Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
17 HAZİRAN 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr
Otomobilde avantaj oran düşürülerek devam edecek. Beyaz eşya, bilgisayar ve mobilyada kriz önlemleri sürecek
M
art sonunda ev ve ofis
mobilyasõ, bilgisayar, bi-
lişim ve büro makinele-
ri ile iş makinelerinde KDV’nin
yüzde 18’den 8’e, konut, işyeri ve di-
ğer gayrimenkullerin alõm satõmla-
rõndaki tapu harcõnõn da binde 15’ten
binde 5’e düşürülmesi ile başlayan
ilk uygulama olumlu sonuç verdi.
AA’dan Türkan Al’õn Maliye Ba-
kanlõğõ Muhasebat Genel Müdürlü-
ğü’nden derlediği bilgilere göre,
ocakta 178.3, şubatta 164.5 milyon
lira ÖTV geliri sağlanan Motorlu
Taşıtlar Vergisi, martta 263 milyon,
nisanda 253.2 milyon, mayõsta 270.6
milyon liraya yükseldi.
Dayanıklı tüketim malları gru-
bunda şubatta 50.9 milyon lira düze-
yinde bulunan aylõk tahsilat, nisanda
47.8, mayõsta 41.4 milyon lira olarak
gerçekleşti. Martta 169.2 milyon lira
olan aylık tapu harcı geliri, nisanda
98.3 milyon lira, mayõsta 99.1 milyon
lira olarak belirlendi. Bu artõş da sa-
tõşlarõn artmasõndan kaynaklandõ.
Ancak ilk 5 ay itibarõyla ÖTV ge-
lirleri geçen yõlõn gerisinde bulunuyor.
KDV’de de başarılı
Net alanõ 150 metrekare ve üzeri ko-
nut teslimleri, ev, ofis mobilyasõ, bil-
gisayar, bilişim ve büro makineleriy-
le iş makinelerinde oranlarõn yüzde
18’den 8’e düşürüldüğü KDV tam an-
lamõyla Maliye’nin yüzünü güldürdü.
Son 2 aydaki KDV tahsilatõ, küresel
krizin etkilerinin henüz yaşanmadõğõ
2008 Nisan ve mayõs aylarõnõn bile
860 milyon 726 bin lira üzerinde
gerçekleşti.
Ticari araçta
yine beklentiler boş çıktı
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD)
Genel Sekreteri Ercan Tezer, mart-
ta yapõlan indirimle 1600 cc’ye kadar
olan otomobillerdeki yüzde 14 civa-
rõndaki kolaylõğõn şu anda 3 ay için
yaklaşõk yarõya indirildiğini, avantaj
azaldõğõ için talebin bir miktar sõnõr-
lanabileceğini, ancak ticari araçlarda
beklentilerin karşõlanmadõğõnõ belirt-
ti. Tezer, ticari araçlarda ÖTV indi-
riminin zaten hiçbir etkisi olmadõğõ-
nõ hatõrlatarak, “Bu nedenle KDV in-
dirimi önermiştik. Orada herhan-
gi bir karar çıkmamasını anlamak
mümkün değil. Çünkü ticari araç-
larda şu anda kapalı fabrikalarımız
4-5 aydan beri faaliyetlerini dur-
durmuş vaziyette” dedi. Talepte
yüzde 60-70 civarõnda bir durgunluk
yaşandõğõnõ belirten Tezel, bunun çö-
zümlenmesini beklediklerini “ama
maalesef bu yönde karar çıkmadı-
ğını” söyledi.
Mobilya karardan memnun
Türkiye mobilya ihtiyacõnõn yüzde
30’unu karşõladõklarõnõ belirten İne-
göl Mobilyacõlar Odasõ Başkanõ
Hamdi İdil, indirimin devam ede-
cek olmasõna sevindiklerini belirte-
rek şunlarõ söyledi: “İlk 3 aylık dö-
nemde eldeki stoklar eridi, fir-
malar az da olsa üretime geçmiş-
ti. Şimdiki 3 aylık indirim ile tam
kapasite üretime geçilecek ve is-
tihdam artacak. Bazı firmalar,
2-3 vardiya ile çalışmayı hedefli-
yor. Sadece mobilya olarak gör-
memek gerekiyor. Desteklediği
diğer sektörlerde de yaşanacak
canlanma işsizliğin artmasını ön-
leyecektir.”
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Hükümetin belirlediği yeni oranlara gö-
re, 1600 cc’ye kadar olan otomobil-
lerdeki özel tüketim vergisi (ÖTV) in-
dirimi düşürülerek devam edecek. Be-
yaz eşyada yüzde 2 ÖTV alõnacak. Bil-
gisayar ve mobilyadaki yüzde 8’lik
KDV indirimli oran 30 Eylül’e kadar
devam edecek.
Maliye Bakanlõğõ’ndan yapõlan açõk-
lamaya göre, iç talebi canlandõrmak
üzere bazõ ürünlerde 3 ay süreyle uy-
gulamaya konulan ÖTV ve KDV in-
dirimlerinin bir bölümüne son verildi,
bazõ ürünlerde indirimli oranlarõn 3 ay
daha uygulamada kalmasõ kararõ alõ-
nõrken otomotiv sektöründe indirim
oranlarõ daraltõldõ.
İndirime devam
edilmeyen alanlar
Bu arada kararnamede 15 Hazi-
ran’da sona eren, net alanõ 150 metre-
kare ve üzeri konut teslimlerindeki
KDV’nin yüzde 18’den 8’e düşürül-
mesiyle ilgili yeni bir uzatmaya gidil-
medi. Kararnamede uygulamasõ 30
Haziran’da bitecek olan gayrimenkul
alõm satõmlarõndaki tapu harcõnõn bin-
de 15’ten binde 5’e düşürülmesi ko-
nusuyla ilgili yeni bir düzenleme de yer
almadõ. Aynõ şekilde KOBİ’lerin kul-
landõğõ bazõ sanayi ve iş makinelerin-
deki KDV indirimi de uzatõlmadõ. Bu
grupta da 30 Haziran tarihine kadar ge-
çerli olmak üzere yüzde 18 yerine
yüzde 8 KDV alõnmasõ öngörülmüştü.
Yeni
düzenlemeler
1600 cc ve altõndaki
otomobillerde yüzde 37
olan ÖTV oranõ, 16
Haziran-30 Eylül
arasõnda da yüzde 27
olarak uygulanacak.
Son üç aydõr ÖTV
oranõ yüzde 18 olarak
uygulanõyordu.
Yük taşõmaya
mahsus üstü kapalõ
ticari araçlardaki ÖTV
15 Haziran’a kadar
yüzde 1’ken, 30 Eylül’e
kadar da yüzde 3
olacak.
Bilgisayar ve
mobilyadaki yüzde
8’lik KDV indirimli
oran 30 Eylül’e kadar
devam edecek.
Beyaz eşyadaysa 16
Haziran-30 Eylül
arasõnda da yüzde 2
olarak uygulanacak.
ÖTV indirimine kõsmi devam
Ekonomi Servisi - Çek Cumhu-
riyeti’nin enerji grubu CEZ Group
ile işbirliğine giden Akkök Gru-
bu’na bağlõ Akenerji, 2013’e kadar
kömür, hidroelektrik, gaz ve yüzde
35’i yenilenebilir olmak üzere 3 mil-
yar dolarlõk yatõrõm yapacak.
Ortaklõkla ilgili düzenlenen top-
lantõda konuşan Akkök Şirketler
Grubu ve Akenerji İcra Kurulu
Başkanõ Mehmet Ali Berkman, in-
şa halindeki 9 hidroelektrik ve bir
rüzgâr enerjisi santralõnõn 2011’de
devreye gireceğini, yeni yatõrõmlarla
2013’e dek kurulu gücün 3 bin
MW olmasõnõ hedeflediklerini söy-
ledi. Berkman, kurulu gücün 1000
MW’nin kömür santralõndan kar-
şõlanacağõnõ, 900 MW’nin üstünde
güçle yeni bir doğalgaz tesisinin ku-
rulacağõnõ, yatõrõmlarõn yüzde
35’inin ise yenilenebilir enerji üze-
rine olacağõnõ ifade etti.
Kömür santralõnda yerli kömü-
re öncelik vereceklerini dile geti-
ren Berkman, “Ancak arzu etti-
ğimiz sonuca ulaşamazsak ithal
kömür de kullanmamız söz ko-
nusu” dedi.
CEZ’in Yönetim Kurulu Başka-
nõ ve Üst Yöneticisi (CEO) Martin
Roman ise “Kömür, doğalgaz ve
yenilenebilir enerji alanlarında
eğer devletiniz özelleştirmelere
devam ederse hem üretim hem
dağıtım alanında daha fazla iha-
leye talibiz” dedi. Nükleer enerjiyle
ihale koşullarõna göre ilgilenebile-
ceklerini be-
lirten Ro-
man, “Ya-
tırımın
devamlı-
lığı açısın-
dan devletin
işin içinde ol-
ması bizim
için önemli”
diye konuştu.
Çek CEZ Group ile
işbirliğine giden Akkök
Grubu 2013’e kadar kömür,
hidroelektrik, gaz ve
yenilenebilir enerji alanõnda
yatõrõmlar yapacak.
Ekonomi Servisi - TAV Havalimanlarõ Holding
İcra Kurulu Başkanõ M. Sani Şener, İngiltere’nin
Manchester kentinde düzenlenen Avrupa Uluslar-
arasõ Havalimanlarõ Konseyi’nin (ACI EUROPE) yõl-
lõk toplantõsõnda ACI EUROPE Yönetim Kurulu
üyeliğine seçildi.
Sani Şener, ACI EUROPE’a katõlmanõn ve
sektörün çõkarlarõna hem Avrupa’da hem dün-
ya çapõnda olumlu katkõda bulunmanõn kendisi
için büyük bir onur olduğunu ifade etti. Şener,
“Havalimanı işletmeciliği alanında kısa
süre içerisinde bir dünya markası haline
gelen TAV Havalimanları Holding olarak,
ACI EUROPE içerisinde rolümüzü kuv-
vetlendirerek her yıl hava limanlarımızı
kullanan milyonlarca yolcu için önemli
fayda yaratacağımıza inanıyorum” dedi.
New Life SES’le 250 bin
sigortalõ hedefliyor
Ekonomi Servisi - New Life Yaşam Sigorta yeni “Hayat Sigortaları
Yönetmeliği” kapsamõnda hazõrladõğõ yeni ürünleriyle bir yõlda 180
ile 250 bin yeni sigortalõya ulaşmayõ hedefliyor.
New Life Yaşam Sigorta Genel Müdürü Ahmet Serimoğ-
lu, yeni yönetmeliğin vefat, sakatlõk gibi riskler içeren sigor-
talar dõşõnda, sadece birikime yönelik ürünler hazõrlama im-
kânõ tanõmasõnõn önemli bir başlangõç olduğunu belirtti.
Hayat sigortalarõnda primlerin yüzde 30’unun vefat, sakatlõk
gibi teminatlar için ayrõldõğõnõ, risk teminatsõz bu ürünle, ke-
sintilerin yüzde 95’inin tasarrufa yönlendirileceğini belir-
ten Serimoğlu, bu çerçevede yeni hayat sigortalarõ yönet-
meliğinde yer alan Sermaye İtfa Sigortasõ’nõ, “Sermaye
Edinme Sistemi” adõ altõnda tanõmladõklarõnõ ve bu ye-
ni ürünü haziran sonu piyasaya “SES” adõ altõnda süre-
ceklerini ifade etti. Doğrudan satõş ofisinde 100 uzman-
la yol aldõklarõnõ anlatan Serimoğlu, çalõşan sayõsõnõ 150-
180’e çõkaracaklarõnõ yõl sonuna kadar 30 ilde, bir yõlda da
83 ilde satõş ofisleri açacaklarõnõ da sözlerine ekledi.
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
Krizden Çıkış ve Sonrası
“Küresel krizde dip noktası görüldü ve toparlanma
başladı...”
2007’nin Ağustos ayında Amerikan konut kredisi pi-
yasalarında başlayan ve kısa sürede tüm dünyaya ya-
yılan krizin Haziran 2009’da dip noktasını görerek “to-
parlanma” sürecine girdiği ilan edilmiş durumda. Kuş-
kusuz bu son derece sevindirici bir haber: Artık işsizlik,
sanayi üretiminde daralma ve ihracat kayıpları günleri
geride kalmak üzere. Artık Türkiyemiz de zaten teğet geç-
miş olan krizin etkilerini kısa zamanda atlatacak ve ye-
niden büyüme dönemine girecektir...
Ancak iktisadi gerçekler ne yazık ki bu beklentileri kar-
şılayacağa benzemiyor. Zira “krizden çıkmak” ile “2007-
öncesi dünya ekonomisinin koşullarına yeniden döne-
bilmek” farklı şeyler. Kriz sonrası dünya artık 2007 ön-
cesi gibi olmayacak. Kısaca açıklamaya çalışalım.
2000 sonrası dünya ekonomisini yönlendiren ana un-
surlardan birincisi ABD’nin vermekte olduğu muazzam
ölçekli dış açık idi. Amerikan ekonomisi artık “sanayi-
sonrası yüksek teknolojili finansal hizmet üreticisi” ola-
rak kendini tanımlamakta ve üretim açığını başta Çin ol-
mak üzere Asya’nın ve Latin Amerika’nın ucuz işgücü
depolarından kaynaklanan ithalat ile kapatmaktaydı.
ABD’nin ulusal gelirine oran olarak yüzde 6’ya ulaşmış
olan dış açığı ise Amerikan doları ve Amerikan finansal
sisteminin “ürettiği” finansal varlıklar ile karşılanmaktaydı.
Bir “tüketim” ve “finansal üretim” cennetine dönüş-
türülmüş olan Amerikan ekonomisine ilişkin en çarpıcı
gözlem ise Amerikan halkının tasarruf oranında gözle-
nen çarpıcı gerilemeydi. 1980’lerin başında yüzde 10 dü-
zeyinde olan özel tasarruf oranı, sürekli gerileyerek
2005’te yüzde 0’a (yanlış okumadınız sıfır) değin geri-
lemiş idi. Amerikan halkı maaş ve ücretlerindeki gerile-
meyi borçlanma yoluyla telafi ediyor; ucuz ithal ürünler
Amerika’nın mega alışveriş merkezlerini süslüyordu. Ame-
rikan finans sisteminin yarattığı ucuz kredi ve ucuz fi-
nansman araçları bu sistemin ana dayanağı idi.
Amerika’nın başını çektiği bu süreç diğer geliş-
miş/sanayileşmiş ülkelerde de yaygınlaşmakta idi. Aşa-
ğıdaki grafikten de görüleceği üzere İngiltere’de de Ame-
rika’daki gibi özel tasarruf oranlarında büyük çaplı ge-
rilemeler yaşanmış ve “finansal borç” senetlerine dayalı
bir genişleme sürecine girilmişti.
Başta ABD olmak üzere gelişmiş finans merkezleri-
nin üretmekte olduğu “kâğıt”lar dünya ticaretinde ve do-
layısıyla tüm küresel ekonominin üretme ve tüketme hac-
minde büyük bir ivmelenme yaratmaktaydı. Ameri-
ka’nın ithalat talebi tüm dünya ekonomileri için ihraca-
ta dayalı büyüme için büyük fırsat idi. Türk sanayisi de
bu olanaktan yararlanacak ve ucuz kredi hacminin sağ-
ladığı ithalat finansmanıyla birlikte ihracatını hızla yük-
seltecektir.
Ancak 2007’ye gelindiğinde artık Amerikan ve İngi-
liz finansal sistemlerinin “üretmiş” oldukları “kâğıtların”
gerçekte çok da değerli olmadığı; aralarına bazı “vasıf-
sız” (sub-prime) nitelikli değersiz kâğıtların da sıkıştırıl-
dığı ortaya çıktı. Sonradan “toksik” sözcüğüyle betim-
lenecek olan bu varlıklar, küresel ekonomideki denge-
lerin ne kadar sağlıksız ve kırılgan olduğunu ispatla-
maktaydı.
Şimdi başta Amerika olmak üzere tüm gelişmiş ülkeler
finansal sistemlerini bu tür vasıfsız nitelikli finansal var-
lıklardan temizleme gayreti içindeler. Ancak bu çaba, do-
ğal olarak, artık eskisi gibi bol ve ucuz finansal değer üre-
tilemeyeceğini ve dolayısıyla tüm dünyada ucuz kredi-
ye ve borçlanmaya dayalı ticaret ve büyüme dönemi-
nin kapanmış olduğunu göstermektedir.
“Krizden çıkış”, Amerika için düşük (hatta sıfır) ta-
sarruflara dayalı, borç ekonomisinin yerini iç üretime da-
yalı ve finansal sistemin daha yakından denetlendiği ve
dolayısıyla kredinin daha kıt ve pahalı olduğu bir süre-
ci ifade edecektir. Bu süreçte Amerika’da tasarruf
oranları yükselme eğilimine girecek ve Amerikan dış açı-
ğı küçültülecektir. Aksi takdirde “krizden çıkış” olanağı
zaten mümkün olamazdı. Ancak, dünyanın hegemonik
merkez ekonomisinde yaşanan bu gelişmeler doğrudan
doğruya çevre ekonomilerde de yansımasını bulacak;
ve dünya ticaret hacmi eskisine göre daha dar, finans-
man olanakları daha kıt ve pahalı olacaktır.
Dolayısıyla, krizden çıkış sürecinin ardında yatan ik-
tisadi mekanizmaların nasıl gerçekleştiğine bakma-
dan, “kriz bitti, eskiye dönüyoruz” beklentileriyle 2007-
öncesine öykünmenin hiçbir anlamı yoktur. “Toparlan-
ma” -sonrası iktisadi dengeler büyük olasılıkla bütün dün-
ya ekonomilerinde iç talebin daha canlı olacağı ve üre-
timin ivmesinin dış ticaret yerine iç tüketim ve ulusal ta-
sarruflara dayalı yatırımlardan kaynaklanacağı yeni bir
biçime kavuşacaktır. Türkiye bu sürece hazırlıklı olmak
zorundadır. Aksi takdirde, “kriz bizi teğet geçti, her şey
bir kâbus gibi geride kaldı” savlarının maliyeti, Türkiye
sanayisinin dışa bağımlılığının daha da artması ve eko-
nomisinin taşeronlaştırılmış bir ucuz işgücü deposuna
dönüştürülmesinin pekiştirilmesi olacaktır.
ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr
Tam da Lübnanlı yazar Amin Maa-
louf’un son kitabı “Çivisi Çıkmış
Dünya” yı okurken New York Times’ın
yazarı ve eski Türkiye Şefi Stephen
Kinzer’in İstanbul’da düzenlenen bir
yemekli toplantıda “Amerika ve Türki-
ye ilişkilerinde yeni statejiler”i anlattığı
konuşması iki farklı dünyanın kafam-
daki buluşması gibi oldu. Paylaşayım...
Kinzer, Obama döneminde Türki-
ye’nin stratejik öneminin daha da art-
tığını vurguluyor. Hatta daha da ileriye
geçerek özetle şunları söylüyor: “Eski-
den ABD’nin bölgedeki güç üçgeni İs-
rail ve Suudi Arabistan’dı. Ancak dün-
ya hızla değişiyor. Bence yeni güç üç-
geni artık Türkiye ve İran olmalı. Hem
Türkiye hem de İran, gerek kültürel ve
tarihi geçmişleri hem de demokrasi yo-
lunda kat ettikleri adımlarla bölgeyi ile-
riye taşıyacak iki önemli güç. Artık
İran’da da insanlar demokrasinin ne
anlama geldiğini anlıyorlar. Son se-
çimlerdeki gelişmeler bu farkındalığı iyi
anlatıyor. Eğer ABD, Türkiye ve İran ile
birlikte siyasi ve sosyal değerlerde bir
uzlaşma sağlanabilirse uzun vadeli
stratejik projeler geliştirilebilir.”
Kinzer başka şeyler de anlatıyor. Ör-
neğin Washington’daki değişimin Tür-
kiye’nin stratejik bir kimlik geliştirmesi
açısından de önemine değinerek “Tür-
kiye’nin Pakistan, İran gibi bölgedeki
ülkelerle olan iyi ilişkileri ABD için
olumlu. Hatta Hamas ile diyalog için-
de olması da önemli. Türkiye bölgede-
ki birçok ülkenin aksine hiçbir zaman
dış dünyaya ve Batı’ya sırtını dönme-
di. Batı’daki reformların, devrimlerin
daima Türkiye’ye bir yansıması oldu.
Diyalog, uyum ve hoşgörü düşüncesi-
nin gelişimi Türkiye’yi bu açıdan ABD
için önemli kılıyor ve stratejik bir part-
ner olmasını sağlıyor. Türkiye, muhte-
melen dünyanın bu bölgesinde liderlik
eden ülke olacak. Bu dönem sorunla-
rın diplomatik yollarla çözüleceği uz-
laşmacı bir dönem olacak” diyor.
Kinzer Türkiye’yi, Ortadoğu’yu ve
bölgeyi iyi tanıyan, doğru gözlemler
yapan bir uzman. Maalouf da aslında
eski bir gazeteci, ancak tarihsel ro-
manları ile dünya çapında üne sahip.
Bu son kitabında “medeniyetler ça-
tışması” adıyla anılan ve bütün kül-
türler ve halkların geleceğini tehdit
eden politikalara karşı düşüncelerini
aktarıyor. Bunun da ötesinde insanlı-
ğı, hoşgörü çığlığını yeniden duymaya
davet ediyor. İki yazarın da ortak nok-
taları hoşgörü. Ancak Maalouf Doğu-
Batı karşılaştırmasını yaparken çok
çarpıcı gerçekleri de dile getiriyor:
“Batı’nın yüz yıllık hatası; yerleşik dü-
şüncenin aksine dünyanın geri kalanı-
na kendi değerlerini benimsetmeye ça-
lışmaları değil, tam tersine, egemen-
likleri altına aldıkları halklarla olan iliş-
kilerinde kendi değerlerine göre dav-
ranmaktan sürekli olarak kaçınması. Bu
ikirciklik ortadan kaldırılmadığı sürece,
aynı hatalara düşme tehlikesi ile karşı
karşıya kalınır. ‘Ötekilerin’ o değerleri
benimsemeye hazır olmadıkları yö-
nündeki daimi bahane ile temel ilkeler-
den ödün vermesi bağışlanamaz. Av-
rupa için başka, Afrika, Asya ya da İs-
lam âlemi için başka insan hakları yok-
tur. Bu temel gerçeklik ne zaman yad-
sınsa, insanlığa ihanet edilmiş olur...”
Ya da şunları vurguluyor:
“Arap âlemi bugün 50 yıl önce, 100
yıl önce hatta 1000 yıl önce hoş gör-
düğü şeyleri hoş göremiyor. Örneğin
Kahire’de 1930’larda yayımlanan bazı
kitaplar bugün dine aykırı olduğu ge-
rekçesiyle yasaklanıyor... Batı’daysa
barbarlık, hoşgörüsüzlük ve karanlıkçı-
lıktan kaynaklanmıyor. Oradaki barbar-
lığın nedeni kibir ve duyarsızlık...’’
Süper güç ABD, Avrupa, İran, Or-
tadoğu, Türkiye... Teknolojik değişi-
min baş döndürücü hızı... Algıların,
gerçeklerin önüne geçmesi... Top-
lumları çatışmalara, etnik bölünme-
lere iten hoşgörüsüzlüğü sürekli
besleyen nedenler... Konuyu hafta-
ya sürdüreceğiz... Sizden de katkı
bekliyorum...
Kinzer’in Dünyası... Maalouf’un Dünyası...
YEKATERİNBURG (REUTERS) - Dünya-
daki rezerv para konusunda gelen farklõ açõkla-
malarla bir karmaşaya yol açan Rusya, şimdi du-
rumu düzeltmeye çalõşõyor.
En büyük dört gelişen ülkeden oluşan BRIC
(Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) grubu, ilk top-
lantõlarõ dün Rusya’nõn Yekaterinburg kentinde ya-
põldõ. Söz konusu toplantõ öncesi üst düzey bir
Kremlin yönetimi yetkilisi, Rusya’nõn finansal çal-
kantõ yaratmaya çalõşmadõğõnõ ve global rezerv pa-
ra biriminin değiştirilmesi konusunda ihtiyatlõ
bir yaklaşõm izlenmesinden yana olduğunu söyledi.
Basõn toplantõsõnda konuşan Arkady Dvorko-
vich, “Şu anda ihtiyacımız olan son şeyin fi-
nansal piyasalarda yeni bir çalkantı olduğunu
biliyorsunuz” dedi.
Dvorkovich, “Biz de dahil olmak üzere kim-
se dolara zarar vermek istemiyor. Bu konuda-
ki yaklaşımımız, sorunun nüanslarını bütün in-
celikleriyle tartışmaktır” dedi.
Rusya rezerv para
konusunda ihtiyatlı
Sani Şener ACI
EUROPE yönetiminde
Akenerji’den 3 milyar dolar yatırım
Bakanlar Kurulu, tütün ve tütün mamullerinden alınan asgari maktu
Özel Tüketim Vergisi’ni (ÖTV) 50 kuruş arttırdı. Böylece 1 paket sigaradan
bugünden itibaren 1.55 lira yerine 2.05 lira as-
gari maktu ÖTV tahsil edilecek. Bu arada üst dü-
zey bir ekonomi yetkilisi, tütünde asgari maktu
ÖTV tutarlarında yapılan artışın, KDV ve ÖTV indirimlerine ilişkin dü-
zenlemenin maliyetini “fazlasıyla” karşılayacağını ifade etti.
SİGARAYA DA
ZAM GELDİ
Sonuçlar
cesaret verdi
Mehmet Ali
Berkman.
Ahmet
Serimoğlu.
Sani
Şener.
B‹LG‹ TOPLUMUNA DO/RU / ÖZLEM YÜZAK