare- keti boğulma noktasına geldi” di- ye konuştu. Türk-İş Genel Mali Se- kreteri Ergün Atalay ise işçi ve memurlarõn baskõ altõna alõnmasõnõn sendikal ahlaka sõğmayacağõnõ söy- ledi. Sürgün bile ediliyor DİSK Genel Başkanõ Süleyman Çelebi, AKP’nin iktidarõ süresince Hak-iş ve Memur-Sen’in yüzde 800 oranõnda büyüdüğüne dikkat çekerek “Hükümet sendikaları, meslek oda- larını kendine yanaştırmaya çalışı- yor. Sendikaları, sivil toplum ör- gütlerini ve meslek odalarını baskı altına almak istiyor. İşçi ve me- murları zorla üye yapmak isteyen sendikalara karşı ağır yaptırımla- rın uygulanması gerekiyor” dedi. Yerel yönetimlerde sendikal yönden en büyük baskõlarõn DİSK’e yönelik olduğunu savunan Çelebi, “Sendika- lar, siyasi partilerden bağımsız ol- mak zorundalar. Hak-İş ve Me- mur-Sen’e baktığımızda bu iki sen- dika AKP iktidarı döneminde ol- dukça büyümüştür. Diğer taraf- tan üyelerimiz sürgünlere gönderi- liriyor. Bedeller ödüyor” diye ko- nuştu. Çelebi şöyle devam etti: “İşçileri baskı altına almak isteyen sendi- kalara karşı Sendikalar Yasası’nın değiştirilmesi gerekiyor. İşçilere, özgürce sendika hakkı tanınmalı ve işçilerin bu sendikalara üye olma- ları sağlanmalıdır.” KESK Genel Başkanõ Sami Evren, Türkiye’de çalõşma yaşamõnõn de- mokratik olmadõğõnõ belirterek “Bir ül- kede çalışma hayatı demokratik değil ise orada sendikal hareket de zayıf demektir. Türkiye’de sendikalı çalışanların sayısı toplam çalışan- ların yüzde 5’lik kısmını oluşturu- yor. Bu şartlar altında hak alma mücadelesi çok zayıflamıştır’’ dedi. Türkiye’de işçiler üzerinde oyunlar oynandõğõnõ anlatan Evren şöyle de- vam etti: “Geçmişte işçiler, mücadele eden sendikalara yönelirdi. Kim işçinin hakkını koruyorsa işçiler o sendikaya üye olurdu. Bugün bu mücadele zemini ortadan kaldırdı. Devlet otoritesi yasalarla birlikte iş- çiler üzerine baskı kurdu. Sonuçta da emek hareteki boğulma nokta- sına geldi.” Üyeler tehdit ediliyor Türk-İş Genel Mali Sekreteri Ergün Atalay da bazõ siyasetçiler, belediye başkanlarõ ve bürokratlardan destek gören Hak-İş Konfederasyonu ve bağlõ sendikalarõn üyelerine her türlü baskõ ve tehditi uyguladõklarõnõ belir- terek “Bu baskılar son aylarda ar- tış gösterdi. Özellikle belediye iş- kolunda örgütlü sendikalarımıza yönelik bu hukuk dışı baskılar iş- çilerimizi bazı iktidar partisi mil- letvekilleri ve belediye bürokratla- rı aracılığıyla tehdit edecek boyut- lara vardı” dedi. DİSK Başkanõ Çelebi, işçilerin zorla üye yaptõrõlmasõnõ eleştirerek yasada yapõlacak değişiklikle bu duruma ciddi cezalar getirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Türk-İş Genel Mali Sekreteri Ergün Atalay da, AKP’nin baskõlarõ artõk milletvekilleri ve belediye bürokratlarõ aracõlõğõyla yaptõğõnõn altõnõ çizdi. Termik santralda eylem SERMET ÇUHADAR KAHRAMANMARAŞ - Kahramanmaraş Af- şin-Elbistan B Termik Santralõ’nõn temizlik işleri- ni yapan taşeron firmada çalõşan yaklaşõk 100 işçi işten çõkarõldõklarõ için eylem yaparak, santral gi- rişini ve santralõn önündeki yolu kapattõ. Eylem ne- deniyle 2 bin işçi santralda mahsur kaldõ. İşçilerin oturma eylemi nedeniyle termik santralda vardiya değişimi yapõlamadõ ve iş bõrakarak evlerine dön- mesi gereken yaklaşõk 2 bin işçi tesislerden ayrõ- lamadõ. Olay yerine çok sayõda jandarma ekibi sevk edildi. Eylemciler, bölge milletvekillerinin yanla- rõna gelmesini talep etti. Afşin ilçesindeki Afşin-Elbistan (B) Termik Santralõ’na kömür taşõnan bant yolunda yangõn çõk- tõ. İşçiler eylem yaparken gece 23.30 sõralarõnda sant- ral taşõma bantlarõnda çõkan yangõn korkulu saatlerin yaşanmasõna neden oldu. Yangõna santralõn itfaiye aracõnõn yanõ sõra 6 itfaiye aracõ ve iş makineleri mü- dahale etti. İtfaiye ekiplerinin 3 saatlik çalõşmasõ so- nucu yangõn kontrol altõna alõnabildi. Yangõnõn ne- deni henüz belirlenemezken, 4 milyon TL’lik mad- di hasar meydana geldiği tahmin ediliyor. İşçiler oturma eylemlerini gece sonlandõrdõlar. AKP iktidarõnõn yedi yõldõr süren baskõsõyla Hak-İş ve Memur-Sen’in yüzde 800 büyüdüğü ileri sürüldü Sendikacõlõk boğulma noktasõnda T ürkiye Deri-İş Sendikasõ ile De- sa Deri arasõnda sendika üyesi ol- duklarõ için 29 Nisan 2008 tari- hinden itibaren Düzce’de ve 3 Temmuz 2008’de Sefaköy’de işten atõlan toplam 44 işçinin tekrar işbaşõ yaptõrõlmasõ için devam eden görüşmeler, pazarte- si günü imzalanan protokolle sonuç- landõrõldõ. Anayasal ve yasal hak olan sendika- laşma hakkõnõ kullanarak sendikaya üye olmaya başlayan Desa işçileri, TİS yetkisi almaya yetecek çoğunluğa ulaşmadan, işverenin sendika üyelik- lerini öğrenmesi sonucunda işten atõl- mõştõ. Bunun üzerine Düzce ve Sefaköy fabrikalarõnõn önünde yaklaşõk 15 ay de- vam eden Desa direnişi başladõ. Sendika, uluslararasõ markalara ça- lõşan Desa Deri işvereninin sendika kar- şõtõ tavrõnõ kõrmak için hem yerel, hem uluslararasõ hem de hukuksal alanda mücadele yürütmüştü. Uluslararasõ alanda mücadelemizde üyesi oldu Uluslararasõ Tekstil Hazõr Giyim ve De- ri İşçileri Federasyonu (ITGLWF) ve Avrupa Tekstil Hazõr Giyim ve Deri İş- çileri Konfederasyonu (ETUF:TCL)ve sivil toplum örgütü olan, Temiz Giysi Kampanyasõ (CCC) ile Desa Deri’de yaşanan örgütlenme özgürlüğü ihlal- lerini kamuoyuna taşõyan bir kampan- ya süreci başlatõlmõştõ. 24 Ağustos’ta imzalanan protokole göre; - Desa işvereni sendika karşõtõ tutu- mundan vazgeçecek ve tüm işçilere sen- dika haklarõnõn güvence altõna alõndõ- ğõna dair yazõlõ bir belge dağõtacak. - Görüşmeler devam ederken 6 üye- ye tekrar işbaşõ yaptõran Desa, bu pro- tokolle 6 üyeyi daha işbaşõ yaptõracak. Diğer işten çõkartõlan işçiler, kesilen si- parişlerinin geri dönmeye başlamasõ ile birlikte tekrar işe alõnacak. Dünyanõn en büyük sektör sendikasõ olarak bilinen IG Metall, çalõşanlarõn şirket yönetimlerine katõlmasõnõn önemine değinirken bunun üretici Alman işletmelerinin Amerikan ve İngiliz mali yatõrõmcõlarõn saldõrõsõna karşõ savunmak için de önemli olduğunu kaydetti. Kriz, sendikaları yönetime itiyor Hükümet memura ilk 6 ay için yüzde 2, ikinci 6 ay için ise yüzde 2 artõş yapmayõ önerdi Enflasyonun altõnda zam önerisiProfilo’dahakkını arayana ceza Asil Çelik’te dayanışma DİSK Genel Başkanõ Süleyman Çelebi, Bur- sa’nõn Orhangazi ilçesinde Asil Çelik Fabri- kasõ’nda devam eden açlõk greviyle ilgili, işvere- nin, “toplusözleşme görüşmelerinin başından be- ri yaptığı kabul edilemez tekliflerle uzlaşmaz bir tutum sebebiyle grevin baş sorumlusu olduğu- nu” söyledi. 20 Ağustos’tan beri 550 işçinin grevde bulunduğu Asil Çelik’te işveren sõfõr zam- da dayatmõş ve uzlaşmaz bir tutum sergilemişti. Bursa’nõn Mudanya ilçesinde bulunan Türk Prysmian Kablo Sistemleri’nde çalõşan işçiler, Asil Çelik’te açlõk grevini sürdüren işçilere destek verdi. Mesai sonrasõ Mudanya İskele Meyda- nõ’nda toplanan işçiler adõna konuşan Birleşik Me- tal-İş işyeri temsilcisi Gökhan Aydın, Asil Çe- lik’teki meslektaşlarõnõn kararlõ ve onurlu grevinin ocaktan bu yana sürdüğünü belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet ile memurlar arasõndaki toplu görüşmelerin 6. turu sonunda, hükümet memura ilk 6 ay için yüz- de 2, ikinci 6 ay için ise yüzde 2 ar- tõş yapmayõ önerdi. Küresel krizi ba- hane eden Devlet Bakanõ Hayati Ya- zıcı, “Ancak bunu verebiliyoruz” derken, yüzde 5.3’lük enflasyon ra- kamõnõn altõnda kalan teklife memur konfederasyonlarõ tepki gösterdi. Memur-Sen Genel Başkanõ Ahmet Gündoğdu, “Görünen o ki imza at- mamamız için açık bir davet var” görüşünü dile getirirken, Kamu-Sen Başkanõ Bircan Akyıldız, “Teklif 25 TL’ye tekabül ediyor ve bunu biz bayramda çocuklarımıza verme- ye utanırız” dedi. Kamu İşveren Kurulu ile memur sendikalarõ arasõndaki toplu görüş- melerin 6. turu dün sona erdi. Gö- rüşmelerde hükümeti temsil eden Devlet Bakanõ Hayati Yazõcõ, dün- yada yaşanan küresel kriz nedeniy- le Türkiye’de bu yõl ilk defa yüzde 13.6 oranõnda işsizlik süreci yaşan- dõğõnõ hatõrlatarak “Bu şartlarda ancak 2 artı 2 bir zam önerebilmiş oluyoruz” dedi. Memur-Sen Başkanõ Gündoğdu, yarõn yapõlacak son toplantõda hü- kümetin teklifini arttõrmamasõ du- rumunda imza atmayacaklarõnõ be- lirterek “29 Ağustos’ta da sonuç alı- namazsa eylem var” dedi. Kamu- Sen Başkanõ Akyõldõz da teklife tep- ki göstererek “Bunun adı acıma- sızlıktır, bunun adı adaletsizliktir. Karadeniz’de bir laf var ‘hain’ der- ler, acımasız anlamında. Bunun adı hainliktir” diye konuştu. OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT - Ekonomik kriz derinleştikçe, Alman sendikalarõn- dan şirket yönetimlerine katõlõm ve ortaklõk çağrõlarõ da siyasallaşõyor. Özellikle Sol Parti ve Eşbaşkanõ Os- kar Lafontaine’in “Krizde devlet yardımı alan şirketlerin çalışan- larına, ortaklık ve kararlara ka- tılım hakkı verilmesi gerektiği” yo- lundaki talepleri işçilerin olumlu tepkisiyle karşõlanõnca, sendikacõlar tarafõndan da yinelenmeye başladõ. IG Metall Başkanõ Berthold Hu- ber, basõna yaptõğõ açõklamalarda, krizde en büyük fedakârlõğõn çalõ- şanlarca yapõldõğõnõ anõmsatarak “Bu fedakârlıklarının karşılığını da görmeleri gerekir” dedi. Pazar günleri yayõmlanan Frank- furter Allgemeine Sonntagszei- tung’un sorularõnõ yanõtlayan etkili sendikacõ, çalõşanlarõn, işletmele- rin yönetiminde söz sahibi olmasõ gerektiğini savunurken, “Bizim de söyleyecek sözümüz var” diye ko- nuştu. Hisse senedi sahiplerinin yüzde 5’lik bir paydan itibaren şirket yö- netimlerinde gerçekten sözlerinin geçmeye başladõğõnõ vurgulayan Huber, “Eğer bir işletmenin çalı- şanları yüzde 20’lik bir hisseye sa- hip olabiliyorsa, biz buna neden karşı çıkalım” dedi. VW, Opel, Da- imler, Schaeffler gibi dev Alman şir- ketlerinde sendikayla şirket yöneti- mi arasõndaki katõlõm pazarlõklarõnõn sürdüğünü anõmsatan Berthold Hu- ber, “Şirketlerde yöneticiler bize geliyorlar ve krizden çıkmak için ne gibi bir yardımda bulunacağı- mızı soruyorlar. Bunun karşılı- ğında da ortaklık öneriyorlar” dedi. IG Metall Başkanõ Huber, krize giren ve çalõşanlardan destek isteyen şirketlerde çalõşanlarõn “çapa” de- nilen kalõcõ ve etkili bir ortaklõk ya- põsõna sahip olmasõ gerektiğini vur- gularken de şu görüşleri dile getir- di: “Çalışanlar gerçekten iyi his- se senedi sahipleridir ve bunlar, çıplak bir ‘share-holder-value’ ka- pitalizminden farklı bir model izlemektedir. Biz iktidardan falan söz etmiyoruz. Bizim esas derdi- miz, işyerlerinin istikrarıdır. An- glo-Sakson yatırımcıların Alman şirketlerine yönelik saldırılarına karşı bir ağırlığa da ihtiyacımız var. Çalışanların ortaklığı duru- munda örneğin, denetleme ku- rulunda ille bizden bir üye olsun talebimiz yok. Benim için önem- li olan şirketlerde katılımcılığı yaymaktır.” Desa’da anlaşma [email protected] GÖRÜŞ ATİLLA ÖZSEVER (*) İşsizlik Fonu İçin Eylem Birliği Gündoğdu, teklifi “İmza atmamamız için açık davet var” diye değerlendirdi. P rofilo Telra Elektrik, talep etti- ği iflas erteleme gerekçesiyle iş- ten çõkarõlan çoğunluğu işçi 1000 civarõndaki çalõşanõndan dava açanlara ya da eylem yapanlara taz- minatlarõnõ ödemiyor. Çalõşanlara olan toplam 10 milyon lira tutarõnda- ki ödeme, keyfi olarak erteleniyor. 2007’de ödeme güçlüğü içine giren şirket anlaşarak işten çõkardõğõ çalõ- şanlardan bir kõsmõna, hak ettikleri izinlerden vazgeçmek koşuluyla iste- diği miktarda isetediği taksitlerle öde- me yapõyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle