18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] SAYFA CUMHURİYET 21 HAZİRAN 2009 PAZAR 12 PAZAR KONUĞU CMYB C M Y B DP’nin yeni Genel Başkanõ Hüsamettin Cindoruk ne olduğu belirsiz ‘İrticayla Mücadele’ belgesini değerlendirdi: AKP her yerde darbeci arõyor Ankara’da Atatürk Bulvarõ üzerindeki Celal Bayar Köşkü’ndeyiz. DP’nin yeni genel başkanõ seçilen siyaset ve hukuk ustasõ Hüsamettin Cindoruk’la konuşuyoruz. Esas olarak son servis belgesi AKP ve Gülen Hareketi’ni bitirme belgesinin gerçek olup olmadõğõnõ ve Başbakan Erdoğan başta olmak üzere AKP’lilerin askeri darbe takõntõlarõnõ konuşuyoruz. Cindoruk söz konusu belgenin gerçek olduğuna inanmõyor. “Gerçek çıksa da bu kadar gürültü koparmaya ne gerek var?” diyor. Ardõndan da Anayasa Mahkemesi’nin AKP’nin laiklik karşõtõ eylemlerin odağõ olduğu kararõnõn AKP’de inanõlmaz bir telaş uyandõrdõğõ için gttikçe daha fazla darbe evhamõna kapõldõklarõna dikkat çekiyor. Bir anlamda “yaptıkları yanlışları bildikleri için günün birinde darbeye hedef olmaktan korkuyorlar” demeye getiriyor. - DP Genel Başkanlığı’na aday olduğunuzda yandaş basında hakkınızda olmadık yazılar çıktı. Başbakan Erdoğan da DP’nin sizin gibi yaşını başını almış birinden medet umacak hale geldiği sözlerini sarf etti. Sizce o cenahtan neden bu kadar tepki çektiniz? H.C. - Bu benim için beklenmeyen bir hadise değildi. Türk siyasi hayatõnda AKP’nin merkez partisi olduğu iddiasõ bir statü sembolü haline gelmişti. Doğru değildi aslõnda. AKP merkez partisi olmaya gayret etmedi. Etmediği için de kendi kimliğine hõzla döndü. Kendi kimliği Milli Görüş’tür. Milli Görüş gömleği çok yõprandõğõ, eskidiği için Milli Görüş gömleğini sadece sentetik olarak değiştirdiler. Bir başka gömleğin içine Milli Olmayan Görüş dediler. Ama görüş Milli Görüş’tü. Benim baştan beri söylediğim AKP’nin seçmen tabanõnda haksõz yere kapladõğõ bir alan olduğu. Aslõnda geçmişteki o çizgi DP-AP-DYP çizgisidir ve o çizginin seçmenidir. O seçmenin büyük bölümü partisizlik nedeniyle ya da başka nedenlerle AKP’ye oy verdi. Ama bu oylar ödünçtü. Günün birinde kendi partisinin canlanacağõnõ, geleceğini hesapladõ. Dikkat ederseniz DYP’nin yüzde 27 oy aldõğõ 1991 seçiminde RP TBMM’ye girmekte zorlandõ. Ancak 40 milletvekili çõkarabildi. DYP 180 milletvekili çõkarmõştõ. Demek ki gerçek bir merkez partisi seçime girince Milli Görüş’ün oylarõ azalõyor. Meclis’e soktuklarõ milletvekilleri kendi kaplama alanlarõndaki görüşleri temsil ediyor. Ama DYP’nin oylarõ azaldõkça RP’nin, FP’nin oylarõ ve milletvekili sayõlarõ çoğaldõ. Hatta onlarõn bir tanesinde Erbakan başbakan oldu. Bu olguyu bilen, siyasi hadiseyi takip eden yandaş basõnõn benim DP’ye gelişimi bando mõzõkayla karşõlamayacağõnõ biliyordum. Ellerinden geleni yapacaklarõnõ tahmin ediyordum. Ama bu kadar ağõr, bu kadar yanlõş bir kampanya yürüteceklerini tahmin etmiyordum. - Sizce çok mu bel altı vurdular? - Hayõr. Bana vuracak sebep bulamayõnca beni ve Sayõn Demirel’i darbeci olmakla suçladõlar. Ama bu inandõrõcõ değildi. - Sizi 28 Şubat sürecini desteklemekle suçladılar... - Evet. Bu doğru değildi. Siyasi hayatõ takip eden Türk vatandaşlarõ, partili arkadaşlarõmõz bunun yanlõş, iftira olduğunu anladõlar. Kongre bu yoğun baskõlara rağmen beni ve benimle beraber arkadaşlarõmõ seçti. Daha doğrusu da demokrat geleneği seçti. Şimdi siyasi geleneğe uygun bir yapõlanma içindeyiz. DP’yi kõsa zamanda yeniden yapõlandõracağõz. Siyasi gelenekler zaman zaman uykuya dalabilir. Ama ölmezler; canlanõrlar. Nitekim CHP de böyle bir gelenektir. Başõ ağrõdõğõ, baraj altõnda kaldõğõ seçimler oldu. Ama bugün yine siyasi hayata devam ediyor. Biz de aynõ şeyi yapacağõz. Dikkat ederseniz bu arkadaşlarõn kampanyalarõ da azaldõ. Çünkü tutturamadõlar. Tutturamadõklarõ için de şimdi daha barõşçõl bir siyasi yapõlanma içinde olduklarõnõ görüyorum. - Peki, ANAP’la birleşmeyi ne zaman hayata geçireceksiniz? - ANAP’la birleşme benden önceki dönemde belli bir aşamaya gelmiş. Biz onu sürdürüyoruz. Geçmişte onlarõn yaptõklarõ projenin işlemeyiş sebebi bence seçime çok yaklaşõlmõş olmasõydõ. Çünkü seçim arifelerinde parti birleşmeleri zordur. Şimdi iyi niyet var. Tabii Siyasi Partiler Kanunu’ndaki engeller aşõlmalõdõr. Partiler dörder kişi vererek bir komisyon oluşturdular. Sonucu almak bence her bakõmdan Türk siyasi hayatõnda bir sinerji yaratabilir. Yoksa oylarõ topladõğõmõz zaman bu birleşmenin çok pratik bir sonucu var gibi gözükmüyor. Bu iki siyasi parti bir araya gelirse bir sinerji oluşur ve merkezde bu gelişmede psikolojik bir savaş kazanõlmõş olur. O bakõmdan önemlidir. - O dönem birleşme sağlanamadı. Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar birbirlerini suçladılar... - O sayfayõ hiç açmõyorum. Çünkü tarihteki yanlõşlar ya da kavgalar bugüne gelmemeli. Bugün yeni bir başlangõç yapõyoruz. ANAP’õn çok değerli bir genel başkanõ, iyi niyetli bir idare heyeti var. Müzakereleri onlarla kaldõğõ yerden devam ettiriyoruz. Hatta beraber bütünleşeceğiz. - Yani merkez oyları bundan sonra kurda kuşa teslim etmeyeceksiniz. Öyle mi? - Kurda kuşa da ampule de (Burada bir kahkaha atõyor)... - Siyaset gündeminin tam ortasına oturan Taraf gazetesinin yayımladığı ‘İrticayla Mücadele Planı’nın sahte mi değil mi tartışmaları var. Sizce AKP ve Gülen Hareketi’ni bitirme planının Genelkurmay’da bir birim tarafından hazırlanmış olması akılcı bir düşünce tarzı mıdır? - Değil. Bir kere metnin içeriğine baktõğõnõz zaman bunun Genelkurmay’õn üslubu olmadõğõnõ görüyorsunuz. İkincisi, daha önce ordunun andõçlarõnda yer alan bir değerlendirme değil. Bitirme tabiri çok amiyane bir tabir. Siyasi açõdan baktõğõnõz zaman da hareketlerin bitirilmesi kolay işler değildir. Bence o metin tamamõyla uydurma, rasyonel olmayan biraz da amatörce bir çalõşmanõn eseri gibi. Sanõyorum o belge sahte çõkacaktõr. Sahte çõktõğõ zaman da o mücadeleler, tartõşmalar zamanõmõzõ çalmalar bitecektir. Esas AKP’nin unutturduğu başka bir olgu var, o da Anayasa Mahkemesi’nin kararõ. Anadolu’da arazi ihtilafõnõ çözmek için “Muhkem tapum, kapı gibi tapum var” derler. Türkiye’de kapõ gibi muhkem bir Anayasa Mahkemesi kararõ var. AKP’nin bu işlere bu kadar zaman harcayacak yerde Anayasa Mahkemesi’nin kesin ve onlarõ suçlayõcõ kararõna karşõ tedbirler üretmesi lazõmdõr. O tedbirleri üretmek yerine bir avukat bürosunda çõktõğõ varsayõlan, bir albayõn hazõrladõğõ söylenen bir belgeyi bu kadar önemsemesi çok yanlõştõr. O belgedeki yazõlanlar tartõşõlõr. Ama Anayasa Mahkemesi kararõ hem kesin bir hüküm hem de içeriğinde AKP, Başbakan, Cumhurbaşkanõ, o günkü TBMM Başkanõ hakkõnda çok önemli iddialar, suçlamalar var. Hem de AKP’nin anayasaya aykõrõ fiillerin odağõ olduğu iddialarõ yer alõyor. Bu iki belgeye baktõğõnõz zaman hangisi güçlü? - Peki, AKP bu suçlamalar karşısında ne yapmalıydı? - Şöyle bir şey teklif edilebilir. Hükümetten çekilebilir. Bir başka hükümet kurulmasõna önayak olabilir. Kendisini tekrar anayasa çizgisine getirmek için çeşitli teşebbüslerde bulunabilir. Ama bunlarõ yapacağõnõ sanmõyorum. Birtakõm albay planlarõna takõlõp, Ergenekon davalarõna güvenip bel bağlayarak yapõlan siyaset hem AKP hem Türk siyaseti için yanlõştõr. Bu söz konusu belgeyle ilgili tartõşmalarõn muhalefet ve iktidar açõsõndan abartõldõğõnõ düşünüyorum. Türkiye’nin demokratik hayatõnda bu küçük bir hadisedir. Biz neler, ne andõçlar, gece yarõsõ bilgisayarlara düşen belgeler yaşadõk. - Onlar bile bu kadar tartışma konusu olmadı da bu neden böyle bu kadar tartışma konusu ediliyor? - AKP’nin kendisine karşõ bir darbe yapõlacağõ evhamõna kapõldõğõ anlaşõlõyor. AKP en ufak yaprak kõpõrtõsõndan ürküyor, korkuyor. Bir iktidarõn Türkiye’de bir darbe evhamõyla yaşamasõndaki psikolojik ve siyasi zorluğu çok iyi biliyorum. AKP bundan kurtulmalõdõr. - Anlaşılan birileri Başbakan’a sürekli darbe yapılacağı ve öldürüleceği korkusunu pompalıyor. O zaman bu evhamdan nasıl kurtulacaklar? - Öyle olduğu anlaşõlõyor. Ama insan böyle korkuyla yaşayamaz. Bir siyasi hareket, suikast, darbe, karşõ hareketler, sokağa inen toplumsal aykõrõlõklar, karşõ düşüncelerden korkmamalõdõr. Aksine, onlarla uzlaşmalõ ve onlarla beraber yaşamaya alõşmalõdõr. Onlar Cumhuriyet mitinglerinde bile bu reaksiyonu göstermediler. Hayret ediyorum. Bir albayõn yazdõğõ söylenen mevhum bir belgeden müthiş paniğe kapõldõlar. Genelkurmay Başkanõ’yla saatlerce konuştu. Bir de yargõya başvurdu. - Yargıya başvurdu da kime karşı savcılığa suç duyurusunda bulundu acaba? - Evet. Sanõğõ olmayan bir iddia ortaya attõlar. Sanõk o albaysa o kadar çok AKP’linin toplu halde adliyeye gitmesine gerek yoktu. Avukatlarõ gider, bunu yapardõ. Bu bence bir albayõ hedef almõyor. Bir kalkõşmayõ varsayarak, bunun bir toplumsal hareket olduğu düşüncesiyle bunu yaptõlar. Muhatabõ, şikâyet edilen belli değil. Bence orada şikâyet edilen Genelkurmay Başkanlõğõ’dõr. İsteselerdi sanõk olarak bu albayõ gösterebilirlerdi. Ucunu açõk bõraktõlar, demin söylediğim korkunun devamõdõr. Muhatap da Genelkurmay Başkanlõğõ’dõr. - Savcılığa yapılan o suç duyurusuyla hükümet ve Genelkurmay Başkanlığı’nın karşı karşıya getirilmiş olması çok tehlikeli bir durum yaratmıyor mu? - İşi daha karmaşõk hale getirdiler. Bence birileri acele karar verme zorunluluğunu hissetti. Hem sivil hem askeri savcõlõkta iki aşamalõ bir soruşturma sürüyor. Teknolojinin yeni imkânlarõyla belgenin sahteliği ya da gerçekliği çok kõsa zamanda anlaşõlõr. Bu acele de demin söylediğim evham ve korkunun bünyeyi sardõğõnõ gösteriyor. Yani AKP bünyesinde darbeyle ilgili bir korku ve kuşku var. Bu da Başbakan’dan başlayarak çok derinlere inmiş. Her çalõnõn arkasõnda bir darbeci ve bir darbe var sanõyorlar. Türkiye askeri darbe söylentileriyle yüz göz oldu - Peki, ortada bir darbe ortamı yokken bu insanlar neden bu kadar evhamlanıyorlar? - Demin de söyledim. Nizamettin Nazif (Tepedelenlioğlu) 27 Mayõs’tan sonra bir dergi çõkarõyordu. 27 Mayõs için başlõğõ şöyle atmõştõ: “Davul zurnayla gelen ihtilal.” Ama bugün bu kadar münferit bir hadise karşõsõnda bu kadar telaşa kapõlmak rejim açõsõndan da iktidar açõsõndan da bence yanlõş. Türkiye darbeyle yüz göz oldu. Herkes, sendika başkanõ, profesör, rektörler, İlhan Selçuk, Mustafa Balbay, orgeneraller, avukatlar darbeci. Bu kadar adam bir araya gelip darbe yapamadõysa gerçekten bunlar kabiliyetsizmiş. Soruyorum. Bir numara kim? Bir darbenin başarõya ulaşmasõ için bir lideri olmasõ lazõm. O yok ortada. Darbeye teşebbüs ettikleri söylenen generaller de tahliye edildi. İçerde fakir fukara garip gureba kaldõ. Böyle darbe olur mu? Birtakõm üsteğmenler, astsubaylar, yüzbaşõ, binbaşõlar toplanmõşlar. Telefonla konuşmuşlar. Darbeci darbeyi telefonda anlatõyor. Böyle darbeci mi olur? Bunun kriptosu, şifreli telefonu yok mu? Geçmişte birtakõm darbeciler Beşiktaş İskelesi’nin üzerindeki lokantada toplanõp planlar yapõyorlar. Yanlarõndaki masada oturan Milli Emniyetçiler de konuşmalarõ teybe kaydedip hepsini açõğa çõkarõyor. Ama bizim darbeciler onlar gibi de tedbirli değil. Bunlar bir yerde toplanõp konuşmuyorlar da. Sadece telefonda konuşuyorlar. Hep söylerim. Darbe Türkiye’de Genelkurmay’õn tekelindedir. Hiyerarşik düzen içinde yapõlõr. Ondan da kimsenin haberi olmaz. Bir anõmõ anlatayõm. 11 Eylül’de geç bir saatte bir askeri hâkim arkadaşõm telefon etti. “Dikkat et. Bu gece hareket başlıyor. Bu gece Selimiye Kışlası’na gitmemizi söylediler” dedi. Ben o sõrada AP İstanbul İl Başkanõyõm. Hemen Sayõn Demirel’i aradõm. “Burada da öyle bir laf dolaşıyor. Ama ben Sayın Çağlayangil’i, Sayın Evren”e yolladõm. “Hayır, öyle bir şey yok” dendi. Durdu sonra, “Sen bir bak. Bu darbeyi kim yapacakmış ve istikameti neymiş” diye sordu. Ben çeşitli kanallardan bir soruşturma yapõp Demirel’e geri dönmek istedim. Ama telefonu kesilmişti. Bakõn, telefonunun kesildiğinden, darbenin istikametinden, kimin yaptõğõndan Başbakan’õn haberi yoktu. 12 Eylül sabaha karşõ tanklar yollara çõktõ. O zaman iş anlaşõldõ. Darbe olmuştu. Bu darbeleri yaşamõş insanlar bugün bu bilgilerle darbe olacağõna inandõrõlabilir mi? Anti-demokratik akõmlar frenlenemez - Acaba hükümet ve Başbakan’a kim ya da kimler darbe olacak korkusunu aşılıyor, sizce? - Bence kendi sicilleri. Anayasa Mahkemesi kararõnõn verdiği kuşku ve korku. Anayasa Mahkemesi kararõnõn gerekçesi ve kararõn o kadar ağõr bir çoğunlukta geçmiş olmasõ hukuksal olarak kendilerini sõkõntõya sokuyor. Zihinleri oraya takõlõ. Benim gördüğüm kadarõyla çõkõş yolunu özellikle yandaş basõn aracõlõğõyla mukabil ithamlarla insanlarõ suçlamak, o gruplardan var saydõklarõ insanlarõ hapishanelere koymak, cezaevlerinde mahkemeler kurmak gibi çok palyatif ve demokratik olmayan tedbirler almakta buluyorlar. Antidemokratik akõma kapõldõğõnõz zaman duracağõnõz yer belli değildir. Demokrasiden ayrõldõğõnõz vakit fren tutturmak çok zordur. O freni, kayõşõ tutturmak için bir yandan çok toplumsal reformlar yapacaksõnõz, bir yandan hukuku da aşõrõ derecede serbest bõrakacaksõnõz. Türkiye bugün serbest değil. TCK’de serbestliği önleyen çok hüküm vardõr; tatbikatta vardõr. Bu tatbikatõn getirdiği bir başka olgu da toplumsal şiddetin artmasõdõr. 12-13 yaşõndaki çocuklar cinayet işliyorlar. Gerginlik siyasette başlõyor, toplumda bitiyor. Siz siyasette yumuşamayõ başarabilirseniz toplumsal barõşõ da daha rahat kurarsõnõz. Örnek olan siyaset, örnek alõnmasõ gereken de siyasetçidir. Abarttõğõmõz meseleleri biz ciddi sanõyoruz. Oysa o abartõyõ biz yapõyoruz. Bir-iki savcõnõn çözeceği bir meseleyi rejim meselesi haline getirdik. Fransa’da ya da İngiltere’de genelkurmayõn hazõrladõğõ söylenen böyle bir belge ortaya çõksa güler geçerler ya da Avam Kamarasõ’nda bir gün konuşurlar. Bir hafta on gün sonra da tahkikatõn sonucunu açõklarlar. Demek ki bizim temeldeki meselemiz bu albayõn o planõ yazõp yazmamasõ değil. Mesele temelde hâlâ bir darbe evhamõnõ yaşamõş olmamõzdõr. P O R T R E HÜSAMETTİN CİNDORUK İzmir, 1933 doğumlu. AÜ Hukuk Fakültesi’nden 1954’te mezun oldu. 1955’te avukatlõğa başladõ. Siyasi yaşamõna Demokrat Parti (DP) gençlik kollarõnda başladõ. 1958’de DP’den ayrõlarak Hürriyet Partisi’nin kurucularõ arasõnda yer aldõ. 27 Mayõs ihtilalinden sonra Yassõada duruşmalarõnda pek çok DP’li milletvekilinin avukatlõğõnõ yaptõ. Demokratik siyasal yaşama dönülünce Adalet Partisi, Demokratik Parti, Büyük Türkiye Partisi ve Doğru Yol Partisi’nde (DYP) il başkanlõğõ, kurucu üyelik, genel idare kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. 1991-95 arasõ TBMM Başkanlõğõ’nõ yürüttü. 1997’de 28 Şubat sürecinde DYP’den ayrõlõp Demokrat Türkiye Partisi’ni (DTP) kurdu. DTP 1999 seçimlerinde barajõ aşamayõnca genel başkanlõktan ayrõldõ. 16 Mayõs 2009’da yapõlan büyük kongrede DP Genel Başkanlõğõ’na seçildi. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU - Böyle olduğunu bile bile neden hâlâ bunda ısrarlılar sizce? - Ben bunlarõ yaşamõş bir adam olarak, “Bu kadar darbe evhamı, kuşkusu içine girmeyin. Darbeyi sadece Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) hiyerarşik düzen içinde yapar. Başka türlü darbe yapılmaz. Buna izin vermezler” diyorum. Eğer benim tahminlerim doğruysa TSK ve Genelkurmay o nedenle şefkat gösterse de içlerinden bazõ generallerin bu işler içinde olmasõndan kuşku duymuş ve çok da sahiplenmemiştir. Çünkü Genelkurmay o tekeli muhafaza ediyor. Ancak görevde olan orgeneraller, beş kuvvet komutanõ bir araya gelirse bir darbe yapabiliyor. 12 Mart da öyle, 12 Eylül de öyle. O bakõmdan ben bu darbe evhamõndan kurtulmalarõnõ rica ederim. Onun yerine başka bir şey yapmamõz gerekiyor. Sebebiyet vermemelidir. Kimsenin zihninde bunun son çaresi bir darbedir dedirtmemek lazõmdõr. Siz bunlarõ sağlarsanõz, mahkemelere, savcõlara müdahale etmezseniz, demokrasiyi güçlendirir, AB’yle müzakereleri sürdürürseniz Türkiye’de darbe yapõlmaz. Darbenin muhatabõ da olmaz. Darbe yapmayõ düşünenler bile kendi aralarõnda bu işten vazgeçerler. Bir anlamda yaptõklarõnõn yanlõşlõğõnõ bildikleri için mi bir darbe vehmine kapõlõyorlar? - İşin içinde o da var. Seçmen bu hükümete dörder yõl idare etme hakkõ verdi. Ama hükümeti idare etme hakkõ verdi. Devleti değiştirme hakkõ vermedi. Her seçim bir ihtilal gibi algõlanamaz. Bunun arkasõnda bir nöbet değişikliği var. Seçimin anlamõnõ çok iyi değerlendirmek gerekiyor. AKP bünyesinde darbeyle ilgili bir korku ve kuşku var. Bu da Başbakan’dan başlayarak çok derinlere inmiş. Her çalõnõn arkasõnda bir darbe ve darbeci var sanõyorlar. Bence savcõlõğa suç duyurusunda şikâyet edilen Genelkurma Başkanlõğõ’dõr. İsteselerdi sanõk olarak albayõ gösterirlerdi. Darbe korkusuyla ucunu açõk bõraktõlar. Muhatap Genelkurmay Başkanlõğõ. Seçmen hükümete devleti değiştirme hakkını vermedi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle