Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 31 TEMMUZ 2009 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Silivri Sürgünlerimizi
Kurtarmak...
Ulusça bağımsızlığımızın temellerini atan ve bu-
gün de yürürlükte olan 24 Temmuz 1923 tarihli Lo-
zan Barış Antlaşması’nın 86. yılında, anlamlı top-
lantılar yapıldı.
Onlardan biri Antalya’da idi.
Atatürkçü Düşünce Derneği ve Antalya Bü-
yükşehir Belediyesi’nce, Atatürk Kültür Merke-
zi’nde düzenlenen “Lozan’dan Lozan”a başlıklı pa-
nele, Sabih Kanadoğlu, Vural Savaş, Ünsal Ya-
vuz ve Cüneyt Akalın gibi, seçkin aydınlar katıl-
dılar ve dünün aynasında bugün olan biteni de-
ğerlendirirken geleceğe baktılar.
Okurlar, 26 Temmuz günlü gazetemizde bu pa-
nelin değerlendirilişini bulacaklardır.
O toplantıdan bir aklımızda kalan da, Başkent
Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Ünsal Yavuz’un
konuşması oldu. Sayın Yavuz, Mondros Mütare-
kesi’nin uygulanması sırasında yapılanların bugüne
çok benzediğini anlatırken şöyle demiş: “Mondros
Mütarekesi’ne direnen 140 kişiyi Malta’ya sür-
müşlerdi. Neden? Ülkede uygulamak istedikleri di-
renci ortadan kaldırmak için. Bugüne ne kadar ben-
ziyor değil mi? Ben de, bunun üzerine ‘Malta Sür-
günlerinden Silivri Sürgünlerine’, adında bir yazı
yazacağım.”
Sayın Yavuz’un yazısını beklerken, bir gerçe-
ğimiz, şimdiden yazımızın adında. Bir davamız da,
onların kurtarılmasıdır.
AKP, bir “karşıdevrim”i, yani laik bir düzenin ye-
rine, dinci bir düzeni yerleştirmek için iktidara gel-
mişti.
Başlarda yollar açıktı.
İçerde, kendilerine “liberal” diyen aydınlar ka-
yıtsız şartsız destek gösteriyorlardı; dışardan da,
Avrupa Birliği’nin düşündüklerini söylediği için de,
destek geliyordu.
Bu ortamda, yedi yıl boyunca, üretime dönük,
verimliliği arttıran, ciddi yatırım adına tek bir şey
yapmadan, var olan devlet zenginliğini de sata-
rak çarçur ettiler.
Ne var ki, şimdi çaresiz haldeler.
Bunalım içindeki kapitalizm dışardan elini uza-
tamıyor; içerde de, kıytırık bir üretim düzeninin de
çökmesiyle, işsizlik almış gidiyor başını.
Halk çaresiz, işsizler ordusu kabarıyor.
Böyle bir ortamda, AKP, buyrunuz yönetiniz de-
mez; ama defterinde yazılı karşıdevrimi gerçek-
leştirmek için, iktidarda kalır ve faşizme başvurur.
Bir süredir, birbiri ardından, bir baskıyı uygulu-
yor.
Kime? Kimlere?
Ellerine geçiremedikleri “yüksek yargı ve ordu”
başta geliyor.
Ve laik aydınlar: Telefonlarını dinleyerek özel ya-
şamlarına sızıp bezdirmek. Özetle korkutmak ve
sindirmek her yanda.
Nedir Ergenekon?
Sivil ve asker, her türlü kuralı çiğneyerek ele ge-
çirip içeriye tıkmak: Bunlar Silivri’deki sürgünler-
dir. Hatta sürgünlerin hakkı hukuku vardır, ama Si-
livri’dekilerin yoktur.
Peki ne yapmalı?
Her şeye karşın, bir direniş gelişiyor: Son gün-
lerde, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK),
bir kimlik direnişi yaptı ve başardı; bunu sürdür-
meli...
İçerde, piyasa solcuları, bir ezberci liberal takımı,
olan bitene seyirci olmakta devam ediyor.
Ama dünya basınının Ergenekon davasının, Tür-
kiye’de var olan çatlağı daha büyüttüğü yolunda
yorumları gitgide yaygınlaşıyor: “Türkiye’nin ge-
leceğini belirleyecek bir süreç”ten bahsediyorlar.
Dünya basınında yer alan haberlerde, “Soruş-
turma, kökleri siyasi İslamda olan iktidardaki AKP
hükümeti ile kendisini Türkiye’nin laik anayasası-
nın bekçisi gibi gören askerler arasındaki ilişkile-
ri gerdi” gibi yorumlar dikkat çekiyor.
Batı’da, AKP’nin dinci, İslamcı tıyneti belirtiliyor,
önemlidir.
AKP’nin işi zor ve inişte...
Gazetemizin 27 Temmuz günlü nüshasındaki
başyazının şu sözleri önemlidir: “İnişe geçen bir
partinin Türkiye’yi 1923 Cumhuriyeti’nin temel il-
kelerinden koparması çok zordur.”
Silivri’de 6 Ağustos’taki duruşmada, “Açılın ka-
pılar” deyip insanları sevindirmek de bekleniyor.
Türkiye süratle normalleşmelidir...
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Salt PKK, Öcalan ya da
“barış girişimi” adı altında
faaliyet gösteren kesimler
değil, AKP de Güneydoğu
sorunu konusunda şapkadan
tavşan çıkarmaya çalışıyor!..
Herkes şapkasının altında
tuttuğu tavşanı “çözüm” uğ-
runa çizmeye çalıştığı “yol
haritası”nın üzerinde zıplat-
mak istiyor! Birileri şu tav-
şanların üzerine bir projektör
tutabilse, arkaya öylesine il-
ginç görüntüler yansıyacak
ki, herkes çok ama çok şa-
şıracak!..
Aslında Öcalan’ın yanı sı-
ra hem PKK’nin hem de
DTP’nin kafasındaki plan ve
beklenti o kadar net ki!..
Şimdilik tamamen açıkla-
maya cesaret edemedikleri o
planın merkezinde nihai he-
defleri var!..
Öcalan Güneydoğu’da
eğitim dili ve bürokratik ya-
pının Kürtçe oluşturulacağı
özerk bir yapı peşinde! İstiyor
ki, tüm PKK’liler bir genel af-
la Türkiye’de legal siyasetin
içine çekilebilsin!.. O zaman
da önemli bir sorun ortaya çı-
kıyor; PKK liderinin kendisi
çözüm haritası oluşturuldu-
ğunda hangi noktada dura-
cak?..
Onun yanıtı da çok açık...
“Mandela” özentisindeki
Öcalan ileriki aşamada DTP
ya da kurulacak “çatı parti-
si”nin başına geçmeyi sonra
da milletvekili olmayı isti-
yor!..
Kafasındaki ezeli plan işte
bu!..
“Ülkenin bir bölümünü
devlet idaresinden ayırmaya
çalıştığı” gerekçesiyle ağır-
laştırılmış müebbet hapse
mahkûm edilen Öcalan,
TBMM’de legal siyaset pe-
şinde!..
Peki; milletvekili yeminin-
de özetle ne deniliyordu?..
“Devletin varlığı ve bağım-
sızlığını, vatanın ve milletin
bölünmez bütünlüğünü, mil-
letin kayıtsız ve şartsız ege-
menliğini koruyacağıma na-
musum ve şerefim üzerine
ant içerim.”
Bu birilerinin ütopyası ya
da paradoksu değil!.. Şap-
kanın altındaki derin plan!..
Haritada Yürüyen Tavşan!..
Abdullah Öcalan her çarşam-
ba günü avukatları ve kardeşleriyle
görüşüyor. Öcalan bu görüşmeler
sonunda bir hafta boyunca Türki-
ye’de yaşananlarla ilgili düşünce-
lerini açıklıyor! Avukatları görüşme
notlarını örgüt yanlısı medyaya
dağıtıyor.
Öcalan görüşmeler sırasında salt
tek kanala ayarlanmış radyosu ve
sayfaları sansüre uğratılmış
eski tarihli gazetelere bakarak
kendince gündemi yorumla-
mıyor, Kürt sorunu konusun-
da görüşlerini söylüyor, ör-
gütün siyasallaşma stratejile-
rine ve legal yapılanmalarına
yönelik öneriler sunuyor. Son-
ra bir bakıyorsunuz bu öneriler DTP
ve PKK tarafından eksiksiz olarak
yaşama geçirilmiş!..
Avukatları haftalık ziyaretlerde
Öcalan’ın siparişlerini de alıyor!
Öcalan eşofman, spor ayakkabı, iç
çamaşırı ve özellikle de kitap istiyor.
İmralı’da zamanın büyük bölü-
münü kitap okuyarak geçiren Öca-
lan, 10 gün önceki görüşmede
avukatlarına üç kitap siparişi ver-
mişti. Ancak avukatları, Fransızca
yazan Rumen deneme yazarı ve
ahlakçısı Emil Michel Cioran’ın
“Ezeli Mağlup” ve Kojin Karata-
ni’nin “Transkritik Kant” ile “Marx
Üzerine” adlı kitaplarını hava ko-
şulları nedeniyle İmralı’ya götüre-
mediler. Bu üç kitaptan dikkati en
çok adından dolayı olsa gerek
“Ezeli Mağlup” çekti!
“Burukluk”, “Tarih ve Ütopya” ile
“Çürümenin Kitabı” adlı eserleri de
bulunan Cioran’ın son kitabı ken-
disiyle yapılan söyleşiler-
den oluşuyor. Kitapta, 1911
doğumlu Cioran’ın Ro-
manya’da, Karpat Dağla-
rı’ndaki çocukluğu, aile ya-
şamı, etkilendiği ve bes-
lendiği kaynaklar, dil ve dü-
şünce ile din ve mistisizm
üzerine saptamaları bulunuyor.
İslami kesimin kimi edebiyatçıla-
rı Cioran’ı nedense Cemil Meriç’e
benzetiyor! 15 Ağustos’ta açıkla-
yacağı “yol haritası”yla belki de
kendisinin galibiyeti ya da mağlu-
biyetini de vurgulayacak olan Öca-
lan’ın, 1995’te yaşamını yitiren Cio-
ran’da ne bulduğunu bilemiyoruz?..
Ancak okurları, Cioran’ın “Bu-
rukluk” adlı kitabında yer alan “Her
arzunun içinde bir keşişle bir kasap
tepişir!..” sözünden çok etkilendik-
lerini söylüyor!
Ezeli Mağlup!..
Diyarbakır 6. Ağır Ceza
Mahkemesi, Batman ve
Adana’da 1993-2001 yıl-
larında 32 kişiyi öldüren 8
Hizbullahçıyla ilgili ge-
rekçeli kararını önceki
gün açıkladı. 600 sayfalık
kararda özetle şu sapta-
malar yapılmıştı:
- Örgüt kurucuları Tah-
ran’da siyasi ve askeri
eğitim alarak Hizbullah’ın
altyapısını oluşturdular.
- Hizbullah, toplumu
inananlar ve kâfirler diye
kesin bir çizgiyle ayırdı.
- Örgüt yöneticileri; mi-
litanlarına laik düşünce-
dekileri, sol görüşlüleri ve
PKK yandaşlarını hedef
gösterdi!
- Militanların 1990-1995
yıllarında PKK ile girdikleri
çatışmada, aralarında ga-
zeteci, öğretmen, dok-
tor, milletvekili ve cami
imamlarının da bulundu-
ğu yüzlerce kişi öldürüldü!
- Kurbanlarını kara çar-
şaf giydirerek kaçıran ör-
güt, öldürdüklerini ise
buzdolaplarının içinde ta-
şıyarak mezar evlere
gömdü!
Peki, örgüt tüm bu ey-
lemleri nerede planladı?..
İşte mahkemenin gerek-
çeli kararında gösterilen
adres:
“Eylemlerin planları ca-
milerde hazırlanmıştır. Ör-
güt militanları camilerde-
ki hücrelerde yaşayıp çe-
şitli eylemler yaparak bu-
rada saklanabilmiştir. Ba-
zı örgüt mensupları ca-
milerde silah kullanma
eğitimi aldıklarını anlat-
mıştır. Hizbullah yapılan-
masında camiler kışla gi-
bi kullanılmıştır. İslam di-
ninin değerlerini koruma
adı altında o değerleri
acımasızca tahrip eden
Hizbullah, camileri de kor-
kunç eylemlerinde kul-
lanmaktan çekinmemiş-
tir.”
Eeee?.. Ne demişti
Tayyip Erdoğan?.. “Mi-
nareler süngü, kubbeler
miğfer...
Camiler kışlamız, mü-
minler asker!..”
Camiler Kimin Kışlası?..
İnananların toplanıp iba-
det etmesi gereken cami-
ler son yıllarda salt Türki-
ye’de değil dünyanın çeşitli
bölgelerinde de dini suiis-
timal eden mihrakların fik-
ri ve fiziki tahribatına uğru-
yor.
Türk Hizbullahı ve diğer
dinci örgütlerin yanı sıra,
15-20 Ka-
sım 2003’te
İstanbul’u 4
intihar sal-
dırısı eyle-
miyle kan
gölüne çe-
viren El
Kaideciler de camiler ve
kaçak Kuran kurslarını top-
lanma ve eğitim merkezi
olarak kullanmış, inançlı
kesimlerin vicdanlarını ya-
ralamıştı.
Özellikle son on yılda
camiler salt kutsallığa sığı-
nan mihrakların yarattığı
erozyonu değil, devlet te-
rörünün de tahribatını ya-
şıyor. Örneğin 6 Nisan
2004’te, direnişçilere karşı
Felluce’de başlatılan ope-
rasyon sırasında ABD güç-
lerinin füzeyle vurduğu bir
camide 40 milis ölmüştü.
İsrail ordusunun 3
Ocak’ta Cebeliya’da bir
camiye yönelik gerçekleş-
tirdiği operasyonda 10 Fi-
listinli yaşamını yitirmişti.
Camilere yönelik son
devlet saldırısı Nijerya Ta-
libanı’nı vur-
mak için ön-
ceki gün ger-
çekleştirildi.
Nijerya ordu-
sunun Afga-
nistan Tali-
banı’yla ben-
zer beklentileri olan dinci
örgütün militanlarının gitti-
ği bir camiyi bombalama-
sı sonucu aralarında ör-
güt yöneticilerinden Ebu-
bekir Şekau’nun da bu-
lunduğu 200 kişi öldü.
Tüm bu örnekler şu çok
önemli soruyu akla getiri-
yor; kutsal mekânları ce-
maatleri mi vuruyor, terör-
le mücadele eden devlet-
ler mi?.. Yanıtı o kadar
belli ki!..
Minareleri Kim Vuruyor?..
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP
Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, İçişleri Baka-
nõ Beşir Atalay’õn açõkladõğõ AKP hükümeti-
nin “Kürt açılımı”nõn amacõnõn “PKK’nin
stratejisine uygun olarak etnik bölücülüğe si-
yasi ve hukuki meşruiyet kazandırmak” ol-
duğunu bildirdi. Bahçeli, MHP olarak bu sürece
katkõda bulunma çağrõlarõnõn hiçbir şekilde
“muhatabı olmayacaklarını” belirterek hü-
kümetten bu yönde gelecek talepleri reddede-
ceği mesajõnõ verdi.
Devlet Bahçeli yaptõğõ yazõlõ açõklamada, Tür-
kiye’nin ulusal varlõğõnõ hedef alan etnik bölü-
cülük gündeminin AKP hükümeti eliyle adõm
adõm ilerletildiğini bildirdi. Başbakan Erdoğan’õn
“bölücü taleplerin taşeronluğunu yaparak te-
röre teslim olma” hazõrlõğõnda olduğunu kay-
deden Bahçeli, “Demokratik açılım ambala-
jı içinde pazarlanmaya çalışılan ayrıştırma
ve bölünme projesi bu teslimiyet sürecinin ye-
ni bir aşamasıdır” dedi. İçişleri Bakanõ Ata-
lay’õn yaptõğõ açõklamalarõn, PKK’nin taleple-
rinin, kõsa, orta ve uzun vadeye yayõlarak aşa-
malõ olarak karşõlanacağõnõ gösterdiğini kay-
deden Bahçeli, şu görüşleri dile getirdi:
“Bakanın, açılımın amacının ‘toplumsal
mutabakat süreci başlatmak’ olduğunu söy-
lemesi gerçek niyetlere ışık tutmuştur.
Amaç, Türkiye Cumhuriyeti’nin milli dev-
let niteliğini ve üniter siyasi yapısını tasfiye
sürecinin başlatılmasıdır. Bu süreçte ‘Tür-
kiyelilik’ kavramı milli kimliğin yerini ala-
cak, iki dilli eğitim ve kamu hizmetine ge-
çilecek, eyaletler sisteminin altyapısı hazır-
lanacak ve teröristlere siyasi af çıkarılarak
ihanet ödüllendirilecektir.”
‘AKP TERÖRE TESLİM OLMA HAZIRLIĞINDA’
İstanbul Haber Servisi - Ergenekon so-
ruşturmasõ kapsamõnda tutuklanan ve An-
kara’daki bürosunda “İrtica ile Mücadele
Eylem Belgesi” bulunduğu ileri sürülen
avukat Serdar Öztürk, mahkemeye gön-
derdiği 40 sayfalõk tahliye istemi dilekçesinde
aynõ dava kapsamõnda tutuklanan korucubaşõ
Koçero Saluci’nin Ankara’da AKP’li ba-
kanlar tarafõndan ağõrlandõğõnõ ileri sürdü.
Dilekçede “saçma sapan” olarak nitele-
diği “İrtica İle Mücadele Eylem Planõ” ad-
lõ belgenin kimler tarafõndan oluşturuldu-
ğunun bulunmasõ için girişimde bulunul-
mamasõna tepki gösteren Öztürk, belgenin as-
kerlerin sivil mahkemelerde yargõlanmasõnõ
düzenleyen yasanõn çõkarõlmasõ için kulla-
nõldõğõnõ ileri sürdü. Öztürk, “Ayrıca ben bu
soruşturmanın ve davanın cemaatçiler ta-
rafından yürütülen Cumhuriyet tarihinin
en kapsamlı ‘askeri casusluk’ faaliyetinin
örtüsü olduğunu, buna ilişkin elimde ka-
nıt olduğunu açıkça yazmıştım. Kimse fark
etmemiş olsa da bu yasa ile Fetullah Gülen
ile asker-sivil-polis müritlerinin, askeri
Mahkemede askeri casusluk suçundan do-
layı yargılanmasının önüne geçilmiştir. Ki
bana göre belgenin asıl maksadı budur”
ifadeleri kullanõldõ. Korucubaşõ Saluci’yi
1993-1994 yõlõnda Silopi’de İç Güvenlik Bö-
lük Komutanõ olduğu dönemde tanõdõğõnõ an-
latan Öztürk, “Saluci’nin AKP’li bazı ba-
kanlarca da tanındığını, Ankara’ya gel-
diğinde bu bakanlarca makamlarında
ağırlandığını biliyorum. Dolayısıyla bu ki-
şiyi tanımamın suç olmadığı açıktır” id-
diasõnda bulundu.
AVUKAT ÖZTÜRK’TEN İLGİNÇ İDDİALAR
İstanbul Haber Servisi - Zatürreeye bağ-
lõ solunum yetmezliği nedeniyle uzun süre-
dir tedavi gördüğü Alman Hastanesi’nde ön-
ceki gün yaşamõnõ yitiren gazetemiz yazarõ,
mimar, romancõ, araştõrmacõ Demirtaş Cey-
hun dün Teşvikiye Camisi’ndeki cenaze tö-
reninin ardõndan Aşiyan Aile Mezarlõğõ’nda
toprağa verildi. Sanat, kültür ve siyaset dün-
yasõnõn bir araya geldiği cenaze töreninde
Ceyhun, yüzlerce seveni tarafõndan alkõşlarla
son yolculuğuna uğurlandõ.
Demirtaş Ceyhun için cenaze tö-
reni dün ikindi vakti Teşvikiye Ca-
misi’nde düzenlendi. Cenaze na-
mazõ öncesi Demirtaş Ceyhun’un
eşi Günöz Ceyhun, kõzõ Asya
Ceyhun ve oğlu Ozan Ceyhun ta-
ziyeleri kabul etti. Törene Cey-
hun’un ailesinin yanõ sõra Kültür
ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Gü-
nay, CHP İstanbul Milletvekili
Mehmet Sevigen, Şişli Belediye Başkanõ
Mustafa Sarıgül, İşçi Partisi (İP) Genel Baş-
kanvekili Mehmet Bedri Gültekin, İP Ge-
nel Başkan Yardõmcõsõ Erkan Önsel, CHP
İstanbul İl Başkanõ Gürsel Tekin, DİSK Ge-
nel Başkanõ Süleyman Çelebi, Türkiye Ga-
zeteciler Cemiyeti Başkanõ (TGC) Orhan
Erinç, TGC İkinci Başkanõ Turgay Olcay-
to, TMMOB Mimarlar Odasõ Genel Başka-
nõ Bülend Tuna, Cumhuriyet Vakfõ İkinci
Başkanõ Alev Coşkun, gazetemiz yazarlarõ
Hikmet Çetinkaya, Ali Sirmen, Ümit Zi-
leli, Meriç Velidedeoğlu, Ataol Behra-
moğlu, Deniz Kavukçuoğlu, Prof. Dr.
Coşkun Özdemir, yazar Adalet Ağaoğlu,
Gülten Dayıoğlu, Hıfzı Topuz, gazeteci-
yazar Doğan Hızlan, sinema sanatçõlarõ
Kadir İnanır, İzzet Günay, Rutkay Aziz,
Tarık Akan, İlyas Salman, yönetmen Arif
Keskiner, ressam Bedri Baykam, mimar
Prof. Dr. Afife Batur, şair Günel Altıntaş,
fotoğraf sanatçõsõ İsa Çelik, avukat Turgut
Kazan’õn da aralarõnda bulunduğu çok sayõda
sanatçõ, siyasetçi ve Ceyhun’un aile dostla-
rõ arkadaşlarõ ve meslektaşlarõ katõldõ. Töre-
ne katõlamayan CHP lideri Deniz Baykal, İs-
tanbul Büyükşehir Belediye Başkanõ Kadir
Topbaş ve İstanbul Barosu Başkanõ Muam-
mer Aydõn çelenk gönderdi. Tören öncesi ga-
zetecilere açõklama yapan Ceyhun’un eşi Gö-
nöz Ceyhun, eşinin kendisi ve ailesi için çok
özel bir eş ve baba olduğunu belirterek, “Ba-
na göre Demirtaş çağının çok ötesinde bir
yazardı. Anlaşılamayan bir yazardı. De-
ğerinin yeterince anlaşılamadığına inanı-
yoruz” dedi. Ceyhun’un oğlu ve Avrupa Par-
lamentosu Belçika milletvekili Ozan Ceyhun
ise babasõnõn ölümüyle Türkiye’nin büyük bir
değerini ve yazarõnõ kaybettiğini söyleyerek,
“Törene katılanlara bakınca, babamın
yalnızca bize ait olmadığını görüyoruz. Ba-
bamın tüm Türkiye’ye ait olduğunu gör-
mek bizi çok mutlu ediyor. Bizi yalnız bı-
rakmayan dostlarımıza teşekkür ediyoruz”
diye konuştu. Kültür ve Turizm Bakanõ Gü-
nay ise Demirtaş Ceyhun’un Türkiye’nin en
önemli yazarlarõndan biri olduğunu vurgu-
layarak, “Bizim kuşağımızın önemli ede-
biyatçılarından biriydi. 1970’li yıllardan
bu yana sayısız ödüller almış önemli bir ya-
zarımızdı. Eleştirel bir bakış açısı vardı.
Bu bakış açısına bugün daha çok ihtiyaç
duyduğumuzu yakından
görüyoruz. Büyük isim-
ler, büyük yazarlar öl-
mez, yalnızca aramız-
dan ayrılırlar. Demirtaş
Ceyhun’un oğlu Ozan
da benim yakın bir ar-
kadaşımdır. Demirtaş
Ceyhun’un sağlık duru-
munu yakından takip
ediyordum, ancak ne yazık ki kaybettik.
Tüm ailesine ve sevenlerine başsağlığı di-
liyorum” diye konuştu.
Cenaze töreni öncesi Ceyhun’un İşçi Par-
tili dostlarõ tabutunun üzerine Türk bayrağõ
serdi. Cenaze namazõ sõrasõnda Kültür ve Tu-
rizm Bakanõ Günay, Şişli Belediye Başkanõ
Mustafa Sarõgül ve Ceyhun’un oğlu Ozan
Ceyhun yan yana saf tuttu. Cenaze namazõ-
nõn ardõndan aralarõnda Bakan Günay, Cey-
hun’un oğlu Ozan Ceyhun, CHP milletvekili
Sevigen, Şişli Belediye Başkanõ Sarõgül’ün
de bulunduğu çok sayõda seveni Ceyhun’un
naaşõnõ taşõdõ. Ceyhun’un cenazesi Aşiyan
Mezarlõğõ’nda toprağa verildi.
Ceyhun’u unutmayacağõz
Gazetemiz yazarı, romancı, araştırmacı Demirtaş Ceyhun dün Teşvikiye Camisi’ndeki cenaze töreninin ardından toprağa verildi.
Fotoğraf:UĞURDEMİR
Demirtaş Ceyhun’un oğlu ve AP milletvekili Ozan Ceyhun
babasõnõn ölümüyle Türkiye’nin büyük bir değerini ve yazarõnõ
kaybettiğini söyleyerek “Törene katõlanlara bakõnca, babamõn
yalnõzca bize ait olmadõğõnõ görüyoruz. Babamõn tüm
Türkiye’ye ait olduğunu görmek bizi çok mutlu ediyor” dedi.
‘Demokrat,
aydın ve örnek
bir devrimci’
DOSTLARI CEYHUN’U ANLATTI
İstanbul Haber Servisi - Gazetemiz yazarõ,
araştõrmacõ, romancõ Demirtaş Ceyhun’un ce-
naze törenine katõlan meslektaşlarõ ve dostlarõ
Ceyhun’un eşine az rastlanõr bir edebiyatçõ,
düşünür olduğunu vurgulayarak “Yeri doldu-
rulamaz bir aydın, demokrat, Atatürkçü ve
örnek bir devrimciyi yitirdik” dediler. Cena-
zesine katõlan ve mesaj yayõmlayan dostlarõ
Ceyhun’u şu sözlerle uğurladõ:
CHP Milletvekili Mehmet Sevigen:
Atatürkçü, düşündüğünü söyleyen, yazan bir
insandõ. O ülkesi için, ulusal birliğimiz için ne
düşünüyorsa onu yazdõ.
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sa-
rıgül: Çok değerli bir yazarõmõzõ kaybettik.
Aydõnlõk, demokratik Türkiye ve laiklik için
kalemiyle bizlere büyük güç kattõ. Düşüncele-
rini yaşatmak için elimizden gelen mücadaleyi
vereceğiz. Cenazesinin kalabalõklõğõ ne kadar
sevildiğinin göstergesidir.
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çe-
lebi: Önemli bir değeri kaybettik. Emekten
yana bir insandõ. Hiçbir alanda ödün vermedi,
kalemini satmadõ. Onu bu özellikleriyle hatõr-
layacağõz.
TGC Başkanı Orhan Erinç: Beklenme-
dik bir şekilde kaybettik. Söyleyeceği ve yaza-
cağõ daha çok şey vardõ.
Yazar Adalet Ağaoğlu: Düşünce öz-
gürlüğü peşinde Aziz Nesin ve Demirtaş Cey-
hun ile birlikte koştuk. İçi dõşõ birdi. Eşine en-
der rastlanan yazarlardan biriydi.
Araştırmacı-Yazar Hıfzı Topuz: Çok
yönlü bir arkadaştõ. Sapõna kadar devrimciydi.
El atmadõğõ konu yoktu. Onun gibi insanlara
ihtiyacõmõz var. Yeri her zaman boş kalacak,
dolduramayacağõz.
Sanatçı Tarık Akan: Türkiye’de çok az
sayõda kalan çağdaş, aydõn, demokrat, uygar
bir beyindi. Bu kadar önemli bir aydõnõn cena-
zesinde ülkenin çok önemli insanlarõnõ görmek
isterdim. Ama idareciler aydõnlara nasõl bakõ-
yor, ortadadõr. Böyle çağdaş insanlarõ bulmak,
yetiştirmek gerçekten çok zor. Var olanlar da
bir şekilde eksiliyor, kayboluyor.
Sanatçı Rutkay Aziz: Siyasi duruşuyla,
ilkeli onurlu, ödünsüz bir kalemdi. Bir çõnarõ
yitirdik. Sadece edebiyat dünyamõz değil, siya-
set hayatõmõzda böylesine önemli bir kişiliği
ölümsüzlüğe uğurluyoruz.