18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 10 AĞUSTOS 2009 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN [email protected] DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Afganistan Çıkmazı ve Savaşta ‘Demokratik’ Seçimler Üzerine... Birleşik Devletler şu sıralarda Irak’tan, ardında çıkarlarını güven altına alarak kazasız belasız çekilmenin, AKP yönetiminin Kürt sorununu çö- züme ulaştırılması girişimleri de dahil olmak üzere hazırlıklarını yaparken, Başkan Oba- ma’nın Afganistan savaşıyla ilgili olarak geçen 27 Mart’ta açıkladığı yeni stratejisi de bir sü- redir uygulanma aşamasındadır. Ancak Birleşik Devletleri’nin Irak’tan çekil- mesinin anlamı konusunda yanılgıya düşme- mek gerekmektedir. Zira Birleşik Devletler ve Obama’nın Irak’tan asker çekmesi, hiçbir şe- kilde bu ülkeyi bütünüyle terk edecekleri an- lamına gelmemektedir. Elliyi aşkın askeri üs- sü, uzun yıllar hizmet vermesi için planlanmış en az dört ‘ana üsse’ sahip olması bu amacı- nın kanıtıdır. 50 bin kişilik bir askeri gücü ise ülkenin ve bölgenin istikrarı (!) ve kuşkusuz Amerikan çıkarların korunması için Irak’ta kal- mayı sürdürecektir. Afganistan’la ilgili yeni strateji, Pakistan sı- nırındaki çatışmaların sona erdirilmesi için Taliban’ın ‘şeriat karşılığında’ nötralize edil- mesine yönelik Svat vadisi deneyimi nokta- sında fiyaskoyla sonuçlanmış, ancak Pakistan ordusunun ülkesinin talibanizasyonu tehlike- si ve Amerika’nın Pakistan ordusuna beş mil- yar dolarlık yardım sağlamasıyla Taliban’a karşı saldırıya geçerek dinci terörün ilerleme- sini durdurmayı başarmıştır. Ne var ki bu ba- şarı Afganistan’ın tümü için geçerli değildir. Zi- ra Taliban güçleri ülkenin başkenti Kâbil dı- şındaki önemli bölümünde varlığını sürdür- mekte, zaman zaman giriştiği saldırılarla NA- TO’lu güçlere, başta İngiliz, Fransız ve Ame- rikalı askerler olmak üzere ciddi kayıplar ver- dirmektedir. NATO ve müttefiklerinin ülkede- ki yüz bine ulaşan askeri varlığına karşın ör- neğin Taliban saldırıları özellikle temmuz ayın- daki 75 NATO askerinin kaybıyla sonuçlan- mıştır. Taliban saldırılarının yaz mevsimi süre- since daha da yoğunlaşacağı öngörülmekte- dir. Açıkça görülen o ki, Başkan Obama’nın 27 Mart’ta ana hatlarıyla açıkladığı yeni Afgan stra- tejisi umulanı verememiştir. NATO’nun ülkedeki hatırı sayılır askeri gücüne karşın 2001’de başarılı bir biçimde iktidarına son verdiği Ta- liban’ın yeniden toparlanarak direnç göster- mesi, gittikçe artan bir biçimde saldırılarına de- vam etmesi, yanı sıra ülkenin önemli bir bölü- müne hâlâ hâkim olması mutlaka ve ciddi ola- rak sorgulanması gerekmektedir. Obama’nın yeni stratejisi, müttefiklerinden daha fazla muharip güç ve ekonomik katkı is- tenilmesini de içermektedir. Yeni Genel Sek- reter Rasmussen, bu amaçla yakın bir gele- cekte bu istemlerin yerine getirilmesi için Tür- kiye de dahil NATO’lu üyelerin kapılarını çal- manın hazırlığındadır. Bugün Afganistan’da NATO’nun başta ABD, İngiltere ve Fransa olmak üzere uçaklar, uy- duIar, helikopterler, zırhlı araçlar, uzun menzilli toplarla donatılmış yüz bine yakın askeri bu- lunmaktadır. Buna ayrıca Pakistan’ın askeri gü- cü ile Afganistan’ın 134 bin kişilik askeri ve sa- yıları 80 bini aşan polisi eklendiğinde, Taliban ve El Kaide’nin silahlı varlığı hiç mertebesin- dedir. Bu yüzden yine de direnip, saldırmayı sürdürmeleri ciddi olarak sorgulanmak zo- rundadır. Çok sayıda yorumcu için bunun ne- deni sır değildir. Ülkeyi sarıp sarmalayan ve yönetimin en üst düzeylerine kadar tırmanan yolsuzluklar, yok- sul halkın iş, aş ve adaleti her şeye karşın yi- ne Taliban çetelerinden bekleme durumuna ge- tirilmesi, uyuşturucu kaçakçılığından silah ti- caretine uzanan ve milyarlarca dolar getiren yolsuzlukları için en iyi ortamın savaş ortamı ol- duğunun bilincinde olan ‘savaş baronları’nın varlıklarını sürdürmeleri, NATO güçlerinin iki- de bir ‘yanlışlıkla’ sivil halkı bombalaması sa- vaşın sona ermesinin önünde dün olduğu gi- bi bugün de mutlaka aşılması gereken engel- ler arasındadır. Bizzat Amerikan sayıştayının geçen şubatta yayımladığı raporundan birkaç örnek, yolsuzlukların çapı hakkında fikir ver- mektedir. Rapora göre ABD ve NATO’nun son üç yıl- da 220 bin silahı kayıplara karışmıştır, Afgan polisine sağlanan 135 bin silahın akıbeti de farklı olmamıştır. 2006 yılında uluslararası Pa- ris toplantısında bu ülkeye sağlanan 21 milyar doların 14 milyarı daha ülkeye varmadan sır- ra kadem basmıştır. Birleşik Devletler’in Irak, Afganistan başta ol- mak üzere çeşitli bölgelerde askeri harcama- ları 888 milyar doları aşmaktadır. Bunun önem- li bir bölümü, özellikle de Afganistan gibi yok- sulluktan kırılan bir ülkenin ekonomisine ak- tarılarak halkın iş, aş, adalet sorunlarını katla- nılabilir düzeye getirilmesi, sanırız, salt aske- ri çözümlerden daha etkin olacaktır. Kuşkusuz yolsuzlukların önünün ciddi bir biçimde kesil- mesi koşuluyla... 20 Ağustos’ta yapılması öngörülen baş- kanlık ve yerel seçimlerde 2001’den bu yana iktidarda olan Hamid Karzai açık ara favori gö- rünmektedir. 41 başkan adayı arasında eski Dışişleri Bakanı Abdullah Abdullah ve antro- polog Eşref Gani’nin, ne denli halkın desteğine sahip olsalar da, seçilmek için devletin tüm ola- naklarını seferber eden Karzai karşısında ba- şarı kazanmaları olanaksız görünmektedir. Birleşik Devletler ve NATO’lu müttefikleri Af- ganistan’da başarı kazanmak istiyorlarsa, Ta- liban ve yolsuzluklarla savaşmanın yanı sıra yoksul halkın işi, aşı ve adalet için de savaş- mak zorundadırlar. Aksi halde savaş ortamın- da yapılan ‘demokratik’ seçimler yersiz bir gös- teriden öte anlam taşımayacaktır. Otokratik hükümetlerin en büyük zafiyeti devleti ‘insani güvenliğe’ yönelik bir tehdide dönüştürmek Arap dünyasõnõn inatçı engelleri GUİLLERMO ALMEYRA Honduras’taki darbe ALBA’nõn (Amerikalõlar için Bolivarcõ Alternatif) en zayõf halkasõnõ ve Başkan Manuel Zelaya’yõ tasfiye etmeyi amaçlõyordu. Zelaya muhafazakâr kökenine karşõn bazõ sosyal reformlar gerçekleştirmiş ve ekonomik nedenlerle Venezüella lideri Chavez’e yakõnlaşmõştõ. Bu da onun tehlikeli bir devrimci gibi görülmesine yetmişti. Darbe aynõ zamanda Guatemala’yõ (imparatorIuğun gözü solcu başkan Alvoro Colom’un üzerinde), El Salvador’u (FLMN- Farabundo Marti Cephesi seçimleri kazanõp hükümeti kurmasõna karşõn iktidar hâlâ aşõrõ sağõn elinde) ve Nikaragua’yõ da hedefliyor. ABD uşaklarõ aracõlõğõyla Plan Merida’nõn (Meksika’dan Kolombiya’ya uzanan stratejik egemenlik planõ) uygulanmasõnõ zorlaştõran bu kõstakta (Orta Amerika ) güç kazanmak istiyor. ABD, Kolombiya’yõ diktatör Uribe sayesinde Venezüella, Ekvador, Brezilya ve Karayipler’i kontrol edecek bir köprübaşõ, Latin Amerika’nõn İsrail’i yapmak istiyor. ABD elçisi darbeden önceki gün gitti Honduras’taki sivil-askeri darbe ABD’nin Soto Cano’daki (Honduras) üssünde Honduras Büyükelçisi Hugo LLorens’in katõlõmõyla dikkatle hazõrlanmõş. LLorens darbeden haberli olmasõna karşõn darbecilerle bağlantõsõ belli olmasõn diye darbeden önceki gün ailesiyle birlikte Honduras’tan ayrõlmõştõ. LLorens, İrangate skandalõyIa (Nikaragua devriminde Sandinistalara karşõ savaşan Kontralara CIA’nõn uyuşturucu ticareti ile parasõ ödenen ve Honduras’tan gönderilen silahlarla ilgili) ünlenen John Negropente’nin yardõmcõsõydõ. Negropente, Bush’un ulusal güvenlik sekreteri, BM’deki temsilcisi ve Irak genel valisi idi. Negropente darbecilerin başkanõ Micheletti’nin tek suç ortağõ değil. Bill Clinton’õn yardõmcõlarõ Lany Davies (Monica Lewinsky skandalõ sõrasõnda yardõmcõsõydõ ve Hillary Clinton’õn Obama’yla mücadelesindeki en keskin danõşmanlarõndandõ, halen Honduras İşadamlarõ Konseyi’nin de danõşmanõ) ve Bennet Radcliff de darbecilerle işbirliği yapõyor. Sonuç olarak ABD Dõşişleri yani Hillary CIinton için, dokunulmazlõklarõndan emin 4 gorilin (Güney Amerika’da darbeciler goril olarak adlandõrõlõyor) kabaca hazõrladõğõ darbenin sürpriz olduğunu söylemek imkânsõz. Darbe, Obama’nõn Güney Amerika ve Küba ile ilişkileri yumuşatma girişimlerine Amerikan sağõnõn (Hillary Clinton ve klanõ, demokrat partinin muhafazakârlarõ ve Latin Amerika sağõyla, Pentagon’la bağlantõlõ Bush’çu Cumhuriyetçiler) attõğõ bir torpil. Bu, Obama’ya bizzat Washington’dan gelen ve kontrolün sağõn elinde olduğunu gösteren ilk ve ciddi bir darbe. ABD Dõşişleri’nin seçtiği arabulucu Oscar Arias (Costa Rica Başkanõ) Zelaya’nõn kukla bir başkan olarak geri dönmesi için uğraşõrken aslõnda Amerikan sağõnõn isteklerini yerine getiriyor. Darbe hükümetinin dõşişleri bakanõnõn söylediği gibi, Obama için “hiçbir şeyden haberi olmayan zenci çocuk” düşüncesi darbecilerin ABD sistemi içindeki dostlarõnca da paylaşõlõyor mu, bilmiyoruz.Honduras darbesi, Chavez ile yakõn ilişkide olan komşu ülkelere, bölgedeki tüm ilerici hükümetlere karşõ yapõlmõş ve aynõ zamanda Obama’sõz ve Obama’ya karşõ bir darbedir. Arabulucu Arias’õn sapkõn teklifi darbeciler için çok işlevsel. Onlara iktidarlarõnõ organize etmek ve anayasal başkanõ destekleyen halkõn yorulup demoralize olmasõ için zaman kazandõrõyor. Ayrõca önerilen af teklifi ile de darbe yapmõş, anayasayõ savunan insanlarõ öldürmüş, vatan haini bu rezil insanlarõ ödüllendiriyor. Dahasõ San Jose anlaşmasõna göre (Arias’õn önerdiği) Zelaya geri dönerse kurulacak uzlaşma hükümetinde önemli bakanlõklarõ kendisini tutuklayan, sõnõr dõşõ eden, Honduras halkõnõ şiddetle bastõrmaya çalõşan darbecilere vermek zorunda. Clinton’õn darbeciler için hazõrladõğõ bu çözüm kabul edilirse bu, gelecekte Latin Amerika’da darbelerin ve yasal görüntülü askeri diktatörlüklerin önünü açacak. Zor ama tek olumlu seçenek Arias- Clinton anlaşmasõnõ reddetmek ve Honduras’ta tüm mücadele yollarõ kullanõlarak ülkeyi kimin nasõl yöneteceğini belirleyecek bir anayasa değişikliği için kurucu meclisin toplanmasõnõ sağlamak. Ya da Venezüella’da Chavez’e karşõ yapõlan darbenin geri döndürülmesi, Bolivya’da Sanchez De Lozada’ya karşõ kurulan cephe örneğinde olduğu gibi halk ayaklanmasõ aracõlõğõyla silahlõ kuvvetlerin ve polisin içinde bir bölünme oluşturmak gerek. Solcu katili olduğu söylenen bir babanõn oğlu olan Zelaya, muhazakâr bir partinin lideri iken belli ki sonuçlarõnõ hesaplamadan biraz da fõrsatçõ davranõp sola yönelmiş. Şimdiye dek yürekli davrandõ ancak böyle bir kavgayõ başlatmasõna karşõn yönetebilecek gibi görünmüyor. Honduras halkõ ve sol kesimler başkanõn koşulsuz geri dönmesini, darbecilerin yenilmesini ve hesap vermesini istiyor ve bunu da nasõl yapacağõnõ er geç öğrenecek. İspanyolcadan çeviren: Engin Demiriz (La Jornada, Meksika, 2 Ağustos 2009) THOMAS L. FRIEDMAN RAMALLAH, BATI ŞERİA - Birleşmiş Milletler Gelişme Programõ, 2002 yõlõnda, ilk defa Arap dünyasõnõ geri bõrakan faktörlerin cesaretle incelendiği bir Arap İnsani Gelişme Raporu yayõmladõ. Raporda özgürlükler, kadõnlarõn yetkilendirilmesi ve bilgi yaratma konularõndaki eksiklikler ayrõntõlõ biçimde ele alõndõ. Son derece ciddi istatistiklerle desteklenen bir rapordu; sadece Yunanistan’õn Rumcadan İngilizceye tercüme ettiği kitap sayõsõ bütün Arap dünyasõnõn İngilizceye tercüme ettiğinin beş katõ; yalnõzca İspanya’nõn Gayri Safi Yurtiçi Hasõlasõ 22 Arap ülkesininkinin toplamõndan daha fazla; okuma yazma bilmeyen Araplarõn sayõsõ 65 milyon gibi... Bu, Arap akademisyenlerin ortaya çõkardõğõ rahatsõz edici bir tabloydu. 11 Eylül’den kõsa bir süre sonra ortaya çõkan rapor aşõrõ dincilerin kolay avõ haline gelmiş kõzgõn ve işsiz gençlik gruplarõnõ yaratan, Arap dünyasõnõ hõrpalayan kötü yönetime konulmuş bir teşhis gibiydi. BM Gelişme Programõ, yeni bir grup Arap akademisyen ile birlikte geçen hafta, bir Arap İnsani Gelişme raporu daha yayõmladõ. Bu iyi bir haberdi. Ama bir de kötü haber var. Arap dünyasõnda işler daha da kötüye gitmişti. Ne var ki Arap hükümetler bunu duymak istemiyorlar. Yeni raporun hazõrlanmasõnõ tetikleyen etmen, insani gelişimin önündeki engellerin Arap dünyasõnda niçin bu kadar “inatçı” olduğunu ortaya çõkarmak isteği idi. 2009 raporunun yaklaşõk 100 Arap yazarõnõn dile getirdiği şu oldu; insani güvenlik -yaşam güvenliğini sağlayan maddi ve manevi temeller, çoğunluk için mali, siyasi ve sosyal kişisel güvenlik duygusu- bunlar insani gelişmenin ön koşulu olan faktörler. Bu faktörlerin Arap ülkelerindeki yaygõn mahrumiyeti bu ülkelerin gelişimini engelledi. Nüfus patlaması Yazarlar bugün Arap bölgesindeki insani güvenliği zayõflatan birçok faktöre değiniyor. Çevresel bozulmadan başlayan, çölleşme, su sõkõntõsõ ve nüfus patlamasõnõn oluşturduğu zehirli bileşime kadar giden bir dizi etmenden söz ediyor. 1980’de Arap bölgesinde 150 milyon kişi yaşõyordu. 2007’de bölge 317 milyon kişiye evsahipliği yapar oldu. 2015’te nüfusun 395 milyon olacağõ tahmin ediliyor. Bu nüfusun yüzde 60 kadarõ 25 yaş altõ. 2020’ye kadar 51 milyon yeni işgücüne gereksinim duyulacak. Araplarõn güvensizlik duygusuna yol açan bir başka inatçõ kaynak da işsizlik. Rapor, “1980’den sonraki yaklaşık 25 yıl boyunca bölgede hemen hemen hiçbir gelişme kaydedilemediğini” saptadõ. Petrolden gelen paraya karşõn (belki de bu para yüzünden) bilimsel araştõrma, gelişme, bilgi endüstrileri ve inovasyon alanlarõna yatõrõm yapõlmadõ. Onun yerine hükümet işleri ve kontratlarõ baskõn çõktõ. “İnsani güvensizlik” kaynağõnõn bir nedeni de, otokratik ve temsili olmayan Arap hükümetlerinin en büyük zafiyeti, devletin “insani güvenliğin” destekçisi olmasõnõ sağlamak yerine, devleti “insani güvenliğe” yönelik bir tehdide dönüştürmek. Eğer Filistin hükümetinin Batõ Şeria’daki yerine, Ramallah’a gelmeseydim, bu rapor beni ümitsizliğe sürükleyebilirdi. ‘Arafatizm’e meydan okuma Uzun soluklu müzikaller Broadway için neyse, İsrail- Filistin çatõşmasõ da Ortadoğu için odur. Orasõ bütün iyi ve kötü fikirlerin önceden test edildiği yerdir. Eski bir IMF ekonomisti olan Filistin Başbakanõ Selam Feyyad Arap yönetimlerinde bugüne kadar ortaya atõlmõş en heyecan verici fikri test ediyor. Ben buna “Feyyadizm” diyorum. Buna göre bir Arap liderinin meşruiyeti sloganlarõ, kişilik kültü veya güvenlik sistemini değil; şeffaf, sorumlu yönetim ve hizmetleri temel almalõdõr. Haziran 2007’de Hamas, Gazze’de gücü ele geçirdikten sonra başbakan olan eski maliye bakanõ Feyyad günümüzdeki başka hiçbir Arap liderine benzemiyor. Ateşli bir Filistin milliyetçisi ama bütün stratejisi şunu söylemek: “Devletimizi yüksek kaliteli finans, polis, sosyal hizmetler kurumlarıyla ne kadar çabuk yapılandırırsak bağımsızlık hakkımızı o kadar çabuk emniyete alırız.” Ben bunu, önce Filistin haklarõna, sonra devlet kurumlarõna odaklanan ve sonunda hiçbirinde bir şey üretemeyen “Arafatizm”e bir meydan okuma olarak görüyorum. Batõ Şeria’da Feyyadizm, Filistin güvenlik güçlerindeki düzelme, İsrail’in kontrol noktalarõnõ kaldõrmasõ sayesinde işler gerçekten daha iyiye gidiyor. 2008 yõlõnda yaklaşõk 1200 yeni firma lisans için başvuruda bulundu. IMF’ye göre Batõ Şeria ekonomisi bu yõl yüzde 7 büyüyebilir. Burada dürüstlüğü ile nam salmõş Feyyad, yaklaşõmõnõn “insanlara kim olduğunu, ne yapmaya niyetlendiğini anlatmak ve onu gerçekten yapmak” olduğunu söylüyor. Büyük ideolojilerin Araplar için bir işe yaramadõğõ bir zamanda Feyyad, başardõklarõyla meşruiyet kazanmõş bir hükümet istediğini söylüyor. Burada oldukça yeni şeyler oluyor. Filistin davasõnõn Araplarõn gözündeki önem dikkate alõndõğõnda eğer Feyyadizm işe yararsa dünyanõn bu bölgesinde yeni bir akõm başlayabilir denilebilir. Arap insani güvenliğini geliştirmek adõna yapõlabilecek en iyi şey, “iyi ve sorumlu hükümet”. İngilizceden çeviren: Çimen Turunç Baturalp (International Herald Tribune, 4 Ağustos 2009) Arap İnsani Gelişme raporuna göre, 1980’den sonraki yaklaşõk 25 yõl boyunca bölgede hemen hemen hiçbir gelişme kaydedilemedi. Petrolden gelen paraya karşõn (belki de bu para yüzünden) bilimsel araştõrma, gelişme, bilgi endüstrileri alanlarõna yatõrõm yapõlmadõ. Onun yerine hükümet işleri ve kontratlarõ baskõn çõktõ. Honduras, Clintonvari yumuşak diktatörlük Yaser Arafat (sağda) ve El Fetih kurucularından Halil el Vezir. ABD’nin üssünde Honduras Büyükelçisi LLorens’in katõlõmõyla dikkatle hazõrlanan darbe, Chavez ile yakõn ilişkide olan komşu ülkelere, bölgedeki tüm ilerici hükümetlere karşõ yapõlmõş ve aynõ zamanda Obama’sõz ve Obama’ya karşõ bir darbedir. 5 Ağustos 2009 INDEPENDENT Değerli ve sevgili dost Mustafa Balbay, Eşim ve benim bilinen sağlõk sorunlarõmõz nedeniyle ziyaretinize gelemedik. Ben de sağlõk sorunlarõmdan ötürü gazete okuyamõyorum, dolayõsõyla doğum günü haberinizi geç öğrenebildim. Mazur göreceğinizi umuyoruz, yaşõnõzõ kutluyoruz, sizi özlemle öpüyoruz ve adaletin tecelli edeceğine inanõyoruz. Saygõ ve sevgilerimizle, Avukat Halit ve Şekibe Çelenk KUTLAMA Ülker Kurumsal İletişim Koordinatörlerinden ESRA KARTAL TEZEL’in SEZER EGE adlı bir oğlu olmuştur. Minik Sezer Ege’ye ve Esra-Müfit çiftine ömür boyu sağlık dileriz CUMHURİYET ÇALIŞANLARI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle