16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 17 NİSAN 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Ergenekon Savcısına Yakın Tarihten Bir Yaprak Rahmetli Ecevit’in ölümle sonuçlanan hastalığı bir “giz perdesi” altında kaldı. Başbakanlık’taki ofisinde çalışırken, görevli çay- cının getirdiği çayı içtikten sonra başlayan şiddetli karın ağrısı ile kaldırıldığı Başkent Üniversitesi Hastanesi’ndeki tedavi süreci için uyanan kuşku- nun, Ergenekon soruşturmasına taşınacağı kimin aklına gelirdi ki? Üniversite Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal’ı, 12’nci dalganın şüphelileri arasında gözaltına aldı- ran savcı Zekeriya Öz, suçlama kanıtları arasına es- ki Başbakan’ın ölüm nedeni üstündeki o giz perde- sinin altında yatan bulguları da alabilmek için 4 Ma- yıs 2002’de başlayan hastane konukluğunu da so- ruşturmak istiyormuş. Ergenekon soruşturmasında sapla samanın bir- birine karıştırılması, yaşlarla kurular arasında ayırım gösterilmeyişi yüzünden hep mesafeli bakan bir es- ki politikacı ve gazeteci olarak, bu sefer o bakışım- da göreceli bir değişiklik olduğunu söylemeliyim. Son günlerde sergilediği giderek sertleşen politi- kasına karşın, şayet 57’nci hükümetin başbakanı, gerçek yurtsever ve demokrasi savaşçısı, Bülent Ecevit’i ölüme götüren nedenleri bulup çıkartabilir- se Sayın Zekeriya Öz’ü içtenlikle kutlayacağım. O nedenle de bu soruşturma için hukuk, medya, politika alanındaki tüm deneyimlerimi kendisi ile paylaşmaya hazırım. Düğmeye basılan ilk yer Ama Bülent Ecevit’ten kurtulmak isteyen güçler için düğmenin basıldığı yerin Başkent Hastanesi de- ğil, dahası Ankara ve Türkiye de değil; okyanusun ötesi olduğunu Ergenekon savcımızın bilmesi ve ger- çekten ucu açık bir yolculuğa hazır olması gerekiyor. Zamana yolculuk Özetle savcı önce 2001 yılı Şubat’ına sonra da, 2002 yılının Ocak, dahası 2001’in son aylarına doğ- ru bir “zamana yolculuk” yapmaya hazırlansın. ABD Başkan Yardımcısı neocon’cu Dick Che- ney’nin Ankara’ya gelerek sadece Başbakan Ece- vit ile değil; TSK liderleri ile de görüşmek istediği günlere, Cheney’nin komutanlar ile baş başa gö- rüşmesine Ecevit’in ve Başbakan Yardımcısı Bah- çeli’nin karşı çıktıklarını bugün çoğumuz hatırlamı- yor bile. Sanırım onların arasında genç savcımız da vardır. O nedenle şu özet bilgiyi vereyim. ABD bu karşı çıkışa ısrarla direnir. Ara formül Baş- bakan’dan gelir ve Başkan Yardımcısı için verece- ği yemeğe Orgeneral Kıvrıkoğlu da çağrılır. ABD’nin Pentagon temsilcilerinin Ankara’da o görüşmeden sonra sürdürdükleri yoğun kulis 57. Hükümet’in aleyhinde yürütülür. Bir süre sonra da ekonomik krizin ilk dalgaları başkenti vurmaya baş- lar, ülkeye yayılır. MGK toplantılarında hükümete karşı soğuk rüzgârlar eser. Türkiye’deki ekonomik krizin giderek yükseldiği, mağaza ve işyerlerinin birbiri ardına kapandığı, fab- rikalardaki makinelerin durdurulduğu ve Başba- kanlık kapısına kadar gelen ya da getirilen işsiz yurt- taşın işyerindeki kasayı Başbakan’ın ayaklarına fır- lattığı günleri Ergenekon savcısı iyice anımsasın. Washington’daki Dünya Bankası’ndan, krizden çıkmak için Kemal Derviş’in ekonominin başına ge- tirilmesi için Başbakan’a özel yardım telefonu açıl- dığı, Derviş’in 57. Hükümet’e Ekonomiden Sorumlu Bakan olarak atandığı ve nihayet 17 Ocak 2002 Be- yaz Saray Oval Ofis’te Türkiye Cumhuriyeti Başba- kanı ile ABD Başkanı arasında baş başa yapılan gö- rüşmeyi özellikle hafızasının ekranına taşısın. Bazı ipuçları Eşi ile o görüşmeye gelen Başbakan’a, Kemal Derviş’in yanı sıra MHP kanadından Tunca Tos- kay’ın, ANAP’lı Enerji Bakanı Zeki Çakan’ın, Dış- işleri Bakanı İsmail Cem’in, Washington Büyükel- çimiz Faruk Loloğlu’nun, Dışişleri Müsteşar Yar- dımcısı Baki İlkin ile Engin Soysal’ın da refakat et- tiklerini tek tek yazmamın nedeni, Zekeriya Öz’e o buluşmanın görgü tanıkları olarak bu saygın isimle- ri göz ardı etmemesini hatırlatmaktır. Konuşma çok sıcak başlar. Türk Başbakanı’nın mantık süzgecinden geçen dünya olayları, ekonomi ve Türkiye’de sıkıntıya karşı hızla alınan önlemlerin o akıcıİngilizcesiile sergilenişiniBaşkanBush’unhay- ranlıkla izlediği görülür. Başkan konuğunu diploma- tik geleneklerin üstüne çıkarak över ve her bakımdan “stratejik müttefik”i Türkiye’ye yardım sözü verir. Ancak onun da bazı kaygıları vardır ve onların ba- şında Saddam’ın Irak’ı gelmektedir. Bush ülkesinin Irak’a yapacağı müdahale için Türkiye’nin doğrudan ve etkili katkısını beklediğini söyler. Ecevit, yine diplomatik nezaketi elden bırakma- dan Bush’a Türkiye ile Irak’ın hem Müslüman hem de komşu ülke olduklarını anımsatarak bir askeri harekâta sıcak bakmadığını anlatır. Başbakan’a eşlik eden bakanlardan Zeki Çakan, yıllar sonra bir ortak dosta, “o anda Bush’un yüzü- nün asıldığını. Oval Ofis’in adeta buz kestiğini” söy- lemiştir 17 Ocak 2001 gecesini. ABD Başkanı, sadece Kemal Derviş’e sıcak dav- ranır ve Ecevit görüşmeden sonra hiçbir açıklama yapmadan Beyaz Saray’dan ayrılır. Ve sonra... Sonrasını sanırım savcı da anımsayacaktır. Özel- likle 3 Kasım 2001 seçimlerini de. O seçimlere ya- saklı olduğu için katılamayan Erdoğan’ın 10 Aralık 2002’de Washington’da ABD Başkanı Bush ile baş başa yaptığı sıcak görüşmeyi de... İstiyorsa yolun son aşamasında bazı tanıdık ve bugünün çok güçlü isimleri ile de karşılaşacağı- nı bilsin. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] ‘Türkiye’ye döneceğim’İstanbul Haber Servisi - Çağdaş Eğitim Vakfõ (ÇEV) Başkanõ Gül- seven Yaşer, basõn kuruluşlarõna gönderdiği yazõlõ açõklama ile sağ- lõk sorunlarõ nedeniyle yurtdõşõnda tedavi gördüğünü, tedavisinin ta- mamlanmasõnõn ardõndan Türki- ye’ye gelerek bağõmsõz Türk yar- gõsõnõn karşõsõna çõkacağõnõ belirt- ti. Hakkõndaki iddialarõ reddeden Yaşer, yaşananlarõn arkasõnda Fet- hullah Gülen cemaatinin bulun- duğunu ima etti. ÇEV Başkanõ Yaşer, “F tipi son perde!” başlõğõ ile yaptõğõ açõkla- mada 9 yõldõr Fethullahçõlara kar- şõ sürdürülen mücadelenin; 13 Ni- san tarihinde kendisi hakkõnda alõ- nan gözaltõ kararõ ile yeni bir boyut kazandõğõnõ ifade etti. Evinde yapõlan aramalardaki usulsüzlüklere vurgu yapan ÇEV Başkanõ Yaşer “13 Nisan günü evimde yapılan arama 13 saat, er- tesi gün yapılan arama 12 saat sürmüş. Evde hiç kimse yokken yapılan aramaya avukatımız an- cak saat 10.00’da katılabilmiştir. İkinci gün de haber verilmeksizin ve avukatsız bir şekilde yeni bir arama yapılmasının nedeni an- laşılamamıştır” dedi. Kapıcının evi de aranmış... Yaşer, ilk günkü aramada apart- manõn kapõcõsõnõn kelepçelendiği- ni, onun da evinin arandõğõnõ ve ka- põcõnõn kõzõna ait bilgisayara da el konulduğunu anlattõ. Üst katta ki- racõsõnõn oturduğu evin bile özel mahkeme kararõ ile arandõğõnõ ifa- de eden Yaşer, 40 yõllõk meslek ha- yatõna ait tüm belgelere, TRT ya- põmõ belgesellere, araştõrmalarõna, basõm aşamasõnda olan kitabõnõn kaynak belgelerine, Fethullah Gü- len’in televizyon kanallarõnda ya- yõmlanan kasetlerine, “Hocanın Okulları” kitabõnõ yazan iki öğ- rencinin basõn açõklamalarõna, sa- yõsõz belgeye ve bilgisayarõna el ko- nulduğunu kaydetti. Aynõ gün ÇEV merkezinin aran- dõğõnõ, tüm bilgisayarlara ve bursi- yer öğrencilerin dosyalarõna el ko- nulduğunu ifade eden Yaşer, vak- fõn şu anda çalõşamaz durumda ol- duğunu belirtti. Bugüne dek dinci ve bölücü güç odaklarõna, cemaat- lere, tarikatlara yönelik böyle bir arama yapõlmadõğõna dikkat çeken Yaşer, “Zaten bunların amaçla- rı da Cumhuriyet değerlerine bağlı STK’leri ortadan kaldır- maktır. Cumhuriyetin çağdaş değerleri için özveriyle çalışan STK’lerin başlarına gelenler ül- kenin nereye götürüldüğünün gerçek kanıtıdır” dedi. İftiralar sürüyor... Yaşer, ÇEV’in 1999 yõlõnda Si- vil Toplum Kuruluşlarõ Birliği Plat- formu ile birlikte “Hocanın Okul- ları” kitabõnõ yayõmlamasõnõn ar- dõndan inanõlmaz bir iftira kam- panyasõ başlatõldõğõnõ anõmsatarak, bugün aynõ cemaatin ele geçirdiği olanaklarla son perdeyi oynadõğõnõ vurguladõ. Ankara DGM’de Fethullah Gü- len ile ilgili davada ÇYDD ile bir- likte ÇEV’in de müdahil olma ta- lebiyle başvuru yaptõğõnõ anlatan Yaşer, bu talebin ardõnda vakõfla- rõna yönelik inanõlmaz suçlamala- rõn olduğunu belirtti. Bu iftiralara gereken yanõtõn bağõmsõz Türk yar- gõsõ tarafõndan verildiğini vurgula- yan Yaşer şöyle devam etti: “Cumhuriyet düşmanları yıl- madan, azimle iftiralarını şu ya da bu şekilde sürdürüyorlar. 9 yıl önce ileri sürülen gerçek dışı suçlamalar, bugün sanki yeni bir şeymiş gibi Ergenekon id- dianamesinde yer alıyor ve med- yaya birileri tarafından servis ediliyor. Adıma düzenlenmiş sah- te e-postalar, misyonerlik, dar- becilik söylentileri... Tüm suçla- maların hepsini reddediyorum. Atatürkçü düşünceyi ortadan kaldırmak üzere müthiş bir oyun sergileniyor. Olan bitenin far- kında olmamak, bu odakları ve ihanetleri anlamamak için artık ya çok saf olmak gerekiyor ya da bir maşa...” Sağlõk sorunlarõ nedeniyle yurtdõşõnda tedavi gördüğünü belirten ve hakkõndaki iddialarõ yalanlayan ÇEV Başkanõ Yaşer, yaşananlarõn arkasõnda Fethullah Gülen cemaatinin bulunduğunu ima etti. Atatürkçü akademisyenlerin ve eğitim gönüllülerinin gözaltõna alõnmasõ tüm yurtta protesto edildi Tepkiler çığ gibi büyüyor Haber Merkezi - Ergenekon ope- rasyonunda Atatürkçü akademisyen- ler ve eğitim gönüllülerinin gözaltõna alõnmasõna tepkiler tüm yurtta sürüyor. ANKARA: Hacettepe Üniversite- si Rektörü Prof. Dr. Uğur Erdener ve öğretim üyeleri, Ergenekon soruş- turmasõ kapsamõnda aralarõnda rek- törlerin de bulunduğu çok sayõda akademisyenin gözaltõna alõnmasõnõ protesto etti. Rektör Erdener, üni- versitelerinin tüm mensuplarõyla, de- mokrasinin gerçekleşeceği ve hukukun üstün geleceğine gönülden bağlõ ol- duklarõnõ belirtti. TBMM AB Uyum Komisyonu’nun CHP’li üyeleri Onur Öymen, Algan Hacaloğlu, Osman Coşkunoğlu ile DSP Balõkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı yaptõklarõ yazõlõ açõklamada, Ergenekon davasõyla ilgili gerçekleş- tirilen bazõ uygulamalarõn kamuo- yunda ciddi kaygõlar uyandõrdõğõnõ ve Türkiye’nin taraf olduğu insan haklarõ sözleşmelerine ve AB norm- larõna aykõrõlõk taşõdõğõnõ belirttiler. Ostim Sanayici ve İşadamlarõ Der- neği (OSİAD) de yazõlõ bir açõklama yaparak Ergenekon’da son dalga göz- altõ ve aramalara tepki gösterdi. İSTANBUL: İstanbul Eczacõ Oda- sõ, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Eczacõ- lõk Fakültesi Dekanõ Prof. Dr. Güray Sarıyar, öğretim üyeleri ve öğrenci- lerinin bulunduğu yaklaşõk 200 kişi, İÜ Eczacõlõk Fakültesi önünde yaptõkla- rõ bir gösteride Türkan Saylan, ÇYDD yöneticileri ve akademisyenlere des- tek verdi. Eczacõlar ve öğrenciler da- ha sonra, Türkan Saylan’õ Onkoloji Enstitüsü’nde ziyaret etti. Tüm Öğretim Üyeleri Derneği (TÜ- MÖD) Başkanõ Prof. Alpaslan Işık- lı yaptõğõ yazõlõ açõklamada, Ergene- kon’un son dalgasõnda öğretim üye- lerinin ve rektörlerin hedef alõnmasõ- nõn kendilerini derinden yaraladõğõnõ belirtti. Işõklõ, “Bu girişimin ABD Başkanı Obama’nın ziyaretinin he- men ardından gerçekleştirilmiş ol- ması ve AB’nin Ergenekon operas- yonunu sonuna kadar sürdürülme- si yolundaki isteklerinin ortaya ko- nulmuş olması son derece düşün- dürücüdür. Ama Atatürkçülüğe yürekten bağlı ulusumuz, bu sıkın- tıları da aşmasını bilecektir” dedi. Ulusal Sivil Toplum Kuruluşlarõ Birliği Dönem Sözcüsü İlhan Gülek de “Ergenekon çerçevesinde, hu- kuku zorlayan yöntemlerle yapı- lan usulsüz aramalar ve gözaltıları şiddetle protesto ediyoruz” dedi. Gazetemizi ziyaret eden sanatçõ Sa- dık Gürbüz de AKP’nin 29 Mart ye- rel seçiminde oylarõ düştüğü için mu- haliflerini sindirme operasyonlarõna de- vam ettiğini vurguladõ. Gürbüz, “La- iklik karşıtı eylemlerin odağı oldu- ğu Anayasa Mahkemesi’nce belge- lenen bir karşı devrimci partinin saldırganlaşmayacağını düşünmek ya saf dilliliktir ya da işbirlikçilik- tir” dedi. Yazar Alişan Birlik ise ya- põlan operasyonlarõ “31 Mart 1908’in intikamı” olarak değerlendirerek, “Laik, demokrat Cumhuriyet ve bunu savunan aydınları sustarmak için içi boş, anlamsız bahanelerle ay- dın insanları içeri alıyorlar. Gerekçe halkla bu insanları koparmak, med- yanı boş kendi düşüncelerini halka benimsetmektir ama bunu başara- mayacaklar” diye konuştu. SAMSUN: Ondokuz Mayõs Üni- versitesi (OMÜ) Kurupelit Yerleşke- si’ndeki Atatürk Anõtõ önünde topla- nan dekanlar ve öğretim üyeleri, eski rektör Prof. Dr. Ferit Bernay’a des- tek açõklamalarõ yaptõlar. ÖZAKMAN’DAN YALANLAMA ‘ADD’den istifaetmedim’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ya- zar Turgut Özakman, Ergenekon ile ilişki- si olduğu iddiasõyla Atatürkçü Düşünce Derneği’nden (ADD) istifa ettiği yönündeki haberleri yalanladõ. ADD üyeliğinden istifa etmediğini belirten Özakman, sağlõk sorun- larõ nedeniyle ADD Genel Yönetim Kuru- lu’ndan ayrõlmak zorunda kaldõğõnõ bildirdi. Yazar Turgut Özakman, Zaman gazetesi- nin dünkü sayõsõnda “Çılgın Türk Özak- man ADD’den istifa etti” başlõğõyla ya- yõmlanan haberi yalanladõ. Özakman, şunla- rõ kaydetti: “ADD’den değil, Genel Yönetim Kuru- lu’ndan ayrıldım. Genel Yönetim Kuru- lu’ndan ayrılmamın nedeni sadece sağlık- tır. Kalp, şeker, yüksek tansiyon, ülser gi- bi demirbaş hastalıklarım var, hava ha- reketlerine karşı direncim de sıfıra yakın ve 80 yaşındayım. Bu tabloya rağmen is- tifam için başkaca bir neden aramak doğru olmaz. Keşke sağlığım elverseydi de göreve devam edebilseydim.” Söz konusu haberde kendisinin ADD Genel Yönetim Kurulu’ndan ayrõlmasõnõn Ergenekon operasyonunun 12. dalgasõnõn yaşandõğõ zamanda olduğuna yönelik ifa- delerin yer aldõğõna işaret eden Özakman, istifa yazõsõnõ yeni yollamadõğõnõ belirte- rek, “İstifa yazımı mart başında yolla- mıştım. Zamanlama bakımından hiçbir özelliği yoktur” dedi. Haberdeki, Erge- nekon’la ilişki içinde olduğu gerekçesi ile ADD’den istifa ettiğine ilişkin ifadenin yanlõş izlenimlere yol açacak nitelikte ol- duğunu bildiren Özakman, “Bir daha be- lirtiyorum. Sadece sağlığım elvermedi- ği için Genel Yönetim Kurulu’ndan üzülerek ayrıldım” diye konuştu. ‘Demirel Ergenekon’un arkasında’ Milli Eğitim Bakanõ Çelik, 9. Cumhurbaşkanõ Demirel’i, gözaltõna alõnan Prof. Haberal’a verdiği destek nedeniyle eleştirirken, ‘Keşke kendisine muhtõra verildiğinde kaçmasaydõ’ dedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - “Eği- timciler arasında aleni darbe çağrısı yapan, bu işin başında olanları, bir numarayı ara- yarak ‘Emrinizdeyiz’ diyen insanlar var” açõklamasõyla tartõşma yaratan Milli Eğitim Bakanõ Hüseyin Çelik, eski Cumhurbaşka- nõ Süleyman Demirel’in Ergenekon’un ar- kasõnda durduğunu ileri sürdü. Demirel’in Mehmet Haberal’õ havaalanõnda uğurla- masõna sert tepki gösteren Çelik, “Keşke bu yaşına rağmen havaalanına kadar giderek gösterdiği enerjiyi kendisine muhtıra ve- rildiği zaman kaçarak yapmasaydı” dedi. Milli Eğitim Bakanõ Çelik, garip açõkla- malarõyla tartõşma yaratmaya devam ediyor. Çelik, Ergenekon’un 12. dalgasõ ile ilgili ola- rak, “Tijen Mergen, ‘Sen niye baba beni oku- la gönder dedin’ diye soruşturma kapsamına alınmıyor. Saylan, burs verdiği için bu so- ruşturma kapsamında değil. Haberal çok iyi organ nakli yaptığı, iyi bir cerrah olduğu için içeri alınmadı. Eğitimciler arasında ale- ni darbe çağrısı yapan, bu işin başında olanları, bir numarayı arayarak ‘Emri- nizdeyim’ diyen insanlar var” dedi. ‘Bir numarayı biliyor mu?’ Çelik’in bu açõklamasõ “Örgütün bir numarasını nereden biliyor” sorularõna neden oldu. CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, konuyu TBMM gündemine taşõ- yarak “Bir numara kimdir, siz bir numa- rayı nereden biliyorsunuz? Bu kişilerin bir numarayı arayarak ‘Emrinizdeyim’ de- diklerini nasıl biliyorsunuz? Şu ana kadar olan iddianamelerde bir numara diye bir isim yokken, bazı zanlıların ‘Emrinizdeyim’ dediklerine dair bir delil, kayıt yokken, siz bu bilgilere nasıl sahip oldunuz? Henüz ya- zılmamış iddianameleri mi okudunuz? Savcılıktaki telefon kayıtlarını mı dinle- diniz? Sizin bildiklerinizi Adalet Bakanı ve Başbakan da biliyor mu” sorularõnõ yöneltti. ‘Bakanlar Kurulu’na servis var’ CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol da, açõklamalarõ nedeniyle Çelik’i istifaya çağõrdõ. Anadol, “Şimdi şu ortaya çıkıyor; demek ki telefon dinlemeleri, Bakanlar Kurulu üye- lerine servis yapılıyor. Milli Eğitim Bakanı, bu gizli telefon dinlemelerini bilmese, bunu nasıl söyleyecek? ‘Darbecilere servis yapõlõyor’ sözünü, kim darbeci, hangi mahkeme ka- rarıyla ortaya çıkmış, açıklaması lazım... Res- men, doğrudan Ergenekon soruşturmasına müdahale etme hakkını kendinde buluyor” dedi. Milli Eğitim Bakanõ Çelik, tartõşma yaratacak açõklamalarõnõ önceki gün akşam da sürdürdü. Kanal A’da “Görüş Farkı” programõna katõlan Çelik, Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda gözaltõna alõnan Prof. Dr. Mehmet Haberal’õ uğurlamak için Demirel’in havaalanõna gitme- sini ağõr bir dille eleştirdi. Demirel’in Ergene- kon’un arkasõnda durduğunu ileri süren Çelik, “Bunu siyasi hayatında kara bir leke olarak görüyorum. Defalarca darbelere maruz kal- mış bir siyasetçi olarak, darbe kelimesinin bi- le kendisini rahatsız etmesi lazım. Keşke sa- yın Demirel, bu yaşına rağmen havaalanına kadar giderek gösterdiği enerjiyi kendisine muhtıra verildiği zaman kaçarak yapma- saydı. Demirel, demokrasi mücadelesi ver- seydi Türkiye bu noktada olmazdı” dedi. ÇEV Başkanõ Yaşer, tedavisinin tamamlanmasõnõn ardõndan Türk yargõsõnõn karşõsõna çõkacağõnõ belirtti Protesto gösterilerinde Antalya’da (üstte) ‘emperyalizmle mücadele’ vur- gusu yapılırken OMÜ’de aydınların ‘terörist’ gibi sunulmasına öğretim üyeleri tepki gösterdi. (Fotoğraflar: CEMİL CİĞERİM/GÜRSU KUNT) ZEKİ SEZER: SİYASAL DARBE KAYGIMIZ VAR İstanbul Haber Servisi - Eski DSP Genel Başkanõ Zeki Sezer, eski başbakanlardan Bülent Ecevit’in rahatsõzlõk sürecinin 2004’e kadar, tüm boyutlarõyla çok iyi irdelenme- si gerektiğini söyledi. Sezer, “Rahatsızlandığı yıllarda Ec- evit’e karşı bir sivil darbe gi- rişimi vardı. Direnmesi bu yüzdendi. Çünkü o darbelere hep karşıydı. Biz emperyaliz- me karşı durduğumuz için 2002’de parçalandık. Erge- nekon davası süreci o kadar sulandırıldı ki bu işin bir si- yasal darbe haline geldiği kaygımız var” dedi. Kanal D televizyonunda ön- ceki gün yayõmlanan Genç Ba- kõş programõna katõlan Zeki Sezer, DSP’nin her türlü dar- beye karşõ olduğunu kaydetti. Sezer şöyle devam etti: “Ergenekon davası süreci o kadar sulandırıldı ki bu işin bir siyasal darbe haline geldiği kaygımız var. Türki- ye muhalefet yapanların sus- turulduğu bir ülke haline geldi. Hukukun üstünlüğüne saygı duymalıyız ama bunu da kabul edemeyiz. Anayasa- ya darbeciler yargılanmalı maddesini getirsinler biz des- tekleyelim. (...) Benim için is- tifa ettirildi söylentileri var. Bana kimse baskı ile bir şey yaptıramaz. Ben Ecevit’in öğrencisiyim.” ÇYDD’yebağışkampanyası Haber Merkezi - Kanal D televizyonu, Erge- nekon operasyonu kapsamõnda merkez ve şubele- ri aranarak belge ve arşvilerine el konulan, yöne- ticileri gözaltõna alõnan ÇYDD için bağõş kam- panyasõ başlattõ. Bugün de sürecek olan kampan- ya için bağõşlar, Türkiye İş Bankasõ Kuledibi Şu- besi’nin (Şube Kodu: 1078) 250469 numaralõ he- sabõna yatõrõlabilecek. Bağõş yapacak olanlar ay- rõca 5 TL karşõlõğõ tüm cep telefonu operatörlerin- den “5414” numaraya boş SMS gönderebilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle