19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 9 MART 2009 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN [email protected] DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ AKP ve Dış Politikada Tehlikeli Eğilimler AKP işbaşına geldiğinden bu yana iç politika- da olduğu gibi dış politikada da gündeme gelen kimi olaylar karşısındaki yaklaşımlarıyla siyasal din- ci akidesini giderek daha açık ve net bir biçimde ortaya koymaya başlamış görünmektedir. İsrail’in Gazze saldırısı, AKP yönetimi için bir İs- rail-Filistin sorunu olmaktan çok, Davos’ta sah- neye konulan şov ve sonrasında yaşanan traji- komik gelişmeler dahil, tümüyle, ülkedeki yerel se- çimler arifesinde dinci kesime ve İslam dünyası- nın radikal akımlarına yönelik niteliksiz bir “ara- besk” dayanışma gösterisinden ibarettir ve ön- celikle de siyasal İslamın hâkim olduğu ya da ağır bastığı ülkelere yöneliktir. Nitekim yakından iz- lendiğinde AKP yönetiminin siyasal İslamcı “yol arkadaşlarının”hızla arttığını gözlemek olasıdır. Bu, kolaylıkla anlaşılacağı üzere, aynı zamanda ülkenin AB’den, giderek Batı’dan, daha da önemlisi laik düzenden hızla uzaklaşmakta olduğunun şaşmaz göstergeleri arasındadır. Nitekim AKP yönetimi- nin son günlerde ekonomik konularda Körfez şeyhlerine giderek geleneksel partnerleriyle iliş- kileri rafa kaldırıp yavaş yavaş İslam dünyasına yö- nelmeyi düşlediği açık ve net bir biçimde görül- mektedir. AKP yönetimi, uluslararası konularda birlikte ha- reket ettiği siyasal İslamcı yol arkadaşlarına bu kez, salt dinci olması nedeniyle Uluslararası Ce- za Mahkemesi tarafından Darfur’da 300 bin kişi- nin öldürülmesi, 2.5 milyon insanın da göçe zor- lanarak aç-açık bırakılmasının sorumlusu olarak hakkında tutuklama kararı çıkardığı Sudan Dev- let Başkanı Ömer el Beşir’i de katmış bulun- maktadır. Üstelik bununla da kalmamış, dün şa- tafatla ağırladığı dinci liderin bugün bir alay din- ci ülke ile birlikte BM’de savunulmasını da üst- lenmiştir. AKP bunu yapmakla BM’yi ye Batı dün- yasını karşısına almakta sakınca görmemiştir. Üs- telik Batı dünyasının neredeyse tümüne ters düşmek pahasına üstlenilen savunmanın sonuç vermesi ve El Beşir’i tutuklanmaktan kurtarmasının da hemen hiç şansı bulunmamaktadır. EI Beşir, Sudan’da yardım faaliyeti sürdüren 10’u aşkın si- vil toplum kuruluşunu sınır dışı ederek bir mil- yondan fazla aç insanı gıdadan ve sağlık hiz- metlerinden yoksun ve çaresiz bırakmıştır. UCM’nin tutuklama kararının ülkede süren barış görüşmelerini olumsuz yönde etkileyeceği yö- nünde ileri sürülen savlar ise mesnetsizdir. Zira 2003 yılından bu yana süren barış görüşmelerin- de bir arpa boyu da olsa ilerleme sağlanamamıştır. Sudan Devlet Başkanı El Beşir’in UCM tarafın- dan çıkarılan tutuklama kararına, “... sevin ya da sevmeyin sonuçta halk tarafından seçilmiş bir cumhurbaşkanı hakkında tutuklama kararının ge- rekçesinin tatmin edici olması gerekir” diyerek kar- şı çıkan Sayın Meclis Başkanı Toptan, sanırız Ge- neral El Beşir’in 1989’da demokratik seçimlerle iş- başına gelen El Mehdi yönetimini bir grup suba- yın ve Hasan el Turabi’nin İslamcı Ulusal Cep- he’sinin desteğiyle gerçekleştirdiği “bir darbeyle” devirerek iktidara geldiğini unutmuş görünüyor. Gerçek şu ki, El Beşir kuzeyde Müslüman ço- ğunluğun, Güney’de ise Hıristiyan ve animistlerin (canlıcılık) yer aldığı 40 milyonluk Sudan’ın bütü- nüyle İslamlaştırılması ve ülkenin tümünde şeria- tın hâkim kılınması için güneye karşı 1983’te baş- latılan savaşta, 2005 yılına kadar 300 bin insan can vermiş ve başkent Hartum, Afgan cihatçılarından El Kaide’nin lideri Bin Ladin’e uzanan teröristle- rin üssü haline gelmiştir. EI Beşir UCM tarafından “savaş suçlusu” ve “insanlığa karşı suç işlemekten” sorumlu olduğu ve mahkeme önünde hesap ver- mesi için tutuklanmak istenmektedir. AKP iktidarının El Beşir’e sahip çıkarken olaya nesnel bakmadığı açıkça görülmektedir. Anlaşı- lan o ki AKP yönetimi, El Beşir olayına siyasal İs- lamcı tercihler doğrultusunda yaklaşmaktadır. Zi- ra, örneğin Çin gibi Sudan’la ahım şahım eko- nomik ilişkiler içinde değildir. Bunu, bazı Afrika ül- kelerinin Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’nin yap- tırım gücü olmayan üyeliğine seçilmesine destek vermelerinin diyeti olarak görmek de mümkün de- ğildir. Sanırız bu konuda da siyasal İslamcı da- yanışma ağır basmıştır. Nitekim benzer tutum için- de olan yol arkadaşlarına bakıldığında bu açıkça görülmekte değil midir? 300 bin kişinin yaşamõnõ yitirdiği Sudan’õn sorunlu bölgesinde tüm çabalara rağmen şiddet önlenemedi Darfur’da insan haklarõ kaybetti Adaleti seç Afrika DESMOND TUTU (*) Sudan Devlet Başkanõ Ömer Hasan el Beşir hakkõndaki tutuklama emri, Afrika liderlerini bir tercihe zorluyor. Tercihleri adaletten mi, adaletsizlikten mi yana olacak? Kurbanõn yanõnda mõ yer alacaklar, zalimin yanõnda mõ? Tercih açõk, ama yanõtõn birçok Afrika liderine bu kadar uzak oluşu utanç verici. Sudan’daki kurbanlar Afrikalõ olduğuna göre, Afrikalõ liderlerin suçlulardan hesap sorulmasõnõn en kararlõ savunucularõ olmalarõ gerekirdi. Ne var ki Darfur’da çile çekenlerin yanõnda olmak yerine, Afrikalõ liderler şu ana kadar Afrika’nõn o köşesini mezarlõğa çeviren bir adamõn ardõndan yürüdüler. Geçen temmuz ayõnda duyulan, soykõrõm yapmakla, savaş suçu ve insanlõğa karşõ suç işlemekle suçlanan Beşir hakkõnda, başsavcõ Luis Moreno-Ocampo’nõn tutuklama emri çõkarmaya çalõştõğõ haberine yanõt olarak Afrika Birliği, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne hitaben bir tebliğ hazõrlayarak, mahkemenin takibatõ durdurmasõnõ istedi. KURBANLAR AFRİKALILAR Darfur’daki soykõrõmõ kõnamak yerine, birlik Afrika liderlerine haksõz muamele yapõldõğõ yolundaki kaygõlarõn altõnõ çizdi ve Beşir’in mahkemeye engel olma çabalarõna destek verdi. Kõsa bir süre önce, hemen hemen bütün Afrika ülkelerini içine alan, 130 gelişmekte olan ülkenin üyesi olduğu, BM’nin etkili bir örgütü olan “77’ler Grubu”, Sudan’õ yönetime geçirdi. Bu zafer, Afrikalõ üyelerin mahkeme tarafõndan suçlu bulunmasõ beklenen Devlet Başkanõ’na rağmen Sudan’õn adaylõğõnõ onaylamasõndan sonra geldi. Beşir’e yönelik kararõn, hukuk sisteminin ve özellikle de uluslararasõ mahkemenin, Afrika’ya karşõ taraflõ bir tutum sergilendiği hissi veren kõşkõrtmalar için kullanõlmasõnõ esefle karşõlamaktayõm. Adalet, kurbanlarõn menfaati içindir ve burada kurbanlar Afrikalõlardõr. Bu kararõ Batõ’nõn bir komplosu gibi göstermek, Afrikalõlarõ küçük düşürmek ve kõtanõn birçok yerinde gözlemlemekte olduğumuz, Afrikalõlarõn adalete olan bağlõlõklarõnõ hafife almaktõr. 20’den fazla Afrika ülkesinin Uluslararasõ Ceza Mahkemesi’nin kurucularõ arasõnda olduğunu ve mahkemeye katõlan 108 ülkeden 30’unun Afrika’dan olduğunu hatõrlamakta yarar vardõr. BARIŞ İÇİN ADELET Mahkemenin dört aktif soruşturmasõnõn da Afrika’da yürütülüyor olmasõ, mahkemenin önyargõlõ olmasõndan değil, ilgili üç ülkenin kendilerinin (Orta Afrika Cumhuriyeti, Kongo ve Uganda) savcõnõn müdahale etmesini istemesinden kaynaklanmaktadõr. İçlerinde bir tek Darfur meselesi Güvenlik Konseyi tarafõndan mahkemeye taşõnmõştõr. Savcõ kendi inisiyatifi ile Afganistan, Kolombiya ve Gürcistan’da soruşturma yürütmeyi dikkate almaktadõr. Afrikalõ liderler mahkemenin attõğõ adõmõn Darfur’da adaletin teşvik edilmesine bir engel oluşturacağõnõ söylemektedir. Ancak bölgede yaşayanlar adalete kavuşmadõkça gerçek bir barõş ve güvenlik sağlanamaz. Orada barõş yok, çünkü adalet de var olamadõ. Adalet acõlõ ve zahmetli de olsa, alternatifinin, yani hesap sormanõn ihmal edilmesinin daha da kötü olduğunu gördük. Beşir hakkõnda çõkarõlacak tutuklama kararõ, Sudan halkõ ve güçlü insanlarla hükümetlerin insanlõk dõşõ uygulamalarõndan dolayõ hesap sorulabilmesiyle ilgili kuşkularõ olan diğerleri için unutulmayacak bir an olacak. Afrikalõ liderler bu tarihi kararõ bozmaya çalõşmak yerine desteklemeliler. (*) Eski Cape Town Anglikan Kilisesi Başpiskoposu ve 1984 Nobel Barõş Ödülü Sahibi İngilizceden çeviren: Çimen Turunç Baturalp (International Herald Tribune, 3 Mart 2009) TUTU : Orada barõş yok, çünkü adalet de var olamadõ. Adalet acõlõ ve zahmetli de olsa, alternatifinin, yani hesap sormanõn ihmal edilmesinin daha da kötü olduğunu gördük. BM, 6.2 milyon nüfuslu bölgede 4.7 milyondan fazla kişinin savaştan etkilendiğini tahmin ediyor. Bunlarõn neredeyse yarõsõ çocuk. BM rakamlarõ, bölgede 700 bin kişinin savaş koşullarõnda büyümüş olabileceğini gösteriyor. SAHİBİNDEN ALİBEYKÖY GÜZELTEPE’DE 140 VE 70 M2’LİK BAHÇE İÇERİSİNDE MÜSTAKİL GECEKONDU SATILIK 0535 270 35 09 - 0212 607 08 76 ÖMER ŞOEB Sudan, Kamerun Dağlarõ tarafõndan Doğu ve Batõ bölgelerine ayrõlõr. Kuzey, Güney ve Batõ Eyaletleri olmak üzere üç eyaletten oluşan Doğu bölgesi, 2000’li yõllarõn başlarõndan beri medyanõn ilgi odağõ. Madenler açõsõndan zengin, teknoloji fakiri Doğu bölgesindeki çatõşmanõn kökleri, hatalõ tarõm politikalarõyla, çölleşmenin gerginliği tõrmandõrdõğõ ve köylülerle çiftlik sahipleri arasõnda aşiret savaşõnõ körüklediği 1980’li yõllarõn başlarõna dayanõyor. Komşu ülkeler Libya ve Çad arasõndaki savaş da bölgede silah kaçakçõlõğõnõn patlamasõna yol açtõ. Birleşmiş Milletler (BM), Darfur’da savaşõn başladõğõ 2004’ten beri 300 bin kişinin öldürüldüğünü ve 6.2 milyon nüfuslu bölgede 4.7 milyondan fazla kişinin savaştan etkilendiğini tahmin ediyor. Bunlarõn neredeyse yarõsõ çocuk. BM rakamlarõ, bölgede 700 bin kişinin savaş koşullarõnda büyümüş olabileceğini gösteriyor. BM verileri, Afrika yerlisi Sudanlõlara karşõ soykõrõm uygulanmõş olabileceğine işaret ediyor. Evrensel İnsan Haklarõ Bildirgesi’nin her maddesinin ve alt maddesinin ihlal edildiği bölgedeki durum, uluslararasõ kuruluşlarõn acilen eyleme geçmesini gerektiriyor. 2004’te Sudan hükümeti, BM insan haklarõ gözlemcilerinin bölgeye yerleştirilmesine izin verdi ve gözlemcilerin sayõsõ kõsa sürede 10 bine çõktõ. Eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan, İnsan Haklarõ Yüksek Komiseri Louise Arbour ve soykõrõm konusundaki özel danõşmanõ Juan Mendez’i Darfur için görevlendirdi. İkili, Sudan hükümetinin bölgede insan haklarõnõ ve uluslararasõ yasalarõ ciddi olarak ihlal ettiğini rapor etti ve çatõşan taraflarõ acilen ateşkes ilan etmeye çağõrdõ. Raporun sonuç bölümünde, “Sudan hükümeti soykırım politikası izlememekle birlikte, hükümet güçleri ve müttefik milis kuvvetleri, sivillerin öldürülmesi, işkence, köylerin yıkılması, tecavüz ve diğer cinsel şiddet eylemleriyle, zorla yer değiştirme gibi suçları işlediler” deniliyor. EN BÜYÜK OPERASYON BM ve diğer yardõm kuruluşlarõ Darfur’da halen dünyanõn en büyük kurtarma operasyonunu yürütüyor. Bölgedeki şiddet olaylarõnõ düzenli olarak rapor etme görevinin yanõ sõra Afrika Birliği’nin gözetiminde 5 Mayõs 2006’da barõş anlaşmasõ imzalanmasõnda da rol oynadõlar. BM Barõş Gücü Operasyonlarõ Birimi de Sudan hükümetiyle Darfur’a sayõlarõ bugün 26 bine ulaşan barõş gücü askeri yerleştirilmesi amacõyla bir yõl süren görüşmeler yürüttü. BM ve tüm birimleri, 2008’de çatõşmalardan etkilenen nüfusun yüzde 76’sõna temiz su sağlayarak bölgede durumun istikrara kavuşturulmasõna yardõm ettiler. Bölgedeki tüm ana BM kamplarõnda da temel sağlõk hizmetleri veriliyor. 2006’da 516 bin olan ilkokul öğrencilerinin sayõsõ 2008’de 976 binin üstüne çõkarken, ölüm oranõ da aynõ dönemde neredeyse yarõ yarõya azaldõ. Aşõ kampanyalarõ çerçevesinde, Darfur’un ulaşõlmasõ en güç bölgelerinde yaşayanlar da dahil olmak üzere çocuklarõn çoğuna aşõ yapõldõ. HEDEF KADINLAR VE ÇOCUKLAR BM, bölge halkõna rehber, şoför, güvenlik personeli, araştõrmacõ ve yönetici olarak çalõşma imkânõ da yarattõ. Bütün bunlar kolay olmadõ. İnsani yardõm personeli ve özellikle BM personeli çoğu zaman hayati tehlike arz eden ağõr koşullar altõnda çalõşõyor. BM personeline yönelik şiddet eylemleri sürüyor ve yardõm konvoyuna saldõrõlar artõyor. 2008’in ilk 9 ayõnda 11 insani yardõm çalõşanõ öldürüldü, 225 insani yardõm aracõ kaçõrõldõ ya da çalõndõ. 32 konvoy saldõrõya uğrarken 144 insani yardõm merkezine girildi. UNICEF saldõrõlarõn gõda dağõtõmõnõ yüzde 25 oranõnda azalttõğõnõ, bir sondaj aracõnõn çalõnmasõ sonucu 180 bin kişinin temiz sudan mahrum kaldõğõnõ duyurdu. Saldõrõlar yüzünden BM ve diğer kuruluşlarõn helikopterle kõsa süreler için ulaşõlmasõ zor bölgelere gidip gõda, su ve tõbbi malzeme bõraktõğõ operasyonlar da sekteye uğradõ. Saldõrõlara rağmen BM, uluslararasõ medyaya destek sağlamayõ sürdürüyor. Dünyanõn dört bir yanõndan gazeteciler ve medya örgütleri, izin, ulaşõm, bilgi ve güvenlikle ilgili ihtiyaçlarõnõ karşõlamak için Darfur’da ilk olarak BM’ye başvuruyorlar. BM, Darfur’da en savunmasõz durumdaki kadõnlarõ ve çocuklarõ korumaya çalõşõrken, kadõnlara ve çocuklara yönelik şiddet artõş gösteriyor. UNICEF yetkililerine göre mağduriyet ve hastalõklarõn pençesindeki çocuklar, şiddetin hem kurbanõ hem de şahidi durumunda. BM personeli, bölgedeki şiddet olaylarõ ve ağõr çalõşma koşullarõnõn yanõ sõra, çabalarõnõ en üst düzeye çõkarmalarõna engel olan hükümet destekli faaliyetlerle de sõk sõk karşõlaşõyor. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’un Darfur’da savaşõ iklim koşullarõ ve ekolojik şartlardaki kötüleşmenin tetiklediği yolundaki açõklamasõ da BM’yi zor durumda bõraktõ. İnsan haklarõ ve yardõm örgütleri, bu açõklamaya karşõ çõkarak Darfur’daki durumun günümüzdeki Afrika soykõrõmõ olduğunu belirtiyorlar. İngilizceden çeviren: Zeki Tezer (El Cezire, 4 Mart 2009)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle