21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] SAYFA CUMHURİYET 7 MAYIS 2009 PERŞEMBE 14 KÜLTÜR CMYB C M Y B ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Dünyanın En Güzel Kadını... Gözüm, bir resme çok uzun süre takılıyor. Tekerlekli koltuğa oturmuş, konser izleyen bir ka- dın. Yüzündeki ifade, çalınan müzikle ne kadar bü- tünleşmiş olduğunu yansıtıyor. Müzikten aldığı haz- zın nakışlarını taşıyan gülümsemesi, canlı mı canlı. Sanki ağır bir hastalıkla pençeleşen, bu insan değil. Çünkü bakışları, bedensel zayıflığın daha bir vurgu- ladığı, kim bilir kaça katlanmış bir güçle dolu. Doğru ya, daha kısa süre önce; “Ölmeye vakit yok, yapacak çok iş var!” demiş olan bu kadın, ölüme al- dırıyor olamaz. Çünkü o, şimdilerde dünyanın en gü- zel kadını. Adı, Türkân Saylan. Yılların bilim kadını. Yıllarını bu ülkenin kız çocuklarının, genç kızlarının in- sanca yaşamlara yol alabilmeleri için kurmuş oldu- ğu derneğe, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne (ÇYDD) adamış olan kadın. “Ölmeye vakit yok…” demesi de zaten bu yüzden. Ölüme kendisi için değil, başkaları için, bugüne ka- dar Türk toplumuna kazandırdığı yüzlerce, binlerce kız çocuğu ve genç kız için, onlardan sonra gelen- ler ve daha gelecek olanlar için meydan okuyor. Da- ha kısa süre önce evi basılıp altı saat süreyle aran- mış. Kurucusu olduğu derneğin genel merkezi ba- sılmış ve aranmış. Ama ne arama! Gazetedeki re- simlerden görüyoruz: Arama adı altında, eski deyişle ‘târumar’, yani darmadağın edilmiş; olası suç kanıt- ları diye, içinde onbinlerce burslu çocuğun, genç kı- zın kayıtlarının bulunduğu harddisk’ler alınıp götü- rülmüş… Ama o, yani dünyanın en güzel kadını, o konser ge- cesinde, bir başka dünya güzeli insanın, Fazıl Say’ın piyanosundan yükselen ezgilere kulak verirken, te- kerlekli bir koltukta, sanki dimdik ayakta. Çünkü bu- günün adaletinden emin olmasa bile, tarihin aldatıl- ması olanaksız adaletinden emin. Çünkü biliyor ki, gün gelecek, tarih onun evini arayan, derneğinin merke- zini darmadağın eden iktidar sahiplerini ve onların gö- revlilerini değil, fakat onun gibi kendini toplumunun aydınlanmasına adayanları yazacak; gerçi ötekileri de yazacak ama, o ötekiler ya da onların halefleri yazı- lanları okuduklarında, “keşke hiç yazılmasaydık!” di- yecekler! Evet, çünkü bu toplumda hep böyle oldu. Örne- ğin 1972’de de bir başka dünya güzeli kadın yaşı- yordu bu ülkede. Adı, Azra Erhat’tı. Kendini Mus- tafa Kemal’in cumhuriyetine, aydınlanma idealleri- ne adamıştı. Bir kış günü onun evi de basılıp aran- dı, hem de kendisi evde yokken; sonra o ev dar- madağın, elektrikleri ve kapısı açık, bırakılıp çıkıldı. Birkaç ay sonra da Azra Erhat, Sabahattin Eyuboğlu ve Vedat Günyol gibi dava arkadaşlarıyla birlikte tu- tuklanıp, dört ay cezaevinde kaldı; ardından hepsi bir- den aklandılar ve bırakıldılar. Ama tarih, onları bı- rakmadı. Bugün, aradan kırk yıla yakın bir zaman geç- tikten sonra, onların hiç silinmeyecek olan adlarını ta- rihin, kendilerini adadıkları aydınlanma kadar aydın- lık ve ak sayfalarında buluyoruz. Onların evlerini ba- sıp arayanların, kendilerini aylarca kilit altında tutanların adları ise aynı tarihin çöplük bile denilemeyecek say- falarında yazılı. Bir toplum, bunca acıya, ayıba ve haksızlığa rağ- men hâlâ böyle dünya güzeli kadınları yetiştirebiliyorsa eğer, veya bağrından, konserinin bütün gelirini ÇYDD’ye bırakan bir Fazıl Say’ı, tiyatrosunu parasal açıdan ayakta tutabilmek için ömrünü harcamışken, elli bin liralık bir ödül çekini gözünü kırpmadan ÇYDD’ye bağışlayan bir Genco Erkal’ı, yani sanat- larının yüzünü sadece yetenekleriyle değil, fakat top- lumsal sorumluluk bilinçleriyle de ak eden sanatçı- ları çıkarabiliyorsa, o toplumun uğruna bütün çaba- ları harcamaya değer bir geleceği de vardır! [email protected] “Üstat, mimar, bu camiye öyle emek sarf edip, kapı ve duvarları öyle nakş bukalemun eylemiş ki methinde diller kısır, kalem kırık- tır...” Bu tanõmlama Evliya Çelebi’ye (1611-1683) ait... Anadolu’da Selçuklu mimarlõğõnõn “mu- cizevi” şaheseri “Divriği Ulu Camisi”ni 1649’da ziyaret etmiş... Mengücükoğlu Ahmet Şah’õn karõsõ Behram Şah ile kõzõ Turan Melik’in 1228’de yaptõrdõk- larõ külliyede ruh hastalarõnõn su sesi ve “musi- ki”yle iyileştirildikleri Şifahane de var. Evliya, ziyaret ettiğinde, Ahlatlõ mimar Hür- remşah’õn yönetimindeki Selçuklu ustalarõnca “nakş” (nakõş) işlercesine yaratõlan “heykelsi” bezemeler henüz 420 yõllõktõ.. Şimdi, 780 yõl sonra bile, yorgun ve yõpranmõş olmalarõna rağmen her göreni en az Evliya kadar etkiliyor; “tanımlanamaz” bir beceri ve estetik düzeyiyle “ortaçağ” Anadolu’sunun dünyayõ şaşõrtan uygarlõğõnõ belgeliyorlar... RESTORASYON KAYGILARI Divriği Külliyesi, işte bu nedenle UNES- CO’nun Dünya Mirasõ listesinde “çok özel” bir insanlõk değeri olarak yerini aldõ. Bakõmõ, ömrü- nün uzatõlmasõ ve daha yüzlerce yõl insan aklõnõn ve yaratõcõlõğõnõn büyüklüğünü gelecek kuşakla- ra gösterebilmesi için de nice projeler geliştiril- di; girişimlerde bulunuldu... Ne var ki günümüzün onca gelişkin inşaat tek- nolojisine ve restorasyon alanõndaki bilimsel ilerlemelere rağmen, “onarım kaygıları”ndan kurtulamadõ. Her yönüyle “eşi olmayan” dünya mirasõnõn, yine tüm ayrõntõlarõyla “özgün”lüğü- ne zarar gelmesini istemeyenler, “aman!” diyorlar; “restorasyon adına işlenen kültür katliamla- rından biri daha, hiç değilse bu başyapıtta ya- şanmasın...” Bu yaygõn endişenin temelinde koruma uygu- lamalarõnda izlenen ihale yöntemlerindeki “yan- lışlara ve beceriksizliklere ortam hazırlayan” bilim dõşõ kurallar ile bunlar sonucunda ortaya çõ- kan sayõsõz olumsuz sonuç yatõyor... Birçok anõt- sal yapõmõz, restore edildikten sonra, eskisini “an- dıran” yepyeni ve “ruhsuz” binalara dönüşüyor. Bu nedenle “Vakıflar Genel Müdürlüğü”nün kurallarõyla onarõldõğõnda, son yõllarda artan “restorasyonla tahribat”lardan biri daha olma- sõndan korkuluyor... Bu “uygarlık zaafı”nõn giderilmesinde ilk önemli adõmõ oluşturacak “anıtlar için ayrı iha- le yasası” hazõrlõğõ, yõllardõr sonuçlanmadõ. Da- hasõ, hiç değilse UNESCO listesindeki Divriği Külliyesi’nin sanat tarihi değerini gözeten bir mi- mari restorasyona olanak sağlayacak “özel yasa” önerileri, siyasilerin gündemine girme şansõnõ bu- lamõyor... İşte böylesi bir süreçte, 28 Nisan’da İTÜ Mi- marlõk Fakültesi’nin tarihi Taşkõşla binasõndaki “Mimar Sinan Salonu”nda açõlan “Cennetin Kapıları” fotoğraf sergisi, sadece duyarlõlõk yüklü bir belgeleme değil... Belki daha önemli- si, ülkemizin nasõl bir hazineye sahip olduğunu bir kez daha “fark ettirmek” için mükemmel bir çalõşma... HÜRREMŞAH’IN HEYKELİ Sergi duyurusundaki vurgulamayla; “sıradan bir taş oyma bezemenin çok üstünde heykel- si yontularının sadece İslam sanatı içinde de- ğil dünya sanat tarihinde de başka bir benze- rinin olmadığı”nõ göstermekle kalmõyor; onarõm için en güvenilir yöntemin bulunmasõnõ “ya- şamsal” görenlerin “hassasiyetlerini ve haklı- lıklarını” da kanõtlõyor. Çalõşmanõn danõşmanõ Prof. Doğan Kuban’õn, “Hürremşah’ın Heykeli” nitelemesiyle birlik- te “adeta dokunulmadan müzeye kaldırılma- sı, Kutsal Emanetler gibi saklanması gereken bir sanat ürünü” demesindeki “gerçekçi”liği de gözler önüne seriyor... Fotoğraflarõ kutlanacak bir özen ve ustalõkla çe- ken Mimar Cemal Emden ile sergiyi tasarlayan ve gerçekleştiren mimar Basri Hamulu, özellikle “yok olma” tehlikesini taşõyan “taç kapı”lara şöy- le dikkat çekiyorlar. “Bu külliyeyi olağanüstü kılan taç kapıları. Çünkü taşlar geleneksel yöntemle tek tek iş- lenip üst üste dizilmemiş; bir heykel gibi yek- pare taştan oyulmuş. Bu yöntem külliyeye ay- nı zamanda 800 yıldır ayakta kalacak bir sağ- lamlık da kazandırmış...” ‘VAKIF HAFTASI’NDAYIZ Taşkõşla’da 29 Mayõs’a kadar görülebilecek ser- ginin açõlõşõna, “Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü”nden katılan yoktu.. Oysa tam da bugünlerde ‘Vakõf Haftasõ’ (04-10 Mayıs 2009) kutlanıyor ve Ankara’daki toplantılarda eski eserlerimizin korunması” ele alõnõyor! Davet edildikleri halde, yaşatõlmasõndan sorumlu olduklarõ bu dünya şaheserinin “mutlu gün”üne gelmeyen ve “çok özel bir koruma yönte- mi”ne gereksinimi olduğunu kanõtlayanlara “te- şekkür” bile etmeyen Vakõflar yönetimine bilmem ki ne demeli... Üstelik, Vakõflar Haftasõ’nõn davetiyesinde de Divriği Ulu Camisi Taç Kapõsõ’nõn fotoğrafõnõ kul- lanmalarõna rağmen... Cennetin Kapõlarõ dünyayõ da dolaşmalõ. Ön- cekiler bir yana, “sonra”kiler arasõnda bile ustalõk ve yaratõcõlõkta “yegâne”liğini koruyan mimar- lõk hazinemizin “evrensel”liği kanõtlanmalõ... ‘Heykel’si taş bezemeleriyle eşsiz olan Divriği Külliyesi’nin fotoğraflarõ Taşkõşla’da sergileniyor ‘Anadolu Mucizesi’ İstanbul’da İstanbul’un şiirle randevusu KuklaFestivalibaşladõ Kültür Servisi - İstanbul’da 12 ülkeden 20 topluluğu buluşturan Kukla Festivali, gös- teriler ve yan etkinliklerle sürüyor. Festi- valin önceki gün Sakõp Sabancõ Müzesi’nde yapõlan açõlõşõnda da, etkinlik çerçevesin- de verilen onur ödülü “Gölgeye Övgü” ser- gisi nedeniyle İstanbul Modern Genel Mü- dürü Güniz Atış Azrak’a sunuldu. Açõlõşta, genel sanat yönetmeni Cengiz Özek festi- valin geçen yõl kaybettiğimiz Prof. Dr. Me- tin And’a adandõğõnõ belirterek kendileri- rin de “kukla ve gölge sanatını tanıtma- yı ve yaygınlaştırmayı” amaçladõklarõnõ vurguladõ. Kültür Servisi - Kültür A.Ş.’nin dü- zenlediği 2. Uluslararasõ İstanbul Şiir Fes- tivali’nin basõn toplantõsõ önceki gün Hil- ton Oteli’nde yapõldõ. Onursal başkan Doğan Hızlan bu topraklarda şiirin asla öl- meyeceğine değindiği konuşmasõnõ “Bir dize bir yaşamı değiştirir” diye bitirdi. Gecede ayrõca koordinatör Adnan Özer ve yürütme kurulu başkanõ Nevzat Bayhan da söz aldõ. 12-16 Mayõs arasõnda yapõla- cak festivalin izleği ‘Çağdaş Romanya Şiiri’. Uzun süredir sahnelerde görünme- yen Müşfik Kenter’in ‘Bir Garip Orhan Veli’ ile tekrar sahneye çõkacağõ etkinlik- te farklõ mekânlarda gerçekleştirilecek şi- ir okumalarõnõn dõşõnda, Bülent Ortaçgil, Serkan Çağrı & Rumeli Band ve Kardeş Türküler konserleri, Şiir Hatlarõ Vapuru ge- zisi ve Zebra Şiir Filmleri Festivali de yer alacak. Etkinliğe aralarõnda Güney Afrikalõ Breyten Breytenbach, İtalyan Emilio Coco, Alman Joachim Sartorius, Ataol Behramoğlu, Eray Canberk, Gülten Akın, Ülkü Tamer ve Veysel Çolak’õn da bulunduğu 20 yabancõ ve 20 Türk şair ka- tõlõyor. (www.istanbulsiirfestivali.org) Taşın nakış gibi işlendiği mimarlık hazinesi 1) Caminin genel görünüşü, 2) Etkileyici iç mekân, 3) Şifahane kapısındaki taş oyma bezemeler, 4) Taç kapıdaki taş oyma bezemeler... 1 2 3 4 Atıf Yılmaz Anısı'na YERYÜZÜ ÇOCUKLARI ŞARKI SÖYLÜYOR... 13 Mayıs Çarşamba 2009 Saat:20:30 StudioLive Akın Ok, Ali Altay, Ali Yaylı, Aytaç Arman, Ayla Algan, Berç Toroser, Bahattin Bıçakçı, Berrin Olguner, Çerkes Karadağ, Çelik Bilge, Duygu Koçak, Duygu Rüzğar, Esra Alkan, Ekrem Ekşioğlu, Engin Turgut, Ertan Mısırlı, Filiz İlkay Balta, Handan Kaynakgöz, Hakan Özdağ, Halil İbrahim Özcan, Hasan Hüseyin Demirel, Hatice Özbay, Hüseyin Alemdar, Muhammed Yıldırır, Mustafa Köz, Mustafa Tatlıtürk, Muzaffer Özdemir, Nihat Nikerel, Önder Kızılkaya, Sadık Deveci, Safa Fersal, Solmaz Aksoy, Şemsi İnkaya, Şenel Gökçe, Şükran Aydın, Turhan Feyizoğlu, Yaşar Kaba, Zeliha Sunal www.birakinoksevdasi.net Not: Bu bir "Yeryüzü Sanatçıları Platform" etkinliği olup herkese açıktır... Adres: Hüseyin Ağa Camii Girişi Atıf Yılmaz Cad. No/17- K/3 Beyoğlu TYS KONGRESİ Türkiye Yazarlar Sendikasõ’nõn 15. Genel Kurulu’nun, 12-13 Mayõs 2007 tarihlerinde, 10.00-19.00 saatleri ara- sõnda, Beşiktaş’taki Yõldõz Sarayõ, Dõş Karakol Binasõ’nõn toplantõ salonunda aşağõdaki gündem çerçevesinde; 2821 sayõlõ Sendikalar Kanunu’nun 10. maddesi gereğince üye usulüyle yapõlmasõna karar verilmiştir. Gerekli yasal ço- ğunluk sağlanamadõğõ takdirde ikinci toplantõ 19-20 Mayõs 2007 tarihlerinde aynõ yer ve saatte yapõlacaktõr. GÜNDEM 1. Yoklama ve Genel Başkanõn konuşmasõ 2. Divan Başkanõ ve üyelerinin seçimi 3. Saygõ duruşu 4. Konuklarõn konuşmalarõ 5. Çalõşma, Denetleme Raporlarõnõn ve Hesap Raporunun okunup görüşülmesi 6. Tasarõ Bütçenin görüşülmesi, Genel Kurul’un onayõna sunulmasõ 7. Raporlar üzerinde görüşme 8. Yönetim ve Denetleme Kurullarõnõn aklanmasõ 9. Tüzük değişikliği 10. Dilekler 11. Aday başvurularõ 12. Seçimler ve kapanõş ANMA Çok Sevgili HİCRİ’mizi Ölümünün beşinci yılında sevgi ve özlemle anıyoruz. Işıklar içinde yatsın. Annesi: Seher ATAY Ablası: Filiz ATAY İngilizceyi İngilizce kaynaklardan öğrenin... Westminster University ve Premier College sertifikalarõna sahip, London School of Business Administration’da master yapmõş, ÖĞRETMENDEN BRITISH ENGLISH ? Gramer, konuşma, derslere yardõmcõ, sõnavlara hazõrlõk ? İş İngilizcesi (Business English) ve İngilizce iş görüşmelerine (Interview) hazõrlõk Acıbadem /İstanbul 05327018041
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle