25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 3 MAYIS 2009 PAZAR 10 MÜZİK haticetuncer@hotmail.com İstanbul Gelişim Orkestrasõ, müzik yaşamõmõzda 40 yõlõnõ doldururken pop müziğin ustalarõyla gençleri bir araya getiriyor Türkiye’ninmüzikmotoru:GelişimHATİCE TUNCER İstanbul Gelişim Orkestrasõ 40 yõldõr müzik hayatõmõzda. Var- lõğõnõ unuttuğumuz zamanlar oldu ama.. İstanbul Gelişim Or- kestrasõ’nõn eli hep şarkõlarda, şarkõlar hep kulaklarõmõzdaydõ. Atilla Özdemiroğlu, Garo Mafyan, Uğur Başar ve Asım Ekren... Her biri Türk pop mü- ziğinde besteci, müzisyen, aran- jör, şef olarak imzasõnõ atmõş sa- natçõlar. Müzik dünyamõzõn bu değerli isimleriyle 40 yõldõr bir- likte yürüttükleri İstanbul Ge- lişim Orkestrasõ’nõ konuştuk. Kurucular arasõndaki değerli müzisyen Uğur Başar’õn ağa- beyi Selçuk Başar’õ 2001 yõ- lõnda kaybetmiştik, ama söyle- şimizde hep aramõzdaydõ. Neco, şehir dõşõnda olduğu için soh- betimize katõlamadõ ama ilk kurulduğu günler olduğu gibi hâlâ orkestraya ses veriyor. Genç müzisyenleri Onur Nar, Ayla Peksoylu, Meltem Özcan ve Asõm Ekren’in oğlu Mert Ekren de yeni kuşak müzis- yenler olarak orkestradaki bir- likteliği anlattõlar. Atilla Özdemiroğlu “Arka- daşlarımın yaşlarından dola- yı yetişemedikleri bir dönem vardır” diyerek 50’li yõllara dönüyor: “50’ler sadece Tür- kiye’de değil bütün dünyada müzik değişiminin yaşandığı bir dönem. O yıllarda pop müzik diye adlandırılan bir müzik türü yoktu. Hafif mü- zik diye bir deyim vardı. Da- ha çok klasik eserlerin, or- kestrayla dansa uygun yeni- den aranjmanları yapılıyordu. Latin orkestralar vardı. Elek- trik gitar diye bir alet yoktu. Ben 16 yaşında Ankara’da bir Amerikalı askerin elinde, demek ki 1956’da, elektrik gitarı gördüm. 50’lerin sonla- rındayız. Sonra bir sürü grup kurulmaya başlandı. Süheyl Deniz Orkestrası, Orhan Sezer Orkestrası.. İsmet Sõral Or- kestrası daha çok caz ve dans müziği yapıyordu. İlk pop müziği hareketi şöyle başladı: Erden Buri, o zamanın en iyi şarkıcılarından Tülay German ile Site Sineması’nın altında pop müzik partileri düzenle- meye başladı. Pop müziğin İstanbul’daki çıkış yeri orası oldu diyebiliriz.” 60’lõ yõllar gece kulüplerinin parlak zamanlarõ... Sonraki yõl- larda İstanbul Gelişimi kura- cak olan müzisyenler Durul Gence 5, Üstün Poyraz, Şerif Yüzbaşõoğlu Orkestralarõ’nda çalõşõyorlar. Atilla Özdemiroğ- lu, 4 yõl Erol Pekcan Beşlisi ile caz çalõyor. Uğur Başar, İstan- bul Gelişim’in 1969’lardaki ku- ruluş öyküsüne geçiyor: “40 yıl önce Garo Mafyan dışındaki bütün kurucu üyeler Şerif Yüzbaşıoğlu Orkestrası’nda çalışıyorduk. Hatırladığım ka- darıyla Egemen Bostancõ ile Bülent Evci’den Selçuk ve Atil- la’ya Lalezar adıyla açacakları kulüp için büyük bir orkestra kurmaları teklifi geldi. Neco, ben, Atilla, Selçuk Başar, Şe- nay, aramıza Garo’yu aldık. Arkasından Asım Ekren gel- di. Yaylı sazlarla provalara başladık. Lalezar’da o dönem kışın çalıştık. O gün bugün hâ- lâ çalışıyoruz.” 1970’lerde devir değişti Atilla Özdemiroğlu, Lale- zar’õn, dans müziği yapõlan ku- lüplerle gazinolarda yapõlan Türk müziğini bir araya getiren bir anlayõşõ olduğunu anlatõrken Garo Mafyan devam ediyor: “1970’in sonlarına doğru bü- yük orkestralar devri bitti. Ondan sonra küçük formda devam ettik. Uğur, Neco ve ben 1972’de askere gittik. Bi- zim yerimize Fatih Erkoç, On- no Tunç, Atilla Şereftuğ, Erdal Kõzõlçay geldi. Biz askerden geldikten sonra Onno ile Fatih ayrıldı. Aynı ekip Gala Gece Kulübü’nde başladık. Gala’da maalesef bir olay oldu ve on- dan sonra gece hayatı sön- meye başladı. Yine devam et- tik. Gece kulübü hayatını bı- rakmamızdan sonra Ajda ile çalışmaya başladık. 1980 ihti- lali oldu. Stüdyo çalışmaları- na başladık, müzik hayatımız stüdyoda devam etti.” Garo Mafyan “Gelişim’in iki yüzü var” diyerek devam edi- yor: “Biri Gelişim’in beraber icra ettiği müzik tarzı. Ayrıca hepimiz teker teker besteler, prodüksiyonlar yapıyoruz... Bambaşka maceralar...” G ece kulüpleri dönemlerinden sonra otellerde sahne alan Gelişim’de Şehrazat bir süre çalõştõ, Zerrin Özer uzun süre or- kestranõn solistliğini üstlendi. Festi- valde de çalan Gelişim müzisyenleri, Eurovision yarõşmalarõnda da yer al- dõlar. Hikâyeye Uğur Başar ile de- vam ediyoruz: “İstanbul Gelişim hiçbir zaman halk kitlelerine inmiş bir orkestra değildi. Biz kendimize özel bir re- pertuvar koyduk. Bunu dinleyen kemikleşmiş bir kitlemiz vardı. Biz nereye gidersek onlar oraya gelirdi. 90’lı yıllarda Körfez Savaşı çıktı. O dönemde Diskoryum’day- dık. Bireysel çalışmalarımıza de- vam ettik. Yıllarımız hep böyle geçti. Ama 1996’dan itibaren şu ana kadar 13 senedir hiç ayrılma- dan beraber gidiyoruz. Maalesef Selçuk aramızdan ayrıldı.” Müzikte lider İstanbul Gelişim Orkestrasõ, Ame- rikalõ büyük şarkõcõ Gloria Gaynor’a İstanbul’da verdiği iki konserde eşlik etmişti. Gloria Gay- nor daha sonra dünya turnesine Geli- şim ile devam etmek ister; ancak sözleşmeleri nedeniyle bu teklifi ka- bul etmezler. Asõm Ekren bu konser- lerden büyük zevk aldõğõnõ söylerken İstanbul Gelişim’de olmaktan neden gurur duyduğunu anlatõyor: “İstan- bul Gelişim, hep zamanın 20 sene önündeki müziği yapmıştır. Re- pertuvar olarak da icra olarak da... Benim bir İstanbul Gelişim bireyi olarak en çok gururlandı- ğım tarafı da budur. Onun dışında ayrı olduğumuz dönemlerde her türlü sanatçıya para kazanmak için çalınmıştır açıkçası. Bu, pro- fesyonel müzisyenlerin hep yaptığı iştir. Benim için önemli olan İstan- bul Gelişim’in bünyesinde olan müzisyenlerin hakikaten çok zor bir araya gelebilen insanlar olma- sıdır. Her biri bir orkestra şefi ola- bilecek yetenekte ve vasıfta insan- ların bir araya gelmesi ve zamanın önünde yapılan bir müzik olayı.. Benim için bu çok önemli.” ‘Kemikleşmiş bir kitleye hitap ederdik’ G aro Mafyan ise Gelişim’in en bü- yük misyonunun müziğe saygõsõ olduğunu vurguluyor: “Bir or- kestranın yapması gerekenler ve bir or- kestrada yapılması gerekenle- ri bu kadar sene yerleştiren tek grup. Bir orkestra nasıl karşı- lanır, nasıl ağırlanır, neler ya- par, nasıl müzik yapar... Mü- ziğe nasıl saygısı olur, insan- lara nasıl saygısı olur... Yani orkestracılığın kuralını koyan İstanbul Gelişim’dir. 69’dan bahsediyoruz.. şu an 2009. İlk günkü kurallarımız bugün hâlâ geçer- li. Orkestracılık dedikleri zaman İs- tanbul Gelişim bunun kitabını, kural- larını yazan tek gruptur.” Sahibinin Sesi İstanbul Gelişim 40. yõlõnda dinleyici- lerinin karşõsõna 40. yõl konserleri ve al- büm projeleriyle çõkmaya hazõrlanõyor. Or- kestra müzisyenlerinin bugüne kadar yap- tõğõ şarkõlardan oluşan “Sahibinin Sesi” adõnõ vermeyi düşündükleri bir albüm dõ- şõnda bugüne kadar Gelişim’in çaldõğõ ya- bancõ parçalarõn toplandõğõ bir dizi albüm çõkarmayõ planlõyorlar. İstanbul Geli- şim’in anlayõşõyla bir de türkü albümü çõ- karmayõ istiyorlar. Genç yeteneklere de fõr- sat vermeyi düşünen orkestra elemanlarõ www.istanbulgelisim.net üzerinden ken- dileriyle iletişim kurulabileceğine dikkat çekiyorlar. Söz Atilla Özdemiroğlu’nda: “Türkiye’nin müzik motoru, bu or- kestranın elemanları olmuş. Şu anda or- kesranın içinde olan olmayan, ama İs- tanbul Gelişim tezgâhından geçmiş müzisyenler. Atilla Şereftuğ, Uzay He- parı, Onno Tunç, Fatih Erkoç.. Yani bir okul oldu Gelişim.” Gelişim’in gençleri İstanbul Gelişim Orkestrasõ’nõn şu an- daki kadrosu piyanoda Garo Mafyan, bas gitarda Uğur Başar, flüt ve nefesli çalgõ- larda Attila Özdemiroğlu, davulda Asõm Ekren ve solist Neco’dan oluşuyor. Dü- zenlemelerini kendilerinin yaptõklarõ par- çalarõ çalõyorlar. “Gelişim’in asıl 40. yı- lı” diye tanõmladõklarõ genç müzisyenler neler söylüyor: Meltem Özcan: Orkestranõn en yeni elemanõ benim aslõnda. 9 ay önce başla- dõm. Solistim. Şan dersleri aldõm, Paris’te konservatuvarda ön hazõrlõk çalõşmalarõm var. Ama en büyük eğitimi şu an Geli- şim’de alõyorum. Biz bir aileyiz burda. Kendi babamõ kaybettim ama.. 5 babam var artõk. 2 erkek kardeşim, bir de kõz kar- deşim var. Biz yeni gelenler için en önemli şey bireysellikten orkestracõlõğa ge- çiş oldu. Bizim yaşõmõz 40’tan küçük ve 40 yõl bir arada kalmayõ başarmõşlar. Mert Ekren: Benim gruba girmemin ta- rihi yok. Doğuştan gruptayõm zaten. So- listlik yapõyorum, şarkõ söylüyorum. Ayla Peksoylu: Kõbrõslõyõm, Londra’da doğdum. 10 yõl sanat okuluna gittim. 12 yaşõnda profesyonel müzik hayatõna baş- ladõm, 4 sene önce Kõbrõs’a döndüm. Garo Ağabey ile tanõştõm, İstanbul’a gel- dim, orkestrayla başladõm. Bu orkestra be- nim için çok büyük bir aile, süper bir mü- zik, çok büyük okul. Onur Nar: Ben grupta perkusyon, çel- lo ve keman çalõyorum. Orkestraya giri- şim 2 yõl oldu. İstanbul Üniversitesi Dev- let Konservatuvarõ Viyolonsel Bölümü mezunuyum. Böyle bir orkestrada olmak bir müzisyen için çok büyük bir ayrõcalõk. Çünkü müzisyenin değerini ancak bir or- kestra verebilir... Umarõm ben de bir 40 yõl yaşarõm onlarla beraber... ‘Gelişim,orkestracõlõğõnkitabõnõyazdõ’ Garo Mafyan, Asım Ekren, Meltem Özcan, Uğur Başar, Ayla Peksoylu, Mert Ekren, Atilla Özdemiroğlu, Onur Nar. Fotoğraf:VEDATARIK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle