Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? Güneydoğu Anadolu’da de-
mokrasi yok düzeydedir. Polis dev-
leti görüntüleri bölgede güven boşluğu ya-
ratmaktadõr. Anadil(ler), kültür alanõnõn
olgusudur. Resmi dil ise, kamu alanõnõn ve
siyasal birliğin aracõdõr. Anadil ile resmi di-
lin aynõ olmasõ her zaman mümkün değildir.
Türkiye’nin resmi dili, anayasal dili, ortak
dilimiz Türkçedir. Ancak,
ülkemizde anadili
Türk-
ç e d e n
f a r k l õ
olan mil-
yonlarca
yurttaşõmõzõn
bulunmakta
olup, bunlar ara-
sõnda Kürtçe, Zazaca
önemli yer tutmaktadõr.
? Teröre ödün veri-
lemez; silahla sorunlar
çözümlenemez; ülkenin
bölünmez bütünlüğü
tartışma konusu yapı-
lamaz. Etnik duyarlõlõklara
demokratik çözüm, çokkültürlü
toplumlarõn, çoğulcu demokra-
sinin vazgeçilemez koşuludur.
Feodal yapõ aşõlmadan, eşitsiz-
likler giderilmeden, sosyal dev-
let yapõlanmasõ kökleştirilme-
den sorunlara kalõcõ çözüm sağ-
lanamaz.
? Terör; iç ve dış bölgesel boyut-
ları olan bir sorundur. Kürt sorunu ise,
ülkemizin çokkültürlü toplum olmasõndan kay-
naklanan bir “ülke içi demokrasi” sorunudur.
Çoğulcu demokrasi içinde, etnik duyarlõlõkla-
ra demokratik çözüm anlayõşõyla aşõlmasõ ge-
reken bir temel sorundur.
? Bölgede olağan hukuka geçil-
melidir: Hukuk ve adalet reformlarõ ger-
çekleştirilmelidir. DGM’ler kaldõrõlmalõdõr.
Milli Güvenlik Kurulu’nun anayasal bir
kurum olma özelliğine ve sivil oto-
rite üzerindeki demokrasi ile bağ-
daşmayan üstün konumuna son
verilmelidir. Köy koruculuğu
tasfiye edilmelidir.
? Tüm siyasi gö-
rüşler özgürce ör-
gütlenebilmelidir.
Düşünce suç olamaz. Te-
röre doğrudan bulaşma-
mõş olanlara genel af çõk-
malõdõr. Terörle Mücade-
le Yasasõ, Türk Ceza Ya-
sasõ’nõn 312. maddesi ve di-
ğer yasalar çerçevesinde,
düşünceyi ifade, toplantõ ve
gösteri yürüyüşü ve yataklõk
yapma kapsamõnda olup, doğ-
rudan doğruya teröre karõşmamõş
eylemler veya düşünceleri nedenleri
ile tutuklu ve hükümlü konumda olan-
lar için, kõsmi genel af çõkartõlarak ül-
kede hoşgörü ve iç barõş ortamõna geçişin ze-
mini yaratõlmalõdõr
? Anadile serbestlik: Kürt kökenli
yurttaşlarõmõz da; dil, kültür, folklor ve
kimliklerini koruma, geliştirme ve açõkla-
yabilme; kendi anadillerinde, yazõlõ basõn,
radyo ve televizyon dahil her türlü medya
aracõlõğõ ile yayõn yapabilme; özel okullar-
da kendi anadilleri ile eğitim yapabilme; Kürt
dil ve kültürü üzerinde araştõrma yapacak
enstitüler ve benzeri kurumlarõn kurulabil-
mesi haklarõna kavuşmalõdõrlar.
? MİT sivilleştirilmeli; illegal ya-
pılar tasfiye edilmelidir. Kontrge-
rilla yapõlanmasõndan günümüze kalan tüm
yapõlanmalar ve JİTEM gibi illegal istih-
barat birimleri dağõtõlmalõdõr. Tüm gü-
venlik güçleri haber almada ihbarcõlõk,
özel hayatõ gözleme, izleme ve gizlice din-
leme gibi ilkel ve demokratik olmayan
yöntemlere itibar etmemeli; ulusal güven-
lik ve çetelerin çökertilmesi amaçlarõ dõşõnda
bu uygulamalar toplumsal gündemimizden
çõkartõlmalõdõr.
CMYB
C M Y B
29 MAYIS 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
PKK ve DTP’de
Ayrı Söylemler...
Çukurca’dan gelen 6 şehit haberi, PKK ile DTP
arasındaki düşünce bağının ilk kez bir “kırılma nok-
tası”na geldiğini mi gösteriyor?
Terör örgütünün Kandil’deki başı Karayılan, An-
kara’daki DTP’nin Başkanı Türk’ün, “Kürt soru-
nu”nu çözme amaçlı yasal girişim arayışlarına mü-
dahale etmek isteği ile bir İngiliz gazetesiyle yap-
tığı söyleşide, öneri paketine kendileri için olmazsa
olmaz bir koşul koymak istemiş ve o koşulu ye-
rel bir Kürt parlamentosunun kurulması olarak
tartışmaya açmaya kalkışmıştı.
DTP Genel Başkanı tartışmanın “Türkiye’nin
şartları içinde bulunacak çözüm” seçenekle-
ri için yapılması gerektiğini söyleyerek öneriye kar-
şı çıkıyor. Partinin Meclis Grup Başkanvekili Se-
lahattin Demirtaş bu görüşü daha da yalın ör-
nekle gündem dışında tutuyor: “Etnik parla-
mentoların felakete neden olacağını” anım-
satıyor.
Nedir o ‘tarihi fırsat?’
Silahların bırakılması isteklerinin tartışıldığı ve
Cumhurbaşkanı Gül’ün içeriğini söylemeden
sadece “tarihi fırsat” olarak belirttiği “çözüm” için
hemen harekete geçilmesi çağrısını yaptığı sa-
atlerde Çukurca’daki mayın olayı ile terör örgü-
tü adına verilmek istenilen mesaj açıktır.
PKK, Türk kamuoyunda oluşturulmak iste-
nilen ve dağdakilerin affını da içerecek bir or-
tamı dinamitlemekte sakınca görmediğini söy-
lemekte kararlıdır.
Karayılan’ın silahları bırakmayacakları, sadece
susturabileceklerini bildiren açıklaması da, bö-
lünme ile sonuçlanacak, şimdilik yerel parla-
mento görevini yapacak olan bir meclisin oluş-
turacağı -yine şimdilik- yerel bir yürütme erkinin
yöneteceği bir Kürt bölgesini amaçlamaktadır.
Kanıksanan mesajlar...
Bugün ve yarın, o altı evladımızın cenazeleri top-
rağa verilecek. Geride bıraktıklarının ocaklarına ve
bağırlarına düşen ateş, hiçbir zaman söndürüle-
meyecek. Artık kanıksadığımız o protokol me-
sajlarına karşın, şehitlerin kanları ne yazık ki dö-
küldükleri yerde kalacaktır.
Başta Cumhurbaşkanı ve hükümet, hemen
ardından siyasi partiler, adına öyle “tarihi fırsat”
türünden yaldızlı anlatımlar vermeyi bir yana bı-
rakarak sorunu kalıcı ve barışçıl olarak nasıl çö-
zebileceklerini bir yuvarlak masa etrafında top-
lanarak ortaya çıkartmalıdırlar.
Bu aşamada Kürt kökenli yurttaşların büyük bir
kesiminin oyları ile milletvekili seçilen DTP’li par-
lamenterler, dağdan gelecek mesajlara kapıları-
nı kapatarak kendilerine düşen sorumluluğun ge-
reğini yerine getirmelidirler. Ahmet Türk’ün söy-
lediği çözümün Türkiye’nin şartlarının, üniter bir
ulus devlet içinde bulunduğu unutulmamalıdır.
İktidar partisi de, ısrarla korumak istediği “ba-
raj sistemi”nin duvarlarını bağımsız adaylar se-
çeneği ile delerek parlamentoya girebilmiş olan
DTP’ye ilk seçimlerde bu tür oyunlara yüz ver-
meyen yeni bir seçim kanununu çıkartmak için ilk
adımı atmalıdır. Zamanlama olarak ondan daha
öncelik taşıyan paket ise parlamentodaki Mayınlı
Bölge Yasa tasarısının bugünkü halinden AKP ço-
ğunluğunun vazgeçmesidir. Yani Erdoğan tasa-
rıyı geri alarak, mayından arındırılmış alanı, böl-
ge insanının kullanımına açacak bir toprak refor-
munu gerçekleştirmelidir.
Tarihi fırsat, ancak o şartlar bulunup, kesinleş-
tirildikten sonra ortaya çıkar.
İyi haber
Dün akşam saatlerinde tasarının tartışmalı 2.
maddesinin hükümet tarafından yeniden komis-
yonda görüşülmesi için geri çekilmiş olması, bu
doğrultuda atılan olumlu bir adım olabilir mi?
Göreceğiz.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
Gül: Herkes terörü kınamalı
BİŞKEK (AA) - Kõrgõzistan’da bulunan
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, Hakkâri’de dü-
zenlenen saldõrõ nedeniyle şehit ailelerine başsağ-
lõğõ dileyerek “Herkesin terörü şiddetle kõnamasõ
gerekir” dedi. Gül, “Türkiye terörü yenmek için
topyekûn bir mücadele içindedir. Kendi mesele-
lerimizi çözme konusunda herkesin iyi niyetli yo-
ğunlaştõğõ bir dönemde karşõlaşõlan bu terör olay-
larõ standartlarõmõzõn yükseltilmesinin önünde en
büyük engel olur. Onun için herkesin bu terörü
şiddetle kõnamasõ gerekir” dedi.
Cindoruk: Sadece hayal görürler
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DP Genel
Başkanõ Hüsamettin Cindoruk, Hakkâri’de 6 as-
kerin şehit olmasõ ve 8 askerin de yaralanmasõ
üzerine bir mesaj yayõmladõ. Cindoruk, mesajõn-
da, “Terörle devletimizi parçalayacaklarõnõ hayal
edenler ancak hayal görürler” dedi. Cindoruk,
Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ’a
da bir başsağlõğõ mesajõ gönderdi.
ABD terör saldırısını kınadı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- ABD, 6
askerin şehit olduğu terör saldõrõsõnõ kõnadõ.
ABD Büyükelçiliği’nden yapõlan açõklamada,
“Hayatõnõ kaybeden askerlerin ailelerine taziyele-
rimizi iletiyoruz. PKK terörüne karşõ mücadelede
Türkiye ile işbirliğini sürdüreceğiz” denildi.
Propagandaya 3 tutuklama
Haber Merkezi - Çorlu, Siirt ve Bodrum’da
terör örgütü PKK propagandasõ yaptõğõ gerekçe-
siyle 3 kişi tutuklandõ, 6 kişi de gözaltõna alõndõ.
Çorlu’daki bir kebapçõda garson olarak çalõşan
S.I. (16), sipariş edilen lahmacunlarõ teslim et-
mek üzere geldiği jandarma bölük komutanlõğõ
nizamiye girişinde cep telefonundaki Abdullah
Öcalan’õn kõrsal kesimde çekilmiş görüntülerinin
bulunduğu videoyu görevli askerlere gösterdi.
Gözaltõna alõnan S.I. tutuklandõ. Siirt’te de 2 kişi
tutuklanõrken Bodrum’da 6 kişi gözaltõna alõndõ.
Silah bõrakmak lafla olmaz
MEHMET FARAÇ
MARDİN/ HATAY - CHP Genel
Başkanõ Deniz Baykal, “Türkiye te-
rör ve şiddet karşısında kararlılıkla
mücadeleye devam etmelidir. Öte
yandan, yarın bu mücadeleye son
verilecekmiş gibi kucaklaşmaya
hazır olmalıdır” dedi.
Baykal, Güzeydoğu gezisi kapsa-
mõnda dün Mardin’de Suriye sõnõ-
rõndaki Tilkitepe’de mayõnlõ arazide
incelemelerde bulundu. Gazetecile-
re açõklamalarda bulunan Baykal,
hükümetin mayõnlõ arazinin temiz-
lenmesi konusunda getirdiği tasarõnõn,
kendilerini, bölgede yaşayanlarõ ve
Türkiye’yi rahatsõz ettiğini söyledi.
Tasarõnõn mayõnlarõ temizlemenin
yanõ sõra temizlemeden sonra elde
edilecek arazinin bir yabancõ firma-
ya 50 yõla yakõn bir süre için bõra-
kõlmasõnõ öngördüğünü ve bunun
kabul edilemez olduğunu ifade eden
Baykal, hiçbir ülkenin mayõnlardan
temizlediği arazilerini başka yaban-
cõ bir ülkeye yarõm asra yakõn bir sü-
re emanet etmediğini bildirdi. Baykal,
“510 kilometrelik bu sınır yaban-
cı bir ülkeye bırakılabilir mi? Bir
de aldatmaca var. Daha bir şey bel-
li değil. İnandırıcı bir yaklaşım or-
taya koymuyorlar. Genelkurmay
Başkanlığı, NAMSA diye NA-
TO’nun bu konuda uzmanlaşmış
bir kurumunu önerdi. O, bu işi bi-
liyor ve dünyada çeşitli ülkelerde
6 milyon mayın kaldırmış. Ona da
itibar etmiyorlar. Anlaşılan peşin
bir fikir var, bu konuda yapılan bir
anlaşma var” diye konuştu.
Arazinin tarõmsal amaçla kulla-
nõlmasõnõ gerektiğini belirten Baykal,
“2003 yılında, bir ülke buraya as-
ker, helikopter, tanklarını ve top-
larını getirmek istedi. Buna karşı
da mücadele verdik. Şimdi silahla
değil, parayla girmek istiyorlar.
Ceylanpınar’daki dünyanın en ve-
rimli çiftliğini de buraya bağla-
maya çalışıyorlar. Bunu kime ik-
ram etmek istiyoruz? İkram edi-
lebilir mi? Bu bölgede yaşayan in-
sanların hakkı değil mi? Bize bı-
rakılsa burayı bir tarım cenneti ha-
line getirebiliriz” dedi.
PKK’ye af konusunun terörle mü-
cadelede bir yöntem olmadõğõnõ vur-
gulayan Baykal, sözlerini şöyle sür-
dürdü: “Terör bitirildikten sonra,
gündemden düştükten sonra, si-
lahlar, cephaneler teslim edildikten
sonra, dağdaki insanlar indikten
sonra, bir daha bu yola artık baş-
vurulmayacağı ortaya çıktıktan
sonra, elbette geçmişteki kavgayı
unutmak, kaynaşmak, barışmak
bir toplumsal barış ve kardeşlik
projesi ortaya koyabilmek için dü-
şünülecek bir yöntemdir. Şartlar
oluştuğu zaman inatla bu kavgayı
sürdürmenin bir anlamı yok. Şart-
lar olmadan bunları konuşmak,
beyhude konuşmaktır, yanlış ko-
nuşmaktır. Cumhurbaşkanı bu
konuşmayı açtı. Sanki şartlar var-
mış gibi bir izlenim verdi. Öğren-
dik ki 6 askerimiz mayından dolayı
şehit oldu. Yani bunlar Türkiye’yi
yanlış yönlendirme çabalarıdır.”
Hazır olunmalı
“Türkiye terör ve şiddet karşı-
sında kararlılıkla mücadeleye de-
vam etmelidir. Öte yandan, yarın
bu mücadeleye son verilecekmiş gi-
bi kucaklaşmaya hazır olmalıdır”
diyen Baykal şunlarõ söyledi: “Silah
bırakmak laf ile olmaz. Kandil’de
verilen açıkça demeçte ‘Silahlarõ bõ-
rakmak felaket olur’ diyorlar. ‘Si-
lahlarõ susturacağõz’ diyorlar. Yani
‘Silahlarõ susturmak karşõsõnda bize
bir şeyler verin’ diyorlar. Bu yanlış
bir yaklaşımdır. Silahların bıra-
kılması, cephanenin teslim edil-
mesi, dağdan inilmesi ve artık bu-
nun bir yöntem olarak kullanıl-
mamasını kendi içinde tartışarak,
topluma bunu yansıtarak ortaya
koymaları lazım” dedi.
CHP, 1999 ve 2001 yõllarõnda “Doğu ve Güneydoğu” ile “Demokratikleşme” raporlarõnõ açõklamõştõ
‘Kısmi genel af çıkarılsın’
TÜREY KÖSE
ANKARA - CHP Genel Başkanõ
Deniz Baykal’õn Güneydoğu gezisiyle
birlikte CHP’nin 1999 ve 2001 yõlla-
rõnda yayõmladõğõ “Doğu ve Güney-
doğu” ile “Demokratikleşme ve İn-
san Hakları” raporlarõ yeniden gün-
deme geldi. Bu raporlarda, “Terör
yurtdışı bölgesel boyutları olan bir
sorundur. Kürt sorunu ise ülkemi-
zin çokkültürlü toplum olmasın-
dan kaynaklanan bir ülke içi de-
mokrasi sorunudur” saptamasõ-
na yer verilirken “teröre doğru-
dan bulaşmamış olanlara kıs-
mi genel af çıkarılması, kontr-
gerilla yapılanmasından gü-
nümüze kalan tüm yapılan-
malar ve JİTEM gibi illegal is-
tihbarat birimlerinin dağı-
tılması” önerileri yer alõyor.
CHP’de bugün genel sekre-
ter yardõmcõlõğõ görevini yürü-
ten Algan Hacaloğlu başkanlõ-
ğõndaki komisyonlar tarafõndan
hazõrlanan iki rapor 1999 yõlõ ocak
ayõnda açõklanmõştõ.
Bu raporlarda, “Terör
sorununa karşı yeni gü-
venlik politikalarının;
Kürt sorununa yönelik
olarak da demokratikleş-
me ve bölgesel sosyo-eko-
nomik kalkınma politi-
kalarının kararlılıkla uy-
gulamaya konulması, ül-
kede sorunların kalıcı
olarak aşılmasının ve iç
barışın kökleştirilmesinin
tek çıkış yoludur” deniliyor.
CHP’nin 18 Haziran 2001
tarihli “Demokratikleşme ra-
poru”nda da “Ülkemizde bazı
kesimlerce ‘Güneydoğu Sorunu’
diğer bazı kesimlerce ise ‘Kürt So-
runu’ olarak tanımlanan ‘sorun’,
CHP Parti Programı’nda, ‘Etnik
Duyarlõlõklara Demokratik Çözüm’
olarak tanımlanmış olan, devletin
tüm alt kimliklere saygı, eşitlik ve
hoşgörü içinde yaklaşmasını te-
mel alan politikası çerçevesinde ele
alınması gereken bir çoğulcu de-
mokrasi sorunudur” deniliyor.
Güneydoğu
gezisi
kapsamõnda
Mardin ve
Hatay’a
giden CHP
lideri
Baykal,
mesaj
gönderdi:
‘SİLAH
ÇÖZÜM
OLMAZ’
‘HÜKÜMETİN TAMAMI DEĞİŞECEK’
B
aykal Mardin’in CHP’li Ömerli İlçe
Belediye Başkanõ Yõlmaz Altõndağ’õ ziyaret
etti. Belediye önünde toplanan yurttaşlara
hitap eden Baykal, “Altõndağ’õ belediye
başkanõ olarak seçtiğinizi, size yetmediğini
görüyorum. Yerel seçimlerin ardõndan
Ankara’da deprem oldu. Kabinenin yarõsõnõ
değiştirdiler. Yine olmadõ. İnşallah önümüzdeki
seçimlerde hükümetin tamamõ değişecek” diye
konuştu. Baykal, daha sonra özel uçağõyla ziyaret
ettiği Hatay’õn İskenderun ve Antakya ilçeleriyle
Harbiye belediye ilçelerinde incelemelerde bulundu.
Mayınlı
arazilerin
bulunduğu
bölgeye
giden
Baykal,
sonrasında
Hatay’a
geçti.
ÜNİVERSİTE KONTENJANI
İlahiyatta
büyük artõş
MAHMUT LICALI
ANKARA - YÖK, 23 ilahiyat fakül-
tesinin kontenjanlarõnõ “ikinci öğre-
tim” aracõlõğõyla rekor oranda arttõrdõ. 2
bin 680 olan ilahiyat fakültelerinin kon-
tenjanlarõ yüzde 110 artõşla 5 bin 620’ye
çõkarõldõ. İkinci öğretimi bulunmayan ila-
hiyat fakültelerinin büyük bir bölümü-
ne ikinci öğretim programõ açõldõ.
YÖK Genel Kurulu dün 2009-2010
akademik yõlõnda üniversitelerin kon-
tenjan artõşlarõnõ karara bağladõ. Buna gö-
re devlet üniversitelerinin önlisans ve li-
sans programlarõnõn kontenjanlarõ yüz-
de 15, vakõf üniversitelerinin lisans ve
önlisans programlarõ ise yüzde 20 ora-
nõnda arttõrõldõ. Toplam 86 bin kişi art-
tõrõlan kontenjanlarõn 26 bininin ilk kez
açõlan ikinci öğretim programlarõna ay-
rõldõğõ belirtildi.
2008-2009 akademik yõlõnda 813’ten
2 bin 680’e çõkarõlan ilahiyat fakültele-
rinin kontenjanlarõna “ikinci öğretim
programı aracılığıyla” bu yõl da büyük
oranda artõş yapõldõ. Toplam 23 ilahiyat
fakültesinden ikinci öğretim programõ
bulunmayan 16 fakültenin büyük bir bö-
lümüne ikinci öğretim programõ açõla-
rak ilahiyatlarõn kontenjanlarõ toplamda
yüzde 110 oranõnda arttõrõldõ. İlahiyat fa-
kültelerinin yeni açõlan ve mevcut ikin-
ci öğretim programlarõnõn kontenjanla-
rõ yüzde 322 oranõnda artõşla 577’den 2
bin 435’e çõkarõlõrken birinci öğretim
programlarõ ise yüzde 51 oranõnda art-
tõrõlarak 2103’ten 3185’e yükseltildi.
YÖK’ün muhalif üyeleri Prof. Dr. En-
gin Ataç, Prof. Dr. Mustafa İlhan, Prof.
Dr. Tunçalp Özgen, Bülent Serim ve
Prof. Dr. Fikret Şenses, artõşlara karşõ
oy yazõsõyla itiraz etti.
MÜ bölünüyor
Marmara Üniversitesi’nin senato ka-
rarõyla ikiye bölünerek yeniden yapõ-
landõrõlmasõna yönelik yasal sürecin
başlatõlmasõ da oyçokluğu ile kabul
edildi. Yaklaşõk 46 bin öğrencinin bu-
lunduğu üniversitenin ikiye bölünerek,
yaklaşõk 40 bin öğrencinin birinci, 6 bin
öğrencinin ise ikinci bölümde yer almasõ
ve üniversitenin tüm sağlõk birimlerinin
bir yerde toplanmasõ öngörülüyor.