Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 6 NİSAN 2009 PAZARTESİ
4 HABERLER
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
[email protected]
2000’Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Lider mi? Örgüt mü?...
‘Güçlü lider’ toplumları vardır.
Bizim toplumumuz bu özellikte bir toplumdur.
Onun için de gözümüz hep bir örgütün liderinde
odaklanır.
Oysa demokrasi, ‘güçlü örgüt’ toplumlarında do-
ğar ve yaşar.
Dikkatimizden kaçmamalıdır, ‘güçlü lider’ top-
lumları otokrasi eğilimlidir.
29 Mart yerel seçimlerinde de nerelere odak-
landığımıza bakalım.
CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu rüzgârı esti.
Gerçekten de İstanbul’da CHP oyları bu rüzgârla
yükseldi.
Hemen sesler yükseldi, istemler başladı:
- Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin başına geçsin.
Kemal Bey CHP’nin başına geçince ne olsun?
Oyları arttırsın, CHP iktidar olsun.
Gene kolaycılık, gene hazırcılık, gene kişilerden
çözüm beklemek.
Oysa doğrusu şu değil midir?:
- CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu gibiler çoğalsın.
- CHP’de Mustafa Akaydın gibi adaylar olsun.
CHP örgütü güçlensin, çoğalsın, etkinleşsin.
İktidarın anahtarı ‘güçlü örgüt’tür.
CHP merkezi örgüt gücünü sağlayamıyor ya da
sağlamıyorsa, yanlışı oradadır.
Çok iyi görülmüştür ki, planlı, programlı, he-
yecanlı, ortak bir mücadele başarıya ulaşır.
AKP’nin ‘lider odaklı’ olması yapısından gel-
mektedir.
AKP, cemaat kültürünün temsilcisidir.
Cemaat, yapısı gereği, tek lidere bağlıdır ve ona
itaate dayanır.
CHP’nin temsil ettiği ulus kültürü ise itaate da-
yanmaz.. eleştirel aklın birleşmesine dayanır.
Ama CHP acaba neyi temsil ettiğini yeterince
düşünüyor mu? Sorun buradadır.
Bu seçimlerde CHP-DSP seçmeni ortak hare-
ket etti.
Bu çok büyük bir kazançtır.
İstanbul’da Kemal Kılıçdaroğlu’nun oyları art-
tı. (CHP)
Eskişehir’de Yılmaz Büyükerşen böyle kazandı.
(DSP)
Kadıköy’de Selami Öztürk oylarını arttırdı.
(CHP)
Şişli’de Mustafa Sarıgül büyük oyla yeniden se-
çildi. (DSP)
Bu buluşmaya dikkat etmek gerekiyor.
Gene de bu seçimlerde CHP-DSP seçimi ka-
zanmış değildir.
İstanbul’da gene AKP kazanmıştır.
Ankara’nın kaybı ise üzerinde durulmaya değer
bir başarısızlıktır.
DTP’nin artan kazancı yapılan bütün yanlışla-
rın bir sonucu gibidir.
Bakılması gereken yer, ‘halkın ne istediği?’dir.
Topluma çok dikkatle bakmak gerekiyor.
Halk, birçok olguya sanıldığından daha dikkatle
bakıyor.
Ekonomik adalet.
Sosyal adalet.
Yurttaş adaleti.
Siyasal iktidarın anahtarı ‘güçlü örgüt’tür.
Doğru liderlik, örgütünü güçlendiren liderliktir.
Ülkenin her yerinde topluma ulaşan örgütlenme.
Ne istediğini bilen hedefler demeti.
Yapmak istediğini anlatan insanların ortak gücü.
Halka sürekli kulak veren bir iletişim.
Gücünü hep arttıran bir etkileşim.
Başarının yolu budur.
Tek kişiden beklemek..
Tek kişiye bağlanmak..
Tek kişiden kurtuluş ummak..
Demokrasinin değil, otokrasinin yoludur.
Önce ne istediğimize karar verelim.
Biz, demokrasi istiyoruz...
[email protected]
[email protected]
www.erdalatabek.com
Fransa’nõn NATO’nun askeri kanadõna dönüşü ve Rasmussen’in genel sekreterliği tartõşma konusu oldu
‘Türkiye rüşveti kabul etti’BAHADIR SELİM DİLEK
ANKARA - Cumhurbaşkanõ
Abdullah Gül’ün ve Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’õn NA-
TO zirvesinde, Fransa’nõn itti-
fakõn askeri kanadõna dönmesi-
ne ve Danimarka Başbakanõ
Anders Fogh Rasmussen’in
genel sekreterliğine onay ver-
mesi tartõşma yarattõ. Eski NA-
TO Daimi Temsilcisi emekli
Büyükelçi Onur Öymen, genel
sekreterliğe onay karşõlõğõnda
hükümetin kendisine verilen si-
yasi rüşveti kabul ederek itibar
kaybettiğini söyledi.
Öymen, NATO zirvesinde
alõnan kararlarõ gazetemize de-
ğerlendirdi. Onur Öymen, şun-
larõ söyledi:
“Bu ülke bir NATO ülkesi
olarak bir başka NATO ülke-
sine yönelik terörist faaliyetleri
destekleyen bir televizyon is-
tasyonuna izin veriyor. Tür-
kiye’nin yıllardan beridir yap-
tığı girişimleri de olumsuz ce-
vaplandırdı. Şimdi biz ‘tat-
min olduk’ diyoruz. Nasıl tat-
min olduk? ‘Yeterli kanõt gös-
terilirse, mahkeme kararõ olur-
sa kapatõrõz’ diyorlar. Zaten
bunu söylüyorlardı. Şimdiye
kadar gösterilen kanıtları ye-
terli bulamadılar. Roj TV gi-
bi açıkça PKK propagandası
yapan bir yayın organının bu-
nu yaptığını kanıtlayan o ka-
dar çok belge Türkiye sundu
ki Danimarka tarafına; bun-
ların hiçbiri muteber sayıl-
madı. Demek ki Danimar-
ka’nın tutumunda bir deği-
şiklik yok. Karikatür krizi
konusunda da, özür dileye-
cekmiş filan.. bunlar boş laf-
lar.”
Yarõn öbür gün buna benzer
bir karikatün yayõmlanmayaca-
ğõnõn da hiçbir garantisi olma-
dõğõnõ belirten Öymen, ABD
Başkanõ Barack Obama’nõn
verdiği sözü de yakõn tarihe atõf
yaparak şu örnekle değerlen-
dirdi:
“‘Obama söz verdi, güvence
verdi’, diyorlar. Daha önce
bu konuda bizim acı bir de-
neyimimiz oldu. 1980’li yılla-
rın başında Yunanistan NA-
TO’nun askeri kanadına dö-
neceği zaman NATO Başko-
mutanı Rogers geldi ve Kenan
Evren’e söz verdi. ‘Asker sözü
veriyorum. Ege’de komuta sa-
halarõ ile ilgili Yunanistan lehi-
ne olan durumu değiştireceğiz.
Adil bir düzen getireceğiz’ de-
di. Kenan Evren de asker sö-
züdür diyerek güvendi, biz
de Yunanistan’ın NATO’nun
askeri kanadına dönüşüne
onay verdik. Aynen şim-
di Rasmussen’e oy ver-
diğimiz gibi. Fakat son-
ra bu sözü tutmadılar.”
Rasmussen’e onay kar-
şõlõğõnda genel sekreter
yardõmcõlõğõ ve NATO’da
üst düzey askeri temsil
verilmesi önerilmesini de,
“Türkiye’nin ağzına bir
parmak bal çalma” ola-
rak nitelendiren Öymen,
“Bunun Roj TV’nin ka-
patılması ile bir alakası
var mı? Bir başka ko-
nuda ağzınıza bir par-
mak bal çalarak, rüşvet
vererek sizin direncinizi
kırıyor. Biz, NATO ge-
nel sekreter yardımcılı-
ğı görevi vermedikleri
için Rasmussen’e itiraz
etmedik ki... Genel sek-
reter yardımcılığı zaten
kıymeti harbiyesi olma-
yan bir iştir. Hiçbir ağır-
lığı yoktur. Söz sahibi
olan genel sekreterdir”
diye konuştu.
Öymen, sözlerini, “Hü-
kümet bu siyasi rüşveti
kabul etti. Başbakan’ın
yaptığı çıkış havada kal-
dı. Türkiye itibar kay-
betti. ‘NATO’nun itibarõ-
nõ kaybetmemesi için yap-
tõk’ diyorlar ama Türki-
ye itibar kaybetti” şek-
linde sürdürdü.
NATO ZİRVESİ
Türkiye’ninitirazı
dünya basınında
Dünya basõnõnda, “Obama, NATO
hükümetlerini utançtan kurtardõ”, “Çatlak
önlendi” ifadeleri kullanõldõ.
PARİS (ANKA) /
KOPENHAG (AA) -
NATO zirvesinde Tür-
kiye’nin, Danimarka
Başbakanõ Anders Fogh
Rasmussen’in NATO
genel sekreterliği aday-
lõğõna ilişkin itirazlarõ
konusunda varõlan uz-
laşõ, yabancõ basõnda ge-
niş yer buldu. Haber ve
analizlerde “Obama,
NATO hükümetlerini
utançtan kurtardı”,
“Çatlak önlendi”, “Ge-
nel sekreterin seçimi
NATO zirvesini gölge-
ledi”, “Türkiye sonun-
da vetoyu kaldırdı” gi-
bi yorumlar yapõldõ. Bu
arada Danimarka muha-
lefeti, Başbakan Ras-
mussen’in NATO Ge-
nel Sekreterliği’ne ge-
çerek boşaltacağõ baş-
bakanlõk makamõna Ma-
liye Bakanõ Lars Lokke
Rasmussen’in getiril-
mesi talebi üzerine erken
seçim çağrõsõnda bulun-
du. Rasmussen, yaptõğõ
bir açõklamada, bugün
istifasõnõ sunacağõnõ da
bildirdi. Dünya basõnõn-
da konu özetle şu cüm-
lelerle aktarõldõ:
Spiegel: Obama,
NATO hükümetlerini
zirve utancõndan kurtar-
dõ. Barack Obama tara-
fõndan yapõlan bir telefon
konuşmasõ, tõkanõklõğõn
aşõlmasõnõ sağladõ. Dip-
lomatik kaynaklarõna gö-
re Obama, Gül ile ko-
nuştu ve Erdoğan’õ te-
lefonla aradõ.
W a s h i n g t o n
Post: Yeni genel sek-
reter seçimi, NATO zir-
vesini gölgeleyen iki ko-
nudan biri oldu. Sar-
kozy ve Merkel, Türki-
ye’nin daha fazla istişa-
relerin yapõlmasõ öneri-
sini geri çevirdi ve ka-
rarõn Strasbourg’da ve-
rilmesinde õsrar etti.
New York Times:
Kapõlarõn ardõnda bir an-
laşmaya varõldõ. Oba-
ma’nõn, Türkiye’nin
(Rasmussen’i) kabul-
lenme kararõnda önemli
bir rol oynadõğõ belirtili-
yor.
Observer: Türkiye
sonunda Danimarka
Başbakanõ’na koyduğu
vetoyu kaldõrdõ.
Independent: İki
günlük zirvenin en sõ-
kõntõ verici anlaşmazlõk-
lardan biri, toplantõnõn
sonuna doğru Danimar-
ka Başbakanõ’nõn, Tür-
kiye’nin, yeni NATO
genel sekreteri olmasõna
muhalefetinin aşõlmasõ
ile çözüldü.
Financial Times:
Türkiye’nin zirvenin ço-
ğunu, adaylõğõna karşõ
çõkarak geçirmesinden
sonra Sayõn Rasmus-
sen’in atanmasõ, NATO
liderlerini rahatlattõ.
Telegraph: Anders
Fogh Rasmussen, Tür-
kiye’nin, ittifakõn Afga-
nistan’daki operasyon-
larõn kritik bir aşamada
bulunduğu bir sõrada
Müslümanlar arasõnda
tepki yaratacağõ korku-
larõna karşõn yeni NATO
genel setreteri olarak ata-
nacak.
El Pais: Türkiye,
Danimarka hükümetinin
başkanõnõ, 2006 yõlõn-
daki Hz. Muhammed
karikatürleri krizinde
Müslümanlarõn protes-
tolarõnõ dikkate almadõ-
ğõ için eleştiriyordu.
Le Monde: Türkiye
çekincelerini kaldõrmasõ
üzerine Danimarka Baş-
bakanõ Rasmussen, yeni
NATO genel sekreteri
olacak.
‘Tek kozumuz kapılar’
Marmara Grubu Başkanõ Dr. Akkan Suver, Ermenistan sõnõr kapõlarõnõn
açõlmasõnõn Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine ağõr bir darbe vuracağõnõ söyledi
LEYLA TAVŞANOĞLU
Ankara’nõn Ermenistan’la ilişkile-
ri normalleştirme yolunda sõnõr kapõ-
sõnõ açmaya hazõr olduğu haberlerinin
Azerbaycan’da yarattõğõ rahatsõzlõk sü-
rerken konuyu Marmara Grubu Baş-
kanõ Dr. Akkan Suver’le değerlen-
dirdik. Mayõs başõnda 12. Avrasya Zir-
vesi’ne ev sahipliği yapmaya hazõr-
lanan vakfõn başkanõ Dr. Suver, “Ben
Kafkas bölgesiyle ilişkilerde bulu-
nan bir vakfın başkanı olarak bu-
günlerde bir telaşımızı ve endişemizi
sizinle paylaşmak istiyorum. O da
Ermenistan’la açılması düşünülen
sınır kapısıyla ilgili” dedi. Suver, Er-
menistan sõnõr kapõlarõnõn karşõlõksõz
olarak açõlmasõnõn Türkiye-Azerbay-
can ilişkilerine ağõr bir darbe vuraca-
ğõnõ söyledi.
Marmara Grubu Başkanõ Dr. Suver
sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz komşularımızla zenginliği
paylaşmayı savunan insanlarız. Er-
menistan konusuna ne kadar önem
verdiğimizi en çok bilenlerden birisi
de sizsiniz. Yalnız Türkiye’nin sa-
hip olduğu hassasiyetlerin göz önü-
ne alınarak yaklaşımda bulunma-
nın yararlı olacağına inanıyoruz.”
Türkiye’nin hassasiyetlerinden bi-
risinin Ermenistan’õn Türkiye’yi söz-
de Ermeni soykõrõmõyla suçlamasõ,
ikincisinin de Türkiye’nin sõnõrlarõnõ
tanõmamakta diretmesi olduğuna dik-
kat çeken Suver, şöyle dedi:
“Yakın bir geçmişte sayısız dip-
lomatımız şehit edildi. Bir Orly
katliamı var. Bunların Ermenistan
adına yapıldığını çok iyi biliyoruz.
Karabağ’da yaşananları, o yaşa-
nanların 1 milyon insanı evinden
barkından ettiğini de biliyoruz.
Hatta nice insanın nahak yere öl-
dürüldüğünü de unutmadık. Ka-
rabağ’ın AGİT, BM ve AB tara-
fından Azerbaycan toprağı olarak
tescil edildiğine, Karabağ’ın Azer-
baycan’a bir an önce geri verilme-
si konusunda kararlar olduğuna da
dikkatinizi çekmek isterim.
Bütün bunlar olurken Türkiye
büyük ülke olmanın verdiği hava
içinde Ermenistan’da iki milli takım
arasında yapılan futbol maçına
cumhurbaşkanı seviyesinde katı-
lacak kadar da büyük iyi niyet gös-
terdi. Daha da öte, ABD Kongre-
si’nde her yıl bir şantaj gibi önü-
müze konan sözde Ermeni soykırım
tasarısı da gündemdedir.”
‘Türkiye-Azerbaycan
ilişkileri gerilir’
Ermenistan’la sõnõr kapõlarõ açõldõ-
ğõ takdirde bu soykõrõm tasarõsõnõn da
ortadan kalkacağõ sanõsõnõn çok yan-
lõş olduğunu vurgulayan Suver,
sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’nin elindeki tek
koz, tek yaptırım gücü sınır ka-
pılarıdır. Sınırlar açılırsa ne
olur? Hiç kimse bana kızmasın
ama Kars’ta, Iğdır’da 40-50 ki-
şi zengin olur. Ama Türkiye
elindeki çok büyük bir kozu
karşılıksız olarak kaybeder.
İkincisi de, Türkiye-Azerbay-
can ilişkileri ne ölçüde gerilir?
Düşünmek dahi istemiyorum.
On beş yıldır bu ilişkilerin ge-
lişmesi için çaba harcayan bir
vakıf başkanı olarak üzülerek
söylüyorum. Büyük çabalar
harcayarak yarattığımız bu
dostluğu bozmaya hiç kimsenin
hakkı olmadığına inanıyorum.”
Suver ayrõca Medeniyetler İt-
tifakõ toplantõsõna baştan gele-
ceğini duyuran Azerbaycan
Cumhurbaşkanõ İlham Aliyev’in
Türkiye-Ermenistan ilişkileri-
nin normalleşmesi için yakõnda
anlaşma olacağõ haberleri üzeri-
ne toplantõya gelmekten son an-
da vazgeçtiğini açõklamasõnõn
da Türkiye-Azerbaycan ilişkile-
rinin gitmekte olduğu nokta ko-
nusunda son derece üzücü oldu-
ğuna işaret etti.
DTP Genel Başkanı Türk, NATO zirvesindeki gelişmeleri eleştirdi
‘Roj TV pazarlõğõ düşündürücü’
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Demokratik Top-
lum Partisi (DTP) Genel
Başkanõ Ahmet Türk, NA-
TO Genel Sekreterliği için
Roj TV’nin pazarlõk konusu
yapõlmasõnõn düşündürücü
olduğunu kaydetti. Türk,
Şanlõurfa’da çõkan olaylarda
partili milletvekillerinin he-
def alõnarak dövülmesini de
eleştirdi.
Türk, düzenlediği basõn
toplantõsõnda, Ağrõ ve Şan-
lõurfa’da çõkan olaylarla ilgili
değerlendirmelerde bulun-
du. İstanbul, Adana ve An-
kara illerinde de seçim so-
nuçlarõndan sonra yapõlan
gösterilere polisin müdaha-
le etmediğine dikkat çeken
Türk, ancak Ağrõ’da polisin
gaz bombasõ ve silah kulla-
narak, halkõn üzerine ateş et-
tiğini savundu. Seçim so-
nuçlarõna yaptõklarõ itirazla-
rõn günlerce sonuçsuz kal-
dõğõna işaret eden Türk, bu
durumun gerginliğin oluş-
masõna zemin hazõrladõğõnõ
söyledi. Abdullah Öca-
lan’dan “sayın” diye söz
eden Türk, Şanlõurfa’daki
gösterilerde bizzat partili
milletvekillerinin dövülüp
tehdit edildiğini söyledi.
NATO Genel Sekreterliği
için Roj TV’nin pazarlõk ko-
nusu yapõlmasõnõn düşün-
dürücü olduğunu kaydeden
Türk, bu durumu protesto et-
tiklerini bildirdi. İstanbul,
Adana ve Ankara illerinde
seçim sonuçlarõndan sonra
yapõlan gösterilere polisin
müdahale etmediğini ama
Ağrõ’da gaz bombalarõyla, si-
lah kullanõlarak halkõn üze-
rine ateş edildiğini öne süren
Türk, seçim sonuçlarõna iti-
razlarõn günlerce yanõtsõz
bõrakõldõğõnõ, böylece ger-
ginliğin oluşmasõna neden
olunduğunu savundu.
“Kürt sorununun çözü-
mü için terör örgütü PKK
ve Abdullah Öcalan’ın mu-
hatap alınmasından iste-
yecekleri” yönündeki ha-
berlerin sorulmasõ üzerine de
“Kürt sorununun çözü-
münün nasıl olacağına da-
ir partinin düşüncelerini,
zaman olmadığı için yazı-
lı olarak ileteceklerini” bil-
dirdi. Ahmet Türk, “Oba-
ma’dan somut talepleri-
niz olacak mı?” sorusuna,
“Bizim somut talebimiz,
meselenin ancak diyalogla
çözülebileceğidir” karşõlõ-
ğõnõ verdi.
Emekli Büyükelçi Onur Öymen, Rasmussen’in genel sekreterliğine onay
karşõlõğõnda hükümetin kendisine verilen siyasi rüşveti kabul ederek itibar
kaybettiğini söyledi.
ÜNİVERSİTELER TEPKİLİ
Rotasyon rötarõ
memnun etmedi
HİCRAN ÖZDAMAR
İZMİR - Yüksek
Öğretim Kurulu’nun
(YÖK), yeni açõlan tõp
fakülteleri arasõnda ya-
põlacak rotasyonda gö-
rev süresini 7 aya dü-
şürmesi ve uygulama-
nõn 1 Ağustos’ta başla-
tõlacağõnõ açõklamasõ,
İzmir’deki üniversite-
leri hoşnut etmedi.
YÖK Yürütme Ku-
rulu, 2547 sayõlõ Yük-
seköğretim Kanu-
nu’nun 41. maddesi
uyarõnca çeşitli üniver-
sitelerin tõp fakülteleri-
nin ana bilim ve bilim
dalõ esasõna göre belir-
lenen öğretim üyeleri-
nin yeni açõlan 13 tõp fa-
kültesine bir yõl sürey-
le görevlendirilmesini
istemişti.
Öğretim üyeleri ve
üniversitelerin karara
tepki göstermesi üze-
rine YÖK, yeni bir
açõklama yayõmladõ.
Üniversiteler ise,
YÖK’ün daha hoşgö-
rülü davrandõğõnõ an-
cak yeni fakültelerin
desteklenmesi konu-
sunda kendilerine söz
hakkõ verilmesini istedi.
Üniversiteler, “kar-
deş üniversite” uygu-
lamasõnõn kurumlar için
daha yararlõ olacağõnõ,
görevlendirme duru-
munda kendi kurumla-
rõndaki bilimsel araş-
tõrmalarõn, sağlõk hiz-
metlerinin aksayacağõ
uyarõlarõnõ sürdürüyor.
Dokuz Eylül Üniver-
sitesi Tõp Fakültesi De-
kanõ Prof. Dr. Hakan
Abacõoğlu, “Bu uy-
gulamanın ne gidile-
cek ne de giden kuru-
ma yararı olacaktır.
Bu sorunun çözümü-
nün bize bırakılması
gerekir. Sürenin 7 aya
indirilmesi sorunu
çözmeyecektir” dedi.
Ege Üniversitesi Tõp
Fakültesi Dekanõ Prof.
Dr. Serhat Bor da
YÖK’ün kararõnõn daha
hoşgörülü olduğunu be-
lirterek, “kardeş üni-
versite” uygulamasõna
yönelik proje hazõrla-
dõklarõnõ söyledi.
Prof. Dr. Serhat Bor,
“Kardeş tıp fakültesi-
nin oluşturulmasına
yönelik içi dolu bir
çalışma hazırlıyoruz.
Bu çalışmayı hazırla-
dıktan sonra YÖK’e
sunacağız” diye ko-
nuştu.
Onur Öymen.
Ahmet Türk.