Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Johns Hopkins Üniversitesi Uluslararası Çalışmalar
Okulu (SAIS) ile İsveç Güvenlik ve Kalkınma Politi-
kaları Enstitüsü.
İki kurum ortaklaşa böyle bir araştırmada karar kıl-
mışlar!.
Neden?
Yaptıkları açıklamalara göre, bu konuda ne Türk-
çe ne de İngilizce tatmin edici bir çalışma bulabil-
mişler. O nedenle Türkiye’yi yakından tanıyan “Türk
Ordusu ve Siyaset”, “Türkiye’de Siyasal İslam: Ba-
tı’ya Koşarken Doğu’ya Yönelmek” adlı kitapları da
bulunan Jenkins’ten böyle bir rapor hazırlamasını is-
temişler.
Jenkins, raporu yazarken ailesinden bile sakla-
dığını, kopyasını farklı yerlerde bulundurduğunu söy-
lüyor. Her şeyi bir kenara bırakalım; 1989’dan bu ya-
na Türkiye’de yaşayan İngiliz gazetecinin aldığı bu
önlemler, ülkemizin nasıl bir iklime sürüklendiğini or-
taya koymuyor mu?
Geçelim...
Raporda Türkiye’nin yakın tarihine bazı gönder-
meler yapıldıktan sonra şu noktaların altı çiziliyor:
- Soruşturma Türkiye’yi ikiye böldü.
- İnsanlarda ciddi bir korku iklimi oluştu. Pek çok
kişi, “Sabaha karşı beni de alırlar mı!” endişesi için-
de.
- Her iki iddianamede de birbiriyle ve konuyla il-
gisi olmayan pek çok doküman yer alıyor.
- Böyle bir örgütün varlığı konusunda herhangi bir
kanıt yok.
- Soruşturmaya ilişkin belgelerin, telefon kayıtla-
rının sadece belli medya gruplarında yer alması, kuş-
kuları arttırıyor.
- Bir kısım sanıkların illegal aktivite içinde olduğuna
ilişkin kanıtlar var. Ancak bu soruşturma kapsamında
suçlananların çoğunun AKP’ye muhalif olma ötesinde
suçu varmış gibi görünmüyor.
- İddianamede pek çok dedikoduya, spekülasyona
da yer verilmiş. Ancak iddianamenin tamamen
fabrikasyon olduğu da söylenemez.
- Türkiye’de çoğulcu bir demokrasiye doğru de-
ğil, otoriter tek parti devletine gidildiği yönünde kuş-
kular var.
17-18 Ağustos’ta gazetelerde yayımlanan ha-
berlerden derlediğimiz bu saptamalar, elbette her
türlü değerlendirmeye açık. Katılan olur, katılmayan
olur. Ancak böyle bir kanı oluşturabilmek için ön-
celikle iddianameleri okumuş olmak gerekiyor.
Jenkins ilk iki iddianameyi okumuş ve ortaya 83 say-
falık bir rapor çıkarmış.
Hukukta şöyle bir ilke vardır:
100 kişilik bir grubun içinde 99 kişi suçlu, bir ki-
şi suçsuzsa ve bu saptanamıyorsa, burada kimse-
ye ceza veremezsiniz.
Hukukçuların daha güzel biçimde ifade edebile-
ceği bu saptama akla iki soruyu getiriyor:
1. Bizde bu ilke ne ölçüde geçerli?
2. Özellikle medyada kurulu mahkeme bu ilkeyi
tam tersine çevirmiş durumda değil mi?
İki soruyu da çengelli bırakıp, konuyu medyaya ge-
tirmişken buradan devam edelim...
Medya, üçüncü iddianameye ilişkin haberleri de
iddianame ve eklerinin mantığı içinde verirken şöy-
le bir tartışma da alevlenmiş görünüyor:
- Tasfiye edilecek gazeteciler!
Nasıl ki, hükümetleri-partileri sadece seçim yoluyla
halk tasfiye edebilir diyorsak, gazetecileri de ancak
okur tasfiye edebilir, demek gerekir.
Ancak tartışma ağırlıklı olarak böyle yürümüyor.
Böyle bir kapı açıldığında, “tasfiye edilecek gaze-
teciler” listesini şu izler:
- Tavsiye edilecek gazeteciler!
Zaten ilk listenin ruhu bunu da barındırır.
Bu anlayış sadece medya açısından değil, toplum
için de olumlu sonuçları olmayacak bir yoldur.
İngiliz gazeteci Jenkins, gazetecilerin gerçekte ne-
ye kafa yormaları gerektiği konusunda da ipucu ver-
miyor mu?
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Hükümet açılımdan neyi ve neleri murat ettiğini açık-
layamadığı için Beşir Bey’in günlerdir süregelen gö-
rüşmeleri ilgi çekmiyor.
Tartışmanın odağı doğal olarak muhalefet partile-
ri oluyor.
Milli Güvenlik Kurulu açıklamasındaki “ülkenin
birlik ve bütünlüğüne” duyarlılığı ifade eden satırlar,
muhalefetin tepkisine neden oldu.
Muhalefet haklıydı; zira iktidarın borazanı kimi söz-
cüler askerlerin de açılıma tam destek verdiğini açık-
lamaya başladılar.
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, her yıl
26 Ağustos’ta açıklanan TSK mesajını bir gün önceye
çekti. Muhalefetin kaygılarını ve öncelikle iktidarın bir
türlü açıklayamadığı açılımın hangi anlamlara gelmesini
gerektiğini ve... askerin bu süreçte nerede durduğunu,
çok açık, anlaşılır ve yadsınamaz biçimde açıkladı.
Orgeneral Başbuğ’un yedi maddede topladığı
öncelikle üniter-devlet, ulus-devlet yapısına hiçbir ge-
rekçeyle zarar verilmesini TSK’nin asla kabul ede-
meyeceğini... askerin terör örgütü ve destekleyicile-
ri ile ilişki kurma faaliyetleri içinde bulunamayacağı-
nı vurgulaması... (açılımın) “devletin varlığını riske so-
kacak, ülkeyi kutuplaşmaya, ayrışmaya ve çatışma or-
tamına sokacak konuları içermemesinin” altını çizmesi,
muhalefet çevrelerinde olumlu karşılandı.
İçerik açıklamaktan kaçınan sözcü Bekir Bozdağ
da Genelkurmay Başkanı’nın “sözlerinin hepsine
katıldığını” söylemez mi?
Çankaya’daki AKP’li ise şehit ailelerini yatıştırmak
için düzenlediği iftar yemeğinden önce; asker mesajını
sanki bir ilkokul öğrencisinin yazdığı öyküyü değer-
lendiriyormuş gibi, “Çok güzel bir açıklama” diye yo-
rumladı.
Şehit ailelerini konuşturmadan iftarda; “devletin hiç-
bir zaman yanlış iş yapmadığını” söylüyor Çanka-
ya’daki... Ne ki, iktidarın devletin geleceğine kaygı-
lar, kuşkular düşüren “açılımlarına”, devlet politika-
sı demenin zorluğunu anlamaz görünüyor.
Çankaya’daki şehit ailelerini açılım hesabına ya-
tıştırmaya çalışmadan önce Show TV’nin 19.00 ha-
berlerini izledi mi acaba? Canlı yayında şehit ailele-
ri konuştu. Kürt baba, kardeş…Kürt’üz dediler ama
Türk bayrağı altında yaşadıklarının altını çizdiler.
Kürt kökenli olsun olmasın, görüş açıklayanlar, açı-
lımın yüreklerindeki ateşi söndüremeyeceğini söy-
lediler ve PKK-Öcalan çizgisinde ilerlediğine inan-
dıkları açılıma karşı durdular.
Medya -Çankaya’daki de doğruladığına göre- Or-
general Başbuğ’un sıraladığı koşulların açılımın ana
maddeleri olduğuna inanmış görünüyor.
Oysa acele etmemek gerek. Zira RTE asker me-
sajına yorum soran gazetecilere, “Bizi izlemeye de-
vam edin” demekle yetindi.
Bu kısa açıklama; RTE’nin askerin koşullarını
onaylamaktan kaçındığını gösteriyor ve değişik bir şey-
ler yumurtlaması olasılığına işaret ediyor.
Medyadan söz ederken; dinci -Müslümanlık cin-
neti geçiren- Vakit ve ikinci cumhuriyetçi, asker düş-
manlığını bayrak yapan Taraf’ı makul ile mantığın dı-
şında tutmak gerekiyor.
AKP dahil partilerin, medyanın olumlu değerlen-
dirmelerine karşın Vakit’in Org. Başbuğ’un açıkla-
malarına koyduğu başlığa bakınız: “Başbuğ’dan
muz niyetine anlamsız mesaj.”
Ya Taraf’ın başlığı: “İşine bak general” diyor. Ga-
zetenin başyazarı konumunda olan Ahmet Altan;
“Kürt sorununun nasıl çözüleceği, eğitimin hangi dil-
de yapılacağı Genelkurmay Başkanı’nın üstüne vazi-
fe değil. O savaşmaktan sorumlu. Savaş derler savaşır.
Barış derler, barışır” diye yazıyor.
Ama biri Müslümanlığın insanlığa olumlu bakışın-
dan, öteki durmadan insan haklarından söz eden di-
ğer gazete; örneğin Ankara’nın göbeğinde; bir ge-
cekonduya iftara gelen Başbakan’a tepki gösteren
Mustafa Genç adındaki genci; RTE’nin etrafındaki
korumaların apar topar ağzını kapatarak gözaltına al-
dığına değinmiyorlar bile.
Bir başka ama iyi niyetli bir yazarımız, TV’lerde oku-
nan köşe yazısında Çankaya’daki liderleri çağırarak
görüşürse, RTE’nin elini rahatlatacağını öne sürüyor.
Hükümetin açılımdan ne anladığını söylemedikçe...
RTE’nin açılım konusunda da “biraderi” olan Çan-
kaya’dakinin muhalefetle görüşmesi güncel haber-
lere renk katmaktan öteye ne yarar sağlayacak?
Israrla AKP koşutundaki Çankaya’dakine görevler
ödevler yüklemek zaman israfı!
ankcum@cumhuriyet.com.tr
İstanbul B 29
Edirne B 32
Kocaeli B 30
Çanakkale B 30
İzmir B 33
Manisa B 34
Aydın B 37
Denizli B 35
Zonguldak B 26
Sinop B 26
Samsun PB 25
Trabzon Y 25
Giresun Y 25
Ankara B 29
Eskişehir B 29
Konya B 27
Sıvas B 26
Antalya B 37
Adana B 36
Mersin B 33
Diyarbakır B 35
Şanlıurfa B 35
Mardin B 33
Siirt B 35
Hakkâri PB 27
Van PB 23
Kars Y 21
Oslo Y 19
Helsinki Y 19
Stockholm Y 21
Londra Y 22
Amsterdam Y 22
Brüksel Y 24
Paris PB 26
Bonn PB 28
Münih PB 29
Berlin PB 29
Budapeşte PB 33
Madrid B 36
Viyana Y 29
Belgrad B 30
Sofya B 28
Roma PB 28
Atina B 30
Zürih Y 26
Moskova PB 23
Aşkabat A 32
Astana B 20
Taşkent B 34
Bakû B 25
Bişkek A 29
Tiflis B 31
Kahire PB 32
Şam A 34
Ülkemizin kuzeydoğu
kesimleri parçalı ve çok
bulutlu, Doğu Karade-
niz kıyıları ile Giresun,
Artvin, Erzurum, Ağrı,
Kars, Ardahan ve Iğdır
çevreleri sağanak ya-
ğışlı, diğer yerler az bu-
lutlu ve açık geçecek.
Hava sıcaklığında
önemli bir değişiklik
beklenmiyor.
SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 2009 PERŞEMBE
14 HABERLERİN DEVAMI
‘Rant aracõ
olacak’
Baştarafı 1. Sayfada
“İnşallah” dediği duasõndaki “tama-
mıyla sahilden” dileğinin gerçekleşebilmesi
ise 3. köprünün “Karadeniz kıyı yolunu
Trakya’ya sahilden devam ettirecek bir
projeyle bütünleşmesi”ne bağlõ.
Bunun için “yegâne” güzergâhõn ise Bo-
ğaziçi’nin Karadeniz’e en yakõn kesimindeki
“Garipçe/Rumeli Feneri” arasõ ile “Poy-
razköy/Anadolu Feneri” arasõ olduğunu be-
lirten bir Büyükşehir Belediyesi uzmanõ şu-
nu söylüyor: “Karadeniz Kıyı Yolu’nun
Kandıra-Şile aksından Boğaz’ı geçerek
Trakya’daki Kilyos-Kıyıköy-İğneada
(Kırklareli) -Bulgaristan yönünde ‘Avrupa
Yolu’ olarak devam edebilmesi için Ta-
rabya’dan bağlanmak ters düşüyor.”
3. köprünün “yap-işlet-devret” yönte-
miyle ancak bir “müşteri” bulunmasõ halin-
de yapõlabileceğini, Karadeniz kõyõ yolunun
ise dõş kredilerle gerçekleştiğini anõmsatan bir
başka Büyükşehir uzmanõ da şu yorumu ya-
põyor: “Başbakan, 3. köprüyü muhtemel kı-
yı yolu güzergâhına çekerek, bu yol için
kullanılan Dünya Bankası kaynaklarından
da yararlanmayı düşünüyor olabilir.”
Bakanın ‘planı’ nerede?
Erdoğan son açõklamasõyla işte bu yo-
rumlara neden olurken, yine Topbaş’õn
“Tarabya-Beykoz güzergâhını Başba-
kan’la geçen şubatta helikopterden sap-
tadık” demesini de şu sözleriyle geçersiz kõ-
lõyor: “Ulaştırma Bakanı ile yeniden he-
likopterle gezerek, yılbaşına kadar gü-
zergâhı kesinleştireceğiz...” (22 Ağustos
2009-gazeteler)
Bu konuşma ise Ulaştõrma Bakanõ Binali
Yıldırım’õn 09 Temmuz 2009’daki “3. köp-
rü planları ilgili belediyelere gönderildi”
açõklamasõnõn “gerçek dışı” olduğu kanõsõnõ
yaratõyor. Dahasõ, yine Bakan’õn “Eylülde iha-
leye çıkarız” sözünü de anlamsõz kõlõyor.
Bakan Yõldõrõm, Dolmabahçe’deki Baş-
bakanlõk Çalõşma Ofisi’nde gazetecilerin so-
rularõnõ yanõtlarken özetle şunlarõ söylemişti:
“Kırklareli-İstanbul yolunun köprü yo-
luyla ilgisi yok. Şu anda üzerinde karar
kılınan güzergâh için il ve ilçe belediye-
lerine planlara işlenmesi talebiyle müra-
caat edildi.”
Ne var ki Başbakan “şu anda üzerinde ka-
rar kılınan güzergâh” olmadõğõnõ açõklarken,
Bakan Yõldõrõm’õn belediyelere “hangi pla-
nı gönderdiği” sorusu da yanõtsõz kalõyor. Eğer
Sarõyer, Beykoz ve Büyükşehir belediye
meclisleri yakõnda bir “3. köprü planı” gö-
rüşeceklerse, bunda Başbakan’õn onayõ ol-
madõğõ için boşuna toplanmõş olacaklar!
Benzer şekilde Karayollarõ Genel Müdürü
Cahit Turan’õn “3. köprünün üzerinden de-
miryolu tasarlanıyor” (10 Temmuz 2009)
açõklamasõ da Erdoğan’õn sözleri ve “bek-
lentileri” karşõsõnda artõk geçerli değil. Çün-
kü Ulaştõrma Bakanlõğõ’nda, Karadeniz kõyõ
İstanbul Haber Servisi -
Makina Mühendisleri Odasõ
(MMO) İstanbul Şube Yöne-
tim Kurulu Başkanõ İlter Çe-
lik, Tarabya-Beykoz arasõna
yapõlmasõ gündeme gelen 3.
köprü projesinin ihtiyaç değil,
rant yaratma amacõna yönelik
olduğunu belirterek “Gerçek
çözüm, ulaşım sorununa bi-
limsel olarak bakarak, deniz
ve demiryolu taşımacılığını
birincil alternatif olarak
görmek ve İstanbul halkına
sağlıklı, güvenli bir toplu
taşıma sistemine yönlendir-
mekte aranmalıdır” dedi.
İlter Çelik dün yaptõğõ ya-
zõlõ açõklamada, İstanbul’un
AKP hükümetinin oyun tah-
tasõ haline geldiğini belirte-
rek“Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, İstanbul Büyük-
şehir Belediye (İBB) Baş-
kanlığı döneminde ‘3. Köp-
rü İstanbul’u bitirir’ diyerek
projeye karşı çıkmıştı. Şim-
di güzergâhın esrarengiz
bir biçimde saklanması ve
Başbakan’ın fikrini değiş-
tiren ortak bir rant planının
gizlice devreye sokulması
mıdır” diye sordu.
‘Ciğerlere hançer’
İstanbul Boğazõ’na yapõla-
cak yeni köprünün “İstan-
bul’un ciğerlerine saplanan
hançer olarak” nitelendiren
Çelik, Fatih Sultan Mehmet
Köprüsü’nün inşaasõ sonrasõ
9 yerleşim yerinde yüzde 500
nüfus artõşõ yaşandõğõnõ anõm-
sattõ. Çelik, özetle şunlarõ di-
le getirdi: “3. Köprü ve
metrobüs gibi ihtiyaca ce-
vap vermeyen sistemler çö-
züm olarak ortaya atıl-
makta, amaçsız yatırımlar-
la kamusal zarara yol açıl-
makta, bu kötü yönetimle-
rin faturasını ise halk öde-
mektedir. Kamu yararı gö-
zeten bir kurum olarak yet-
kilileri uyarıyoruz. Kent ve
insana dair kararlarınız ve
uygulamalarda tercih edilen
piyasacı rantçı anlayış, ken-
te ve insana zarar verir ni-
teliktedir.”
yoluna paralel bir demiryolu
projesi bulunmuyor.
İstanbul’daki hemen tüm
bilim ve uzmanlõk çevreleri-
nin karşõ çõktõğõ, sivil kuru-
luşlarõn yanõ sõra kimi kamu
kurumlarõndaki plancõlarõn
da eleştirdikleri; hatta iktidar
ve muhalefet partilerinden
çok sayõda siyasetçinin bile
“karşıyız” dedikleri 3. köp-
rü konusundaki bu “monar-
şik” karar sürecinin, özel-
likle son zamanlardaki “de-
mokratik açılım” söylem-
leriyle birlikte yaşanõyor ol-
masõnõn ise ne anlama geldi-
ğini “çalıştay”cõlarõmõzõn yo-
rumuna bõrakõyorum.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Türk Silahlõ Kuvvetleri
(TSK), 30 Ağustos Zafer Bayra-
mõ’nõn daha görkemli kutlanmasõ
için bazõ değişiklikler yaptõ. KKTC
ve Türkiye genelinden 60 sancak
ilk kez geçit törenleri için Anka-
ra’ya getirilirken törenlere katõla-
cak birlikler ile uçak, helikopter ve
tanklarõn sayõsõ da artõrõldõ.
Genelkurmay Başkanõ Orgene-
ral İlker Başbuğ, 30 Ağustos’un
bu yõl daha görkemli kutlanmasõ
talimatõ verirken, Türkiye gene-
linde ve Kõbrõs’ta alay ve tugay gi-
bi sancak verilmiş olan birliklerin
sancaklarõ ilk kez Ankara’daki
tören geçişinde yer alacak. Geçit
töreni için 60 sancak Ankara’ya
getirildi. “Güçlü Ordu, Güçlü
Türkiye” sloganõ çerçevesinde
törenlerin daha görkemli olmasõ
için bu yõl ilk kez böyle bir karar
alõnõrken sancaklarõn tören birlik-
lerinin de başkente geldiği belir-
tildi. Bunun yanõ sõra 30 Ağustos
resmi geçit törenlerinde, hem ya-
ya geçecek olan askerlerin, hem
uçaklarõn hem de helikopterlerin
sayõsõnõn artõrõldõğõ bildirildi. Tö-
rene yine ilk kez Türkiye envar-
terine yeni girmiş olan Leopard2
A4 tank taburu da katõlacak.
İlk kez sivil yurttaşlar
Genelkurmay Başkanõ Orge-
neral Başbuğ, pazar günü Mer-
kez Orduevi’nde vereceği 30
Ağustos günü resepsiyonuna
Ankara’dan 50 sivil yurttaşõn da-
vet edildiğini söyledi.
Bu arada Genelkurmay Baş-
kanlõğõ’nca hazõrlanan ve üzerin-
de “Güçlü Ordu, Güçlü Türki-
ye” yazõlõ CD de basõn kuruluşla-
rõna dağõtõldõ. TSK’nin yurtiçi ve
yurtdõşõndaki faaliyetlerinin de
anlatõldõğõ görüntülerde, şehit ya-
kõnlarõ, gaziler, sanatçõlar ve spor-
cularõn “30 Ağustos Zafer Bay-
ramı”na ilişkin kutlama mesajla-
rõ yer alõyor. Görüntülerde Fe-
nerbahçe Teknik Direktörü Chri-
stoph Daum ve Galatasaray Tek-
nik Direktörü Frank Rijkaard da
yer alõyor. Türkçe konuşan Daum,
“30 Ağustos Zafer Bayramı he-
pimize kutlu olsun”, Rijkaard
ise “30 Ağustos kutlu olsun”
diyor. Görüntülerde ayrõca Be-
şiktaş Teknik Direktörü Mustafa
Denizli, Beşiktaşlõ Rüştü Renç-
ber, Fenerbahçeli Emre Belö-
zoğlu, Galatasaraylõ Emre Aşık,
Trabzonsporlu Egemen Kork-
maz ile Selçuk İnan, Hülya Koç-
yiğit ve Kayahan’õn da aralarõn-
da yer aldõğõ sanatçõlar Türki-
ye’nin bayramõnõ kutluyor.
Kutlamalarda gerginlik
‘Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye’
İstanbul Haber Servisi- İstanbul Büyükşehir
Belediyesi (İBB) Kâğõthane Deresi’ne ve Ha-
liç’e sürekli temiz su sağlanmasõ amacõyla İs-
tanbul Boğazõ’ndan Kâğõthane Deresi’ne 4 bin
100 metre uzunluğunda tünel inşa edecek.
İBB’den dün yapõlan yazõlõ açõklamada, İs-
tanbul’un bir iç limanõ olan Haliç’in, yõllarca
Kâğõthane Deresi’nin taşõdõğõ suyla beslendiği,
ancak bölgedeki yoğun yapõlaşma sebebiyle
dereyi besleyen kaynaklarõn zamanla kurudu-
ğu, derenin Haliç’e döküldüğü noktada su sir-
külasyonu bulunmadõğõndan, suda çözünmüş
oksijen miktarõnõn azaldõğõ ve canlõ yaşamõn
olumsuz etkilendiği ifade edildi. Ayazağa ile
Çayõrbaşõ arasõndaki tünelin, 2 bin 200 mili-
metre çapõnda olacağõ belirtilen açõklamada
Boğaz’dan Ayazağa’ya kadar taşõnacak suyun
terfi merkezi aracõlõğõyla Kâğõthane Deresi’ne
akõtõlacağõ ve günlük 260 bin metreküp deniz
suyu sayesinde, Kâğõthane Deresi ve Haliç’te
su sirkülasyonunun sağlanacağõ kaydedildi.
21 Haziran 2011 tarihinde tamamlanmasõ ön-
görülen inşaat, 38 milyon TL’ye mal olacak.
Boğaz’dan Haliç’e
tünelle su taşınacak
KÂĞITHANE DERESİ KURUDU
3. köprü en kuzeye
Tuncelikırsalında
havadesteklioperasyon
BİR TERÖRİST ÖLDÜRÜLDÜ
Yurt Haberleri Servisi - Tunceli’nin Pülümür
ile Nazimiye ilçeleri arasõnda kalan Kõzõlmes-
cit bölgesindeki çatõşmada terör örgütü üyesi
bir kişinin öldürüldüğü bildirildi.
Güvenlik güçleri Tunceli’de terör örgütü
PKK üyelerinin eylül ayõnda saldõrõya hazõr-
landõğõ yönündeki bilgiler üzerine operasyon
başlattõ. Helikopter destekli operasyonda bir
terör örgütü üyesinin öldürüldüğü bildirildi.
Operasyonun özellikle Tunceli ili kõrsal kesimi
ve Pülümür, Ovacõk, Nazimiye, Hozat ilçeleri-
nin kõrsal kesiminde yoğunlaştõğõ öğrenildi.
Teröristlerin kaçõş yollarõnõn kobra helikopter-
lerle bombalandõğõ operasyonda bazõ bölgeleri
Jandarma Özel Harekât Timleri indirildi. Öte
yandan, önceki gün Hakkâri’nin Çukurca ilçe
merkezinden Işõklõ köyünde bulunan 12. Jan-
darma Sõnõr Bölük Komutanlõğõ’na giden aske-
ri konvoyun geçiş güzergâhõnda, yolun 3 ayrõ
noktasõna döşenen el yapõmõ patlayõcõlar infi-
lak etti. Patlayõcõlarõn konvoyun geçişinden
önce infilak etmesi dolayõsõyla herhangi bir
can kaybõ ve yaralanma olmadõ.
Teröristler 1 kişiyi kaçırdı
Diyarbakõr’õn Lice ilçesinde Kekliktepe böl-
gesinde bulunan bir taş ocağõna gelen bir grup
PKK’li terörist, ocakta kullanõlan 1 iş makine-
sini ateşe verip kundakladõ. Teröristler, ocakta
çalõşan 1 işçiyi de yanlarõna alarak kaçõrdõ.
AFYONKARAHİSAR (Cumhuriyet) - Bü-
yük Taarruz’un 87. yõldönümü dolayõsõyla her yõl
düzenlenen Zafer Haftasõ kutlamalarõ, Ata-
türk’ün taarruz emrini verdiği 1874 rakõmlõ Ko-
catepe’de dün sabahõn ilk õşõklarõna kadar devam
etti. Törenler sõrasõnda mehter takõmõyla CHP
Gençlik Kollarõ arasõnda tartõşma çõktõ. Katõ-
lõmcõlar sõk sõk AKP aleyhine sloganlar attõ.
Afyonkarahisar’õn Şuhut ilçesindeki tören
Çakõrözü köyünden başladõ. Türkiye’nin dört bir
yanõndan binlerce kişi ellerinde meşaleler ve
Türk bayraklarõyla Kocatepe’ye yürüdü. Yürü-
yüşe Çevre ve Orman Bakanõ Veysel Eroğlu,
Afyonkarahisar Valisi Haluk İmga, Garnizon
Komutanõ Tuğgeneral Asım Bülent Aker, Be-
lediye Başkanõ Burhanettin Çoban, Afyon Ko-
catepe Üniversitesi (AKÜ) Rektörü Prof. Dr. Ali
Altuntaş da bir süre eşlik etti. Yürüyüş sõrasõnda
ilk kez siyasi parti bayraklarõ açõlõrken sõk sõk
AKP aleyhine sloganlar atõldõ. Saat 04.30’da so-
na eren yürüyüşün ardõndan bir konuşma yapan
Rektör Prof. Dr. Ali Altuntaş, katõlõmcõlarõ
“Türk ulusunun başka ulusların egemenliği
altına girmeyi reddederek özgürlüğünü ka-
zandığı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temel-
lerinin atıldığı topraklara hoş geldiniz” di-
yerek selamladõ. Konuşmanõn ardõndan AKÜ ta-
rafõndan sunulan “Cepheden Görüntüler”
müzikli anlatõ ve “Orta Asya’dan Günümü-
ze Mehmetçiğin Hikâyesi” konulu dans gös-
terileri beğeniyle izlendi.
Kutlamalar kapsamõnda, İstanbul tarihi Türk
Müziği Mehter Grubu ile İzmir Devlet Senfo-
ni Orkestrasõ birer konser verdi. Mehteran
gösterileri sõrasõnda CHP Gençlik Kollarõ’ndan
bir grup, 10. Yõl Marşõ’nõn da aralarõnda oldu-
ğu farklõ marşlar okudu. Bunun üzerine meh-
ter takõmõ gösteriyi kõsa keserek tepki göster-
di. AKÜ yetkililerinin devreye girmesiyle
mehteran takõmõ konserine bir süre daha devam
etti. Bir ara yağan yağmur ve rüzgârõn etkisiyle
hava sõcaklõğõnõn 10 derecenin altõna düşmesi
nedeniyle bazõ vatandaşlar ateş yakarak bazõ-
larõ ise battaniyelere sarõlarak õsõnmaya çalõştõ.
Büyük Taarruz’un 87. yıldönümü dolayısıyla düzenlenen yürüyüşe CHP Gençlik Kolları da katıldı.
Törenler sırasında mehter takımıyla CHP Gençlik Kolları arasında tartışma çıktı. (Fotoğraf: AA)
MAKİNA MÜHENDİSLERİ
Başbuğ 30 Ağustos’un bu yõl daha görkemli kutlanmasõ talimatõ verdi