23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 7 MAYIS 2009 PERŞEMBE 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI ‘High Tech’ Siyaset Gündeme, başka hayati konuları sokmalıyız. Şu günlerde tartışılması gereken ana bir konu var: Türkiye’nin yüksek teknoloji üretimi (High-Tech). Ülkece bunları tartışabilsek, tar- tışmayı bilsek, pek çok sorun kendiliğinden çö- zülebilir belki de! Şimdi sizi bir gerçekle karşı karşıya getiriyo- rum: Türkiye’nin Yüksek Teknoloji dışsatımın- da payı nedir, merak etmez misiniz? Etmezse- niz niye? Öncek rakamı belirteyim: Toplam dışsatı- mızda yüksek teknoloji ürünlerinin payı yüzde 1.4 (2006 yılı). Rakam olarak, Türkiye yılda 359 milyon Avro’luk yüksek teknoloji ürünü mal sa- tıyor. Üstüne üstlük, 2001-2006 dönemi içinde, High Tech ürün satışımız yüzde 20 gerilemiş. Bu neden önemli? Bu rakam ekonomik yapımızı en iyi analiz eden bir olgu: 1) Türkiye sanayisi hantal, artık gelişmiş ül- kelerin terk etmeye başladıkları, eski sa- nayi çağı mallarını üretiyor. Bu nedenle pa- ra etmiyor, zenginlik yani katma değer ya- ratmıyor. 2) Sanayimizin yapısı, bilgi ekonomisi sana- yileşmesine geçememiş. Büyük şirketle- rimizin ürettikleri, eski teknoloji; yenilikçi olamıyoruz. 3) Bu nedenle yüksek oranda sermaye bi- riktiremiyor şirketlerimiz! Çünkü katma değeri yüksek mal ve hizmet üretip sata- mıyor dışarıya! 4) Bu nedenle, sürekli bir ithalat ülkesiyiz! Bü- tün teknolojik ürünlerin en iyi pazarlarından biriyiz! Çünkü hem teknolojiyi hem de hız- lı tüketmeyi seviyoruz! Bir iki yıl içinde cep telefonunu çöpe atmayı en iyi bilen milletiz! 5) Cari açığımızın, ekonominin büyüdüğü zamanlarda bu kadar artmasının önemli bir nedeni de yüksek teknoloji üretiminde yok- sulluğumuz!... 6) Bütün bu nedenlerle de Türkiye her zaman bilgi ekonomilerinin pazarı durumunda kalacaktır. Peki, Türkiye’nin dünya yüksek teknoloji sa- tış pazarındaki payı nedir? On binde 2! Yani yüzde 0.02! Yüksek teknoloji ürünlerinin toplam piyasası ne kadar? AB-27, ABD, Çin ve Japonya’nın sa- tışlarını dikkate alan bir AB araştırmasına göre, 1.287.879 milyon Avro. Yüksek teknoloji üreti- mi şu alanlara göre sınıflandırılmış: Havacılık ve Uzay > 109 (milyar Euro) Askeri donanım > 6 Kimya > 32 Bilgisayar/Ofis malz. > 298 Elektrikli makineler > 46 Telekomünikasyon > 562 Elektrikli olmayan maki.> 36 Eczacılık > 49 Bilimsel Cihazlar > 145 Toplam : 1286 milyar Avro! Gelelim High-Tech dünya ürün satış şampi- yonlarına. Çin büyük bir sürprizle devleri geri- de bıraktı (oransal pay): 1. Çin : % 16.9 2. ABD : % 16.8 3. AB-27 : % 15 4. Japonya : % 8 5. Diğer ülkeler : % 43.3 Peki Türkiye’nin gerisinde kimler var? Avru- pa’da sadece Makedonya! O bile, 5 yıl içinde satışını yüzde 5 arttırmış, gerilememiş, yani bi- zim gibi! Bulgaristan’ın satışındaki Hig-Tech pa- yı bile yüzde 3.3. İrlanda’nın yüzde 29, Finlan- diya’nın yüzde 18.1, Avusturya’nın yüzde 11.2 Ayrıntıları lütfen yarınki Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’de okuyunuz. Bizim ekonomi yazarlarımıza bakın, neyi tar- tışıyorlar! Dolar inecek mi çıkacak mı, IMF kaç para verecek, falan filan... Türkiye Büyük Millet Meclisi, özel bir bile- şim düzenlemeli ve Türkiye’nin yüksek tekno- loji üretiminde neden bu kadar geri olduğunu sorgulamalıdır, neler yapılması gerektiğini ko- nuşmalıdır! (Meclis Başkanı Köksal Toptan Bey, Meclis’teki diğer bilim-bilgi-ekonomi insanları, ne dersiniz?) Bir parti bunu gündeme getirmelidir. Ekonomistler halka açık toplantı düzenle- melidir. Üniversitelerimiz bunu tartışmalıdır. Bü- yük holdinglerimizin patronları bu konuya el atmalıdır. Gazetelerin köşe yazarları... Ne duruyorsunuz?! Sosyologlar Mardin’deki vahşetin bölgedeki feodal sistem ve aşiret düzeninin sonucu olduğunu belirtti Cehaletin kanlõ çözümüMAHMUT LICALI ANKARA - Bahçeşehir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanõ Prof. Dr. Nilüfer Narlı, Mardin’deki töre vahşetinin nedenini bölgede feodal ve aşi- ret düzeninin geçerli olmasõ ve aile içi hu- sumetin kanla çözülmesine yönelik anlayõ- şa bağladõ. Narlõ, hükümet ve sivil toplum örgütlerinin işbirliğiyle bölgede çağdaş ya- şamõn yerleşmesine yönelik acil eylem pla- nõ kapsamõnda çalõşma yapõlmasõ gerektiğini vurguladõ. Mardin’in Mazõdağõ ilçesine bağlõ Bilge köyünde 44 kişinin öldürülmesi ülke gene- linde tepki yaratõrken sosyologlar bölgede hâkim olan feodal yapõnõn değişmemesi du- rumunda benzer olaylarõn yaşanabileceği- ne dikkat çekiyor. Bahçeşehir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanõ Prof. Dr. Nilüfer Narlõ, 21. yüzyõlda tüm modernleşme çabalarõna karşõn, vahşetin yaşandõğõ bölgede feodal düzenin hâlâ de- vam ettiğini kaydetti. Narlõ, “Feodal düzen aşiret sistemiyle devam ediyor. Aşiretler yani aileler arasında husumet olduğu gi- bi aile içinde de husumet yaşanıyor. Bu olay aileler arası değil, aile içi husumet- ten kaynaklanıyor” dedi. Aile içi husumetin yalnõzca kanla çözülmesi anlayõşõnõn hâkim olmasõnõn söz konusu vahşetin yaşanmasõna ne- den olduğuna i ş a r e t eden Narlõ, şunlarõ dile getirdi: “Ayrıca tö- re olarak karşımıza amca kızı istendiği za- man, kızın başkasıyla nişanı yapılmaz anlayışı çıkıyor. Ama ilk defa bir aileyi ta- mamen yok edercesine insan öldürüldü- ğünü görüyoruz. Daha önce de kan dava- sından 11-12 kişinin öldürüldüğü örnekler var. Ama bu olayda ai- lenin tamamı yok edilmek iste- niyor. Olayın sanıkları da zaten kan davası olmaması için sülale- nin kö- k ü n ü kurutmak is- tediklerini açıkladı. Bu da ilk defa yapılıyor.” Narlõ, bölgede kan davala- r õ , töre cinayetleri konusunda bilgili sosyal hiz- met uzmanlarõnõn görev almasõ gerektiğini de vurguladõ. Narlõ, “Aile içi çatışmaların çö- zümü için arabulucu olacak uzman kişi- lerin olay bu boyuta gelmeden müdahale etmesi cinayetleri engeller” dedi. ‘ŞİDDET GİDEREK TIRMANIYOR’ Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yö- netim Kurulu’ndan yapõlan yazõlõ açõk- lamada da şiddet ve silahlanmaya karşõ ciddi önlemler alõn- masõ gerektiği belirtil- di. Mardin’deki kat- liamõn Türkiye’de şid- detin giderek tõrmandõğõ- nõ gösterdiği belirtilen açõklamada, şunlar be- lirtildi: “Özellikle ko- ruculuk sistemiyle bir grup insanın devlet eliyle silah- landırılması ülke- mizi şu andaki kaçı- nılmaz yere getirmiş- tir. Türkiye Psikiyatri Derneği olarak, her dü- zeyde ve ortamda şid- det olaylarının art- masından yoğun kay- gı duyuyor, artan şid- detin ciddi şekilde ele alınması ve ön- lenmesi için ge- reken tüm çaba- ların yaşama ge- çirilmesi gerek- tiğine inanıyo- ruz.” OKTAY EKİNCİ Tarih boyunca farklõ kültür ve inançlarõn barõş içinde bir arada yaşamalarõnõn simge kentlerinden olan Mardin’de 44 kişinin öldürüldüğü “husumet katliamı”na isyan var. Yerel yöneticiler ile kültür ve sanat insanlarõ, vahşetin “töre”ye bağlanmasõ- na da tepki içindeler... UNESCO’nun Dünya Mirasõ listesinde de özel- likle “hoşgörü ve insan sevgisi” gelenekleriyle yer almaya aday olan Mardin’in eski Valisi Temel Ko- çaklar, altõ yõlõ aşkõn valiliği süresince edindiği iz- lenimleri şöyle aktarõyor: “İnsanların birbirle- rine sevgiyle sarıldıkları, en kızdıklarına bile or- tak yaşam içinde saygıyla katlanabildikleri dünyanın ender yerlerinden birinde bu katlia- mın sorumluları asla Mardinli olamazlar... Vahşetin törelerle ya da geleneklerle birlikte anılması insanımızın tarihsel erdemlerini inkâr etmek anlamına gelir ki bu binlerce yıldır kar- deşliği yaşam felsefesi yapmış Mardinlilere büyük saygısızlıktır...” Anadolu geleneklerinin öncelikle insan sevgisine dayandõğõnõ anõmsatan Av. Ayşe Bozdoğan da bu görülmemiş caniliğin töreyle ilişkilendirilmesinin “suçu perdeleme ve hafifletme” amacõna hizmet edeceğini belirterek şunlarõ söyledi: “Kişisel fiil- den sorumlu olmamak için bir kurtuluş karinesi olarak öne sürülen töre kavramı hafifletici ne- denler arasında görüldükçe Anadolu kültürle- ri haksız yere kötülenmiş oluyor... İnsanların ya- şama haklarını ellerinden almak hiçbir din, inanç ve kültürde kabul edilemez...” ‘TARİHTE YAŞANMADI... Mazıdağı’na bağlõ Bilge köyündeki “husumet ürünü” olduğu belirtilen düğün katliamõnõn yöresel geleneklere bağlanmasõna Ömerli Belediye Baş- kanõ Yılmaz Altındağ da tepki gösterdi. 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde bölgenin tek CHP’li başkanõ olan mimar Altõndağ, Mardin adõnõn bile Süryanice kökenli “Merdo”dan gel- diğini ve “kale” anlamõnda olduğunu anõmsatarak, Mardin Kalesi’nin çağlar boyunca hoşgörü ve ba- rõşla bütünleştiğini belirtti. Mardin ve “Tur Ab- din” bölgesindeki kiliseler ile camilerin insan sev- gisi ve “hoşgörü mabetleri” olduğunu vurgula- yan Altõndağ, çocuklarõn, kadõnlarõn acõmasõzca öl- dürülmesine, hatta namaz kõlan insanlara saldõrõl- masõna, tarihin en gerilimli çağlarõnda bile rast- lanmadõğõnõ vurguluyor. Türkiye ile birlikte Dünyada da infial yaratan kat- liamõn kültürle ilişkisinin kurulmasõ eğilimlerine “Mardin Vakfı” (MAREV) de bir basõn açõkla- masõyla tepki gösterdi. Genel Başkan Fehmi Ta- hincioğlu ve Yönetmenler Kurulu bakanõ Av. Ha- luk Eldem imzasõyla yayõmlanan MAREV açõk- lamasõnda, katliam nefretle kõnanarak özetle şun- lar belirtiliyor: “MÖ 12000 yıllara uzanan çeşitli uygarlıkların beşiğinde vuku bulan bu katliam, uygar, hoşgörülü, herkese sevgi ile kucak açan Mardinlilerin bu yüksek hasletlerine büyük dar- be vurmuştur. Emsalsiz kültür ve tabiat var- lıklarıyla dünya sahnesine çıkan Mardin’in barışçıl imajına ve turizme zarar vermiştir. Mar- dinliler bunu hak etmemişlerdir...” BARIŞIN DÜNYA KENTİ Uluslararasõ katõlõmlõ “Dinler ve Barış Sem- pozyumu” da 28 Mayõs 2004’te Mardin’deki “Kasımiye Medresesi”nde yapõlmõştõ. Türk, Kürt, Arap ve Süryani kökenleriyle farklõ din ve inançlardan insanlarõn çağlar boyunca sürdürdük- leri “ortak yaşam kültürü”nün bugün de dünya- ya örnek uygarlõk birikimleriyle sürdüğü vurgula- nan sempozyumda, Mardin “barışın dünya baş- kenti” ilan edildi. ‘Vahşet töre olamaz’ MEHMET PİŞKİN DİYARBAKIR - Mardin’in Mazõdağõ ilçesine bağlõ Bilge köyünde 44 kişinin öl- düğü 3 kişinin yaralandõğõ katliamõn ar- dõndan olay yerine psikolog ve sosyo- loglarõn gönderilmemesi uzmanlarõn tep- kisini çekti. Uzmanlar, bölgedeki feodal yapõya ve mülkiyet konusuna mercek tu- tulmasõ gerektiğini vurguladõlar. Dicle Üniversitesi (DÜ) Sosyoloji Ana- bilim Dalõ Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Mazhar Bağlı olayda yerel etkenlerin güç- lü olduğunu ve şiddetin boyut değiştirdi- ğini ifade etti. Bağlõ, “Bu insanlar baş- ka yerden gelmiş değiller. Ancak bu olayda köydeki mülkiyet konusu ince- lenmeli. Bölgedeki bu tür olaylarda ve kan davalarında tapulaştırma, mülki- yet sağlamlaştırma işlemlerinin sağlıklı yürütülmemesinin hep etkin olduğunu düşünüyorum” diye konuştu. Olayõ “katliam” olarak nitelendiren Bağlõ, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu işin içinde karanlık bir nokta ol- duğuna kuşku yok ama hiçbir şey bu korkunç vahşeti örtemez. Bu olayı cin- net olarak adlandıramayız. Modern toplumlarda gördüğümüz böylesi olay- lara benzetmemiz mümkün değil. Çün- kü bu bir kişinin cinayeti değil, çok sa- yıda kişinin arkada delil bırakmama düşüncesiyle hareket ettiği planlı bir katliamıdır.” Bölgede etkin olan feodal sisteme dik- kat çeken Bağlõ, “Akrabalık bölgede bir konfederasyon gibi. Bazen çok kuvvetli olduğu gibi bazen de birbirlerine kar- şıtlık yaratabiliyor. Akrabalık güç iliş- kisine de dönüşebiliyor. Bu da temel çe- lişkilerden biridir” dedi. Dicle Üniversitesi (DÜ) Tõp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalõ Öğretim Gö- revlisi Prof. Dr. Aytekin Sır ise katliamõn ardõndan kötü bir tablonun gelişmemesi için olaya tanõk olan insanlarõn psikolojik destek almasõnõn önemine değindi. Kat- liamõ feodal yapõnõn bir sonucu olarak gö- ren Sõr, “Katliamın namus meselesi yüzünden yapıldığını söylediler. Bu namus cinayetine uymuyor. Namus ci- nayetinde tek bir kadın öldürülür. An- cak böyle bir katliam yapılmaz. Bu rast- ladığımız bir şey değil. Bu olay feodal yapının bize neler yaptırabileceğini gösteriyor” diye konuştu. ‘Şiddet boyut değiştirdi’ MARDİN’DE KATLİAMA İSYAN VAR H acettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Tülin İçli, katliamın henüz tanımlanmamış sosyolojik bir olay olduğunu belirterek şunları söyledi: “Töre kanunlarında dikkat çekici kurallar vardır. Bugüne kadar işlenen hiçbir töre cinayeti ve kan davasında masum kadın ve çocuklar ile ibadet edenler hedef alınmamıştır. Örneğin töreye inananlar, bir erkeği eşinin yanında yere düşürmeyi, öldürmeyi kabul etmezler. Mardin’deki olay tam anla- mıyla bir katliamdır. Burada zanlılar korkutma veya yıldırma amacı taşımaya- rak, tamamen hedef aldıkları ailenin neslini yok etmeye yönelik bir eyleme giriş- mişlerdir. Bu açıdan olay suç içeriği ve sosyolojik açıdan bir ilktir.” P R O F . D R . İ Ç L İ : T Ö R E C İ N A Y E T İ D E Ğ İ L , B İ R İ L K ‘ S A L D I R I D O Ğ R U O K U N U P İ R D E L E N M E L İ ’ ADNAN AVUKA MARDİN - Bilge köyündeki katliamla il- gili olarak siyasi parti ve sivil toplum ku- ruluşu temsilcileri, köy muhtarlarõyla birlikte bir basõn açõklamasõ yaptõ. Grup adõna konuşan Mardin Belediye Başkanõ Mehmet Beşir Ayanoğlu, katlia- mõn sebep sonuç ilişkisi içinde doğru oku- nup irdelenmesi gerektiğini belirtti. Aya- noğlu, kentin “canavar şehri” gibi göste- rilmemesini istedi. Mardin’in bir barõş ve hoşgörü kenti olduğuna dikkat çeken Aya- noğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu in- sanlık dışı olayı kınıyor ve hiçbir şeyin in- san hayatının önüne geçecek kadar değerli olmadığını ısrarla ifade ediyoruz. Bakû’da bir üniversite kampusunda yaşanan sal- dırı ve ABD ya da Avrupa’da meydana gelen bazı katliamlarda olduğu gibi bu olayın da sebep sonuç ilişkilerinin doğru okunup irdelenmesi gerekir.” Uzmanlar, Mardin’deki katliamda yerel etkenlerin güçlülüğüne vurgu yaptõ 1923 KEMALİST DEVRİMİNİN AYDINLANMA OKULU, ATATÜRK DEVRİMLERİNİN, CUMHURİYETİMİZİN, BAĞIMSIZLIĞIMIZIN, ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜN, KİMLİĞİMİZİN, DEĞERLERİMİZİN, ÇAĞDAŞLIĞIN BEKÇİSİ GAZETEMİZİN KURULUŞUNUN 85. YILINI KUTLUYOR, TUTUKLU YAZARLARIMIZ SAYIN MUSTAFA BALBAY VE SAYIN EROL MANİSALI NEZDİNDE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ YOK ETMEYE YÖNELİK HER TÜRLÜ GİRİŞİMİ KINIYORUZ. PROGRAM 7 MAYIS 2009 PERŞEMBE GÜNÜ SAAT 11-13 ARASI GAZETEMİZ ÖNÜNDE AYDINLARIMIZ İÇİN NÖBETE DEVAM EDİYORUZ. AYNI GÜN SAAT 16.00’DA İ.T.Ü. MAÇKA SOSYAL TESİSLERİ KONFERANS SALONU’NDA KKTC’NİN İLK CUMHURBAŞKANI SAYIN RAUF DENKTAŞ’I KONUK EDİYORUZ. İletişim: 0537 871 82 34 www.cumok.org İSTANBUL CUMOK KUTLAMASI “BALBAY ÇIKACAK YİNE YAZACAK” obursali@cumhuriyet.com.tr Fotoğraf: AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle