Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 11 AĞUSTOS 2009 SALI
6 HABERLER
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
ŞANLIURFA-DİYAR-
BAKIR - Kürt açılımı tartış-
maları sırasında DTP- PKK
ilişkisi de sıkça gündeme
getiriliyor. AKP’liler ise bu
ilişki konusunda takıyye yapıyor!..
Oysa DTP’lilerin artık PKK ile ilişki-
lendirilme gibi bir çekinceleri yok! Hem
terör örgütünü hem de DTP’yi biraz
olsun dikkatle izleyebilenler, Kürt si-
yasetinin, İmralı-PKK-DTP çizgisinde
yürüdüğünü, proje geliş-
tirdiğini görebiliyor!..
Kısa anlatımla, Öcalan
son yıllarda PKK ile DTP
arasındaki diyaloğu ade-
ta öneri ve talimatlarla
pekiştiriyor! Bu gerçeği
görmek için iki örnek ver-
mek bile yeterli olabilir. Ör-
neğin Öcalan, sonuncusu
8 Nisan 2009’da olmak üzere “De-
mokratik Konfederalizm” diye bir yö-
netim şekli önerisini defalarca gün-
deme getirdi. Öcalan sistemi şöyle an-
latmıştı:
“Ulus-devlet çok tehlikelidir. Benim
önerim demokratik çözüm önerisidir.
Buna demokratik konfederalizm de di-
yebiliriz. Demokratik konfederalizm,
demokratik tüm grupların toplamı
demektir. Bu birlik içerisinde Kürtler
de birbirinden haberdar olmalı, ara-
larındaki sınırlar kalkmalıdır.”
PKK yöneticisi Murat Karayılan,
Öcalan’ın önerdiği yönetim şeklini
27 Aralık 2008’de tartışmaya açarken
şöyle dedi:
“Bugün Demokratik Konfedera-
lizm Sistemi’nde belli adımların atılma
durumundan bahsedilebilir. Bunun ze-
minini oluşturma çalışması söz ko-
nusudur. Her yerde sistemin oturtul-
ması için katedilen mesafe
küçük de olsa önemlidir.”
DTP ise Öcalan ve Kara-
yılan’ın bu önerisinden gö-
rev çıkardı ve bu konuda bir
yemin metni bile hazırladı!
DTP’nin 2 Şubat’ta Diyar-
bakır’da yaptığı “3. Ekoloji ve
Yerel Yönetimler Konferan-
sı”nın sonuç bildirisinde
Öcalan’ın “konfederal sistem” ve “de-
mokratik ekolojik ve cinsiyet özgür-
lükçü” önerileri de yer aldı!
Öcalan’ın “Hakikatleri araştırma
komisyonu kurulsun” önerisi de ön-
ce PKK sonra da DTP’de yankı bul-
du. PKK lideri 28 Kasım 2008’de bu
konuda şöyle demişti:
“Çözüm için önerimi sunuyorum.
Hakikatleri araştırma ve uzlaşı ko-
misyonu kurulabilir. İçinde dene-
yimli sivil, asker, bürokrat olabilir.
Parlamento çatısı altında da yürü-
tülebilir.”
Karayılan ve Cemil Bayık gibi
çok sayıda PKK yöneticisi bu çı-
kışı da ısrarla gündeme getirerek
yandaşlarını harekete geçirme-
ye çalıştı. Örneğin Karayılan 15
Ocak 2009’da Roj TV’de yaptı-
ğı konuşmada, “Hakikatleri araştırma
komisyonu oluşsun, o zaman yaşa-
nan savaşta her iki taraf da hataları-
nı tespit edebilir” dedi.
DTP Genel Merkezi, İmralı-Kandil
hattındaki bu uyarılar üzerine 26
Haziran 2009’da, “Hakikatleri Araş-
tırma Komisyonu kurularak başta
darbe dönemleri olmak üzere geç-
mişin tüm karanlık sayfaları aydınla-
tılmalı, sorumluları yargı önüne çı-
karılmalıdır” diye açıklama yaptı.
Peki “araştırma komisyonu” öne-
risi şimdi ne durumda? Kongra-
Gel’in 21-27 Temmuz’da Kandil Da-
ğı’nda yapılan 7. kongresinde PKK’li-
ler “Adalet ve Hakikatleri Araştırma
Komisyonu” kurulması kararı aldılar!..
Evet Öcalan konuşuyor, PKK’lilerle
teröristlerin cenaze ve taziyelerinde
boy gösteren DTP’liler ise uyarıları
emir telakki ediyor! Şu bir gerçek ki;
PKK de eski PKK değil DTP de!..
Kürt siyasetinin legal kanadının, te-
rör örgütüyle aynı safta bulunma
konusunda bir korkusu ya da kaygı-
sı yok!..
İki kesimin de tek hedefi var; Kürt
siyasetinin tüm güçlerini önümüzdeki
süreçte bir “çatı partisi” altında top-
lamak! Gerçek bu kadar yalın!..
DTP Eşittir PKK mi?..
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
‘Demokratik’ AKP, Kürtler
AKP iktidarı ve Cumhurbaşkanı, Kürt sorununda
“demokrat” kesildi. Devletin yönetiminde ve tüm ül-
kede kendisine karşı her kesimi dışlayıp ötekileşti-
rir ve defterini dürmeye çalışırken, Kürtlere karşı bu
“demokratik bonkörlük” neden?(*)
Başkalarına karşı her türlü hukuk dışılığı öngören,
hoş gören ve dahası doğrudan uygulayan bir iktidarın,
Kürtler konusunda “demokratik” olabilmesi mümkün
mü?
Ve, şu an mümkün gibi görünüyorsa eğer, bunu
mümkün kılan koşullar neler?
Tatilden önceki son yazımda (Demokrasi İçin Ma-
nifestom, 17 Temmuz) iki yıl sonraki seçimlerin Tür-
kiye için bir kırılma noktası olacağını belirtmiş ve şu
savı ileri sürmüştük:
“Cumhuriyet tarihinin en karanlık seçimleri olabi-
lir. Mutlak gücünü kaybetmeye aday bir diktatör eği-
limli lider, direnecektir. Fethullahçılar direnecektir ik-
tidardan düşmeye! Ve şimdiden, seçimleri kazanmak
için her türlü planı yapmaya başlamışlardır! Türkiye’nin
nasıl bir rejimde yaşayacağına, AKP’nin bile ortalık-
la kalıp kalamayacağına karar verilme noktası, iki yıl
sonraki seçimlerdir!”
İktidar bütün hesaplarını, 22 ay sonra seçim-
lerden yine tek başına iktidar çıkma hesabı üze-
rine kuruyor, kurmak zorundadır. Eğer bu olası-
lık tehlikeye girerse, iktidarda kalmak için her tür-
lü gayrimeşru yollara başvuracaklardır ve bu
amaçla odaklanacakları yer ise seçim sistemi /
sandığıdır.
“Kürt Açılımı” konusunu ve bu bağlamda kafaya
geçirilen “demokratik şapka” meselesini 22 ay son-
raki, 2011 Haziranı ile bağlantılı ele alabiliriz ancak.
Bu tarih, aynı zamanda bir başka tarihle de ça-
kışıyor: ABD askerleri 2011 sonuna kadar Irak’tan
çekilmiş olacak. 30 Haziran 09’dan beri Amerikan as-
kerleri kent merkezlerinden çekildi ve görevlerini Irak-
lı askerler devraldı!
ABD, arkasında, istikrarlı, petrol rezervleri ve dün-
ya ekonomisine sevkıyatı güvence altına alınmış bir
Irak bırakmak istemekte.
Yoksa, “Baba Bush”un 1991’de başlattığı Irak ma-
cerası, 18 yıl içinde tamamen bir fiyasko olacağı gi-
bi, Irak toprakları, İran vb. gibi diğer bölge ülkeleri için
beklenmedik büyük yemlere dönüşebilir!
Türkiye ise ABD’nin öngördüğü istikrar için, böl-
gede tek ülkedir! Ancak Türkiye’nin başında da bir
PKK, Kürt sorunu var!
ABD ile AKP iktidarı anlaştı: PKK Kuzey Irak’tan,
en azından silahlı örgüt olarak tasfiye edilecek. Bu-
nun yolu da Türkiye’de “Kürt Açılımı”ndan geçiyor.
AKP bu aşamada, Kürtlere karşı “demokratik şapka”
giymekle karşı karşıya bırakılmakta. Buna karşılık al-
dığı ödül, iktidarına (tam) ABD desteğidir! (Bugün ik-
tidarda başka bir güç olsa ve dincilerin defterini dür-
mekle meşgul olsa, ABD onunla da Kürt meselesi-
ni benzer şekilde çözerdi!)
Şimdi baştaki soruya odaklanalım: Acaba “Kürt Açı-
lımı” AKP’yi 2011 Haziranı’nda iktidara taşır mı? Bu
hesapları yapmadan, sonuçta, eşekten düşmüşe dön-
mek de var! Demek ki iktidar, bu açılımın kendisine
oy kazandıracağı düşüncesinde.
Yerel seçimler AKP için büyük hüsrandı! Yüzde 17
gibi büyük bir oy kaybı! Özellikle de bütün AKP ve
Fetocu siyasal ve iktisadi güruhun yerel seçim ön-
cesi “Güneydoğu Çıkarması” fos çıkmıştı. DTP böl-
geden AKP’yi epey silmişti.
İktidar şimdi;
a) “Kürt Açılımı” ile Kürt bölgesinde kaybettiği oy-
ları geri alabileceğinin hesaplarını yapıyor...
b) Kürt Açılımı ile “Türk” bölgesinden kaybedeceği
muhtemel oy oranını da bununla dengelemek istiyor
(Kürt Açılımı, Türklerden oy kaybettirir mi?!). AKP “Türk
Kesimi”nden olası oy kaybını da, bu açılımı “Ulusal
Politika” konumuna getirerek dengelemeye çalışa-
caktır...
Özetle, “Kürt Açılımı” ve demokrasi kisvesi, mec-
buriyettendir... Konuyu sürdüreceğiz.
(*) Yanlış anlaşılmasın: Kürtler bu ülkenin eşit yurt-
taşları olarak, dil ve kültürleri başta olmak üzere, kim-
liklerini özgürce geliştirme haklarına sahip olmalı. Şu
sıralarda tartışmaya giren “ayrılma hakkı” şüphesiz özel
koşulların tartışma konusu, ama bu perspektifin
gündeme gelmesi çok önemlidir. Olayın bütününü tar-
tışmadan, parçalardan hareket etmek yanlışlığa gö-
türür.
obursali@cumhuriyet.com.tr
‘YÖK’ün yetkileri aşõrõ’BURSA (Cumhuriyet) -
YÖK Yürütme Kurulu üyesi
Prof. Dr. Atilla Eriş, YÖK’ün
üniversitelere her alanda mü-
dahale ettiğini belirterek,
“YÖK’e verilen aşırı yetkiler
var. YÖK üyesiyim ama..
ben bile bu yetkilerden ra-
hatsızım” dedi.
Bursa’nõn Mudanya ilçesin-
de yaşayan YÖK Yürütme Ku-
rulu üyesi Prof Dr. Atilla Eriş,
Bursa’da aylõk yayõmlanan Park
Magazin dergisindeki röpor-
tajda, YÖK’ün sisteminden,
rektörlük seçimlerine kadar
pek çok konuda değerlendir-
melerde bulundu. Türkiye’de
üniversite sayõsõnõn 139’a çõk-
tõğõnõ anõmsatan Eriş, YÖK
olarak üniversitelerin işlerine
yetişemediklerini söyledi. Eriş,
“Yapamıyoruz, olmuyor. Ne
denetleme kurulu yetişebili-
yor bu işlere, ne de bizim di-
ğer dairelerimiz. Herkes can-
hıraş çalışıyor ama, 5-6 ay ön-
ce gelmiş evrakın işlemde ol-
duğunu görüyoruz. Bu yan-
lış” diye konuştu.
YÖK’ün yetkilerinin aşõrõ
olduğunu savunan Prof. Eriş;
kurumun, bütçelendirmeden
idari mekanizmaya, akademik
duruma kadar üniversitelere
müdahale ettiğini dile getirdi.
Eriş, “YÖK üyesiyim ama..
ben bile bu yetkilerden, mü-
dahalelerden rahatsızım”
dedi. Türkiye’deki bazõ üni-
versitelerin ABD’deki üni-
versitelerden daha pahalõ ol-
duğuna dikkat çeken Eriş,
şunlarõ söyledi: “Öyle vakıf
üniversiteleri var ki,
ABD’deki üniversitelerden
pahalı. YÖK olarak buna
karışamıyoruz ama.. şu an-
da 12 tane vakıf üniversite-
si kara listede. Başlangıçta
vaat ettikleri yükümlülük-
lerini yerine getirmedikleri
için. Hatta bazılarında ika-
zın ikinci aşamasına geçildi.
Sonraki aşamada konten-
jan vermiyoruz. İkazın ge-
reğini yerine getirmezlerse
önümüzdeki sene kapatıl-
ma kararı gidecek.”
‘Seçim yapılmasın’
Rektörlük için seçim yapõl-
masõna da karşõ çõkan Eriş, il-
ginç önerilerde bulundu. Aka-
demik yaşamda demokrasiden
ziyade liyakatin geçerli olma-
sõ gerektiğini ifade eden Eriş,
rektör olacak kişinin yönetim-
le ilgili tecrübelerinin, kişiliği-
nin çok önemli olduğunun altõnõ
çizdi. Eriş, “Aslına bakarsanız
bana göre rektörlükte aka-
demisyenlik şartı aranma-
malı. İyi bir idareci de rektör
olabilmeli. Büyükelçilik yap-
mış veya valilik yapmış biri,
akademik vizyona ters düş-
meyecek bir kişi de rektör
olabilmeli” diye konuştu.
139 üniversitenin aynõ kefe-
ye konularak merkezi sõnavla
yönetilmesi ve yerleştirilmesi-
nin aklõn alacağõ bir durum ol-
madõğõnõ belirten Prof. Eriş,
şöyle devam etti: “Çin’de bi-
le böyle bir olay yok. Orada
bile tüm üniversiteler kate-
gorize edilmiş. Bu kategori-
lere göre sınav yapılıyor. Mil-
yarlarca insanın yaşadığı yer-
de bile çözüm bulmuşlar. Biz
ise her şeyi merkezden yap-
mayı seviyoruz. Çünkü tor-
pilden çok korkuluyor.”
YÖK’ün yetkilerinin aşõrõ olduğunu savunan Eriş; kurumun, bütçelendirmeden
idari mekanizmaya, akademik duruma kadar üniversitelere müdahale ettiğini dile
getirerek “YÖK üyesiyim ama ben bile bu müdahalelerden rahatsõzõm” dedi. Bazõ
vakõf üniversitelerinin ücretlerinin ABD’dekilerden fazla olduğunu belirten Eriş,
“YÖK olarak karõşamõyoruz ama 12 tane vakõf üniversitesi kara listede” dedi.
‘Dinde böyle
bir şey yok’
SELDA GÜNEYSU
ANKARA - Din adamlarõ, Ordu’da
valilik emriyle camilerin tuvalet-
lerindeki pisuarlarõn “hijyen ve
dinen” uygun olmadõğõ gerekçe-
siyle kaldõrõlmasõnõ eleştirdi.
Araştõrmacõ-yazar İsmail Nacar,
“Kuranıkerim’de böyle bir şey
yok” derken, eski Diyanet İşleri
Başkanõ Mehmet Nuri Yılmaz
da “Modern bir şey dine aykı-
rıdır demek yanlış” görüşünü
dile getirdi. İsmail Nacar, bazõ
şeylerin insanlara “kuralmış gi-
bi dayatılmasının” yanlõş oldu-
ğunu belirtti. Nacar, “insanlar
tuvalet ihtiyacını ayakta karşı-
lasalar ne olacak, karşılamasa-
lar ne olacak? Bir kişinin bu
şeylerle uğraşması anlamsız.
Bir vilayetin böyle şeylerle uğ-
raşması doğru değildir” dedi.
İsmail Nacar, “Kuranıkerim’de
böyle bir şey yok” diye konuştu.
Eski Diyanet İşleri Başkanõ
Mehmet Nuri Yõlmaz da konuya
ilişkin görüşlerini şöyle ifade et-
ti: “Dinde böyle bir şey yok.
Eski dönemlerde tuvalet diye
bir kavram da yoktu. O zaman
insanlar ihtiyaçlarını başka şe-
kilde gideriyorlardı. ‘Ayakta tu-
valet ihtiyacõnõ gidermek doğru
değildir, çünkü üzerine sõçrar’
diye geçmiş kitaplara. Ancak
o eski dönemlere aitti. Önemli
olan idrarın üzerinize sıçrama-
masıdır. Modern olan dine ay-
kırıdır demek çok yanlış. Yan-
lış bir şey yani.”
5 GÜNDE SÖKÜLDÜPİSUAR TARTIŞMASI
2 milyar kök
hintkeneviri
ele geçirildi
VAN (Cumhuriyet) - Van’õn Başka-
le İlçe Jandarma Komutanlõğõ’nca
düzenlenen operasyonda binlerce
dönüm arazi üzerine ekili 2 milyar
20 bin kök dişi hintkeneviri ve 1.5
ton esrar ele geçirildi. Esrarõn ham-
madesi olan hintkenevirlerinin sö-
kümü çok sayõda asker ve köylü-
nün katõlõmõyla 5 günde tamamla-
nabildi. Yetkililer, bu miktarda
hintkenevirinden 48 ton esrar elde
edilebileceğine dikkat çekti.
Bir ihbarõ değerlendiren jardar-
ma ekipleri, Başkale’ye bağlõ Ha-
sanbey Köyü Yunus Emre mezra-
sõnda binlerce dönüm tarlada ekili
2 milyar 20 bin kök dişi hintken-
eviri ele geçirdi. Kimler tarafõn-
dan dikildiği belirlenemeyen hint-
kenevirleri yüzlerce asker ve köy-
lü tarafõndan 5 günde söküldü. 2
milyar 20 bin kök olan dişi hint-
kenevirleri toplandõktan sonra ye-
rinde yakõlarak imha edildi.
1.5 ton da esrar bulundu
Son yõllarõn en büyük hintken-
eviri operasyonu kapsamõnda aynõ
köyde jandarma ekiplerinin yaptõğõ
aramada, ot yõğõnlarõ altõnda 1.5
ton esrar da bulundu. Askeri yetki-
liler daha önce bu kadar çok sayõda
hintkeneviri ekiminin yapõlmadõğõ-
nõ belirterek, operasyonun çok bü-
yük olduğunu söyledi. Bu miktar-
daki hintkenevirinden 48 ton esrar
elde edilebileceğini belirten jandar-
ma yetkilileri olayla ilgili geniş
çaplõ soruşturma başlattõ.
Kenan Evren’in adı silinmiyor
MUĞLA (Cumhuriyet) -
Muğla İl Genel Meclisi’nin, 7.
Cumhurbaşkanõ Kenan Ev-
ren’in adõnõn okul ve caddeler-
den kaldõrõlmasõ için aldõğõ tav-
siye kararõnõ, Muğla Valisi Ah-
met Altıparmak, “İl genel
meclisleri tavsiye kararı ala-
maz” diyerek onaylamadõ. Yar-
gõlanmasõ gereken bir kişinin
adõnõn okul ve sokaklarda bu-
lunmamasõ gerektiğini öne süren
CHP’li İl Genel Meclis Başka-
nõ Zeki Köylü ise 4 Mart’ta İz-
mir’de de aynõ kararõn alõndõğõ-
nõ ve valilik tarafõndan onay-
landõğõnõ anõmsattõ. “Bu tutuma
anlam veremiyorum” diyen
Köylü, Evren’in isminin kaldõ-
rõlmasõ için mahkemeye başvu-
racaklarõnõ kaydetti.
Görev süresi dolan Küba’nın
Türkiye Büyükelçisi Ernesto Go-
mez Abascal, Türkiye’den ayrıl-
madan önce Eskişehir Tepebaşı Belediyesi ile Çağdaş Gazeteciler Derneği Eskişehir
Şubesi’nin düzenlediği “Latin Amerika’daki Gelişmeler” konulu konferansa katıldı.
Latin Amerika ülkeleri ile Küba’nın ortak hareket ettiğini, bölgede ABD’nin her de-
diğinin yapıldığı dönemlerin tarihe karıştığını vurgulayan Abascal, Küba ile Türki-
ye’nin ilişkilerinin istenilen düzeyde olmadığını söyledi. Daha sonra Abdülhamit za-
manında Küba’ya özel görevle gönderilen bir Türk subayının hikâyesinin anlatıldığı,
“Havana’da Türk Tutkusu” adlı kitabını Eskişehirli okurlarına imzalayan Abascal,
kitabı Türk-Küba ilişkilerinin eskiye dayandığını göstermek için yazdığını söyledi.
Abascal’dan veda konferansı
1989 yılında Güneydoğu sorunu ko-
nusunda hiçbir siyasal iktidarın cesaret
bile edemediği açılımları “Kürt Raporu”yla
öne çıkaranlar şimdiki CHP kadrolarıy-
dı...
Bölgenin bölücü-dinci-mafyacı siya-
set anlayışından kurtulması için çırpınan
aynı CHP’ydi...
Toplumun feodal cende-
reden soyutlanmasını, geri-
cilik ve yoksulluğun bölge in-
sanını sefalete ve cehalete
sürüklemesini önlemek is-
teyen de Atatürk’ün parti-
siydi...
Çok önemli bir örnek da-
ha vardı; “PKK silah bıraksın
af konusuna bakarız” diyen
de CHP’nin lideri Deniz Baykal’dı... 27
Mayıs 2009’da, “PKK’nin dağıtılmış,
dağdan inmiş olduğu, bir daha böylesi-
ne yöntemlere başvurmayacağı ortaya çı-
karsa elbette o zaman sağlam güven-
cenin gereği olarak, gerekli siyasi, insa-
ni ve hukuki adımlar atılır” diyen Deniz
Baykal’ın ta kendisiydi!
“Etnik kimlik şan şereftir” sözüyle böl-
ge insanının kaygılarını ve beklentilerini
net biçimde ortaya koyan da devlet kur-
muş bu partinin lideriydi...
AKP, Güneydoğu sorunu konusundaki
şaşkın tavrının karmaşasını CHP’ye yük-
leyerek siyaset kirliliğinden arınmaya
çalışıyor.
1991’deki deneyimden ders çıkar-
mayarak siyaseti şahin stratejilerin çık-
mazına sürükleyen DTP ise CHP ve Bay-
kal düşmanlığıyla toplumun kafasını ka-
rıştırıyor!..
CHP lideri Deniz Baykal, “Kürt soru-
nu”, “PKK terörü” ya da “Güneydoğu
meselesi”; adı neyse o konuda
kafası en net politikacıdır...
“Türkiye’yi ileride etnik nitelikte
federatif bir yapıya götürecek
adımlara karşı çıkarız. Milli eği-
tim sistemi içine etnisiteyi so-
kacak düzenlemelere de destek
olmayız” diyerek partisinin iki kır-
mızı çizgisine dikkat çeken Bay-
kal, Güneydoğu sorununu kaos
ve kavga yaratmadan çözebilecek örnek
bir yaklaşım sergilemeye devam ediyor...
AKP de DTP de, CHP fobisini bir ta-
rafa bırakıp sorunun resmi ve siyasi mu-
hatapları olarak kavgacı, itici ve körelti-
ci yaklaşımları terk etmeli, Baykal’ın
önüne ciddi öneriler getirmelidir.
Yinelemekte yarar vardır; şiddeti da-
yatma yöntemi olarak kullanan PKK, si-
lahları tamamen bırakmadıkça Güney-
doğu sorunu kangrenleşmeye devam
edecektir!.. Salt, “CHP’siz çözüm olmaz”
tezini savunanlar değil, kardeş kavga-
sından bıkanların da Baykal’ı dikkatle iz-
lemesi gerekir.
Diyarbakır Kasaplar Odası Başkanı’ydı...
Ömrünün büyük bölümü hayvan kesip et sat-
makla geçmişti... Bıçak ve kan mesleğinin en
vazgeçilmez unsurlarıydı...
Bir adam yaşamının büyük bölümünde
hem kan akıtıp hem kanı durdurmak için na-
sıl çırpınabilirdi?.. O, “kasap” ve “barış” iki-
leminde paradoksu
hem yaşadı hem de
yaşattı!.. Bir Urfa şii-
rinde yazdığı gibi “ka-
sap dükkânında bülbül
besleyecek” kadar in-
sancıldı...
Diyarbakır’da töre
için kadın öldürüldü-
ğünde, kan için adam
vurulduğunda, öfke için
can alındığında herkes onun kapısını çaldı...
8 yılda 449 kan davası, 97 kız kaçırma, 106
alacak ve arazi meselesi olmak üzere tam 651
olayda arabuluculuk yaparak tarafları barış-
tırdı...
Yüzlerce aile ve aşirete, kavgasız, sorun-
suz ve huzurlu yaşamlar bırakarak dün bu
dünyadan göçüp gitti!..
Şiddetin her sokakta egemen olmaya ça-
lıştığı bir coğrafyada, kasap bıçağını atıp ba-
rış bayrağı taşıyan 65 yaşındaki o adam Di-
yarbakırlı Sait Şanlı’ydı...
Barış arayan şiddetin, siyasetin ve feoda-
litenin başı sağ olsun!..
Baykal Niçin Haklı?.. Barışın ‘Şanlı’ Ölümü!..
Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Eriş, üniversitelere yapõlan müdahalelerden rahatsõz olduğunu söyledi