18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Johns Hopkins Üniversitesi Uluslararası Çalışmalar Okulu (SAIS) ile İsveç Güvenlik ve Kalkınma Politi- kaları Enstitüsü. İki kurum ortaklaşa böyle bir araştırmada karar kıl- mışlar!. Neden? Yaptıkları açıklamalara göre, bu konuda ne Türk- çe ne de İngilizce tatmin edici bir çalışma bulabil- mişler. O nedenle Türkiye’yi yakından tanıyan “Türk Ordusu ve Siyaset”, “Türkiye’de Siyasal İslam: Ba- tı’ya Koşarken Doğu’ya Yönelmek” adlı kitapları da bulunan Jenkins’ten böyle bir rapor hazırlamasını is- temişler. Jenkins, raporu yazarken ailesinden bile sakla- dığını, kopyasını farklı yerlerde bulundurduğunu söy- lüyor. Her şeyi bir kenara bırakalım; 1989’dan bu ya- na Türkiye’de yaşayan İngiliz gazetecinin aldığı bu önlemler, ülkemizin nasıl bir iklime sürüklendiğini or- taya koymuyor mu? Geçelim... Raporda Türkiye’nin yakın tarihine bazı gönder- meler yapıldıktan sonra şu noktaların altı çiziliyor: - Soruşturma Türkiye’yi ikiye böldü. - İnsanlarda ciddi bir korku iklimi oluştu. Pek çok kişi, “Sabaha karşı beni de alırlar mı!” endişesi için- de. - Her iki iddianamede de birbiriyle ve konuyla il- gisi olmayan pek çok doküman yer alıyor. - Böyle bir örgütün varlığı konusunda herhangi bir kanıt yok. - Soruşturmaya ilişkin belgelerin, telefon kayıtla- rının sadece belli medya gruplarında yer alması, kuş- kuları arttırıyor. - Bir kısım sanıkların illegal aktivite içinde olduğuna ilişkin kanıtlar var. Ancak bu soruşturma kapsamında suçlananların çoğunun AKP’ye muhalif olma ötesinde suçu varmış gibi görünmüyor. - İddianamede pek çok dedikoduya, spekülasyona da yer verilmiş. Ancak iddianamenin tamamen fabrikasyon olduğu da söylenemez. - Türkiye’de çoğulcu bir demokrasiye doğru de- ğil, otoriter tek parti devletine gidildiği yönünde kuş- kular var. 17-18 Ağustos’ta gazetelerde yayımlanan ha- berlerden derlediğimiz bu saptamalar, elbette her türlü değerlendirmeye açık. Katılan olur, katılmayan olur. Ancak böyle bir kanı oluşturabilmek için ön- celikle iddianameleri okumuş olmak gerekiyor. Jenkins ilk iki iddianameyi okumuş ve ortaya 83 say- falık bir rapor çıkarmış. Hukukta şöyle bir ilke vardır: 100 kişilik bir grubun içinde 99 kişi suçlu, bir ki- şi suçsuzsa ve bu saptanamıyorsa, burada kimse- ye ceza veremezsiniz. Hukukçuların daha güzel biçimde ifade edebile- ceği bu saptama akla iki soruyu getiriyor: 1. Bizde bu ilke ne ölçüde geçerli? 2. Özellikle medyada kurulu mahkeme bu ilkeyi tam tersine çevirmiş durumda değil mi? İki soruyu da çengelli bırakıp, konuyu medyaya ge- tirmişken buradan devam edelim... Medya, üçüncü iddianameye ilişkin haberleri de iddianame ve eklerinin mantığı içinde verirken şöy- le bir tartışma da alevlenmiş görünüyor: - Tasfiye edilecek gazeteciler! Nasıl ki, hükümetleri-partileri sadece seçim yoluyla halk tasfiye edebilir diyorsak, gazetecileri de ancak okur tasfiye edebilir, demek gerekir. Ancak tartışma ağırlıklı olarak böyle yürümüyor. Böyle bir kapı açıldığında, “tasfiye edilecek gaze- teciler” listesini şu izler: - Tavsiye edilecek gazeteciler! Zaten ilk listenin ruhu bunu da barındırır. Bu anlayış sadece medya açısından değil, toplum için de olumlu sonuçları olmayacak bir yoldur. İngiliz gazeteci Jenkins, gazetecilerin gerçekte ne- ye kafa yormaları gerektiği konusunda da ipucu ver- miyor mu? GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Hükümet açılımdan neyi ve neleri murat ettiğini açık- layamadığı için Beşir Bey’in günlerdir süregelen gö- rüşmeleri ilgi çekmiyor. Tartışmanın odağı doğal olarak muhalefet partile- ri oluyor. Milli Güvenlik Kurulu açıklamasındaki “ülkenin birlik ve bütünlüğüne” duyarlılığı ifade eden satırlar, muhalefetin tepkisine neden oldu. Muhalefet haklıydı; zira iktidarın borazanı kimi söz- cüler askerlerin de açılıma tam destek verdiğini açık- lamaya başladılar. Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, her yıl 26 Ağustos’ta açıklanan TSK mesajını bir gün önceye çekti. Muhalefetin kaygılarını ve öncelikle iktidarın bir türlü açıklayamadığı açılımın hangi anlamlara gelmesini gerektiğini ve... askerin bu süreçte nerede durduğunu, çok açık, anlaşılır ve yadsınamaz biçimde açıkladı. Orgeneral Başbuğ’un yedi maddede topladığı öncelikle üniter-devlet, ulus-devlet yapısına hiçbir ge- rekçeyle zarar verilmesini TSK’nin asla kabul ede- meyeceğini... askerin terör örgütü ve destekleyicile- ri ile ilişki kurma faaliyetleri içinde bulunamayacağı- nı vurgulaması... (açılımın) “devletin varlığını riske so- kacak, ülkeyi kutuplaşmaya, ayrışmaya ve çatışma or- tamına sokacak konuları içermemesinin” altını çizmesi, muhalefet çevrelerinde olumlu karşılandı. İçerik açıklamaktan kaçınan sözcü Bekir Bozdağ da Genelkurmay Başkanı’nın “sözlerinin hepsine katıldığını” söylemez mi? Çankaya’daki AKP’li ise şehit ailelerini yatıştırmak için düzenlediği iftar yemeğinden önce; asker mesajını sanki bir ilkokul öğrencisinin yazdığı öyküyü değer- lendiriyormuş gibi, “Çok güzel bir açıklama” diye yo- rumladı. Şehit ailelerini konuşturmadan iftarda; “devletin hiç- bir zaman yanlış iş yapmadığını” söylüyor Çanka- ya’daki... Ne ki, iktidarın devletin geleceğine kaygı- lar, kuşkular düşüren “açılımlarına”, devlet politika- sı demenin zorluğunu anlamaz görünüyor. Çankaya’daki şehit ailelerini açılım hesabına ya- tıştırmaya çalışmadan önce Show TV’nin 19.00 ha- berlerini izledi mi acaba? Canlı yayında şehit ailele- ri konuştu. Kürt baba, kardeş…Kürt’üz dediler ama Türk bayrağı altında yaşadıklarının altını çizdiler. Kürt kökenli olsun olmasın, görüş açıklayanlar, açı- lımın yüreklerindeki ateşi söndüremeyeceğini söy- lediler ve PKK-Öcalan çizgisinde ilerlediğine inan- dıkları açılıma karşı durdular. Medya -Çankaya’daki de doğruladığına göre- Or- general Başbuğ’un sıraladığı koşulların açılımın ana maddeleri olduğuna inanmış görünüyor. Oysa acele etmemek gerek. Zira RTE asker me- sajına yorum soran gazetecilere, “Bizi izlemeye de- vam edin” demekle yetindi. Bu kısa açıklama; RTE’nin askerin koşullarını onaylamaktan kaçındığını gösteriyor ve değişik bir şey- ler yumurtlaması olasılığına işaret ediyor. Medyadan söz ederken; dinci -Müslümanlık cin- neti geçiren- Vakit ve ikinci cumhuriyetçi, asker düş- manlığını bayrak yapan Taraf’ı makul ile mantığın dı- şında tutmak gerekiyor. AKP dahil partilerin, medyanın olumlu değerlen- dirmelerine karşın Vakit’in Org. Başbuğ’un açıkla- malarına koyduğu başlığa bakınız: “Başbuğ’dan muz niyetine anlamsız mesaj.” Ya Taraf’ın başlığı: “İşine bak general” diyor. Ga- zetenin başyazarı konumunda olan Ahmet Altan; “Kürt sorununun nasıl çözüleceği, eğitimin hangi dil- de yapılacağı Genelkurmay Başkanı’nın üstüne vazi- fe değil. O savaşmaktan sorumlu. Savaş derler savaşır. Barış derler, barışır” diye yazıyor. Ama biri Müslümanlığın insanlığa olumlu bakışın- dan, öteki durmadan insan haklarından söz eden di- ğer gazete; örneğin Ankara’nın göbeğinde; bir ge- cekonduya iftara gelen Başbakan’a tepki gösteren Mustafa Genç adındaki genci; RTE’nin etrafındaki korumaların apar topar ağzını kapatarak gözaltına al- dığına değinmiyorlar bile. Bir başka ama iyi niyetli bir yazarımız, TV’lerde oku- nan köşe yazısında Çankaya’daki liderleri çağırarak görüşürse, RTE’nin elini rahatlatacağını öne sürüyor. Hükümetin açılımdan ne anladığını söylemedikçe... RTE’nin açılım konusunda da “biraderi” olan Çan- kaya’dakinin muhalefetle görüşmesi güncel haber- lere renk katmaktan öteye ne yarar sağlayacak? Israrla AKP koşutundaki Çankaya’dakine görevler ödevler yüklemek zaman israfı! [email protected] İstanbul B 29 Edirne B 32 Kocaeli B 30 Çanakkale B 30 İzmir B 33 Manisa B 34 Aydın B 37 Denizli B 35 Zonguldak B 26 Sinop B 26 Samsun PB 25 Trabzon Y 25 Giresun Y 25 Ankara B 29 Eskişehir B 29 Konya B 27 Sıvas B 26 Antalya B 37 Adana B 36 Mersin B 33 Diyarbakır B 35 Şanlıurfa B 35 Mardin B 33 Siirt B 35 Hakkâri PB 27 Van PB 23 Kars Y 21 Oslo Y 19 Helsinki Y 19 Stockholm Y 21 Londra Y 22 Amsterdam Y 22 Brüksel Y 24 Paris PB 26 Bonn PB 28 Münih PB 29 Berlin PB 29 Budapeşte PB 33 Madrid B 36 Viyana Y 29 Belgrad B 30 Sofya B 28 Roma PB 28 Atina B 30 Zürih Y 26 Moskova PB 23 Aşkabat A 32 Astana B 20 Taşkent B 34 Bakû B 25 Bişkek A 29 Tiflis B 31 Kahire PB 32 Şam A 34 Ülkemizin kuzeydoğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Doğu Karade- niz kıyıları ile Giresun, Artvin, Erzurum, Ağrı, Kars, Ardahan ve Iğdır çevreleri sağanak ya- ğışlı, diğer yerler az bu- lutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik beklenmiyor. SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 2009 PERŞEMBE 14 HABERLERİN DEVAMI ‘Rant aracõ olacak’ Baştarafı 1. Sayfada “İnşallah” dediği duasõndaki “tama- mıyla sahilden” dileğinin gerçekleşebilmesi ise 3. köprünün “Karadeniz kıyı yolunu Trakya’ya sahilden devam ettirecek bir projeyle bütünleşmesi”ne bağlõ. Bunun için “yegâne” güzergâhõn ise Bo- ğaziçi’nin Karadeniz’e en yakõn kesimindeki “Garipçe/Rumeli Feneri” arasõ ile “Poy- razköy/Anadolu Feneri” arasõ olduğunu be- lirten bir Büyükşehir Belediyesi uzmanõ şu- nu söylüyor: “Karadeniz Kıyı Yolu’nun Kandıra-Şile aksından Boğaz’ı geçerek Trakya’daki Kilyos-Kıyıköy-İğneada (Kırklareli) -Bulgaristan yönünde ‘Avrupa Yolu’ olarak devam edebilmesi için Ta- rabya’dan bağlanmak ters düşüyor.” 3. köprünün “yap-işlet-devret” yönte- miyle ancak bir “müşteri” bulunmasõ halin- de yapõlabileceğini, Karadeniz kõyõ yolunun ise dõş kredilerle gerçekleştiğini anõmsatan bir başka Büyükşehir uzmanõ da şu yorumu ya- põyor: “Başbakan, 3. köprüyü muhtemel kı- yı yolu güzergâhına çekerek, bu yol için kullanılan Dünya Bankası kaynaklarından da yararlanmayı düşünüyor olabilir.” Bakanın ‘planı’ nerede? Erdoğan son açõklamasõyla işte bu yo- rumlara neden olurken, yine Topbaş’õn “Tarabya-Beykoz güzergâhını Başba- kan’la geçen şubatta helikopterden sap- tadık” demesini de şu sözleriyle geçersiz kõ- lõyor: “Ulaştırma Bakanı ile yeniden he- likopterle gezerek, yılbaşına kadar gü- zergâhı kesinleştireceğiz...” (22 Ağustos 2009-gazeteler) Bu konuşma ise Ulaştõrma Bakanõ Binali Yıldırım’õn 09 Temmuz 2009’daki “3. köp- rü planları ilgili belediyelere gönderildi” açõklamasõnõn “gerçek dışı” olduğu kanõsõnõ yaratõyor. Dahasõ, yine Bakan’õn “Eylülde iha- leye çıkarız” sözünü de anlamsõz kõlõyor. Bakan Yõldõrõm, Dolmabahçe’deki Baş- bakanlõk Çalõşma Ofisi’nde gazetecilerin so- rularõnõ yanõtlarken özetle şunlarõ söylemişti: “Kırklareli-İstanbul yolunun köprü yo- luyla ilgisi yok. Şu anda üzerinde karar kılınan güzergâh için il ve ilçe belediye- lerine planlara işlenmesi talebiyle müra- caat edildi.” Ne var ki Başbakan “şu anda üzerinde ka- rar kılınan güzergâh” olmadõğõnõ açõklarken, Bakan Yõldõrõm’õn belediyelere “hangi pla- nı gönderdiği” sorusu da yanõtsõz kalõyor. Eğer Sarõyer, Beykoz ve Büyükşehir belediye meclisleri yakõnda bir “3. köprü planı” gö- rüşeceklerse, bunda Başbakan’õn onayõ ol- madõğõ için boşuna toplanmõş olacaklar! Benzer şekilde Karayollarõ Genel Müdürü Cahit Turan’õn “3. köprünün üzerinden de- miryolu tasarlanıyor” (10 Temmuz 2009) açõklamasõ da Erdoğan’õn sözleri ve “bek- lentileri” karşõsõnda artõk geçerli değil. Çün- kü Ulaştõrma Bakanlõğõ’nda, Karadeniz kõyõ İstanbul Haber Servisi - Makina Mühendisleri Odasõ (MMO) İstanbul Şube Yöne- tim Kurulu Başkanõ İlter Çe- lik, Tarabya-Beykoz arasõna yapõlmasõ gündeme gelen 3. köprü projesinin ihtiyaç değil, rant yaratma amacõna yönelik olduğunu belirterek “Gerçek çözüm, ulaşım sorununa bi- limsel olarak bakarak, deniz ve demiryolu taşımacılığını birincil alternatif olarak görmek ve İstanbul halkına sağlıklı, güvenli bir toplu taşıma sistemine yönlendir- mekte aranmalıdır” dedi. İlter Çelik dün yaptõğõ ya- zõlõ açõklamada, İstanbul’un AKP hükümetinin oyun tah- tasõ haline geldiğini belirte- rek“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyük- şehir Belediye (İBB) Baş- kanlığı döneminde ‘3. Köp- rü İstanbul’u bitirir’ diyerek projeye karşı çıkmıştı. Şim- di güzergâhın esrarengiz bir biçimde saklanması ve Başbakan’ın fikrini değiş- tiren ortak bir rant planının gizlice devreye sokulması mıdır” diye sordu. ‘Ciğerlere hançer’ İstanbul Boğazõ’na yapõla- cak yeni köprünün “İstan- bul’un ciğerlerine saplanan hançer olarak” nitelendiren Çelik, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün inşaasõ sonrasõ 9 yerleşim yerinde yüzde 500 nüfus artõşõ yaşandõğõnõ anõm- sattõ. Çelik, özetle şunlarõ di- le getirdi: “3. Köprü ve metrobüs gibi ihtiyaca ce- vap vermeyen sistemler çö- züm olarak ortaya atıl- makta, amaçsız yatırımlar- la kamusal zarara yol açıl- makta, bu kötü yönetimle- rin faturasını ise halk öde- mektedir. Kamu yararı gö- zeten bir kurum olarak yet- kilileri uyarıyoruz. Kent ve insana dair kararlarınız ve uygulamalarda tercih edilen piyasacı rantçı anlayış, ken- te ve insana zarar verir ni- teliktedir.” yoluna paralel bir demiryolu projesi bulunmuyor. İstanbul’daki hemen tüm bilim ve uzmanlõk çevreleri- nin karşõ çõktõğõ, sivil kuru- luşlarõn yanõ sõra kimi kamu kurumlarõndaki plancõlarõn da eleştirdikleri; hatta iktidar ve muhalefet partilerinden çok sayõda siyasetçinin bile “karşıyız” dedikleri 3. köp- rü konusundaki bu “monar- şik” karar sürecinin, özel- likle son zamanlardaki “de- mokratik açılım” söylem- leriyle birlikte yaşanõyor ol- masõnõn ise ne anlama geldi- ğini “çalıştay”cõlarõmõzõn yo- rumuna bõrakõyorum. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Türk Silahlõ Kuvvetleri (TSK), 30 Ağustos Zafer Bayra- mõ’nõn daha görkemli kutlanmasõ için bazõ değişiklikler yaptõ. KKTC ve Türkiye genelinden 60 sancak ilk kez geçit törenleri için Anka- ra’ya getirilirken törenlere katõla- cak birlikler ile uçak, helikopter ve tanklarõn sayõsõ da artõrõldõ. Genelkurmay Başkanõ Orgene- ral İlker Başbuğ, 30 Ağustos’un bu yõl daha görkemli kutlanmasõ talimatõ verirken, Türkiye gene- linde ve Kõbrõs’ta alay ve tugay gi- bi sancak verilmiş olan birliklerin sancaklarõ ilk kez Ankara’daki tören geçişinde yer alacak. Geçit töreni için 60 sancak Ankara’ya getirildi. “Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye” sloganõ çerçevesinde törenlerin daha görkemli olmasõ için bu yõl ilk kez böyle bir karar alõnõrken sancaklarõn tören birlik- lerinin de başkente geldiği belir- tildi. Bunun yanõ sõra 30 Ağustos resmi geçit törenlerinde, hem ya- ya geçecek olan askerlerin, hem uçaklarõn hem de helikopterlerin sayõsõnõn artõrõldõğõ bildirildi. Tö- rene yine ilk kez Türkiye envar- terine yeni girmiş olan Leopard2 A4 tank taburu da katõlacak. İlk kez sivil yurttaşlar Genelkurmay Başkanõ Orge- neral Başbuğ, pazar günü Mer- kez Orduevi’nde vereceği 30 Ağustos günü resepsiyonuna Ankara’dan 50 sivil yurttaşõn da- vet edildiğini söyledi. Bu arada Genelkurmay Baş- kanlõğõ’nca hazõrlanan ve üzerin- de “Güçlü Ordu, Güçlü Türki- ye” yazõlõ CD de basõn kuruluşla- rõna dağõtõldõ. TSK’nin yurtiçi ve yurtdõşõndaki faaliyetlerinin de anlatõldõğõ görüntülerde, şehit ya- kõnlarõ, gaziler, sanatçõlar ve spor- cularõn “30 Ağustos Zafer Bay- ramı”na ilişkin kutlama mesajla- rõ yer alõyor. Görüntülerde Fe- nerbahçe Teknik Direktörü Chri- stoph Daum ve Galatasaray Tek- nik Direktörü Frank Rijkaard da yer alõyor. Türkçe konuşan Daum, “30 Ağustos Zafer Bayramı he- pimize kutlu olsun”, Rijkaard ise “30 Ağustos kutlu olsun” diyor. Görüntülerde ayrõca Be- şiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli, Beşiktaşlõ Rüştü Renç- ber, Fenerbahçeli Emre Belö- zoğlu, Galatasaraylõ Emre Aşık, Trabzonsporlu Egemen Kork- maz ile Selçuk İnan, Hülya Koç- yiğit ve Kayahan’õn da aralarõn- da yer aldõğõ sanatçõlar Türki- ye’nin bayramõnõ kutluyor. Kutlamalarda gerginlik ‘Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye’ İstanbul Haber Servisi- İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kâğõthane Deresi’ne ve Ha- liç’e sürekli temiz su sağlanmasõ amacõyla İs- tanbul Boğazõ’ndan Kâğõthane Deresi’ne 4 bin 100 metre uzunluğunda tünel inşa edecek. İBB’den dün yapõlan yazõlõ açõklamada, İs- tanbul’un bir iç limanõ olan Haliç’in, yõllarca Kâğõthane Deresi’nin taşõdõğõ suyla beslendiği, ancak bölgedeki yoğun yapõlaşma sebebiyle dereyi besleyen kaynaklarõn zamanla kurudu- ğu, derenin Haliç’e döküldüğü noktada su sir- külasyonu bulunmadõğõndan, suda çözünmüş oksijen miktarõnõn azaldõğõ ve canlõ yaşamõn olumsuz etkilendiği ifade edildi. Ayazağa ile Çayõrbaşõ arasõndaki tünelin, 2 bin 200 mili- metre çapõnda olacağõ belirtilen açõklamada Boğaz’dan Ayazağa’ya kadar taşõnacak suyun terfi merkezi aracõlõğõyla Kâğõthane Deresi’ne akõtõlacağõ ve günlük 260 bin metreküp deniz suyu sayesinde, Kâğõthane Deresi ve Haliç’te su sirkülasyonunun sağlanacağõ kaydedildi. 21 Haziran 2011 tarihinde tamamlanmasõ ön- görülen inşaat, 38 milyon TL’ye mal olacak. Boğaz’dan Haliç’e tünelle su taşınacak KÂĞITHANE DERESİ KURUDU 3. köprü en kuzeye Tuncelikırsalında havadesteklioperasyon BİR TERÖRİST ÖLDÜRÜLDÜ Yurt Haberleri Servisi - Tunceli’nin Pülümür ile Nazimiye ilçeleri arasõnda kalan Kõzõlmes- cit bölgesindeki çatõşmada terör örgütü üyesi bir kişinin öldürüldüğü bildirildi. Güvenlik güçleri Tunceli’de terör örgütü PKK üyelerinin eylül ayõnda saldõrõya hazõr- landõğõ yönündeki bilgiler üzerine operasyon başlattõ. Helikopter destekli operasyonda bir terör örgütü üyesinin öldürüldüğü bildirildi. Operasyonun özellikle Tunceli ili kõrsal kesimi ve Pülümür, Ovacõk, Nazimiye, Hozat ilçeleri- nin kõrsal kesiminde yoğunlaştõğõ öğrenildi. Teröristlerin kaçõş yollarõnõn kobra helikopter- lerle bombalandõğõ operasyonda bazõ bölgeleri Jandarma Özel Harekât Timleri indirildi. Öte yandan, önceki gün Hakkâri’nin Çukurca ilçe merkezinden Işõklõ köyünde bulunan 12. Jan- darma Sõnõr Bölük Komutanlõğõ’na giden aske- ri konvoyun geçiş güzergâhõnda, yolun 3 ayrõ noktasõna döşenen el yapõmõ patlayõcõlar infi- lak etti. Patlayõcõlarõn konvoyun geçişinden önce infilak etmesi dolayõsõyla herhangi bir can kaybõ ve yaralanma olmadõ. Teröristler 1 kişiyi kaçırdı Diyarbakõr’õn Lice ilçesinde Kekliktepe böl- gesinde bulunan bir taş ocağõna gelen bir grup PKK’li terörist, ocakta kullanõlan 1 iş makine- sini ateşe verip kundakladõ. Teröristler, ocakta çalõşan 1 işçiyi de yanlarõna alarak kaçõrdõ. AFYONKARAHİSAR (Cumhuriyet) - Bü- yük Taarruz’un 87. yõldönümü dolayõsõyla her yõl düzenlenen Zafer Haftasõ kutlamalarõ, Ata- türk’ün taarruz emrini verdiği 1874 rakõmlõ Ko- catepe’de dün sabahõn ilk õşõklarõna kadar devam etti. Törenler sõrasõnda mehter takõmõyla CHP Gençlik Kollarõ arasõnda tartõşma çõktõ. Katõ- lõmcõlar sõk sõk AKP aleyhine sloganlar attõ. Afyonkarahisar’õn Şuhut ilçesindeki tören Çakõrözü köyünden başladõ. Türkiye’nin dört bir yanõndan binlerce kişi ellerinde meşaleler ve Türk bayraklarõyla Kocatepe’ye yürüdü. Yürü- yüşe Çevre ve Orman Bakanõ Veysel Eroğlu, Afyonkarahisar Valisi Haluk İmga, Garnizon Komutanõ Tuğgeneral Asım Bülent Aker, Be- lediye Başkanõ Burhanettin Çoban, Afyon Ko- catepe Üniversitesi (AKÜ) Rektörü Prof. Dr. Ali Altuntaş da bir süre eşlik etti. Yürüyüş sõrasõnda ilk kez siyasi parti bayraklarõ açõlõrken sõk sõk AKP aleyhine sloganlar atõldõ. Saat 04.30’da so- na eren yürüyüşün ardõndan bir konuşma yapan Rektör Prof. Dr. Ali Altuntaş, katõlõmcõlarõ “Türk ulusunun başka ulusların egemenliği altına girmeyi reddederek özgürlüğünü ka- zandığı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temel- lerinin atıldığı topraklara hoş geldiniz” di- yerek selamladõ. Konuşmanõn ardõndan AKÜ ta- rafõndan sunulan “Cepheden Görüntüler” müzikli anlatõ ve “Orta Asya’dan Günümü- ze Mehmetçiğin Hikâyesi” konulu dans gös- terileri beğeniyle izlendi. Kutlamalar kapsamõnda, İstanbul tarihi Türk Müziği Mehter Grubu ile İzmir Devlet Senfo- ni Orkestrasõ birer konser verdi. Mehteran gösterileri sõrasõnda CHP Gençlik Kollarõ’ndan bir grup, 10. Yõl Marşõ’nõn da aralarõnda oldu- ğu farklõ marşlar okudu. Bunun üzerine meh- ter takõmõ gösteriyi kõsa keserek tepki göster- di. AKÜ yetkililerinin devreye girmesiyle mehteran takõmõ konserine bir süre daha devam etti. Bir ara yağan yağmur ve rüzgârõn etkisiyle hava sõcaklõğõnõn 10 derecenin altõna düşmesi nedeniyle bazõ vatandaşlar ateş yakarak bazõ- larõ ise battaniyelere sarõlarak õsõnmaya çalõştõ. Büyük Taarruz’un 87. yıldönümü dolayısıyla düzenlenen yürüyüşe CHP Gençlik Kolları da katıldı. Törenler sırasında mehter takımıyla CHP Gençlik Kolları arasında tartışma çıktı. (Fotoğraf: AA) MAKİNA MÜHENDİSLERİ Başbuğ 30 Ağustos’un bu yõl daha görkemli kutlanmasõ talimatõ verdi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle