23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
B aşlõk benim sõk kullandõğõm söz- lerden biridir ve Ankara gerçeğidir. Hani bir söz vardõr: Her sabah dünya yeniden kurulur, her sabah taze bir başlangõçtõr. Bu söz başkentteki siyasete uyarlanõrsa şöyle denebilir: Her sabah siyaset yeniden şekillenir, her sabah taze bir hareketin başlangõcõ- dõr. Bu anlamda Ankara’nõn son 25 yõlõ şöyle özetlenebilir: ? 80’li yõllar sağda ve solda birleşme arayõşlarõyla sürdü. ? 90’lõ yõllarda sol şekillendi ve kemikleşti. CHP - DSP ayrõmõ netleşti. Sağda ise birleşme arayõşlarõ sürdü. ANAP ve DYP birbirlerine vura vura çöktü. Ama her iki siyasi kanatta da ara- yõşlar sürdü. ? 2000’li yõllarda mevcut siyasi parti- lere yeni bir iktidar seçeneği eklenebilir mi arayõşlarõ bölük bölük devam etti. Genel durumun özeti buydu. Ben bir gazeteci olarak, bir fikir gaze- tesinin yöneticisi olarak bu sürecin tam göbeğinde idim. CHP’nin 1999 seçimlerinde barajõn altõnda kalmasõnõn ardõndan arayõşlar daha da yoğunlaştõ ve çatallaştõ. Arayõşlarõn genellikle “platform” diye biten adlarõ vardõ. “Anadolu Plat- formu”, “Sosyal Demokrasi Platformu” gibi. İşte bu yoğunluğa bakõp o günlerde şu yorumu yapmõştõm: “Bu gidişle Anka- ra’da metrekareye dört arayış düşecek. Ama sonuca bakılırsa bun- lar daha çok arayış arayışları.” Gerçekten de öyleydi. Arayõşlar, tõpkõ bozkõrda bir süre akõp kuraklaşan, top- rakta kaybolup giden cõlõz derelere benziyordu. Böylesi arayõşlarõn içinde yer almõş kişilerin bana kõrõlacağõnõ düşünmüyorum. Çünkü ben bu düşün- celerimi hem yazdõm hem de yeri geldiğinde, ortamõ olduğunda yüzlerine söyledim. 80’li 90’lõ yõllardakiler bir yana.. 2000’lere gelirsek... ‘ÇARE ARAYIŞI’ 3 Kasõm 2002 seçimlerinde Meclis’e 2 partinin girmesi ve verilen oylarõn yüzde 45’inin parlamentoda temsil edi- lememesi, yeni bir arayõş dalgasõnõ beraberinde getirdi. Merkez sağ çökmüştü... MHP parlamento dõşõnda kalmõştõ... DSP yüzde 22’den yüzde 1’e düş- müştü... Parlamento dõşõnda kalan bu zemin- lerden yeni bir parti ya da partiler çõkarõlabilir miydi? Eski-meyen siyasetçilerle, uzun yõllar siyaseti yakõndan izleyip sahaya inme- yen kişiler sõk sõk buluşup “çare aramaya” başladõlar. Bu arayõştakiler “platform” adõnõn yanõ sõra “grup” ve “topluluk” adlarõnõ da kullandõlar. Gruplar toplantõ yeri olarak genellikle otel salonlarõnõ kullanõyorlardõ. 4 - 5 yõl- dõzlõ otelin çok amaçlõ salonlarõndan biri tutuluyor, saatlerce konuşuluyordu. Yer otel olunca, lobisi de bu toplantõya gelenlerin şoförleri ve korumalarõ ile doluyordu. ‘TOPLANTILARA GAZETECİ KİMLİĞİMLE KATILDIM’ Toplantõlarõn bazõlarõna ben de gaze- teci kimliğimle katõldõm. Bu ortamlar hem yeni insanlar tanõmak hem de sür- mekte olan siyasi arayõşlarõn içini dõşõnõ öğrenme bakõmõndan bizler için önem- liydi. Şunu da vurgulamadan geçemeyece- ğim. Katõldõğõm toplantõlarda benim dõşõmda en az 2-3 gazeteci daha olurdu. Onlarõn da temel kaygõsõnõn benimkin- den farklõ olmadõğõnõ görüyordum. Benim gördüğüm kadarõyla kamuo- yunda esrarengiz bir havaya büründürülerek tartõşõlan toplantõlarõn genel içeriği böyleydi. Kimi toplantõlar da siyasi bir parti kurma ya da benzeri hedeften çok, “ne yapmalı” sorusuna yanõt vermek üzere yapõlõrdõ. Zaman zaman misafir konuşmacõlar katõlõr; konuşmacõ, uzmanõ olduğu konu çerçevesinde görüşlerini ortaya koyar ve konu tartõşõlõrdõ. Ankara’daki bu bir araya gelmeler İstanbul’un Taksim Toplantõlarõ’na benzetilebilir. Taksim Toplantõlarõ’na hiç katõlmadõm ama, katõlanlarõn anlattõğõ kadarõyla böyleydi... ‘DEVLETİN POLİSLERİ ‘GİZLİ TOPLANTI’LARDA! Kamuoyunda esrarengiz ya da gizli bir toplantõymõş gibi tartõşõlan Kent Otel toplantõlarõnõn da ruhu buydu. 4-5 gaze- teci, 8-10 siyasetçi, 4-5 akademisyen, 10-15 bürokrat-yargõ mensubu, 2-3 emekli asker, 2-3 belediye başkanõ olmak üzere 30-50 arasõ kişi katõlõrdõ. Katõlõmcõlarõn görevi-konumu gereği korumasõ olanlar da vardõ. Devletin resmi koruma görevlileri, yani polisler de otele gelir; ya lobide oturur ya da toplantõlara katõlanlarla aynõ donanõmdaki yan bir salonda yemeğini yerdi. Eğer bu toplantõlar gizli ya da yasadõşõ kabul edilecekse polislerin konumu nasõl açõklanabilir? Toplantõlarda siyasi gelişmeler konu- şulduktan sonra çoğunlukla şu görüş öne çõkardõ: Başta CHP olmak üzere mevcut parti- ler güçlenmeli ve daha geniş bir açõlõm sağlamalõ, herkesi kucaklamalõ. CMYB C M Y B YARIN: EĞİTİMDE GERİLİM BEŞ BAŞLIYDI: KÖŞK-HÜKÜMET-TSK-YÖK-REKTÖRLER 2 TEMMUZ 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 G elinen noktada bir- birine benzer bu toplantõlarda konu- şulanlarõ olabildiğince açõk biçimde aktarmam gereki- yor... Gazeteciliğe 1980’de İz- mir’de başladõm. 1989’da Ankara’ya haber müdürü olarak geldim. 1992’de İs- tanbul’a haber merkezi mü- dürü olarak geçtim. 1993’te Ankara’ya temsilci olarak geldim. Aynõ yõl köşe yazõ- larõna başladõm. Halen ulu- sal ölçekli gazeteler içinde en eski Ankara temsilcisi benim. Mesleğimizden si- yasete geçenler de olduğu için kimi ortamlarda yarõ şaka yarõ ciddi bana sesle- nirlerdi: - Balbay sen çõksan.. Gir- sen siyasete vallahi başarõlõ olursun... Düşünmüyor mu- sun? Bu ve benzeri önerilere, seslenişlere yanõtõm şu olur- du: “Hayır, ben gazetecilik- ten başka bir şey düşün- müyorum. Bence siyaset çok önemli bir kurum. Ül- kenin düzlüğe çıkması için birinci işlev siyasetin. Ama bu ülkenin gazeteci- lere de gereksinimi var.” Bazen İlhan Abi de şaka yollu takõlõrdõ: “Balbay siyasete girsen bu işi toparlarsın...” Ben de yine şakaya vurup yanõtlardõm: “Abi galiba niyetiniz benden kurtulmak. Ama kurtulamazsınız. Benim gazetecilikten başka bir niyetim, hedefim yok. Da- ha bu meslekte yapacağım çok şey var.” G azeteci olarak bir ya da iki kez katõldõğõm kimi arayõş toplantõ- larõnda ise yeni bir siyasi parti kurma fikri çok tartõşõlõrdõ. Hemen herkesin gözü, doldurulmadõ- ğõnõ düşündükleri merkezdeydi. Yeni bir merkez partisi... Bir kez katõldõğõm Patalya Oteli top- lantõsõnda da bu yönde toplumun bir beklentisinin olup olmadõğõ konuşul- muştu. “Sayın Balbay sizin görüşünüz nedir” diye sorduklarõnda, “Ben düşüncelerimi köşe yazılarımda da dile getiriyorum, değişiklik yok” diye başlar, şöyle devam ederdim: “Türkiye’deki en büyük mezarlık siyasi partiler mezarlığıdır. Toplumda yeni bir siyasi parti ara- yışı olmadığı sürece ya da güçlü bir siyasi seçenek olarak ortaya çıkılma- dığı sürece bütün parti kurma düşünceleri ölü doğar. Bir süre yaşasa bile büyüme umudu verme- diği için büyüyemez.” Yazõ aramõzda başlangõçta bana kõzarlardõ. Bir süre sonra hak verirlerdi. S İ Y A S İ P A R T İ L E R M E Z A R L I Ğ I ‘BALBAY SİYASETE GİRSEN BU İŞLERİ TOPARLARSIN’ Ankara’da metrekareye dört arayõş düşer 3 Kasım 2002 seçimlerinde Meclis’e 2 partinin girmesi ve verilen oyların yüzde 45’inin parlamentoda temsil edilememesi, yeni bir arayış dalga- sını beraberinde getirdi. Eski-meyen siyasetçilerle, uzun yıllar siyaseti yakından izleyip sahaya inmeyen kişiler sık sık buluşup “çare aramaya” başladılar. Bu arayıştakiler “platform” adının yanı sıra “grup” ve “toplu- luk” adlarını da kullandılar. Kamuoyunda esrarengiz ya da gizli bir toplantıymış gibi tartışılan Kent Otel toplantılarına da 4-5 gazeteci, 8-10 siyasetçi, 4-5 akademisyen, 10-15 bürokrat-yargı mensubu, 2-3 emekli asker, 2-3 belediye başkanı olmak üzere 30-50 arası kişi katılırdı. Devletin resmi koruma görevlileri, yani polisler de otele gelirdi. Eğer bu toplantılar gizli ya da yasadışı kabul edilecekse polislerin konumu nasıl açıklanabilir? (Fotoğraf:NECATİSAVAŞ)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle