16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 17 NİSAN 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15 KEDİ GÖZÜ VECDİ SAYAR Genç Günler Sanat dünyamız hareketli günler yaşıyor. Bir yan- da “İstanbul Film Festivali”, öte yanda mevsim sonu- nun geleneksel tiyatro ödülleri ve yeni Yürütme Ku- rulu’nun oluşumuyla, yeni bir ivme kazanması bekle- nen “İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti” çalışma- ları… Yürütme Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç’e ve çalışma arkadaşlarına başarılar dilerken, 2010’un İs- tanbul için önemini bir kez daha vurgulamak isterim. Kuşkusuz, tek başına “Kültür Başkenti” sıfatı İs- tanbul’a bir şey kazandırmaz. “Sahne Senin İstanbul” gibi içeriksiz reklamlarla kendimizi oyalamak yerine, kentin kültürel mirasına ve yaratıcı geleneğine sahip çıkmamız, kültür–sanat alanındaki potansiyelimizi dünyaya daha iyi tanıtmak için çaba sarf etmemiz ge- rekir. Kültürel mirasa ilişkin duyarlık konusunda elbette he- pimiz hemfikiriz. Ne var ki, yalnızca kente yeni kültür yapıları kazandırmak, mevcut yapıları onarmakla iş bit- miyor. Bu binaların kentin kültür yaşamına katılması- nı sağlayacak örgütlenmeleri de düşünmek gerekiyor. Bunun yolu da, insan sermayesine yatırım yapmak- tan, katılımcılığı sağlamaktan geçiyor. Başından beri altını ısrarla çizdiğimiz üç husus var: Katılım, saydamlık ve ‘ehliyet’e değer veren adil bir yö- netim… Türkiye’nin (özellikle, İstanbul’un) kültür-sa- nat alanındaki dinamizmi şu anda dünyanın tüm kül- tür merkezlerinde ilgiyle izleniyor. Genç sanatçılarımız, yazarlarımız, mimarlarımız, tasarımcılarımız, sinema- cılarımız uluslararası planda ciddi başarılar kazanıyor. Çoğunlukla, kamudan hiç destek almaksızın elde edi- len başarılar bunlar. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın sinemaya, tiyatroya, kitap fuarlarına verdiği desteği bil- miyor değilim, ama bu desteğin çok daha geniş bo- yutlara ulaşması gerektiğini düşünüyorum. Avru- pa’da sanatçılara sağlanan desteklerin, yarışmaların sanatın gelişmesi adına ne denli hayati olduğu tartış- ma götürmez bir gerçek. Benzer yöntemlerle, gele- ceğimizin mimarları genç sanatçıların önünü açmak gerekiyor. Gençlere yapılacak yatırımın yanı sıra, us- talara verilecek ‘sipariş’lerle de, sanat dünyamıza ye- ni eserler kazandırılabilir. İstanbul 2010 için yola çıktığımız günlerde, sahip çık- tığımız ‘yönetişim’ anlayışının (kamu-sivil toplum or- taklığı), kültür yönetimi alanında tüm kamu kuruluşlarına model oluşturabileceği özlemini taşıyorduk. Sonraki zamanlarda, bu coşkunun yerini ‘tek adam kim olacak’ tartışması aldı… Şimdi, yeniden başlarken, bu özle- mimizi hatırlamakta, “İstanbul 2010” sanat tekelleri- nin güçlenmesine mi, yoksa sanat alanında yeni di- namiklerin oluşmasına mı destek sağlayacak sorusunu sormakta yarar var… 2010’un yeni yönetiminin, bu oluşumdan umudu- nu kesmiş, büyük ölçüde heyecanını yitirmiş sanat- çılarımızla tutarlı, ilkeli bir ilişki içine girmesi, 2010 üze- rindeki kuşku bulutlarını dağıtmak adına atılacak bi- rinci adım olmalı. Onlara, ‘işveren-işçi” ilişkisi pence- resinden değil, ‘proje ortağı’ penceresinden yaklaşıl- dığında, bakın nasıl değişecek her şey… Her şeyden önce, sanatçılarımıza güvenmemiz gerekiyor. İstanbul üstüne kısa filmler yaptırılacaksa, neden yabancı yönetmenler aransın, neden bir pro- je yarışması ile bizim sinemacılarımız teşvik edilme- sin? Bugün, çağdaş sanattan tasarıma, mimariden ede- biyata, hemen her alanda uluslararası başarılara im- za atan sanatçılarımız var. Sinemamızın yakaladığı ba- şarı çizgisinin en güzel kanıtı, bu yıl “İstanbul Film Fes- tivali” programında yer alan 42 Türk filmi. Gençlerin başarısını, sinemada olduğu kadar tiyat- roda da gözlemlemek olası. Mekânsal sorunlarla boğuşan, göçebeler gibi bir salondan ötekine koştu- rarak oyunlarını sergileyen genç tiyatrolarımızın ça- balarını hayranlıkla izliyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın “Genç Günler”ini dört gözle beklerken, bu kuruma bir Gençlik Birimi ve Ço- cuk Tiyatrosu kazandıran Orhan Alkaya’ya ve Üs- küdar’daki Tekel depolarından çağdaş bir tiyatro ya- ratan Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin’e teşekkürler… Ve İstanbul’un en ‘genç’ sahnelerine mer- haba… [email protected] [email protected] S ahnede bir ateş parçasõydõ… Sahnede bir buz dağõydõ… Âşõktõ, vamptõ, afacan ço- cuktu, erotikti, dişiydi, erkeksiydi, ko- mikti. Tarih bilincini üstlenmişti. Eleştiriyi, he- saplaşmayõ, ironiyi üstlenmişti. Tiyatro, müzik, şan, kabare, dans, mim, pantomim sanatlarõnõ ikin- ci bir ten gibi.. eti, kemiği gibi içselleştirmişti! Geç- mişle gelecek arasõnda durmuş bize sesleniyordu! Önceki akşam, İş Sanat’õn ağzõna dek dolu sa- lonunda Ute Lemper bir kez daha İstanbul izle- yicisini avcuna alõp peşi sõra sürükledi! Ute Lemper’in İstanbul’la 3. buluşmasõydõ. İl- ki 1995’te Uluslararasõ Tiyatro Festivali’nde; ikin- cisi 2000’de Caz Festivali’ndeydi. (Teşekkürler İKSV-İstanbul Kültür Sanat Vakfõ!) İlkinde Kurt Weil’õn müziği, Brecht’in sözleri, ikinci- sinde Philip Glass, Elvis Castello, Tom Waits, Nick Cave besteleri ağõr basõyordu. Bu kez her ikisi birden! Beni en çok etkileyen, “mükemmel”i yakalamõş bir sanatçõnõn, kendini bunca değişti- rebilmesi, geliştirebilmesi ve her daim yenile- mesiydi... BERLİN’DEN DÜNYAYA Konsere ve tüm yolculuklara hep Berlin’den başlõyordu. (1963 doğumlu) “Tepeden tırnağa aşk için koşullandırılmışım” diyen buğulu ve gi- zemli sesi, Almancanõn tüm renklerini ortaya ko- yarken Alman tarihini sorguluyordu. “Dün ile yarın arasında işte İstanbul’dayım” derken, geçmişin hayaletleriyle birlikte İstanbul cinlerini de sahneye çağõrdõ ve İstanbullu “Mi- lord”lara Piaf’ça seslendi. Berlin’de “r”leri yuvarladõ, İstanbul sözcüğü- nü bin çeşit söyledi, iki kent arasõnda gidip gelirken Berlin’in tarihini birkaç dakikada özetledi. “Su- rabaya Johny”yi yeryüzünün en sessiz fõsõltõsõyla söyledi. Sevdiği Johny’ye “domuz herif” diye küfrederken aşkõn tarifini yapõyordu. Brell’in “Amsterdam”õnda bir dinamit, patlayan bir volkandõ. Lotte Lenya’nõn “Nana’nın Sui- ti”nde, Piaf’õn “Akordiyoncusu”nda, Léo Fer- ré’nin gel git’lerinde avuçlarõyla yüreğinize do- kunuyordu. Şarkõlarõnõ yalnõz sesiyle değil, saçlarõyla, omuzlarõyla, kollarõyla, bacaklarõyla, parmak uçlarõyla söylüyordu. Zaman zaman yüzünü bir “maske” olarak kullanõyordu. “Maskeleri” sürekli değiştiri- yordu. Sahnede var olma biçimi çarpõcõydõ. Kâh piyanonun üzerine uzanõ- veriyor, kâh öndeki tabureye tünüyor- du. Ayağõnõ her savuruşta savrulan ba- cak mõ, ses mi, yoksa haksõzlõğa bir tek- me miydi anlamadõm. Almanca, Fran- sõzca, İngilizce şarkõlarõ ve bol bol ko- nuşmalarõ, doğaçlamalarõyla ses yelpa- zesinin, beden yelpazesinin sõnõr tanõ- mayan açõlõmlarõnõ ortaya döküyordu! ERGENEKON’DAN MI KORKTU? Ute Lemper tiyatro ve ka- bare ustasõ aynõ zamanda. New Yorklu dört müzisyen ve çalgõlarõyla “oynuyor- du”. Bir ara boynuna dola- dõğõ kõpkõrmõzõ “Boa”nõn öyküsünü anlattõ: (Boa, bol tüylü bir zamazingo) Marlene Dietrich’ten Pi- af’a.. onlardan Tatcher’a, Merkel’e derken Carla Bruni’ye geçen (her bi- rini “oynuyor”) bu boa.. derken Bayan Erdo- ğan’õn eline geçmemiş mi! Millet çok gülmeye başlayõnca Ute Lem- per “Şaka, şaka” diye geri adõm attõ. O an acaba Ergenekon so- ruşturmasõndan mõ korktu diye düşünme- dim değil. Bu düşüncemi doğrularcasõna tam fi- nalde, dinmeyen alkõşlar karşõsõnda bu kez de “Üç Kuruşluk Opera”, “Cabaret” ve “All That Jazz” potburisine girişmez mi! Uzun ince bedenini, beyazdan daha beyaz sõrt ve göğüs dekoltesini, kollarõnõ örten siyah pardösü ve başõna geçirdiği melon şapkayla gözlerimize baka baka söyledi: “Hoş geldiniz! Yolsuzluklara hoş geldiniz! Ekonominin çöküşüne, demok- rasinin çöküşüne, özgürlüğün çöküşüne hoş gel- diniz! Bugünlere hoş geldiniz!..” Aslõnda Ute Lemper, Brecht’in dün söylediği- ni, yani “Üç Kuruşluk Opera”nõn Mackie Messer şarkõsõnõ söylüyordu! Ancak bu sözleri bugün burada söylediği için, salt bizim için söylenmiş gibi geldi. İşte sanatõn gücü bu olsa gerek. Ustalarõn elinde söz, müzik, tiyatro müthiş bir silaha dönüşüyor! İktidardaki- lerin korkmasõ boşuna değil! Teşekkürler Ute Lemper. Teşek- kürler İş sanat. TEŞEKKÜRLER GENCO ERKAL Bütün zamanlarõn en büyük teşekkürü Genco Erkal’a… Bu- güne dek Genco Erkal ve tiyatro- su üzerine çok yazõ yazdõm. Bugün sadece ve sadece ona teşekkür etmek istiyorum. Yalnõz eşsiz bir sanat- çõ olduğu için değil, insan olduğu için. Yüreğiyle aklõnõ bütünlediği için. Oynanan oyunlarõ bozmakta kararlõ olduğu için. Direnmekten vazgeçmediği için… Bugüne dek kazandõğõ sayõsõz ödülden daha değerli bir ödülü bu- gün ülkesini seven her çağdaş birey, Genco Erkal’a şu son davranõşõ ne- deniyle veriyor. Teşekkürler Gen- co. İyi ki varsõn! P.S: Sevgili Okurlar, yarõn 14. İz- mir Kitap Fuarõ açõlõyor. Fuar alanõna yolu düşenleri saat 13.30’da Cumhuriyet Kitapla- rõ standõna beklerim. www.zeyneporal.com faks: 0 212 257 16 50 ‘Hoş geldiniz ekonominin çöküşüne, demokrasinin çöküşüne, özgürlüğün çöküşüne… Bugünlere hoş geldiniz!’ diye sesleniyordu UteLemperbüyüledi! TMK mağduru çocuklara şiirler Kültür Servisi- 30 şair bugün saat 14.30’da PEN Yazarlar Derneği mer- kez binasõnda, Diyarbakõr’da yargõ- lanan 14 - 16 yaşlarõndaki çocuklarõn duruşmasõyla eşzamanlõ olarak, onlar için yazdõklarõ şiirleri okuyacak. Te- rörle Mücadele Kanunu (TMK) mağ- duru çocuklar için düzenlenen ve ka- tõlõmcõ şairlerin bu çocuklar için yaz- dõğõ şiirleri okuyacağõ etkinlik, ‘Ço- cuklar İçin Adalet Çağırıcıları’ ad- lõ platform tarafõndan düzenleniyor. Katõlõmcõ şairler ise Berfin Zender- lioğlu, Bilal Kayabay, Bilgin Adalı, Cahit Koytak, Enver Ercan, Fatma Şengil Süzer, Fikri Cumhur, Gül- süm Cengiz, Halil İbrahim Özcan, Kawa Nemir, Kemalettin Bal, Kü- çük İskender, Metin Cengiz, Mirza Metin, Murathan Mungan, Müslim Çelik, Neşe Yaşın, Nihat Ziyalan, Nurullah Can, Onur Caymaz, Ömer Erdem, Roni Margulies, Sen- nur Sezer, Seyhan Erözçelik, Sezai Sarıoğlu, Şeymus Diken, Tarık Gü- nersel, Tekin Gönenç, Tevfik Taş ve Zeynep Arkan. (0212 292 00 26) ETKİNLİK YARIN Tahsin Yücel’le buluşma Kültür Servisi - Tahsin Yücel, son ki- tabõ ‘Golyan Devrimi’ üzerine ko- nuşmak üzere Nâzõm Hikmet Kültür Merkezi’nde yarõn saat 16.00’da Ruhi Su Salonu’nda okurlarõyla bu- luşuyor. Hayristan Cumhuriyeti’nde geçen öykülerden oluşan Golyan Devrimi, yarõm akõllõ Golyan balõ- ğõnõn peşine takõlan sürüyü anlatõyor. Golyan, Erich von Holst adõndaki bi- lim adamõnõn üzerinde araştõrma yaptõğõ bir balõk türü. Bu araştõrma- da, golyan balõklarõndan birinin bey- ninin, sürüde birlikteliği sağlayan ön kõsmõ çõkarõlõyor ve sonra bu balõk türdeşlerinin arasõna bõrakõlõyor. Ya- rõm beyinli balõğõn sürüyü rahatlõk- la bõrakõp başka bir yöne gidebildi- ği gözleniyor. Ayrõca diğer balõklar da hangi yöne gittiğini bilmeyen yarõm akõllõ balõğõ, sürü halinde takip ediyorlar. (0 216 414 22 39) ‘Rahat ‘Yaşamaya Övgü’ sahnede Kültür Servisi - 2008 - 2009 Sadri Alõ- şõk Tiyatro Ödülleri’nde ‘Müzikal ya da Komedi Dalında’ ‘Yılın En İyi Yapımının Yönetmeni’ (Nesrin Ka- zankaya); ‘Yılın En İyi Erkek Oyuncusu’ (Levent Öktem); ‘Yar- dımcı Rolde Yılın En İyi Kadın Oyuncusu’ (Başak Meşe); ‘Yar- dımcı Rolde Yılın En İyi Erkek Oyuncusu’ (Erdinç Anaz) ödülleri- ni alan ‘Rahat Yaşamaya Övgü’ oyunu cuma, cumartesi 20.00’de; pazar 18.30’da sahneleniyor. Bertolt Brecht’in metinlerinden Nesrin Ka- zankaya uyarlayõp yönetiyor. (0 212 245 44 60) Ute Lemper bir kez daha İstanbul izleyicisini avcuna alıp peşi sıra sürükledi. (Fotoğraf: Mehmet Çağlarer) T.C. YÜKSEKÖĞRETİM KURULU ÖĞRENCİ SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ BAŞKANLIĞI’NDAN 1. Anne veya babasõ, işi veya görevi nedeniyle yurtdõşõnda bulunduğu sõrada, lise öğre- nimlerinin en az son üç yõlõnõ bu ülkelerin lise veya dengi meslek okullarõnda yapan öğ- renciler için yükseköğretim kurumlarõmõzõn Türk Dili ve Edebiyatõ, Türk Dili ve Edebiyatõ Öğretmenliği, Tarih, Tarih Öğretmenliği, Coğrafya, Coğrafya Öğretmenliği, İlahiyat, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği, İşitme Engelliler Öğretmenliği, Zihin Engelliler Öğretmenliği, Alman Dili ve Edebiyatõ, Almanca Öğretmenliği, Fransõz Dili ve Edebiya- tõ, Fransõzca Öğretmenliği, İngiliz Dili ve Edebiyatõ, İngilizce Öğretmenliği, Sõnõf Öğret- menliği, Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik, Konaklama İşletmeciliği, Konaklama İşletme- ciliği Öğretmenliği, Seyahat İşletmeciliği, Seyahat İşletmeciliği ve Turizm Rehberliği, Se- yahat İşletmeciliği veTurizm Rehberliği Öğretmenliği, Radyo, Sinema ve Televizyon, Ga- zetecilik, Halkla İlişkiler ve Tanõtõm, Sosyoloji, İktisat, İşletme, Kamu Yönetimi, Ulus- lararasõ İlişkiler, Uluslararasõ Ticaret, Bankacõlõk ve Finans, Mütercim - Tercümanlõk, Si- yaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, Siyaset Bilimi ve Uluslararasõ İlişkiler, Turizm İşletme- ciliği, Turizm ve Otel İşletmeciliği, Turizm ve Otelcilik programlarõnda T.C. Yükseköğ- retim Kurulu’nca ayrõlan 1500 kişilik kontenjana öğrenci seçmek amacõyla Yurt Dõşõnda Çalõşanlarõn Çocuklarõ İçin Yükseköğretime Giriş Sõnavõ (YÇS) yapõlacaktõr. Bu sõnava başvuru koşullarõ 2009 YÇS Kõlavuzu’nda yer almaktadõr. 2. Sõnav, 5 Temmuz 2009 tarihinde Türkiye’de Ankara ve Almanya’da Köln şehirlerinde yapõlacaktõr. 3. Sõnavla ilgili ayrõntõlõ bilgi içeren Kõlavuz ile 2009 YÇS Aday Bilgi Formu 6-24Ni- san 2009 tarihlerinde ÖSYM’nin http://www.osym.gov.tr internet adresinden sağlanabi- lecektir. Kõlavuz satõşõ ve dağõtõmõ yapõlmayacaktõr. 4. Sõnava başvurmak isteyen adaylarõn 2009-YÇS Kõlavuzu’nu dikkatle incelemeleri gerekmektedir. İlgililere duyurulur. ÖSYM BAŞKANLIĞI Basõn: 18908 TC DÜZCE 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINIRIN AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosya No: 2008/2268 E. Bir borçtan dolayõ hacizli ve aşağõda cins, miktar ve kõymetleri yazõlõ mallar üzerinde Düzce İş Mahkemesi’nin 2008/413 E. sayõlõ dosyasõ üzerinden konulan ihtiyati tedbir ka- rarõ baki kalmak kaydõ ile satõşa çõkartõlmõştõr. Birinci arttõrma 06.05.2009 günü saat 11.05-11.10’da Sarõçökek köyü Poyrazlar mevkii Kaynaşlõ/Düzce’de yapõlacak ve o günün kõymetlerinin %60’õna istekli bulunmadõğõ tak- dirde 11.05.2009 günü aynõ yer ve saatte 2. arttõrma yapõlarak satõlacağõ, şu kadar ki, art- tõrma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin %40’õnõ bulmasõnõn ve satõş isteyenin ala- cağõna rüçhanõ olan alacaklõnõn toplamõndan fazla olmasõnõn ve bundan başka paraya çe- virme ve paylarõn paylaştõrma masraflarõnõ geçmesinin şart olduğu, mahcuzun satõş bede- li üzerinden KDV’nin alõcõya ait olacağõ ve satõş şartnamesinin icra dosyasõnda görülebi- leceği, masrafõ verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği, sa- tõşa iştirak etmek isteyenlerin muhammen bedelin %20’si oranõnda nakit para ya da eşde- ğerde banka teminat mektubu vermeleri şarttõr. Fazla bilgi almak isteyenlerin yukarõda ya- zõlõ dosya numarasõyla dairemize başvurmalarõ ilan olunur. 10.04.2009 Muhammen kõymeti LİRA: 200.000,00 YTL ADEDİ: 1 CİNSİ: ASSYST BULLMER MARKA PROCOT XL7501 KESİM MAKİNASI, ÜZE- RİNDE BİLGİSAYAR MEVCUT 200.000,00 YTL Toplam (İc. İf. K. 114/1, 114/3) Basõn: 20488
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle